-
1.
+5 -2Öylesine yazasım geldiği için yazıyorum binler. isteyen cügü veya şuku verebilir gibiniz daşşağınız sağolsun. Doğaçlama yazdığım için hatalarım olabilir o yüzden kusura bakmayın. Ya da bakın dıbına koyim.
28 temmuz 2020
Geliyorlar, Çok hızlılar. Nasıl bu kadar hızlı olabiliyorlar? Zihnimin derinliklerinde bu sorular varken ormanın ortasında olduğumu ve yolun ikiye ayrıldığını fark ettim. Sağdan git cüzdan bulursun cümlesini hiç sevmediğimden soldan gidiyorum. Sesleri ormanın derinliklerinden kulağıma çalınıyor. Tanıdıklarınız, eşiniz, aileniz belki de çocuklarınız. Et yiyen bir zombiye dönüşse eminim 1-2 saat içinde sizde onlardan biri olurdunuz. He, ben neden mi olmadım? Çünkü ilk öldürdüğüm yürüyen ölülerden biri annemdi. Duygusallığa yer yok. Dünyanın sonu yaklaşıyorken hayatta kalanlardan biri olmak için her şeyi yaptım ve yapıcağım.
Yol temiz gözüküyor. Erzağımı ve cephane mi kontrol etmem lazım.
- 2 şişe su
- 3 soğuk sandvic
- Sargı bezi ve tentürdiyot
- Browning hp 9mm tabanca
- 28 adet 9mm mermi
- 6 paket sigara
- 4 adet uzun ömürlü konserve yiyecek
Ve birde elimde ki beyzbol sopası var. Silahı kullanmayı pek tercih etmiyorum. çünkü zombiler sigara görmüş otlakçılar gibi yanımda bitiyorlar.. Hay aksi. Çok kabayım, size kendimi tanıtmayı unuttum. Benim adım Berk. Hikayemi başa saralım. bende bu sırada sandviclerden birini miğdeme indiriyim... -
2.
018 TEMMUZ SABAHITümünü Göster
Her zaman olduğu gibi güneş bugün de odamın içine doğmuş, tenimi kavuruyor. Kanımın ısındığını hissedebiliyorum. Dışarda bağırışan çocuklar ve araçların korna sesleri kulağıma çalınırken nihayet kendime gelebildim. Ara sokakta korna çalanları hiç anlamıyorum. Bu saatte neden abanırsın kornaya? Ben hayatı sorgulama evresindeyken sokaktan çığlık sesleri yükseliyordu. Kesin deli mehmet geldi. Mahallemizin delisidir kendisi. tek eğlencesi mahallenin bücürlerini korkutup kovalamak. Ama bu sefer biraz abarttı sanki. Çığlık, korna ile karışık hayata sayıp sövme eşliğinde mutfağa ulaştım. Evde neden kimse yok? Annemle babamı görmeye pek meraklı olmadığımdan takılmadım. Sigara içmem lazım, hazır kimse yok bir çılgınlık yapıp salonda mı içsem? Ya da yok 5 mil öteden nikotin kokusunu alır annem. Olucaklardan habersiz cama yaklaştım. Oldukça yavaş biçimde camı açtığımda yüzüme vuran çürümüş et kokusu beni şoka sokmaya yetti. Etrafıma baktığım da her gün sayıp sövdüğüm çocukların cesetlerini ve cesetlerinin başına tünemiş yamyam mahalle sakinlerini görmemle sigaramın elimden düşmesi bir oldu. Bir dakika. Nasıl yani? Bence ben hala uyuyorum ve bu bir rüya. Aksi taktirde her gün karşılaştığım bu insanların filmlerde gördüğüm yamyamlara dönüşmesi imkansız. Kendimi tokatlamam işe yaramamış aksine acı çekmeme sebep olmuştu. Bu çekiceğim acı diğer acıların yanında bir hiçti. Hemen televizyon’a koştum. Her hangi bir kanalı açıp dinlemeye koyuldum. Muhabir, başarısız olan ilaç denemelerinin sonucu insanların et yiyen bakteri virüsünün evrimleşmiş haline maruz kalıp saldırganlaştığını söylüyordu. Ne kadar amerikan vari dime? Gerçi başarısız denemeler ya bizden ya da kuzey koreden çıkıyor. Şaşırmamak lazım. Başka kanala geçtiğimde bu sefer bayan olan muhabir oldukça güzel yapılmış makyajıyla “sakin olun evinizden çıkmayın“ diyordu. Tankın önüne yatıp, sopalarla tank durdurduğunu sanan halk, zombilere neler yapardı düşünemiyorum bile. Ulusal kanalı açtığımda ulusların çöküşüne şahit oluyordum. Virüs hızla yayılmış BM kırmızı alarmla toplanıp kriz masası oluşturmuştu. Değil kriz masası, Erdoğan’ın sarayın’da ki 6.5 milyon tl’lik masa bile çözemezdi bu krizi. Sahi 2023’dü hedef o da yalan oldu sanırım. Belki bor kurtarabilirdi bizi neyse şansımıza küselim. Bu sırada televizyonda kitle imha silahları kullanılmasından söz ediliyordu. Oylamaya sunulucaktı, ama bir anda yayın kesildi. -
3.
+1Chapter: SOĞUKKANLILIKTümünü Göster
Bu kadar soğukkanlı olmak canımı sıkıyordu. Dışarda mahallenin bücürleri bakkal seyitin kahvaltısı olmuşken ben oturmuş televizyon keyfi yapıyordum. Olayın ciddiyetini kavradığımda çoktan mutfağa ilerlemiş ve gözüme kestirdiğim en büyük bıçağı almıştım. Çok klişe dime? klişelerin içinde boğuluyordum bugün. Apocalyps meraklısı olmam ve Resident Evil serisini defalarca izlemem sonunda işe yaramaya başlıyordu. Yani en azından kafalarına saldırmam gerektiğini biliyordum. Hopp, Bir klişe daha. Hep böyle olur zaten. Zombi salgını olur ve esas eleman virüsün çeşidini bilmeden teşhis koyup, yürüyen ölülerin kafasına saldırması gerektiği kanısına varır. Riski göze alamazdım yavaş hareket edip, ses çıkarmamaya özen gösteriyordum. Gerekli malzemeleri sırt çantama attıktan sonra daha fazla loot yapmam gerektiğini anladım. Harita, silah, mermi ve ilk yardım malzemeleri lazımdı. Ve bunları da bizim evde bulmam imkansızdı. Kapıya doğru ilerlemeden önce yavaş hareketlerle camdan baktığım da 7-8 kadar eş-dost ölü gibi geziyordu. Hahaha günlerde kısır yerken beni mahalleliye kötüleyip, bundan bir tak olmaz diyen Gülsüm abla zirveye ulaşıp kısırdan insan etine geçiş yapmış.
90 kilo bir zombi ve adı da Gülsüm. Kesinlikle öldürmeliyim. Cennetten kafana üzüm fırlatıcam kaşar Gülsümmm. Neyse artık evden çıkmalıyım. Kapıya aynı ağır adımalarla yanaşıp delikten baktığımda annemi gördüm. Bana bakan, beni büyüten ve babam gibi adi bir insanın kahrını çeken o güçlü kadın, bir sağa, bir sola yalpalıyordu. Bugüne kadar annem’e pek yakın davranmamıştım. Hayırsız evlattım ben. Annem’e yaptığım her şey gözümün önünden film şeridi gibi geçti. Kavgalarımız, söz dinlememem, asiliklerim, hayırsızlığım. işte o an sarılasım geldi hayatın bütün zorluklarını yüklenmiş olan bu kadına. Ama çok geçti. Ruhunun ve bilincinin o naif bedeninden çoktan uzaklaştığını biliyordum. içi bomboş olan bir cesede bakıyordum. Ve en zorlu sınavıma. Hayatta kalabilicek miydim? En önemlisi de bunca pişmanlık dolu düşünceden sonra annemin bedenine bıçak darbesi indirebilicek miydim? Sorularımın cevap alması 2 dakika mı aldı. Kapıyı aniden açtım. Tamamiyle gri olan gözlerini üzerime dikip hızla yaklaşmaya başladı. Hızlı davranıp bıçağı şakağına soktum demek isterdim ama yapamadım. Hala orda olduğuna inanıyordum. Saçma ama evet. Kanla karışık salyaları ile üzerime zıpladığında kendime gelip karın bölgesinden başlayıp her yerini bıçakladım. Belki yanılıyordum, vücuduna indirdiğim her hangi bir bıçak darbesi onu yavaşlatabilir belki de öldürebilirdi. Ama ikiside olmadı. Tüm gücümle bıçağı sol kulağının hemen üstünden kafasına sapladım. Yere yığılması 2 saniye sürdü. Ne acı. ilk kurbanım annemdi. Babam olsa bu kadar düşünür müydüm acaba? -
4.
+2Chapter: ANAHTAR KELiME;YAŞA
Bıçağı çekip aldığımda körleştiğini ve hafif yamulduğunu fark ettim. Bir iki darbede kullanışsız hale gelebilirdi, acilen silah bulmalıydım. Mahallede her hangi bir eve girmeme gerek yoktu. Markete uğrayıp uzun ömürlü yiyecek ve su depolamalıydım. Mahallenin sonunda olan markete varabilmem için atlatmam gereken 3 zombi vardı. Bunlardan biride seyit abi. Diğer adıyla bakkal seyit. Anladık market senin de öldün be abicim. Sal bizi bari biz yaşayalım dime. Seyitin ölmesi işime gelmişti çünkü kabaran bir borç defterim vardı. Kötü kısmı ise yaşayan seyit para istiyordu. Ölü olanı ise bedenimi param parça etmek istiyor. Yani bizim bakkal hep bir şeyler istiyor. istediğini veremicektim. Daha yaşıyacak yıllarım var benim. Ya da saatlerim. Körleşmiş olan bıçağımı iyice kavrayıp. Tüm cesaretimi topladım ve kapıyı aralamaya başladım. Amacım fark edilmeden markete ulaşmak ve ordan karşı mahalledeki emekli polis olan emin abinin evine sığınmaktı. Umarım hayattadır. Çünkü ikinci bir planım yoktu. Bu bir oyun değildi ya da bir film. Bir güvenli bölge yoktu, herkesin güvende olduğu. Belki de vardı olsa bile yaşarsam öğrenebilecektim. Anahtar kelime; YAŞA. -
5.
+1Yemek yiyip geliyom binler. Döndüğümde 1-2 kişi daha gelmiş olur belki
-
6.
+1Geldim binler. Şunuda ekliyim bu hikayeyi taze taze yazıyorum daha bitmedi yani. Partların geçliği bu yüzden
-
7.
+2Chapter: YALNIZLIK
Hayatta hep yalnızdım. Kış arkadaş edinme girişimlerim hep başarısız olmuştu. Bunun sebebi aile içi sorunlarımın özel hayatımda mutsuzluğa sebep olmasıydı. Yine yalnızdım. istanbul cehennem olmuştu bense o cehennemde ki küçük bir buzdağıydım. eriyip gidicek miydim zaman göstericekti. Düşüncelerimi kenara bırakıp harekete geçme kararı almam 10 saniyemi aldı. Hedefime doğru ağır adımlarla ilerliyordum ki 6 tane gri gözün üstümde olduğunu anladım. Hareket etmiyorlardı. Muhtemelen beni göremiyorlardı çünkü kokumu almaya çalıştıklarını fark ettim. Hızlı ve sessiz biçimde eve dönücektim. Hızlı olma kısmı başarıyla sonuçlandı ama sessizlikte sınıfta kaldım. Bacağımı kapıya çarptığım anda üzerime koşmaya başladılar. Kapıyı hızlıca kapatıp 2.kata çıktım. Bir planım vardı ama işe yaramıcağı fikri ağır basıyordu. Ama denemem lazımdı. Başka seçeneğim yoktu özür dilerim anne. Annemin cesedini bulmam uzun sürmedi. Mutfağa doğru sürükledim. Az sonra annemi parçalarına ayırmak zorunda kalıcaktım. Ve yaptımda. Zalimliğimin sınırı yok galiba. Saatler önce uyuyordum şimdi ise annemin cesedini parçalıyorum. Hayat garip. insanoğlu yaşama içgüdüsü ile her şeyi yapabilicek potansiyele sahip. Annemi yani annemden geriye kalanlarıda parçaladıktan sonra. Kanlı zemine uzanıp yuvarlanmaya başladım. Her yerimde annemin kanı vardı. Ne olur ne olmaz diye ellerini kesip iple boynuma astım. Zor oldu ama başardım. Terlemiştim. Susadığımı fark edip çeşmeye ağzımı dayadığımda soğuk su boğazımdan mideme inerken içinde olduğum durumu birazda olsun unutturmuştu. Artık hazırdım ya ölücektim ya da planım başarılı olucaktı. Tekrar aşşağı indim, az önce kapıyı kırmaya çalışan ölülerin orda olmadığını fark ettim. Belki de planım işe yaramıştı. -
8.
+1Şuku, cügü istemedik eyvallahda kimse mi merak edip okumaz vay amk. Seneler sonra girip hikaye yazalım dedik. inci ruhu bitmiş
-
9.
0Apocalyps’in anldıbını bilmedikleri için gelmiyorlar kesin amk
-
10.
+1Chapter: The Walking DeadTümünü Göster
Twd den öğrendiğim bu taktik işe yaramıştı sanırım. Teşekkürler twd. Umarım Rick gibi 10 sezon boyunca yaşarım. 5.sezondan sonrasını izlememiştim zaten. rick baba ölümsüzlüğünü ilan edince sıkılmaya başlamıştım. Şimdi ise ben o ölümsüzlüğün peşindeydim. Kapıyı yavaşça araladığımda sokaktaki çürümüş et kokusu annemin ve annemden geriye kalan parçaların yaydığı koku ile birlikte başımı fazlasıyla döndürdü. Kendime gelip yürümeye başladım. Ses çıkarmanın pek sorun olucağını düşünmedim ama yinede temkinli davranmam gerekirdi. Sonunda markete ulaşmıştım. Yaa işte seyit abi mabedindeyim ve her şey emrime amade raflarında duruyor. Konserve yemek ve su ile başladım çantama doldurmaya bolca da çikolata ve enerji içeceği aldım. Çantam yeterince dolduğunda emekli polis olan emin abinin evinin yolunu tuttum pek uzak değildi yolda her hangi bir sorunla karşılaşmadan vardım. Bu sessizlik pek hayra alamet değildi. Apartmanın kapısının açık olduğunu gördüm. Ne olur ne olmaz diye bıçağımı sıkıca kavradım ve 3. Kata doğru çıkmaya başladım. Vardığımda kapının açık olduğunu gördüm. Tüm planım boşa gitmişti. Ne sanıyordum ki? Emin abi yaşasa ne olabilirdi. Hayatımın sonuna kadar emekli bir polisle diken üstünde mi yaşıyacaktım. içeri girdiğimde sokakta ki kokunun benzeri vardı. Odaları tek tek gezmeye başladım ev 3+1 di salona geldiğimde Emin abinin ve karısının cesedini gördüm. Yapabilicekleri en iyi şeyi yapıp kafalarına sıkıp, dünyanın kahrını geride bırakmışlardı. Öldüklerinden emin olduktan sonra uzanıp tabancayı aldım. Şarjör de mermi yoktu evi aramaya başladım, çok geçmeden çekmecelerin birince 9mm mermi kutuları buldum. Çamtamda yer olmadığından cebime doldurma kararı aldım. Biraz daha bakındığımda eski bir telsiz buldum. işime yarayabilirdi. Evde harita var mı diye baktım ama maalesef bulamadım. Yakınlarda kırtasiye olması lazımdı. Belki orda bulabilirdim. Evden çıkmaya korkmuyordum çünkü zombilerin tarafından fark edilememem beni cesaretlendirmişti. Pek uzun sürüceğini sanmıyordum o yüzden daha hızlı hareket etmeye başladım. Araba ve harita bulmalıydım. Önceliğim araba oldu. Sağlam bir şey lazımdı ve bu bizim mahallede bulunamazdı o yüzden idarelik bir tane bulup yola koyulmalıydım. Öyle de yaptım. Emin abinin mahallesi boş olduğundan kapısında araba gördüğüm her eve girdim. Sonunda kötüde olsa bir tane doblo bulabildim.
başlık yok! burası bom boş!