/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 151.
    +12
    Yine mi ya? Görürsün sen.deyip ellerini yanaklarıma kenetledi. Şu anda mutluluğun zirvelerinde olsam da...  

    Derin kopardın kopardın! deyip ellerini çözmeye çalıştım. Ellerini tutuyordum ve umurumda değilmiş gibi davranıyordum; çünkü umurumda değilmiş gibi davranmazsam elini uzun bir süre bırakmazdım. Ve bundan gram pişman olmazdım. 

    Derin sonunda yanaklarımı koparma işini bitirip önüne döndüğünde yanaklarım sızlamaya başlamıştı. iki elimle birden ovuşturmaya başladım. 

    Oha Derin ya,deyip ovuşturmaya devam ettim. Bana dönüp sırıttı. Kendin başlattın. 
    Sen görürsün Çalıkuşu.deyip filme döndüm. 

    Okuduğum kitaplarda bu tür olaylarda hep şöyle derlerdi; Midemde kelebekler uçuyor. Benimse midemde yaklaşık bir milyon kadar ayı, eşeklerle bir olmuş arsızca horon tepiyordu. Bu kadarı biraz fazla değil miydi? Yani sonuçta sadece biraz yanaklarımı kopardı.
    ···
  2. 152.
    +12
    ''Hayırdır? Bugün Derin'le hiç konuşmadın?'' 

    Bora, Samet ve Çağatay'la kantinde oturmuş çay içiyorduk. Sabah serviste Derin'e bakmadan en arkaya geçip oturmuştum. O da bakmamıştı gerçi. Şimdi bakmadıysan nasıl görüyorsun diyeceksiniz. Yalan söyledim. Derin de bizim sınıfa geçmişti ve Burak'la birlikte sağ tarafımda oturuyordu. Bora'yla gülerek sohbet etmesi ve bir kez bile bana bakmaması canımı oldukça sıkmıştı ve hala kötü hissediyordum.

    ilgilendirmiyor.dedim parmaklarımı plastik bardağın etrafında çevirirken. Bora'nın şaşkınlıktan nefesi kesildi.

    Kendinden çok emindin ilk gün?dedi. Aşık edeceğim falan derken? Omuz silkip çayımı bitirdim ve ayağa kalkıp kapıya yürümeye başladım. Boralar arkamdan geliyordu. Tam kapıdan çıkacaktım ki Derin belirdi kapıda. Aynı anda ben sağa o da sola hareket ettik. Sonra ben solu o sağı denedi. 
    ···
  3. 153.
    +12
    Dilemeyin. Affetmeyeceğim.dedi Derin. Burak sırnaştı Derin'e. 

    Sen bana kıyamazsın ki. Her ne kadar kuzeni de olsa kıskandım. 

    Gör bakalım!deyip bir tane geçirdi Derin Burak'ın koluna. içimden adice sırıttım.

    Ne yaparsak affedersin?dedim Derin'e. Dediği şeyi yapardım. Affedip de bizi öfkesinden uzak tutacaksa olurdu. 

    Derin ikimizi de süzdükten sonra düşünmeye başladı. Sonra muzip bir ifadeyle güldü. 

    Biliyorsunuz,dedi. Hobbit vizyona girdi bugün. Gideceğim ama tek sefer beni kesmiyor.

    Bilmem mi?deyip sözünü kesti Burak. 

    Sözümü kesme,diye emretti Derin. Neyse. işte, tek sefer bana yetmiyor. Bu hafta her gün izlemeye gideceğim. Biletlerimi alırsanız sevinirim.dedi. Burak kahkaha attı. 
    ···
  4. 154.
    +12
    iki saat boyunca odaya annesi ve babası dışında kimse girmedi. Bir ara aklıma anons yapılan yere gidip ikisine de pgibiyatri servisine gitmelerini söylemek gelmişti. Daha sonra bu çiftin pgiboloğu çıldırtabilme ihtimalini fark edince de vazgeçmiştim.

    Sonunda herkes odaya tek tek girmeye başladı. Tek tek olması mükemmeldi çünkü kalabalık bir odada onunla konuşamazdım. Teyzesi, eniştesi ve Burak girdikten sonra sıra bana gelmişti. Heyecanlı adımlarla odaya girip kapıyı arkamdan kapattım. Derin'in başında beyaz bir sargı vardı. Gülümseyerek yanına gidip yatağın ucuna oturdum. Derin gülümsedi. 

    Gittim ve döndüm. 
    ···
  5. 155.
    +12
    Off. Paranoyak geri zekalı. Kitabı Burak tavsiye etti. Şimdi de okuyorum. Başka bir şey var mı? dedi sertçe. 

    inanayım mı? 

    Ne yaparsan yap Deniz ya, dedikten sonra kitabı bırakıp arkasını döndü. Ciddi ciddi paranoyaktım. Salaktım. Aptaldım. Korkaktım. Bunların tümünü birleştirirsek de, sonuç olarak aşıktım. Kendimi haklı buluyordum bu kez. Allah aşkına! Sizin aklınıza ne gelirdi? 

    Derin? Uzanıp omzunu tuttum. Geri çekildi. 

    Derin bana trip atma. Böyle düşünmem kadar normal bir şey olamazdı. 

    Aptal. 

    Öyleyim. Şimdi bana bak. Oflayarak bana döndü. Ne? dedi baygın gözlerle. Gülümseyerek hafifçe eğildim. 

    Özür dilerim. 

    Derin kızarırken geri çekilmeye başladı. Sorun değil, dedi yutkunarak. Sırıtarak doğruldum.
    ···
  6. 156.
    +12
    Derin geri çekilip gözlerime baktı. Kahverengi gözleri yaşlar yüzünden cam gibi parlıyordu. Burnu kızarmıştı. Böyle mi düşünüyorsun? insanlar beni sevebilir mi? 

    Ben seviyorum. Kalbim deli gibi atmaya başlamıştı. Derin'e bunu ilk defa söylüyordum. Birine ilk kez seni seviyorum demiştim. Onlarca kızın hiçbiri bana bunu söyletememişti. Ama bu huysuz, yaramaz, sevgiye aç olan çocuğa söylüyordum. 

    Derin kızarıp bakışlarını kaçırdı. Gözleri tekrar şehrin manzarasını bulurken benden uzaklaşıp gözlerini sildi. Teşekkür ederim,dedi gülümseyerek. Konuşmak iyi geldi ve... söylediklerin için. 
    ···
  7. 157.
    +12
    Beni bu kadar iyi tanıması bir yandan mutluluktan uçmama sebep olmuştu. Ama diğer yandan kendime sövmeye başlamıştım. Ben onun bana hakaret ederkenki hallerine bakmamıştım. Derin sadece, hakaret ederdi. Sadece gülerdi. Sadece... öyleydi işte. Sadece Derin'di. Bundan sonra aptal aptal ona bakmak yerine onu görmeye de karar verdim. Baktığım doğruydu. Ama görmeliydim de. içimden Sherlock'a sessizce teşekkür ettim.

    Öyle mi? diye sordum ensemi kaşıyarak. 

    Öyle. 

    Bütün gün yatacak olamazsın? dedim sitem ederek. Hızla arkasını dönüp sırıttıktan sonra yataktan kalkıp dolaba yöneldi. Mavi bir sırt çantasını çıkardıktan sonra çantayı biraz güç kullanarak üstüme fırlattı. Çantayı havada kapıp soru soran bakışlarımı Derin'e yönlendirdim. 

    Aç, dedikten sonra gelip yatağa sıçradı. Çantanın fermuarını açıp içini karıştırdıktan sonra elime iki tane kitap geldi. Çıkarıp baktım. Aynı Yıldızın Altında. ikisi de aynı kitaptı. 

    Kitap mı okuyacağız? diye sordum tek kaşımı kaldırıp. Derin kafasını salladı. Evet. 
    ···
  8. 158.
    +12
    Ne savaşması? iyice sabırsızlanmaya başlamıştım. içimdeki korku büyüyüp gidiyordu. 

    ''Derin'in bir tür hastalığı varmış sanırım. Ameliyat gerektiren bir şey. Tam bilmiyorum ama Derin'in yanındaki çocuk ölmeye bu kadar meraklı mısın diye sordu. 

    Duyduklarım beynime balyoz misali inerken kalbim atmayı bıraktı. 

    Yalan söylüyorsun,dedim. Ona inanmayı istemiyordum. Yalan söylüyordu. Yalandı. 

    Söylemiyorum. 

    Yalancı!'' diye bağırıp Eda'yı ittim. Sırtı duvara çarparken ağzından ufak bir inilti kaçtı. 

    Deniz ne yapıyorsun? diye bağırdıktan sonra Eda'nın yanına gitti Bora. iyi olup olmadığını kontrol ettikten sonra bir şeyler söyleyip gönderdi. Sonra bana yaklaştı.

    Yalan, dedim gözlerim dolarken. Bora yalan olduğunu söyle. 

    ''Derin'in yanına gitmen gerek. Hatta ben de geleyim,'' dedi Bora. Sıraya yönelip montları ve çantaları aldıktan sonra beni sınıftan çıkarmak için itelemeye başladı. Kulaklarım uğulduyordu. Gözlerim bulanık görmeye başlamıştı. Enseme yine kızgın bir demir sokulmuş gibiydi. Sendeledim. Bora anında kolumdan tuttu. 
    ···
  9. 159.
    +12
    Acıyla gülümsedi Derin. Böyle gülümsemesi kalbimde derin yaralar açıyordu. Üzüldüğü zaman etimden et koparılırcasına acı çekiyordum. 

    Bir şey bildiğin yok, ama gelip de soramazdın değil mi? Egona yakışmayan bir hareket olurdu çünkü. Ben de ne diye dert ediyorsam. Arkasını döndü, atölyenin kapısını çarparak kapattı. 

    Arkasından moron gibi bakakalmıştım. Bilmediğim neydi?
    ···
    1. 1.
      0
      Devam kardesim is yerindeyim can sıkıntısından okuyorum güzel geliyo
      ···
  10. 160.
    +13 -1
    "Deniz"

    Kafam planlarla fazla meşguldü. Bora'ya cevap verme gereği duymadım. 

    Deniz? 

    Bir sus, Bora. Sus. 

    ''Deniz?!'

    Öyle akıllıca bir cevap verdim ki sonunda. 

    Hıı?

    Ne düşünüyorsun iki saattir? 

    Tek kaşımı kaldırdım. Sana güvenebilir miyim delikanlı?

    Ben olsam bana beni bile emanet ederdim.dedi sırıtarak. Su gibi berraktın Bora. Allah razı olsun senden ve senin gibi tüm mümin kardeşlerimden. 

    Ciddiyim Bora. Böyle deyince onun da yüzü ciddileşti. 
    ···
  11. 161.
    +12
    Uzak kalınca canın daha da yanar Derin. Salak olma. Beni de salak yerine koyma. Ne oldu?

    Daha fazla konuşmak istemiyorum, deyip geri çekildi. Seninle konuşmak da istemiyorum Deniz. Uzak dur. Böylesi inan bana daha iyi. 

    Şaşkınlık ve biraz da öfkeyle güldüm. Sen cidden tescilli bir salaksın. Ya da dur. Korkak mı demeliyim? inanamıyorum. Kaçıyorsun. Bir taka yaramayacak Derin. Duydun mu? işleri daha da batırmaktan başka bir taka yaramayacak! Durma! Kaçmaya devam et! 

    Ederim! diye boğazını yırtarcasına bağırdı. Sakın tek kelime daha etme. Seninle daha fazla konuşmayacağım. dedikten sonra arkasını dönüp sınav salonundan çıktı. Gözlerindeki hayal kırıklığı çok belirgindi. içimden bir ses yine haksız çıkacağımı söylüyordu ama sebebini söylemezse ne yapabilirdim ki? Elimden ne gelirdi? 

    Sınıfa girdim ve sırama doğru yürümeye başladım. Bora yanımda bitti. Deniz, dedikten sonra kafamı kaldırıp baktım. Aynı anda üstüme yürüyen Burak'ı da görmüştüm. Meraklı bakışlarımı ona yönlendirirken Burak yüzüme bir yumruk savurdu. Yüzüm sağ tarafa dönerken Bora Burak'ı kollarından tutmuş sakinleştirmeye çalışıyordu. 
    ···
  12. 162.
    +12
    Akşamüstü görüşmek üzere. Benim için çalışma vakti : ) telefon yasak olduğu için yazamayacagim kusura bakmayın. Allaha emanet..
    ···
    1. 1.
      0
      Kolay gelsin aksami bekliyoruz
      ···
    2. 2.
      0
      Ya bak arkadaşım hesabım bi nedenden dolayı silindi amk. Sırf şu hikayeyi okumak için yeni hesap açtım sakın bitirme bu hikayeyi güzel bu devam et
      ···
    3. 3.
      0
      Bitirme sonuna kadar yaz pampa
      ···
    4. diğerleri 1
  13. 163.
    +12
    Mert! Bırak lan!deyip Mert'in üzerine atıldım. Zaten morarmış olan yüzüne yeni darbeler alınca daha da berbat görünmeye başlamıştı. Kendimden geçerek vurmaya devam ederken bir el omzumu tutup Yeter.dedi. 

    Mert'i yerde bırakıp ayağa kalktım. Birkaç derin nefes aldım ve arkamı döndüm. Derin kollarıyla kendini sarmış yerde yatan Mert'e bakıyordu. Öne atılıp Derin'e sıkıca sarıldım. Kendime verdiğim sözler umurumda değildi. Ondan uzak kalmak bir taka yaramıyordu. Aksine canım daha çok acıyordu. 

    Derin kollarını kendine dolamış olduğundan beni itmeye çalıştıysa da başarılı olamadı. 

    Deniz bırak.dedi ince, müzik gibi sesiyle. 

    Daha sıkı sarılarak Özür dilerim.dedim. Senden nefret ettiğimi söylemek istememiştim. Bazen aptalca şeyler yapıyorum. 

    Aptalsın zaten.dedi. inatçı. 

    Öyleyim Çalıkuşu.dedim. 
    ···
  14. 164.
    +13 -1
    Bana Herkül dedi. Egomu bu sefer Derin arşa değdirdi. Kendimi balkondan aşağı falan atmak istiyordum. Derin'e sarıldığım anı tekrar kafamda canlandırdım ve alnıma bir tane geçirdim. Onu tekrar görmek istiyordum.

    Yüzümdeki salak sırıtmayla uykuya daldım. 
    ···
  15. 165.
    +12
    Her zaman söyleyebilirim.dedim sırıtarak. Bu onun daha fazla kızarmasına sebep olurken ben keyifle gülüyordum. 

    Anlaşmanda hala kararlısın yani?dedi başka yere bakmaya devam ederek. 

    Sonuna kadar. 

    Ama zor olacak. Farkındasın, değil mi? Hayatım boyunca görmediğim bir şeyi göstermek istiyorsun.

    Göstereceğim,deyip sırıttım. Hatta bence... Çok çok küçük başladı bile. 

    Derin sanki mümkünmüş gibi daha da kızarırken Gidelim mi? Hava kararıyor,dedi. 

    Tamam,deyip ayaklandım. Ama bu sefer evine bırakacağım. itiraz istemiyorum. 
    ···
  16. 166.
    +12
    Beni öldürmezse eğer getiririm. Nereye?diye sordu Bora.

    Geçen hafta Derin'le konuştuğumuz sahili söyleyip beklemeye başladım. Yaklaşık yarım saat kadar beklemiştim ki Derin'in car car itirazlarını ve Bora'nın ya sabır çekişlerini duydum. Sonunda bana ulaştıklarında Derin yanıma yaklaşıp beni baştan aşağı inceledi. Bora'ya döndü. 

    Yalancı! Hani beş tane kız peşine takılıp da sarkıntılık etmişti? Deniz hiç taciz edilmiş gibi durmuyor?

    Bora sen git artık,dedim mırıldanarak. O uydurduğu bahaneden sonra teşekkürü zor alırdı benden.

    Niye ya? Dinleyemez miyim? 

    Bora git işte!dedim sertçe. Ellerini kaldırıp geri döndü. 

    Ne yaparsan yap, playboy, dedi yürürken. Bir süre sonra caddenin karşısına geçti ve gözden kayboldu. Ardından Derin başını yana doğru yatırıp alayla konuştu. 

    Önce sevip sonra dövdüler mi? 
    ···
  17. 167.
    +12
    Hı? 

    Deniz? 

    Derin? dedim uykulu bir sesle. Bu saatte ne işi vardı ki? Gece yatağında yemek yemiş, sonrasında da korkutmuşlar mıydı?

    Hala uyuyor olamazsın! Dışarıya çıkmak isteyen sendin ve uyuyor musun? 

    Saat kaç?dedim gözlerimi ovuşturarak. 

    Altı? 

    Kan beynime sıçramıştı. 

    Derin bu saatte ne işin var dışarıda? Manyak mısın? 

    Manyak olduğumu sonunda anlayabilmen ne hoş. Uykun varsa uyu. Ayısın Deniz ayı. 

    Tamam, dur. Nereye geleyim? Uykumdan vazgeçtiğime inanamıyordum. Ayılar gibi kış uykusuna falan yatmam gerekiyordu benim. Kış uykusunu bulan kişi bile ben olmalıydım. Uyku candı. Uyku kandı. Uyku şah damarı falandı. Uyku yeryüzündeki güzelliklerin başlangıcıydı.

    Sahile gel yine. Bir yere gideceğim. istersen gelirsin? Telefonun ucundan yüzündeki gülümsemeyi görebiliyordum. 'Sıkıyorsa gelme' gülümsemesi yapıyordu bana. Oraya ulaştığımda o gülümsemeyi yanaklarını kopararak yüzünden kazıyacağıma dair kendi kendime söz verdim.
    ···
  18. 168.
    +12
    Nasıl?diye sordum çaresizlikle. Gelecek her türlü yardıma açıktım. 

    Bilmiyorum. 

    ''Bak, sadece yap tamam mı? Nasıl yaparsın bilmiyorum ama yap gitsin. Görmezden gel. Derin'i hiç tanımamış gibi yapamaz mısın? 

    Acıyla gülümsedim.
    Çoktan tanıdım. Of!Elimi saçlarımın arasından geçirdim.Düştüğüm duruma bak lan! Bu kadarı normal değil. iki haftadır tanıyorum onu sadece. Nasıl sevdirebiliyor kendini o kadar? 

    Kendini sevdirir dediğimi hatırlıyorum. Hayal kurma da demiştim. Dik kafalı salak.dedi. 

    Kes lan sesini! 

    Ama haklıydı. Haklı olduğu için kızıyordum belki de. Uyarmıştı. Ama benim özgüvenim uzayda dolaştığı için tabir yerindeyse tınlamamıştım. Bu kadar acı çekeceğimi nereden bilecektim ki? Oradan bakınca medyuma falan mı benziyordum?

    Sonuç olarak yarın okula gideceksin Deniz. itiraz istemiyorum.dedikten sonra kıçını devirip yattı. Şaşkınlıktan kocaman açılmış gözlerimle konuştum. 

    Peki, anne.''
    ···
  19. 169.
    +12
    ERTESI GÜN.

     ''412'ymiş oda numarası,'' dedikten sonra merdivenlere yöneldik. Annem odanın kalabalık olacağını düşündüğü için geçmiş olsun dedikten sonra gidecekti. Ameliyat için ertesi gün tekrar babamla birlikte geleceklerdi ama ben kalmayı düşünüyordum. Odanın önüne geldiğimizde derin bir nefes aldıktan sonra kapıyı açtım. ilk gördüğüm kişi duvara yaslanmış bir kadındı. Uzun kahverengi saçları ve masmavi gözleri vardı. Teni Derin'inki gibi beyazdı. Çok güzel bir kadındı ama asık suratlıydı. Derin'in annesi olabileceğini tahmin ettim. Birkaç adım daha atıp odanın içine doğru ilerlediğimde yatağın yanındaki koltukta oturmuş kahve içen adamı gördüm. Kafasını kaldırıp bana baktı. Yapılı bir insan azmanıydı. Esmer, kahverengi gözlüydü. Sporla ilgilendiği çok belliydi. Adamın da babası olacağını tahmin ettim. Ama iki kişi de çok genç görünüyordu. Gerçi bu asık yüzle birkaç yıla kalmaz kırışmaya başlarlardı. 
    ···
  20. 170.
    +12
    Senden nefret edemeyeceğimi fark etmemen ne yazık, dedim boğuk bir sesle. Boğazımdaki yumruya rağmen konuşabildiğime inanamıyordum. Derin anlayışla yüzüme baktı. 

    Ama etmeliydin. Şimdi işin daha zor olacak. 

    Zor falan olmayacak. Ameliyat olacaksın, dedim başımı iki yana sallayarak. Derin alayla güldü. 

    ''Olsam bile %36'lık bir şansım var. Bunu duydun değil mi? Ben zaten ölüyüm, Deniz. Bunu fark et.'' 

    Bu kadar ruhsuz olabilmesine inanamıyordum. Hayattan bezmiş bir insan ölümü kabullenebilirdi. Derin bu kadar çabuk mu bıkmıştı yaşamaktan? Ailesi ona sevgi göstermiyor diye bu kadar yabancı mı kalmıştı her şeye, herkese?
    ···