-
101.
+10 -1lise üçüncü sınıfa geçmiştim. hayatımın dönüm noktalarından biri oldu o yıl. çok uzatmadan meseleye girmek istiyorum. eylül başında ipek bodrumdan dönecekti(orda yazlıkları vardı),haliyle çok özlemiştim. günler geçmek bilmiyordu. eylülün beşinde dönecekti,ben günlerimi nasıl dolduracağımı bilmiyordum. gerçi aytülün şirkette ufak tefek ayak işleri yapıyordum ama (artık ofisboyluktan terfi etmiştim),yine de hiçbir şey beni yeterince meşgul etmiyordu.bir sürpriz yapmak istiyordum ona gelince. şeytanı aradım.eve ihtiyacım var dedim, bir günlüğüne evini boşalt, parası neyse vericem.Tümünü Göster
Neyse, amacım ona yemek yapıp baş başa vakit geçirmekti. öyle abartılı şeylerden hoşlanmazdı. akşam olunca da taksiyle eve bırakırım amk diye geçiriyordum içimden. şeytan tamam dedi, para da istemedi. zaten o sıra erkek arkadaşı vardı bir tane. onda kalırım bana da bahane olur dedi. eyvallah dedim. sonra ipeği aradım, dedim eyın altısında(yani bunlar tatilden döndükten bir gün sonra),hiç plan yapma, benimsin. tamam dedi. nereye gideceğimizi söylemedim ama. altısında şeytanın eve geçtim. temiz ve düzenliydi (zaten genelde öyle olurdu).mutfakta da her şey vardı. elimden geldiği kadar spagetti yaptım, üstüne sos yaptım. aslında dışardan ısmarlayabilirdim ama kendim yapmak istedim. içimden de kız zehirlenmesin diye dua ettim.bir de iyisinden şarap aldım. öyle kendimce ambiyans yarattım. şeytanda vcd vardı(o zamanlar amk), bir de film aldım: vanilla sky (ya da onun ispanyol versiyonu olabilir-open your eyes tam hatırlamıyorum beyler).takılıcaz öyle. sonra ipeği almaya gittim. yolda durmadan nereye gidiyoruz falan diyor. söylemedim. sonra eve geldik, bu çok şaşırdı.gel dedim yalnızız.
gerçekten güzel bir gündü beyler. yaptığım yemek fena olmamıştı, yenecek gibiydi yani. şarap güzeldi. film güzeldi. beklediğimden de iyiydi. muhabbet de çok iyiydi.
akşamı etmiştik. ipeğe dedim:'hadi hazırlan da seni evine bırakayım'.hazırlandı. çıktık kapıya taksi bekliyoruz. ipek dediki 'ne güzel olurdu beraber kalsak dimi?'öylesine söylemişti.bir süre düşündüm, elini tuttum 'hadi gel kalalım' dedim.
Ben böyle deyince ipek önce sallamadı. şaka yapıyorum falan sandı heralde. sonra ben bir kez daha hadi deyince 'bizimkilere ne diyeceğim?' diye sordu. ben dedim salla işte arkadaşlarından birinde kalıyorum diye söyle.ve bunu der demez aytülü arayıp erdide kalacağımı söyledim. aytül hemen ok dedi zaten yoğundu işleri o ara pek takmıyordu beni. sonra gözünün içine baktım he desin diye.en sonunda telefonunu çıkardı, annesini arayıp merve mi ne -şu an hatırlayamadığım bir isim söyledi- onda kalacağını söyledi. elinden tuttum, tekrar yukarı çıktık.
Işıkları yakmadım. koridorda ipeği öpmeye başladım.bir süre öyle uzun uzun öpüştük. sonra beyler,ilk defa kalçasını okşadım. öpüşürken birbirimize dokunmaya başladık.git gide kendimi unutmaya başlıyordum, güzeldi.o da çok heycanlanmıştı, hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. elimi tişörtünün altına sokup göğüslerini okşadım, küçücüktü göğüsleri.bir süre daha geçti böyle. sonra kulağına eğilip 'benimle olmak ister misin?' diye sordum.
bir süre sessizlik oldu. sonra 'tamam' dedi. içinden gelerek söylediğini biliyordum. elinden tutup yatak odasına zütürdüm. ışığı yine açmadım.o an zaten bir daha güneş doğmayacak deseler çok da gibimde banane amk derdim. yavaş yavaş tişörtünü çıkardım. yalnız çaktırmasam da benim eller titriyordu. aytül değildi ki bu amk. sorumluluk almakta olduğumun farkındaydım,her zaman vardım. zaten şimdiye kadar ne tak yediysem bedelini acı acı ödemişimdir. aynen şarkıdaki gibi beyler:günah benim, kime ne?yatağa oturduk, otururken öpmeye devam ettim. sonra sütyenini çıkardım. göğüslerini okşadım. sanki gerçekten de cennetten gelen bir şeye dokunuyordum, teni kutsaldı bana göre o an. -
102.
+13sonra kendi üstümü çıkardım, pantalonumu falan da sadece iç çamaşırımla kaldım.yan yana uzandık. böyle bir süre daha öpmeye devam ettim, göğüslerini falan.. çok heycanlanıyordu, kalbinin atışını duyabiliyordum. çamaşırımı da çıkardım, elini alıp yavaşça oraya zütürdüm. gözlerini kapatmıştı, acemice dokunuyordu. beyler,bu hiç bir şeye benzemiyordu. aytülü kırbaçlayarak adımı söyleterek gibebilirdim ama o an orda en az ipek kadar acemiydim. çünkü hayatımda ilk defa gibişmiyor, sevişiyordum.Tümünü Göster
ipek beni her halimle insan yapıyordu.bir süre daha böyle öptükten sonra önce ayakkabılarını çıkardım. daha sonra pantalonunu. bacaklarını okşadım. sağ bacağı gerçekten de beş santim kadar kısaydı soldan. kusursuzdu. sonra çamaşırın üzerinden biraz dokundum, önce irkildi sonra kendini bıraktı. bir süre sonra o da çırıplçıplak kalmıştı. bebek kokusunu uzun uzun içime çektim. yavaşça üzerine uzandım sonra.bir süre bir şey olmadı, sevişmeye devam ettik. artık her yerine dokunuyordum, inanılmazdı benim için bu.rüyadayım sanıyordum kendimi, belki de öldüm sanıyordum. beyler, o an öbür dünya varmış yokmuş hiç gibinde olmuyor insanın. hiç bir şeyi hesaplamadığım bir andı. hiç bir keşkem ya da pişmanlığım yoktu. kendimi affettiğim bir andı.saf mutluluk öyle bir şeydi bana göre. düşünmedim gerisini, o da düşünmüyordu zaten. tamamen kendini bırakmıştı. yavaşça içine girdim. zevk şekil değiştirmişti beyler. aytülle olurken bir an önce orgazma ulaşmak için adeta hırslanırdım. zaten çoğu cinsel ilişki böyle değil midir? skor gibi bir şey değil midir?kim önce gelirse zafer onundur. insanlar birbirlerinin bedenleri üzerinden kendilerini tatmin etmeye, daha çok tüketmeye bakarlar.bu farklıydı. zevk onunla tek olmaktı. orgazm diye bir şey yoktu ki.doruk noktası onun içinde olmaktı. sadece vücudunun değil, ruhunun içinde olmaktı beyler
onun için ilk olduğu için fazla uzatmadım. kötü bir deneyime dönüşmesini istemiyordum bunun. elimden geldiği kadar yavaş olmaya çalışmıştım. yine de zordu, anlıyordum. sonra sarıldım ona. hiç bir şey konuşmadık. mutlu olduğunu hissetmiştim,bu her şeye değerdi işte. kafamdaki seslerin sustuğu bir andı. bilir misiniz beyler ben bu tasavvufçuların muhabbetinden nefret ederim. çünkü onlar aşkı çok yukarılarda arar bana göre. öyle değil. başımızı öne eğmeyi öğrenmek lazım. hangi huri hangi cennet sevgilinin yerini tutabilir ki? daha başka ne ipeğin kısa olan sağ bacağından daha güzel olabilirdi?
hayatımda hiç olmadığım kadar huzurluydum. kendimi adam gibi hissediyordum. ipek bana sarılmıştı. konuşmaya gerek yoktu. kafasındaki sesleri duyuyordum resmen. şeytanın evini aşkla kutsamıştık amk. gerçi ona da laf etmek istemem. onur öldüğünde samimi şekilde acı çektiğini gördüm. bilemiyorum o kafaları.ne bileyim aşk lan..her şekilde olabilir. artık inanıyorum buna.
her şey farklı görünüyordu. şeytanın abartılı ve muallakce zevklere göre döşenmiş evi aile yuvası gibi bir şey olmuştu gözümde. canım içki çekti.ama genelde yaptığım gibi sıkıntımı unutmak için değil, mutluluğu cilalamak için çekiyordu canım. ipek de tamam dedi. yakınlarda bir yer vardı. üzerime bir şeyler giyip çıktım.
dışarı çıknca derin bir nefes aldım, hava resmen farklı kokuyordu. sahil beş dakika var yoktu. çekti, dayanamdım. kızı bekletmek öküzlüktü ama içime sığamıyordum beyler. sahile indim,bir banka oturdum. sigaramı yaktım.vay arkadaş, dolunay olmasa da ay vardı, ne güzeldi ulan. ister istemez hayatımı düşündüm.bir yönden bakınca ben ne olusa olsun onarılamayacak bir vaziyetteydim.bir şeyler içimde ölmüştü hayata karşı. ipeğin bile ilaç olamayacağı şeyler vardı.ama yine de yaşadığıma şükrettim, demek nedeni buymuş amk dedim. kendime güzel bir sebep bulmuştum. orda otururken saçma sapan hayaller kurdum. evlenirdik belki biz de.hep böyle aynı evde yaşadığımızı hayal ettim. kendi zevkimize göre döşenmiş. aytülün evi gibi şatafatlı değil, şeytanınki gibi pop değil. -
103.
+9böyle böyle hayal kurarken hafiflemiş hissettim.az önce olanları düşündüm, gözüm doldu. bana ne kadar güveniyor vay amk dedim. sonra içim buz gibi oldu. ertesi gece yine ne olacağı belliydi.yok arkadaş, benden adam olamıyordu.bir yerlerde hep hata yapıyordum.o an bir an için pişman oldum. sonra kendi kendime söz verdim, ölsem de gebersem de kızı bırakmayacağım diye. zaten bırakmadım da..neyse, ufaktan kalkmam lazımdı.bir şişe şarap aldım yine. markasına bile bakmadım.bu gece hepsi güzeldi amk.Tümünü Göster
Yukarı çıktım. anahtarı almıştım. ipeği kapıda buldum yine de. camdan bakmıştı geliyor muyum diye. içime sokasım geldi beyler. kuş gibiydi lan. bütün yüzünü tükürük yaparak öptüm. salona geçtik.bir süre duvardaki madonna posteriyle taşak geçtik. idolü müydü neydi şeytanın amk,her yerde bunlardan vardı. britney spears falan da vardı. ipek dedi ki 'benim odam bile bu kadar kadınsı değil'.o böyle deyince beni bir gülme aldı beyler.ne bileyim,o an çok absürd geldi şeytanın evi olaylar falan.ben gülünce bu da başladı.bir tak yoktu ortada ama baya güldük.
Biz böyle böyle şişeyi bitirdik. sonra ipeğin midesi kötü oldu. camı açtım, temiz hava iyi gelir geçer şimdi dedim, yok geçmedi. zaten acayip hassastı midesi,iki yudum içkiyle sarhoş olur ve kusardı. yine aynısı oldu, tuvalete zütürdüm, şeytanın banyoyu mahvetmiştik. değme karıdan titizdi, tırstım resmen. bizim ufaklığa sen geç içeri yat ben geliyorum dedim. Duymadı ya da anlamadı mal mal baktı suratıma. zorla ittire ittire içeri gönderdim. sonra aldım elime bezler deterjanlar, temizledim de temizledim. parlattım. hiç iğrenmedim. gayet anlamlı bir eylemdi bence. yine olsa yine yaparım. keşke hep olsa ve yapsam. sanki Nobel almak daha mantıklı amk.
banyoda işim bittikten sonra mutfağa geçtim. soda buldum buzdolabında, onu zütürdüm ipeğe.ben odaya girdiğimde uyumuştu. sodayı bir kenara bırakıp yanına uzandım.bir şey düşünmedim. yüzümü saçlarına gömüp uyudum. hiç deliksiz uyudum üstelik. sabah olduğunda doğal şekilde uyandım. gerçekten çok nadir olan bir şeydi bu benim için. saatin alarmı çalmasa aytül azarak uyandırır, o da olmasa kahvaltıya gidelim diye uyandırır, ondan öncesi malum zaten. güneş ışığı camdan içeri resmen tazyikle geliyordu.hem uyuz oldum, hem hoşuma gitti.bir gecede kelebek gibi adam olmuştum olur olmaz her taka neşeleniyordum.bir süre çaktırmadan seyrettim benimkini. güzelden de güzeldi. benimdi lan.'benim olsun küçük olsun ulan!' diye bağırarak kalleşçe uyandırdım.bir yandan da kıza karambol çekiyordum. evet biraz ayı olabilirim. -
104.
+9sonra bu ekstra komik sabah şakalarım esnasında (beyler bilirsiniz, sabah olmasının da yarattığı etkiyle), birden bende bir kıpırdanma oldu. farketmişti.hin hin suratıma baktı.bir kez daha deneyelim bakalım dedik.bu seferki ikimiz için de harikaydı. bittikten sonra pamuk şekere dönmüştüm. sanki sinirlerimi aldırmıştım.o günü hatırlayınca kendi kendime diyorum ki, aslında ben o esnada ipeği kanıma karıştırmışım amk.o noktadan sonra artık istesem de içimden çıkaramazdım onu.Tümünü Göster
o sabah önce modada kahvaltı ettik, sonra sahilde mal mal dolaştık. üstümüzde acayip bir rehavet vardı. sonra sinemaya gidelim dedik.şu an adını ve konusunu hatırlayamadığım dandik bir korku filmine gittik. zaten daha akşamütü olmadan ipeğin annesi aradı. hemen bir taksiye işaret ettim. evinin kapısına kadar bıraktım.eve gitmesini istemiyordum. içime bir hüzün çöktü. sanki yıllarca görüşmeyecekmişiz gibi geldi o an.sarılırken kemiklerini kıracaktım neredeyse. hatta bununla ilgili bir espiri bile yaptı, o kadar belli ediyordum. neyse, sonra sokakta kalmış enik gibi arkama baka baka gittim.bir süre o civarlarda dolaştım.
sonra aklıma geldi. ortalığı toparlamamıştım. inşallah şeytan dönmemiştir diye düşüne düşüne anında eve yollandım. giderken şeytana yeni bir çarşaf almayı ihmal etmedim.en son isteyeceğim şey onu işkillendirmekti. zaten bir önceki gece biraz tartıştık efkarlıyım tek kalıcam falan deyip kandırmıştım. dedektif titizliğiyle çalıştım beyler. bütün kanıtları ortadan kaldırdım. sonra kapıyı çekip çıktım, anahtarı da su saatinin olduğu dolabımsı şeyin içine saklamayı ihmal etmedim. oraya koyacağımı biliyordu anahtarı.
aytüle gitmek zerre içimden gelmiyordu. gerçi dediğim gibi beni son günlerde pek giblemiyordu işler dolayısıyla ama, yine de berbat bir hal almıştı gözümde oraya gitmek. hele hele, bankta otururken kurduğum hayallerden sonra. gibtiret amk dedim, eski günlerdeki gibi kendine bir kıyak çek. yürüye yürüye nerdeyse haydarpaşaya kadar uzandım.şu anda mavi minibüslerin kalktığı yere gittim. oturdum yere denizin karşısına. biramla cıgaramı da önceden hazır etmiştim. orda kendi kendime demlendim, demlendim. aytül aradı açmadım. şeytan aradı onu da giblemedim. biram bitince yenisini aldım. oralarda bir yerde sızdım.
ertesi sabah bütün kemiklerim sızlıyordu. tam ihtiyacım olan şeydi bu.biraz kendimi bulmuştum. üstümdeki aytülün nişantaşından aldığı hayvan gibi pahalı ceket tak gibi olmuştu pislikten. cebimde çakı vardı, onunla ceketi(yoksa mont mu,her ne gibimse) sağından solundan ince ince yırttım. bunu yaparken de acayip bir zevk aldım. soracaktı, gibimde değildi. sabahın çok erken saatleri olduğu için etrafta hemen hemen kimse yoktu. büyük bir mutlulukla denize çövdürdüm. ooohh yarasın dedim içimden. bomba gibi olmuştum. artık hapisaneme dönmeye hazırdım. -
105.
+8ağır ağır yürüdüm. ayaklarım gitmeyi reddediyordu resmen. dolmuşa bindim. içimden küfrediyordum. aytülün beni donuna koyup sallayacağı kesindi.bu şekilde eve vardım. nurhayat huursu açtı kapıyı meymenetsiz suratıyla. aytülün suratı ondan da meymenetsizdi. anında dırdıra başladı. ulan kadın hırs yapmış, işe gitmemiş beni beklemişti. gerçi giyinmişti, oh dedim içimden dırdır çok uzun sürmeyecek. evet, çok uzun sürmedi ama vurucu oldu. aytül bana resmen hakaret etti. beni adam ettiğini benimse nankörlük ettiğimi söylüyordu.bir yandan da annelik taslıyordu ya başıma bir şey gelseymiş, bana o telefonu niye vermiş az daha polise gidecekmiş. bütün bunların üzerine benim hayat bilgisindeki orteganın ebru destana verdiği ibretlik ayarı verip aldıklarını da yüzüne çarpıp gitmem gerekirdi ama yapmadım beyler. bir kere öyle ya da böyle kadının haklı tarafları vardı ve bende de aytüle posta koyacak züt yoktu açıkçası. aytüle posta koymak demek bir anlamda ipeğe baybay demekti ne de olsa. kusursuz bir evcil hayvan gibi itaat ettim ben de.Tümünü Göster
tam çıkmak üzereydi ki, monttaki yırtıkları farketti. nasıl kıvıracağımı bilemedim. arkadaşlar eşek şakası yapmışlar, çok sinirlendim yaptım gerekeni falan dedim. telefonu açmamaya da bir bahane bulmuştum,tam hatırlamıyorum uyuyakaldım mı dedim ne.oralar bulanık beyler. aytül bu sefer yine başladı senin nasıl arkadaşların var da bilmemne de bunlar yarın bir gün bana da zarar verirlermiş. bazen kendini annem sandığı olurdu.tam olarak sesimi çıkarmamamın nedenlerinden biri de buydu zaten. kadın beni gerçekten kolluyordu ve bazen çocuğuymuşum gibi davranması(dozunu kaçırmadığı sürece) hoşuma bile gidiyordu. nasıl bir oedipus kompleksiyse amk. biriki gece dışarda kaldım diye bu derece atarlanıp paniklemesi hoşuma gitmiyordu öyle ya da böyle.bir daha olmaz özür dilerim dedim. azıcık kesti dırdırı ama söylene söylene gitti işe.
o gittkten sonra nurhayat kendi kendine söylenmeye devam etti. ulan kendini ne sanıyorduysa, şimdi bile atarlandım beyler.o kadına inanılmaz bir gıcıklığım vardı. suratını gibtiğimin huursu. neyse, sırf uyuzluğuna banyoyu dolturttum karıya. halbuki hiç sevmezdim bu koduğumun tiki adetini. ayakta şipşak duş alır geçerdim, hala da öyle yaparım. aytülün olayıydı amerikan filmlerindeki yorgun iş kadını triplerinde banyoyu doldurmak. banyoya girip soyundum,tam küvete giricem birden içim sızladı. banyoya girmek istemedi canım üzerimden ipek gidicek gibi düşündüm yıkanırsam. vazgeçicektim ama günün birinde yıkanmam da lazımdı. yine de fazla keselenemedim o gün
banyodan çıkınca aynen ipeğe mesaj attım napıyosun diye. mesaja karşılık aradı. sesi kötü geliyordu. annesi bir şeylerden kıllanmıştı.son zamanlarda sana bir haller oldu falan diyormuş.ben dedim istersen bir süre görüşmeyelim.yok mok dedi.ben kontrolü ele almam gerektiğini anladım.bak dedim 'önümüzdeki üç gün boyunca görüşmüyoruz'.her takuna karışıyordu ailesi. bir şey oldu mu ceza vermekten de çekinmezlerdi.ne olusa olsun ipeği korumaya çalıştıklarının bilincindeydim. saygı duyuyordum o yüzden. aralarının bozulması, evde huzursuzluk çıkması beni de mutsuz ederdi. neyse, ben böyle deyince ilk başta sızlandı mızlandı. dedim eğer doğru düzgün sabredersen bu üç günün sonunda sana bir sürprizim olacak.ben öyle deyince hemen merak etti sürpriz ne falan demeye başladı. çocuk gibiydi amk, kandırmak ne kadar kolaydı.
telefonda konuştuktan sonra ilk işim kozyatağındaki yapı markete gitmek oldu. küçük küçük ampuller, bunları bağlamak için kablo, devre anahtarı,bir dolu çıta ve ufak ahşap paneller aldım. ordan çıktım, kırtasiyeden guaş boya, tutkal vs aldım. ordan da paspas havlu falan satan bir dükkana uğradım, kareli bir masa örtüsü aldım. sonra gidip eve kapandım.bir çalışma odam vardı allahtan rahat rahat içine sıçabileceğim. müzik açtım ve kafamadki şeye başladım.
beyler tam üç gün boyunca nerdeyse gece gündüz çalıştım.en sonunda ipeğe içinde küçük küçük mobilyaları, pencerelerinde perdeleri ve tavanında avizesi bile bulunan ufak bir maket ev yaptım. azıcık dandik görünüyordu ama yine de güzel sayılırdı.
aytül tabiiki merak etti günlerdir ne yaptığımı ve gelip gidip baktı zaten. okula proje hazırlıyorum gibisinden bir şey yutturdum.pek takmadı zaten.o aralar ciddi anlamda yorgundu.evi kocaman karton bir kutuya koydum. ipeğe mesaj attım yine bizim malum marketin önüne gelsin diye. yolda bir sokak arasında durup evin kapısının üstüne baş harflerimizi yazdım kalp içinde. sonra elimden geldiği kadar paket yaptım hediyemi. evde paket yapıp aytülü kıllandırmak istememiştim. sonra süpermarketin önünde beklemeye başladım. çok geçmeden ipek göründü karşıdan.bin yıl görmesem ancak bu kadar özlerdim heralde. hediyeyi falan sallayıp yanına koştum.az daha yerde unutuyordum paketi. -
106.
+10gerizekalı gibi dönüp hediyemi yerden aldım. kocaman paketi görünce gözlerini açtı her zamanki gibi(of beyler gözlerini unutamıyorum amk). ben dedim sahile inelim her zamanki gibi, orda açarsın. dediğim gibi sahile indik. ipek paketi açmaya başladı. resmen paniklemiştim ya beğenmezse diye. sonunda açtı. içinden çıkanı inceledi, inceledi.bir şey demedi. hasgibtir dedim sıçtık beğenmedi işte. sonra bir baktım gözleri dolmuş. öyle çok sevinmiş ve duygulanmıştı ki gözleri dolmuştu. gözlerinden öptüm. tuzlu tuzlu gözyaşı tadı geldi.of ne kadar güzeldi amk. içelim panpalar biramı da alıp geldim bu gün.Tümünü Göster
böyle hediyemi verdikten sonra denize karşı sigaralarımızı yakmışken ko zütüne dedim söyleyiverdim:'geçen geceden sonra düşündüm, kendi kendime bir hayal kurdum.ben seninle evlenmek istiyorum ipek.her günümüz ve gecemiz beraber geçsin istiyorum. belki saçma gelecek yaşımız kaç başımız kaç diyeceksin ama..'
yine koca koca açtı gözlerini:'sahi mi?' diye sordu. sahi tabi dedim ulan, sahi. omzuma yattı. müzik falan dinledik. mutluydum mutlu mutlu...
o gün de öyle takıldık.eve gidince aytülü yine bir takıp triplere girmiş halde buldum. çok neşeliydi ve yemekte laf arasında yavşıyordu. sırtım soğuk soğuk terledi. şarap da içiyordu yemeğin yanında. akşamın nasıl sonlanacağını tahmin ediyordum. kadın tam anlamıyla kutlama havasındaydı. işler iyi gitmişti tahminimce ve acısını çıkarmak istiyordu. havadan sudan konuşmaya çalıştım.yom arkadaş,o da haklıydı bir yerde.sen gidip kadınla yatarsan böyle olur diyordum içimden. öyle ya da böyle engelleyebilirdim o gün. beyler, sorumluluk duygum gelişmiştir. aytüle karşı da bir sorumluluk hissediyordum.bir yanımla nefret de etmiyor değildim ama belki sapıkça bulacaksınız kimi zaman aklımdan keşke aytül annem olsaydı dediğimi hatırlıyorum.bir yetişkin olarak gerçekten iyiydi.ama bir kadın olarak bana kaç beden büyük olduğunu bilemiyorum. tahmin edeceğiniz üzere gece yatakta sonlandı.ama olmuyordu bir türlü. yapamıyordum. benimki susmuştu. vücudunu bile görmek istemiyordum, resmen haram geliyordu
kötü bir gece geçirdim panpalar. artık bu iş pgibolojimi iyiden iyiye bozmaya başlamıştı. o gece mecbur hasta ayağına yatıp kendimi aytüle acındırdım. işe yaradı. keşke yaramasaydı. gerçekten de kadın gece pek uyumadı benim yüzümden.bin parçaya bölünmek zorundaydım. çok zordu gerçekten.
böyle böyle okul da açılmış tam gaz ilerliyordu beyler. aynı anda hem öğrenci hem sevgili hem huur olmak berbattı.o sene aytül tutturdu dersaneye gideceksin diye. neyse ki aklıma güzel bir plan geldi. ipekle aynı dersaneye yazıldık. caddebostanda(ipeğin evine yakın olsun diye) bir butik dersane mi ne gibse ona yazıldık.bu iyi gelmişti.en azından haftasonları ve haftaiçi bazı günler onu görmem garantiydi artık.
keşke bütün bu taktanlıklarla devam etseydi.ona da razıydım. beterin en beteri hep başıma geldi.bir tek sağlığıma bir şey olmadı.ama inanın keşke olan sağlığıma olsaydı diyorum her gece yatağa girerken. isyan etmek istemiyorum her şeye rağmen ama ölmüş gibiyim be hocam. içim çekilmiş gibi
bir gün ipekle dersaneden çıktık, öyle caddede turluyoruz. denizi gördük. kendimi tutamayıp sordum 'sen hala bununla görüşüyor musun' diye. tabiiki görüşmediğini söyledi.ben zaten alıyordum haberleri şeytandan arasıra. evet itiraf etmek gerekirse sapık gibi arayıp diyordum o üç huurnun ağzından ipek lafı duydun mu hiç diye. duymadığını söylüyordu. yalnız o meşhur parti olayından sonra ay ne ezik kızdı sevgilisi ne kıroydu falan diye arkamızdan laf yapmışlar. aman ha demiştim şeytana :'benimle ilgili tek laf düşmesin o kızların ağzına'.ona bir şekilde güveniyordum beyler.
neyse beyler,bu kısımları çok ayrıntıya boğmak istemiyorum.bir gün aytül bizim mevzudan kıllandı. gece mesajlaşıyorsun kiminle falan dşye sordu. geçiştirdim, erdi yalanını uydurdum yine. artık git gide yememeye başlıyordu.ne yapacağımı şaşırmıştım. ipeğe desem bak artık bu civarlarda buluşmayalım kadıköye karşıya falan gidelim desem bu sefer o kıllanacak. ailesi de sorunlu olduğu için kız da haklı, sürekli o gibik caddede buluşmak zorundaydık.
o sıralar bende bir takım problemler boy göstermeye başladı reyizler. kalbim sıkışıyordu. sürekli kafamda bu aytül ya çakarsa, o olmaz da ya ipek çakarsa meseleleri vardı. kocakarı gibi çarpıntım oluyordu. dedim ya pgibolojim bozulmuştu diye. tam o sıralar bir olay daha oldu. bir sabah dersanede ipeği bekliyorum kapıda, geldi surat bembeyaz. noldu falan diyorum. kenara çekti beni konuşalım diye 'iki buçuk ay geciktim' dedi. ben bunu duyar duymaz gerçekten yere yığılıyordum az kalsın.
beyler inanabiliyor musunuz iki buçuk ay gecikiyordu ve ben bunu ancak duyuyordum. yeminle giblemedim hamile olsun doğursun zütümü satar yine bakardım dünyanın dıbına koyardım hatta. beni bayıltayazan şey başkaydı: kız ailesine ne diyecekti? rezil mi edecektim onu cümle aleme? gidip kantinden bir su aldım, kafaya dikledim. azıcık nefes aldım dışarı çıkıp. ipeğe dedim: 'yürü, gidiyoruz'nereye gidiyoruz diye sordu. taksiye atladık. yakınlarda bildiğim bir özel hastane vardı. orayı tarif ettim.ne denir ne yapılır sonra karar verirdik ama önce ne olduğundan emin olmak lazımdı.
kendim olsa gebereceğimi bilsem hastaneye gitmezdim.ama ipek benim kıymetlimdi. danışma mı ne gibimse oraya sordum böyle böyle bize kadın doktoru lazım. görevli kadın bizi uzun uzun süzdü. kayıt için ipeğin nüfus cüzdanını uzatınca bu sefer ipeğe açıkça pis pis bakmaya başladı yaşını görüp.o an kadına uçmamak için kendimi çok zor tuttum.bir yandan da içimden diyordum'ulan huur çocuğu, ulan muallak, sevdiğin kızı soktuğun durumlara bak'kadın doğum bölümünde beklerken de ipeğin elini tutuyordum sıkı sıkı cesaret vermek için. yalnız değildi o amk. ordaki diğer kadınlar da bize dik dik bakıyordu. o an 'ulan ortada bir tak varsa ben yedim, bu kız dünyanın en temiz en masum kızıdır anladınız mı amcıklar' diye bağırasım geldi insanlara.en sonunda sıra bize geldi(şansımıza randevuyu hemen o güne alabilmiştik) -
107.
+13 -1içeri beraber girdik. şansımıza doktor kadındı ve çok güleryüzlüydü. ikimiz de biraz olsun rahatlamıştık. doktor 'şikayetimizi' sordu. ipek kem küm etmeye başladı, kıpkırmızı olmuştu.ben anlattım böyle böyle bir şeyden şüpheleniyoruz diye. doktor bunun üzerine ipeğe bazı sorular sordu. 'kist olabilir, bir ultrasonla bakalım' dedi. sonra ikisi paravanlı bir odaya geçtiler. ben noluyo amk diye kaldım bekliyorum. sonra doktor geldi. ipek yoktu.iki dakka sonra o da geldi. doktor dedi ki gebelik(o nasıl bir kelime amk), yokmuş fakat stresten kaynaklanan olağan bir kist varmış. kızlarda böyle şeyler sık sık oluyormuş beyler. doktorun söylediğine göre ilk ilişkinin stresi böyle bir şeye sebep olabilirmiş. bundan sonra 'gebelik' ten şüphelenirsek bilmemkaç gün sonra o hani bir çubuklar var ya kadınların üstüne işediği, ondan yapacakmışız, her eczanede varmış.ama asıl işe yarar yöntem kan testiymiş falan filan.biz baya bir aydınlanarak çıktık ordanTümünü Göster
noldu neden sen geç geldin falan diye sordum ipeğe. çok fena beyler. böyle soyunup hani bacaklarını açarak oturuyor kadınlar o masaya oturtmuş bunu doktor, upuzun bir şeyi de içine sokup öyle bakmış. ipek de kistini videodan görmüş.o halde kendimi hayal etmeye çalıştım içim bir tuhaf oldu beyler.vay amk dedim kadınların yaşadığı şeylere bak ulan. sonra bunu neşelendirmek için 'demek nur topu gibi bir kistimiz oldu ha' deyip sarıldım. biraz güldü. doktordayken çok gerilmişti ancak düzeliyordu. sonra hamburger falan ısmarladım, ufak bir oyuncak aldım da morali düzelir gibi oldu.ama ne gündü beyler.siz siz olun başınıza böyle bir şey gelirse ister sevgiliniz ister fuckbuddy niz olsun yanlız bırakmayın. onlar için çok zor çünkü. neyse amk günün mesajını da verdim bana noluyosa
sonraki bir kaç gün durmadan arayıp ipeği kontrol ettim ilacını düzenli kullanıyor mu diye(doktor kist için vermişti).çok üzülmüştüm beyler ufak da olsa bir yerine bir şey olması fenaydı benim açımdan. artık ipeğe telefon ederken çok dikkat ediyordum aytül çakozlamasın diye.
biz doktora gittiğimizde haftasonuydu(dersane günü gitmiştik cumartesi ya da pazar-heralde cumartesi), o haftanın sonuna kalmadan bir gün ben okuldayken ipekten mesaj geldi: 'acil okula gel' hemen uçtum dersi mersi gibtir ettim tabiiki de. bir gittim, ipek iki gözü iki çeşme. noluyo falan dedim 'nolur hemen zütür beni burdan' dedi. aldım fenberbahçe parkına zütürdüm.ama bir türlü sakinleştiremiyorum.en sonunda anlattı. o gün biz hastanedeyken sıla adlı huur da ordaymış ve bir şekilde kadın doğuma gittiğimizi görmüş -artık takip mi etti nooldu bilmiyorum.ve denize söylemiş. deniz de bütün okula.
o an benim beynim yandı beyler. sözler kulağımda uğulduyordu. sakin sakin ipeğin saçını okşadım dedim ki 'sen hiç merak etme bir iki güne kalmaz düzelir'sinirlendi bu lafım üzerine dedi ki 'ne düzelir nasıl düzelir ne saçmalıyorsun!'bana bağırdı çağırdı.ben sürekli otomatiğe takılmış gibi düzelir merak etme diyordum. kafamda güzel bir plan belirmişti bile. ipeğe dedim 'şimdi ailen kıllanmasın diye seni tam okuldan çıktığın saatte eve bırakıcam'. dediğimi de yaptım. sonra kendimi şeytanın kapıda buldum. kapıyı yumrukladım resmen. kapıyı bir travesti açtı(şeytanın geniş bir arkadaş çevresi vardı)telaşlanmıştı beni artık kim zannettiyse yüzü falan beyazladı. şeytana seslendi. şeytan beni görünce tabi yine mi sen amk gibi bir tepki verdi. dedim bana hemen denizin telefonu adresini(gerçi bir kere gitmiştim huurnun evine ama tam hatırlamıyordum beyler),annesinin kızlık soyadını vereceksin. neden falan dedi. bana bak ulan dedim acımam sende nasiplenirsin canım yanmış durumda.ben öyle deyince tamam falan dedi de gözü korktuğu için ok dedğini sanmıyorum yine de.
neyse ben denizin ve bonus olarak da sılanın neyi var neyi yoksa öğrendim şeytandan. ulan şeytan kadar büyük bir huur çocuğunun tuhaftır bana büyük iyilikleri dokunmuştur.ama yine de adamdı diyemeyeceğim(zaten muallakydi orasını geç de) çünkü gerçekten tazelerin kanına giriyordu. yatacak yeri yok ulan satıcıların.
bir güzel plan yaptım deniz için. önce telefonla şeytana arattım denizi. çok sağlam mal var tiriviri bir şeyler sıktı şeytan. sana ayırdım en iyisini bitmeden gel al dedi.eve çağırdı yani huuryu. huur da şeytana saat verdi. işin ucunda pislik oldu mu fizandan kalkar gelirdi zaten. iyice müptela olmuştu. şeytana dedim ne yap et karıyı karanlık basana kadar içerde tut, kafasını da güzel yap.
sonra kendim kaltağın verdiği saat yaklaşınca aşağıya indim.bir yere tünedim kutsal hayvanımız baykuş gibi ve beklemeye başladım.aha, geliyordu huur. görünce resmen gözümü kan bürüdü.onu oracıkta yatırıp bağırta bağırta gibmek için neler vermezdim. sinirden dişlerimi öyle bir sıkmışım ki akabinde iki gün çenem ağrıdı. beklediiim, beklediiim.. gocunmadım beklemekten.en sonunda huur çıktı sallana sallana.
bir süre takıldım peşine. allahtan şeytanın ev de modanın stratejik bir yerindeydi.ara sokak çoktu yani. karının kafa da yerinde olmadığından rahatça takip ettim farkettirmeden. sonra evlerin ışıklarının nispeten az yandığı bir yerde pat diye önüne geçip ittiriverdim. ufak bir çığlık attı. hemen kolunu hayvan gibi sıkıp kulağına eğer sesini çıkarırsa sülalesini itina ile gibeceğini fısıldadım. sonra kolunu tuta tuta yakınlarda bildiğim bir çıkmaza zütürdüm. beni tanımıştı. gibimde miydi amk? çıkmaza gelince aynen onu duvara yapıştırıp eski dostum kelebeğimi böğrüne bir yere dayadım ve gereken ayarı verdim:
bak dedim 'evinde orci döndürdün, hadi benim saf sevgilim de geldi bir tak yedi.sen ne tak yemeye onu da o şişe çevirmece midir nedir o taktan olayın içine dahil edersin. hadi diyelim oyuna dahil ettin, sigara bile içemeyen bir hatunun eline nasıl bong verirsin. hadi diyelim kızın başına bir şey gelir de elim belaya girer diye korkmadın, peki bu kızın bir manitası var, üstelik eminim varoş olduğumu da bir şekilde çakmışsındır, bu manita gelir beni giber diye korkmadın mı? kızı kendin gibi, yani huur gibi giydirip bir de karşısına geçip eğlenirken aklına hiç mi beni getirmedin? hadi diyelim bunların hiçbiri olmadı. diyelim çok çok cesursun. ulan en son yediğin takta ben bu adamın en hassas noktasına ikinci kez dokunuyorum,ben ölmeyi sonuna kadar hakeden bir huuryum, öyleyse bu adam beni bulur ve yapılması gerekeni yapar diye düşünmedin mi?'
bunları söyleyip biraz bastırdım kelebeğin ucunu. harbi tırsmıştı. anında döndü özür falan dilemeye başladı.ben de kelebeği kapadım.ama kolunu daha çok sıktım.
dedim şimdi şunu yapıcaksın, nasıl kız hakkında olur olmaz konuştuysan, olur olmaz şeyler yaydıysan aynen düzelteceksin. diyeceksin ki: 'sıla ipeği hastanede görmüş evet, yanında erkek arkadaşı da varmış evet. ama biz aslında oraya ne için gittiğini bildiğimiz halde ipekle tartıştığımız için olayı saptırdık. ondan bu yolla intikam almaya çalıştık. aslında ipek oraya karnındaki kist için gitmişti' sonra biraz daha konuştum 'ki gerçekten de onun için gitmiştik huur,bu işi düzelttin düzelttin yoksa kork benden'
beyler, kız bizi kadın doğumda görür görmez bence kesin hamile falan diye yaymıştı biliyor musunuz işin aslını öğrenmeden. yani aslında sırf ipeğe zarar vermek için (ben partiyi bastım diye) bilip bilmeden konuşmuştu.
Evet arkadaşlar burda yarım saatlik bi ara veriyorum açlıktan bayılacağım amk. o arada siz partları okuyun bende geldigimde yenilerini göndereyim. -
-
1.
+6yarım saatiniz doldu beyfendi lütfen biraz daha seri olalım *
edit: Şuanda 23 saat 34 dakika olmuş vatana millete hayırlı olsun
edit2: çok yalnızım mesaj atın aq -
-
1.
0Ne yarim saati amina koyayim 9 saat oldu
-
2.
016 saat oldu amk
-
1.
-
2.
039 dakika oldu bu ne sorumsuzluktur
-
3.
02 bucuk saat oldu aq
-
4.
+1Umarım şeytan seni bulup çatur çutur gibmiştir başka bir açıklaman olmasının imkanı yok yemek diye gittin amk
-
5.
0neredeyse 3 saat oldu neredesin?
-
6.
0La yazsana aq
-
7.
+15 saat 10 dk oldu ne oluyo aytenimi gibiyon aq
-
8.
05 saat 10 dk oldu ne oluyo aytenimi gibiyon aq
-
9.
05 saat oldu amk
-
10.
0Vayv Amk harbiden yarım saat
-
11.
0Vayv Amk harbiden yarım saat
-
12.
07 saat oldu amk hayvanı 30 dk dedi bide
-
13.
0dıbına bong sokup süper otdaki gibi çekerim devam et
-
14.
0Kac yarım saat oldu oc hadi
-
15.
0Yazsana AMK cocu
-
16.
0Ulan 1 gun oldu bide duzenlemis huur cocu
-
17.
020 saat oldu devam etsene huur çocuğu yarım bırakmasana aloo
-
18.
0Yarım saat dedin hemen devam edicem dedin
-
19.
0Yarım saat dedin hemen devam edicem dedin
-
20.
0Panpa beklemekteyiz
-
21.
0Öldü galiba dıbına koyayım
-
22.
0Geldim binler devam ediyorum.
diğerleri 20 -
1.
-
108.
+12 -2Geldim beyler interneti kesmişler fat urayı yatırıp bidaha açtırdım.
-
109.
+6 -1Neyse işte ben böyle denizi biraz sıkıştırınca zaten heme çözüldü, tamam dedi yeter ki düşün yakamdan sen de sevgilin de, belamısınız ne istersen yapayım da bir daha görmeyelim birbirimizi. tamam dedim, şimdi gibtirip gidebilirsin nereye gideceksen a.a bil ki erkek olsan eline vermiştim şuan burnun kırıktı. üstünü başını düzeltti, kendi kendine söylenerek gitti. arkasından bağırdım'bir iki gün içinde meselenin kapanın kapanmadığını kontrol ederim, kapanmadıysa sen bilirsin'Tümünü Göster
Vay arkadaş dedim kendi kendime huur gittikten sonra, şu hayatta bir kere de orasına burasına bir şey dayamadan insanlara bir şey yaptırayım ya.ne kadar taktan adam varsa öyle ya da böyle etrafımdaydı. kimbilir, belki de asıl taktan adam ben olduğum için.tam o esnada kendini analığım rolune iyice kaptırmış olan aytül aradı.lan artık hava karardıktan sonra zart zurt arar olmuştu nezaman geliceksin falan diye. nalet olsun ulan dedim, atladım dolmuşa. evin yolunu tuttum. başım fena tutmuştu sinirden yalnız. açık hava bol gıda minik bir bebeğe dönmüştüm aytül sayesinde.
işin kötüsü bir de durmadan derslerimi falan sorar olmuştu, öss den falan bahsediyordu. gerçi benim ruhumda oldum olası bir ineklik vardı, hayrettir derslerim hiç kötü olmamıştı. evet beyler, itiraf ediyorum adım baran ve 14 yaşındayım.her neyse, beni çok sıkıyordu karı kısacası. eski aytül ne iyiydi lan diye düşündüm. aramızda gibiş muhabbeti olmadan önce baya güzel iki panpa gibi muhabbet ederdik. çok da güzel yorumları vardı sıkıntılara karşı. bildiğim bir şey varsa beyler, etrafınızdaki en reyiz en harbici hatunlar öyle ya da böyle sizinle bir ilişki içerisine girerlerse birden şımarık bir prenses havalrına giriyorlar. nefret ediyorum bundan.
ertesi sabah erkenden kalkıp ipeği evden aldım ve okula beraber gittik. dıbına koduğumun tikileri garip garip bakıyordu bize.bir iki kişi bakıp birbirini dürttü hatta. denize verdiğim zaman başlamıştı, geri sayımdaydı şu dakkadan itibaren. ipeğe dedim 'seni hiç merak etme ben hallettim' yine de içeriye girmek istemediği belliydi.bu ülkenin gençlerinin cinselliğe bakışını gibeyim beyler. am am am züt züt züt diye geziyor millet etrafta. hiç öyle ağlama melis adlı muhteşem başyapıttaki gibi de değil olay, kolejli binler bile kız erkek farketmez aslında içlerinde doymak bilmez birer abaza saklıyorlar. cinsellik nadir(veya gizli kapaklı yaşan bir şey diyelim daha doğru) yaşanan bir şey olduğu için milletin açlıktan gözü dönüyor ve birileri yaptı mı bu işi, diğerleri de leşe üşüşen çakallar gibi o kişiler üzerinden ruhsal tatmin yaşıyorlar. afedersiniz ciks gibimzde değil dilimizde amk. oysa konuşma ve işini yap değil mi?
evet beyler toplumsal mesajımı yansıttıktan sonra devam ediyorum:
tam o sırada prenses hazretleri denizi gördüm.bir şey söylemem gereksizdi.o bakışımdan aldı zaten mesajı. kendi kendine küfretti galiba. dedim gibtiret tekgöz.ne derse desin huur, verdiği sözü tuttuğu takdirde gibimde olmaz.
ipeğin okulundan ben de kendi okulumun yolunu tuttum. bütün gün kafamın nerde olduğunu tahmin edersiniz. çıkışta yine almaya gittim kızı. sordum ipeğe durumlar nedir diye. gerçekten de pek kimse giblememiş o gün ipeği ve mevzu hakkında bir şey duymamış.ben yine de ipeği eve bıraktıktan sonra işi sağlama almak için denize bir mesaj attım 'iyi gidiyorsun, bir kaç gün daha dediğimi yaymaya devam et yoksa neler olacağını biliyorsun' numaram yoktu denizde.ben de şeytandan almıştım.kim olduğumu yazmaya gerek duymadım. anlardı zaten. aslında oldukça zeki bir huurydu. zeki huurlardan korkun beyler. zeki bir huur beynin ve amın gücünü tek bir bünyede toplamıştır ve cidden tehlikelidir.
bir iki gün daha badigard gibi takıldım okulda ipeğin peşinde. gerçekten de deniz ve sıla kanalıyla yeni haberler okula yayılmıştı. millet sakinleşmişti.o haftasonu dersanede ipek de o panik halinden kurtulmuştu.
Dersanede ipek bana beni feci aydınlatan bir şey söyledi. sınavdan bahsediyorduk(ipek bu mevzuları fazla takardı kafasına ama dilindeydi, çalışmaz ve durmadan panik yapardı), üniversteyi kazanırsak nolur onu konuşuyorduk. sonra bu dedi ki yurda falan geçeriz ya da ev tutarız, bir şekilde özgürce görüşebiliriz.o an beynimin içine fener tutmuşlar gibi oldum aydınlıktan beyler.ilk defa o an istersem aytülden kurtulabileceğim aklıma geldi. hatta işi ilerletip belki uslu bir çocuk olusak şirinleri bile görebilir, aynı evde yaşayabiliriz diye düşündüm.en kötü ihtimalle ipeğin dediği gibi yurda çıkardık. yurtta kızın ailesinin baskısından rahatça kurtulabilirdik. zaten benim için ev yurt ya da sokak farketmezdi. -
110.
+5o saniye düşündüm düşündüm ipeğe dedim ki 'ölsek de gebersek de iyi ya da kötü bir üniversteye kapağı atmamız lazım'.o da zaten kazanmayıp da ne tak yiyeceğiz tarzı bir şey söyledi.ama çok panikti dediğim gibi ve dersleri de pek iyi sayılmazdı. nası kazanıcam bilmemna diye konuşmaya başladı. düşündüm.en kısa zamanda hiç beklemeden kazanması lazımdı.ben zaten bir yere girerdim ama bekleyemezdim daha fazla. bıreyvhart misali özgürlüğümüz için savaşmalıydık ve liseli kopiller olduğumuzdan en uygun yol buydu-kızın ailesiyle arasını bozmaktan ve benim aytülle olan pis ilişkimin ifşa olmasından başka. takdir edersiniz ki panpalarım bu ikinci yolu b planı olarak saklamşıtım. artık hayatımdan, bu görüşememe olaylarından etrafımızdaki takluklardan yılmıştım.Tümünü Göster
ipek dersaneye falan da gelse yine beceremiyordu bu işleri. aklıma bir parlak fikir daha geldi. dedim ben seni çalıştırayım.hem buraya geliriz hem beraber çalışırız. esktradan da görüşmüş oluruz.bu fikrim onun da hoşuna gitti. artık ders çalışmak gibi mükemmel bir bahanemiz vardı.o günümüz kıyak geçti bu yeni fikrim sayesinde. çıkışta da sinemaya gittik. keyifli gittim eve.ve her zamanki gibi keyfim zütümden geldi.
içeri girdiğimde aytülü sinirden kırmızıya dönmüş halde buldum. eyvah dedim içimden 'zenci yannanına hazır ol tekgöz'yanılmamışım.bir kere de yanılayım amk bir kere de..sesi titreye titreye 'kim o kaltak' diye sormaz mı? emin olun hayatım bir jenga kulesi olsa o an yıkılmıştı
biliyordu. aynen inkara giriştim 'neden söz ediyorsun?' diye sordum. yakınlarda bir gün bizim önünde buluştuğumuz süpermarkete girecekmiş iş çıkışı, bizi sarılırken görmüş. elim ayağım birbirne dolaştı.'nasıl biriydi, tipini tarif et' falan dedim.'topal huurdan bahsediyorum, bilmiyormuş gibi yapma boşuna' dedi. benim devreler bu laf üzerine tabiiki yandı.'sen ne diyorsun ulan ağzını topla' diye bağırıp yanımda duran gibko sehpanın üzerindekileri gibip attım. sonra bu daha da kudurdu 'huur işte, benden daha tazedir tabi onunki, yeterince dar mı ha?!'falan diye iğrenç iğrenç bağırmaya başladı. sonra evde kızılca kıyamet koptu.en sonunda katil olmamak için kapıyı çarpıp çıktım. işte sıçtığım andı beyler. öğrenirse ipeği kaybetmem işten değildi. eğer en sonunda böyle bir şey olursa sebep olan herkesin, kendim dahil, hayatını gibmeye karar verdim.'ne olacak amk, en fazla herkes imha edilir,bu iş komple temizlenir' diye düşündüm. bununla ilgili bir kaç parlak fikir bile geldi aklıma.bu düşünceyle biraz sakinledim. dünyanın yanmasına karşın her zaman bir b planım olagelmiştir beyler. zaten ben silinip baştan başlatılmaya alışkındım.ama eğer ipeği kaybedersem bunun son olmasını umuyordum, baştan başlamamak üzere.o an tabii yaşımın da verdiği bir etkiyle bunları düşünüyordum. bazı şeyler planlandığı gibi gitmiyor beyler, aklınızın almadığı şeyler yaşadığınızda kavga etmeyi bile bırakabiliyorsunuz. neyse, küçük imha planımla biraz sakinledim.'en fazla ne olabilir amk?' sorusuna cevap verince kendi kafamda, rahatlamıştım. oturdum, düşünmeye başladım. en sonuncusunu bir kenara bırakırsak,bir plana daha ihtiyacım vardı. tabii ya,neden daha önce aklıma gelmemişti. aytül iş çevresinde oldukça tanınan biriydi. ufak bir şantaj her türlü sorunu çözebilirdi.ama bundan da önce, belki sorunu kansız yollardan çözebilecek sonuna kadar inkar stratejisini uygulamalıydım. ne kadar da aptaldım amk. kadının burnunun dibinde takılıyordum ipekle. elbette günün birinde olacaktı bu. o gece tabiiki eve dönmeyecektim. allahtan telefonun yanımdaydı. hemen ipeği aradım 'bu günlerde pek görüşmesek iyi olur' dedim. noldu falan dedi doğru düzgün bir şey uyduramadım. tıpki bir züt gibi o an aklıma bir şey gelmeyince ' ne konuşmuştuk, ders çalışmamız lazım' deyiverdim. tabii bunun üzerine derin bir sessizlik oldu. 'sende zaten bu günlerde bir tuhaflık var' dedi.bu sefer de bir tuhaflık olmadığına onu inandırmaya çalıştım.her zamanki gibi milyon parçaya bölünüyordum. öyle sinir bozucu bir durumdu ki bu herkese aynı anda yetememe ulaşamama durumu, kendimi gibesim geldi ne söylediysem para etmedi. ipek dırdıra başladı.bu hatun kısmısı tuhaftır beyler.sen ne yaparsan yap, ister ağzınla kuş tut, ister kul köle ol en ufak bir şeyde senin onu artık sevmediğine canı gönülden inanmaya başlarlar.en sonunda bende de şalterler attı: 'neye inanmak istiyorsan ona inan. sürekli kendimi sana ispat etmeye çalışmaktan yoruldum. lütfen biraz olgun ol.'bunun ardından bana, evet ulan bana, aynen şöyle dedi: 'her şey yatana kadardı değil mi?beni kandırdın.' ve telefonu kapattı. ulan ben olay olduktan sonra her gece uyurken çeyiz düzen genç kızlar gibi evlilik hayalleri kuruyorum, o günden beri aylar geçmiş ortam olmadığı için tık olmamış bir daha, gibimde değil bana o bile yetmiş, yetmiyor hamile kaldığını sandığımda alayına gider okulu her şeyi bırakır bakarım gerekirse demişim, kızın bana ettiği lafa bak.siz olsanız ne düşünürsünüz beyler? yine de ipek yüzüme kapadıktan sonra bin kere falan aradım. telefonu komple kapamıştı. resmen canımdan bezmiştim amk. aklıma yapacak daha iyi bir şey gelmedi. şeytanın kapıda buldum kendimi. içerde yine o travesti vardı. ulan ben nerdeyim nası ortamlardayım amk diye geçirdim ama yine de girdim içeri. travestinin asıl adı savaşmış ama kendine yaprak diyordu. şeytanın çok samimi kankisiymiş kendisi. ister inanın ister inanmayın çok kafa, çok harbici bir herifti.ya da karıydı amk bilmiyorum. -
111.
+7iyi ki gitmişim ulan dedim.o gece orda bütün dertlerimi unuttum. halbuki hayatım komple gibilmiş ve altüst olmak üzereydi ama biz eğleniyorduk. utanç verici ama yanlış hatırlamıyorsam şunu yüz kere falan dinleyip oynamıştık:Tümünü Göster
http://www.youtube.com/watch?v=UBf4cP8RtUk
şarkıyı söyleyen herife bayılıyordu şeytanla yaprak. bende amaan ko zütüne rahvan gitsin modundaydım. gemi batarken göbek atan kaptan gibiydim. kafalar zaten bi milyondu. ters etki yapmıştı bende heralde. bunlarla ilişkilerden bahsedip 'aman hepsi aynı' falan diyorduk. kısır yiyen gün karısına dönmüştüm amk. benim pgiboloji de hiç iyi değildi gerçekten. sonra sonra delirmemeyi öğreniyor insan.ya da kafa komple gitti, bilmiyorum.amaaan beyler gibtiredin bu kadar mı amk? tabiiki bir süre sonra o güzel kafa hali gitti.ben kalkayım dedim bunlara. şeytan da zaten öyle ısrar edici değildi pek. aslında en iyis bu be reyizler. hiç bir sorumluluk hissetmediğin adamlarla ne kadar rahatsın. ordan çıkınca yşne sahile vurdum. telefona baktım. defalarca aramıştı aytül.ne tak yemeye arıyordu acaba, azarlamak için mi özür dilemek için mi ne türlü bir taktiği vardı bu sefer diye merak ettim. önce giblemedim. biraz orda kendi kendime takıldım. beynimi boşaltmaya çalıştım.esn sonunda mecburen aradım. çünkü en son telefonumu açmadığım zaman gereksiz ve abartı paniklemişti, polise bile gidecektim tarzı bir şeyler söylemişti. yeni sorunlar istemiyordum. sesinin tonundan alttan alacağını anlamıştım. nereye kayboldun çok merak ettim falan diyordu. gibiyim merakını dedim içimden.ama mecburen benim de alttan almam gerekiyordu. merak etme bi yere kaybolmadım dedim. beni eve çağırıyordu konuşmak için. tamam dedim,bir taksiye atladım hızlıca gitmek için.ne konuşacaksa konuşsun amk huursu diyordum
eve geldiğimde bunu biraz daha insana dönmüş gördüm. sakin bir ses tonuyla otur dedi bana. oturdu ben de. sonra bu konuşmaya başladı. bilip bilmeden küfür ettiği için özür diledi 'zaten bana yakışmaz küçük kızla uğraşmak, daha çocuk o ' gibi şeyler söyledi.e yarraam o çocuksa ben neydim peki? resmen sanki kocasıymışım gibi triplere giriyordu. daha önce aytülün çok yalnız olduğundan bahsetmiştim. galiba bu yalnızlığı onu yavaş yavaş delirtiyordu. bir süre böyle konuştu konuştu. ben de arada hep 'haklısın' 'boşver' gibi şeyler söylüyordum. öfkeme hakim olmak zorundaydım.en sonunda pat diye konuya girdi 'peki gerçekten kimdi o kız?' diye sordu.ben de anında yazdım: 'çok samimi arkadaşım, arada buluşuyoruz öyle havadan sudan konuşuyoruz, dertleşiyoruz.sandığın gibi bir şey değil.' dedim. aytül inanmak istiyordu buna.en son noktayı koymanın tek yolu vardı o an: 'aytül seni sevdiğimi biliyorsun' dedim. nedense çok fazla duygulandı buna. gözleri doldu. 'peki nasıl seviyorsun beni?' diye sordu.ben geçiştirdim elimden geldiğince konuyu değiştirdim, işi taşağa vurdum. işte böyle bir yalancıydım amk. nefret ettim kendimden o an elbette ki diyetim 'barışma ciksi' ydi. aytül uykuya daldığında kafamda kırk tilki dolaşıyordu. ipekle olan mevzumuz asla çakılmamalıydı. gerçekten de kanka gibi görünmeliydim evin civarlarındayken. aytülün her adımımı takip edecek kadar hasta ruhlu olmadığını umuyordum. ama kadının git gide sapıttığı meydandaydı. çocuğu yaşındaydım amk bir süreliğine aytülün mevzuyu böylece bertaraf etmiş oldum.gel gelelim ipek telefonlarıma cevap vermiyordu. okul giriş ve çıkışlarında da rastlayamamıştım, kafayı yiyecektim.bir gün evine gittim okula gitmek için evden çıktığı saatte. yanında kart bir herif vardı.ilk önce yüreğim ağzıma geldi.iki saniye sonra mevzuya uyandım. babasıydı.herkes benim gibi anası babası yaşındakilerle gibişmediği için doğaldı tabii insanların arada kendilerinden yaşlı insanlarla bir arada görülmeleri. evin önünden geçiyormuş gibi yapıp son derece sıcak samimi bir şekilde el sallayıp 'naber ipek?' diye seslendim. kafalar bana döndü. -
112.
+4ipek mecburen 'iyidir senden naber?' demek zorunda kaldı soğukça. babası -efendiden bir adama benziyoru- bana başıyla hafifçe selam verip gülünce ipek macburek 'tekgöz dersaneden arkadaşım baba' demek zorunda kaldı.ben de bunun üzerine bu hafta çözülecek testler hakkında yannantan kürekten sorular sormaya başladım. dişlerini sıka sıka cevap veriyordu mecburen. en sonunda babası beni de okula bırakmayı teklif etti, okulumun ipeğinkine yakın olduğunu öğrenince(sormuştu nerde okuduğumu).ben de ikiletmeden tamam dedim. beklediğimden de iyi bir sonuç vermişti bu sabah selamı taktiğim. arabada giderken ben durmadan tıpkı bir sevgi kelebeği gibi konuştum. ipeğin babasına, zararsız inek kanka imajı çizmeye çalışıyordum.o an çaktığını hiç sanmıyorum. ipek de böylece benimle mecburen konuşmuş oluyordu. adam beni okula bıraktı ve ipekle beraber devam etti.Tümünü Göster
Ben aynen arabadan iner inmez bir taksi tuttum. adam kısa mesafe diye ağzıma sıçtı ama olsun.ben vardığımda ipek kapıdan içeri yeni giriyordu. beni görünce gözlerini devirdi.'hala daha mı trip amk?' diye düşünsem de bir şey belli etmedim. hafifçe yanağından öptüm, giblemedi.'ne yaptım seni üzecek ki öyle saçma sapan şeyler düşündün?' diye sordum cevap vermedi.git gide sinirleniyordum.
bir süre konuştum 'seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun, bana gerçekten güveniyorsan tek saniye bile şüphe etmen saçma. hele o telefonu kapatırken söylediğin yenilir yutulur bir şey değil. beni kırdığının umarım farkındasındır.bir kaç gün daha seyrek görüşelim dedim sadece, bunun altında bir anlam aramana gerek yok. hele ki ailenin durumu sen biliyorsun' dedim.onu da giblemedi.ben de en sonunda 'biraz büyümen lazım ipek'deyip yürüdüm gittim.ama sinirden hırstan gözlerim yanmaya başlamıştı naptım o kadar amk dedim kendi kendime.tam köşeyi dönüyorum pat pat düzensiz ayak seslerini duydum. yanıma gelip özür diledi, sarıldı.zaten ben kokusunu duyunca bebek bebek, aynen yelkenleri suya indirdim.ne sinir ne bir şey kalmıştı bende. onun da nasıl olup o kadar tripten sonra saniyesinden düzeldiğini anlayamamıştım. giblemedim beyler, ağzımda dudaklarının tadıyla nerdeyse yalpalayarak okulun yolunu tutmuştum. ulan bizi nasıl da oyuncak ediyor bu hatunlar amk
o gün sanki hiç bir şey olmamış gibiydi. ipek dünya tatlısıydı her zamanki gibi. aytül desen kuzu kadar sakindi. hatta bir an için ulan ben acaba kafamda mı yaşadım bütün olanları diye bile düşünmeye başlamıştım. akşam ipekten mesaj geldi:'yarın annemler bir günlüğüne şehir dışına çıkıyor, bize gelsene'.reddedebilir miydim?
sırada liselilerin bilmediği bir parça var beyler,gece ilerlediğine göre biz de ufaktan damardan girebiliriz:
http://www.youtube.com/watch?v=foT91E_3kMc -
113.
+6yalnız aytüle karşı acayip dikkatli olmam gerekiyordu.ben de ucuz planlar yaptım. erdiyi aradım, dedim kanka şu saatte ara beni cepten ve de mesaj at bir tane, sonra ben seni arayınca beni size çağır, titiz ol önemli mevzu(bu arada erdi panpam da cep telefonu almıştı para biriktirip, dünden razıydı oraya buraya telefon etmeye).telefonumu o saat olunca(yemek saatinde) itinayla masanın üzerine yerleştirdim ve aytülün görebileceği bir yere koydum. kendim de lavaboya gitmek bahanesiyle kalktım. reyiz kardeşim erdi gerçekten de saniyesi saniyesine o saatte aradı. telefon bangır bangır bağırıyordu,ben kıs kıs gülüyordum. telefon susana kadar bekledim ve sonra mesaj sesi geldi. artık içeri dönebilirdim. aytül sanki hiç oralı olmamış gibi 'telefonun çaldı' dedi bana. anında artistik salvolarla telefon açtım erdiye, telefonun sesi de açıktı emindim erdinin davudi sesinin aytülün kulağına gittiğine. konuştuğumuz gibi erdi bize gelsene yarın lan dedi.ben de bilmem ki dedim ve aytüle 'napıyım' gibisinden işaret ettim. içi rahatladığı için sessizce 'git tabii' dedi. görev tamamlanmıştı.Tümünü Göster
ertesi sabaha heyecanla uyandım(cumartesiydi).aytül hemen her cumartesi olduğu gibi alışverişe mi ne gibimse bir yerlere çıkmıştı.ben onu yollar yollamaz kendimi banyoya atıp gerdeğe girecek damat gibi kırklanmaya koyuldum. hatta her ihtimale karşı etek traşı bile yaptım beyler, bizde yalan yok. parfümü da kafamdan aşağı döktüm bir güzel. yola koyuldum. ipeğe telefon ettim önce, annesiyle babası çıkmıştı ve az önce konuştujlarında da baya bir uzaklaşmışlardı evden. bunu duyunca içimdeki tırsaklık kayboldu. güzel bir yerden çiçek yaptırdım. gayet klişe ama bir demet kırmızı gül.pek anlamam bu çiçek işlerinden.bir yerden de ufak bir oyuncak tavşan aldım(beyler, çok severdi bu gibko şeyleri ne yapayım amk),çaldım kapısını
vaay dedim içimden görür görmez.o da süslenmişti. çok sevindim amk. uzun bir elbise giymişti(ev dışında elbise giymezdi bacağından ötürü, kareli pembeli membeli bir şey. burnundan hızmayı çıkarmıştı. zaten benle olmaya başladıktan sonra o asi olmaya çalışan giyim ve tavırlar gitmişti. heralde dikkati çekmeye çalışıyordu önceden, sonrasında buna ihtiyaç duymamıştı.bu iyiydi beyler, yetiyordum demek ki.saçlarına fön çektirmişti. baya bir özenmişti.o kadar tatlı geldi ki o an.resmen anılarım canlandı gözümde. kör kedi gibi uzaktan görmek için evin önünde dolandığım günler aklıma geldi. kıymet bilen biriyimdir beyler.o anki halimize şükrettim
içimden sürekli tekrarlıyordum, buraya sevişmek için gelmedim. efendi gibi yemeğimizi yapıp yiycez. film falan izleriz. gece ne olursa olur amk. bunu düşünme. heralde o an ipeğin de aklından geçenler bunlardı. çünkü birbirimize gayet malca davranıyor, robot gibi hareket ediyor ve ruhsuz cümleler kurup anlamsızca durumu kurtarmak için sırıtıyorduk.on dakika sonra kendimizi yatakta bulduk ne olduğunu anlamadan. yalnızca hayatımın en mutlu anlarının ipekle yaşadığım o anlar olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. daha sonra beraber mutfağa girdik. annesinin yemek kitabında bir yemek görmüş onu yapalım diye tutturdu. zaten mesajla konuşmuştuk akşamdan yarın yemeğimizi kendimiz yaparız diye. yemeğin tam ismini hatırlamıyorum ama şarapla yapılan et yemeğiydi. özellikle artiz bir yemek seçmişti ipek.hem zor olsun, yapması uzun sürsün hem de günün anlam ve önemine uysun diye. bazı malzemeler ekgibti, alışverişe çıktık.ben sapık gibi her yerde aytüle bakıyordum yine rastlar mastlar sıçarım diye. sonra gerçek bir aynştayn olarak aramayı akıl ettim. karşı taraftaydı ve aradığımdan ötürü içi rahatlamıştı.bir taşla iki kuş vurmuştum. ondan sonra rahat rahat yaptık alışverişimizi.eve gidince hemen büyük bir özenle yemeği yapmaya giriştik.ama mutfağın dıbına koymuştuk.pek becerikli sayılmazdık ikimiz de -
114.
+4sonunda tabağımızda hafif yanmış sert birer et parçası vardı. yine de oturup yedik çünkü emek vermiştik. keşke her gün beraber yaptığımız berbat yemekleri yesem amk. yine ruhum gibildi.bu sefer yaşlılar gibi yemeğin yanında şarap içmek istemedik. onun yerine film izlerken içeriz diye cips ve bira almıştık bolca. sigaramız stoktaydı. keyfimiz on numaraydı. başka bir gibe ihtiyaç yoktu. ipek alışverişten geldikten sonra tekrar süslü püslü elbisesini giymişti. yemekten sonra film izlemek için oturduğumuzda onu değiştirmeye gitti içeri ve pijamalarıyla geld.'sana hava yapmak anlamsız' dedi.onu her haliyle güzel bulduğumun bal gibi farkındaydı. sonra ben de rahat olmak istiyorum ama dedim. babasının pijamalarını da giymezdim asla(önerdi ama).aynen donla kaldım.ohh dedim arkadaş ne rahatmış amk. resmen aynı evde yaşayan iki devlet memuruna dönmüştük. konforluydu. halka nın adi sinema çekimini izleyecektik beyler.tam başladık. ipek birden dedi ki: 'seni ilk gördüğümde protezin yoktu,ve seni bir sonraki görüşümde bunu hatırlıyordum biliyorsun değil mi?' diye sordu.vay amk gerçekten hatırlayacağı aklımın ucundan geçmemişti. gerçi çok dikkat çekici bir tiptim de ne bileyim, böyle düşünmek işime geliyordu demek ki.devam etti: 'saçların kısacık kesilmişti ve açıkçası üstün başın berbattı. varoş olduğun ilk bakışta anlaşılıyordu. hiç konuşmuyordun ve benden o kadar farklıydın ki..bilmediğin bir şey var ki senden ilk o anda hoşlanmıştım.'böyle dedi beyler inanabiliyor musunuz?ben tabi duygu seline kapıldım. bırakıverdim kendimi amk. karı gibi ağlamaya koyuldum. beni öyle görünce güldürmek için o gün gerçekten berbat göründüğümü söyledi. hiç gülecek halim yoktu ama çok mutluydum beyler dedim: 'neyimden hoşlandın, konuşmadım etmedim. korkmadın mı katil miyim, sapık mıyım neyim?'hiç korkmadım dedi.'bir neden aramak anlamsız, hoşlandım işte yapacak bir şey yoktu' dedi. bana çok garip geldi bu beyler.ne bileyim öyle bir kız.. yalnız beni çok zeki bulduğunu söyledi. nerden anladığını sordum,ne de olsa hiç konuşmamıştım nerdeyse.'ben anlarım' falan dedi.ben sonra vurucu noktaya geldim. peki dedim 'şimdi korkmuyor musun? geleceğimiz ne olcak? daha doğrusu benimle nasıl bir geleceğin olacak? senin yaşında ve konumunda kızlar genelde böyle şeyleri düşünmek zorunda kalmazlar, ama sen düşünmek zorundasın. belki seninle yaşadıklarımız düşüncesizceydi.ama bir şekilde ben kendime güveniyorum. seni ölsem bırakmam,sen de bunu biliyorsun. fakat ailem neci olduğumu öğenince istemeyeck ve başımıza bir sürü dert açılacak. biliyor musun, abim bir bağımlıydı ve bu yüzden öldü. bunu sana daha önce anlatmamıştım. bence sadece bunu duymaları bile büyük sorun yaratacaktır. bizim durumumuzun ne kadar zor olduğunu anlaman açısından söylüyorum bunları.' bunun üzerine ipek durgunlaştı.bir sigara istedi(eskisi kadar sigara içmiyordu).yakıp verdim. dedi: 'ben her şeyin farkındayım.her ne kadar bu güne kadar anamın babamın dizinin dibinden ayrılmamış birisi olsam da, belki çok klagib olacak ama seni ilk gördüğümde hayatımın değişeceğini anlamıştım ve her şeye hazırım. biliyor musun, seninle tanışmadan önce evlenmeden önce asla biriyle birlikte olmam diyordum ve bu konuda çok katıydım. oysa benim çevremde çoğu kişi böyle düşünmüyordu. işin ucundasen varsan benim için her şey söz konusu olabiliyor.ben gerçekten korkmuyorum.sen ne olursan ol,hatta büyük konuşuyorum katil bile olsan ben yine seninle olurum. iğrenç bir hayatım olacağından emin olsam, acı çekeceğimden emin olsam yine seninle olurum.ne tipin ve paran ne yaşadıkların ne de ne olacağımız gibimde değil(bu kelimeyi kullandı),senin yanında olduktan sonra.' benim için soruların ve cümlelerin bittiği andı tabii. kız beni dağıtmıştı beyler.ne kadar delikanlı ve harbici olduğunu bir kez daha anladım o konuşmadan sonra. daha sonra da defalarca kanıtladı zaten samimi konuştuğunu. demek dedim hayatta her şey dengelenerek verilmiş insanlara. taktan hayatıma karşılık bana bu bahşedilmişti. hayatın yeteri kadar adil olduğunu düşündüm. eğer bu güne kadar yaşadıklarım ipeğin diyeti olarak karşıma çıktıysa,on katına da razıydım. kendimle barıştığım gündü o gün. yine de söyleyemedim abim olayını. aytülü ise adiliğimden, yalancı olduğum için söyleyemedim. yapamazdım, korktum. iliklerime kadar korktum ama bu şerefsizliğime bir bahane değildi. sonra ben durgunlaştım beyler.bir an ne var ne yoksa içimi dökmek istedim.o bunu hakediyordu ama yapamadım işte. mutluluğum yalanımla azaba dönmüştü resmen. hüzün ortamı oluşunca ipek dedi 'amaan hadi şu filmi izleyelim'.görüntü berbattı sinema çekimi olduğu için ama yine de tırstık. güzel bir korku filmiydi. hele bizimki kolumu kangren yapacaktı nerdeyse sıkarken korkudan. film sayesinde ben de biraz kafamdaki kara bulutlarımı dağıttım. film bitince uzun süre geyiğini yaptık. zaten hava da kararmıştı 'şimdi telefon çalacak' falan diyip birbirimizi gaza getiriyorduk.amk ben niye tırsıyorsam. hayatımı filme çeksen daha korkunçtu. yine de işin içine ruhlar muhlar girince iş değişiyor.ne yalan söyleyeyim, tırsarım bu tarz şeylerden. ışıkları yaktık ve televizyonu açtık o havadan kurtulmak için. saçma sapan programlar izleyip eğlendik. biralarımızı içtik.bir kez daha düşündüm bu kızla evli olmak muhteşem bir şey olur diye. gerçekten kimseyle olmadığı gibi konuşup kimseyle olmadığı kadar eğleniyordum. evet beyler, ikinci pakedi açıyorum sağlığınıza biralarımız bitti,bir daha almaya gittim. ipek fazla içmiyordu facia tekrarlanmasın diye.o gece muhabbetin dıbına bile koyduk panpalar.her şeyden konuştuk. hayatta kimin kiminle kafa dengi olup neler paylaşacağı hiç belli olmuyor panpalar. işe düz mantıkla bakınca benim hayatımın kadınının dilberay olması lazım gelirdi.ama öyle olmuyor. herkesin anlatacak bir şeyleri var.kim sana iyi gelir ilk bakışta karar veremiyorsunTümünü Göster
-
115.
+5o gece pek uyumadık. seviştik ve konuştuk, konuştuk ve seviştik. arada sigara içmeye balkona çıktık, yine konuştuk. saat çok geç olunca tek kişilik yatağına pek de güzel sığıştık. böylesi daha iyiydi. kendim kendime dedim ki'ilerde aynı evde yaşayınca eve çift kişilik yatak asla almayacağım'.uyumak istemedim gece hemen bitmesin diye. ipeğin kokusunu stok yapmak için sapık gibi kokladım o uyurken.ama en sonunda direnemedim,ben de uyudum. uyanıp da güneş ışığı gözümün içine girince gerçekten moralim bozuldu beyler.her şeyin bir sonu olduğunu sanki doğa sembollerle anlatıyordu amk.ya da ben bu gece çok şair ruhlu oldum, şimdi öyle geliyor. neyse ne,sonunda muhteşem günümüz sona ermişti ve yine sıkıcı, sıradan bir güne uyanmıştık. yine aytülü görecektim. yine onun oymalı varaklı abartılı mobilyalarını görecektim. oysa ipeğin odası oyuncaklar ve pembe renkle doluydu ve şekerli bir kokusu vardı. normalde beni gibseler öyle bir odada bir dakikadan fazla durmazdım ama o an o oda bana göre tac mahal di. muhteşem planımızın gerçekleşmesi için birkaç saat ders çalıştık kahvaltıdan sonra(tost yapmıştı ipek).gerçekten de geleceğimiz için test çözmek muhteşem bir plandı ve takdire şayandı. napıyım amk başka türlü kısa yoldan aytülü öldürüp, annesiyle babasını bayılttıktan sonra ipeği kaçırmam ve birkaç ay boyunca kertenkele yiyerek yaşamamız gerekiyordu. daha sonra ortalığı toparladık. annesi bir şey çakacak olursa ipek bir kız arkadaşının kaldığını söyleyecekti.onu bir güzel öptükten sonra evden çıktım. artık temkinli ve uslu bir çocuk olduğum için eve giderken aytüle bir demet çiçek almayı ve vermeden önce içine tükürmeyi ihmal etmedim. bu şekilde o sene de okulu sağ salim bitirdim. gibtiğimin lisesinin bitimine bir sene kalmıştı. sonra başarabilirsek daha özgür olacaktık. aytül işini biraz fazla ilgi göstererek sağlama almıştım. arada sırada ipekten sanki bir erkek arkadaşımmış edasıyla bahsediyordum ki haftasonları beraber ders çalışma olayımız yatmasın(erdi de bizimle oluyordu hesapta ders çalışırken).yaz tatili gelmişti. aytül yunan adalarına gidelim diye tutturdu. resmen romantik havalara girmişti. mide bulandırıcıydı. aytülün küçük tatil planını ipeğe açtım. ipek hala kadının evlatlığı gibi bir şey olduğumu sanıyordu, yani beni iyilik olsun diye evinde bulundurduğunu sanıyordu demem daha doğru.e tabii bu planı duyunca şaşırdı. nasıl kıvıracağımı şaşırdım. yalnız gitmek istemiyor bir tek ben varım zaten kısa sürecek falan dedim. inandı garibim. ben yine aytülün oyuncağı olarak bavulumu toplamak durumunda kaldım. cruise ile gidecektik. geminin adı da insana orciyi hatırlatıyordu. gitmeden önce ipekle vedalaştım ve aşık olduğum kıza vaktinde huur demiş bir kadınla ilk yurt dışı tatilime çıktım. evet beyler, şu anki aklım olsa ne yapar eder bütün bu olanlara engel olurdum.ne de olsa insanın kafası o kadxar basmıyor o zaman.ama ne olursa olsun hiç bir şey ama hiç bir şey benim adam olmadığım gerçeğini değiştirmez, değiştiremez. aytülle rodos santorini ve mikonosa gittik. genç kız gibi uzun çiçekli elbiseler giyiyor ve ikidebir fotoğrafını çektiriyordu. gerçekten güzel yerlerdi ve ben her saniye oraya ipekle gittiğimizi düşüdnüm. rodosta faliraki(nasıl yazılıyor bilmiyorum, okunuşu bu) diye bir plajda denize girdik. üstsüz güneşlendi ve sırtına bol bol güneş yağı sürdürdü. resmen balayına çıkmış gibiydik. santoriniden ipeğe volkanik taş bir kolye aldım(çaktırmadan tabii).orda balayı otelleri(daha doğrusu ufak butik otel mi o tarz yerler) vardı bol bol. nasıl biliyor musunuz beyler adamlar uçsuz bucaksız deniz manzarası gören uçurumumsu yerin tam köşeciğine jakuzi koymuşlar, denizin üstünde uçuyor gibi jakuziye giriyorsun. tabiiki orda olduğumuzu hayal ettim.bir gün evlenirsek onu balayına buraya getirmeye karar verdim. allahtan tatil oldukça kısaydı. geri dönüş yolunda bir de gemi sallandı gece aytülü çekmek zorunda kaldım amk, duygusal korkmuş genç kız tribine girmişti(titanik fantezisi mi yaptı acaba amk).istanbula ayak basınca da ipeğe kavuşmuş gibi oldum. uzaklar çekilmiyordu.ne var ki hemen yanına gidemeyecektim. aytül hanımın tatil dönüşü yorgunluğu tripleri vardı sırada.o erkek gibi kadın gitmiş yerine resmen şımarık bir kız gelmişti.vay amk nelerle uğraşıyordum. alalhtan bir iki gün sonra hemen işe tam gaz başladı da kurtuldum. tatilden dönünce bir de aşırı çalışıp arayı kapatma huyu vardı.bir anlamda işkolik olduğu için. benim tatilim asıl işte bu aytülün çok çalıştığı günlerdi. hemen soloğu ipeğin kapısının önünde aldım aytül işe gider gitmez. şansıma ipekler bodruma gitmeden önce birkaç gün görüşebilecek kadar boşluk oluşmuştu arada(bodrumda yazlıkları vardı). o yaz badiresiz atlatıldı beyler.ben bu sefer aytülün bir arkadaşının yanında çalıştım o yaz. dedim kendi paramı kazanmak istiyorum,sen verince yine harçlık olmuş oluyor istemiyorum. çalışmaya saygısı sonsuzdu hemen bir iş ayarladı. ebem gibildi(yine ayak işleri yapıyordum) ama güzelce para geçti elime.ne olur ne olmaz diye onu bir kenarda biriktirdim. zaten ipekten bu yana üç beş kuruş kenara kouyuyordum çünkü ne olacağımız belisizdi.bir güvenceye ihtiyacım vardı.18 yaşımı geçmiştim bile, o yüzden hesap açtırdım aytülden gizli.bu arada belirtmeden geçemeyeceğim, yaş mevzusu açılınca. benim doğum günüm tam olarak belli değil beyler. nüfus cizdanında yazan tarih gerçekten doğduğum gün değil. babam çünkü zütünden sallamış vaktinde tam hatırlamadığı için.o yüzden doğum günlerimi kutlamazdım. daha doğrusu özel günlere komple bir alerjim vardır. ipek de benim gibiydi.o yüzden dikkat ettiyseniz hiç sevgililer günü, doğumgünü vs anısı anlatmadım. yalnız ipeğin doğumgününde kendimi tutamaz ufak bir demet çiçek alır öperdim o kadar.Tümünü Göster
yine belirtmeden geçemeyeceğim: ben o çiçek demetini hala alırım her doğum gününde ama o bilmez.
lise sona geçmiştim beyler nihayet. daha doğrusu ipek de benimle birlikte lise son sınıfa geçmişti. benden iki yaş küçüktü aslında. benim sınıfta kalma falan mevzuları vardı,o da biraz erken mi başlamıştı hazırlık mı okumamıştı bir şeyler vardı işte o yüzden.o seneyi aslında hiç hatırlamak istemiyorum beyler. çok zordu her şeyiyle.bin parçaya bölündüğüm bir yıldı amk.
lise son sınıfa geçmiştim.o sene önemliydi beyler. birbirinden taktan olaylara gebe bir seneydi. gerçi büyük olaylar üniv. hazırlıkta patladı ama. lise son sınıfta olduğum yıl yanardağ lav topluyordu diyebilirim. yine de ilk aylar sorunsuzdu. dersaneye tam gaz devam ediyordum. ipek de geliyordu.bir de kadıköyde özel derse gidiyordu o yıl. kilise vardı bir tane, onun yanındaydı ders aldığı yer.ilk başta ortamdan kıllanmıştım, bir sürü tikiler vardı yine.amk tikilerinden ömür boyu çektim zaten. neticede bir sürü olaylar oldu.bir dakka panpalar bir yandan not almaya başladım amk her şeyi atlamadan anlatayım diye. -
116.
+7neyse, ipeğin ders notlarını da alıp çalışıyordum dahice planım işlesin diye. gibtiritaktan da olsa bir okula kapağı atmak zorundaydık.bir yandan da aytül meseleleri çakar gibi olduğu için benim inek ayaklarına yatmam iyiydi. dersten ve sınavdan başka bir şey düşünmeyen parlak çocouk ayaklarındaydım. aytülün de hoşuna gidiyordu bu.allahı var panpalar benim ders mers mevzusu olduğunda kadın beni tamamen kendi halime bırakırdı.bu konuda hoşgörüsü sonsuzdu. zaten daha önce çalışmaya adeta taparcasına bağlı olduğundan söz etmişimdir. bakın beyler böyle iyi tarafları da vardı. kadın babadan zengindi ama dişiyle tırnağıyla çalışırdı ve fakir babasıydı da aynı zamanda. aytül hakkında kitap yazsam yine de tam olarak nasıl biri olduğunu gözünüzde canlandıramazsınız.her şeyden biraz vardı onda. dolayısıyla ne tam anlamıyla nefret edebiliyor,ne de tam olarak iyi biri olduğunu söyleyebiliyorum.Tümünü Göster
zannedersem aylardan ekim kasım gibi bir şeydi. dedim bir şeytana uğrayayım. anlarısnız ya beyler. çaldım kapıyı.o gün şeytan bir tuhaftı.bir dalgası vardı onunla bozuşmuştu galiba tam hatırlamıyorum. kafası atıktı. bana kahve yaptı önce(bir kahve yapardı beyler, bir parmak köpük olurdu üstünde tam karı amk).kapat dedi falına bakayım. neyse kapattık falan.ben diyorum lan bir gibtir git beni de iyice kendin gibi muallak yaptın.ama ben bakarsam tutar, senin geleceğini iyi görmüyorum zaten dedi.ben giblemedim.bak amcık bak da seni kim taksın gibi bir şeyler dedim. dayamıştı arabeski. kasvetli bir havadaydı o gün iyice. hayatın taktanlığından, sıkıldığından falan söz ediyordu. hatta bir ara onuru özlediğini söyledi.bir şey demedim. piliğin lafını açılmasından hoşlanmamıştım. neyse asıl mevzu bu değil zaten beyler.
şeytan benim kahveyi evirdi çevirdi baktı. söyledi bir şeyler yok işte sıkıntın var falan karı ağzı yaptı. sonra pat diye:'daha ne kadar o kıza yalan söylemeye devam edeceksin?' diye soruverdi.ben dedim şeytan durumları az çok tahmin edebilirisn,sen olsan ne yapardın amk? başka çarem mi var?ve şeytandan ibretlik ayar geldi beyler:
'ben bile bu muallak halimle senden daha delikanlı davranır en azından sevdiğime dürüst olurdum.o kız temiz.o kız herhangi biri değil.o kızla olan ilişkini bir daha dünyaya gelsen bulamazsın.ne yapmaya çalışıyorsun ki?ne kendini ne onu kandır. hatta istersen kendini kandır ama onu kandırma. erkek ol lan.'
ben dedim tabii kolay değil.en azından bir süre daha bunu sürdürmeye muhtaçtım.her şeyi aynı anda mahvedemezdim.bir süre daha beklemem lazım dedim şeytana. onun fikrine göre bu da yanlıştı.bir süre sonra yalanın kemikleşeceğini idda ediyordu.o da haklıydı beyler de ne yapabilirdim amk? korkuyordum iliklerime kadar. hayatımdı ipek.her şey demekti, kanıma karışmıştı. nasıl yapardım onsuz? kaybetme korkusu insanın ebesini giber kanını dondurur beyler bence. insanı soluksuz bırakır. öyle kolay değildi. şeytan da benim yerimde değildi neticede. ipeğin söylediklerini getiriyordum aklıma.ne olursam olayım beni kabul edeceğini söylüyordu.ama onu aldattığımı söylesem? beyler bu gün o anları hatırladım mı hala nefesim kesilir. korkunç bir kabustu amk.o zamanlar bilmiyordum her derdin kanırtmakta olduğunu.
beyler bu gün size ihtiyacım var.bir saniye hikayeye ara verip size ruh halimi, boğazımdaki yumruyu anlatmak istiyorum. mutsuzum.ama sadece mutsuz değilim.ruh halimi anlatacak başka bir kelime icat olmadığı için mutsuzum. içim acıyor.iki büklümüm, göğsümde bir taş var. ayağımdan bir şey beni tutup dibe çekiyor.ben çok sıkıldım, bana yetti. benim tadım kalmadı. sigara çözüm değil, içki çözüm değil. benim çözümüm yok. düğüm düğüm olmuşum. çok anlamsız ulan. neyi neden yaptığımı bende bilmiyorum.ben başka biri olmak istiyorum.ben o günlere dönmek istiyorum.
yapam dedim kestirip attım. kafamda hep ileride güzel bir gelecek hayali vardı. oraya doğru giderken yolda olanları görmüyordum.siz siz olun hayallerle yaşamayın beyler. hayallerdir insanı gibip atan. hayaller sizi hırslı yapar, kör eder.bu gün filozofum kusuruma bakmayın. kafam güzel,ben değilim. neyse, söylemeyecğim dedim içimden ve günü kurtarmanın rahatlığına kapıldım. şeytan hala dırdır konuşuyordu. çözümü dinlememekte buldum.he dedim geçtim.bir tavsiye daha beyler(hoş,ben mi tavsiye verecem size amk beni gibeyim, benim gibi çöpü gibeyim):kendinizi haklı sanmayın her konuda.en gibko insanın bile bazen sizden daha akıllıca düşünceleri olabiliyor. devam, şeytan dedi gel yaprağı çağıralım tarot baksın. güzel tarot bakarmış travesti. eyvallah dedim çağır madem istiyorsun. kahve falı yetmedimi amk. kafam dağılır eğkenirim diye düşünmüştüm.
evet beyler. şeytan çağırdı yaprağı geldi bu.suratı dağılmış. noldu amk diye sorduk,bir grup barzo dövmüş bunu kenara kıstırıp. sebepsiz. sonra da bir paket sigarasını alıp gitmişlerdi. beş kuruşu yoktu zaten. kaşı, dudağı falan patlamıştı pudra mı ne gibse onunla kapatmaya çalışmıştı.her yeri çürüktü. dıbına koduğumun huur çocukları dedim içinden, ulan yine toplumsal mesaj verecem ama bu insanlar yaşamak için huurluk yapıyor zaten, toplumun en altının da altındalar. aldıkları nefesi bile kesmeye çalışıyor millet. niye böyle tahammülsüz bu insanoğlu biri bana söylesin amk. bildiğim tek bir şey varsa, ağzımdan çıkacak tek doğru cümle varsa o da şudur beyler:alem züt olmuş. altın harflerle yazın bunu bir kenara ki,asla unutulmasın
yaprağın keyfini yerine getirecek şeyler neyse ki şeytanda bolca mevcuttu. oturttuk bunu bir kenara.bir süre ağladı zırladı. ulan içim parçalandı. hayatı hayat değildi, hiçbirinin değildi. inanın bana beyler, zaman zaman ben bile kendi halime şükretmişimdir bunları gördükçe. peruk takıyordu, kafası güzel olunca onu çıkarıp koydu kenara. aslına bakarsanız kara kaş kara göz anadolu yiğidi olabilirdi erkek olsa.vay amk diyorsun içinden öyle görünce. onun da ne yaşadığını bilmiyorsun.bu dıbınakoduğumun dünyasında dertten bol ne var? -
117.
+5yaprak biraz kendine gelince şeytan tarot falan dedi, bunun hemen gözleri parladı. hayvan gibi kocaman bir çantası vardı, içinden siyah kese gibi bir şey çıkardı. kartları yanında taşıyordu. siyah kesenin içine koymasının sebebini açıkladı önce enerji bilmemne ayaklarına gibko birşeymiş. dizdi bunları 'kelt haçı' şeklinde(ben de sonradan az çok öğrendim tarot bakmasını ordan biliyorum,ama birazcık biliyorum) dizdi. yaktı bir sigara, başladı saymaya. ilk önce yüzünü buruşturdu zaten. ister inanın ister inanmayın çoğu şeyi bildi beyler. nasıl olduğunu ben de bilmiyorum ama(belki çok şey gördüğü için tipimden tespit yürüttü, bilemiyorum).babamın ayyaş olduğunu, ailemi çok genç yaşta kaybettiğimi, aşık olduğumu ve ipeğin tipini(hatta fiziksel bir rahatsızlığı olabilir bile dedi amk) tarif etti.ben ilk başta giblemedim. inanmazdım böyle şeylere. sonra devam etti iki kadın arasında kalmışsın, senin yakanı bırakacak gibi değil bir kadın var belaolacak bu dedi. bunu duyunca benim göğsüme yine öküz oturdu tabii. doğuştan şanssızmışım beyler. doğum tarihimi sordu, dedim tam belli değil. kendisi bir tahminde bulundu, ordan çıkarımlar yaptı. yıldızlar gezegenler konuştu, yalnız oralarını pek hatırlamıyorum tam ne dedi.Tümünü Göster
sen dedi 'geleceğe de pek öyle umut bağlama.sen her daim temkinli olmak zorundasın. şimdi ertelediğin şeyler ilerde başına dert açacak'ister inanın ister inanmayın bunu dedi. sonra ama saçma sapan şeyler de söyledi, sırtında ağrı var mı omurganda rahatsızlık var falan dedi ama yoktu böyle bir şey.ha bir de ilerde sağlıkla ilgili bir meslek yapabilirsin dedi, eşit ağırlıkçıydım amk. bildikleri tesadüf mü bilmiyorum beyler de, o günden beri ciddi fal bakıp çıkartan bir kaç eleman daha tanıdım.şu an diyemiyorum o yüzden tam olarak inanmam diye
benim iyicene canı sıkıldı o gün olanlara. ciddi ciddi düşündüm bile ipeğe meseleyi açmayı.ne diyecektim ki gerçi? annem yaşında kadınla yatıyorum seni eve bıraktıktan sonra mı? yoksa abimle kendi rızam dışında cinsel ilişkiye girmek zorunda kaldım mı diyecektim kibarca. varoş olduğumu biliyordu, gecekondudan geldiğimi falan ama ne diyecektim? babam arada sırada eve başka kadın getirir, onunla gözümüzün önünde yatardı..yok beyler elle tutulur yanı yoktu ki.her şeyin de bir adabı olurdu ama bunları anlatmanın bile adaplı yanı yoktu.en kötüsü de aytül meselesiydi. zaten binlerce yıl geçse kendimi affetmem. bakın burda akıllı uslu konuşuyorum ama bu saklanmaz beyler. hayatımın hatasıydı.
lisedeki son senemin birinci döneminde zaten başladı olaylar.bir gün okuldan döndüğümde aytülü evde buldum, genelde benden sonra gelirdi işten. ağlıyordu camın kenarına oturmuş. noluyo amk yine noluyo diye düşündüm. ipekle mi gördü acaba yine dedim ama uzun süredir onunla kanka olduğuma inandırmışım sanıyordum. içimden küfrede ede yanına gittim.ne olduğunu sordum cevap vermedi, ağlamaya devam etti.bir daha sordum yine söylemedi. benim de kafamın tası attı televizyon izledim giblemeyip. kimbilir yine ne karın ağrısı bir problemi vardır diye düşündüm. aytül yetip artmaya başlamıştı iyice.
yemek hazır olunca yemeğe oturduk. aytülün suratı yine beş karış.bu sefer sormadım noldu diye. dedim ya çok fena zütümde patlayacak bir olay oldu ya da iş sıkıntısı var. yemek de yemiyordu doğru dürüst,ben iyice kıllanmaya başlamıştım.'bana mı bu tripler ha bana mı amk huursu 'diye bağırıp ortalığın dıbına koymamak için kendimi zor tuttum beyler. hayatta en sinir olduğum şeylerden birisi varsa böyle trip atıp ne olduğunu söylemeyen insanlardır. söyle amk bir derdin var söyle bir zahmet telepati yapıp beynini mi okuyacam, trip attıkça da atıyorsun benim ne olduğunu bilmediğim gibko mesele yüzünden.
neyse ben o gün aytüle bu şekilde atarlanmışım ama hatunun geçerli sebebi varmış beyler meğer.ama trip atan elemanlar konusundaki fikirlerim ilelebet sabit kalacak. yemekten sonra aytül bir sigara yaktı, uzaklara daldı gitti böyle. sonra kendi konuştu. hastaneye gitmiş(kadınların yıllık mı ne kontrolleri oluyor ya),yumurtalığında mı nerde kötü huylu bir şey bulmuşlar.ona canı sıkılmış,ki sonuna kadar haklıydı. zaten daha önceden ölü doğum yapmıştı,bir takım problemleri vardı bu konuda bildiğim kadarıyla.ben olayı duyunca,ne yalan söyleyeyim baya üzüldüm. neticede hastalıktı lan bu.hiç bir şeye benzemez.
teselli etmeye çalıştım. kötü huyluydu ama tam olarak kanser miydi, yoksa kanser potansiyeli mi var demişler o kısımdan emin olamıyorum.bir türlü düzelmedi morali. nasıl düzelsin amk. gidip bir şişe şarap aldım ( raf gibi bir şey vardı şarapları sakladığı, ordan),gerçi zararlıydı ona heralde hasta olduğu için ama bir günden bir şey olmaz amk dedim. sevindi şarabı görünce. hemen doldurdum, anlat dedim. işte doktorun ne dediğini falan tekrar anlattı. ağlamaya devam etti. canım sıkılmıştı.bu hastalık mevzuları hep korkutmuştur beni zaten. hareketli müzikler açtım o gece. biraz kendine gelir gibi oldu. zaten bir daha bakılmak üzere hemen çağırmıştı doktor.bir sonraki randevuya beraber gittik.
Okuyanlar kendini belli etsin ula sizin için hazırladım seri atıyorum... -
118.
+6ikinci gidişimizde doktor pek de olumsuz konuşmadı. ameliyat gerekiyormuş, orası kesindi ama öyle hayatı tehdit edecek bir durum söz konusu değil bu aşamada dedi,biz de rahatldık.o haftasonu dersanede ipeğe bahsettim bu konudan. çok üzüldü(acaba onunla neler yaşadığımızdan haberi olsa üzülür müydü?),ziyarete gelmek istiyorum dedi. benim kalbime iniyordu zaten. aytül zaten kıllanmış bir kere..yok gerek yok ortada ciddi bir şey varmış gibi morali daha çok bozulur dedim atlattım. dersane çıkışı ipeği kadıköye özel derse zütürdüm(ailesi bu özel ders, dersane işinin takunu çıkarmışlardı öss senesi diye, kız resmen hayatsız olmuştu amk).neyse, ders aldığı yerin kapısında ipek içeri girmeden bir sigara yakalım dedik. havadan sudan konuşuyoruz.Tümünü Göster
o sırada bir lavuk belirdi böyle samimi havalarda ipeği yavşakça öptü falan.biz orda bostan korkuluğuyuz sanki amk. anında kuruldum bine. ismi burçmuş huur dölünün(isme bak amk).tek kelimeyle yavşak pekekentin tekiydi.ben hemen kolumu ipeğin omzuna attım anlasın diye manitası olduğunu.bu gerzek konuşmaya başladı soğuk soğuk espiriler falan yapıyor. gırtlağını sıkmamak için zor tuttum kendimi beyler. işin kötüsü bizim kız da bunun yaptığı espirilere gülüyor. kanka havalarına girmişler iyice.ben kafayı sıyırdım tabii, suratımı astım ipekte tık yok. anlamadı bile benim suratımı astığımı. sonra burç efendi ders saati geldi hoca kızmasın gidelim deyince benimki beni öpüp gitti o pekekentle yukarı. merdivenlerden çıkarlarken arkalarına baktım. herif hala konuşuyordu,bir susmuyordu huur çocuğu
böyle bir iki hafta geçti, aytülün ameliyat olma zamanı geldi çattı. çok korkuyordu ameliyattan. narkoz veriyorlar ya,bir daha uyanamazsam falan triplerindeydi. yine uzun uzun konuşmak düşmüştü bana.amk sanki çok şey biliyordum ya ben de..çantasını bilmemneyini toparladık. refaketçi ben kalacaktım.bir erkek kardeşi mi ne vardı amerikada yaşayan. zaten onunla da araları bozuktu, hiç görüşmüyorlardı. adamın lafı bile edilmezdi evde. onun dışında bir kaç akrabası vardı, onlarla da yakın değildi. arkadaşları desen pek yoktu.bu nedenle piyango yine yeni yeniden bana vurmuştu. çağlayanda bir özel hastanede olacaktı ameliyatı. oraya kadar arabayla gittik. daha sonra bir iş arkadaşı mı ne getirecekti arabayı ve bizi eve.
ameliyattan önce bir gece kalınacaktı hastanede, sabah olacaktı ameliyatı. buna bir takım testler yaptılar işte kan aldılar parmağından kolundan falan ayrı ayrı. ultrasona soktular yanılmıyorsam kalp damarlarını gözlemlemek için. unutmuyorum onu böyle aort mu ne kalın bir damar var ya kalpten çıkan(yanılıyor olabilirim nerden çıktığı konusunda, doktor değilim amk),o böyle ağız gibi açılıp kapanıyordu,ya da bilmiyorum belki başka bir şeydi o gördüğüm. bütün bunlar yapılırken aytüle hak vermedim değil, gerçekten tatsız meselelerdi.kan alırlarken durmadan elimi tutup sıkıyordu ben de 'geçti teyzecim geçti' diyordum. güya teyzemmiş gibi davranırdık dışarda genelde. sonra buna bir sürü ilaç verdiler, doktor gelip son kez ameliyat hakkında bilgi verdi ve yalnız kaldık.
yalnız kalınca aytül yavşamaya başladı. ulan dedim burda yapma. durmadan öpmemi istiyordu, garip kafalara girmişti. hemşire ufak pembe bir ilaç bırakmıştı uyumak isteyince içsin diye, durmadan onu içirmeye çalışıyordum.bir ara elini orama attı hatta. yapma etme dedim iç şu ilacı da zıbar bir an önce(tabii bu kelimeleri kullanmadım).onun derdi ameliyat esnasında öte tarafa geçme korkusuydu hala.. çok dramatik yaklaşıyordu olaylara.en sonunda ilacını içirdim ve uyudu. ertesi sabah hemşire gelip onu hazırladı.bir iğne yaptılari, anında saçmalamaya koyuldu bana seni seviyorum falan dedi,'ben de seni seviyorum teyzeciğim' diye cevap verdim. allahtan sonra hemen sedyeye aldılar da iyice kaydı şaftı
iki saat ya da daha uzun sürdü ameliyat.ben beklerken kantinden okul çıkış saatinde ipeği aradım(okulu asmıştım),konuştuk uzun uzun. havadan sudan bahsettik. beni kadıköye çağırdı. yine derse gidecekti. çıkışta bir şeyler yaparız dedi.ben dedim böyle böyle hastanedeyim, gelmem mümkün değil. hemen geleyim diye tutturdu, yok dedim delimisin zaten bu gün kafası yerinde olmaz hem zaten gerek yok, gelme. illa bir sonraki gün gelicem deyip kapattı konuyu.ne dediysem ikna edemedim.
aytül ameliyattan sağ salim çıktı. ameliyat sonrası yoğun bakıma aldılar.iyi geçmişti ameliyat.ben bu sefer de yoğun bakımdan çıkmasını bekliyordum ki telefonum çaldı. ipekti.'burçlarla' ders çıkışında sinemaya gitmeye karar vermişler. yanlarında bir kız daha varmış(adını hatırlamıyorum).çıldırdım. herife gıcık kapmıştım, gözüm tutmamıştı. gitme boşver sen çıkana kadar hava kararır eve nasıl döneceksin dedim. inadı inat olduğu için dinlemedi tabiiki. taksinin plakasını mesaj at giderken dedim. tırnaklarımı yedim ama sinirden
beyler. buralarını uzatmaya gerek yok. aytül ameliyattan sonra düzeldi, tamamen temizdi.o konudaki sıkıntıyı atlatmıştık.ben ilk gün okulu asıp sonraki bir kaç gün için izin almıştım. ipeğin muhteşem hastaneye gelme planını bir kaç gün unutturdum ama yanılmıyorsam eve dönmemizden önceki son günü okul çıkışı bana telefon etti ben geliyorum diye.bir şey diyemedim ve kurbanlık koyun gibi beklemeye başladım. resmen kız hastaneye geliyordu ve onu aytüle kanka olarak anlattığımdan haberi yoktu.
aytülün de kafa yerindeydi tabii.o an içimden kendime küfrettim keşke kıza aytülün narkozunun etkisinin geçmediği o ilk gün gel deseydim diye. sonunda ipek dediğini yaptı ve ben geldim kapıdayım diye mesaj attı. mecbur aşağıya inip aldım kapıdan. görünce de bir güzel sarılıp koklamayı ihmal etmedim bir daha görememe ihtimaline karşı.bir de çiçek yaptırmıştı kocaman beyler. gibişitiğim karıya çiçek getirecek kadar temiz bir mahluktu. yine kendimi huur çocuğu gibi hissettim o an.hatta belki de gibisi fazla amk. -
119.
+6büyük an geldi, ipekle içeriye girdik beyler.o an sırtımdan soğuk soğuk terler boşalıyordu. aytül ipeği görünce zaten bir irkildi. benim meleğin bir şeyden haberi yok tabii, geçmiş olsun dedi hemen çiçeğini verdi. aytül buz dolabı kadar soğuktu. ipek yine de şüphelenmemişti.ya normalde de soğuk zannetti ya da ameliyattan ötürü olduğunu sanıyordu bilmiyorum. ipek ortalığı neşelendirmek için durmadan konuşuyordu,ben yalanlarımı düşündükçe içime ağlıyordum.o an her şeyi söylemek istedim. hatta ikisi karşı karşıyayken yüzleştirme gibi bir şey olur diye düşündüm. manyaklıklı.sen bekle bekle de kızın sınav senesi amk dedim. artık beklemek şart olmuştu. o an ipek ya da aytül ağzından bir şey kaçırmazsa tabii bekleyecektim öteki türlü benim isteğim dışında herkes her şeyi öğrenecekti nasıl olsa. sorunsuz geçti ama. ipek zaten hasta ziyaretine geldiği için pek kalmadı. yarım saat falan havadan sudan konuştuk. ipek benimle de sadece ders muhabbeti yaptı. sonra ben kalkayım artık dedi. taksiye bindirmek için onunla çıktım.ama tam oda kapısından çıkarken bana 'aşkım..'la başlayan ve şu an ne olduğunu hatırlamadığım bir şey söyledi. başımdan aşağı kaynar sular indi beyler. elim ayağıma dolaştıTümünü Göster
ipeğin her dediğine tutuk tutuk başımı sallayıp bir taksi buldum ve bindirdim.'noldu,bir şeyin mi var?'diye sordu. tabiiki de yok bir şey dedim. aytülün yanına çıkarken acaba duydu mu diye idama gider gibiydim. hiç bir şey olmamış gibi davranıyordu. ipekten hiç bahsetmedi. sadece 'çiçekleri de suya koymak lazım' gibi bir şeyler dedi.ama ben anladığından şüphelendim yine de.ne kadar uğraştıysam da ağzından laf alamadım.ne o gün,ne takip eden günler. cevabım beni orda bir yerlerde bekliyordu ama uzatmaya lüzum yok, aytül eve ben de okula döndüm. haftasonu dersane işimiz devam ediyordu. zaten çoğunlukla boş vakitlerde(yani ipek derse gitmediği günler) bir de üstüne biz cila çekerdik derslerin.bu esnada ben hayaller ülkesine yolculuk ederdim.ne malmışım amk. şimdi düşünüyorum da şu aklım olsa üniverste işleriyle hiç uğraşmaz, başka bir yol bulurdum.
bu arada yeni bir dert baş gösteriyordu. ipeğin ağzından burç lafını çok duyar olmuştum. bu ismi duyunca sinirlerim tepeme çıkıyordu. size de olur mu beyler, böyle birine ilk görüşte uyuz olursunuz ve manitanızın yanına yaklaşması bile size onun gırtlağını sıkmak için bir nedendir?bir gün yine böyle beraberken onu da çağırmayı teklif etti. dayanamadım aldım karşıma dedim 'bak, onunla görüşmenden hoşlanmıyorum hatta istemiyorum görüşmenizi. onun sana bakışından rahatsız oldum. senin de bunu hissetmiş olduğunu umuyordum ama maşallah pek samimi olmuşsunuz ağzından düşürmüyorsun'.ben bunu deyince tabiiki de sen nasıl olur da benim arkadaşlarıma karışırsın bana güvenmiyor musun muhabbetine başladı hadi sana güzel bir kavga çıktı burdan. uzun süre tartıştık. sonra küstük.ben eve gidiyorum dedi bu.ben tabii eve gidiyorum deyince alttan aldım,eve bari bırakayım dedim. istemez dedi.ben yine de taıkldım peşine. sakin sakin anlatmaya çalıştım derdimi.yok, bana mısın demedi.eve gitti.
bir iki hafta sonra(tabii o arada çoktan barışmıştık)beraberken kadıköyde şeytanı gördük. ikimize de selam verdi. ayaküstü konuştuk.bu sefer ipek garip triplerdeydi. neyse ayrıldık şeytandan bana haklı olarak dedi'sen bunlarla görüşünce sorun olmuyor da burça laf ediyorsun'.haklıydı beyler.ben bir şey diyemedim.bu sefer benim takılma muhabbetinden laf açıldı haklı olarak ona da sıçtı ağzıma, bana yapma dediğin her şeyi yapıyorsun diye. sesimi çıkaramadım.
ama birkaç gün, sadece bir kaç gün sonra beyler bütün tahminlerim gerçek oldu. ipeği her zamanki gibi kadıköye derse bırakmıştım, dersten çıkmasını beklerken modaya uğramıştım(ama şeytana değil, ordaki çay bahçelerine).bir ara saate gözüm takıldı, ipek dersten çıkması gereken saati geçirdiği halde aramamıştı.ama oluyordu bazen böyle, hoca soruları çözene kadar bırakmıyordu. sallamadım.en sonunda telefon geldi. bunun sesi mahcup. taktan bir durum olduğunu saniyesinde anlamıştım. uçarak gittim yanıma.bu yüzüme bakmıyor doğru düzgün, mahcup gibi. anladım tabii ne olduğunu da o kadarını beklemiyordum beyler
bir yere oturalım dedi bu.oturduk. sonra 'sana bir şey göstericem ama kızma' dedi. beklemeye başladım ne gösterecek. elinde defter vardı onun arasından süslü püslü iğrenç bir zarf çıkardı. anasının dıbını gibtiğimin pekekenti, burç adlı o gavat ipeğe, benim sevgilime, hatta sevgilimden de öte olan kıza mektup yazmıştı beyler inanabiliyor musunuz? aşk mektubu hem de
neyse beyler mektubun içeriğini aklımda kaldığı kadarıyla üç aşağı beş yukarı yazıyorum:
bu ağzına verdiğimin pekekenti benim sevgilimi(benim sevgilimi ulan)ilk gördüğü an çarpılmış. onun o narin ellerine(aynen böyle yazıyordu beyler),işte bilmemnasıl gözlerine falan aşık olmuş. ayağındaki kusur onu daha da tatlı yapıyormuş. sonra işte uzun uzun arabesk bir şeyler yazmış. şöyle sevdim böyle sevdim diye.bir sevgilisi olduğunu biliyormuş, hatta bir kez görmüş(pekekentin cesarete bak hele)ama ben ona göre değilmişim. asıl aşk yanıbaşında duruyormuş vs vs.ve bir dolu arabesk lafla ipekle(benim ipeğimle lan)bir geleceği olduğuna kesin kes inandığını söyleyen şeylerle bitirmiş.
Sabah devam edeceğim bu entari altına yorumlarınızı bırakın panpalarım. Şuku muku gibimde değil okuyan varsa yazarım. -
-
1.
+2Burçun zütünü gibeyim
-
2.
+1Burçun aq 99 reeeezzzz
-
1.
-
120.
+4ARKADAŞLAR ORRRRRROSPU EVLADININ BiRi BENiM YERiME 2 PART GiRMiŞ BENDE ORDAN DEVAM EDiYORUM. KENDiSiNi GAMMAZLARSANIZ SEViNiRiM AMINA KODUIMUN iŞSiZ pekekentLERi CILDIRTIYOR iNSANI.Tümünü Göster
ben gidiyorum dedi aksaya aksaya arkasını dönüp gitmeye çalıştı. kolundan tuttum(kıskançlıktan gözüm dönmüştü beyler),hiç bir yere gitmiyorsun falan dedim. gidicem diye tutturdu. dedim 'nereye gidersen git ulan istersen o pekekentin yanına git ne de olsa eminmiş ya beraber olacağınızdan.'bu sefer ben döndüm arkamı gittim hiç bakmadan.bir süre sonra düzensin ayak sesleri duydum, arkamdan yetişmeye çalışmıştı o haliyle(ah ulan ne tatlıydı, sevgilimdi amk).'gitme'falan dedi sarılmaya çalıştı.ben beyler,ben iflah olmaz bir hayvan olduğum için aynen şöyle dedim 'seni istemediğimi söylemiştim, onun yanına git'.durmadan ağlıyordu 'gerçekten istemiyor musun beni artık?' diye sordu. evet istemiyorum dedim. yine yürümeye koyuldum. tabii bir dakika geçmeden hemen arkama baktım geliyor mu diye. gitmişti. koştum gerisin geri manyak gibi seslendim. cevap yoktu. koştura koştura çevre sokakların hepsine baktım(telefonla arıyordum durmadan bu arada, cevap yoktu),hiç ama hiç bir yerde yoktu. beyler bakın yine toplumsal mesaj şeklinde konuşacağım ama, manitalarınızla kavga falan ederseniz hayvanlık yapmaktan itina ile kaçının. insanlık halidir, elbet kavga edilir.ama sonra pişman olacağınız şeyler söylemeyin.o size bir adım atınca affedin. affediverin gitsin amk, sonra çok pişman olabilirsiniz.o artık yanınızda olmayınca vakti zamanında söylenmiş şeyler teker teker batar içinize diken gibi, ayıklayamazsınız bir daha beyler o hafta ipeği ne kadar arasam da,okul giriş ve çıkışlarına gitsem de ne yaptıysam konuşamadım. beni görünce başını çeviriyordu. milyon tane özür mesajı attım cevap vermiyordu. evin önüne gidip kapıdayım diye mesaj atıyordum, camdan bile bakmıyordu. dersaneye gelmedi o cumartesi. özel derse de gitmeyeceğini düşündüm,ama benim de bir planım vardı. halletmem gereken bir mesele vardı(ne olduğunu tahmin edersiniz).burç pekekentiyle ipeğin dersi aynı saatte ve gündeydi(zaten bu meseleyle tanışmışlardı ya).bir güzel bekledim gelmesini, geldi huur dölü. gelsene iki dakka dedim. beni tanıyınca zaten yüzü değişti.'lan bi git derse giricem bela mısın ' dedi.ben daha bir şey demeden tırsmıştı öküz.'adamsan gel ulan' dedim. çektim bir kenara dedim böyle böyle 'neler yazmışsın lan sen öyle hepsini gördüm.ne sandın ulan kendini. hadi kendini bir şey sandın, peki ben neciyim lan burda?' öküz anında ağız değiştirdi, banane senin sevgilinden öylesine yazdım işte falan demeye başladı.bir süre konuştu.ben birden meymenetsiz suratına bakarken sıkıldım ve yapıştırıverdim yumruğu burnunun ortasına. dellenmiştim, allah ne verdiyse geçiriyordum. karşıda büfe vardı dönerci çıktı napıyonuz lan diye aldı elimden herifi. konuştu sokak ortasında yapmayın dedi bilmemne.ben de bıraktım herifi gitti. zaten karşılık da vermemişti hayvanoğlu hayvan.ama o an için vermemişti. huur çocuğu başıma sonradan bela oldu beyler.
başlık yok! burası bom boş!