-
76.
+14Konuşmayı sevmez misin?
Severim.dedim kısaca.
Ama hiç konuşmuyorsun?
Canım istemiyor.
Anladım. Bu arada ben de dokuzuncu sınıfım.dedi. Bu aydınlatıcı bilgi için adını unuttuğum kıza içimden teşekkür ettim.
Beraber konuşa konuşa -sadece yanımdaki kız konuşuyordu- sınıfımın önüne geldik.
Zil daha çalmadı. Sınıfınıza gelebilir miyim?dedi kız. Omuz silkip sınıfa girdim. Burak ve Derin oturmuş gülüşüyorlardı. Sırama geçince adını unuttuğum kız da gelip sıramın üstüne oturdu. Karşılık almadan nasıl bu kadar çok konuşuyordu?
Bu sınıfa geçsem nasıl olur acaba?dedi.
Sebep?dedim. Sonunda beni konuşturduğu için yüzünde zafer kazanmışçasına bir gülümseme belirdi.
Bilmem. Renkleri hoş.diyerek tam gözlerimin içine baktı. Oturduğum yerde ellerimi cebime sokup camdan dışarıyı izlemeye başladım. Hava çok güzeldi. Çıkışta yürümek iyi bir fikirdi sanırım. -
-
1.
0Rezz aliyom
-
1.
-
77.
+14Derin lütfen. Onu istediğin kadar dövebilirsin. Hatta kollarından ben bile tutabilirim. Ama şu anda seninle görüşmesi lazım. Gözden kaybolmak üzere bak? dedikten sonra bekledi. Ardından sırıttı. Tamam getiriyorum.
Yüzüne moron gibi baktığımı görünce omuz silkti. ''Derin'in evini ilk defa göreceğim galiba. Yolu biliyormuşsun. Yürü.
Zili çalıp bir süre bekledik. Kapıyı yaşlı bir teyze açtıktan sonra bizi şöyle bir süzdü.
Buyrun?
Derin'i görmeye gelmiştik. Arkadaşlarıyız.dedi Bora. Kadının yüzünden şaşkınlık geçip gittikten sonra kenara çekilip bize yol verdi.
Derin üst katta. Soldan üçüncü oda.'' -
78.
+14Vay be! Koçum benim!diyerek sırtıma yumruk attı hayvan Bora. Bugün tam bir hafta oldu!
Derin ise ayrı bir pgibopattı. Bana trip atmıştı yahu! Ulu orta yaptığı hakaretlerde hedefinde hep ben vardım. Bir keresinde de öküz resmi çizmişti derste. Sübliminal mesaj falan mı veriyordu?
Eh işte,dedim Bora'ya. Arka masada Derin ve arkadaşları oturuyordu. Ne konuştuklarını duymak için sandalyemde iyice arkaya yaslandım ve pür dikkat dinlemeye başladım.
''Ee Derin? izledin mi Game Of Thrones'u? Nasıldı?dedi onuncu sınıf kızlardan biri heyecanla.
Of Buket ya. Birinci bölümü izledim, gittim abdest aldım. Neden bana öyle sahneler olduğunu söylemedin?dedi Derin belirgin bir dehşetle.
Ağzımdan birHığk''sesi çıktı. Gülmemeye çalıştım ama olmuyordu. Gerçek bir kahkaha attım. içimden Derin'e sarılmak geldi. Çok fazla... saftı. Böyle bir yorum ancak ondan beklenebilirdi. -
79.
+14Evde godzilla falan yok demiştim değil mi? Farkında değilmişim. Babam öyle bir yiyordu ki!
Ne kadardır ıssız adadasın delikanlı?dedim babama. Tatlı kaşığını kafama atıp yemeye devam etti. En azından tepki verdi. Ben onu da beklemiyordum. Yemeği bitirince odaya çıkıp direk yattım. Ertesi gün okul vardı ve zorlu bir gün olacaktı. -
80.
+15 -1Kızdan gözlerimi ayırmadan Bora'ya seslendim. Bora, şu kız kim? Çenemle ufaklığı işaret ettim. Bora işaret ettiğim yere baktı, ardından yavaşça gülümsedi.
Çalıkuşu.
Bön bön ona baktım. Çalıkuşu mu? O kitap değil miydi? 7. sınıfta proje ödevi için o kitabı okumak zorunda kalmıştım. Feride diye huysuz, ama bir o kadar da sevecen bir karakter vardı.
Çalıkuşu mu?dedim. Ne alaka?
''Evet, adı Derin. Ama huyları şu Çalıkuşu'ndaki karaktere çok benzediği için herkes Çalıkuşu diyor. Ona ilk Çalıkuşu diyen kuzeniymiş. Yayıldı gitti sonra. O da dokuz ama gördüğün gibi,Oturduğu masayı işaret etti.insanlarla çok kolay arkadaş oluyor. Bahse girerim şimdiden okulun yarısı onu tanıyordur.Bu şaşırmam gereken bir olay değildi. Gördüğün bir insana selam verir ve tanışırdın, o da seni tanırdı. Bütün olay buydu.
Geçen sene bizim okuldaydı,diye devam etti Bora.Çok huysuz, sinir bir tip. Çocuktan farkı yok. Ama kendini sevdiriyor işte etrafındaki insanlara. Ve bil bakalım geçen sene en iyi arkadaşlarından biri kimdi?'' Ona bakınca işaret parmağıyla kendini gösterdi ve sırıttı. Tekrar masaya dönüp baktım.
Derin. Çalıkuşu. 1.60'ımsı boy. Fazlasıyla şirin. Gülümsedim.
Düşüncelerimi tekrar kesen yine Bora'nın konuşması oldu.
Ama hayal kurma. Hiç kimseyle çıkmaz o. Sevgili istemiyor. -
81.
+14Olur. dedikten sonra Derin'i umursamadan yatağına kuruldum ve kitabı elime aldım.
Benim yerimde yatıyorsun, dedi Derin beni aydınlatarak.
Ciddi olamazsın? deyip ilk sayfayı açtım.
Deniz kalksana yerimden, diye azarlayıp itmeye başladı. Kıpırdamadım. Sonunda oflayarak kendi kitabını alıp yanıma uzandı.
Ayı. Kay biraz. Düşeceğim şimdi. isteğini yerine getirdikten sonra ikimiz de kitabı okumaya başladık. ilk yüz sayfada sesimi çıkarmadım. Ama sonunda canıma tak etmişti.
Derin?
Hım? dedi kafasını kitaptan çevirmeden.
Alttan alttan mesaj mı veriyorsun kızım sen bana? Ne demek bu? Derin şaşkınca yüzüme baktı.
Hayır? dedi tek kaşını kaldırıp.
Yalan söyleme! -
82.
+14Eğer dönmezsen -hoş, döneceksin ama- olur da eğer dönmezsen, kitaplarını ateşe veririm. Anladın mı?
Gözleri kocaman açıldı.
Öyle bir şey yapmazsın?
Yaparım, dedim kararlılıkla. Kitaplığın da dahil buna. inatçılığın sınırlarını zorla olur mu? Ailene döneceksin. Bana da öyle. Elimi saçlarından yanağına indirdim. Bir süre baş parmağımla yanağını okşadıktan sonra geri çekildim ve hemşireler beklemeden Derin'i koca kapılardan içeriye soktular. Kapılar kapanıncaya kadar arkasından gülümseyerek baktım. Kapıdaki aralık küçük bir çizik halini aldı, yüzüm de gerçek halini. Gerginliğimi gizlemek için ellerimi yüzüme kapattım ve cam kenarındaki portatif sandalyelere yürüyüp en yakındakine oturdum. Korkuyordum. Ellerim titriyor, boğazımdaki yumru her saniye büyüyordu. Parmaklarımın arasından etraftaki kişilere baktım. Derin'in ailesi, Burak'ın ailesi, benim ailem ve iki arkadaşım. Bu kadar mıydı? Derin dönmezse sadece bu kadar kişinin mi haberi olacaktı? Peki gittiğini ve bir daha asla dönmeyeceğini öğrendikten sonra diğer arkadaşları ne yapacaktı? Kaçı üzülecekti? Kaçı üzülmüş gibi yapacaktı? Titreyen ellerimi yumruk yaptım. -
83.
+14içimden bildiğim bütün duaları okumaya başlamıştım. Derin dönmek zorundaydı. Yaşayacağı yığınla şey, çıldırtması gereken yüzlerce kişi vardı daha. Allah aşkına, beni tam delirtememişti bir kere. Dönmeliydi. Yine aynı huysuz, inatçı, laftan anlamayan kişi olmalıydı.
Koridor üstüme üstüme gelmeye başlamıştı. Kegib kegib nefesler almaya başladım. Omzuma bir el dokundu. Kafamı kaldırıp elin sahibine baktım.
iyi misin? diye sordu babam.
Nefes alamıyorum, dedim hızlıca. Bir elimi göğsüme koyup nefes almaya çalıştım.
Sakin ol, diye emir verdi babam. Kulaklarım uğulduyordu. Deniz!
Baba nefes alamıyorum, dedim bir kez daha. Babam omuzlarımdan tutup kaldırdı ve merdivenlere yönlendirdi.
Gidemem, dedim kısık bir sesle. Çok fazla terliyordum. Korkum beni yok edecekti. Babam beni dinlemedi ve merdivenlerden indirmeye devam etti. Sonunda kendimi hastane bahçesinde buldum. -
-
1.
0Devam pampa
-
1.
-
84.
+14insafsız! Geldin buraya unuttun değil mi beni? Ben sana gösteririm!deyip ayağındaki terliği çıkararak bana fırlattı. Ama yeter lan! Bir annem bir Eylül! Evlatlık muamelesi görüyorum yahu!
Kuzen vallahi ben de tam seni arayacaktım. Hay aksi şeytan!deyip sırıttım. Eylül daha da sinirli bakıp diğer terliği ayağından çıkardı. Odanın içinde dört nala koşturmaya başladım. Eylül peşimde kuduz köpek gibi koşuyordu. Bu halde yakalayıp da hırlayarak ısırsa gram şaşırmazdım.
Hayırsız evlat!diye çığlık atıp üstüme atıldı Eylül. Son anda yatağın üstüne sıçrayınca da yere yapışıp burnunu halıya sürttü. Amacım kesinlikle onu düşürmek falan değildi ama kendimi de korumak zorundaydım.
Kuzen? Nefsi müdafaa. Yemin ederim. Eylül? Öldün mü?
Eylül gözlerinden ateş fışkırtarak kafasını doğrulttu. Sinirli olmadığı zaman Eylül'ü kolaylıkla sevebilirdiniz. Uzun boyluydu. Siyah saçları omuzlarına kadardı ve ona şirin bir hava katıyordu. Gözleri benimkiler gibi yeşildi ve düzgün bir buruna sahipti. Benden sadece bir yaş büyüktü. -
85.
+14Ona 'oğlum, iğrençsin' bakışımı yapıp önüme döndüm. Artık sadece zilin sesini beklemem gerekiyordu ve çaldığında, yerimden kalkıp binadan çıktım. Bir köşeye çekilip Mert'in okuldan çıkmasını bekledim, ardından takip etmeye başladım. Böylesi göze biraz salakça geliyordu. Ya da sapıkça.
Mert! Sokak boştu. Olası bir kavgada rahat davranabilirdim. Arkasını dönüp bana baktı ve hafifçe kaşlarını çattı.
Ne istiyorsun?
Bir şey soracağım abisi. Korkma.dedim sırıtarak.
Ne var Deniz?
Derin kız arkadaşın olmuş?diye sordum. Gözlerinden bir şaşkınlık geçti ama anında toparladı. -
86.
+14Fazla otoriter konuşmuş olmalıyım ki Derin kabul etti. içimden kötü film karakterleri gibi kahkaha atmak gelmedi değil. Derin'in koşarak çıktığı yolu, yürüyerek geri iniyorduk. Sessizlik içinde yürümeye devam ettiğimizde Derin yürümeyi kesti. Kafamı kaldırıp geldiğimiz yere baktım. Kocaman bir evin önünde duruyorduk. Bizim evimiz de büyüktü ama bu evin büyüklüğü bizimkinin iki katıydı. Burası,dedi Derin rahatsız bir ifadeyle. Bu evde olsam ben de yalnızlık çekerdim diye düşündüm.
Şey... içeriye geç o zaman. Edebiyat sınavına çalışmayı unutma. Akşam mesaj atacağım bak?dedim sırıtarak. Gülümsedi. Her zamanki göze el sokma hareketini de yaptıktan sonra koca bahçe kapısını açıp içeriye girdi.
Derin? Dönüp baktı.
Bugün söylediğim hiçbir şeyi unutma, tamam mı? Tek bir kelimesini bile. Yoksa seni öldürürüm.
Derin içten bir gülümseme sundu bana. istesem de unutamam zaten.
Dönüp yürümeye devam etti. Söylemiş olduğu cümlenin verdiği coşkuyla arkasından bakakaldım. Eve girdiğinde geldiğim yoldan geri dönüp kendi evime yürümeye başladım. Ama sanki, daha çok uçuyor gibiydim. Beynimde tek bir şey yankılanıp duruyordu. 'istesem de unutamam zaten.'' -
87.
+15 -1Sırılsıklam! Her şey bomboş!
Aşık değildim. Tamam, belki biraz öyleydim ama isyanımın sebebi başkaydı. Hastaydım. Ateşim vardı ve aşırı derecede terliyordum. Üzerimi dün geceden beri üçüncü kez değiştirmiştim.
Oğlum gitme bugün okula. Hastasın bak. Her zaman demem böyle bir şeyi. Gerçekten demezdi. Zehra Sultan okula gitme diye bana yalvaracak ha! Kusura bakmayın da buna anıra anıra gülerim ben.
Ya anne gideceğim. Bırak! Ve ben o teklife tabiri caizse kıçımı dönüp odadan zorla çıkmaya çalışıyordum. Annem okul gömleğimin arkasını sıkıca kavramış Yok, bırakmam.deyip duruyordu. Özgür olmalıyım anne!diye böğürdüm.
Salak salak konuşma da formanı değiştir Deniz! Bu halde okula falan gitmeyeceksin. Yine otoriter ses. YETER! Bu sefer olmaz! Derin'i görmezsem ben ben olamam, gibi manyakça düşünürken aklıma adice bir fikir geldi.
Tamam,dedim omuzlarımı indirirken. Gitmeyeceğim. -
88.
+14Annemle babam da gelecekmiş hastaneye. Sevindim, dedi Derin yüzünü boynuma saklarken. Birazcık insanlıkları varsa gelmeliler zaten, diye konuştu iç sesim. Haklıydı. Acımasızlığın sınırlarını zorluyor olabilirlerdi ama gelmemeleri kadar aşağılık bir şey yapamazlardı.
Gelmeliler zaten. Derin kıkırdadı.
Bu onlar için büyük bir adım.
Kalbim acımaya başladı. Sevgi ekgibliği yeryüzündeki en büyük problemdi. O olmayınca hiçbir şey yolunda gitmiyordu. Nefret çözemezdi sorunları. Kin çözemezdi. Tek kurtuluş yolu sevgiydi. Sevmeyi bilmeyen insanlar da bir çeşit engelliydi bana göre. Görme engelli, duyma engelli, herkes hayatından memnun olabilirdi. Ama sevme engellilerinin bir kurtuluşu yoktu. Hayatlarının sonuna kadar hissizliğe mahkumlardı. -
89.
+14Nasıl ikna ettin?dedim hayretle. Omuz silkti. O bir kız. Ben de öyle. Hadi çabuk hazırlan bıcırık. Seni beklemem ona göre.
Yarım saat içinde hazırlanıp yola koyulmuştuk. Aklım almıyordu! Nasıl o kadar kolay ikna edebilmişti?
Derin bize yaklaşıp ikimize de baktıktan sonra hafifçe gülümsedi. Merhaba.
Eylül öne atılıp Derin'e sarıldı. ''Merhaba. Beni Deniz'den kurtardığın için çok teşekkür ederim. Tanıdıklarım helvamı yemek için daha hazır değiller.''
Derin Eylül'ün sarılışına karşılık verip Sorun değil,diyerek gülümsedi.
Hadi o zaman. Bir yerlere gidelim,deyip önden yürümeye başladı Eylül. Hala mal gibi Derin'e bakıyordum. Derin yanıma geçip karnıma dirsek attı. Vur! Sen de vur Derin! Sen de vur! Vur vur! Vur! -
90.
+13Uykum var dememiş miydin?dedi Derin kendini çimlerin üstüne bırakırken. Ona sarılmak ve yosun tutana kadar bırakmamak istedim. Ağzımı mağara misali tekrar ayırıp esnedikten sonra konuştum. Kesinlikle.
Çimlerin üstüne, Derin'in yanına uzandıktan sonra gözlerimi kapadım. Beynim anında kendini sessize almıştı. Uykunun beni kucaklamasını beklerken Derin'in sesini duydum.
Neden bu kadar ısrar ediyorsun?
Hı?dedim gözlerimi açmadan.
Neden beni kendine aşık etmekte bu kadar ısrarcısın?
Göz kapaklarımı araladım. Belki de artık ilk günden itibaren anlatmalıydım her şeyi. Bilmeyi hak ediyordu.
ilk günden beri aklımdaydı,dedim saçlarımı çekiştirirken. Böyle bir konuşmayı uykulu uykulu yapamazdım. ''Okulun ilk günü kantinde bana çarpmıştın. Bora'dan öğrendim kim olduğunu. Kimseyle sevgili olmadığını öğrenince de... Egom tavan yaptı sanırım. Bana karşı koyamayacağını düşündüm.'' Durup Derin'in yüzüne baktım. Kaşları havaya kalkmıştı. Bunu söylemiş olamazsın?der gibiydi. -
91.
+13Burası bu kadar erken saatte neden açık?dedim kahkahama son verdiğimde.
Bilmem ki. Bir keresinde evden kaçmıştım erken bir saatte. O zaman buldum burayı.
Ne zaman?dedim kaşlarımı çatarak. Evden kaçmış olması hoşuma gitmemişti ama aklıma bazı sebepler de gelmiyor değildi.
Annemler benimle konuştuğunda,dedi Derin omuz silkerek. Hata olduğumu söyledikleri zaman.
Kalbim tekrar acımaya başlamıştı. Bu anlardan nefret ediyordum çünkü kalbim içeride tonlarca ağırlığa ulaşıyordu ve kaldıramıyordum. Fazla, çok fazla ağırdı. Ama bir yandan da sinirlenmiştim.
Derin, bu konuyu hallettiğimizi sanıyordum?dedim ciddiyetle.
Hallettik zaten. Artık dert etmiyorum, inan bana.dedi gülümseyerek. Çok gerçek bir gülümsemeydi. Bu yüzden ona tüm kalbimle inandım. Gülümsemesine sırıtışla karşılık verdim. -
92.
+13Hadi lan oradan! Manyak manyak konuşma. Derin oğlum bu, boru mu?
Bora'nın kafasına bir tane geçirip susturdum.
Anlattığıma pişman etme lan!
Seni öldürürdü lan! Nasıl ucuz kurtuldun bu kadar?
Şans yetenek meselesi,dedim sırıtarak. Derin'in beni öldürmediği günün ertesindeydik. Bora'ya anlattığımdan beri beynimin içine etmişti. Dün heyecandan uyuyamamıştım da. Derin öyle bir şeyden sonra beni öldürmemişti. Kulağa komik olmayan bir şaka gibi geliyordu.
Senden hoşlanmaya başlamış kesin,deyip güldü Bora. Dediği gerçek olsa ne güzel olurdu. Allah'ım! Aptal aşıklara taş çıkartıyordum!
''Ben Derin'in yanına gidiyorum,deyip ayaklandım.iyi şanslar!''diye seslendi Bora arkamdan. -
93.
+13Tepki vermek için fazla uykum gelmişti. Gözlerimi açamıyordum bile.
Off!dedi müzik gibi bir ses. Bir daha da kıpırdamadı.
Ne kadar süre geçti bilmiyorum. Ama birinin beni dürtmesiyle gözlerimi açtım. Tikim var. Dokunmayın!
Başım bir omuzda duruyordu. Yukarı çevirip kim olduğuna baktım. Keşke uyanmasaydım, dedim içimden. Uyanmasaydım ya da uyuma taklidi yapsaydım anın tadını biraz daha çıkarabilirdim. Yine sırıtmak istedim ama çok sinirli bakıyordu Derin. Hemen doğruldum.
Niye evde uyumayı denemiyorsun?!dedi. Bakışları tenimi bıçak gibi kesiyordu ve canım yanıyordu.
Kusura bakma.
Baktım bile.diye cevap verdi. Uyuz! inatçı keçi!
Bilerek olmadı. Olmazdı zaten! Böyle dedikten sonra bakışları değişti. Sinirli değildi. Daha çok... Nasıl desem? Üzüntü? -
-
1.
0Seri panpa sardi
-
1.
-
94.
+13Beynimi, mantığımı, kendinden taviz vermeyen huyumu gibeyim. Derin'in canını sıktığım için o kadar kötü hissediyordum ki! Ben?! Bir kızı üzdüm diye kötü hissediyorum. Ben! Derlerdi de inanmazdım. Hatta demezlerdi bile. Eski arkadaşlarıma göre Kalpsiz. Bu kalpsizin çok fazla sevgilisi olmuştu ama birini üzdüğü için hiç üzülmemişti. Bu şehre geldiğimden beri çok fazla ilk yaşıyordum ve bu canımı sıkmaya başlamıştı. Hızla servisten çıkıp eve girdim.
Sözde eve gelir gelmez yatacaktım ama geldiğimden beri içimden özür diliyordum. Pazartesi gönlünü almak en iyisiydi. Bizim sınıfta olacaktı zaten. Ama pazartesiye kadar ne yapacaktım?
Anne, bir kızdan nasıl özür dilersin? Babam arkadan konuşmaya atladı.
Ne yaptın lan yine hergele! Gözlerimi devirdim.
Bir dur Devrim reyiz ya. Annem önce anlatsın. Sonra ben de anlatacağım. Söz. Babam sesimin ne kadar çaresiz çıktığını fark etmiş olacak ki elindeki gazeteyi sehpaya bırakıp tekli koltuğunda doğruldu. Hepimiz salonda oturmuş kahve içiyorduk. Tabii ben başımı elime yaslamış, düşünmekten içememiştim. -
-
1.
-2insan okuyacak aq kitap mı yaziyon
-
2.
0Devam guzel
-
1.
-
95.
+13Bilmeyi isterdim. Gerçekten isterdim. Ama olmuyor Deniz. Özür dilerim. Vakit harcadın ama... Bugün gelmene müsaade etmemin sebebi buydu. Yani... Bunu söyleyecektim. Artık uğraşma, olur mu? Kendini yoruyorsun.
Uğraşmayacak mıydım? Öylece bırakabilir miydim? Ya da dur, sadece kendimi mi yoruyordum? Ben yorulmuyordum ki! Allah aşkına! Kendisi de yakın davranmıştı! Şimdi neden dönüyordu dediği, yaptığı her şeyden?
Rol müydü?dedim zorla gülümseyerek. Ne derece gülümseme olduğu tartışılırdı. Yüz kaslarım yırtılır gibi bir his veriyordu.
başlık yok! burası bom boş!