1. 102151.
    -1
    alıntı amk çuğu http://www.incisozluk.com...%C4%B1-ve-zararlar%C4%B1/ gibin bini
    ···
  2. 102152.
    0
    pREZarvatif olum fena sardı devam pnp
    ···
  3. 102153.
    +8 -1
    Mızrağımla taze ölümüzün göğsünde derin bir delik açtım. Sanırım çürümüş kalbinde hala yeterince kan bulunmaktaydı, mızrağımı çektiğim anda göğsünden akmaya başladı. Kanın kokusu ise diğerini tahrik etti. Saniyeler içersinde tecrübeli bey amca yeni çocuğun üzerine saldırdı. Fakat onlara sırtımı dönüp kulübeye giremezdim. Yapmam gerekeni yaptım. Onlar birbirleriyle meşgulken ikisini de mızrağımla sonsuzluğa uğurladım.

    Polis kulübesinde küçük bir telsiz buldum. Şarj kutusunun üzerinde duruyordu. Hala cızırtılar geliyordu. Beni duyan birisi olup olmadığını kontrol etmek için telsizi kullandım fakat cevap alamadım.

    Telsiz Zeynep : Çok oyalandın. Saat 12:46. Ayrıl oradan artık.

    Telsizin durduğu masada iki küçük göz vardı. Birinde orta boy bir mermi kutusu ve benzeri bir telsiz, diğerinde ise onlarca anahtarın takılı olduğu bir anahtarlık. Bulduklarımı çantama atıp kulübeden ayrıldım.

    ...
    ···
  4. 102154.
    +7 -1
    Telsiz Kenan : Tekrar görüş alanına giriyorum. Polis noktasına geçiyorum. Üzerinde ne var? Şaka şaka. Ya da vazgeçtim şaka değil. Çamaşır giyiyor musun? Önüm ne durumda?

    Telsiz Zeynep : Kuafördekiler apartmanın altına doğru ilerledi. Başka bir şey dikkatlerini çekti herhalde. Karşı binaların altında birkaç çamaşır giymeyen ölü görüyorum fakat senin yolun şuan için temiz. Eve döndüğünde giyip giymediğimi beraber kontrol ederiz yakışıklı, sen işine bak!

    Duvarı takip ederek polis noktasının girişine geldim. Daha içeri girmeden bir tane ölü tarafından fark edildim. Üniformalı genç bir çocuktu. Beni gördüğü gibi gürültülü bir şekilde üzerime yürümeye başladı. Onu, bütün siteyi başıma toplamadan durdurmam gerekiyordu.

    Telsiz Zeynep : Kenan b kapısının camlarından üç kişi çıktı. Sanırım o tarafa doğru geliyorlar. Seni fark etmiş olmalılar. Çabuk geri dön!

    “Şimdi geri dönsem bütün bu orduyu peşimden sürükleyeceğim.” diye düşündüm. Yeterince dikkat çekip onları peşimden biraz daha uzağa sürüklemeliydim. Ben düşüncelere daldığım esnada Zeynep’in sesi gittikçe daha endişeli gelmeye başladı.

    ...
    ···
  5. 102155.
    +5
    Telsiz Zeynep : Sana diyorum be adam. Yürüsene! Ne dikiliyorsun orada? Çık oradan!

    Telsiz Kenan : Zeynep sakin ol. Bütün hepsini eve sürüklemek istemiyorum. Polis noktasından apartmana süzülmeyi düşünüyorum. Apartmanın sokak kapısından çıkıp hızlıca bizim apartmanımıza dönebilirim. Hiçbiri izimi süremez. Ayrıca biraz sessiz olmanı öneririm. Şuan en az bir silah kadar ses yapıyorsun.

    Telsiz Zeynep : Yalvarıyorum geri dön. Apartmanımıza girseler bile onlar gidene kadar çatıda kalırız. Yaptığın şey çok riskli.

    Zeynep’e cevap verdikçe konuşmanın uzayacağını ve sonunda beni ikna edeceğini bildiğim için telsizin sesini kıstım. Mızrağımı doğrultup hızlıca polisin üzerine salladım. Karnında minik bir delik açtım. Hemen arkasından boğazına savurduğum darbeyle yere yığıldı. Karımın bahsettiği diğer grup ise gittikçe bana yaklaşmaya başladı. Beni gördükleri için hızları arttı.

    ...
    ···
  6. 102156.
    +5
    Yeterince dikkat çekmiştim. Bu saatten sonra birkaç el ateş etmemim kimseye zararı olmazdı. Polis noktasının içine girdiğimde karşımda uzun bir koridor belirdi. Sağlı sollu odaların kimisinin kapısı kapalı kimisinin açık. ilk kapıyı geçtiğimde içerde iki tane polisin dikildiğini gördüm. Beni fark etmediklerini düşündüğüm için hiç duraksamadan devam ettim. ikinci sıradaki kapılardan biri kapalı, diğeri ise aralık şekilde bırakılmıştı. içeriye göz attığımda tek gördüğüm yerlere saçılmış dosyalar ve cam kırıklarıydı. Üçüncü sıraya hiç bakmadan en son sıraya devam ettim. Fakat üçüncü sırada birkaç memur beni fark etti. Kulağıma gelen hırıltılar bunun en büyük göstergesiydi. Son sıranın solundaki kapıdan kafamı sokmamla birlikte geri çekildim. Kapının hemen eşiğindeki ölüyle göz göze geldik. Kapıyı çektim ve kilitledim. Koridora dönüp baktığımda on ölünün peşimde olduğunu fark ettim. Ben Zeynep’i duyamasam da onu merakta bırakmamak için telsizimi ağzıma zütürdüm.

    Telsiz Kenan : Beni merak etme, iyiyim. Birazdan apartmanımıza doğru geçeceğim. Beni evde bekle.

    Son kapı önümde yarı aralık duruyordu. Yine kapının eşiğinde bir sürpriz ile karşılaşmamak için gerilip tekme attım. Düşündüğüm gibi oldu. Tekme atmam ile birlikte içeride beni yeni bir sürprizin beklediğini fark ettim.

    ...
    ···
  7. 102157.
    +6
    Girmek üzere olduğum oda diğerleriyle aynı boyuttaydı fakat eşyaların az olmasından sebep daha büyük duruyordu. iki tane duvara dayalı, üç tanesi yerde, toplam beş ölü içerde beni bekliyordu. Tam karşımda apartmanın içine uzanan bir kapı bulunuyordu. işte bu kapı benim kaçış yolumun başlangıcıydı. Odanın sol tarafında ise küçük bir eşya dolabı bulunuyordu.

    Odaya benden önce silahım girdi. Kelle başı tek kurşun hakkım vardı. O yüzden bana yaklaşmalarına müsaade ettim. Bir tane ıska hariç hepsini sırayla hepsini etkisiz hale getirdim. Yerdekilerden biri hareketsiz olmasına rağmen onu da boş geçmedim. Bugün şanssız günüm olduğunu kaçış yoluma uzanan kapının kilitli olduğunu fark edince anladım. Adrenalin tavan yapmış olacak ki saniyede milyon tane şey düşünüyordum. ikinci polis kulübesinde bulduğum anahtarların arasından biri elbet bunu açacaktı. Fakat fazla zamanımın olmadığı yeterince açıktı.

    Dört tane anahtar denedim. ilk üçü kilide oturmadı bile, sonuncusu ise oturdu fakat kapıyı açmadı. En azından artık anahtarın neye benzediğine dair tahmin yürütebiliyordum. Sırasıyla birkaç anahtar daha denedim. “Hadi ama açıl artık!” diye söylenirken odanın kapısında bir kadın belirdi. Beni gördüğü gibi çığlıklarla üzerime koşmaya başladı. Aynı taktiği uygulayacaktım. Fakat kuş beyinli yerdeki leşlerden birine takılıp yere yığıldı. Bu da beynine küçük bir mermi monte etmemi kolaylaştırdı.

    ...
    ···
  8. 102158.
    +9
    Sanırım onuncu anahtarı denerken kapının arkasında birinin olduğunu fark ettim. Kapıya iki kere yumruk atıldı. Yüksek bir tonla “Oradaki her kimsen burası çok sıcak ve gittikçe daha da ısınıyor. Kapıyı açmama yardım et yoksa emin ol bu yamyamlardan birine dönüşürsem ilk senin tadına bakacağım.” diye seslendim. Cevap gelmedi. O esnada üç tane polis kapının eşiğine hırıltılarla birlikte geldi. Anahtarı bırakıp onlara yöneldim ve ateş ettim. Her birinin öldüğüne emin olduktan sonra kafamı kapıdan dışarıya çıkardım. Doğruca bana gelen yedi tane ölü daha saydım. Korkusuzca üzerlerine ilerleyip tek tek kafalarına nişan almaya başladım. Geriye bir kadın iki polis kalmıştı. En yakınımdaki kadına nişan aldım ve tetiği çektim. Kadın kanlar içersinde yere yığılsa da şimdi başka bir sorunum daha vardı. Silahın şarjöründeki tüm mermiler bitmişti. On-dört mermiyi ne ara kustum hatırlamıyorum.

    Geriye kalan iki polise arkamı dönüp tekrar odaya daldım. Anahtarı elime attığımda kapının arkasından da hırıltılar geldiğini fark ettim. Yani bütün verdiğim mücadele boşunaydı. Büyük bir ölü ordusundan bir diğer gruba yem olmak için kaçıyordum. Aklımdan geçen tek şey karım oldu. “Allah’ım bana yardım et!” diye bağırırken elime on-birinci anahtarı aldım. Fakat kapı yine açılmadı. Polislerden birisi odaya girmişti bile. Durmadım ve elimi on-ikinci anahtara attım. O esnada iki el silah sesi duydum. Fakat güçlü bir şeydi, tüfek gibi. Çok yakından gelmiyordu fakat apartmanın içinden geldiği aşikardı. Mızrağımı bir elimle kaldırıp bana yaklaşmakta olan polise fırlattım. Aptal şey karnına saplandı, onu biraz yavaşlattı. “Boynunu kırmalıyım! Bu beynine ateş etmekle aynı şey.” diye aklımdan geçirirken ikinci polis odaya daldı. O an uzun bir kitabın son satırlarını okuduğumu düşündüm. Ama gözümün önünden geçen film şeridine ayıracak zamanım yoktu. Son bir umutla on-ikinci anahtarı kilide soktum.

    ...
    ···
  9. 102159.
    +6
    Anahtarı çevirdiğimde içime dolan sevinç kapıyı araladığımda gördüğüm şey ile yok oldu. Kapının arkasında iri yapılı bir yamyam beni bekliyordu. Kapıyı tamamıyla açıp onu ittirip kaçmayı düşündüm. Bu belki de yapabileceğim tek şeydi.

    Arkamdaki polislerin haykırışları artık kulağımın dibindeydi. Derin bir nefes aldım. Kapıyı hızlıca açtım. Karşımdaki yamyam ile göz göze geldiğim sıradan ikinci bir silah sesi odada yankılandı. Önümdeki ölü kafasındaki büyük delikle birlikte yere yığıldı.

    Karşımda genç bir çocuk belirdi. Hızlıca peşinden koşmaya başladım.

    Telsiz Kenan : Eve varmak üzereyim hayatım.

    O an duraksadı ve bana dönüp “Kaç kişisiniz?” diye sordu. “Hayatımı kurtarmış olsan da burada kalıp seninle sohbet etmeyeceğim.” dedim ve belindeki tabancayı işaret ettim. O da hiç düşünmeden silahı bana fırlattı. “Bana güvenebilirsin. Buralarının faresiyim. Senin kokunu bir süredir sürüyordum. Bugün yapmaya çalıştığın neydi anlamadım.” dedi ve tekrar koşmaya başladı.

    ...
    ···
  10. 102160.
    +6
    Apartmanın çıkışına geldiğimizde bizi iki çocuk yaşta ölü karşıladı. Bu yeni arkadaş biraz acımasız çıktı, fazla detaya girmek istemiyorum ama sokak kavgasını sever gibi bir hali vardı.

    Birkaç dakika içinde evin önüne kadar geldik. Durup arkamı döndüm ve ona güvenip güvenemeyeceğimi düşündüm. “Tamam. Beni içeri davet etmek zorunda değilsin. Ben başımın çaresine bakarım.” dedi kendinden emin bir ifadeyle.

    22-23 yaşlarında bir şeydi. Hiç düşünmeden hayatını riske atıp bana yardım etti. Onu şuan dışarıda bırakmak ölüme terk etmek ile eşdeğer bir şeydi. “Beni izle.” diyerek hızlı bir şekilde apartmanın sokak kapısına yöneldim. Sık sık dönüp onu kontrol ediyordum. Sürekli tetikte, her şeyi görüyor, takip ediyor gibi bir hali vardı. Apartmanın kapısından girerken telsizi tekrar ağzıma zütürdüm.

    Telsiz Kenan : Zeynep kapıyı aç. Bir misafir ile birlikte geldim.

    Kapımızın önüne geldiğimde Zeynep gözyaşları içersinde üzerime atladı. Bir yandan onu teselli ederken bir yandan da genci içeri buyur ettim. Salona geçtiğimizde Zeynep adamı fark etmemişti bile. “Sen kendini ne sanıyorsun? Ya başına bir şey gelseydi? Ölüyordum meraktan. iki dakika daha gelmeseydin çatal bıçak ne varsa kapıp peşine düşecektim.” diye söylenmeye devam ediyordu. Elimdeki silahı tekrar ona verirken teşekkür ettim, hem silah için hem de hayatımı kurtardığı için.

    Zeynep sakinleştikten sonra misafirimizin hikayesini dinlemeye başladık. Daha fazla yazacak halim yok. Onu da başka bir zaman anlatırım artk
    ···
  11. 102161.
    +6
    Gün 33 – Ebeveyn

    Dün Zeynep ile saatlerce bekledik. Kapı çalınacak ve “Merhaba bugün 1 Nisan. Bütün bu yaşadıklarınız size aksiyon dolu bir balayı sunmak için tasarladığımız öğelerdi.” denecek diye. Tabii ki olmadı. Fakat iyi haber kimsenin eşek sakası yapacak hali de yoktu. Herkesin elinde bir fincan kahve, sırtlarımız duvarda oturuyorduk.

    “Ayın kaçıydı bilmiyorum ama erken saatte babam evden çıktı. Ablam ben ve annem camlara yapışmış bir şekilde dışarıda olan biteni izliyorduk. Polisler siteyi çevrelemiş, arabalardan küçük bir barikat kurmuştu. Fakat ne olduysa o günün akşamında oldu. Aşağıdan çığlıklar gelmeye başladı. ilk gördüğümde gözlerime inanamadım. Üst komşumuz onlarcası tarafından sıkıştırılmıştı. Daha fazlasını izleyemedim.

    ...
    ···
  12. 102162.
    +5
    Gecenin ilerleyen saatlerinde sesler çoğaldı. Kapımızın önünden geçen polisler “Kapıyı kilitleyin ve ne olursa olsun açmayın!” diye bağırdılar. Ama Melis onları dinlemedi. Birkaç saat sonra kapımıza vurulduğunda babamızın geldiğini sanarak kilidi çevirdi ve kapıyı araladı. Saniyesinde bir tanesi üzerine fırladı. Arkasından bir diğeri ve diğeri… Ablam gözümün önünde can verirken annemin mutfakta saklanacak yer aradığını fark ettim. Musluğun altındaki mutfak dolabına girdi ve dolabın kapısını kapatmaya çalıştı. Yüzündeki çaresizlik ve gözlerinden akan yaşları unutamıyorum. Melis’in yanındakilerin birkaç tanesi onu fark etti ve yönünü değiştirdi. Elimdeki cep telefonunu onlara fırlattım ve bağrınmaya başladım. Belki dikkatlerini başka yöne çekerek annemi kurtarabilirim diye düşündüm fakat öyle olmadı. O an yaşadığım duygular inanılmazdı. Hani derler ya insan vurulduğunda ya da bir yerini kırıldığında kısa süreliğine acı hissetmez, vücut uyuşturucu salgılar diye. O kadar acıya rağmen soğukkanlılığımı kaybetmedim. Hızlıca yatak odasına koştum. Küçük dosya çantasını omzuma astım. içersine üç tane tabanca ve belki yüzlerce mermi koydum. Kapıyı araladım ve ailemi benden alanların hepsini öldürdüm. Bütün kıyafetlerim, vücudum her yerim kan olduktan sonra evi terk ettim. ilk gece apartmanın çatısında babamın gelişini bekledim. Hiç uyuyamadığımı ve sürekli ağladığımı hatırlıyorum. Belki de hayatımda hiç okumadığım kadar dua okudum.

    Ertesi gün ise karşı apartmanın tepesinde bir grup fark ettim. El işaretleriyle beni çağırdılar. Yanlarına gittiğimde çoğunun yüzüne aşina olduğumu fark ettim. Her yaştan insanın bulunduğu 4 kişilik bir gruptu.

    ...
    ···
  13. 102163.
    +4
    Sonrasını az buz biliyorsunuz. Her yer düştü. Atatürk Havalimanı’nda  karantina bölgesi kurulduğu falan konuşuluyordu. Kim bilir kaç zengin çocuğu güvenli topraklara uçtu oradan. Her zaman ki gibi biz memur çocukları ise kendi kıçımızı kollamak zorundaydık. Sizin de yaptığınız gibi.” dedi Erdal gözleri boşluğa bakarken.

    1991 izmir doğumlu. Babasının mesleği sebebiyle hayatı bütün Türkiye’yi gezerek geçmiş. Polis şark görevleri dışında bundan pek şikayetçi değil. Annesinin ve ablasının ölümünden sonra tek amacı babasını bulmak olmuş. Fakat şuana kadar ona dair hiçbir iz bulamamış. Ama kafasında bir plan olduğu her halinden belli.

    Kendi grubuyla arası nasıl bilmem ama bizi sevdiğine eminim. Emin olduğum bir diğer şey ise Zeynep’in onu sahiplenmiş olması. Normalde kıskanç bir adam olsam da Erdal’ın karımı kaybettiği ablasının yerine koymaya çalıştığını fark ettim.

    ...
    ···
  14. 102164.
    +3
    Silahlar ile arasının iyi olması babasının korumalarından biri olan Özel Harekat Polisi Ferhat’mış. “Millet sokakta yakalamaca oynarken ben askeri eğitim alanında Steyr ile oynuyordum. Ateş edemesem bile oynuyordum.” cümlesi her şeyi özetler gibiydi. Ferhat eğitimlere gizli gizli onu da zütürürmüş, çoğu silah hakkında bilgi sahibi olmasını sağlamış. Babası ise olanları öğrenince Ferhat’ı fırçalamış.

    “Geçenlerde lojmanların cephaneliğine girdim. Birkaç tabanca ve mermi aldım. Fakat içeride hala otomatik ve keşkin nişancı tüfekleri var. Bu silahı size birkaç mermi ile birlikte bırakayım, bende yeterince var.” dedikten sonra montunun cebinden çıkardığı küçücük bir silahı bana uzattı. Avuç içine sığacak kadar küçük bir şeydi. Mermi haznesine baktığımda altı mermi alabildiğini fark ettim.

    ...
    ···
  15. 102165.
    +4
    Hava kararmaya başladığında Erdal gitmesi gerektiğini söyledi. Kendi grubunu endişelendirmemesi için bu gerekliydi.

    Kafamdaki tüm endişeler kaybolmuştu, en azından Erdal için. Fakat grubuna güvenmek için henüz erkendi. Erdal ise onları neredeyse hiç anlatmadı. Sadece Zeynep ile kısa bir dedikodu yaptıklarını duydum.

    Yeni dostumuz sokağa çıktığında onu balkondan kontrol ettik. Sitenin dışında yere yığılı yamyamlardan biri onu fark etti ve doğruldu. “Tipe bak hele. Aklınca beni yiyecek. Görüşürüz. Kendinize dikkat edin!” diye bağırdı alaycı bir şekilde ölünün yanından koşarken.

    Zeynep ile yatak sohbetimizin yeni konusu artık belliydi. “Yeni grubu bilmem ama yeni çocuk güvenilir. Heriften saygı akıyor. Anlattıklarından anladığım kadarıyla bizi kendi grubuna kıyasla daha çok sevdi. Kenan kendimi ebeveyn gibi hissettim. Ne güzel bir hismiş bu! Şu koşuşturmalar bitince hatırlat çocuk çalışmalarına başlayalım.” dedi Zeynep kendinden emin ve ince bir sesle.

    Önemli olan onun mutluluğuydu. Ve öyle de oldu. Bu geceyi kahkahalar içinde bitirdik. Yarın nelere gebe bilemem, fakat ailemize yeni birinin katılması beni de fazlasıyla sevindirdi.
    ···
  16. 102166.
    +3 -1
    Gün 36 – Kurulum

    Geride bıraktığımız günlerde Erdal’ın yardımıyla kamera sistemini kurdum. Her odanın cdıbına yerleştirdiğim kameralar kablolar ile oyun odasına uzanmakta. Bilgisayarda kurulu olan hareket sensörü ise kameraların önünde hareket eden bir şey olduğunda uyarı vermekte.

    Dün gece sistemi test etme imkanım oldu. Yakalanan hareketliliklerin çoğu yarasa ve uçuşan yapraklar. Yağmur yağarken çekilenleri saymıyorum bile. Birleştirsem şuana kadar yapılmış en uzun stopmotion  görüntüyü olurdu herhalde.

    Bütün bu görsel kalabalığı içersinde bir ölü gözüme çarptı. Oyun odasının balkonunun önünde uzun bir süre turlamış, sonrasında ise birkaç adım yaklaşıp kameraya bakmış. Sanırım Erdal evden ayrılırken yanından süzüldüğü ölüydü bu.

    Eczanede ahşap merdiven sayesinde üst kata tırmanmaya çalışan yamyamları gördükten sonra onları fazla hafife alamıyorum. Varlığımızdan haberdar olması problem yaratabilir, özellikle açlığı tahammül edilemeyecek seviyeye geldiğinde. Neye benzediğini unutmamak için küçük bir baskı aldım. Gün içersinde tekrar kameraya yakalanırsa, biraz canını yakmak için dışarıya çıkacağım.

    ...
    ···
  17. 102167.
    +1
    Rez amk bini
    ···
  18. 102168.
    +2
    3 Nisan ilginç bir olay yaşadık. Depoları kontrol etmek için apartmanın altına inerken kapıcı dairesi dikkatimizi çekti. Kapısı aralık bir şekilde duruyordu. “Al işte. Macera bizi buldu.” diye mırıldandı Zeynep sessizce. Elindeki minyatür tabancanın verdiği cesaretle kapıya yöneldi. Hemen arkasından ben de eve girdim.

    Ev birikmiş tozlar dışında tertemiz bir haldeydi. Koltukların üzerindeki danteller her an geleneklerine bağlı bir teyzenin tadıma bakmak için üzerime atlayacağı hissiyatını verdi. Salonun duvarında klagib aile tabloları mevcuttu. Apartmanımızın görevlisi, eşiyle birlikte kırmızı bir arabanın önüne yaslanmış, gülümsüyorlardı. Bir diğer fotoğrafta ise büyük bir leğenin içinde iki küçük kız çocuğu fark ediliyordu. Bunların altında ise küçücük patikler asılı olarak duruyordu. Patiklerden birinin içersinde takvim sayfası dururken diğerinde üzerinde Arapça yazılar olan bir kağıt vardı, muhtemelen dua.

    Ben salonu incelerken Zeynep çoktan mutfağa dalmıştı. Küçük çantasına yenilebilir her şeyi atıyordu. “Oh be! Sonunda baharat…” dedi içinde onlarca baharat poşeti olan bir kavanozu çantasına indirirken.

    ...
    ···
  19. 102169.
    +3
    Karım hırsızlık ile meşgulken ben arka odalara yöneldim. Kendimi test kitaplarıyla dolu, kırmızı ve pembenin hakim olduğu bir odada buldum. Çalışma masasının üzerinde yine aynı iki kız çocuğunun fotoğrafı vardı. Masanın üzerine fırlatılmış kıyafetin altında küçük bir defter olduğunu fark ettim. Günlük veya bir not olması ihtimaliyle elimi uzattım. Fakat sanırım bir karalama defteriydi. Birkaç matematik hesabı ve kurutulmuş güller dışında bomboştu.

    Koridorun sonunda kapısı kapalı bir oda olduğunu fark ettim. Silahımı doğrultarak kapıya yaklaştım. Yavaş bir hamleyle kapının kolunu çevirmeye çalıştım. içeriden kilitliydi, fakat anahtar kapının üzerinde duruyordu. Çocuk odasından kopardığım resim defteri sayfasını kapının altından içeri ittirip anahtarı düşürmeye çalıştım. “Aha bir aksiyon daha.” diye söylenerek Zeynep yanıma geldi. Kısa bir süre sonra beni beceriksiz ilan ederek müsaade etmemi istedi. Saç tokasıyla ilk denemede anahtarı düşürdü.

    ...
    ···
  20. 102170.
    +1
    Tekrar kapının kolunu çevirdim. Daha kapıyı henüz aralamıştım ki yüzümüze felaket bir koku çarptı. “Bu evin halı altı bu oda demek.” dedi Zeynep bir yandan kazağıyla burnunu kapatmaya çalışırken. Kapıyı hızlıca ittirdim ve içeriye daldım.

    içerde beş ceset vardı. Anne, baba ve iki çocuk. Diğeri ise üniformalı bir polis. Yerde ise polise ait olduğunu sandığım bir silah.

    Kızlardan birinin kolunda kalın bir salgı bezi bulunuyordu. Dört tanesinin başından vurulduğu aşikardı fakat apartman görevlisinin boğazında derin bir kegib bulunuyordu. Burada olanlara anlam vermeye çalışırken karım ikinciye kusuyordu.

    Camlardan birini açmak için apartman görevlisinin yattığı divana doğru yönelmişken cesedin gömlek cebinde duran kana bulanmış bir kağıt dikkatimi çekti. Zeynep “O hastalığı kapmış olabilir. Fazla yaklaşma.” diye uyardı fakat yine de kağıdı aldım.

    Birkaç kez katlanmış kağıdı açtığımda iç kısmın okunabilir durumda olduğunu fark ettim.

    ...
    ···