-
7.
0bu neden yarım kalmış. neyse ben şuraya rez alayım
-
6.
0Bu hikaye niye tutmamış ki...
- 5.
-
4.
+1kapıyı bana 60'lı yaşlarında bir kadın açtı. epey öksürüyordu, cümlesine giremeden pek çok kez öksürdü. bana hoş geldiniz, yukarıda sizi bekliyor dedi. ben ise tüm şaşkınlığımla afedersiniz, yanlışınız var, navigasyon yanlış getirdi beni, burada kimseyi tanımıyorum dedim.
gülümsedi ve kendiniz dahil kimseyi dedi.
açıkcası bir matrix esprisi yapmamak için kendimi zor tuttum, yüzümde belli belirsiz bir tebessüm ile içeriye adımlıyordum ki arabamın sesini duydum. evet gidiyordu.
yaşlı kadınla göz göze geldim telaşla, o sırada kolumdan tutarak, merak etme kahya arabanı içeri çekiyor dedi. şaşkınlık ile elimdeki araç anahtarını gösterdim, kadın ise gülümsedi ve beni içeri alarak kapıyı kapattı. -
3.
+1güzel bi şeye benziyor
-
2.
+1beyaz ve yüksek tavanlı bu eski köşkün terkedilmiş görüntüsünün yanı sıra, 3.katındaki orta camdan gözüken ışığı açıktı. navigasyonu tekrar kontrol ettim. sarıyer'deki evimi gösteriyordu ama nerede olduğum hakkında hiçbir fikrim yoktu. arabayı kapatıp kitleyip çıktım. köşkün paslı kapılarına doğru adımladım. bahçe kapısını şöyle bir salladım ve üzerinden karlar döküldü. o sırada köşkün eski püskü zilini okuyabildim. pentagram içine yazılmış, 2521122 sayıları vardı. alfabe harf numaralandırmasına göre URAS kelimesi ortaya çıkıyordu. Uras'ın anldıbının talih şans olduğunu biliyordum aynı zamanda eski mitolojik bir tanrı ismiydi. tüm bu düşünceler içinde kapıyı iterek köşkün kapısına yürüdüm.
kapının yanında bir şahin tutacağı vardı, kola geçirilenlerden. mistik ve gizemli bir yer olduğu açıktı, bir yanım arabaya dönüp işime gücüme bakmamı söylese de, varoluşumun temeli merak duygusu beni ele geçirdi ve kapıyı çaldım.
üst kattan inen ayak seslerini kapının ötesinden duyuyordum. adımların sonunda ahşap gıcırdıma sesi de bu sese eşlik ediyordu. -
1.
+4akşam güneşi kendisini yeni yeni belli ederken, şirketten günün yorgunluğunu da sırtıma alarak biraz erken çıktım. şehir karla beyaza bürünürken,
sanayileşen dünyanın kötü kokusu ve sesi zihnimi epey yoruyordu.
biraz ileride park halinde olan aracıma yürüdüm. klagib bir beyaz yakalının dünyası gibi, içte mutsuz dışta özenilen bir yaşam sahibiydim.
aracıma atladıktan sonra, levent'ten sarıyer'e doğru yola koyuldum.
navigasyonuma ise evimi işaretlemiştim. radyodan serenade çalıyordu.
hayatım, uzun bakışmaların olduğu ağır çekim bir fransız filmi gibiydi.
hava da kararmaya başlamıştı, lakin tanıdığım sokaklara gelmemiştim.
navigasyonu kontrol ettiğimde, o tiksinç kadın sesi hala kendinden çok emindi. sanırım yeni taşındığım evime alternatif bir rota çiziyor dedim.
15 dakika daha yol aldım, enteresan sapaklardan ve değişik yollardan gitmeye devam ediyordum. navigasyonun bozulmuş olduğunu düşündüm, kapatmaya yeltendim aleti ve o an, hedefiniz 200 metre sonra sağınızda kalacak uyarısı geldi.
hayır evime veya sokağıma hiç benzemiyordu ama yine de aracımı biraz merakla sürdüm. hedefinize vardınız uyarısı geldiğinde, hiçliğin ortasında bir köşkün önündeydim.