-
701.
0128 de kaldim
-
702.
0Yazsana amq
-
703.
+14GÜNAYDIN. Baslayalim mi yavaştan ?
-
-
1.
0Başla panpa
-
1.
-
704.
+16''Ama sonra sen Derin'lik yaptın ve beni arkadaş haricinde göremedin. Başlarda hırstı sanırım. Hala emin olamıyorum. Ama insanın seni sevesi geliyor, Derin. Garip bir şekilde sevdiriyorsun kendini. Uzak kalmayı denedim ama bir taka yaramadı aslına bakarsan. Sonra senin düşüncelerini öğrendim. Aşk hakkındaki. Gerçek değil diye sevmiyordun kimseyi. Eh, ben gerçekmiş gibi hissediyorum ve sana da göstermek istedim Haklıyım bence.dedim gözlerimi kısarak. içten içe durumu sorguluyordum. DerinHaksızsın,dese ne olacaktı?
Kızma ama hala öyle düşünüyorum,dedi Derin gözlerini gökyüzünden ayırmadan.Bak, sen öğrenmeye başladığımı düşünüyor olabilirsin ama... Cidden Deniz. Sevmek zor değil mi? Birine nasıl güvenebilirsin ki?Ses tonu annesinden yeni bir bilgi öğrenmeye çalışan çocuk gibi çıkıyordu. Gerçekten merak ediyordu Derin.
Bunun nasıl olduğu hakkında bir fikrim yok Derin. Öylece... Oluyor işte. Farkında bile olmuyorsun. Biri hayatına giriyor, ruhun duymadan önemli bir yere geliyor kalbinde. Soruna cevap vermeyi isterdim ama... Gerçekten bilmiyorum.'' Kalbim acıyordu. Ben öğrenmeye başladığını düşünürken, nasıl olur da aksini söylerdi? Nasıl hem bu kadar sevecen olup, hem de acımasızlığın sınırlarını zorlayabilirdi? Evet Derin acımasızdı. Sevgi dolu bir yüreği vardı ama çok çok fazla acımasızdı. Terazinin bir ucunda melekken, diğer ucunda şeytan olabiliyordu. Tek yapmanız gereken şey tersine gitmekti ve başınıza alabileceğiniz en korkunç belayı alırdınız. Ailesine veremediği sevgiyi arkadaşlarına veren kız. Aşık olmayan kız. Aşkı vıcık vıcık bulan ve bunu karşısındakine acımadan söyleyen kız. Derin'in özeti buydu. -
705.
+13Bilmeyi isterdim. Gerçekten isterdim. Ama olmuyor Deniz. Özür dilerim. Vakit harcadın ama... Bugün gelmene müsaade etmemin sebebi buydu. Yani... Bunu söyleyecektim. Artık uğraşma, olur mu? Kendini yoruyorsun.
Uğraşmayacak mıydım? Öylece bırakabilir miydim? Ya da dur, sadece kendimi mi yoruyordum? Ben yorulmuyordum ki! Allah aşkına! Kendisi de yakın davranmıştı! Şimdi neden dönüyordu dediği, yaptığı her şeyden?
Rol müydü?dedim zorla gülümseyerek. Ne derece gülümseme olduğu tartışılırdı. Yüz kaslarım yırtılır gibi bir his veriyordu. -
706.
+13 -1Rolden kastın ne bilmiyorum. Ama mutlu olman için öyle yapmıştım. Daha fazla bağlanabileceğini düşünemedim. Özür dilerim. Ama bundan sonra beni hiç tanımamış gibi yap olur mu?dedi. Sesinden pişman olduğu gayet net anlaşılıyordu ama yine de benimle oynamıştı! Derdim neydi ki? Gittiğine üzülmeyi bırakıp ondan nefret etmem gerekirdi. Benimle oynamıştı! Bu gerçeği söyleyeceği gün bana hayatım demişti ve şimdi defolup gidecekti. Beni hiç tanımamış gibi yap deyip çekip gidiyordu! Bencildi. Çok bencildi.
Derin'le tanıştığım günden beri benimle olan acı yine gelip yerine yerleşti ve işkence etmeye başladı. Acımasızlığı had safhadaydı. Öldürüyordu. Bedeniniz yaşamaya devam ediyordu ama ruhunuzu yavaş yavaş parçalıyordu. Kanatıyordu. -
-
1.
0devam et
-
1.
-
707.
+3Klagib kadın milleti işte
-
708.
+1Devam et panpa
-
709.
0Devam reyis
-
710.
+1Hadi daha panpa
-
-
1.
0Ne sahtesi amk taşşşak mı geçiyon
-
1.
-
711.
+2Bu ne yavaşlık amk
-
712.
0Hadi panpa
-
713.
+10Şey... Bunu istemek tamamen bencillik olacak. Hatta beni kovabilirsin bile ama... uyuyabilir miyiz?diye sordu başını bana çevirerek. Hayır demeliydim. Bağırıp çağırmalıydım. O minyon bedenini alıp tepeden aşağı yuvarlamalı ve ardından bir yığın küfür savurmalıydım. Bu kadar bencillik o bedene fazla diye yırtınmalıydım. Ama neden yapamıyordum? Neden bunu yapmak için içimde en ufak bir istek yoktu?
Derin'i sebepsizce seven yanım Yap gitsin dedi. Nasılsa son günün. Tadını çıkar. Bu yanımı dinlememem gerekirdi ama dinlemeyi deli gibi istiyordum. Her bir hücrem haklı buluyordu bu düşünceyi. Ölümüne destekliyordu. -
714.
+9Sesli cevap vermek yerine kafamı salladım ve Derin'e yaklaştım. Benden daha hızlı bir şekilde bana yaklaşıp kafasını boynuma gömdü ve bir daha kıpırdamadı. Bu yaptığı hareket bende şok etkisi yapmıştı. Derin, bana sarılarak mı uyuyordu? Gözlerimi birkaç kez kırpıştırdıktan sonra bir elimi ürkekçe sırtına dolayıp diğer elimi saçlarına gömdüm. Daha önce hiç böyle sarılmamıştık. Böyle sarılmanın ayrılıkla sonlanacağını bilseydim eğer, hayatta en istemeyeceğim şeylerin başını çekerdi.
Boğazıma oturan yumruyu gidermeye çalışırken gözlerimi kapattım ve uyumaya çalıştım. Biraz uğraşmam gerekmişti. Başım delicesine ağrıyor, boğazımdaki yumru dışarıya çıkmak için mücadele veriyor, enseme kızgın bir demir sokuluyordu ama tüm bunlara rağmen uyuyabilmiştim.
Saçlarımda hissettiğim baskılarla uyandım. Hafifçe araladığım göz kapaklarımın ardında Derin'i gördüm. Saçlarımı okşuyordu. Bugün hayatından çıkacaktım ama o saçlarımı okşuyordu! Bütün benliğimle bencil olduğunu bir kez daha kabul ettim.
Uyandın mı?dedi gülümseyerek. Ben de uyanmanı bekliyordum. Saat iki oldu. Gitme vakti. -
715.
+11Gitme vakti. Doğru. Gitmenin vaktiydi. Bundan sonra birer yabancı olacaktık. Hiç tanımamış gibi yapacaktık. Yapabilir miydi? O kadar mı hiçtim gözünde?
Uzandığım yerden doğrulunca Derin de doğrulup dizlerinin üstüne çöktü. Yüzünde bir gülümsemeyle bana yaklaştı. Beynim deli gibi Ne yapıyor?sorusunu sorarken kalbim pır pır atıyordu. Derin sonunda yüzüme iyice yaklaşıp alnıma ufak bir öpücük kondurdu. Teşekkür ederim,dedi dinlemekten bıkmadığım, müzik gibi sesiyle. Denedin. Ve... Özür dilerim. Cümlesini bitirir bitirmez ayağa kalktı ve yüzüme bakmadan arkasını dönüp hızla tepeden aşağı inmeye başladı. Derin'siz bir Deniz bırakmıştı beraber defalarca geldiğimiz tepede. Bencilliğiyle yüz yüze getirmişti beni ve sonunda kendini benden alıp uzaklaşmıştı.
Ağlama! Sakın ağlama! Bencil o. Böyle bir sevgiyi hak etmiyor.
içimden sürekli tekrar ediyordum. Hayır! Ağlamayacaksın! Şu lanet yumru boğazından defolup gidecek. Tıpkı onun gibi ve rahata ereceksin. Sakın! Ağlama! -
716.
+13Kendime ne kadar söz geçirebildiğim tartışmaya açıktı. Gözlerim bütün öfkeyi barındırırken, bir yandan da iri göz yaşları döküyordu. Birini bu şekilde sevmemeliydiniz. Severken zaten can yakıyordu ama gittiğinde acı dayanılmaz bir hal alıyordu. Ruhunuz hastalanıyordu. Sonra da bedeninize işliyordu ve enkaz haline geliyordunuz. Yavaş yavaş.
O gün o tepede öldüm ben..
Giderken ardından bakakaldim. Tek başına, çaresiz kaldım. 2 saat daha tepede oturup eve gittim.
Gerçekten hayat bu kadar berbat olamazdı.. eve gittim ama hani derler ya canlı cenaze gibiydim. Sessizce yemeğimi yedim. Evdekilere birşey belli etmeden sessizce odama çıktım, yatagima uzandım. Saatlerce düşündüm düşündüm düşündüm.. gozyaslarim icime doğru akarken uyuyup kalmışım.
Ertesi gün aynı sekikde uyanıp okula gittim ne kadar okula gitmek istemesem de.. -
717.
+9 -1Elimde olsa, aylar öncesine geri dönmek, babamın aldığı taşınma kararını hiç duymamak isterdim. Bu okula gelmemek isterdim.
iç sesim O olmasa olmayacakmışsın gibi konuşmayı kes! diye azarladı. Haklıydı. Böyle davranmaya son vermeliydim. Sevmek için bir kalbi olmadığına üzülmeliydim sadece. Bilemeyecekti. Nasıl mutlu ettiğini, mutsuz ettiğini, acıtan bir sevgiyi hissedemeyecekti.
Deniz!
Bora'nın sesi kulaklarıma dolarken gözlerimi kırpıştırıp etrafıma baktım. Bahçeye hangi ara çıktığımızı hatırlamıyordum. Ne? dedim Bora'ya dönüp.
Zil çaldı. Acı çekmen bittiyse yürü, yoksa geç kalacağız.
Bora'ya olanları anlatmıştım ve Derin'e ölesiye kızgındı. Moralimi düzeltmemi istiyordu ama bunu yapamadıkça da sinir krizlerine giriyordu. Ona hak vermiyor değildim. Ama beni tam olarak anladığı söylenemezdi. Koridorda çarptığı Eda'yla araları gayet iyiydi. Koca bir nefes alıp birkaç saniye bekledikten sonra nefesimi geri verdim. -
718.
+8Tamam. Umursamayacağım. Ben iyiyim.
Ha şöyle, deyip sırıttıktan sonra sırtıma sertçe geçirdi.
Uykum var, deyip gerindim. Bu kasvetli havadan bir nebze olsun kurtulmak ruhumu ferahlatmıştı resmen. Sınıfa girdiğimizde gözlerim Burak'a takıldı. Derin bugün de yoktu ve yine yalnız oturuyordu. Göz altları çökmüştü. Günlerce, belki haftalarca uyumadığını düşünebilirdiniz. Yerimize geçtikten sonra Bora'ya döndüm.
''Bora, Burak'a sorsana bir Derin neredeymiş.Bora abartıyla gözlerini devirdi.
Yine mi?''
Merak etmem kadar normal bir şey olamazdı. Ayrıca Bora Derin'in 'en yakın arkadaşlarından' biri değil miydi? Nasıl bu kadar kas kafalı ve taş kalpli olabiliyordu?
Burak! Derin nerede? dedi Bora umursamazca. Burak yorgun gözlerini bize çevirdi.
Hasta biraz, dedikten sonra önüne döndü. Bora yüzüme dik dik bakmaya başladı. Elimi ağzıma kapayıp sanki konuşan ben değilmişim gibi camdan dışarıyı izlerken fısıltıyla sordum.
Nesi varmış? -
719.
+11Önemli değil, dedikten sonra kafasını vurup yattı Burak. Bu hareketinden daha fazla konuşmak istemediği anldıbını çıkardım. Merak vücudumu yavaşça ele geçiriyordu. Tam yeni bir soru soracakken sınıfa hoca girdi ve susmak zorunda kaldım. Hayatımda bir ilki gerçekleştirerek ingilizce dersinde kafayı vurup yattım. Bu inanılmaz bir şeydi. idil Hoca da bunu fark etmiş olacak ki sıraların arasında dolaşırken başımda dikilip beni şöyle bir süzdü.
Deniz? iyi misin oğlum?
Kafam ingilizce'yi bile almıyorsa hiçbir şeyi almaz diye düşündükten sonra oyuncu yanımı ortaya sererek yüzümü buruşturdum.
Hayır hocam. Sanırım kusacağım, dedikten sonra öğürdüm. O kadar gerçek bir öğürme olmuştu ki bir an için sınıfın ortasında ciddi ciddi kusacağımı sanmıştım. Korku iki saniyelik bir tavan yaptı. idil Hoca anında geri çekildi.
Çıkmak istersen çıkabilirsin. -
720.
+10Bence de, deyip bir kez daha öğürdükten sonra ayağa kalkıp yürümeye başladım. Hocanın görüş alanından çıktıktan sonra buruşuk yüzüm yerini haince bir gülümsemeye bıraktı. Sınıf kapısını kapatıp arkama dönmüştüm ki merdivenlerden çıkan Derin'i gördüm. Hain gülümsemem solarken şöyle düşünüyordum; Onunla konuşmalıyım. Ama bir yanımda şöyle düşünüyordu; Hayır, o bencil bir insan.
Derin polo şekerlerinden yiyerek merdivenden çıkmaya devam ediyordu. Son anda kafasını kaldırıp beni görünce gözleri irileşti ve iki saniye önce ağzına attığı polo boğazına kaçtı. Delicesine öksürmeye başlarken ben de dudaklarımı birbirine bastırıp kahkahamı engellemeye çalıştım. Ama olmuyordu. Duvara yaklaşıp içimden sessiz sessiz kahkaha attıktan sonra duvardan kendimi ayırdım.
Hasta değil miydin sen? dedim yüzüme ciddi bir ifade takarken. Derin merdivenleri bitirmiş karşımda duruyordu.
Öyleyim. Ama geldim, dedikten sonra bir kez daha öksürdü. Ensemi kaşıdım.