0
Karşıt kavramları içeren ikili mantığa Aristo mantığı denir. Bir bütünü iki ayrı parçaya ayırmaya kadim Yunan felsefesinde “dikotomi” adı verilmiştir. Bu ayırımda bir parçaya ait olan diğer parçaya ait olamaz. Kavram çiftleri için de durum budur. Bu tür bir ayırım ya karşıt veya tamamlayıcı olabilir ama üst üste, girişim halinde olamaz. Aristo mantığının en temel ilkesi özdeşlik ilkesidir. Bu ilkeye göre bir şey yalnızca kendi olabilir. Yani, A ancak A olabilir ve A’dan başka herhangi bir şey olamaz. Böylece bir bütün parçalara ayrıldığında her parça yalıtık ve bağımsız bir birim olur.
Bütünsel Alan
Varlık bütünsel bir alandır ve bu alanın karşıtı yoktur. Yani, parçalanamaz. Parçalara bölünse de bu bölümler yalıtık ve bağımsız birimler olamaz. Çünkü parçalara yalıtık ve bağımsız birimler olarak bakmak demek, parçalar arası ortak noktaların bulunmadığını ve girişim olmadığını iddia etmek demektir. Oysaki her parça diğer parçalara muhtaçtır ve var olması diğer parçalar sayesinde olur. Diğer parçalar olmasa kendisi de var olamaz.
Hayvanlar birbirleri ve bitkilerle beslenir. Bitkiler havadaki gazla, ışıkla ve yerdeki minarelerle ve suyla beslenir. insanlar hepsiyle beslenir. Demek ki fiziksel olarak doğa içi içe ve girişim halindedir. Evren de öyledir. Dünyamız güneşin etrafında döner, güneş Samanyolu gök adasının içindedir. Bu gök adası da daha büyük bir sisteme bağlı olarak varlığını sürdürmektedir. Mikro dünya da aynı durumda sürekli girişim halindedir. Kuantum kuramı göstermiştir ki mikro âlemde madde denilen nesneler hem dalgadırlar hem parçacık. Yani iki zıt özellik aynı nesnede bulabilmektedir. Bu durum Aristo mantığına ters düşmektedir.
Şu halde ileri sürülen kavram ile onun karşıt kavrdıbının aynı anda doğru olmalarına izin vermek gerekir. Yani bir kavram hem kendi hem karşıtı olabilmelidir. Çünkü doğada, yani ontolojik alanda girişim vardır ve kesin ayırımlar söz konusu değildir. Fakat Aristo mantığında bir kavram hem kendi hem de karşıtı olamaz. Örneğin bir insan hem kısa boylu hem uzun boylu olamaz. Ancak bir diğer insana göre (göreli olarak) kısa veya uzun boylu olabilir. Aristo mantığında görelilik yerine mutlaklık geçerlidir. Oysa ki doğaya yönelik olan her kavram görelidir. Benzer şekilde, bir önerme hem doğru hem yanlış olamaz. Çünkü bu kabul özdeşlik ilkesine aykırıdır. Demek ki Aristo mantığı doğaya uygun değildir ve ontolojik alan için farklı bir mantığa gerek vardır.
Klagib Yunan düşünürleri doğada gözlem ve deney yapmakla pek ilgilenmezlerdi. Onlar düşüncede ideal bir dünya ve ideal kavramlarla ilgilenirlerdi. Göreli olanla değil, mutlak olanla ilgileniyorlardı. Zaten, mutlaklık içeren "ideal" sözü “idea” dan türer ki düşünce demektir. Demek ki kadim yunan felsefi doğadan kopuk idealar üzerine kurulu bir felsefe ve mantıktır. 16’cı yüzyıldan itibaren gelişen felsefe ise doğada yapılan deney ve gözlemlerden büyük çapta yararlanmıştır. Aristonun dikotomi mantığı doğanın mantığı ile uyuşmamaktadır. Doğada ayırım değil, birliktelik ve bütünlük vardır. Doğaya uygun yeni bir mantık gerekli olduğu ortaya çıkmaktadır.
Tümünü Göster