1. 102076.
    +11
    O an aklıma ilk Kenan’ı aramak geldi. Ben daha telefonuma atılmadan Elif lafa girdi: “Üniversite okumamışsın ama odunluk konusunda master yapmışsın bravo. Daha portfoliosunu incelemediğin birisini bu denli eleştirebildiğine göre içini pislik bürümüş senin. Kıç kadar odaya iki tane bilgisayar koyup reklamcı olunmuyor. Ama üzülme, bilim adamları beyin nakli üzerine denemeler yapıyormuş. Belki baban senin için gramajı daha büyük beyin satın alır.”

    Donma sırası bu sefer adamdaydı. Ajans çalışanları da işi gücü bırakmış şaşkınlıkla bize, özellikle Elif’e bakıyorlardı. Kanatsız bir melek gibi olsa da arada böyle şeytana dönüşebiliyordu. Millet daha kendine gelemeden kendimizi dışarı attık.

    ...
    ···
  2. 102077.
    +13
    Evet o kesinlikle Elif değildi. Hastalığı kaptığı gün onu kaybettiğim gündü. Elif beni sever ve kollardı. Hep iyiliğimi isterdi. Hak etmediği şeyleri yaşadı. Ama Kenan ile onu hak ettiği gibi güzel bir şekilde uğurladık. O gitse de havadislerini, mezarından çıkan çiçekler bana anlatır.

    Hayatımdaki en değerli insanlardan birini yitirdim. Dünya cehenneme dönüştü. Kocam bir ölü avcısı oldu. Bu kadar değişikliği nasıl kabulleneceğimi bilmiyorum.

    Elveda Elif’im…
    ···
  3. 102078.
    +12
    Gün 30 – Öğrenci

    Sanırım iki saat kadar uyudum. Yedi gibi uyandım. Elektrikler kesilmemiş olacak ki telefonumun şarjı tamamıyla dolmuş. %0 sinyal, Wi-Fi ve mobil verisi. Birde bunlara akıllı telefon derler.

    Ben uyuduğumda Zeynep uyanıktı. Fakat sanırım daha fazla dayanamamış ve o da uykuya dalmış. Sırtını duvara vermiş, kucağında ise günlük. Yavaşça günlüğü çektim. “Elveda” başlıklı yazını gördüm. O benim yazdığım sayfalarımı okumaz. Dolayısıyla ben de o sayfayı okumama kararı aldım. Ama belli ki veda ettiği kişi Elif’ti.

    Bugün alışveriş günüydü. Sırt çantamı yanıma aldım. Silahı ise her zamanki gibi evde bırakacaktım. Mızrak bir düzine ebleh için yeterliydi. Ayakkabılarımı giyerken arkamda birinin durduğunu fark ettim. Hızlıca döndüm. Zeynep karşımda dikiliyordu. “Bir şey unuttun.” dedi. Elinde silah, dik bir şekilde bana bakıyordu. Gözlerinin derinlerde ise gülücük saklıydı. Silaha gerek olmadığını ve onu kendisine bıraktığımı söyledim ama Zeynep’ten cevap gelmedi. Artık jeton her ne kadar köşeliyse unuttuğum şeyin kendisi olduğunu fark etmem on saniye kadar sürdü. Sanırım bu geri kafalılığımda yüzüme yansıdı. Benimle gelmek istiyor gibi olsa da emin olamadım. “Artık dışarıda olan bitenden bihaber olmadığıma göre bensiz hiçbir yere gidemezsin. Bu pislikler bütün herkesi benden alabilir ama sana dokunmadan önce benim tadıma bakmak zorundalar.” dedi. Evde kalmasının daha güvenli olduğunu anlatmaya çalışsam da dinletemedim.

    ...
    ···
  4. 102079.
    +14
    Hızlıca ayakkabılarını giydi. Zeynep’i en son ne zaman bu kadar istekli gördüm hatırlamıyorum. Hazır olduğunda tekrar doğruldu “Eee? Hadi.” dedi.  Elindeki silahı göstererek göz kırptım. “Kusura bakma canım benim. Daha yeni alışıyoruz birbirimize. O bir süre benimle.” dedi gülümseyerek. Duymak istediğim şey buydu. Elif’in gidişi onu fazlasıyla yaraladı fakat çoktan uçuşmaya başlamış yaşama isteğini ve intikam küllerini tekrar ateşlendirdi.

    Sokağa adımımızı attığımızda süper kahramanlar gibiydik. Benim sırtımda çanta ve mızrak, belimde ise telsiz asılıydı. Altımdaki yeşil pantolon kan izlerinden kahverengiye dönmüş, üstümdeki askılı ise yırtık pırtık. Zeynep ise bir elinde tabanca, diğer elinde telsizle Herkül’e eşlik eden Zeyna gibiydi. Ya da Frodo’yu koruyan Arwen gibi. Bu benzetmelere anlam verdiğim gün bu ülkeye başbakan bile olabilirim. Neyse konuya geri dönelim.

    Elif’i defnederken arka bahçemizi ve orada olanları gördüğü için bugün biraz daha soğukkanlıydı. Apartmanın önüne geçtiğimizde ise gözü mezar taşındaydı. Bir süre durup yolu ve üzerindeki araçları kontrol ettik. Güvenlik kulübesinin yanından geçerken Leydi Zeyna silahını camdan sarkan güvenlikçiye doğrulttu. Sanırım silahın emniyetinin açık olduğunu söylemek için doğru zaman oydu

    ...
    ···
  5. 102080.
    +17
    Bugünün planı basket ve futbol sahalarını aşarak sitenin diğer ucunda kalan markete varmaktı. Geniş alanları tercih ediyordum çünkü sürpriz istemiyordum. Öyle de oldu. Basket sahası ile futbol sahası arasındaki çocuk parkını geçiyorduk ki yakından hırıltılar geldiğini fark ettik. Güç ve elektrik kablolarının gittiği kutular o bölgede korunuyordu. Etrafı demir bir duvar ile örülü. Yerin beş metre kadar altında. Aşağıya baktığımızda çimlerde futbol oynayan çocukların aşağıya düşmüş topları dışında bir adet ölü kadın gördük. Artık ne kadar süre orada aç  kaldıysa bizi gördüğü gibi kudurdu. Zeynep dakikalarca onu inceledi. Sanırım bu onun alışma evresiydi. En sonunda ise silahı kadına doğrulttu. “Belki dönüş yolunda.” diyerek gürültü yapmaktan çekindiğim için onu durdurdum.

    Markete süzülürken bir çift orta yaşlı kadın daha gördük. Birisi apartmanların birine sırtını dayamış uyukluyor gibiydi. Diğeri ise aynı apartmanın ilk kat dairesindeydi. Sanırım orası mutfaktı. iyi haber ikisi de bizi fark etmedi.

    ...
    ···
  6. 102081.
    +13 -1
    Artık markete girmek için önümüzde birkaç adım kalmıştı. Marketin altında bulunduğu apartmanın hemen yanına, giriş kapısına yöneldim. Camların hepsi kırılmış, içerde ise genç bir kadın. Sanırım bütün bu olaylardan önce burada kadınlar günü falan vardı. Zeynep yanıma geldi. “Aha ben bunu tanıyorum. Araba kullanmayı yeni öğrendiğimde siteden çıkarken yavaş hareket ediyorum diye bana demediğini bırakmamıştı.” dedi kararmış gözleriyle. Sanırım hastalandığında verdiğim ilaçların kafasını hala yaşıyordu.

    Kadın yavaşça bize doğru ilerlemeye başladı. Yeterli mesafeye yaklaştığında sol dizine mızrağımı sapladım. Yere yığıldı. Zeynep gözlerini eliyle kapatıyor. Ama yine arada açıp izliyordu. Kadının hareket kabiliyetini büyük ölçüde engelledikten sonra karıma dönerek denemek isteyip istemeyeceğini sordum. Büzüşmüş bir yüz ifadesiyle “Peki” dedi.

    ...
    ···
  7. 102082.
    +12 -1
    -          Sen miydin bana bağıran çağıran? Şu haline bak. (Mızrağı suratına salladı fakat beceremedi.)

    -          Hayır görende ehliyeti elinde doğdu sanar. Belki o gün bana anlayışlı davransaydın bugün seni süngere çevirmek zorunda kalmazdık. (Mızrağı yine boşa salladı fakat kadının yüzünü kesti. Onu cehenneme yollamadan önce kusacak gibi bir hali vardı.)

    -          Belki Elif’e yaptığımız gibi senin içinde bir mezar hazırlardık. Üzerinde çiçeklerin bittiği. Ama senin mezarından çıksa çıksa yabani ot çıkardı. Zaten bütün bu pisliklerden siz sorumlusunuz. Elif’i siz o hale getirdiniz. Hepinize lanet olsun! (Bu sefer tam isabet etti. Kadının kafasında delik açtıktan sonra dışarıya fışkıran şeyleri gördüğü gibi mızrağı elinden attı.)

    Yere çömelip kusarken ona dokunmadım. Bunu yaşaması gerekiyordu. Birkaç saniye sonra doğruldu ve “Bu iyi geldi. iyiyim ben merak etme.” dedi.

    ...
    ···
  8. 102083.
    +16
    Marketin içerisi incin fakat güvenliydi. Tehlike durumunda kaçabilmemiz için marketin sitenin ortasına bakan cdıbının önündeki içecekleri kaldırdım. Camı kırdım. Yaklaşık yirmi dakika kadar içeride kaldık. Şükürler olsun ki soğutucular açık kalmış. Elektrikler olduğu sürece ise birçok yiyecek korunmuş. Birinci tercihimiz konserveler oldu. Benim çantamın dışında dört poşet tamamıyla doldu. Zeynep’in elinde ise yine ağzına kadar dolu büyük bir poşet vardı. Diğer elinde ise sanırım depodan bulduğu kola şişesi dolusu benzin vardı.

    Sigara reyonunu kontrol etmek için tekrar kasanın arkasına geçtim. Masanın üzerinde çöplük niteliğinde bir bilgisayar vardı. Ona ihtiyacım yoktu fakat harici webcam işime yarayabilirdi.  Kasanın hemen yanına iliştirilmiş bir not dikkatimi çekti. Bir fişin arkasına “Sadece ihtiyacın olanı al.” yazılmıştı. Kağıdı kıvırıp direk cebime attım.

    ...
    ···
  9. 102084.
    +13
    Bir karton Lucky Strike’ı çantamın dış gözüne sıkıştırdıktan sonra marketi terk ettik.

    Dönüş yolunda rüzgar artmış, bulutlar kararmıştı. Yine aynı yolu kullandık. Elektrik tesisatlarının oraya geldiğimizde tekrar aşağıya baktık. Kadın hala oradaydı, fakat biraz sakinleşmiş gibiydi. Ben ne yapacağını merak ettiğim için onu izlerken Zeynep poşetleri yavaşça yere bıraktı. Silahını aşağıya doğrultup tetiği çekti. Kadın yere yığılır gibi oldu. Kötü atış değildi ama omuza saplanmış bir mermi onu öldürmeye yetmezdi. Nişan pozisyonunu bozmadan tekrar ateş etti. Bu sefer son bir hırıltı duyuldu. Kadın ilk duvara çarptı, sonra yere düştü. Mermi yanağına isabet etti. Bu onun ikinci avıydı.

    “iki gitti, kaldı on iki” diye geçiriyordum ki aklımdan iki el daha silah sesi duyuldu. Ama bu sefer ateş eden Zeynep değildi. Sesler arkamızdaki apartmanlardan birinden gelmişti. Tamamıyla açık hedeftik fakat bize nişan almadıklarına dair bir his oluştu içimde. Hiç konuşmadan poşetleri yüklenip eve doğru koşmaya başladık. O anda fark ettim ki “Sadece ihtiyacın olanı al” diyen kişi ile ateş eden kişi aynıydı.

    ...
    ···
  10. 102085.
    +13
    Dürbün ile izlenebileceğimizden çekindiğim için apartmanımızın çevresinden dolandık. Hayatta kalanlar erzak ve güvenlik ihtiyaçlarının artması halinde yürüyen ölülerden daha tehlikeli olabilirler. Bunun için önlem almam lazım.

    Eve vardığımızda uzun bir süre sitemizin içinden kıvrılan yolu ve girişleri izledim. Birkaç yamyam dışında hiçbir şey görmedim. Ama içimden bir his yakın zamanda yeni yüzler ile karşılaşacağımı söylüyor.
    ···
  11. 102086.
    +7
    19.00 da burdayım beyler şimdilik idare edin
    ···
  12. 102087.
    +4
    Zeynep diye zombimi olur amk
    ···
  13. 102088.
    0
    Left 4 Dead 2(3)
    ···
  14. 102089.
    0
    Müthiş gidiyor lan rez
    ···
  15. 102090.
    0
    Rez amk
    ···
  16. 102091.
    +1
    Dikkat!
    Aşırı bağımlılık yapabilir
    ···
  17. 102092.
    0
    Rezerved
    ···
  18. 102093.
    0
    gibis varmi
    ···
  19. 102094.
    0
    Rezervatuaritorkikula
    ···
  20. 102095.
    +1
    Şukulayin kaybolmasin
    ···