-
101.
+13Hafta sonunda biraz matematik çalış. Bugün yine müzik dinledin derste. Gördüm. dedim servis evime yaklaşırken.
Adeta bir baba! dedi Derin gülerek. Elimi anlıma geçirdim. Cidden baba gibiydi! Allah'ım! Ruhum yaşlanıyor!
Boş ver. Bilgisayarda oyalan. Pazar günü görüşürüz, dedikten sonra kaçarcasına servisten indim. Derin arkamdan sessiz sessiz gülmeye çalışıyordu. -
102.
+14 -1Of Derin. Her seferinde bunu yapıyorsun ama kazanan ben oluyorum. Ne diye inat ediyorsun ki?
Deniz babam yan odada, farkında mısın? Seni bana sarılırken görse ona ne dersin biliyor musun?
Ne derim? dedim kafamı geri çekip yüzüne bakarken.
''N'olur beni öldürme! Deniz aptallaşma. Babam kas yığını. Sana vurduğu an bayılabilirsin.
Sonra?dedim sırıtarak. Derin gözlerini devirip birkaç saniye düşünüyormuş gibi yaptı.
Sonra... Ben ameliyattayken sen yerde iki ciksen yatıyor olursun geri zekalı! Çekil şimdi.
Bir şey olmaz,'' dedikten sonra çenemi başının üstüne yerleştirerek gözlerimi kapadım. Derin ailesinin birbirini sevmediğini düşünüyor olabilirdi. Annesi açısından bakarsak haklıydı zaten. Ama babası annesini seviyordu. O koca azman, o suratsız kadını seviyordu. Muhtemelen gece onun yanından ayrılmayacaktı. Buraya gelmezdi.
Sırıtarak uyumaya çalıştım. -
103.
+13Derin ofladıktan sonra avuçlarını gözlerine kapatıp bir süre bekledi. Özür dilerim, dedi sonunda. Sadece bilmeni istedim.
Artık biliyorum. Şimdi sus.
Kafasını olumlu anlamda salladıktan sonra bir daha konuşmadı. Ben de konuşmuyordum. Sadece ekrandaki yüzlerimize bakıyorduk. Tek bir mimik yoktu yüzümüzde. Dakikalar geçti. Sonra da saatler. Tek kelime etmeden birbirimize bakıyorduk.
Uyu artık, dedim sonunda. Derin kafasını salladı.
iyi geceler.
Cevap beklemeden de kapattı. Bilgisayarın ekranını indirip saatlerdir içeride tuttuğum gözyaşlarımı serbest bıraktım. -
104.
+13Çok güzeldi değil mi?diye hülyalı hülyalı konuştu Derin. ''Legolas'a tekrar aşık oldum sanırım.
Hani sen aşık olmazdın?'' diye yapıştırdım.
Derin bakakaldı. Adice sırıttım çünkü insanların -hele ki Derin'in- bana verecek cevap bulamaması kesinlikle muhteşem bir duyguydu.
Legolas bir film karakteri. Ve kitap. Kuralım onlar için geçerli değil.diye karşı atağa geçti.
Omuz silktim. Onlara da olma o zaman.
ilgilendirir mi?
Adi sırıtmam yavaşça soldu çünkü verecek bir cevabım yoktu. Tamam, aslında cevabım evetti ama bunu ona söyleyeceğime kendimi bir kamyonun altına atardım daha iyi. Herhangi başka bir cevap verebilmek için çabaladım ama ağzımdan tek kelime çıkmıyordu. Sonunda Burak imdadıma yetişti.
Noluyoruz lan? Kafanız mı iyi? -
105.
+13Hava çok güzeldi. Eve uzun yoldan gitmeye karar verip yan sokaklardan birine daldım. Bir elimde telefon, diğer elimde çantayla giderken bir ses duydum.
Bir dinle!
Kimin sesine benziyor lan bu?!
Telefonu cebime atıp sesleri dinlemeye başladım. Sokakta benden başka kimse yoktu. Ses nereden geliyordu peki?
Derin Allah aşkına bir dur!
Mert! Derin! gibtir!
Sesin geldiği yöne koşmaya başladım. Birkaç ev ve inşaat dışında bir şey yoktu sokakta. Metrelerce koştuktan sonra bir çığlık duydum.
Bırak!
iki ev ötemdeki inşaata doğru koşmaya başladım. inşaatın girişinde Mert Derin'i kollarından tutmuştu. Derin de Mert'e tekme atmaya çalışıyordu. -
-
1.
+2Ooh fuck fuck fuck
-
2.
0tecavüz sahnesinde niye durdun mk
-
3.
0Rez panpa okuyorum
-
4.
0Rez panpa okuyorum
diğerleri 2 -
1.
-
106.
+13Sonra korkumun kaynağına baktım. inatçı kız çocuğu. Herkesle arkadaş olmaya çalışan kız. Sevgiye aç olan kız. Sevmeyi öğrenen kız.
Ona tutunabilir miydim? Korkum, cesaretim olabilir miydi? Derin'in ameliyathaneye girmeden önceki hali gözümün önüne geldi. Kocaman gülümsemesi. O, o kadar cesur olabiliyorsa ben de olabilirdim. Yapabilirdim. Neden olmasın ki? Bence yapabilirdim.
Nefes alıp vermem normale dönünce -en azından normale dönmüş gibi olunca- babam gülümseyerek sırtımı sıvazladı.
Yukarı çıkalım, dedikten sonra ayağa kalktım. Bir şey olmayacaktı. Neden olsun ki? Geri dönecekti. -
107.
+13Yüzdelik kısım umurumda değil. Yaşayacaksın, dedim inatla.
Buna sen karar veremezsin, dedi sakince. Sesi çocuğuna yeni bir şey öğreten anne gibi çıkmıştı.
Beraber üstesinden gelebiliriz. dedim boğuk çıkan sesimle. Onunla sonuna kadar giderdim. istemese bile yapardım.
ikna etmeye çalışmaktan vazgeçmeyeceksin değil mi? dedi bıkkınlıkla.
Hemen Hayır, dedim. Sesimdeki kararlılık şaşırmama sebep olmuştu çünkü daha önce hiç bu kadar kararlı olmamıştım.
Ama öleceğim. Biliyorsun, değil mi?
Hayır, dedim kararlılıkla. Ölmeyeceksin.
Deniz, derken onu susturdum. -
108.
+13Beni sensiz bırakmadığın için teşekkür ederim.
Eğer seni bensiz bırakırsam arkamdan küfür etme. Onun yerine dua edebilirsin,dedi.
Derin! dedim kızgınlıkla. Ne olursa olsun öleceğini düşünüyordu. Söylediğim şeylerin bir anlamı yoktu. Geri çekilip çatık kaşlarımla ona baktım.
Şaka? dedi kaşlarını kaldırarak.
Şaka? dedim onu tekrar ederek. Kafasını sallayıp gülümsedi. Seni bensiz bırakmamaya çalışacağım.
Gülümsemesine karşılık verdikten sonra sırtımı ona döndüm ve başımı uzattığı bacaklarının üstüne koydum. Bırakmasan iyi olur. -
109.
+13Hera o ishal inekleri senin peşine de takmalıydı.
Derin kahkahalarla gülmeye başladı. Konuya Fransız kaldığım için bön bön bakıyordum. Hera tanrıların kraliçesiydi ama ishal ineklerin konuyla ne alakası vardı, bilmiyordum.
Derin bön bön baktığımı görünce Ne oldu? dedi gülmesini bastırarak.
ishal inekler ha? dedim yüzümü buruştururken.
iğrenç. Biliyorum, deyip tekrar gülmeye başladı Derin. Gülmesine katıldım. Burak kaşlarını çatıp bizi izlemeye başlayınca ikimiz birden susma çabalarına girdik.
Neyse, deyip kendini koltuğa attı Burak. Derin yatağa otururken ben de Burak'ın yanına geçip oturdum. Üçümüz put gibi dikilirken odanın kapısı açıldı ve öğle yemeğini dağıtan görevli içeriye bir tepsi bıraktı. Tepsiyi tekerlekli masanın üzerine koyduktan sonra Derin'in yanına getirdim. -
110.
+13Geçmiş olsun Derin. Ben yanlışlıkla duymuştum. Yani, özür dilerim. Sadece geçiyordum. Sonra duyuverdim. Aslında-
Sorun değil Eda, deyip gülümsedi Derin. Sayende barıştığımızı bile söyleyebilirim. Birbirlerine karşılıklı sırıttılar. iyi anlaşmışlardı. Memnun falan değildim ama. Kalan tüm teneffüsleri beraber geçirmişlerdi ve Derin benimle hiç ilgilenmemişti. Zil çaldıktan sonra sinirle çantamı topladım. Derin beni bekliyordu. Burak çoktan çıkmıştı. Benimle konuşmamakta ısrar ediyor gibiydi. Ben olsam ben de benimle konuşmazdım. Yaptığım hata korkunçtu. Telafi etmeye çalışmıştım ama yine de affedilemezdi. -
111.
+13Gidiyorum ben ya. Ne yaparsan yap, deyip yürümeye başladı. Bileğinden tuttuğum gibi yere çekip uzandım. Derin de yanıma uzanıp kalmıştı.
Uyuyacağım, dedim hala gülerken. Derin kaşlarını çatıp omzuma vurdu. Hala gülmeye devam ediyordum. Derin'in hala kızarık olan suratı bir kat daha kızardı. Bu seferkinin öfkeden olduğunu anlamak için dahi olmaya gerek yoktu çünkü omzuma üst üste darbeler almaya başlamıştım.
Tamam, dedim sonunda gülmeye kesebildiğimde. Hala bana vurmakta olan kollarını tutup aşağı indirdim ve sıkıca sarıldım.
Ayı, diye mırıldandı.
Şşt. Uyuyorum.
Mutluluk her seferinde artabilirdi. işte bu nirvanası. dediğinizde yeni bir şey olabilirdi. Sınırı olmayan şeylerden biriydi mutluluk. Bir kelimeye bürümem gerekseydi eğer, sanırım uzay derdim. Tamamiyle keşfedilmemişti.
Sonsuzdu. -
112.
+13Gülümsemesine karşılık verip hafifçe eğildikten sonra alnını öptüm. Anında kızarırken ben çoktan geri çekilmiş, bu yöne gelen ailesine yol vermiştim.
Çok kısa sürecek, dedi babası o gür sesiyle. Annesi konuşmayıp gülümsedi. Derin de onlara koca bir gülümseme verdikten sonra Derin! diye bir seslenişle hepimiz merdivenlere baktık. Bora ve Eda nefes nefese korkuluklara tutunmuş, sürüne sürüne çıkmaya çalışıyorlardı. Derin kıkırdadı. Derin'in olduğu kadar cesaretli olmayı diledim.
Sana asansörü kullanalım demiştim, dedi Eda sessizce. Sonra Derin'in yanına gidip bir yığın motive edici şeyler söylediler. Onlar da ayrıldıktan sonra hemşire tam Derin'i içeriye sokacakken Bekleyin, dedi biri. Bütün gözler bana döndü. Konuşanın ben olduğumu o sırada fark ettim. Bana bakan gözlere zorla gülümsedikten sonra Derin'in yanına sessiz adımlarla yaklaşıp bir elimi saçlarına yerleştirdim. Eşek gözleriyle dikkatli bir şekilde beni izliyordu. -
113.
+13Ah!
Sapık! diye bağırdıktan sonra yatağın üzerindeki yastığı alıp kafama fırlattı.
Babamdan, annemden ve senden düzenli olarak şiddet görüyorum Derin. dedim yastığı yüzümden çekmeden. Sonra yattığım yerden doğruldum ve yastık düştü. Üzerime eğilen sensin ve sapık olan ben miyim? Çok ayıp. dedim başımı iki yana sallayarak. içimden kahkaha atmak geliyordu ama yaparsam Derin beni pencereden aşağı atardı.
Yüzündeki morarıklığa bakıyordum! diye bağırdı Derin. Şok içindeydi. Kahkahamı daha fazla tutamadım ve haykırmaya başladım. Derin hayret içinde bana bakıyordu.
Deniz sus. Seni gebertirim. -
114.
+13Derin'i bu mahkumiyetten kurtardığım için çok mutluydum. Beni sevdiği için değil, sevebildiği için havalara uçuyordum. Sevebilmek yeryüzüne bahşedilmiş en büyük hediyeydi.
Hava soğudu. Kalkalım mı?
Olur,deyip ayaklandım. Çıkardığımız çöplerin olduğu poşeti alıp yokuştan inmeye başladık. Ertesi sabah erkenden hastaneye gidecektik. Derin hastaneye yatacak, sonraki gün de ameliyata girecekti. Yanından ayrılmamak için babama bir haftalık rapor aldırmıştım. Hastanede mülteci kampı kurmayı düşünüyordum.
Bugün erken uyu. Yarın sabah hastanede olacağım.
Erken uyumaktan nefret ediyorum. Ayrıca bana hasta muamelesi yapma. iyiyim ben. Gözlerimi devirdim.
iyi olduğunu biliyorum Derin. Yine de erken uyu.
Hayır.
''iyi uyuma. Hayret bir şey. Skype'a gel o zaman.'' -
115.
+13Bu kadar mı?dedi. Derin kafasını salladı.
Dahasını mı istiyordun?
Hayır da,deyip gülmeye devam etti Burak. Bu kadar kolay olmasını beklemiyordum. Taş taşıttırırsın falan sandım.dedi.
Taş taşıtmak hem acımasızca hem de taşınacak taşlarım yok.dedi Derin. içimdeki abaza Deniz Seni taşıyayım o zaman.dedi. Ona sessizce küfrettim.
Tamamdır,dedim Derin'e. Biletlerin benden. Ama her gün izlemekten sıkılmaz mısın?
Gözleri büyüdü. Dalga mı geçiyorsun?! Hobbit bu!dedi. Burak ona katıldı. Aynen. Hobbit bu. Boru değil. -
-
1.
0Verdim suku devam
-
1.
-
116.
+16 -3Ee?dedim Bora'ya. Tanıdığın kişiler var mı sınıftan?
Birkaç saniye sınıfta göz gezdirdikten sonra çenesiyle sol önü işaret etti. ilk sıradaki kız, Sude. Ortaokuldan beri aynı sınıftaydık. Onun arkasındaki Demir. Geçen sene yan sınıflardan birindeydi. Samimiyetim yoktur. Duvar kenarındaki en arka sıraya baktı. Siyah saçlı bir çocuk tek başına oturuyordu. O da Burak, dedi. Bu hayatta nefret ettiğim şeylerden biri o, biri de pandalar.
Ne sorununuz var? diye sordum.
''Benim için değerli birine sarktı. Tam üç yıl boyunca hem de. Onun da bu liseyi kazanması büyük talihsizlik oldu. Bu çocuktan nefret ediyorum."
Aslında ben pandalarla ne sorunu olduğunu sormuştum ama o direk Burak'ı anlatınca tekrar sormaktan vazgeçtim. Birkaç dakika sonra sınıftaki çoğu kişi kendini tanıttı bana. Bazı kişiler -kızlar- kaçamak bakışlar atmayı tercih ediyorlardı.
Hoca derse girince sınıftaki herkes ayağa kalktı. Kadın birkaç saniye bizi süzdükten sonra Burada hep uzun mu var ya?dedi sızlanarak. Kahkaha atanlara öncülük ediyordum. Hoca birkaç dakika bize tuhaf tuhaf baktıktan sonra Ergenler, diye homurdanarak sandalyesini tahtanın önüne çekti ve oturdu. Ardından bize de oturmamızı söyledikten sonra konuşmaya başladı. -
117.
+13En başından anlat. Lütfen. Acı çekiyordum. Kalbim parçalanıyordu. Derin iyileşebilirdi. Ama istemesi gerekiyordu. Bugün o isteğini söndürdüğüm için kendimden tiksiniyordum. Salağın tekiydim. Düşüncesiz bir aptaldım. Bir taku hak etmiyordum. Derin'i hak etmiyordum.
Kafatasımın içinde bir organ var Deniz. Sorun onda zaten. Beni öldürecek, dedi. Kalbime milyonlarca iğne batıyormuş gibi hissettim. Düşünmeden hareket ediyordum ve yaşadığım pişmanlık diz boyuydu.
''Ameliyat olursam yaşama şansım %36'ymış bilmem ne. Ne kadar saçma değil mi? Böyle şeyler klagib Türk filmlerinde olmaz mı? ilk öğrendiğimde ne kadar çok güldüm biliyor musun? Acayip komikti. Sonra işin ciddiyetini anladım. Ama artık bir şey ifade etmiyor. Yaşasam da olur yaşamasam da.'' deyip omuz silkti. -
118.
+13Çıkışta eve doğru ilerlerken Mert yanıma geldi. Omzumdan tutup kendine çevirdi.
''Derin'i seviyor musun lan?!diye bağırdı. Emin değildim. Sadece hırs yapmıştım ama o kadar da emin değildim. Hem, birini sevdiğinizi nasıl anlardınız ki?
Sana ne?dedim.
Ne demek sana ne? O benim lan! Buraya yeni gelip de iki yıldır beklediğim kızı sevemezsin! Duydun mu? Benim o!'' diye bağırmasıyla yumruğumu burnunun üstüne geçirdim. Geriye sendeledi. Sonra üstüme atıldı ve yumruk atmaya çalıştı. Bu kesinlikle başarısız bir denemeydi çünkü ben hobi olarak kavga eden bir insandım.
Yumruğundan kurtulup bir yumruk da çenesine patlattım. Hala karşılık vermeye çalışıyordu. Derin'in yıllar önce yaptığını duyduğum gibi kasıklarına bir tekme atıp kolunu arkaya çevirdim ve suratını duvara geçirdim.
Yumruğundan kurtulup bir yumruk da çenesine patlattım. Hala karşılık vermeye çalışıyordu. Derin'in yıllar önce yaptığını duyduğum gibi kasıklarına bir tekme atıp kolunu arkaya çevirdim ve suratını duvara geçirdim.
Onu iki gündür tanımama rağmen ben bile anlamıştım Derin'in kimseye ait olmadığını. O dakikada benim olmasını istediğimi fark ettim ve elimden bunu kabul etmekten başka bir şey gelmedi.
Mert'i yere ittikten sonra bir süre kıvrandı. Bu haline küçümseyici bir bakış atıp eve gitmeye devam ettim. -
119.
+13Deniz, deyip sırıttı Derin. Odadaki bay ve bayan negatife bakmaktan onu geç fark edebilmiştim.
Merhaba, deyip gülümsedim. Derin odadaki suratsızlara bakıp Annemle babam, dedi yerinde rahatsızca kıpırdanarak. Annem kadına elini uzatıp kendini tanıttı. Kadın annemin elini sıkmıştı ama en ufak bir samimiyet belirtisi yoktu yüzünde. Sıkılmış bir ifadeye sahipti. Sanki boynuna bir zincir geçirmişler de zorla duruyormuş gibiydi.
Geçmiş olsun, dedi annem. inşallah sağ salim döner aranıza. Kadın zorla gülümsedikten sonra teşekkür etti. Annem kadındaki zoraki muhabbeti fark edince Derin'e yaklaşıp gülümsedi.
Merhaba Derin.
Merhaba, dedikten sonra Derin de gülümsedi. Üzerinde pijamaları vardı ve yatakta oturuyordu. Kalkıp anneme sarıldı. Annem sarılışına büyük bir içtenlikle karşılık verirken ''Geçmiş olsun kızım. Sakın korkma tamam mı? Allah'ın izniyle bir şey olmayacak.'' dedi. -
120.
+13Kendime ne kadar söz geçirebildiğim tartışmaya açıktı. Gözlerim bütün öfkeyi barındırırken, bir yandan da iri göz yaşları döküyordu. Birini bu şekilde sevmemeliydiniz. Severken zaten can yakıyordu ama gittiğinde acı dayanılmaz bir hal alıyordu. Ruhunuz hastalanıyordu. Sonra da bedeninize işliyordu ve enkaz haline geliyordunuz. Yavaş yavaş.
O gün o tepede öldüm ben..
Giderken ardından bakakaldim. Tek başına, çaresiz kaldım. 2 saat daha tepede oturup eve gittim.
Gerçekten hayat bu kadar berbat olamazdı.. eve gittim ama hani derler ya canlı cenaze gibiydim. Sessizce yemeğimi yedim. Evdekilere birşey belli etmeden sessizce odama çıktım, yatagima uzandım. Saatlerce düşündüm düşündüm düşündüm.. gozyaslarim icime doğru akarken uyuyup kalmışım.
Ertesi gün aynı sekikde uyanıp okula gittim ne kadar okula gitmek istemesem de..
başlık yok! burası bom boş!