-
1.
+55 -2ÜST EDiT: Okumayan arkadaşlar hikaye akşam biticek sizde rezlerinizi alın bitince isterseniz okursunuz.
Gözlerimi araladığımda, yüzümün yarısı yatağa basık, yastık yine yere düşmüş, yorgansa avını boğan bir anakonda gibi karma karışık bacaklarımı kilitlemişti. Genleştikten sonra usulce yorgandan kurtuldum. Doğrulup yatağın kenarına daha yeni oturmuştum ki, gece dişlerimi fırçaladıktan sonra dayanamayıp yaktığım sigaranın ağzımda zehirleşen tadına küfretmeye başladım. Mutfakta bir bardak sudan sonra, duşa girdim. Suyun altına yeni girmiştim ki, aynanın önüne bıraktığım telefonumdan yedi veya sekiz mesaj sesi üst üste geldi. Merakım tabi ki o, ılıktan bir adım daha sıcak suyun verdiği mutluluktan güçlü değildi. Duşumu büyük bir zevkle aldıktan sonra, havlumu belime dolayıp, hafif nemli ellerimle telefonu alıp mesajları açtım.
Mesajlar Onur'dan gelmişti. Onur birinci sınıfta, ilk önce mavi, daha sonra siyah pastel boyasını bana vermiş, benimle gözünde çok değerli olduğunu bildiğim birşeyi ilk defa paylaşan adam. Ondört sene her kötü günümde burnumun dibinde bitip, iyi günlerimde ise genellikle uzaktan izleyen Onur. Bugün 21 yaşındayım ve o iki pastel boyanın temelini attığı büyük bir kardeşlik bağının verdiği huzurla yaşayan şanslı bir Ayaz'ım.
Onur: Kardeşim
Onur: Uyandığında bana ulaş
Onur: Yada direk erhan abinin mekana geç
Onur: Kahvaltı edelim
Onur: Konuşmamız lazım
Onur: Sıkıntı büyük
Onur: Orda bekliyorum
Onur'un benden haber almadan Erhan abinin pastaneye geçmesi canımı sıkmıştı. Tamam saat 09.24 olabilirdi ama ben belki 2 saat daha geç kalkıcaktım. Sonuçta finaller bitmişti ve geç yatıyorduk. 12.00'de uyanmamı beni iki buçuk saat orda beklemeyi göze alıcak kadar büyük bir sıkıntı vardı. -
2.
+24Beyler sabahtan beri yazıyorum. 17-18 part yazdım bir kere şuku istemedim. Rica ediyorum ilk parta şuku atar mısınız? Emegim boşa gitmesin.
-
3.
+23Ulan eliyle mi gibiylemi yazdıgı belli olmayan, her cümlede en az iki hata olan hikayeleri okursunuz. O kadar dikkatli yazıyorum okurken keyif alın diye kimse okumuyor heralde, okuyam 8-9 kardeşim adamsınız.
-
4.
+20Polis lafını duyunca güvenlik izletmeye karar verdi.
Güvenlik: Tamam izletirim ama size kopya veremem.
Onur: Kardeşim çok sağol.
Ayaz: Allah razı olsun birader.
Üçümüzde sanki sekize giden, yeni tüylenmiş bir ergenin ilk izlediği ferreyu izlediği gibi bir dikkatle monitöre bakıyorduk. Kavgadan sonra çırak çıkmış gelmemiş. Ahmet kavgadan iki saat sonra amca dükkanı kapayıp siteden çıkmış. Son kamerada site kapısının dışını gösteren kamerada, Ahmet amca arabaya binicekken, iki kişi tutup zorla başka bir arabaya bindirmişler. Plaka görünmüyor görüntüde araba yandan çekilmiş. Kameradan çıkarken plaka açıya girmemiş.
Ayaz: Onur çırağı ara.
Onur: Tamam kardeşim.
Çırağın telefonu kapalıydı. Çırağa ulaşmak zorundaydık. O adamlar kimdi? En önemlisi kavga neden çıktı? Neden bu kadar büyüktüler. ikindi vakti koca adamı kaçırmaya nasıl cesaret ettiler.
Hepsi o çırakta saklıydı. Çırak dediğime bakma, kocaman adam 25 yaşında, dükkanda bir Ahmet amca, bir çırak olduğu için adı çırak. Çırağın evini öğrenmek için, Ahmet amcanın yanına doğru yola çıktık. -
5.
+20Okuyan kardeşlerim hepiniz adamsınız yarın erken kalkmak zorundayım. Hem okuyup hem part time çalışıyorum çok yoruldum. Ama söz 3-4 part daha yazıp yatıcam. Finaller başladı. Yarın bir sınav var ondan çıkar çıkmaz devam edicem. Prim için yazmıyorum zaten, mutlaka biticek yarım kalmıcak.
-
6.
+18Onur'un yanına geçtim. Oturdum bir sigarada ben yaktım.
Ayaz: Ne yapıyoruz kardeşim.
Onur: Bilmiyorum.
Ayaz: Polise mi ?
Onur: Bilmiyorum.
Ayaz: Cezalarını biz mi keselim?
Onur: Evet.
Ayaz: Rakı ister misin?
Onur: Evet.
Ayaz: Kur o zaman masayı muallak.
Masada ne yapıcağımızı konuşmaya başladık. Saat artık üç civarlarına gelmişti.
Onur: Yarın bu karılardan birini yakalayıp. Bu şerefsizleri bulmamız lazım.
Ayaz: Halledeceğiz rahat ol sen.
Onur: Babamların anlamaması lazım. Adam sırf birşey yapmayalım diye konuşmadı baksana.
Ayaz: Öyle tabi. -
7.
+16Beyler okuyo musunuz belli edin kendinizi boşa yazıyor gibi hissediyorum.
Onur'un eve gidene kadar hava kararmıştı. Eve girdiğimizde evde ölüm sessizliği vardı. Zaten kapıyı Onur'un annesi Saliha'a teyze açmış ve hiç konuşmamıştı. Kadının çok ağladığı gözlerinin şişinden, yere bakışından belliydi. Yatak odasına Ahmet abinin yanına geçtik. Onur'da bende Ahmet abiyi görünce delirdik. Dudakları dikişli, kaburgaları sarılı, neredeyse her yeri yara bere içinde. Kırk katır yabancı olsa etkilenir ve sinirlenir bu manzara karşısında.
Onur: Baba kim yaptı bunu söyle artık.
Ayaz: Ahmet abi söyle polise verelim.
Onur: Baba neden saklıyosun ki söylesene
Ayaz: Ahmet amca birşey yapmıcaz bari çırağın adresini ver bize onunla konuşalım.
Ne dediysek, ne ettiysek konuşturamadık. Sigara içmek için balkona geçtik. Saliha teyze elinde ufak bir kargo kolisi elinde yanımıza geldi.
Saliha teyze: iki gün önce Ahmet bunu eve getirdi. Bu çırağınmış, o gün erken çıkmış dükkandan, Ahmet'te eve getirmişti. Bunun üstünde adres var. Gidin.
Onur ve ben bir birimize bir kez baktık ve yola çıktık. -
8.
+15Sero'nun yanından ayrılınca, çay içip konuşmak için bir cafeye oturduk.
Onur: Akşam kızı fazla hırpalamadan söyletiriz inşallah yerlerini.
Ayaz: Ne hırpalaması?
Onur: Oğlum birini arayıp, buluştuktan sonra yerlerini öğrenmeyecek miyiz?
Ayaz: Oğlum sen harbiden iyi değilsin. Alırsın kızı zütürürsün eve, beğenirsen çakarsın parasını vermezsin. O muallakler bize gelir zaten.
Onur: Harbiden lan ben niye düşünemedim. Gerçi yazık değil mi kıza? iyi çıkar belki çeker adamları bilerek.
Ayaz: Güvenemeyiz oğlum saçmalama, adamları aldıktan sonra kaç isterse iki katını ver. istemezse istemez. Bak işte oğlum kafana göre hallet.
Onur: Aynen kardeşim halledicem ben.
Ayaz: Ben kapıda arabada olurum. Bu yavşaklar gelince, yekten arkalarından gelirim patates ederiz.
Onur: Kaç kişi gelirler sence?
Ayaz: En az iki yada üç.
Onur: Doluda gelicekler. Adamlar para almaya geliyor kesin dolu gelirler.
Ayaz: Bizde dolu olucaz.
Saat yaklaşmıştı. Cafeden çıktık. Ufak ufak Karadeniz Kahvehanesini aramaya başladık. -
9.
+15Beyler okuyan herkese teşekkürü borç bilirim. Adamsınız. Benim uyumam lazım. Final haftasındayım. Yarın sınav var. Sınavdan sonra yazmaya devam edicem. inşallah akşama biter. Seviliyosunuz. Son partta beklettim kusura bakmayın
-
10.
+14Beyler bi ses verin çalışıyorum. O arada yazmaya çalışıyorum kimse yoksa akşam devam ediyim
-
11.
+14Herifi paketlemiştik. Benim eve zütürüyoduk. Bunu konuşmaya gerek yoktu. Çünkü Onur'la birbirimiz gerçekten iyi tanıyorduk ve %90 aynı şeyleri düşünürdük. Eve vardığımızda adamı salonda yere oturttuk.
Onur: Herşeyi anlatıcaksın.
Ayaz: Ölün çıkar bu evden.
Onur: Gram düşünmeden yaparım.
Ayaz: Önce ellerini ve ayaklarını bileklerinden keserim.
Onur: Yazama çizeme diye.
Ayaz: Dilini keser, kulaklarına kızgın demir sokar dağlarım.
Onur: Konuşup anlatama diye, sorulana cevap vereme, etrafında hiç bir şey duyma diye.
Ayaz: En son gözlerin.
Onur: Bizi görüp tepki vereme diye, en son gözlerin çünkü sana yapıcaklarımızı gör diye.
Ayaz: Unutmadan gibini çorba kaşığıyla koparırım, ezilerek kopsun diye. Her yaptığımdan sonra göğsüne iki kere işaret parmağımla vururum.
Onur: Seni hapsettiğimiz, zifiri karanlık, hiç birşey duyamadığın, göremediğin, konuşup anlatamadığın. Yazamadığın, ayağınla bile karalayamadın. Çevrendekinin kim olduğunu asla bilemediğin. Belki annen belki baban, belkide biz. Bizim olduğumuzu anla diye her yaptığımızdan sonra göğsüne iki defa vururum.
Ayaz sana bunu yapanların yanında olduğunu, asla söyleyemediğin bir dünyaya hapsederim.
Ve Muzaffercik dökülmeye başladı. -
12.
+11Ayaz: Ye hadi birader yemeğini, bilirsin açken düşünemem.
Onur: Yiyelim kardeşim. ERHAN ABi AYNISINDAN BANADA ÇEK.
Yemeği yerken düşünüyordum. Olay içimi çok sıkmıştı. Sinirli bir adamım ben, kolay kin tutmam. Tuttuğum kinden vazgeçmem. Onur'da bilir bunu o yüzden bana haber vermedi zaten biliyordum. Bu düşüncelerle sessiz sessiz yemek yerken, koluma biri dokundu.
Gül: Aşkım, karadenizde gemilerin mi battı.
Onur: Komik mi lan şimdi bu?
Ayaz: Dalgınım hayatım kusura bakma.
Gül: Onur, komandosun diye birşey demiyoruz. Akıllı ol sevgilime dövdürtme kendini. Döversin dimi aşkım?
Ayaz: Döverim aşkım. Belki dövemem belli olmaz. Adam askerden bir ay önce geldi.
Onur'un aklı burda değildi çok belliydi. Benimde öyle zaten, sırf Gül'ün kalbi kırılmasın diye zorlama konuşuyordum. -
13.
+11Ayaz: Birşey olmadan çabuk anlat senin dişlerini giberim.
Onur: Kardeşim babam eve ağzı yüzü kan içinde gelmiş. Ben benim kızla dışardaydım. Annem aradı eve geçtim hemen. Babam yatağa yatmış uyuyor. Geçtim uyandırdım. Ne oldu dedim. Anlatmadı. Epey ısrar ettim. Yine anlatmadı. Çıldırdım çıktım evden. Bizim dükkana gittim kepenk kapalı. Çırağı aradım iki, üç sefer açmadı. Yan dükkanlara sordum. iki adam gelmiş, tartışma çıkmış. Babamla çırak adamlarla boğuşmuş millet ayırınca adam çekmiş gitmiş. Bu kadar biliyorum.
Ayaz: Dün bana niye haber vermedin.
Onur: O sinirle aklıma gelmedi. Babamın dudaklara ben dükkandayken dikiş attırmışlar. Kaburgaları ezilmiş. Düşün gördüğüm manzarayı, sinirimi kusura bakma birader.
Ayaz: Buluruz adamları birader sıkıntı yapma.
Sakince buluruz adamları dedim ama hiç sakin değildim. Sonuçta o adam bana 14 sene amcalık yapmış. Oğluna yanımda ne aldıysa bir tanede bana almış. Efendi, ekmeğinin derdinde sessiz sakin bir adam. Kim neden dövsün bu adamı. -
14.
+11iki senelik her kahrımı çekip, beni karşılıksız sevdiğine sonsuz inandığım kız arkadaşım Gül'e günaydın mesajı attım.
Ayaz: Günaydın hayatım
Ayaz: Onur mesaj atmış, erhan abinin mekana geçiyorum. Kahvaltıyı orda yapıcam haberin olsun.
Islak hali burnumun ortalarına kadar uzanan saçlarımı kurulayıp, klagib şeklini verdikten sonra, hızlı bir şekilde seçtiğim pantolon ve gömleği sırtıma geçirip, parfüm sıktıktan sonra taktığım güneş gözlüklerinin etkisiyle nerdeyse cevşenimi banyoda unutup çıkıcaktım. Onuda hallettikten sonra babamın kendine aldığı yeni arabadan sonra benim kullanımıma lütfettiği 2009 model beyaz sedan Megan'ıma binip Erhan abinin mekanına vardım. -
15.
+10Sabah 10.00da kurduğum alarmın sesiyle uyandım. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra, Onur'u uyandırdım. Gül'ün yanına kahvaltıya gidicektik. Dün gece Gül'e anlattıklarımı Onur'a anlattım. Tembihlememe gerek yoktu. Onur'a ayrı düşünmezdik. Hazırlandıktan sonra Erhan abinin mekana gidip Gül'ü bekledik. Beklerken neler yapıcağımızı konuştuk.
Ayaz: Kardeşim ufakta olsa bize emanet lazım.
Onur: Sero'nun numara var mı sende?
Ayaz: Olması lazım bakalım.
Sero yani Serhat bizim liseden arkadaşımızdı. iyi bir lisede okumamıza rağmen lisenin yeri tekin biryer değildi. ister istemez o yaşlardaki çocuklar semte ayak uydurur. Bizim Sero'da öyle, liseye pırlanta gibi gelmiş, kafa dikiş izleriyle dolu atılmıştı. Son sene okulun etrafında torba tutuyordu. Muhabbetimiz hep vardı. Özünde iyiydi sadece özentiliğine kurman gitmişti. Biraz rehberde aradıktan sonra buldum numarasını.
Ayaz: Var numara arıyorum.
Onur: Gül geliyo arama.
Gül ile dün sıktığım kurmaca olayları konuşup içini rahatlattıktan sonra, eve misafirleri için temizlik yapmaya yolladık. Gül gittikten sonra Sero'yu aradım.
Ayaz: Sero nasılsın kardeşim tanıdın mı?
Sero: Numara çıkmadı kardeş
Ayaz: Kardeşim ben Ayaz, uzun Ayaz.
Sero: Vaay, Uzun naber kardeşim nasılsın.
Ayaz: Çok iyi değiliz kardeşim sıkıntımız var.
Sero: Normalde aramazsın zaten hayırsız uzun.
Ayaz: Kardeşim iş güç hakkını helal et. Onur'un selamı var.
Sero: Aleyküm selam. Kardeşim bir saat sonra bizim lisenin çıkışındayım.
Ayaz: Tamam kardeşim eyvallah. -
16.
+10Onur'un karşısında ki sandalyeye oturdum.
Ayaz: Pastaneyi sen açmışsın birader.
Onur: Sıkıntı büyük kardeşim.
Ayaz: Hayırdır oğlum anlat hadi.
Ben meraktan artık deli olmuştum. Onur tam konuşucakken Erhan abi benim çay ve böreği getirdi. Onur sustu ve Erhan abinin gitmesini bekledi. Bende Erhan abiye sert bir bakış attıksan sonra Erhan abi başını hafif öne eğip gitti. Normalde daima bizimle oturur muhabbet ederdik senelerdir onda doyururuz karnımızı.
Ayaz: Ee anlat kardeşim yeni gelin misin ? Bu ne naz?
Onur tam ağzını açmıştı ki, telefonum çalmaya başladı. Sinirden kim olduğuna bakmadan açtım. Tam küfür edicekken, o sesi duyunca son anda durdum.
Gül: Alo, aşkım.
Ayaz: aaana.. Aşkım efendim.
Gül: Günaydın aşkım, nerdesin.
Ayaz: Erhan abinin mekandayım. Onurla birlikte buraya gel kahvaltını burda yap.
Dedim ve telefonu yüzüne kapadım. Kapatır kapamaz. -
17.
+10Eve girdiğimizde resmen koltuklara yığıldık. Bir süre sessizce durduktan sonra sessizliği Onur bozdu.
Onur: Birader sigaram bitmiş.
Onur'a sigara vermek paketi çıkarırken aklıma telefon geldi. Onur'a bir sigara uzattıktan sonra, telefonun tuşuna bastım. Ana ekranda;
Saat: 02:20
11 Cevapsız Çağrı: Gül
48 Yeni Mesaj: Gül
Ayaz: Hasss... Kardeşim Gül'ü unuttum. Ben kızla konup geliyorum.
Bir, iki kez çaldıktan sonra açtı telefonu.
Gül: Açıklaman ne ? Ne kadar korktum biliyo musun? Nerdesin ? Konuşsana!
Ayaz: Hayatım susarsan konuşucam.
Gül: Konuş.
Gül'e olanları söyleyemezdim. Korkardı. Birden ağzımdan kelimeler dökülmeye başladı.
Ayaz: Ahmet abinin dükkanda ufak çaplı bir patlama olmuş. Basım makinası patlamış. Parçaları etrafa dağılmış. Ahmet abi ve çırak yaralanmış. Hastaneye koştuk. Sonra polisler patlama olduğu için inlemeye almışlar dükkanı oraya gitmek zorunda kaldık. Sonra Onur'un aklı babasında işler uzayınca gerildi. Polislerle tartıştı bizi karakola çektiler. Nezarete attılar. Telefonlar, aksesuarlar, ayakkabı bağcılarını bile aldılar. Nöbetçi komiser Hakan eniştemin arkadaşı çıkınca çözdük. Telefon onu aradım zaten bizi çıkarsın diye o yüzden sana haber veremedim.
Gül inanmıştı. Sorular sordukça güzel cevaplar veriyordum. Bende kendime şaşırmıştım ama oluyordu bir şekilde kelimeler dökülü veriyordu.
Yarın beni görmek istedi. Sabah kahvaltı yapabiliceğimizi, öğleden sonra Ahmet abiyi eve zütürüceğimizi ve birkaç hastane ve karakol işlerinin olduğunu söyledim. Oda bana yarın misafirleri için hazırlık yapıcaklarını, problem söyledi. Anlaşınca telefonu kapattık. -
18.
+9Yine arabalardaydık. Ev çok uzak değildi. inşallah evdedir düşünceleriyle yol bitti. Üstünde Muzaffer Çelik yazan zile bir kaç dakika bastık ama açan olmadı. Er yada geç gelecek düşüncesiyle, apartman kapısının arada bir araba sığacak şekilde, sağına Onur, soluna ben park ettik ve gelmesini bekledik. Gece saat 22.00 gibi bu puşt geldi. Ben tanımıyordum Onur arabadan inince anladım.
Onur: Muzo naber?
Çırak Onur'u görünce koşmaya başladı. Ee tabi ki bende inmiştim ve beni tanımadığı için üstüme geliyordu. Ne dizine, ne kaval kemiğine tam ayak bileğine öyle bir tekme attım ki, koşmanın verdiği hızla 1-1.5 metre kadar ileride yüzünün üstüne yere çakıldı. Onur tuttu yakasından yerden otuz cm kadar kaldırarak.
Onur: Niye kaçıyosun şerefsiz.
Cevap veremedi. Elmacık kemiğinin başından, burnuna kadar soyulmuştu yüzü. Etinin sıyrıldığını anlamak için uzman olmaya gerek yoktu.
Onur: Bin ulan arabaya yavşak. -
-
1.
0zamanında o tekmeyi bire birde bir çocuğa atmıştım çocuk kız gibi yerde ağlayıp ayağımı hissetmiyorum diye bağırıyordu
-
-
1.
0Vay mk millete bak
-
1.
-
1.
-
19.
+9Telefonu kapatır kapatmaz Onur sordu.
Onur: Nerde sero.
Ayaz: Bir saat sonra bizim eski okulun çıkışında.
Onur: Hass.. Hala torbamı tutuyo lan orda vay anasının amı.
Ayaz: Yazık oğlum bitirdi kendini.
Yarım saat boş muhabbetten sonra okula gitmeye başladık. Okulun önünde gözlerimizle Sero'yu aramaya başladık. Çok geçmeden o bizi buldu. Zayıflamış, büyümemiş küçülmüş, zütü başı kaymış, saç sakal karışmış. Tanıma gibi bir imkanımız yoktu. iyi o bizi tanıdı.
Ayaz: Vaay adam naber.
Onur: Sero çok değişmissin lan.
Sero: Hayvan gibi olmuşsunuz bu ne kardeşim.
Ayaz: Biz öyle kardeşim.
Onur: Ne var? Ne yok Sero.
Sero: Kardeşim burası sıkıntı şöyle aşağı köşeye geçelim.
Bir kaç sokak aşağıda bir köşeye geçtik.
Sero: Sıkıntı ne kardeşim. Çözebileceğimiz birşey varsa çözelim.
Ufak ufak olayları anlattıktan sonra Onur girdi konuya.
Onur: Kardeşim bize ufak emanetler lazım nerden bulabilir misin?
Sero: Kolay o iş, akşam yedide bizim semtte Karadeniz Kahvehanesini bulun. Orda hallederiz.
Ayaz: Eyvallah kardeşim. Haydi Allah'a emanet.
Sero: Eyvallah. -
20.
+9Ayaz: Kardeşim bize şu güvenlik kameralarını izletir misin?
Güvenlik: Abicim sizin karakoldan izin almanız lazım. Yoksa aksi taktirde imkansız.
Onur: Kardeşim ben buranın esnafımıyım lütfen.
Ayaz: Birader Yıldız Matbaanın sahibi bu arkadaş bir yardımcı olsan.
Güvenlik: Oranın sahibi Ahmet abi çok severim. Sen kimsin kardeşim.
Onur: Ben onun oğluyum birader. Söyletme bana dün sağlam dayak atmışlar bir yardımcı ol be.
Ayaz: Kardeşim ne olduğunu bilsek yeter biz zaten polise gidicez.
Zaten gerçektende niyetimiz polise vermekti. Sadece ne olduğunu bilmek istemiştik. Tamam sağlam adamlardık. Onur zaten bir ay önce askerden gelmiş mavi bere komando. Bense 15 yaşımdan beri sporla uğraşan, profesyonel iki dövüş sporunu yapıyorum. Onur 1.80 var yok, ama geniş omuzlu, kilosu boyuna orantılı, sakalları sık ve askerden yeni geldiği için çok uzun olmasada ufaktan kabalaşmaya başlamış. Ben bazen 1.85 bazen 1.86 çıkarım. Kilom o zamanlar 82 boyuma göre az. Onur'dan ağırım ama boydan dolayı onun kadar kalıplı durmuyorum. Ancak yan yana geldiğimiz zaman daha iri olduğum anlaşılıyor. Saç sakal desen zaten bakımlıyım. Sakallar yaklaşık 9-10 cm uzamış. Yakışıklıyız yani az ekmeğini yemedik zamanında. Ama tabi şimdi Gül var. Annemin babamın kızım diye sevdiği kız. Onun için nefes alıyorum. ilerde ondan olacak çocuklarım için.
başlık yok! burası bom boş!