-
1.
+147 -37Anne! Ölüyorum! Bu yükle yaşayamam! diye ortalıkta volta atarken annem yanıma gelip Ne olmuş benim yeşilişime?dedi. O durumdayken bile gözlerimi devirdim. Gözlerimi babamdan almıştım ve yeşilin çok tuhaf bir tonunu taşıyordum. Annem babama da bana da 'yeşiliş' demekten bir türlü bıkmıyordu. Daha büyük bir sorunum olduğu için 'yeşiliş' kelimesini bu kez bir tartışmaya dönüştürmedim.
Anne sivilce çıkmış! Okulun ilk gününde! Kabus olmalı değil mi?dedim. Kabus olmalıydı. Okulun ilk gününde sivilce çıkamazdı. Fotoğraf gününde dişinde maydonoz kalması ve bu aynı şeydi işte. Dişimde maydonoz kaldığından değil, ama arkadaşıma olmuştu. Lütfen.
Ay, Deniz! Ciddi misin oğlum? Belli bile olmuyor bu. Bir şey olmaz bundan. Saçmalamayı bırak da kahvaltıya gel.
Ama anne...diyordum ki annem adeta gözlerinden şimşekler çıkararak bana baktı.
Kız gibi süsüne düşkün olma Deniz. Sus!
Dediği cümleye karşı gözlerimi devirip masaya oturdum. Bu yüze kaç kişi hasta biliyor musun Zehra Sultan?
Sessizlik içinde kahvaltımı ettikten sonra Ben çıkıyorum.deyip masadan kalktım. -
2.
+26 -1Sanki burada yığınla arkadaşım var gibi bir de soruyordu. Kapıdan çıkmadan önce ona döndüm.
''Mert'le anne. Kiminle olacak?
Allah zihin açıklığı versin yeşilişim!diye şakıdı.
Sebep?''dememle birlikte kafamın yanından bir terliğin geçmesi aynı zamanda oldu. Gülerek yukarı depar attım. Sadece telefonu ve cüzdanı aldım yanıma. ilk günden bir şey yapmayacaklarını bildiğimden serbest gidiyordum.
Dışarı çıktığımda Mert'e bir çağrı bıraktım. Bekletmeden dışarıya çıktı.
Günaydın, dedi. Hazır mısın lisenin ilk gününe? -
-
1.
0Rezzers
-
1.
-
3.
+23Okula yaklaşmamızla birlikte görünürde olan kızların kaçamak bakışları başladı. Çarpık bir gülümsemeyle yanlarından geçtim. Okulun bahçe kapısında durup binayı incelemeye başladım. Dört sene. Lise, hayatın en güzel dönemidir diyorlar. Şu çömezlik zamanını bitirdiğimde güzel olacağından emindim ama bu ancak aylar sonra olacaktı. Ve ben sabırsız bir insandım.
Böyle düşünürken yanıma boyu benimle aynı olan bir kız geldi. Uzun boylu kızlardan pek hoşlanmazdım açıkçası. Kısa boylu, şirin bir şey olacaktı benim sevgilim. Eski sevgilim öyleydi mesela. Gerçi üç gün sonra ayrılmıştım ama, bu kısmı geçelim mi? Zaman kaybından başka bir şey değil.
Merhaba!dedi benimle boyut olan kız. Kaçıncı sınıfsın?
Dokuz,deyip bahçedeki kişilere bakmaya başladım. -
-
1.
0Oda bişey mi benimki 1 ders sürdü ortaokulda
-
1.
-
4.
+17Kız gülerek Öyle mi?dedi. Yazık olmuş. Ben de onuncu sınıfım. Çömezlik kolay değildir. Geçmiş olsun şimdiden.
Senin için kolay geçmemiş zaten,dedim rahatsız olmasını sağlayacak bir şekilde onu süzerek. Geçen sene üzerinde amatör estetik ameliyatı falan mı yaptılar?
Kız hafifçe kaşlarını çatarak Pardon? dedi. Sırıtarak omuz silktim ve yanından geçip merdivenlerden inerek okul bahçesine girdim. Mert çoktan benden ayrılıp gözden kaybolmuştu. Birileriyle tanışmayı düşündüm, ama genelde diğer insanların benimle tanışmaya gelmesine alışkındım. Bu yüzden dokuzların olduğu kısıma gidip yaşıtlarımı izlemeye başladım. Yaz tatili bazıları için iyi geçmemişti. Bilimsel bir deney ters gitmiş falan olmalıydı çünkü mutant yaşıtlarım da vardı.
Orada öylece millete bakarken yanıma birkaç kişi gelmeye başladı. En önlerindeki kahverengi saçlı, mavi gözlü bir çocuktu. Boyu hemen hemen benimle aynıydı. Bana elini uzatınca diğerlerini incelemek için vaktim olmadı.
Dokuzsun değil mi? Bora ben.dedi.
Deniz.deyip elini sıktım. -
-
1.
+1 -2Hayallerini yazan tipsiz sivilceli yannan sesli bir liseli daha. Ilk gunden zart diye baska cocuklar gelcek kari gibi taniscak he muallakmisin birader diyip giberler lan adami. Ayni sekilde hayirdir amk kizlarda geliyo hayallerini yaziya dokuyosun aminakoydumun sivilceli ergeni
-
2.
0Hep onlar mı bizi kıracak yakışıklı olanlarımız da onları kırsın biraz.
-
1.
-
5.
+20 -2Evet, dokuzum. Diğer dört çocuk da kendini tanıştırdı. Berk, Emir, Samet ve Çağatay. Neyse ki erkekler kızlar kadar mırın kırın edip zorla dostluk kurmuyordu. iki dakika içerisinde samimi bir sohbet başladı. Hem kızların kaçamak bakışlarına karşılık veriyor, hem de onlarla konuşuyordum. Başka şehirden geldiğimizi, burada hiçbir yer bilmediğimi söyledim. Telefon numaralarımızı alıp okul çıkışı buluşmak için karar aldık. Bana şehri gezdireceklerdi.
Saatlerce bahçede dikilip, birkaç kişiyle daha tanıştıktan sonra sınıflara yerleştirilme işi son bulabildi. 9/C sınıfındaydım. Bora, Emir ve Berk de benimle aynı sınıftaydı. Samet A'ya, Çağatay D'ye düştü. Sınıfa girip üzerimdeki bakışlara aldırmadan orta en arka sıraya geçip oturdum. Arka sıra olmazsa olmaz gibi bir şeydi. Bora gelip yanıma oturdu. Emir ve Berk farklı iki köşeye dağıldılar. -
6.
+12Sınıftaki kişilere göz gezdirmeye başladım. Kızları iyi hoştu ama çok uzunlardı yahu. Bir kızda o kadar boy olur mu? Ben 1.78'im. Benimle boyut olmayın. Rica ediyorum. Kısa boylu olmak türünüze daha çok yakışıyor.
Önümde oturan kız arkasına dönüp Merhaba!dedi. Ben Işıl. Mavi gözleri ve kahverengi, uzun saçları vardı. Güzeldi. Ama uzundu. Şirin değildi. Çok kadınsı duruyordu aslında. Dokuzuncu sınıf biri nasıl böyle görünebilir aklım almıyordu.
Merhaba. Deniz.dedim. Kız Bora'ya dönüp sorarcasına baktı. O da Bora,dedi.
Kız bana elini uzattı. Birkaç saniye eline baktıktan sonra sıktım. Aynı işlemi Bora'ya da uyguladı, sonra önüne döndü. -
-
1.
0Şaka mısn amk kız bana tırmanıcak mı manyak mısn
-
1.
-
7.
+16 -3Ee?dedim Bora'ya. Tanıdığın kişiler var mı sınıftan?
Birkaç saniye sınıfta göz gezdirdikten sonra çenesiyle sol önü işaret etti. ilk sıradaki kız, Sude. Ortaokuldan beri aynı sınıftaydık. Onun arkasındaki Demir. Geçen sene yan sınıflardan birindeydi. Samimiyetim yoktur. Duvar kenarındaki en arka sıraya baktı. Siyah saçlı bir çocuk tek başına oturuyordu. O da Burak, dedi. Bu hayatta nefret ettiğim şeylerden biri o, biri de pandalar.
Ne sorununuz var? diye sordum.
''Benim için değerli birine sarktı. Tam üç yıl boyunca hem de. Onun da bu liseyi kazanması büyük talihsizlik oldu. Bu çocuktan nefret ediyorum."
Aslında ben pandalarla ne sorunu olduğunu sormuştum ama o direk Burak'ı anlatınca tekrar sormaktan vazgeçtim. Birkaç dakika sonra sınıftaki çoğu kişi kendini tanıttı bana. Bazı kişiler -kızlar- kaçamak bakışlar atmayı tercih ediyorlardı.
Hoca derse girince sınıftaki herkes ayağa kalktı. Kadın birkaç saniye bizi süzdükten sonra Burada hep uzun mu var ya?dedi sızlanarak. Kahkaha atanlara öncülük ediyordum. Hoca birkaç dakika bize tuhaf tuhaf baktıktan sonra Ergenler, diye homurdanarak sandalyesini tahtanın önüne çekti ve oturdu. Ardından bize de oturmamızı söyledikten sonra konuşmaya başladı. -
8.
+18 -1''Evet arkadaşlar, ben idil Aksoy. ingilizce hocanızım. Şimdi hepinizin sırayla kendini tanıtmasını istiyorum. Baştan söyleyeyim, sadece %10'luk bir kısmın ismi aklımda kalacak. Ama arkadaşlarınızın işine yarayacağına eminim.Bekledi.Ve... Kendinizi tanıtırken ayağa kalkmayın olur mu? Maşallahınız var, hepiniz uzunsunuz. Gerek yok.Tekrar sırıttım.
Herkes kendini oturarak tanıttıktan sonra sıra bana geldi.
Deniz. Deniz Atay. Gözde öğrenciniz.dedim çarpık bir şekilde sırıtarak.
Aynı çarpık sırıtmayla karşılık verdi.Özgüvenin arşa değiyor Deniz. Zaman ilerledikçe göreceğiz bunu.''
Şimdiden o %10'luk kısımda olduğum için kendimi içimden sessizce tebrik ettim ve oturduğum yerde yayıldım. Bir hocayla sadece öğrenci-öğretmen ilişkisi kurarsan o sene bitmez arkadaş. Arkadaş bir hoca hayat kurtarır.
Sınıfın geri kalanı de kendini tanıttıktan sonra zil çaldı. Ayağa kalkıp sınıftan çıktım. Bora, Emre ve Berk arkamdan geldi. Kantine gidip masalara bakmaya başladım. Hepsi doluydu. Dokuz, yani çömez olmanın verdiği ezilmişlik duygusuyla da birilerini kaldırmanın imkansız olacağını biliyordum.
Dalgın dalgın düşünürken kantin sırasından bana çarpıp geçen bir kız gitti ve dolu masalardan birindeki tek boş sandalyeye kuruldu. Masadaki herkes kıza gülümsedi. Kız dikkatimi çok çekmişti çünkü kısaydı. 1.60 olabilir miydi? Daha az belki? Kıvırcık, kahverengi saçlarını çeken yanındaki çocuğun omzuna bir tane geçirdi. -
-
1.
0Soy isme şuku
-
1.
-
9.
+15 -1Kızdan gözlerimi ayırmadan Bora'ya seslendim. Bora, şu kız kim? Çenemle ufaklığı işaret ettim. Bora işaret ettiğim yere baktı, ardından yavaşça gülümsedi.
Çalıkuşu.
Bön bön ona baktım. Çalıkuşu mu? O kitap değil miydi? 7. sınıfta proje ödevi için o kitabı okumak zorunda kalmıştım. Feride diye huysuz, ama bir o kadar da sevecen bir karakter vardı.
Çalıkuşu mu?dedim. Ne alaka?
''Evet, adı Derin. Ama huyları şu Çalıkuşu'ndaki karaktere çok benzediği için herkes Çalıkuşu diyor. Ona ilk Çalıkuşu diyen kuzeniymiş. Yayıldı gitti sonra. O da dokuz ama gördüğün gibi,Oturduğu masayı işaret etti.insanlarla çok kolay arkadaş oluyor. Bahse girerim şimdiden okulun yarısı onu tanıyordur.Bu şaşırmam gereken bir olay değildi. Gördüğün bir insana selam verir ve tanışırdın, o da seni tanırdı. Bütün olay buydu.
Geçen sene bizim okuldaydı,diye devam etti Bora.Çok huysuz, sinir bir tip. Çocuktan farkı yok. Ama kendini sevdiriyor işte etrafındaki insanlara. Ve bil bakalım geçen sene en iyi arkadaşlarından biri kimdi?'' Ona bakınca işaret parmağıyla kendini gösterdi ve sırıttı. Tekrar masaya dönüp baktım.
Derin. Çalıkuşu. 1.60'ımsı boy. Fazlasıyla şirin. Gülümsedim.
Düşüncelerimi tekrar kesen yine Bora'nın konuşması oldu.
Ama hayal kurma. Hiç kimseyle çıkmaz o. Sevgili istemiyor. -
10.
+7Beyler ilk entry e suku atarsanız hikayeyi herkes görür.. şimdiden eyvallah
-
11.
+18 -2Kaşlarım havaya kalkarken egom zedelenir gibi oldu. Derin belki sevgili istemiyordu ama bana karşı koyamazdı. Bundan emindim. Yüzde yüz olmasa da, emindim işte. Tam o saniye içinde hırslı yönüm kendini belli etti. Derin bana kendini kaptıracak, bir daha da vazgeçemeyecekti. Ve ben bir kez daha ego tatmin edecektim.
Gülümsemem adi bir sırıtmaya dönüştü.
Daha önce birini kendinize aşık etme gibi bir çabanız oldu mu bilmiyorum. Ama olmadıysa eğer, size şunu söylemek zorundayım.
Aklınızdan her şey geçiyor.
Romantik bir erkek olmayı düşündüm. Odun bir erkek olmayı düşündüm. Umursamaz, çılgın, deli, vahşi... Ne yapabilirdim ki? Hayatım boyunca böyle şeyler denememiştim. Kızlar bana direk abayı yakardı ve ben de onlarla birkaç gün vakit geçirirdim. Olması gereken buydu, neden bu kez öyle olmamıştı? -
12.
+13 -1"Deniz"
Kafam planlarla fazla meşguldü. Bora'ya cevap verme gereği duymadım.
Deniz?
Bir sus, Bora. Sus.
''Deniz?!'
Öyle akıllıca bir cevap verdim ki sonunda.
Hıı?
Ne düşünüyorsun iki saattir?
Tek kaşımı kaldırdım. Sana güvenebilir miyim delikanlı?
Ben olsam bana beni bile emanet ederdim.dedi sırıtarak. Su gibi berraktın Bora. Allah razı olsun senden ve senin gibi tüm mümin kardeşlerimden.
Ciddiyim Bora. Böyle deyince onun da yüzü ciddileşti. -
13.
+12Güvenebilirsin.
Derin bir nefes aldım. Aldığım nefeste bile Derin var. Of, gibtir ya! Bu salakça esprime bir tekme attım ve saçlarından tutarak beynimin gerilerine fırlattım.
''Derin'i kendime aşık edeceğim.dedim. Gözleri şaşkınlıkla büyüdü ardından bir kahkaha attı.
Ne?
O kadar da imkansız olamazdı değil mi? Hiçbir şey imkansız değildi. Bana göre en azından.
Geri zekalı mısın yoksa sağır mı?dedi gülmeye devam ederken.Derin'in en yakın arkadaşlarından biriydim dedim, sence onu tanımıyor muyum?Bekleyip eline su şişesini aldı ve biraz içtikten sonra tekrar bana döndü.Ufak tefek göründüğüne bakma. Ona çıkma teklifi edersen bu senin sonun olur, onun değil.''
Omuz silktim. Derin bu yüzü gördükten sonra zarar vermek düşündüğü son şey bile olmayacaktı. Dalıp gidecek, eriyecek, eriyecek ve eriyecekti. Ben de bir kez daha ego tatmin etmiş olacaktım. -
-
1.
0Rezzers pampa
-
1.
-
14.
+11Teneffüste tanışacağım,dememle birlikte zil çaldı. Sınıftan dışarı depar attım. Bora merak etmiş olacak ki peşimden geldi. Kantine girip göz gezdirdim ama Derin yoktu. Duvara yaslanıp beklemeye başlarken Bora da gidip boş bir masaya oturdu ve sırıtarak izlemeye başladı.
Birkaç dakika sonra Derin kantinin kapısından girdi ve sıraya doğru ilerledi. Boğazımı temizledim, omuzlarımı dikleştirdim ve saçlarımı hafifçe dağıttıktan sonra ona doğru ilerlemeye başladım. Aklımdan kesinlikle bir sürü şey geçiyordu ama planım kesinlikle yanına gidip de omzuna sertçe çarpmak değildi.
Ah! Omzunu tutup bana döndü. Yüzünü bu kadar yakından görünce içten içe sırıttım.
Özür dilerim.dedim kızların çok şirin bulduğu gülümsememle. Omzunu biraz daha ovuşturdu.
Önemli değil. Ona bön bön baktım. Bana bakıp hayal dünyasına dalması gerekiyordu. Neden öyle olmamıştı? Tam önüne dönecekken kendime geldim ve elimi uzattım.
Deniz ben. Sen?
Derin.dedi müzik gibi sesiyle. Başka bir şey söylemedi. Dişlerimi sıktım. Sohbeti sürdüren taraf o olmalıydı, ben değil. Bu kızın nesi vardı?! Yüzümü görmüyor muydu? -
15.
+10Kaçıncı sınıfsın?dedim sonunda. Konuşmayı devam ettirdiğime inanamıyordum.
Dokuz, sen?
Ben de.dedim gülümseyerek. C şubesindeyim. Bunu, onun da bana şubesini söylemesi için söylemiştim. Böylece onun olduğu sınıfa geçip, onu kendime aşık etme planıma rahatça devam edebilirdim.
Ben de D şubesindeyim.
Sınıf değiştirmeyi düşünüyor musun?dedim. işimi garantiye almak en iyisiydi.
''Aslında C'ye geçmek istiyorum. Burak orada. Tanıyorsun, değil mi?dedi. Burak için mi geçecekti bizim sınıfa? Sevinemedim bile. Hem o kimdi? Birkaç saniye hatırlamaya çalıştım ve sonunda kim olduğu aklıma geldi.
Tanıyorum.dedim buz gibi çıkan sesimle. Engel olamadım soğuk çıkmasına.Neyin oluyor?
Konuşacaksanız sıradan çıkar mısınız?''dedi bir kız.
Derin özür dileyip sıradan çıktı. Burak'ın kim olduğunu söylememişti ama. Kalbimin ortasına bir değirmen taşı bırakıldı. -
16.
+9Bir şey alacak mısın?derken bana bakıyordu.
Ha, şey, sen bana istediğini söyle. Ben alayım.
Parasını uzatıp Su alır mısın?dedi. Bana hasta olana kadar istediği her şeyi yapmaya kararlıydım.
Parasını almadan önüme dönüp kendi paramla iki su aldım. Birini Derin'e uzatıp Al bakalım.dedim. Kaşları çatık bir şekilde bana bakıyordu.
Sana para uzatmıştım.dedi.
Ben de almamıştım.diye karşılık verdim.
Suyun sende kalsın. Ben alırım.deyip öne geçti ve sırada ilerlemeye başladı. inatçı. Kolundan tutup sıradan çıkardım. Sıradan çıkar çıkmaz çekti kolunu.
Ne yapıyorsun?!
Özür dilerim. Bu kadar sorun yapacaksan suyun parasını verebilirsin. Bana fark etmez.dedim. -
17.
+10Boşver.deyip sıraya tekrar girdi. Böylece ilk tanışma faslını tak edip sınıfa geri dönmüş oldum.
Abi ne oldu lan orada?dedi Bora sırıtarak. Sinirden deliye dönmüştüm. Bacaksız velet, hem eriyip gitmemişti, hem de bana arkasını dönüp görmezden gelmişti. Kafası falan mı iyiydi? Gözleri kör müydü de yüzümü göremiyordu?
inatçı keçi ne olacak! Su isteyip para uzattı. Parayı almayıp ben aldım diye dert etti kendine.
Bora dudaklarını birbirine bastırdı. Gülmemek için kendini zor tutuyordu.
Bora kes şunu!dedim sert bir sesle. Anında haykırmaya başladı.
Homurdanarak sınıftan çıktım ve bahçeye indim. inanın bana, inmemiş olmayı dilerdim. Burak kolunu Derin'in omzuna atmış, duvar boyunca yürüyordu. Kanım volkan misali içeride patlamaya başladı. Burak'ın yerinde ben olmalıydım. Sadece hırstı belki ama canım onu yanımda istiyordu. -
18.
+9Yanlarına gidip Derin?diye seslendim. Dönüp baktı.
Efendim? Gözüm Derin'in Burak'ın belindeki eline kaydı. Gözlerimi devirip belli belirsiz homurdandım.
Biraz konuşabilir miyiz?
Burak'a bakıp gülümsedi. Sonra ondan ayrılıp yanıma geldi.
Ne oldu?dedi yanımda yürümeye başlayarak.
Bana hala kızgın mısın?diye sordum en tatlı çıkan sesimle. Şu kızların hasta olduğu türden. Ama Derin bakmadı bile. Omuz silkti.
Hayır, önemsiz bir şeydi. Sorun değil.
içim yarım yamalak rahat etti. Sevindim.dedim. Birden triplere girince ne olduğunu anlamadım.
Kaşlarını kaldırarak konuştu. Triplere girmedim ben. Kantin sırasına girdim.
O saniye içinde ellerimi boğazıma zütürüp kendimi öldürene kadar sıkmak istedim. Hakkında öğrendiğim şeylerden biri de bu olmuştu; kendimi öldürmek istememe yetecek kadar kötü bir espri anlayışına sahipti. -
19.
+8Ensemi kaşıdım. Hım... Gülme şifresi neydi?
Derin bu kez gülümsemedi, kahkaha attı. Sesi rahatsız edici değildi, kulağa müzik gibi geliyordu. Gülerken bukleleri yüzünün etrafında sallanıyor ve gözleri kısılıyordu. O anda görebildiğim ve duyabildiğim tek şey Derin oldu. Sıcaklık birkaç derece arttı ve nefesimi tuttuğumu fark ettim.
Derin dalıp gittiğimi benden önce fark etmişti. Ne oldu? dedi gülmeyi keserek. Kendimi yumruklamak istedim. Hayır, bu durumda olan o olmalıydı! O yüzüme bakarken dalıp gitmeliydi.
Hiç. Burak neyin oluyor?diye sordum aniden.
Bekledi. Teyzemin doğurduğu.dedi sırıtarak. Teyzesinin doğurduğu?... Ah!
Kuzenin?dedim kocaman sırıtarak. Kalbimin ortasındaki değirmen taşı kuş misali uçup gitmişti.
Kafasını salladı. Niye sordun? -
20.
+9 -1Sevgilin sandım. Eğer öyleyse sizi ayırmak için hain ve zalim planlar yapacaktım.
Hiç. Bizim sınıfta ya, ondan.dedim salak salak. Mantıklı olamıyordum. Hala ona bakarken dalıp gittiğim için bir miktar şaşkın ve öfkeliydim.
Aramızdaki on santimlik mesafeden el salladı. Gitmem lazım. Hoşçakal. Onun yaptığı gibi elimi gözüne sokarcasına salladıktan sonra dönüp gitti. Arkasında gidişine mal gibi bakan bir ben bıraktı.
''Bora, Burak'la bir sorunun vardı hani? Neydi o?''diye sordum Bora'ya. ilk günün son ders saatindeydik. Tam sekiz saat boyunca hocalara kendimizi tanıtmıştık. Gına tak tak diye kapıya vurup içeriye girmişti artık.
Dedim ya, benim için değerli birine asıldı.
Kim?dedim. Derin'i kendime aşık edeceksem kuzeniyle iyi olmam gerekirdi. Hatta can yoldaşı, kankası, kardeşi falan filan bla bla...
Beril,dedi. ''O da bu okulda. O tak heriften kurtulma umuduyla üç sene bekledi ama yine aynı okula düştüler. Allah Beril'i Burak'la sınıyor galiba.''
başlık yok! burası bom boş!