-
35.
0Okurum bir vakit
-
34.
0Rezarvasyom hocam yaz devam
-
33.
0
Son
-
32.
+1son kısımlara yaklaşıyorduk halbuki mınıskim..Tümünü Göster
ben devam ediyorum yettiği kadar:
o gece ceyda'ya diyebileceğim hiç birşey yoktu.. bağırdı, sorular sordu cevap veremeyeceğim. madem onu sevmiyordum niye onunla beraberdim. ne dese haklıydı, ne yapsa haklıydı. vurdu, öbür yanağımı döndüm. yapabileceğim birşey olmadığını söyledim. düşündüklerimin bunlar olduğunu ama onu gerçekten sevdiğimi söyledim. tabi ki inanmadı bu onu biraz daha fazla sinirlendirmeye yaradı sadece. evden kovdu beni. büyükçe bir çantaya kıyafetlerimi toplayıp, ilkay'ın evine gidecektim. kirayı ödemeyi bırakmamıştım iyi ki. işim de vardı onun için çok kafama takmadım (detaya girmiyorum beyler çok bitirmek için)
ertesi gün yıldızdan kalkıp işe gittiğimde hayat çok acayip gelmişti. resmen içim acıyordu. ceyda'nın yanımda olmasına o kadar alışmıştım ki beraber olduğumuz sürece olmaması bana acı veriyordu. onu kötülemiştim, aldatmıştım kendi içimde ve o bunların hepsini biliyordu artık. resmen içim acıyordu. midemin üstüne saplı bir bıçak vardı sanki. gün boyunca tuvalete giderek gelen ağlama krizlerimi geçiştirdim. yüzümü yıkadım. akşam saatlerine doğru çıkmama yakın ajans sahibi ergün bey yanına çağırdı. benden çok memnun olduğunu söyledi ama ceyda'yla bir sorun yaşamayı göze almadığını, çok yakın dost olduklarını ve ortak bağlantılar üzerinden de işler yürüttüğünü söyledi. resmen yol veriyordu bana. artık bir işim de yoktu. ceyda gitmişti, evi gitmişti, ayarladığı iş gitmişti. temeli ceyda'ydı hayatımın ve o temel yoktu artık, çöküyordum. bildiğim ettiğim çok fazla ajans yoktu. ilk ajans deneyimim burasıydı ve 1 yıl yeni olmuştu. bildiğim ajanslara başvurdum ama hiç biri almadı. birtanesi ceyda yüzünden almadıklarını belli etti bir konuşma esnasında. resmen tanıdığı ajanslara beni almamaları için talimat vermiş ya da ricada bulunmuştu konumlarına göre. bu arada irem'i aradım ama çok da sıcak konuşmadı açıkçası. işten çıkmamın ardından çok fazla giblememişti beni. o da benim gibiydi, işi olduğu sürece benimle vakit geçirmişti. nefret edemedim, benden ne farkı vardı.
2 ay boyunca iş aradım. iyi ki elimde yeterince para vardı geçinebileceğim kadar, eski standartlarıma döndüğüm taktirde. 2 ayın sonunda para bile kalmıştı elimde. sonunda bir organizasyon ajansında iş bulabilmiştim. dijital baskıya iş gönderen bir ajanstı işte, çok büyük olmasa da organizasyonlar yapıyor, biraz olsa da yaratıcılık kullanılıyordu. maaşım eski işime göre biraz daha azdı ama razıydım. yeni hayatımda tertemizdim, param da yeterdi ve tertemizdi.
ceydayı düşünüp gecelerce ağladım. çok özlüyordum, çok sevdiğimi düşünüyordum. bi daha görmek istemiyordum ama.. bir daha canını yakmak istemiyordum. sadece özür dilemek istedim ama onun da ötesi yoktu rahatlatmayacaktı onu da beni de..
eğer bir şekilde denk gelirse diyeceğim tek laf "özür dilerim" olurdu... bilmiyorum ne kadar anlamlı olurdu... -
31.
0akşam mesai bittiğinde ceyda'yı aradım. gün boyunca ne o aramıştı ne de ben onu aramıştım. soğuk bir sesle "çıktın mı" diye açtı telefonu. kendi kendimi ondan soğutmaya çalışıyordum adeta, her hareketi de batıyordu zaten. "çıkmadım, mesaiye kalıcam, onu haber vereyim diye aradım" dedim, daha doğrusu tersledim. kapattı direk. yürüyerek zincirlikuyuya gittim. oradan beşiktaşa gittim bir taksiye atlayıp. beltaş'ta iğrenç bir türk kahvesi içtim telveli telveli, yeniden taksiye bindim eve gittim. anahtarla açtım kapıyı. içeri girdiğimde evin ağırlığı hissediliyordu. sessizdi, fırtına öncesi sessizlik diyebiliyorum ancak şimdi olacakları haber veren o soğuk gün müydü yoksa evdeki o pis ağırlık mıydı bilemiyorum. ceyda ortalıkta yoktu, benim de onun ismini seslenesim yoktu. yiyecek birşeyler almaya mutfağa gittim, birşeyler atıştırıp odaya çıkmak istiyordum. ardiyelerden birine sakladığım günlüğümü çıkarıp dünü ve ayrıntılarını yazmak istiyordum, bugünkü ceyda'nın iğrenç tavrını ve soğukluğunu kusmak istiyordum nefretimin var gücüyle..
atıştırdım, yukarı çıktım. günlüğümü sakladığım ardiyenin kapısı açıktı. aklıma geliyordu ama bir yandan da ihtimal veremiyordum. çok dikkatli şekilde, bulunması zor şekilde saklamıştım. ama zordu sadece imkansız değildi. yazdığımı görmüştü elbette bir kaç sefer, "karalıyorum" diye geçiştirmiştim. odaya gittiğimde ceyda arkası dönük şekilde yere çökmüştü. ağlıyordu. ona birşey olduğunu zannettim ve içim ezildi o an. işte o an onu aslında sevdiğimi anladım, ona birşey olmasının canımı ne kadar yaktığını hissettim ama eline bakıp da günlüğümü gördüğümde, canını acıtanın ben olduğumu gördüğümde çok daha fazlaca hissettim o acıyı. -
30.
0irem'le odaya girdik, soyunduk ve ömrümde hiç sevişmediğim gibi seviştim. hani bu ıssız adamda karının memesini falan tuta tuta erken boşalio ya bin karının içine.. onun uzun halini düşünün (erken boşalma sorunum yok manasında)
binler samimi bir şekilde öyle efsanevi bir sevişme yaşadım. ertesi gün işte çifte kumrular gibiydik. o gün çok güzeldi. son güzel günümdü belki de bu hayatta yaşayacağım. bilinmez varsa daha miyadımız göreceğiz ama ondan sonrasında yaşadığım olaylar çok da "güzel" denilebilecek olaylar değildi. -
29.
0o tatlı öpücükler gibişircesine yalaşmalara döndüğünde artık daha fazla orada oturup da abidik görüntüler vermememiz gerektiği üzerine karar verdik. "hadi kalkalım artık" dedim, bir yandan da ceyda aklımdaydı. 2 kere aramıştı ve telefonun sesini kısarak duymazlıktan geldim. biraz yürüdük, istiklal'in sonuna gelmeden irem "bize gelsene bu akşam" dedi. tabi ki ceyda'dan ve yaşadığım abidik anlamsız hayattan haberdar değildi. bir yandan da irem, beni evine davet etmişti... kaçırılmayacak bir fırsattı. o narin bedenini kollarıma almak ve doya doya sevişmek istiyordum, asla gibişmek değil...
kabul ettim, yalnız ceyda'yı arayıp haber vermeliydim. söylediğimde ceyda'nın sesi buz gibiydi. kadınlar hisseder miydi yoksa erkekler söyledikleri yalanları düzgün kıvıramazlar mıydı bilemiyorum ama ilginç bir durum olduğunu anlamıştı ona ilkay'da yanı eski evimde kalacağımı söylediğimde. yalan olduğunu anlamıştı kısacası ama hiçbir şey umrumda da değildi.
iremlere gittik, ev arkadaşıyla tanıştım. gizem adında, irem kadar olmasa da çok güzel bir kızdı. giderken 1er tane bira almıştık herbirimize. onları içtik. zaten saat geç olduğu için yatmaya karar verdik biraz sohbet ettikten sonra. irem'in odası oturduğumuz koltuğun tam karşısındaki koridorun sonundaydı. "hadi yatalım" dedi elimden tutarak ve o koridor o kadar uzun geldi ki bana... tonlarca şey düşündüğüm uzun bir yoldu tam anlamıyla. idam sehpasına seve seve giden bir insana benzetebilirim o andaki kendimi * -
28.
0o akşam ilk defa irem'le dışarı çıkacaktım. tabi ki ceyda'ya söylemedim bu şekilde. akşam beni almamasını arkadaşlarımla dışarı çıkacağımı söyledim. uzun süredir böyle birşey yapmıyordum. ceyda'yla beraber olduktan sonra en fazla 4-5 kere arkadaşlarla dışarı çıkmıştım. böyle birşey yaptığım için gerçekten tiksiniyordum bir yandan kendimden diğer yandan ceyda "paran var mı?" diye sorduğunda kat be kat tiksindim hayatımdan. bu iş olacak mıydı böyle? niye devam ettiriyordum. cevap çok açıktı aslında ama ne ben kabul etmek istiyordum, ne de kabul ettiğim taktirde buna cesaret edebilecek gücüm olacaktı.
gün çok yavaş geçti, akşam olmak bilmedi. iremle taksime gittik beraberce bir taksiye atlayıp. meydanda indik ve içime hayat doğdu adeta, gerçekten yeniden doğmuşum gibi hissettim. yanımda dünyalar güzeli ve tam istediğim gibi bir insan vardı, doya doya eğlenebilecektik. böyle mutlu olduğum anlar, o pis düşünce her fırsatta kemiriyordu beni ve her zaman yaptığım gibi uzaklaştırmaya çalışıyordum. asmalı mescitin girişinden hemen sonra dorockla arasında türkü bar olan cafe-bar'a gitmeden önce aşağılara inip borsadan bişeyler yedik. sonrasında biralar söylendi. sohbet en koyu noktalarına geldi. karşı karşıya değil yanyana oturmuştuk resmen dizlerim dizlerine dokunuyordu. aklımdan ilginç düşünceler geçiyordu, günlüğümde onunla ilgili yazdıklarımı okusa benim olur muydu acaba? benimle yaşar mıydı? bunları düşünürken gözlerine bakıyordum sonra adeta sıçradım çünkü o da benim gözlerime bakıyordu ve susmuştu o ara.. dudaklarımız yaklaştı birbirine ve tatlı bir öpücükle buluştular. -
27.
0Ptesi günü saat çalmadan uyandım bir yarım saat evvel. ceyda daha uyanmamıştı. aşağı gidip güzel bir kahvaltı hazırladım. ceyda gözlerine inanamadı. ilk kez yapıyordum böyle birşeyi, çok mutlu oldu. acaba bilseydi bunu başka biri yüzünden yapıyorum, nasıl bir tepki verirdi. bunları düşündüm ama aklıma geldikleri hızda uzaklaştırdım kafamdan, düşünmek istemiyordum birşey, yaşamak istiyordumi aynen ceydayla ilk tanıştığımız gün gibi.
Ceyda işe bıraktı beni. masama çıkar çıkmaz, irem'in geldiğini farkettim. her ne kadar ağır davranmaya çalışsam da kıpırtımı gizlemedim. "hoşgeldin, hadi bakalım iyi olur umarım" dedim suratımda büyük bir tebessümle ve karşılığında onun kocaman o tatlı tebessümünü aldım, değdi herşeye. masalarımız genişçedir, bir kaç bilgisayar aynı masada olur ekiplerin odalarında. bizim ekipte de öyleydi. yanımdaki alan da boştu, irem'in bilgisayarını oraya aldırttım hızlıca öğrenmesi bahanesiyle.
işleri adeta beraber yapıyorduk, işi çabuk öğreniyordu, çok sorumsuz olmasına rağmen, açığını kapatıyordum kendimce. günler çok güzel geçiyordu. resmen flörtleşmeye başlamıştık iş yerinde. yemek aralarında hep beraberdik,
o da okulunu bitirmek üzereymiş, bitirme projesini yapacakmış bir sonraki dönemde. grafik okuyormuş mimarsinan'da. kadıköy caferağada bir arkadaşıyla kalıyormuş. sohbet ilerledikçe yakınlaşmaya başladık. yakınlaşmaya başladıkça da ipin ucu kaçmaya başladı. beraber dışarı çıkmaya karar verdik. bu kadar güzel bi kıza karşı normal şartlarda bir şansım yoktu ancak konumum gereği muhtemelen benimle birlikte olmak onu tatmin edebilirdi. benim için farketmezdi, ona sahip olsaydım, benim olsaydı da ne olursa olsundu.. ama ceyda faktörünü aklımdan uzaklaştırmak dışında birşey yapmıyordum. resmen onun hayatımdaki yerini yadsıyordum. halbuki onun sayesinde işim vardı, onun evinde yaşıyordum, hem de lüks içinde yaşıyordum... bunları uzaklaştırıyordum kafamdan her aklıma geldiklerinde.. -
26.
0irem'in işe uygun olduğunu bildirdim üstlerime, haftaya ptesi başlaması için iremi aradılar. irem'in gelmesi için haftanın ve haftasonunun bitmesini iple çektim. ne yalan söyleyeyim ceyda'yı çok seviyordum. benim için çok şey yapmıştı, çok şeyden feragat etmişti, benimle ilgilenmişti ama bir anne gibi ilgilenmişti. korumuştu kollamıştı adeta, diyorum ya bir anne gibi resmen ama sevgilim gibi değildi işte, ne olursa olsun. dışarıda vakit geçirirken elini tutup birden koşarak kendimce "küçük çılgınlıklar" yapamıyordum. elini bile tutamıyordum aslında. bazen koluma giriyordu o kadar. belli ki yaşla alakalı kısımdan kendi de rahatsız oluyordu ki ilişkimiz başlayalı 10ay olmuştu neredeyse. ben rahatsızlıklarımı artık yansıtmıyordum ona, günlük çok hızlı şekilde doluyordu. saklı olmasından kaynaklı çekinmeden iremi ilk gördüğüm anı ve buluşmamızı da, yaşadığımız heyecanı da yazmıştım günlüğe. sadece hsonu geçsin istiyordum çok güzel geçti o haftasonu da zaten ve o büyük ptesi geldi.
-
25.
0yeni işyerinde işler gayet güzeldi anlayacağınız. günlükten sonra üzerimdeki o gerginliği atmaya başladım. 6. ayda grafik tasarımcılıktan, art direktörlüğe yükseldim grubumdaki art direktörün işten ayrılması üzerine. haketmiştim, güzel işler çıkartıyordum çünkü dediğim gibi, çok güzel besleniyordum ayrıca diğer işlerden, brainstormlardan... derken grubumda benden boşalan yere bir stajyer alacaklarını, benim görüşmem gerektiğini söylediler. görüşecektim tabi ki, ertesi gün gelecekti. heyecanlıydım ilk defa birisiyle iş görüşmesi yapacaktım karşı tarafta olarak.
ertesi gün işler yoğundu ben görüşmeyi falan unuttum tamamen. o sırada görüşmek için yeni stajyerin geldiğini söylediler... toplantı odasına aldırttım elemanı. ben de biraz oyalandım ki ağırlığımız olsun, ilk günden heyecanla koşmayalım. söyleyeceklerimi, konuşacaklarımızı her şeyi hazırladım. herşey hazırdı. konuları ben yönlendirecektim ve hakim olacaktım. yeniydim ama tecrübem vardı sonuçta kendimce.
odaya girmemle züt olup herşey unutmam bir oldu. harika güzellikte bir kız, benim yaşlarımda. düzgün bir fiziği, harika bir giyimi vardı. gözlerim faltaşı gibi açılmıştı. tek hazırlıksız olduğum nokta buydu.
konuşmaya girene kadar "naber, nasılsın" tarzı saçmaladım, keklemelerim direkten döndü adeta. apışıp kalmadım şükür ki. ses tonu, o kadar tatlıydı ki herşeyi çok güzeldi. bu görüşme hiç bitmesin istiyordum ki onca işin gücün arasında 45 dakika görüştük. çok toydu açıkçası iş konusunda bana göre bile. yaptığımız şeylerle ilgili olan fikirleri bile yeterli değildi ama yanımda olmasını istiyordum.
açıkçası ceyda hayatımdayken en zayıf nokta, en zayıf noktam buydu herhalde. genç ve güzel bir kız. -
24.
+1ne olursa olsun, bu sefer gidecektim üzerine. çalışmaya devam ettim. ceyda'ya yansıtmamaya çalıştım, onunla beraber olacaksam, onunla da huzurlu olmalıydım. kendime bir günlük açtım ve deşarj olmak için bütün kötü hissiyatlarımı içine yazdım. yazdıkça açığa çıkıyordu içimdeki pislik, yazdıkça dökülüyordum. iş dozunu kaçırmaya başladı. ceyda'nın deforme olmuş vücudundan, anne gibi konuşmalarına, gibişirken öküz gibi böğürmesinden, boya küpü suratına kadar yardırdıkça yardırıyordum günlüğe her geçen gün, hiç işle alakalı bişey kalmamıştı içimde, hatta abarttığımı bile düşünmeye başladım işyerindeki söylentileri. meğer bütün sorunum ceyda'nın mature olmasından başka bişey değilmiş.
günlük tutmaya başladıktan sonra, bunları bilerek ceyda'ya davranışlarımda da bir gerginlik yoktu. ilk tanıştığımız gün gibi huzurluyduk. güzelce gibişiyor, ceyda'nın kazandığı paraları itinayla yiyorduk. ceyda ile maaşı konuşmamıştık ama yeni çalıştığım yerde de ilk çalıştığım yerin 3 katı kadar bir para alıyordum. ki bu başlangıçtı kendimi kanıtladıkça artacaktı tabi ki...
günlüğümü yazıyor, işime gidiyor geliyor, ceydayla gibişiyor, geri kalan zamanları da eğlenerek geçiriyordum hayatı hiç bir yamuk yoktu.. ta ki o an gelene kadar... -
23.
+1gel zaman git zaman, insanların söylediklerine sinirlenmekten çok hak vermeye başladım. tamam çalışıyordum ama buradaki bütün insanların bir ömürlük deneyimi vardı burada çalışana kadar olan. ben zembille inmiştim neredeyse okuldan mezun olur olmaz. benim de belli şanslarım vardı belki onlardan farklı olarak ama kendime de yediremiyordum. yukarıdaki bir arkadaşın ima ettiği şekilde huur gibi hissetmeye başladım kendimi. bir yandan artık bu işkence bitsin istiyordum, diğer yandan villa da lüks içinde yaşamaya da alışmıştım. çok samimi söylüyorum binler evde teknoloji ndıbına ne ararsam vard, kafa prl prldı. işe devam edemeyeceğime karar verdim. ceyda'ya durumu anlattım ve ne kadar rahatsız olduğumu dillendirdim durumdan. anlayışla karşıladı beraberce beni tanıdığı başka bir ajansa yerleştirmesine karar verdik. bi anlık bütün sorunlar çözülmüştü kafamda. bir hafta daha evde dinlendim, bu arada ceyda yakın bi arkadaşı olduğunu söylediği birinin ajansına görüşmeye yolladı beni. direk masamı gösterdiler, el üstünde tuttular yine. yaptıkları işleri gösterdi bir arkadaş, gayet kaliteli işler yapılıyordu, çok şey öğrenecektim burada da. iş değiştirmek gerçekten çok önemli. her ne kadar kısa süre çalışmış olsam da ceyda'nın ajansında, aynı insanlarla çıkan fikirler aynı çizgide oluyordu, adeta bir kan değişikliği olmuştu benim için. yine çok kaliteli işler yapıyordum. yaptıklarım da beğeniliyordu. ama yine patronun torpillisi olduğum söylentileri ortalıkta gezmeye başlamıştı bile. yine aynı rahatsızlıkları yaşamak istemiyordum ama ceyda'dan da başka birşey isteyemezdim şu noktada. buna benzer ne muhabbet olsa yine moralim bozuluyor, yine huur gibi hissediyordum kendimi.
-
22.
+1Dediğim gibi, işyerindeki dedikoduların canımı sıkması ceyda'ya sinirlenmeme sebep oluyordu. halbuki kadın benim için iyilik yapmıştı kendince. en ufak şeyler problem olmaya başladı. burada sabah 9da girip akşam 6da insan gibi çıkıyordum genellikle ama çıkmadığım 1-2 saat oyalandığım zamanlar da oluyordu. böyle şeyler 2-3 ay öncesine bakamamamdan kaynaklı, lükse çabuk alışmış olmamdan kaynaklı, zütümün çabuk kalkmasından sebepli sinirimi bozuyordu. ben de sevgilim olan patrona çemkiriyordum. bir yandan güzeldi * hep yapmak isteyip yapamadıım şeyleri kafama göre yapıyordum, hatta patrona sinirlendiğim vakit gibme imkanım bile vardı. sevdiğinden sevişmek değil, kızdığından gibmek eylemini yerine getirmek de çok büyük bir keyif beyler. tavsiye ediyorum hepinize.. çok içten gibiyormuşum o aralar da...
-
21.
+2işyerinde çalışacağım yeri ceyda gösterdi, beraber çalışacağım insanlara artık onlarla beraber çalışacağımı vurgulu şekilde söyledi. "benim adamım ona göre davranın" hissiyatı vardı her cümlesinde ve hareketinde. ben bile rahatsız oldum, diğer elemanları düşünemiyorum bile. gevşek tipler direk muhabbete girmeye çalıştı ceyda'nın yakını olduğumu düşünerek. başlangıçta kimse sormadı ceyda ile ne yakınlığımız olduğunu tabi. çalışmaya başladım, gayretliydim, gençtim taze fikirlerim vardı.. çalışıyordum kendmce. ancak insanların bakışları, dedikoduları çok belli ediyordu kendini. hani hakkıyla gelmediğim üzerine konuşulanlar ekstradan canımı sıkıyordu. ceyda bir kapı olmuştu ama ben işimi yapabiliyordum gayet de güzel şekilde. milletin boş boğazlılığı içimi sıkmıştı. artık yıldızda da kalmıyordum doğru düzgün. ceyda'yla kaldığımdan büün sinirimi de ona akıtıyordum artık evde inceden huzursuzluklar çıkmaya başlamıştı her ne kadar çabucak çözüyor olsak da, ceyda da ben de yıpranmaya başlamıştık.
-
20.
+1O sabah ceyda'yla çıktım evden,
işteki ilk günüümdü. kıpır kıpırdım. ceyda yolda inceden ayrıntıları verdi. zaten bildiğim programları kullanacağımı, diğer tasarımcılarla ve müşteri temsilcileriyle ortak çalışarak belirlenen konseptlerin görselliğini hazırlayacağımızı anlattı düzgün bir dille.
iş yerine geldik. kapılar açıldı, leventte bir göktelenin otoparkına girdik. zütüm düşmüştü. işyeri burdaysa hayatımı kurtartmıştım. 1 sene burada çalışsam istediğim her yerde iş bulurdum. tabi ki bu düşüncelerin hepsi toy olmamdan kaynaklı, fakir bince düşüncelerdi. -
19.
+11 ay boyunca ceyda ile bu şekilde vakit geçirdik ama sıkılmaya da başlamıştım, bir yandan da kariyer edinmek istiyordum bu rahatlığın yanında. hayatta istediğim herşey var gibiydi maddi olarak. ceyda da iyi bir insandı, katlanmıyor bilakis beraberken zevk alıyordum geçirdiğimiz vakitlerden.
bir gün muhabbet esnasında ceydaya durumu anlattım. 1 2 hafta dediğimiz zaman diliminin 5 haftayı bulduğunu artık kariyer edinmek için çalışmak istediğimi anlattım birer birer..
hak verdi, ayarlamaları bu hafta yapacağını, haftaya da beni yeni işime başlatacağını söyleyerek söz verdi..
kıpır kıpır olmuştum. o bir haftayı diğerlerinden çok daha iyi geçirmiştim. ne olacağını bilmiyordum ama işim olacaktı, hem de iyi sayılabilecek bir reklam ajansında.. -
18.
+1o bir iki hafta dediği süreç 1 ayı buldu. o arada sırada işe güce gidiyordu ben evde camış gibi yatıyor, birşeyler yiyor, televizyon izliyordum. arada birlikte pahalı yerlere gidip vakit geçiriyorduk. zengin işi ne varsa yapıyorduk aslında. kültürsüzmüş gibi hissediyordum bunları yaparken, hiç normal gelmiyordu, usül erken bilmiyordum ama gittikçe daha önce lüks gelen bu şeyler normal gelmeye başlamıştı.
fırsat buldukça sevişiyorduk, daha doğrusu gibişiyorduk. yatak sporları yapıyorduk bildiğiniz binler, öyle aş sevgi muabbetlerine hiç girmiodum, zaten göz göze gelince "ceyda abla" diyesim geliyordu yatakta.. -
17.
+1bir sonraki hafta da aynı tempoda çalıştım, yine bir kez görüşebildik sadece. boğazda rakı-balık yaptık onda da. orada beklediğim ama bu kadar da çabuk olmasını beklemediğim teklif geldi. güzel sanatlar mezunu olduğumu, zeki olduğumu düşündüğünü, ajansında çalışmamı istediğini söyledi. erkenden geldiğinde ne diyeceğimi bilemedim ama olabilecek en hızlı şekilde kabul ettim. bir iki hafta beraber tatil yapabileceğimizi, ertesinde de işe başlayabileceğimi söyledi. bu muhabbete gelmesini hiç istemiyordum hiç durumun ama geldi sonunda ve "geçinmek ve evimin kirasını ödemek için anında çalışmaya başlamam lazım" dediğimde, halledebileceğini ufak şeyleri kafama takmamam gerektiğini söyledi.
bi yandan bir darbe yemiştim, bir yandan da talihim döndüğü için çok mutlu olmuştum. istediğim şekilde bir işim olacaktı, hem de rahat edecektim bir süre... gelen birşeylerin yerine başka birşeyler gidermiş ama bunu çok daha sonra anladım tabi. o anda sadecce mutluydum. -
16.
+1ağırdan satıyordum kendimi, , gözden çıkartmak çok daha kolaydı galiba ceyda'yı başlangıçta benim için. onun gibi coşmadım, onun gibi acele etmedim hiç birşey için.
hafta içi akşamları görüşmek istedi. çok geç saatlerde çıktığım için, çalıştığımı söyledim h.içi sadece 1 gün görüşebildik. güzel geçmişti o da.. güzel biyerde yemek yedik. sonra alfa romeo'suyla bıraktı yine beni Yıldız'a. daha önce binmediğim 2005 model alfa romeo 159 çok acayip gelmişti. restoran'ın kapıda ceket verişi acayip gelmişti. benden olmayan şeylerdi ama beni mutlu ediyordu.