1. 102026.
    +15
    Gün 8 – Köpek Öldüren 

    Artık salonun panjurları da kapalı. Zeynep salonun duvarına dışarıdan vurulduğunu söyledi. Sanırım hırsızlar evlerin boş olup olmadığını yokluyor. Zeynep’e söylemedim fakat geceleri artan çığlıklar gittikçe daha yakından geliyor. Apartmanın dışındaki koşuşturmaları duyar gibiyim. Artık ben de korkuya kapıldım. Elbise dolabının dibinde yıllarını geçirmiş nasıl çalıştığını bile bilmediğim tabanca artık yastığımın altında. Zeynep ise benden gizlice yanındaki komodine bıçak koydu. Meyve bıçağı ile hırsızı korkutmayı düşünen bir karım olduğu için kendimi şanslı hissediyorum. 

    Bugün Numan kapımızı çaldı “Koşun çabuk!” diyerek merdivenleri tırmanmaya başladı. Doğruca takip ettim ve dairesinin kapısından içeri daldım. Elif salondaki üçlü koltukta boylu boyunca uzanmış, beni süzüyordu. Gamzeleri kaybolmuş, derisi yer yer morarmış bir şekilde beni selamlamaya çalıştı. “iyiyim ben Numan, ortalığı ayağa kaldırma. Ooo taze damat hoş geldin.” dedi soluk bir sesle. Ama gözlerinin içi ısrarla gülüyordu. Kısa bir konuşmadan sonra Numan ile mutfağa daldık. “Florya Devlet Hastanesi kapatılmış ya da terk edilmiş. Hastanenin bahçesine girdim ama daha ne olduğunu anlamadan siren sesleri duymaya başladım. Olağanüstü hal, yasaklar! Polisler kaybolana kadar arabayı park ettik ve saklandık. Sonrasında ise biraz ilaç ve yiyecek soygunu yaptıktan sonra eve döndük.” dedi gülümseyerek. ilginç ama Numan’ın sözlerinde korkuya dair bir şey yoktu. 

    işin güzel kısmı bu gece için güzel bir yemek hazırlayacak kadar erzakım oldu. Ayrıca köpek öldüren de olsa artık bir şarabım var.
    ···
  2. 102027.
    0
    Rez amk
    ···
  3. 102028.
    +28
    Gün 15-17 – Camın Altında 

    Bugün sokağa çıkma yasağının on-beşinci günü. Telefon ve televizyon çalışmıyor. Elektrikler günün çoğunda kegib ve içme suyumuz bitti. Çamurlu çeşme suyunu arıtıp, kaynattıktan sonra içiyoruz. Tadının güzel olmadığı konusunda Zeynep ile hemfikiriz. 

    Yazma isteğimi yitirmeye başladım. Çevremizde olanlar inanılacak gibi değil. Ben ve karım ise korkudan fırsat bulduğumuzda sıkılıyoruz. 

    Beş gün önce gündüz vakti yatak odasının panjurundan tıkırtılar duydum. Panjuru aralayacaktım ki kanlar içersinde bir el gözümün önünden geçti. Sonrasında ise uğultular. Sanırım o silah bütün gün boyunca belimde kalmalı. 

    Ekleme 1. 15 Mart : Hava kararmadan panjuru kaldırıp kan izlerini temizledim. Zeynep’i daha fazla telaşlandırmak istemiyorum. 

    Ekleme 2. 16 Mart : Şuan saat sabah 5. Zeynep uyuyor. Az önce yakından bir çığlık duyuldu. Daha sonra ise kapılar çarptı. Sokak kapımızın zorlandığını düşündüm ve silahımla birlikte kapıya yöneldim. Karşı komşumuzun kapısı yarım metre kadar aralık. Fakat görünürde hiçbir şey yok. 

    Aynı günün akşamında ise tekrar kapıyı kontrol etmek için gözden dışarı baktım. Komşumuzun kapısı sonuna kadar açılmış. Ayakkabı kutuları ve parçalanmış gazeteler bütün hole yayılmış. Duvarlarda ise soluk bir kırmızı, sanırım kan. 
    ...
    ···
  4. 102029.
    +22
    Ekleme 2. 17 Mart : Apartmanda sesler tamamıyla kesildi. Sokak kapısını kilitledim ve anahtarı sakladım. Zeynep’in dışarı çıkmasını istemiyorum. Günlerdir Numan’ın da sesi çıkmıyor. Umarım Elif daha iyidir. iki gün önce elini gördüğüm adam ile bugün göz göze geldim. Onu salonun cdıbının altında yukarıyı izlerken yakaladım. Her yeri kan içinde, kıyafetleri yırtık. Sert bir ifadeyle beni süzüp çığlıklar atmaya başladı. Zeynep’in “Camı kapat! Hasta bu, kapat şu camı!” diye bağırmaları hala aklımda. Küçükken oynadığım Resident Evil 1 ve 2 aklıma geldi. ilkokulda millet yakalamaca oynar. Biz zombicilik oynardık. “Al sana zombicilik.” dedim kendi kendime. Fakat hala o gördüğüm şeyin yürüyen bir ölü olduğunu düşünmüyorum. Az da olsa yakında kapımızın çalınacağı ve “Hastalık tedavi edildi, özgürsünüz!” denileceğini umut ediyorum. 
    ···
  5. 102030.
    0
    Okurum rez
    ···
  6. 102031.
    +6
    Geliyorum beyler okuyacaklar rezleri alsın
    ···
  7. 102032.
    0
    Şuraya bir rez değerlenir buralar.
    ···
  8. 102033.
    +1 -7
    allah inme olm daha zaman var demesine rağmen kusura bakma allahım beşiktaşın maçı var diyerek adamlığını kanıtlamış bir peygamberdir isa mesihhh
    ···
  9. 102034.
    0
    Bırak onu yapış dudaklarıma
    ···
  10. 102035.
    -2
    ananın dıbına paraşütle inerim oç
    ···
  11. 102036.
    0
    huur çocuğu güldüm yalan yok ama çuku. allam affet
    ···
  12. 102037.
    +24
    Gün 19 – Boşluktaki Gözler 
    Sıradan bir gün. Artık sakallarımı kesmiyorum. Salondaki koltuklardan birisi sokak kapısını destekliyor. Televizyon sehpası üzerinde Numan’dan aldığım şaraplardan bir tanesi, bitirilmeyi bekliyor. Güzel haber ise bugün elektriklerimiz var. Ayrıca buzdolabında hala bozulmamış yiyecekler var. Fakat alışveriş günü yaklaşıyor. Güvenlik tereddütlerimiz ve beklentilerimiz azaldıkça dışarıda olan biten hakkında kafamızdaki sorular artıyor. Ailelerimiz, arkadaşlarımız hepsi artık yok. Lise aşkımın beni en iyi dostum ile aldattığında hissettiğim gibi hissediyorum. Yalnız bırakılmış ve çaresiz. 

    Gün içersinde karşı komşumuzun evine girdik. Ayakkabılık ve çevreleyen duvar kana , camlar kırık. “Sanki Zeus bu evde birine tecavüz etmiş.” diye söylendim. Bütün incinlığın içersinde evde küçük bir dövüş yaşanmış gibi. En azından iki tane vazo duvara fırlatılmış. Zaten burada yaşayan çift kavgalarıyla meşhurdu. 

    Yatak odasında ağzı açık bir bavul buldum. içersinde Mehmet Bey’in birkaç iyi giyimli adamla fotoğrafı bulunuyordu. Arkasında “Türk Mugibisi Devlet Konservatuarı Hatırası” gibisinden bir şey yazıyordu. Bavulun içinde bulunan kıyafetleri kaldırdıkça iç kısımda sotelenmiş kaliteli bir şampanya olduğunu fark ettim. O esnada Zeynep şen bir kahkaha attı.”Bırak insanların özelini. Gel bak neler buldum.” diye seslendi mutfaktan. Vakumlanmış 4 paket tavuk göğsü, lor peyniri, yığınla dondurulmuş domates. Bu birazda olsa keyfimizi yerine getirebilecek türden bir yenilikti. 

    ...
    ···
  13. 102038.
    +23
    Apartmanımızda herkesin yatak odası kapısının arkasında gizli bir kasa mevcut. ilginç olan ise bizim kasamızın anahtarı Mehmet Özkan Bey’in kasasını da açmasıydı. Gün gelir her şey normale dönerse hırsızlığı meslek olarak yapacağım sanırım. Kasanın içersinden fotoğraflar, altın bir saat ve siyah bir poşet çıktı. Sanırım eski bir aile fotoğrafı. Yaşlı ama dimdik bir adam ve kucağında iki tane sıska çocuk. Saat ise 10:22’de durmuş. Poşetin ise yıllardır burada kaldığı yüzeyinden belli. Yıpranmış ve bazı yerleri yırtılmış. içersinden Milli istihbarat Teşkilatı’nın yaka rozeti, bir kadının tapınabileceği güzellikte bir yüzük ve 20 civarında 9 milimetrelik mermi çıktı. Hayatımızın son haftalarında yeterince sürpriz yaşadık. Yeni bir sürpriz yaşamamak için Mehmet Bey’in istihbarat çalışanı olma ihtimalini konuşmamaya karar verdik. 

    Hava yavaş yavaş kararıyor. Dışarıda hiç ses yok. Fakat yinede gecenin karanlığında birkaç gölgenin hareket ettiğini fark ettim. 

    Bu satırları yazmadan birkaç dakika önce 300-400 metre uzağımızda yüksek kalibreli bir silah ateşlendi. Silahın oluşturduğu ses ve ışık içimizdeki yalnızlık hissini biraz azaltsa da içimden bir his zamanımızın dolduğunu söylüyor. 

    Şuan karşımda biricik karım Zeynep oturuyor. Sırtını duvara yaslamış, dizlerini kırmış , tek eli Ahmet Ümit’in Sis ve Gece’sinin üzerinde. Diğer eli ise saçlarında. Yeşil gözleri ıslanmış bir şekilde boşluğa kilitlenmiş. Belli ki düşünceleri onu uzağa zütürmüş. O hala gördüğüm en güzel kadın. Fakat geride bıraktığımız zorluklar onu biraz değiştirdi. Artık mizacı daha sert ve güçlü. 
    ···
  14. 102039.
    -4
    kabenin modasının geçmesiyle yapılan vodafone arenadır
    ···
  15. 102040.
    0
    Kaybol burdan
    ···
  16. 102041.
    +1
    Benim mabedim de ananın amı
    ···
  17. 102042.
    +2
    Helal aq çok iyi
    ···
  18. 102043.
    +23
    Gün 21 – Sıkıntılı Teyze 

    Numan ve Elif’ten hala haber yok. Kapıları kapalı ve içeriden en ufak bir ses yok. 

    Zeynep bu. Boş durur mu hiç? Hemen bir senaryo uydurdu: “Bence adam dayanamadı ve Elif’i sırtlayıp sokağa fırladı. Evet, asansörün kapısı açık. Numan asansörle aşağıya inmeye çalıştı. Fakat belli ki çalışmadığını fark edince merdivenlere yöneldi. Üçüncü katın basamaklarında gördüğümüz kan bence bunu doğruluyor. Elif’in durumu daha kötüye gitmiş olabilir. Sen şimdi arabayı niye almadı diye şüphelenirsin. Adam ilk sokağa çıkışında araba yüzünden yakalanıyordu. Bu sefer yayan ve dikkat çekmeden bir eczane veya hastaneye kapak atacaktır.” 

    ...
    ···
  19. 102044.
    +1
    Devam kenks
    ···
  20. 102045.
    +20
    Karımın hayal gücünden sonra bugün olan bir diğer önemli şey ise Numan’ın karşı komşusu sıkıntılı teyzenin kapısının ardına kadar açılmış olması. Zeynep ile ikimiz aramızda ona sıkıntılı teyze lakabını taktık çünkü bizi daha yeni tanımasına rağmen her gördüğünde “Soruyorum üst komşularınıza. Tıkırtılar duyuyorlarmış fakat hala bu kızın karnı yok. Ne o damat ,sıkıntılı mısın?” der. Eskiden hayatına resmiyet ve ciddiyet hakimmiş. Fakat kurmay albay eşi rahmetli olduktan sonra tutunacak bir şeyi kalmamış. Kendi tabiriyle film kopmuş. Kim bilir belki hala benim için sakladığı bir kaç yerleyici nitelikte cümle vardır diye kapısının eşiğini sokuldum. Operasyondaki bir polis edasıyla küçük adımlarla tek tek odalara daldım. Evin küçük tuvaletinin ışığı hala açıktı, içeriden gelen ağır bir koku ile iyice girilip duvara tamamıyla yapıştım. Süzülerek içeriye baktım. Sıkıntılı teyze tek eli gider borusunda, yanında sanırım içine istifra ettiği poşet ile birlikte önümde uzanıyordu. Kendimi geriye çekip hemen elimi belime zütürdüm. işte hikayenin en can alıcı noktası; silahımı salonda, masanın üstünde unuttum. En az beş dakika kadar kapıda donakaldım. Bir yandan kendimi savunabileceğim bir şey ararken bir yandan da cesedi takip ettim. En sonunda cesaretimi toplayıp biraz yaklaştım. Üzerindeki eski t-shirt sol omzundan yırtılmış, sırtına doğru iyice büyüyen yara ile kana bulanmış. Vücudundaki kan çökmüş, yüzüstü yatan kadının sırtı tam anlamıyla bembeyaz olmuş. Korkum yerini meraka bıraktığı için bulduğum oklava ile cesedi döndürmeye çalıştım. Fakat sıkıntılı teyze altın günlerinde yediği kuru pastaların hakkını verdi. Sadece çok az yerinden oynatabildim. Tek gözü tamamıyla dışarı akmış, sanki bir şey ile deşilmiş , sağ gözü ise yarım açık, soğuk bir ifadeyle bana bakıyor “Hani bebek?” der gibi. Cesedin başında çok oyalandığımı fark edip kendimi kadının kızının ve torunlarının kaldığı odaya attım. “Duman istemem.Git balkonda iç. Bebeler yatar bu odada " diyebilicek son kişi ölmüştü
    ...
    ···