arkadaşımın sevgilisini 1 sene boyunca siktim

anlatsana şamrel lastiği merak içinde kaldık amk

he amk he benide küçükken büyücü gibti. harcadığın para tahminen 2 gün içinde 1 milyara yakın. tezini çürütmeye başlıyorum. madem maddi durumun yerinde niye internetten ev arkadaşı arıyosun tek kal keke. yalandan kim ölmüş. ama kalemin iyi eline sağlık. dinliyoruz.

sen benim oğlumdunn

anlat panpa devam et

gelen entryler üzerine kısa bir karalama ihtiyacı duydum sayın binler.

öğrencilik zamanı maddi durumum fena değildi. şimdi taka sardım o ayrı konu ama, kendi içinde bulunduğunuz öğrencilik koşulları ile karşılaştırma yapmayın üzülürsünüz..

maddi konuların dışında dikkatimi çeken diğer bir konu daha var. yaşadığım olayı onaylarsınız onaylamazsınız gibimde değil. herkesin popisi kendine.ama başkalarının yaşanmışlıklarını okuyunca acı çeken insanlar görüyorum. sakin olun ve kin kusmayı bırakın beyler. okuyun geçin gitsin.

bu gece yazmaya devam edeceğim. liseliler bi gitsin hele. hadi eyvallah.

evet beyler bu gece erken başlıyorum.cep telefonlarını kapatarak ön safları sıklaştırın lütfen.

eskısehır mı. ıyıkı kız arkadasım olmamıs la o aralar. kendımden suphelenecektım amk

170 ve mınyon celıskısı olmadı amk

bu sabah ta önce ben uyanmıştım. geçen sabahın aynısıydı. pencerenin önünde sigaramı yakarak içmeye başladım. ankara'da hakkında anlatılan grilik mevzunu abartı sanardım ama doğruluk payı varmış. sabah 9'la öğleden sonra 4 arasında ışık olarak fark yok. zaman mefhumunun anlamsız olduğu zaman dilimini yaşıyor ankara'lılar.

pencere önünde gelen geçene bakmak zevkli gelmeye başlamıştı. dün gece anlattığım şeyleri yaşarken,kim bilir sokaktan geçip giden adam ya kadın neler yaşamıştı. anlamsızlığın içinde her şey daha bir anlamlı gelmeye başlamıştı. sigaramı içiyordum ve insanlar gelip geçmeye devam ediyordu.

sabahın sessizliği bir anda bozulmuştu. irem'in cep telefonu çalmaya başladı. arayan bizim elemandı. telefonu açmayacak gibi oldu bir ara irem. arayan numarayı gördükten sonra göz göze geldiğimizi hatırlıyorum.

kısa bir telefon görüşmesi oldu. çok fazla karşılık vermeden dinlemekle yetiniyordu irem.bir ara benim yüzümden rahat konuşamadığını düşündüm ama gerçeği sonradan öğrendim.

bu telefon görüşmesinden sonra 2 gün daha kaldım ankara'da. irem artık bana karşı soğuk davranmıyordu. iletişimimiz sağlıklı sayılacak düzeydeydi.ama ölü balık gibi uzaklara daldığını hatırlıyorum.bir şey mi oldu diye sorduğum zaman iyiyim demekle yetiniyordu.

veda vakti gelmişti ve trene binmek için beraber gara gitmiştik...

trenin kalkmasına az bir süre vardı. garın dışarısında sigara içiyorduk.son dakika ayrılırken hüzünlendim nedense. ankara ve irem el ele verip beni duygusal bir adam yapmışlardı. ankara için gri,çok soğuk şehir denilmesini anlıyorum ama bence ankara'yı güzel yapan tarafta bu.bunca griliğin ve asık suratlı devlet memurunun arasında tuttuğum zaman içimi ısıtan bir çift el vardı.

trenin kalkış vakti geliyordu...

ayrılık vakti gelmişti.son kez sarılıp boynundan öptüm irem'i.gene çok güzel kokuyordu. bana sorarsanız kadınların bağımlılık yapan özelliği kokularıdır. gibiş,sokuş bir yere kadar beyler.o kokuyu bırakıp gidesim gelmedi be ciğerim...

kısa bir vedalaşma konuşmasından sonra trene bindim. vagonu geçerek bana ait olan yere oturdum. pencereden dışarı baktığımda ellerini cebine sokan ve kaşkolunu boynuna sarmış dünyanın en tatlı kızını gördüm.her şey üstüme geliyordu sanki. telefonu çıkartıp irem'i aradım.buradan bakınca çok tipsiz gözüküyorsun dedim.sen kendi tipini görsen benim yerimde olmak isterdin dedi. gülümsedik karşılıklı.

trenin hareket saati gelmişti. yavaş yavaş ilerlemeye başladık. kafamı geri doğru çevirerek el sallamaya başladım.o da bana el sallıyordu. görüş alanımdan çıkmıştı artık.ben eskişehir'e o cebeci'ye doğru yol alıyordu...

tren saatte 250 km hızla eskişehir'e doğru yol alıyordu. olduğum vagonda boş sayılırdı. canım çok fena sigara içmek istiyordu ama hızlı trende sigara içecek tek bir delik yok. kafamı cama yaslayarak kaybolup giden ışıkları izlemeye koyuldum. biraz hayal gücüyle gök yüzüne baktığını hissettiriyor insana. gelip geçen ışıklarda kayıp giden yıldızları andırıyordu.bir garip ruh hali içine 250 km hızla gidiyordum...

trenden iner inmez ilk işim sigara yakmak oldu. yaktığım sigarayla beraber rahatladığımı hissettim. alıp verdiğim her duman beni tekrardan kendime getiriyordu. tanıdık simalar görmekte rahatlatıyordu beni. gardan çıkınca ara sıra kokoreç yediğim köprünün yanındaki dükkanı gördüm. hayat her zaman ki gibi akıyordu. saatte 3 km hızla eve doğru gidiyordum.

devam panpa eskişehirliyim ankarada okuyorum daha bi çekici geliyo hikaye amk

eve giderken kendime şarap aldım. irem'in çok sevdiği böğürtlenli şaraptan. odamda tek başıma içmek o an için çok anlamlı geliyordu. şarabımı aldım ve doğru yöneldim...

odama girmiştim.ilk iş şarabı açtım. koltuğa kendimi bırakarak bi sigara daha yaktım.bir elimde şarap bir elimde sigara karşımda en sevdiğim filmin posteri... telefona gitti bir ara elim. irem'i aradım. telefonu meşguldu.o an durumu anlamıştım.ses yalıtımı çok iyi olmadığı için biraz kulak kabartınca yan odada ki sesler duyulabiliyordu. bizim eleman irem'le konuşuyordu. daha 2 saat önce yanımda olan kadın şimdi bana bir o kadar uzaktı. elimde şarap karşımda en sevdiği filmin posteri ve sigaram...

yatağıma uzanarak bi sigara daha yaktım. şarabım bitti bitecek. dışarı çıkıp bi şarap daha alacaktım ama üşendim ne yalan söyleyeyim. gözlerimi kapadım ve uyumayı seçtim.