-
102001.
+24Gün 19 – Boşluktaki Gözler
Sıradan bir gün. Artık sakallarımı kesmiyorum. Salondaki koltuklardan birisi sokak kapısını destekliyor. Televizyon sehpası üzerinde Numan’dan aldığım şaraplardan bir tanesi, bitirilmeyi bekliyor. Güzel haber ise bugün elektriklerimiz var. Ayrıca buzdolabında hala bozulmamış yiyecekler var. Fakat alışveriş günü yaklaşıyor. Güvenlik tereddütlerimiz ve beklentilerimiz azaldıkça dışarıda olan biten hakkında kafamızdaki sorular artıyor. Ailelerimiz, arkadaşlarımız hepsi artık yok. Lise aşkımın beni en iyi dostum ile aldattığında hissettiğim gibi hissediyorum. Yalnız bırakılmış ve çaresiz.
Gün içersinde karşı komşumuzun evine girdik. Ayakkabılık ve çevreleyen duvar kana , camlar kırık. “Sanki Zeus bu evde birine tecavüz etmiş.” diye söylendim. Bütün incinlığın içersinde evde küçük bir dövüş yaşanmış gibi. En azından iki tane vazo duvara fırlatılmış. Zaten burada yaşayan çift kavgalarıyla meşhurdu.
Yatak odasında ağzı açık bir bavul buldum. içersinde Mehmet Bey’in birkaç iyi giyimli adamla fotoğrafı bulunuyordu. Arkasında “Türk Mugibisi Devlet Konservatuarı Hatırası” gibisinden bir şey yazıyordu. Bavulun içinde bulunan kıyafetleri kaldırdıkça iç kısımda sotelenmiş kaliteli bir şampanya olduğunu fark ettim. O esnada Zeynep şen bir kahkaha attı.”Bırak insanların özelini. Gel bak neler buldum.” diye seslendi mutfaktan. Vakumlanmış 4 paket tavuk göğsü, lor peyniri, yığınla dondurulmuş domates. Bu birazda olsa keyfimizi yerine getirebilecek türden bir yenilikti.
... -
102002.
+23Apartmanımızda herkesin yatak odası kapısının arkasında gizli bir kasa mevcut. ilginç olan ise bizim kasamızın anahtarı Mehmet Özkan Bey’in kasasını da açmasıydı. Gün gelir her şey normale dönerse hırsızlığı meslek olarak yapacağım sanırım. Kasanın içersinden fotoğraflar, altın bir saat ve siyah bir poşet çıktı. Sanırım eski bir aile fotoğrafı. Yaşlı ama dimdik bir adam ve kucağında iki tane sıska çocuk. Saat ise 10:22’de durmuş. Poşetin ise yıllardır burada kaldığı yüzeyinden belli. Yıpranmış ve bazı yerleri yırtılmış. içersinden Milli istihbarat Teşkilatı’nın yaka rozeti, bir kadının tapınabileceği güzellikte bir yüzük ve 20 civarında 9 milimetrelik mermi çıktı. Hayatımızın son haftalarında yeterince sürpriz yaşadık. Yeni bir sürpriz yaşamamak için Mehmet Bey’in istihbarat çalışanı olma ihtimalini konuşmamaya karar verdik.
Hava yavaş yavaş kararıyor. Dışarıda hiç ses yok. Fakat yinede gecenin karanlığında birkaç gölgenin hareket ettiğini fark ettim.
Bu satırları yazmadan birkaç dakika önce 300-400 metre uzağımızda yüksek kalibreli bir silah ateşlendi. Silahın oluşturduğu ses ve ışık içimizdeki yalnızlık hissini biraz azaltsa da içimden bir his zamanımızın dolduğunu söylüyor.
Şuan karşımda biricik karım Zeynep oturuyor. Sırtını duvara yaslamış, dizlerini kırmış , tek eli Ahmet Ümit’in Sis ve Gece’sinin üzerinde. Diğer eli ise saçlarında. Yeşil gözleri ıslanmış bir şekilde boşluğa kilitlenmiş. Belli ki düşünceleri onu uzağa zütürmüş. O hala gördüğüm en güzel kadın. Fakat geride bıraktığımız zorluklar onu biraz değiştirdi. Artık mizacı daha sert ve güçlü. -
102003.
-4kabenin modasının geçmesiyle yapılan vodafone arenadır
-
102004.
0Kaybol burdan
-
102005.
+1Benim mabedim de ananın amı
-
102006.
+2Helal aq çok iyi
-
102007.
+23Gün 21 – Sıkıntılı Teyze
Numan ve Elif’ten hala haber yok. Kapıları kapalı ve içeriden en ufak bir ses yok.
Zeynep bu. Boş durur mu hiç? Hemen bir senaryo uydurdu: “Bence adam dayanamadı ve Elif’i sırtlayıp sokağa fırladı. Evet, asansörün kapısı açık. Numan asansörle aşağıya inmeye çalıştı. Fakat belli ki çalışmadığını fark edince merdivenlere yöneldi. Üçüncü katın basamaklarında gördüğümüz kan bence bunu doğruluyor. Elif’in durumu daha kötüye gitmiş olabilir. Sen şimdi arabayı niye almadı diye şüphelenirsin. Adam ilk sokağa çıkışında araba yüzünden yakalanıyordu. Bu sefer yayan ve dikkat çekmeden bir eczane veya hastaneye kapak atacaktır.”
... -
102008.
+1Devam kenks
-
102009.
+20Karımın hayal gücünden sonra bugün olan bir diğer önemli şey ise Numan’ın karşı komşusu sıkıntılı teyzenin kapısının ardına kadar açılmış olması. Zeynep ile ikimiz aramızda ona sıkıntılı teyze lakabını taktık çünkü bizi daha yeni tanımasına rağmen her gördüğünde “Soruyorum üst komşularınıza. Tıkırtılar duyuyorlarmış fakat hala bu kızın karnı yok. Ne o damat ,sıkıntılı mısın?” der. Eskiden hayatına resmiyet ve ciddiyet hakimmiş. Fakat kurmay albay eşi rahmetli olduktan sonra tutunacak bir şeyi kalmamış. Kendi tabiriyle film kopmuş. Kim bilir belki hala benim için sakladığı bir kaç yerleyici nitelikte cümle vardır diye kapısının eşiğini sokuldum. Operasyondaki bir polis edasıyla küçük adımlarla tek tek odalara daldım. Evin küçük tuvaletinin ışığı hala açıktı, içeriden gelen ağır bir koku ile iyice girilip duvara tamamıyla yapıştım. Süzülerek içeriye baktım. Sıkıntılı teyze tek eli gider borusunda, yanında sanırım içine istifra ettiği poşet ile birlikte önümde uzanıyordu. Kendimi geriye çekip hemen elimi belime zütürdüm. işte hikayenin en can alıcı noktası; silahımı salonda, masanın üstünde unuttum. En az beş dakika kadar kapıda donakaldım. Bir yandan kendimi savunabileceğim bir şey ararken bir yandan da cesedi takip ettim. En sonunda cesaretimi toplayıp biraz yaklaştım. Üzerindeki eski t-shirt sol omzundan yırtılmış, sırtına doğru iyice büyüyen yara ile kana bulanmış. Vücudundaki kan çökmüş, yüzüstü yatan kadının sırtı tam anlamıyla bembeyaz olmuş. Korkum yerini meraka bıraktığı için bulduğum oklava ile cesedi döndürmeye çalıştım. Fakat sıkıntılı teyze altın günlerinde yediği kuru pastaların hakkını verdi. Sadece çok az yerinden oynatabildim. Tek gözü tamamıyla dışarı akmış, sanki bir şey ile deşilmiş , sağ gözü ise yarım açık, soğuk bir ifadeyle bana bakıyor “Hani bebek?” der gibi. Cesedin başında çok oyalandığımı fark edip kendimi kadının kızının ve torunlarının kaldığı odaya attım. “Duman istemem.Git balkonda iç. Bebeler yatar bu odada " diyebilicek son kişi ölmüştü
... -
102010.
+21 -1Sigaramı yaktım ve odayı incelemeye başladım. ilk bakışta televizyon kumandası sandığım bebek telsizleri, çalışma masasının üstüne bırakılmış yapay gül ve iki şişe kolonya ile odadan ayrıldım. Dairenin girişinde eşyaları yanımda getirdiğim sırt çantasına yerleştirirken tuvaletten gelen bir tıkırtıyla irkildim. Hızlıca oklavayı elime alıp temkinli adımlarla tekrar tuvalete yöneldim. Sıkıntılı teyze bir şeyler mırıldanıyor gibiydi, fakat bu sefer “Hani çocuk?” demediği aşikardı. Sağ ayağı titriyor, sanki tekrar hayat buluyor gibiydi.
Artık neyle karşı karşıya az da olsa farkındayım. Virüs insanları ilk öldürüyor, sonrada gramajı az bir beyinle tekrar aramıza yolluyor. Peki ya Elif? Numan’ın her zaman bir B planı vardır. Çaresizliğin verdiği asabiyet ile kadının titreyen eklemlerine sert bir tekme attım. Mırıldanmaları artık kuduz bir köpeğin hırıltılarına dönmüştü. ikinci tekmem ise yarısı vücudundan koparılmış olan boynunaydı. Hala sıkıntıları geçmemiş olacak ki gözlerimin içine baka baka bağrınmaya devam etti. Saniyeler içersinde kızının kolonyasını bütün vücuduna döktüm. Zaman ilerledikçe hareketleri hızlanıyor, bakışları cesaret duvarlarımı delip geçiyordu. Tuvaletin kapısının iç kısmındaki anahtarı dışarı çıkardım, kapıyı beni koruyacak kadar kapattıktan sonra sigaramı sıkıntılıya fırlattım. Cesedin alev aldığını gördükten sonra tuvaletin kapısını kilitledim. Daha sonra ise sokak kapısını kilitleyerek evi terk ettim.
Edit: 20 dakkaya geliyorum beyler -
102011.
0Ressssss
-
102012.
+1Rez kanka, beyler yazınca titretin telefonu
-
102013.
0Lan bi akıllı ol lan am biti, trend olacam derken ağzın yüzün yamulacak çarpılacaksın .
-
102014.
+18Bütün gece boyunca yalın bir dille olan bitenleri Zeynep’e anlattım. Kadına attığım tekmeler ve ürkütücü hırıltılar hariç. Zeynep soğukkanlı bir şekilde beni dinledi. ilginç.
Düne kadar üç kilometre ötede fare görülse uyuyamayan kadın bu gece melekler gibi uyuyor. Ha unutmadan, ilişkimizin yıl dönümünü hatırlamam için kafamı yastığa koymadan önce birinin eklemlerini tekmelemem gerekiyormuş. Bugün öğrendiğim en önemli şey bu herhalde. -
102015.
+22 -1Gün 22 – Sevgili Günlük
Seninki biraz meşgul. Günlüğünün öteki sayfalarını kurcalamama izin vermediği için bende bu boş sayfayı dolduruyorum. Şuan oklavamı modifiye etmeye çalışıyor. Sözde ucuna bıçak yerleştirip onu mızrak olarak kullanacakmış. Başka kimin kocası alışverişe giden yola 300 Spartalı gibi hazırlanır.
Sanırım biraz da günceli yazmam gerekiyor. Haftalardır dışarıda ne olduğunu bilen birisinin kapımızı çalmasını bekliyoruz. Kenan virüsün insanların bazı nitelik ve becerileri yok ettiğini söyledi. Az önce dedim ya; bakkala mızrakla giden adama yakışır bir yorum. Mezardan bir el çıkar, sonra bütün vücut. Ölüler yaşayanları yemek için dünyaya tekrar gelirler Smilie: * Geçiniz efendim bunları…
Zuhal hanımların olduğu binada birileri geceleri fazlasıyla gürültü yapıyor. Geçenlerde bir dairenin balkonunda görülen ışıklar bazı geceler çatıda gözüküyor. insanlar can sıkıntısından ellerindeki mermileri dağa taşa döküyor galiba. Elif’ten hala haber yok. Annesinin söylediği gibi bu kız tüm hastalıkları daha yavaş ve yoğun geçiriyor. Kapımıza dayanacağı günü sabırsızlıkla bekliyorum.
Bu arada bünyen dahilinde benden başka bir kızdan bahsediliyorsa cehennemi dünyada tadacaksın günlük *
Edit: Farklılık olsun diye yaptım beyler isteyen okumasın ama bence okuyun amk. -
102016.
+8orgazm sonrası mutluluk mu ? ne mutluluğu amk pişman oluyorum.
-
102017.
+18 -1Gün 23 – Kural ihlali
Erken saatlerde erzak bulma umuduyla tekrar karşı komşumuz Mehmet Bey’in evine girdik. Birkaç çürümüş et ve küflenmiş simit dışında nerdeyse hiçbir şey yoktu. Bu küçük ev gezmesi esnasında karıma endişelerimden bahsettim; enfeksiyon riski ve besin yetersizliğinden. Beni ciddiye almadığını bilsem de onu dışarıda olanlardan uzak tutmayı düşünüyorum. Korkuya kapılması durumu daha zor kılabilir.
Eve döndüğümüzde Zeynep’in sol el bileğinde bir kanama olduğunu fark ettim. Sorduğumda ise balkonun önündeki barikatı dağıtmaya çalışırken bir çiviye takıldığını söyledi. Çiviyi kontrol ettim. Çok şükür ışıl ışıl, üzerinde pasa dair hiçbir şey yok.
Fakat terk edilmiş ev tamamıyla mikrop yuvası, bir çeşit fare mezarlığı. Açık bir yarayla o evdeki eşyalara dokunması benim keyfimi kaçıran. Korkarım dışarı çıktığımda gitmem gereken tek yer dibimizdeki market değil. Bir hastaneye veya eczaneye uğrayıp ilaçlar almam gerek, özellikle antibiyotik.
--- -
102018.
+17 -1Şuan saat 21:52’yi gösteriyor. Gün içersinde karımın çenesinde kasılmalar oldu. Büyütülecek bir şey olmadığını söylese de sürekli terliyor. Sanırım ateşi de biraz yükseldi. Cesetlerdeki enfeksiyonun bir şekilde ona bulaşmasından korkuyorum. Sabaha kadar ateşini kontrol altında tutmaya çalışacağım.
Güneşin ilk ışıkları ile birlikte sokağa çıkma yasağını deleceğim. Kural ihlalleri karımın sağlığından önemli olmasa gerek. Umarım yarın o kuş beyinli yamyamlardan biriyle daha karşılaşmam. işime yarayacak sağlık malzemeleri ve ilaçlarının isimleri ; Nevralji veya herhangi bir ağrı kesici, ateş düşürücüler , öksürük şurupları, kanlanma ve asit gidericiler, antihistaminik, merhem, sakinleştiriciler ve uyku ilaçları, dezenfektanlar, sargı bezi, hijyenik ped, yara bandı ve buz torbası.
Fırsatım olursa birkaç kamera bulmaya çalışacağım, ya da basit bir webcam. Bu da gösteriyor ki gidilecekler listesine elektronik ürün satan yerlerde eklendi. -
102019.
+14Gün 24 – Ölüye Saygı
Sabah 5’de Zeynep’in sesine uyandım. Sırılsıklam olmuş, yüzünde gergin bir ifade. Sanırım kabus görüyordu. “Alışveriş zamanı. Uyandığında bu telsiz ile bana ulaşabilirsin. Seni seviyorum.” yazdığım kağıdı yanına bıraktım. Komşumuzun evinde bulduğumuz telsizler ilk defa bir işe yaradılar.
Bıçak ve oklava ile yaptığım mızrak sırtımdaydı. Silahı Zeynep’e bıraktım. Dışarıda onu kullanmam halinde fazlasıyla dikkat çekeceğimi düşünüyorum. Evden çıkmadan önce tüm camların panjurlarını indirdim ve cam kilitlerini kontrol ettim. Acil durumlar için kendime iki ayrı yol haritası hazırladım. Fakat Numan’dan hala ses çıkmadığı için büyük ihtimal yolculuk biraz uzayacak. Tek temennim yolun temiz olması, ölülerden.
Merdivenlerden inerken durup durup çevreyi dinledim. Bütün o koşuşturmalar ve çocuk sesleri yerini derin bir sessizliğe bırakmış. Artık tek duyduğum şey nefesim.
... -
102020.
+16Siteyi çevreleyen duvar bir araba tarafından delinmiş. Emniyet kemeri bu sefer işe yaramamış olacak ki arabanın şoförü kanlar içersinde de olsa hala yerindeydi. Arka koltukta ise boylu boyunca bir kadın yatıyordu. Duvarın her yeri kıpkırmızıydı ve bir çok ölü tarafından aşıldığı aşikardı. ikinci bir yaşayan ölü vakası yaşamak için zamanım yoktu. Kamelyada güneşten sakınan ve güvenlik kulübesinin camından sarkan cesetleri görmezden gelip hızlıca sitenin önüne yöneldim. Arabaların her biri acele ile park edilmiş. ilginç olan benim arabam bir başka spor arabaya yandan çarpmış şekilde park halindeydi.
Şoför koltuğu ve direksiyon kana bulanmıştı. Camlar açık, kapılar kilitlenmemiş hatta anahtar kontakta. Numan’ın fazlasıyla acelesi vardı sanırım. Fakat kanlar kime ait? Koltuğa oturdum. Anahtarı çevirdim. Kafasının bir kısmı ısırılmış olsa da site güvenliğinin camdan sarkan bedenine selam verip siteden çıktım.
En önemli ihtiyaç ilaçlardı. Zeynep’e ilaçlar ile birlikte biran önce dönmeliydim. Yolumu sitemizin güneyinde bulunan çarşıya çevirdim. Orada sadece iş yerleri var. Fazla yerleşim yeri olmadığı için fazla cesedin olmayacağını düşündüm. Unutmadan yazayım ; yeni alışveriş listesine silah ve cephaneleri de eklemeliyim.
...