+158
-4
Aradaki günleri klagib geçirdim. Dışarı çıktım bir ara Deniz ile Peste yendim iddaa olarak bir şeyler alacaktı o sırada geçtiğimiz kolye falan satan dükkandan, bana bir bileklik aldı. Üzerinde baykuş simgesi vardı bilekliğin. Hoşuma gittiği için bir tane de kız modeli olanından aldım. Öykü'ye hediye edecektim.
Pazartesi günü sabahtan okulda kendi sınıfımın sırası yerine onların sırasına geçtim, istiklal marşı okunurken. istiklal marşını okuduktan sonra onun sınıfına kadar birlikte gittik. Daha sonra ertesi tenefüs Deniz, Öykü ile aynı sınıfta olan sevgilisinin yanına giderken ben de Deniz'in yanındaymış gibi Öykü'nün sınıfına gittim. Deniz Ben ve Ayça(sevgilisi) muhabbet ederken, birden arka sıradan Öykü adımı seslendi. Kafamı çevirip ona baktım, üstünde sabahki kalın hırkanın yerinde daha ince siyah bir hırka vardı, ayağında ise mor ayakkabısı, etek boyu dizinin biraz üstünde idi ve siyah bir çorap giymişti. Beyaz tenli olduğu için siyah bir şey giyince çok yakışıyordu. Gidip yanına oturdum. Biraz öyle normal konuştuk muhabbet sohbet ettik. Bana Nazım Hikmet'in memleketimden insan manzaraları adlı kitabını verdi, ardından bir kitap daha çıkardı. Bak bunu aldım dedi. Onunla konuşurken bahsettiğim kitaptı. Ernst Mayr'ın Evrim Nedir kitabı. Beni dinlediğini görmek hoşuma gitmişti. Teşekkür edip aldım ve ona sarıldım ama arkadaşça bir sarılmaydı. Kitaptan bir kaç şiiri ona okuduktan sonra tekrardan teşekkür ettim. Ve onu kızdırmak için Atsız veya Yahya Kemal daha iyidir bilesin dedim. Ulan bu kıza gittikçe tutuluyordum. Başka kim sevdiği kız ile, kafiyenin gerekliliği ve önemi üzerinde konuşabilirdi ki. Dersleri öyle geçirdim. Öğle arasında bu sefer kitap okumak yerine yanına geldim. Kitaptan 1-2 tane daha şiir seçip birlikte okuduk ve konuştuk onunla iken her şey daha eğlenceli geliyordu.
Sonraki tenefüslerde yanına uğramadım. Çıkışta biraz gözlerim onu aradı. Üstünde ince hırkası vardı. Koşarak diğer insanların arasıdan onun yanına gittim. Birlikte biraz yürüdük ve günlük konuşmalar yaptık. Seninle iken zamanın nasıl geçtiğini farkedemiyorum dedi. Ben de dedim. Bir sessizlik oldu. Sessizliği içimden gelen anlık bir cesaret ile "Öykü" diyerek böldüm. "Efendim" dedi. "Sana bir şey vermek istiyorum" dedim ve çantamdan bilekliği çıkardım ve ona uzattım. "Bu ne" diye sordu. "Baykuş dedim. Bilgelik Tanrıçası Athena'nın simgesidir. Sana seninle bu kadar güzel zaman geçirdiğim için bir hediye almak istedim ancak senin kadar güzel bir şey bulamadım" Tabii ki yalan söylüyordum. Ama devam ettim "Daha sonra sana seni temsil eden bir şey almak geldi aklıma ve ben de bunu buldum." Kolumu sıyırıp bilekliği gösterdim, "Bunu da seni kendime hatırlatmak için aldım." dedim. Gülümseyip elimden bilekliği aldı ve bana sarıldı. Biraz daha yürüdükten sonra üşüdüğünü farkettim. Hemen ardından çantasını kontrol etti ve kafasını kaldırıp "Bulldoser ya hırkamı unutmuşum" dedi. Hemen hırkamı çıkarıp verdim. Hırkasını alana kadar onda durmasını söyledim. Daha sonra evine bırakıp, zütüm dona dona eve döndüm.
Tümünü Göster