arkadaşımın karısıyla yaşadığım ilişki

neyse gibtir edin ara vermeyi. bir süre arama sorma muhabbeti olmamıştı, bir gün baktım telefonda mesaj var. arayı soğuttuk, şu yemek olayını düzenli mi yapsak yazmış. ben de soğuttuk valla dedim. neyse işte bir iki mesajlaşma, bu sefer bana etten anlayan bir ikimiz varız, gel bizde bir şeyler pişirelim dedi. meğer kocasının yine sefere çıkmasını beklemiş. tamam dedim ama karıma ne söyleyeceğim diye düşünüyorum. bizim işyerinden karımın da tanıdığı bir çocuk vardı. dedim sen evleniyorsun, beni karımın yanında arayıp bekarlığa veda partisine çağır. aradı bu, dedim karıma sorayım. sapıtmayacaksanız olur dedi karım da. nasıl havalarda uçuyorum binler anlatamam. neyse, ben gittim nilay'ın evine. birimiz adana diğerimiz antepliyiz, şiş yapacağız diye et falan almıştım. girdim, dedim şişler nerde. arkamda sivri bir şey hissettim. bir döndüm kocası. meğer adam başından beri planlamış bunu. herif şişi zütüme soktu, nilay da takma yarak taktı. sabaha kadar gibtiler beni.

bak kardeşim şu an afganistanda, talibanla bi çatışmanın içindeyim, mermiler kafamın üzerinden vızır vızır geçiyo... ben telsiz operatorüyüm ve komutanım bana hava desteği çağırmamı söylüyor. çağırıyorum çağırmasına ama kimse cevap vermiyor. neden mi! senin şu lanet olası hikayen yüzünden!
uss aysınover'daki tüm mürettebat netten şu gibko hikayeni okuyor bi dıbına çaktığımın malı cevap vermedi sayende senden ricam şu gibko hikayeni biraz çabuk yazman...
feriştahımız gibildi burda...
saygılarımla
llyod austin
usmc 101st airbone's private sergeant

@1 gibtiğim otistiği.
zütünden hikayeler uydurup duruyosun.
olm bi hikayedende rambo gelmişti.
bi hikayende cinlerden bahsediyosun.
bi ara itiraf comdan travesti kaldırıp ona vermiştin.
bi tanesinde de homo ev arkadaşın vardı. sende ona uyup homo olduydun.
not: evet çeteleni tutuyorum.
çeteleni gibiyim senin anası gibik.

sonra bi güzel pişirdik etler, soslu kanatları, sucukları. lavaş arasına sardık, dürümlerimizi yaptık, rakımızla, ayranımızla içtik, yedik, güldük eğlendik.
sonra geldi yakar top oynamaya. ben pek sevmem öyle aktiviteleri, çocuk muyuz biz dıbına koyim, ama yok, illa yakar top oynanacak. yakar topu da basketbol topuyla oynayacağız, bagajda o varmış.
başladık oynamaya, biz ortadayız, kaçıyorum falan, bi tutayım dedim gelen topu, can alayım, ama tutamadım, gibime oturdu top, ben yattım yere kıvranıyorum. bir yandan aman bir şey oldu mu diyorlar, bir yandan kikirdiyor kızlar. hemen uzaklaştık, geçtim bir köşeye işedim.

hakkını yedirmezmiş.
hakkı gibsin seni.

ne günlerdi ya. hazırsanız başlıyorum anlatmaya.

ben adanalı olduğum için default mangalın başına geçirdiler beni. halbuki daha önce yapmamıştım o işleri ama herhalde genetik, oturunca mangalın başına kırk yıllık kebapçı gibi oldum, bi artist artist yellemeler, bi etrafa talimat vermeler, biber pişti, gelin alın, domatesleri kabuklarını soyun, soğanları doğrayın falan. millet masada oturmuş muhabbet ediyor, rakılar açılmış, ben orda mangal başındayım.
nilay da antepli, et işinden de iyi anlarmış, bi diğer kızla birlikte o da benim yanımda kaldı mı? yine muhabbetler falan, eşim de uzaktan pis pis bize bakıyor, o yüzden çok samimi olmamaya özen gösteriyorum.

o gece üçe doğru kalktık ordan, eve gidiyoruz. hanım sürüyor arabayı, ben çok içmişim. ama fark etmiş, çok kızmış bana. ne yapıyorsun sen dedi, içine düşecektin kızın dedi.
inkar falan ettim ama nafile. o gece eve gidince yataktan attı beni.
ertesi gün mecburen kahvaltı falan hazırlamak zorunda kaldım, içkinin etkisi ne yaptığımı hatırlamıyorum valla billa falan dedim. neyse, barıştı ama bi daha o ortama girmeyeceğiz dedi.

eşiminin bir arkadaşı grubu var büyüdüğü yerden, kızlı erkekli bir grup. bir yılbaşında davet ettiler bizi, gittik eğlenmeye. işte 7 erkek 6 da hatun var, hep evli çiftler, kimisi damat, kimisi gelin kontenjanından gelmiş, bi tane bekar erkek var sadece. bunlardan birisinin karısını da ilk defa orda görüyorum ben, ismi nilay. öğretmenmiş, esmer, antepli, balıketi, güzelcene bi kız. ortam güzel, içkiler gırla, arada tabu falan oynamaya başladık. tabu oynarken bu benim yanıma denk geldi koltukta, rakip takımlardaydık.

panpa sende de hikayeler bitmiyo

bizi bile gibmiş olablirsin

bir gün işten sonra bir yere uğramam gerekmişti, bi mağazaya girmiştim, bi baktım bu nilay da orda. ikinci görüşüm onu. gittim yanına hemen, meraba naber nasılsın falan. kocası da oralardaymış meğerse, muhabbet ettik azıcık, bizi mangala davet ettiler haftasonuna. pikniğe gideceğiz, şunlar bunlar da gelecek, siz de gelin dediler. dedim eşime bi sorayım.
eve gittim, dedim böyle böyle, mehmet'le karşılaştım dedim, bizi davet ettiler dedim. nilay da var mıydı dedi, vardı dedim. kızar gibi oldu ama gidelim dedi, başka arkadaşları da vardı, zaten onun eski arkadaşları. çok samimi olduğu kızlar var aralarında. gitmeye karar verdik.
haftasonu oldu, telefon trafiği falan, siz şunu alın, biz bunu alalım falan. bizim payımıza da sucuk düştü, bizim orada kaliteli sucuk yapan bir kasap vardı, iki kilo sucuk aldık, mangallık dilimlettik, soydurttuk, paket yaptırdık çıktık yola.

tabi yanyana oturunca birbirimizi kontrol ediyoruz, o anlatırken ben kontrol ediyorum, ben anlatırken o. baya da uzun sürdü oyun, güle eğlene oynarken biz tabi birbirimizi kontrol etmenin etkisiyle baya bi yakın durmaya başladık birbirimize. böyle ben anlatmaya çalışırken yandan kafasını sokuyor, nefesi boynuma falan geliyor, bir tuhaf oluyordum.
sonra o anlatırken ben giriyorum, bi de hafiften göğüs dekoltesi var, çaktırmadan ordan falan bakıyorum o kadar insan içinde, alkolün etkisi de var tabi. neyse, kızla epey bir şakalaştık falan, orda gibim kalktı benim.

sonra yine arkadaş ortamında gördüm nilay'ı bi daha. birisinin doğum günü partisini verdiler. zaten seviyorlar bu tip şeyleri, bi bahane çıksın da toplanalım, içelim, sarhoş olalım, dıbına koduğumun alkolikleri. gemiye bile içki sokuyormuş muallakler.
gördüm nilay'ı ama yine yanımda başta eşim ve diğer elemanlar olduğu için öyle yakınlaştığımızı gizledik. ilerleyen saatlerde ben bi balkona çıktım sigaraya, bi dakka falan sonra bu da geldi, birlikte sigara içiyoruz balkonda, orda komplimanlara giriştim buna, biraz kilo vermiş, saçını falan yaptırmış, dedim çok güzel olmuş böyle, saçın da çok yakışmış falan.

bak canım kardeşim. ben burak bıyıktay. o kadar para döktük allen iverson'ı getirdik. hafta sonu da ligde çok önemli bir maçımız daha var. fenerbahçe ülker yenilgisini unutturalım diye didineceğiz. ama oyuncularımın hiçbiri antrenmana çıkmadı. neden mi? senin bu hikayen yüzünden. bizim malzemeci tam idman öncesi inci'de senin hikayeni görmüş. bütün takım içeride hikayeni bitirmeni bekliyor. hayır iverson ve chatman aletleri sıvazladıkça huzursuzluk da çıkıyor. senden ricam adam gibi hızlı hızlı yazıp sadete gelmen. takımın geleceği sana bağlı.

sevgilerimle canım kardeşim.

not: iverson'ın da selamı var.

yine kocasının seyire gideceği falan belli oldu, bu sefer uzun bir seyirmiş, marmaris'e mi ne gidiyorlarmış. kocası seyire gittikten iki hafta sonra da okullar kapanıyor. gerçi okullar kapandıktan sonra bir süre daha işleri oluyormuş sanırım ama rahat yani kız. tam aklımdan geçtiği gibi bir yine uygun bir zaman bulup yemeğe çıktık.

@18 rambo hariç hepsini yaşadım oğlum, o da senaryosunu yazdığım filmin hikayesi, ilk siz duyun istedim. neyse, devam ediyorum, aldırmayın siz bu bine.
sonra o gün de öylece geçti gitti. eşim de trip yapmadı neyse ki. iki üç gün sonra işyerindeyken cebim çaldı, tanımadığım bir numara. açtım, buyrun dedim, merhaba ben nilay dedi. önce idrak edemedim hemen, bi suskunluk oldu, düşünüyorum, nilay kim dıbına koyim diye, aklıma gelmiyor kızın bana telefon edeceği. mehmet'in eşi nilay dedi.
pardon ya dedim, sesini alamadım dedim. naber, nasılsın falan fıstık derken bi maruzatı varmış, onu söyledi. araba fabrikasında çalışıyorum ben, bi araç alacakmış bi arkadaşı, aklına ben gelmişim falan filan. o an içimden geçen, kesin bahane, bu kız bana tutuldu diye düşünüyorum, bi kasıldım, bir artilendim orda.

sonra bir süre pek yüz vermedi bana. dedim herhalde pişman oldu, vazgeçti, üstelemeyeyim. zaten diken üstündeyiz amk, kızla dışarlarda geziyorum, bi gören olacak, hanımın kulağına gidecek, ya da mehmet'in kulağına gidecek, hayatımız kayacak. yazışmalar falan da kesildi. sonra mehmet seyirden döndü. iki kişi bunlar aynı gemide, dönüşlerinin şerefine bi denize gidelim haftasonu, takılalım demişler. askeri kampa zütürelim sizi dediler günübirlik. benim hanım da suya denize bayılır, nolur gidelim falan dedi, ben de nilay'ı mayolu görecem diye sevinip olur dedim.

tam da tahmin ettiğim gibi yine bir telefon, özür dilemeler falan. biraz içini döktü, kocasıyla sorunları varmış, çocuk yapmaya uğraşmışlar, olmamış, araları bozulmuş, sonra bir anlık hata yaptım dedi, seni üzmek istemezdim dedi, yanlış bir şeyler yaptık biz dedi. baya bi dil döktüm, dedim yanlış da olsa güzel bir şey yaptık biz. seviyorum seni dedim. bu işin sonu yok dedi, olsun dedim, gittiği yere kadar dedim, en sonunda bir daha görüşmeye ikna ettim.
buluşalım yine dedim, eğer bana karşı bir şey hissetmezsen gerçekten bitirelim dedim. ikna oldu. normalde çok gibko argümanlar bunlar ama onun da niyeti olduğu için kolay oldu ikna olması.

bir süre böyle seviştik. nilayda bende çok korkuyorduk ama herşeye değerdi. yakalanma korkusu heyecanı da olunca ayrı bir tatlı oluyordu. bir gün mehmet yine sefere çıkacak bende dedim eşime iş seyahatine çıkmam lazım. nilaya geçeceğim deliler gibi sevişeceğiz 3 4 gün. ilk defa gibeceğim karıyı heyecanlıyım tabi. ilk gün ön seişmeden sonra yalamamı istedii. aşağılara doğru iniyorum bir şeyler sertleşmeye başladı bi indirdim külotu nilayın gibi var meğerse bunlar gaylermiş. nilayın bana ilgiiside bu yüzdenmiş ben gibi parlak bir huur çocuğunu gibmeyi kadaya koymuş. e haklı da bende bir züt var züte bakan bayılır. en büyük fantezimdir aslında evde boş kaldıkça açar zütüme bakarım aynadan.

harbiden de biraz kilo verince daha bi güzelleşmişti. dedim seyire falan gitmiyor mu bu aralar mehmet? o anda öyle ağzımdan düşünmeden çıkıverdi ama baya imalı bi soru olmuştu bu. bir an duraksadı zaten. arkasında hadi kocanı gönder de yine yemeğe falan çıkalım iması yatıyordu, aslında niyetim o değildi ama öyle anlaşıldı tabi.
bir an duraladı, hınzır hınzır gülümsedi, yok dedi bu aralar, gidince ararım seni dedi, sigarasını attı, içeri geçti. heyecenlandım bu cevabı duyunca.