/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 51.
    +16
    Sahile gelmemle birlikte kafası güzel Derin'i görmem bir oldu. Sarhoşluk anlamında değil, bildiğiniz, kafası güzel işte. Güzel kafası olan. Anladınız?

    Kalkabilmen ne büyük mucize,deyip sırıttı Derin aramızda bir metre varken. Mesafeyi hızla kapatıp yanaklarına yapıştım. Hunharca sıkarken Derin debelenmeye başladı. 

    Deniz! Ah! Hayvan! Bırak!

    intikam hayatım, intikam. 

    Derin'in yüzü kıpkırmızı kesildi. Gözleri önce iri iri oldu, sonra da sağ sol oynamaya başladı. Ne dediğimi anca o zaman fark edebildim. Hayatım mı? istemsiz olarak sırıtmaya başladım. Derin'in darbelerine maruz kalmadığıma mı seviniyordum yoksa bu kelimenin ona ne kadar yakıştığına mı emin değildim.
    Ne oldu?dedim arsızca sırıtmaya devam ederken.

    Ne? Ne oldu? dedim abartılı bir şaşkınlıkla. Derin gözlerini sıktı. Küçülmüş gözleriyle beni bir süre süzdü. 

    Can sıkıntısı hayatım, can sıkıntısı.dedikten sonra arkasını dönüp yürümeye başladı. Hayatım dedi! Bana hayatım dedi!
    ···
    1. 1.
      +1
      Panpa çok iyi gidiyor devam
      ···
    2. 2.
      0
      Kafası güzel sisndndbd
      ···
  2. 52.
    +16
    ''Eylül'e şiddet uyguluyormuşsun Deniz! Mağara adamı mısın?diye sertçe fısıldadı. Biliyordum işte böyle olacağını! Biraz alıngan, biraz da öfkeli bir ifadeyle ona cevap verdim. 

    Kuru iftira! O da sen de şiddet uyguluyorsunuz bana. Asıl mağdur benim,''deyip savunmaya geçtim. Derin'in gözleri kısıldı. Doğru söyleyip söylemediğimi anlamaya çalışıyor gibiydi. 

    Neden öyle söyledi peki?dedi doğru söylediğime kanaat getirince. 

    Seni görmek istedi,dedim Eylül'ün peşinden gitmeye başlarken. 

    Neden? 

    Bir süre bekledim. Bizmdurmanltmışolablrm.dedim sonra jet hızıyla. Derin kaşlarını çattı. 

    Amin? 

    Şey,deyip ensemi kaşıdım. Bizim durumu anlatmış olabilirim. 
    ···
  3. 53.
    +16
    Oradan bakınca ayı gibi mi görünüyorum?dedim Derin'e eğilerek. Kafasını geriye çekti. Çenesini dikleştirip konuştu. 

    Pek çok şeye benziyorsun buradan. 

    O saniye içinde dehşete düştüm çünkü bu cümle kızların bana söyleyeceği son şey bile olmazdı. Harika olduğumu söylerlerdi -ki bu doğruydu- ama hemen yanımda oturan bu velet bana hiç böyle bir şey söylememişti. Hakaret etmek konusunda ısrarcıydı. Gün intikam günüydü. Gıkımı çıkarmadan önüme döndüm ve filmi izlemeye başladım. Birkaç saniye sonra Derin işaret parmağıyla kolumu dürtmeye başladı. 
    Deniz?diye fısıldadı. işaret parmağı hala kolumu deşercesine dürtüyordu. Omuz silkip filmi izlemeye devam ettim. 

    Deniz?diye fısıldadı tekrar. Özür dilerim. 

    Sırıtmamak için bütün irademi kullanmak zorunda kaldım çünkü, şey, bu ses tonunu kullandığında muhteşem oluyordu. 

    Deniz? Küserim bak? Küsüyorum? Üç? iki?diye fısıldadı çocuk gibi. Tam Bir diyecekken sağa dönüp yanaklarını sıktım. 
    ···
  4. 54.
    +16
    Derin yapma, diye yalvardım. Gözlerim dolmuştu. Ağlamamak için zor tutuyordum kendimi. Ama Derin beni dinlemedi.

    ''Teşekkür ederim Deniz. ilk gün kantinde gelip omzuma çarptığın için, salakça espriler yaptığın için, defalarca Mert'ten kurtardığın için, sarıldığın için. En önemlisi,deyip gözünden akan bir damla yaşı hızlıca sildi.Sevmeyi öğrettiğin için teşekkür ederim. Çok büyük bir iyilik yapmış olmalıyım. Başka türlü senin gibi biri benimle ilgilenmezdi. Çok fazla şükrettim. Bak, sakın yine egoistlik yapma ama senin bana hediye olarak gönderildiğini düşünüyorum. 

    Kapa çeneni,dedim başımı iki yana sallayarak. Gözyaşlarım dışarıya çıkmak için savaş veriyordu ama izin vermemek için direniyordum. 

    Eğer bunları sana söylemeden öl- 

    Kapa çeneni kuş beyinli! Bir şey olmayacak!diye bağırdım.Çeneni kapat. Yoksa yemin ederim oraya gelip ben kapatırım.'' 
    ···
  5. 55.
    +16
    Şey... Aslında hiç gelmemişlerdi.dedim yavru köpek bakışları atarken. Derin ne dediğimi idrak edince yüz hatları keskinleşti. Gözleri öfkeyle parladı. Yavaş ama bir o kadar da sert adımlarla bana yaklaşmaya başladı. Ne yalan söyleyeyim, yutkunmadan edemedim. Bir anlık buhranla koşmaya başladım. Derin arkamdan Deniz! Buraya gel!diye çığlık atıp koşmaya başladı. Ağacın etrafında kuduz köpek misali koşturmaya başladık. Hunharca daire çiziyorduk. Kendimi kaptırmış olmalıyım, çünkü daire çizmeye devam ederken karşımda beni bekleyen bir adet Derin'i son anda gördüm ve olan hızımla ona çarpıp ikimizi birden yere düşürdüm.

    Oha,dedi cılız bir ses. Ağırsın, öküz. Nerede olduğumun farkına varınca hızla Derin'in üzerinden kalktım.

    Özür dilerim. Gerçekten. Yüzümü ateş basmıştı. Ünlü düşünür Burger King'in de dediği gibi 'Ateş beni çağırıyor'du. Ama bu durumda olan sadece ben değildim. Derin de karşımda kırmızının  tonlarına bürünüyordu.
    ···
  6. 56.
    +16
    Derin'in çantasını toplamasını bekledikten sonra beraber sınıftan çıktık. Geçen sefer uyuduğumuz tepenin yolunda ilerlemeye başladık. Derin fazla sessizdi. Keşke düşünce okuyabiliyor olsaydım diye geçirdim içimden. 

    Tepeye yavaş yavaş çıkmaya başlamıştık. Cidden ama cidden, bütün samimiyetimle söylüyorum, Derin o kadar yavaştı ki! Kaplumbağa gideceğim lafında ciddi olduğunu hiç düşünmemiştim.

    Derin?dedim. Köpekten korkar mısın? 

    Evet. Isırıyorlar. Neden ki?dedi. Aklıma gelen fikir çok ayıycaydı ama aklına eseni yapan bir insandım. 

    Şey... iki tanesi koşarak buraya geliyor da?dedim dudağımı dişleyerek. Arada bir arkaya kaçamak bakışlar atmam Derin'i çileden çıkarmaya yetmişti. Deniz kaç!dedikten sonra yokuş yukarı hızla koşmaya başladı. Arkasından sırıtarak baktım. istediğinde kaplumbağa değil çita oluyordu maşallah. Yetişmek için adımlarımı hızlandırdım. Sonunda dev ağacın altına varabildiğimde Derin ağacın gövdesine yaslanmış kegib kegib nefes alıyordu. Gittiler mi?diye sordu. 
    ···
    1. 1.
      +2
      4 saniyede suku attım o yee
      ···
    2. 2.
      0
      4 saniyede suku attım o yee
      ···
    3. 3.
      0
      Bende 4 dakkada 😂😂
      ···
    4. diğerleri 1
  7. 57.
    +16
    ''Ama sonra sen Derin'lik yaptın ve beni arkadaş haricinde göremedin. Başlarda hırstı sanırım. Hala emin olamıyorum. Ama insanın seni sevesi geliyor, Derin. Garip bir şekilde sevdiriyorsun kendini. Uzak kalmayı denedim ama bir taka yaramadı aslına bakarsan. Sonra senin düşüncelerini öğrendim. Aşk hakkındaki. Gerçek değil diye sevmiyordun kimseyi. Eh, ben gerçekmiş gibi hissediyorum ve sana da göstermek istedim Haklıyım bence.dedim gözlerimi kısarak. içten içe durumu sorguluyordum. DerinHaksızsın,dese ne olacaktı?

    Kızma ama hala öyle düşünüyorum,dedi Derin gözlerini gökyüzünden ayırmadan.Bak, sen öğrenmeye başladığımı düşünüyor olabilirsin ama... Cidden Deniz. Sevmek zor değil mi? Birine nasıl güvenebilirsin ki?Ses tonu annesinden yeni bir bilgi öğrenmeye çalışan çocuk gibi çıkıyordu. Gerçekten merak ediyordu Derin. 

    Bunun nasıl olduğu hakkında bir fikrim yok Derin. Öylece... Oluyor işte. Farkında bile olmuyorsun. Biri hayatına giriyor, ruhun duymadan önemli bir yere geliyor kalbinde. Soruna cevap vermeyi isterdim ama... Gerçekten bilmiyorum.'' Kalbim acıyordu. Ben öğrenmeye başladığını düşünürken, nasıl olur da aksini söylerdi? Nasıl hem bu kadar sevecen olup, hem de acımasızlığın sınırlarını zorlayabilirdi? Evet Derin acımasızdı. Sevgi dolu bir yüreği vardı ama çok çok fazla acımasızdı. Terazinin bir ucunda melekken, diğer ucunda şeytan olabiliyordu. Tek yapmanız gereken şey tersine gitmekti ve başınıza alabileceğiniz en korkunç belayı alırdınız. Ailesine veremediği sevgiyi arkadaşlarına veren kız. Aşık olmayan kız. Aşkı vıcık vıcık bulan ve bunu karşısındakine acımadan söyleyen kız. Derin'in özeti buydu.
    ···
  8. 58.
    +15
    Ben nereden bileyim? Buranın müdavimi sensin. Söyle bir şeyler. 

    Derin sırıttıktan sonra yanımıza gelen garsona iki sıcak çikolata ve çeşitli simitler sipariş etti. Garson gülümseyerek yanımızdan ayrıldı. 

    O kadar çeşidi yiyebilecek misin?dedim Derin'e şüpheyle bakarken. Omuz silkti. 

    Yememem için bir sebep söyler misin? 

    Doğru,diye mırıldandım. Ayısın sen. Neden yemeyesin? 

    Bana hakaret etmek çok hoşuna gidiyor değil mi? 

    Ne yalan söyleyeyim, çok hoşuma gidiyor.dedim gülerek. 

    Benim de hoşuma gidiyor, yalı kazığı. Kahkahalarla gülmeye başladım. Ne çeşit bir benzetmeydi o?
    ···
  9. 59.
    +16 -1
    Ciddi olamazsın,dedi gülmeye devam ederek.

    Niye olamazmışım? Lakabını aldığın kitabı okumadın mı? Feride Kamran için yanıp tutuşuyordu? Tabirim için bağışlayın ama resmen laf sokmuştum. Bunun verdiği tatminle çenemi dikleştirdim. Derin kollarını önünde bağlayıp kafasını yukarıya kaldırdı. Bana yakın olduğu zamanlarda gözlerime bakmak için yaptığı bir hareketti bu. 

    ''Kamran Feride için yanıp tutuşuyordu bir kere. Ama yine de benim bir Kamran'ım olmayacak.

    Nasıl inandırabilirdim ki onu? Kendini sadece arkadaşlığa adamış, inatçı, çocuk, mızmız birine nasıl anlatabilirdiniz aşkın var olduğunu? Kendini bir kabuğa çekmiş, olan biten her şeyi içeriden izleyip yorum yapıyor, gülüyordu.

    Bir Kamran'ın olacak Çalıkuşu. O gün geldiğinde yüzünün halini görmek isterdim.''
    ···
  10. 60.
    +15
    Bu yüzden fonksiyonları iyi bilin. Yoksa...

    Off! diye mırıldandıktan sonra kafamı sıraya koydum. Bana ne fonksiyonlardan abi? O beni biliyor mu da ben onu bileceğim?

    Sağa dönüp Derin'i izlemeye başladım. Saçları yüzünü kapamıştı. Pür dikkat tahtayı izliyor gibi görünüyordu. Sonra ayaklarına baktım. Sallanıp duruyordu. Salak. Yine müzik dinliyordu. Ayak hareketlerine bakarsak bayağı hızlı bir müzikti. içimden sessiz sessiz güldükten sonra gözlerimi kapadım. Derin birkaç gün sonra ameliyat olacaktı. Durumunu bilen sadece Burak, Bora ve ben vardık. Ah, hayır. Eda da vardı. Teneffüste ondan özür dilemem gerekiyordu. Dilemezsem Bora bana şiddet uygulayacağını söylemişti. Zaten düzenli olarak şiddet gördüğümden kabul etmiştim. Beynim kendini uyku moduna alırken çalan zil sesiyle kendime geldim. Kafamı kaldırıp gözlerimi ovuşturduktan sonra etrafı izlerken Miray bana dönüp sırıttı.
    ···
  11. 61.
    +15
    Doğru duymuşsun. Şimdi git. 

    Derin salaklaşma. Tabii ki gitmiyorum. Anlat bana her şeyi. 

    Önemli bir şey yok Deniz. Gider misin? diye sordu bıkkınlıkla. 

    Ölebilme ihtimalin olduğunu duydum ve bana önemli değil mi diyorsun? Kafatasının içinde ne var Derin? Orada olması gereken bir organ var. Nerede o? diye bağırdım. Boğazım acımaya başlamıştı. Ama Derin'in inatçılığının bir gün beni öldürmesi korkusu daha fazlaydı. Beni deli ediyordu. 

    Evet önemli değil! Böylesi daha iyi! diye bağırışıma bağırışla karşılık verdi. Derin bir nefes aldıktan sonra vücudumu ona döndürüp ellerini ellerimin arasına aldım. Şaşkınlıkla bana bakmaya başladı.
    ···
  12. 62.
    +15
    Can sıkıntısı, dedikten sonra masanın üzerinde duran bardağı kafasına dikti. Bitirene kadar içmesini izledim sessizce. Sonunda bitirip bardağı masaya koyduğunda bilgisayarı düzeltip yerinde doğruldu. 

    Seninle bir şey konuşacağım. 

    Zaten konuşmak için buradayız. dedim gülerek. içten bir gülümseme değildi ve kaslarım resmen yırtılıyordu. Acı çekiyordum. 

    Hayır, öyle değil, dedi kafasını iki yana sallarken. Beni iyi dinle ve sakın sözümü kesme. Tamam mı? Kafamı olumlu anlamda salladım. 

    Olur da çıkamazsam oradan-
    ···
  13. 63.
    +15
    Hiç yardımcı olmuyorsun ama?

    Oluyorum oluyorum,deyip adımlarımı hızlandırdım. Derin yanımda sızlanıp duruyordu. Bir ara gözlerimi çıkarıp kendi gözlerine takmakla bile tehdit etti beni. inanamadım. Ve kabul etmek gerekirse, biraz da ego kastım. 

    ''Ee Derin? Öğrenmek istediğin bir şey var mı Deniz'le ilgili?diye sordu Eylül. Derin bana baktı. Rahatlatmak için gülümsedim.

    Imm... diye düşündü Derin.Aklına ne gelirse anlat. Dinlerim.deyip sırıttı.

    Rahatlamış olması hoşuma gidiyordu ama... Eylül ilkokula başladığımda nasıl hüngür hüngür ağladığımdan başlayıp hala çizgi film izlediğimle sonlandırınca konuşmasını, Derin gülmeye başladı. 

    Aslında ben de izliyorum çizgi film,dedi yaramaz bir çocuk gibi. Bu haline güldüm. 

    Tencere kapak,diye mırıldandı Eylül. Derin kıpkırmızı kesildi.

    Şey... Artık kalksak olur mu?dedi.Yarın matematik sınavı var. Yapamayacak olmam başlı başına bir gerçek ama insan çabalıyor işte.'' Öyle bir söylemişti ki bunu birden matematik seviyesini merak etmiştim.
    ···
  14. 64.
    +15
    Benim de gitmem gerekiyor zaten, dedikten sonra Burak ayağa kalktı. Görüşürüz Aslı Teyze. Derin'i yanağından öpüp çıktı. Burak'ı tekrar kıskandım. Ensemi dalgınca kaşımaya başladığımda Derin'in annesi bana döndü.

    Sen gitmeyecek misin? 

    Deniz kalacak, dedi Derin konuşmama fırsat vermeden. içimdeki geri zekalı Deniz Kapak! demeyi çok istiyordu ama onu susturdum. Derin'in annesi beni milyonuncu kez süzdü. 

    Ben yan odada kalacağım. Bir şey olursa ara, dedikten sonra arkasını dönüp yürümeye başladı. Babası, adı neydi? Her neyse, insan azmanı kadının arkasından Bekle, diye seslendikten sonra kalkıp gitti. Anladığım bir şey varsa, o da adamın kadını sevdiğiydi. Tamam, belli etmemeye çalışıyor olabilirdi ama onun üzerinden ayırmadığı gözlerini incelemek için birkaç saatim olmuştu. iyi de, niye salak salak işler yapıyordu annesi Derin'e? Bu kadar cins bir aileyi aklım almıyordu.
    ···
  15. 65.
    +15
    Bütün hücrelerim inkar ediyordu bunu. Derin bir hata değildi. ilk gün kantin sırasından gelip bana çarpan, sonrasında hayatımın önemli bir parçası haline gelmiş olan kız bir hata değildi. Ona sevgi göstermediler diye tehlikeli olup olmadığına bakmadan herkesle arkadaş olan, annesi ve babasıyla paylaşamadığı tüm sevgiyi arkadaşlarına veren kız bir hata değildi. Annesiyle babasının gram beyni yoktu. insan bile olamazdı onlar. Böyle bir mükemmeliyeti sevmemek koca bir günahtı! Onun yüzüne  bir hatadan ibaret olduğunu söylemek yeryüzündeki en büyük suçtu. 

    Bütün bunları söylemek istiyordum ona. Ama ağzımı açıp da tek kelime edemiyordum. Yapabileceğim en iyi şeyi yaptım. Yanına yaklaşıp sıkıca sarıldım. Kollarını boynuma dolayıp sarılışıma karşılık verdi. Sakın bana acıma,dedi hıçkırıklarına son vermeye çalışırken. Eğer bana acırsan seni öldürürüm. 

    Sana acımıyorum. Sesimin çıkmasına o kadar çok şaşırmıştım ki konuşan ben miyim diye birkaç saniye düşündüm. Üzülüyorum. Annen ve baban için. Sen bir hata değilsin. Seni sevmemek büyük bir aptallık Derin. Ben anne ve babana acıyorum. Seni sevmekten kendilerini mahrum bırakmışlar. Aklı başında olan her insan seni sever. 
    ···
  16. 66.
    +15
    Teneffüs bitene kadar dışarıda kalıp Derin'in getirdiği ıhlamuru bitirdim. Sonrasında sınıfa gidip yerime oturdum. Ders ne?diye sordum Bora'ya. Almanca.dedi. Eh. Almanca'm da fena değildir. Kuzenlerimin %70'i Almanya'da yaşayınca gidip gelmek zor olmuyordu oraya.

    Hoca sınıfa girip derse başladıktan sonra sınıftaki herkes sesi kesti. Tabii bu sessizlik ben patlama misali hapşırana kadar sürdü. Herkesi bırakıp sağ tarafımda oturan Derin'e gülmeye başladım. Korkudan yerinde sıçramış, elindeki sözlüğü yere düşürmüştü. 

    Kaşlarını çatıp bana baktı. Ne diye gülüyorsun?! 

    Komikti.dedim konuya açıklık getirerek. Kaşlarını çatmaya devam ederken bir anda üzerime sözlüğü fırlattı. Sözlük omzuma hızla çarpıp yere düştü. Derin şirin bir gülümsemeyle bana bakıp Çok yaşa.dedi.

    Amin.dedikten sonra sözlüğü alıp sırama koydum. Sözlüğümü geri alabilir miyim?dedi müzik gibi sesiyle. 

    Hayır,dedim direk. Sonra onunki gibi haince gülümsedim. Artık benim. 
    ···
  17. 67.
    +14
    Denerim, dedikten sonra gülümsedi Derin. Hemşire gittiği danışmadan geri dönmüştü. Derin'in olduğu sedyeyi hasta bakıcıyla birlikte iterek koca asansöre soktuktan sonra bir alt katın düğmesine bastılar. Asansörün metal kapısı yavaşça kapanırken herkes merdivenlere yönelmişti. Hızlıca alt kata indikten sonra ameliyathanenin önüne geldik. Derin'in yanına gidip bir elimi sedyenin baş kısmına yaslayıp hafifçe eğildim ve gülümsedim. 

    Sakın korkma. Hepimiz buradayız. Sen çıkana kadar şu duvarla arkadaşlık kuracağım. deyip çenemle sağ taraftaki duvarı işaret ettim. Derin gülümsedi. 

    Korkmuyorum. 
    ···
  18. 68.
    +14
    Ders seçmeliydi. Resmi seçmiştim. Çizebildiğimden değil tabii ki. Seçim yapmam gerekiyordu ve ben de onu seçmiştim. Ve kayıtlara geçsin diye söylüyorum; berbat resim yapardım. 

    Resim atölyesine girdim ve karşılaşmayı en son beklediğim kişiyi, Derin'i gördüm. Sen müzik dersinde değil miydin?dedim sırama doğru ilerlerken. Burası neden boştu? Ah, teneffüs bitmemişti. Ayrıca kantindeydin de?diye sorularıma devam ettim. 

    Derin kollarını önünde bağlayıp bana doğru yürüdü. 

    Bir daha bana gülme,dedi sertçe. Bir hafta boyunca ikimiz de ortalıkta soğuk nevale gibi dolaşmıştık ve o gelmiş bunu mu dert ediyordu? Salak.

    Sana güldüğümü sanmıyorum?dedim. Sıraya oturmaktan vazgeçmiş, duvara yaslanmıştım. Ellerimi cebime sokup umursamaz tavrıma büründüm.

    Bal gibi de bana güldün! 

    Derin pgibopat mısın? Evet sana güldüm, ne olacak?dedim öfkeyle. 

    Bana gülmeni istemiyorum! Yavaş yavaş artan öfkemi dizginlemeye çalıştım. 

    Ah, doğru. Sana sadece erkek arkadaşın gülebilir ne de olsa değil mi? Başkası gülerse Çalıkuşu kendisi olamaz. Bu arada, o nerede?dedim alayla karışık öfkemle.
    ···
  19. 69.
    +14
    GÜNAYDIN. Baslayalim mi yavaştan ?
    ···
    1. 1.
      0
      Başla panpa
      ···
  20. 70.
    +14
    Bayan negatifin yüzü şaşkınlık doluydu. Adamda ise pişmanlığın kırıntıları vardı. 

    Çocuk haklı, dedi beni şaşırtarak. Kadının kolunu tuttu. Yürü. Bir kez olsun dediğimi yap. Odadan çıkarken ve arkasında Derin'in annesini de sürüklerken babama döndüm.

    Çok büyük terbiyesizlik yaptın Deniz! Seni böyle mi yetiştirdim ben?! dedi sertçe. Kafamı iki yana salladım. 

    Terbiyesizlik değildi. Olan biteni bilmiyorsun. 

    Deniz! 

    Sakin ol Devrim, diye araya girdi annem. Böyle davranıyorsa haklı sebepleri vardır. Terbiyesiz bir çocuk değil o. 
    ···