-
76.
+6sabah uyandığım da gözlerim şişmişti ama rahatlamıştım. Artık onu kendimden soyutladım fakat yine de düşünmeden edemiyordum. Onu gördüğümde en son Martın 1'ydi şimdiyse Haziranın 6'sı. iki gün sonra bu şehri 3 aylığına bırakıp gitcektim nerden baksanız gelmem eylülü bulurdu 6 ayda da unuturdum herhalde. Zaten hiç bir şey yaşamamıştık sadece o bana gecenin bir yarısı beni sevdiğini söylemişti hepsi buydu ama bu bile benim gibi sevgiye aç bir insanı kendine bağlamak için yetmişti.
O yada başkası ben bağlanmak istiyordum birine. ama bağlanmak tak gibiymiş sonradan anladım. Hayatta bağlanmayın panpalar.
işsiz kalınca da böyle bu, sevgilisiz kalınca da. evinize gidiş yolunuza bile bir alternatifiniz yoksa bir gün eve gidememe ihtimaliniz var. insanoğlu kendisinden başka bir şeye bağlanmayacak. sevgilisiz mi kaldın? hop, kendi başına sinemaya gitmekten mutlu olabil. işsiz mi kaldın? kendi işini yapabil, karnını doyurabil. kendi ayakların üzerinde dur. zaten bu yüzden bağlanıyorsun ya. zayıf olduğun yöne meylediyorsun...
Bağlanmıştım hem de hiç bilmediğim tanımadığım karakterimin taban tabana zıt olduğu birine. Bu arada kızın bana olan tek ilgisi annem yok deyişimden kaynaklanıyordu. Sürekli onu soruyor, bir şeyler anlatıyordu ben de onun bu konuya ilgisinden dolayı olayı edebiliğim kadar ajite ediyordum. -
77.
+4zaman gelmişti artık akşam otobüse gidip 3 aylığına o şehirden uzaklaşacaktım. En son otogara yine onun için gelmiştim. O ve buluştuğu çocuğu görebilmek için. Topu topu 3-4 kere görüşmüş olmamıza rağmen hayatımda onla ilgili anılar yer etmeye başlamıştı bu beni ona daha çok bağlıyordu. Belki gelir umuduyla gideceğim saati mesaj attım. Akşam 11 de gidiyorum hakkını helal et dedim. Amacım hakkını helal etmesi falan değildi, amacım saat 11'de onun da oraya gelip beni yolcu etmesi. Sanırım sadece o iki dakika için bile okulu 2 yıl uzatmayı göze alabilirdim.Tümünü Göster
Saat 10 'da evden tek başıma çıktım beyler, ilk ben gidiyordum evdeki binler büte kalmıştı. Sağolsunlar gelip yolcu etmek için çok ısrar ettiler ama ben kız belki onlar yanımda olunrsa gelmeye çekinir diye binleri ekip tek başıma geldim. Saat 10 çeyrek gibi otogardaydım.
Otogarlar, ait olduklari sehirlerin en cirkin, en pis, en olmak istemeyeceginiz yerleri gibi gelir hep bana.
Belki saydigim ilk iki ozellik sehirden sehire ve otogardan otogara gore degisebilir ve dolayisiyla tartsilirdir ama ucuncu ozellik, olunmak istenmeyen yer, oylesine kuvvetli ki otogrlari cirkin ve pis gibi algilamaniza tek basina yol acabilir.
Cidden, dusunuyorum da otogarlar, gunun her anina bir yigin insan barindirmasina ragmen, o yiginla insanin arasindan tek kisinin bile aslinda orada olmak istemedigi nadir mekanlardandir heralde.
Mutsuzluğun yıkılmaz kalesi. Hep bir ayrılış, bir terkediş. Birbirini seven iki insanı ayrılmadan önce sarılırken görüyorsam, istisnasız her seferinde canım yanıyor. Otogarda sarılıp ayrılmışlığım da yoktur üstelik.
Harem, port authority, asti ya da victoria... hic farketmiyor. Hepsinin dıbına koyayım…
O gün orda geçirdiğim 5 dakika da, tarihin ilk otogarına, şuan kalkan son otobüse, biraz sonra ölüme yoluculuk yapacak olan insanın en son konuşmalarına; evrenin boşlukları içersinde hepsini duyuyordum… Hepsi kulağımda…
Eğer sizle aynı kaderi paylaşan bir insan var mı diye merak ediyorsanız, o zaman yüzlere bakmalısınız, çünkü bütün hikaye yüzlerdedir. hemen sağımda varalı bir saat olmasına rağmen kimsenin karşılamaya gelmediği sarışın, güzel kız;solda annesiyle muhtemelen dayısını karşılamak için bekleyen ergen çocuk var. Saçlarını garip bir şekil yapmış, annesinin bundan pek şikayeti yok, varsa da şimdi bekledikleri kişiyi düşünüyor, yüzü gülüyor, çocuğun da... hallerinden memnunlar. sağdaki kız memnun değil, suratı ekşimiş bir şekilde telefonla konuşuyor, arada sesi yükseliyor, kızgın,çok kızgın.
o esnada karşıdan bir otobüs geldi, inanmayarak baktınız, belki sizinkidir diye, ama hayır siz bir otobüs beklemiyorsunuz. Siz sevdiğiniz kızı bekliyorsunuz. otogarda olta atıyorsunuz daha adımlayacağınız çok peron, yiyeceğiniz çok rüzgar, okuyacağınız çok yüz var. perona yanaşan otobüs de size bu konuda yardımcı oluyor, 40 yeni insan iniyor, 40 yeni yüz, 40 yeni hikaye. elbette hepsininkini öğrenemeyeceksiniz. rastgele olarak bakıyorsunuz. ilk inen 30una varmamış esmer erkek, bagajı yok indiği gibi emin adımlarla yürüyor. "iş için gittiği şehirden döndü,iki günden fazla bir süreliğine gitmiş olamaz" diye teşhisi koyuyorsunuz. orta kapıdan genç bir kız iniyor hemen arkadaki dolmuşlardan birini aramaya başladı ufak bir çantası var. "küçük bir aile-yanı tatilinden dönen öğrenci" diyorsunuz. sonra hülyalı bir genç iniyor, ülkenin doğusundan, düşünceli, bavulu için ıkına sıkına muavine birşeyler söylüyor, duymuyorsunuz. bavulunu buluyor, giysileri eski, tamamen soru işareti iki gözle muhtemelen kendisini zütüreceği yeri bilmeyen adımlar atıyor. kafanız takılıyor onun bu mahcubiyetine ve rengi garipleşmiş eski, lacivert ceketine. bir süre dalıyorsunuz. bir kaç yüz-hikaye yanınızdan geçiyor, kaçırıyorsunuz. sonra devam ediyorsunuz. bir teyze iniyor inerken gözlerinin ışıl ışıl olduğunu görüyorsunuz. "buralarda bir yerde oğlu olmalı" diyorsunuz. ve sonra teyze bir gence doğru hızla ilerliyor. sarılıyorlar. teyze ağlarken, genç teyzenin arkasından bagaja bakıyor. "bir an önce gitmek istiyor" diye düşünüyorsunuz. bu otobüsün yüzlerine teker teker bakıyorsunuz, kimisi çok karanlık, harfler seçilmiyor, kimininki çok sıradan, parlamıyor.
erken gelmenizin cezasını diğer-sizi ilgilendirmeyen- otobüsler, yüzler, hikayelerle çekiyorsunuz, büyük firmaların travegoları, safirleri, neoplanları, daha ufaklarının o 403leri, yerel ve civar illerin küçük işletmelerinin temsaları, prensesleri, maratonları ve hatta 302leri geliyor içleri dolu bir şekilde. saate bakıyorsunuz bu kez sabırsızlıktan değil, "bu saatte hala geliyorsunuz?" serzenişinizi teyit etmek için. yeni yüzler, bekleyenlerin yüzleri, hikayeleri, telefonda yüksek sesle konuşmaları, ağlayan çocuklarına simit almaları, döner fiyatı için pazarlık etmeleri, hediyelik eşya dükkanlarının fahiş fiyatları gözünüze çarpıyor o dükkanlardaki kalitesiz şekerlemeleri, hediye niyetine olan takıları, anahtarları, mecmuaları, kitapları ve bunların başında size dik dik bakan esnafı inceliyorsunuz...
Vakit geçmeyecek o hiç gelmeyecek diyorsunuz.
Bütün duyu organlarım teyakkuz halinde, hiç bir sesi, ışık değişimini, gölgeyi kaçırmamak için dikkat kesilmiş. gelecek- gelmeyecek biçiminde bir papatya falı dans ediyor kafamda, konuşmuyorum, konuşturmuyorum, yerinden kalkmıyorum, tuvalete gitmiyorum... kapı gıcırtısı, ayak sesi, yüreğim ağzında, her an biten ve başlayan umut içimde bekliyorum
sonuç; beklemenin mantık sınırlarında sonu gelmiştir, o gelmemiştir, dayak yemişten betersindir! -
78.
+4gelmemişti, hadi gelmiyorsun bir ara, hadi aramıyorsun bir mesaj at ee onu da yapmıyorsan gibtir git hayatımdan, gitmiyordu da -ben öyle zannediyordum o zaten yokmuş-
Neyse beyler 6 ay boyunca yaşadığımtüm tramvaları düşünerek eve gelmiştim artık bir nebzede olsa rahattım. Bu 3 ay pek bir olay olmadı bir kaç entryle hızlıca geçccem oraları, ama hiç bir şeyi atlamak istemiyorum kafamı biraz toplayayım aklıma gelenleri not alayım yarın 10 gibi hepinizi bekliyorum. A.e.o iyi geceler. -
79.
+2Etmedim daha amk buncacik sey icin kim ölmeyi düşünür bir bitireyim yarim is yapmayi sevmem. ama dun anlattiklarim beni acayip rahatlatti son 1 ahdir gördüğüm kabuslari ilk defa bugün görmedim, ruyamda entri giriyordum panpalar, allah razı olsun biraz olsun bu sabah iyi uyandım.
-
80.
+2Tabuta gerek yok panpa. Ben öldükten sonra denize birakcm bedenimi. Her dalga vurdugunda her balik bedenimden bir parça aldiginda bende onlara karışcm. sonsuzluğa ulaşmanin en kolay ve zahmetsiz yani bu sanırım. Zaten Kendimi mumyalatacak veya bir dolapta donduracak param yok. Zaten böyle bir sey de sacma olur. Ben bedenimden kurtulmak icin ölmeyi düşünüyorum onu saklamak hic bi işe yaramaz. Ruhum sonsuz olsun yeter benim icin. bir nehirden bir irmaktan dagilsin bütün dunyaya baliklarin yuzgeciyle, denizlarin dalgasiyla. Özgür olsun ruhum bir bedene bir tabuta bir mezara sıkıştırilip kalmasin. Sizden istediğim tek sey de bu; özgürlüğünuze gem vurdurmayin ondan baska hic bir seyimiz yok bizim.
-
-
1.
+3Pampa k.b. ama zebaniler seni dotunden zikecek
-
1.
-
81.
+2Beyler iste olduğum icin mobil takiliyorum sizde isiniz gücünüz varsa halledin okulunuz varsa gidin, aksam 10'a kadar elimden geldigince telefona yazcm 10 olunca seri bir sekilde pompalamaya basliycm a.e.o
-
82.
+1 -3beyler bugün bir mucize oldu ve iş erkenden bitti. Benden bunun şerefine hikayeye bir ferre monte ettim. Napayım yazayım mı yoksa duygusallığı hiç bozmadan devam mı edeyim bilemedim ferre için şuku duygusallık için çuqu'layın
-
-
1.
0Yazma amk devam duygusalliga
-
2.
0Devam et amk ne ferresi. Ortalik ferre kaynio zaten. De sen madem intihar etcen ne die isr devam edion amk.
-
3.
0panpa güzel soru, iki dakkaya istifa edip geliyorum o zaman. Not; Yerime birini bulacaklar o yüzden bekliyorum yoksa gibimde değil.
diğerleri 1 -
1.
-
83.
+2üç ay boyunca uzaktaydik birbirimizden ama yakinken de uzaktık en azından böyle uzak olmak koymuyordu. Burnumun dibindeyken onu görememek daha çok üzüyordu beni..
o burnumun dibindeyken ben onu göremiyordum ya çevremde ki her şey yarım, her şey ekgib geliyordu. neye uzansa ellerim , onun elini tutmak isterdi önce. bedenimde hiç farklı değildi.
ya aklımın bana oynadıkları? o benim aklımda mıh gibi çakılıyken , çevresinde dolaştırırdı her düşünceyi. beyin acı duymuyormuş ya. bundan büyük acı mı olur du?
artık uzaktık ve ben kendimi 3 ay boyunca uzagiz o yüzden görüşemiyoruz diye kandirarak mutlu oluyordum. Pardon beyler Mutlu olmuyordum ama en azından mutsuz da olmuyordum diyelim. Çünkü artık mutsuzlukta mutluluk olmuştu benim için.
O ara hic tanimadigim bir kiz beni faceden ekledi adini suan hatırlamıyorum, gideri de vardi kızın. Ben önce iskillendim "ulan 21 yıldır kimse yanlislikla eklemedi simdi de ekleyecek hali yok bu isin içinde bi iş var" dedim. Huriyle konusurken hemen anlattim böyle böyle bir kız beni ekledi yazıyor diye. Hem belki beni kiskanir hem de zarf mi atıyor öğrenmiş olurdum. Yazan kizin niyeti belliydi daha ikinci günden yanına geleyim muhabbeti yapmaya baslamisti. Yani killanmamak elde degil.
Huriye hayatımda ondan başka kimse olmadığını göstermek için face sifremi verdim, yani ona istettim bir şekilde. Huri de bana yazan kıza "ben onun sevgilisiyim bir daha yazma" yazdı. O mesaji görür görmez sevinçten kuduracaktım nerdeyse. tamam dedim ya tamam bu is oldu artik sevgiliymisiz ben uydurmuyor musum diye kendi kendime zafer cigliklari atıyordum.
O gün bu konuyla ilgili birşey konuşmadık spontan olarak devam ettik sabah olunca Ben bir anlıkı cesaretle huriye "Günaydın sevgilim" diye mesaj attım. Kizin attigi cevap kisa ve netti beyler "yanlis attin galiba." Ulan madem sevgili degiliz niye benim ekmegime göz koyuyorsun demek geliyor insanin icinden ama diyermiyordum. Hiç bir şey demedim hatta o gün başka mesaj atmamıştım. O da atmamıştı. Huyuydu ben yazmasam yazmazdım, ölsem umrunda değildim. -
84.
+3O 3 aylik uzak kaldığımız zaman bir kusup bir barisarak gecti. Her gun en az iki saat telefonda konusuyorduk. Ben genelde konusma bitmesin diye annemin olmayisini aglaya aglaya ajite ediyordum. O da bu konu uzerine gidiyor bir seyler sorup duruyor aklinca bana akil veriyordu.
Kardeslerimin uvey kardesim oldugunu soylemistim. Vermekten istediğim mesaj ben cok yalnizimdi.
3 ay içerisinde onun başkasıyla sevişmiş olduğunu da kabul ettirdim kendime. Kızın umrunda değildi benim bunu kabul edip etmemem. çünkü ona göre bu devirde kimse tertemiz değildi ben de başkalarıyla sevişmiştim o yüzden o da yapabilirdi... Bana söylediği tek bir şey vardı "sen yoktun o zamanlar, tanımıyordum seni olmuş olabilir". -
85.
+3Bunu kabul etmem çok zor oldu, kolaymıydı lan, benim elim hiç bir kızın neline değmemiş o başkasının altında zevkten inlemiş. Buna ve aklımda ki milyon tane düşünceye inat Tamam dedim beyler kendi kendime. Madem seviyoruz madem çıktık bir yola kabul etmek zorundayım. Kendimi kandırmak için Bahanem de hazırdı "ben olmadığım için olmuş beni tanısa yapmazdı, kız nerden bilsin ben esevgili olacağını haklı... "
Bunu 100 kere 1000 kere kendi kendime söyleyip; buna inandım beyler ama sadece buna inandım. Bu bahane beni içinde bulunduğum buhrandan çıkartacaktı çıkarttı da, artık konu oraya her geldiğinde "beni tanısa yapmazdı" diye onu savunuyordum kendime.
Neyse panpalar; Bir gece konuşurken laf yine buralara gelir gibi oldu ben de atladım hemen kabul ettiğimi göstermek için "benim için önemli değil önceden yaşadıkların. insanların geçmişlerini sorgulamamalıyız. Ama beni tanıdıktan sonra böyle bir şey olmuş olsa iki dünya bir araya gelse konuşmazdık" dedim. Ben bunu der demez bu sus pus oldu. O ana kadar şen şakrak konuşan kızın gıkı çıkmıyordu panpalar. Önce burun çekme ses,n, duydu sonrada hıçkırışını. Ben noldu diyorum yok bir şey diyor kısık sesle. Niye ağlıyorsun diyorum bir şey yok ya öylesine diye beni geçiştiriyor.
Şuan farkediyorum ne kadar salak olduğumu ama aşıktım beyler aşık. Aklım başımda değildi sizin anlayacağınız. Onu taıdıktan sonrada bir daha aklım başıma gelmedi zaten...
Öyle işe panpalar bir küs bir barışık tamamladık o 3 ayı. Okul açılıyordu artık her şey daha güzel olacaktı buluşcaktık, onu görecektim, bana gülecekti, benle yemek yiyecekti, benle yürüyecekti, onu koklayacaktım, nefesini hissedecektim, belki dokunacaktım. Hatta daha da ilerleyip elinde tutup gök yüzünde yürümeye başlayacaktım.. Yürümek ne kelime Usain Bolt olurdum o elimden tutarsa.
El eleyken, sarılıp uzaklara bakıyorken beraber hayallere dalacaktık, gökyüzünde ki bulutları F ve H harflerine benzetip kalp içine alıp birbirimize daha sıkı sarılacaktık.
Akciğerlerim onun verdiği havayı almaya nefes sayıyordu, çok kaptırmıştım kendimi. -
-
1.
+1Guzel gidiyo devam et panpa
-
1.
-
86.
+1çok ağır bir part geliyor panpalar bundan sonra son hız anlatıyorum
-
87.
+43 ay bitmis Sonunda aynı sehre gelmiştik. aramızdaki mesafeleri kardan adamı eriten güneş gibi eritmiştik bir gece de. Ya onun kalbinin bana koyduğu mesafe o da erimişmiydi ? bilmiyordum ama öğrenecektik ikimizde. Merak ediyordum ve biliyorum ki O da bunu merak ediyordu. Kiz bi konuşmamizda ben seni sevmek icin dua ediyordum demisti, biliyorum o da sevmek istiyordu.Tümünü Göster
Aramızda artik 5 dakikalık mesafe vardı ama hala görüşmek istemiyordu; korkuyorum diyordu israrla, her seyin daha kötü olmasindan korkuyorum diyordu.
Ama ona bir surprizim vardi beyler. bu buluşmamiz da biraz daha özgüvenliydim, Kullanmış olduğum sivilce ilaclarinin etkisiyle yüzümde ki o ergenlikten kalma izler gitmiş bebek gibi olmuştum. Artık aynaya hafta da bir de olsa bakabiliyordum. Önceleri ayna fobim oluşmuştu, önünden bile geçmek istemiyordum. (O dönemlere ait foto bulursam atcam beyler ama yüzümde ki sivilceler yüzünden fotoğraf bile çekinmiyordum es kaza çekindiklerimi de silmiştim... )
uzun zamandır araya soktuğumuz "korku" bahanelerinin sonuna geldiğimizin ikimiz de farkındaydik artık.. öyle ki, eğer biraz daha sürdürürsek bu oyunu, birbirimizi sonsuza kadar kaybedecektik. gelin görun ki konuşamıyorduk irdelemeye takatimiz var ama yuz yuze bakip kelimelere dökmeye? asla.. iş oraya geldiğinde, görünmez bir duvar var, aşamıyoruz ne yapsak da..
Artik dayanacak gücüm kalmadi beyler . Icimde iki duygu vardi cesaret ve korku. Ya korkup kacacaktim ya cesaret edip karsina cikacaktim. Kacmak bize yakismazdi. Kacmadim ve icimde ki o cesaretle evinin önüne gittim . Bizim cesaretimiz de bu kadar di ancak penceresinin önüne kadar.
Gitmistim penceresinin onune; Bir umut cikar da yüzünü görurum diye .. uzun uzun bakiyorum penceresine bir sure sonra gözlerim takılı kalıyor perdelerine, ve o perdeler benim cesaretimi sokup aliyor benden; adeta git diyor.
Aklimdan bin bir türlü sey geçiyor ve aklimdan geçenleri mesaja döküyorum "kıyıdan uzaklaşmak için canımı dişime takıp zorla kulaç atmaktan, tam uzaklaştım sandığımda bir dalganın bir kaç saniyelik hareketiyle yara bere içinde yeniden sahile vurmaktan bıktım.. sahile her döndüğümde orada beni aynı tanıdık gülümseme ve umursamaz bakışlarla karşılamandan, o bakış ve gülümsemede yara bandıaramaktan, bulamamaktan, kendimi yeniden kulaçlara vurmaktan da.. "
Mesaji almıştı bu aksam bize gel yazip gonderdi. O da biliyordu bir yerden başlamamiz lazımdi artık. korktukça kendimiz sorar, kendimiz cevaplar olmustuk. hiç olmayan yüzlerimizi ortaya serip, asıl olanları katların altına saklamistik. o kadar saklamisdık ki, biz bile orada olduklarından emin değiliz artık.. eğer başlamazsak anlatmaya boğulacağız o katların altında.. ikimize de zor. Ikimiz de biliyoruz... ve o yüzden istemiyoruz da ama bu konuşma olmazsa, yok olup gideceğiz ve "biz"e kıyamıyoruz..
ben zaten gelmiştim ve onu bekliyordum evinin önünde, Saate baktim saat o'na bes vardi, 5 dakika daha beklemeliyim dedim kendi kendime. Bu sefer her sey tam zamaninda olmaliydi acele etmiyordum. Onceden binlercesini sorduğum ve sorduğumun on katı onun yerine cevaplandırdığım sorulardan bir demet yapıyorum içimde ve seçiyorum papatya falından dilek tutar gibi.. cevaplarınin benimkilerle aynı olacağına da adım gibi eminim.. cevapların benimkilerle aynı olmasından ölüm gibi korkuyorum bi yandan da. ama artık buradayım ve bir kere daha atlatamayacağım zamanı, onun da farkındayım...
paralel evrende 5 dakika cok çabuk geciyor zamanı atlatmamalıyım "assagiya gel" diye mesaj atiyorum; bu dakikadan sonra olacaklar çok önemliyken, bu dakikadan sonra olacaklar hiç de önemli değildi aslında.. çünkü, asıl mesele, şurda oturup, bin kere kafamda evirdiklerimin sözcüklere bürünmesini izleyebilmekti.. biliyorum ki, bunu yapabilirsem kendimi soktuğum zindanın demirleri kum olup uçacaktı.. tek yapmam gereken; sormak ve dinleyebilmek.. en kötü senaryo gerçek olsa bile, hayatın süreceğini gözlerimle görmek tek yapmam gereken bu... artık hic bir sey geri alinamaz ve durdulamazdı yanima gelmesini bekliyorum; zaman artık onu gösteriyordu -
88.
+1ben onun gelişini ayakta karşılamak hoş geldin demek için ayağa kalktığım anda telefonum titremişti. Mesaj atan oydu. "Sana eve gel diyorum" yazmış. Ben eve gitmek istemiyordum, korkuyordum. Benim ruhum tatmin olmak istiyordu bedenim değildi. Belki bir şey olmayacaktı ama onla baş başa kalmaya korkuyordum. Evet bunu istiyordum hem de çok istiyordum ama içinde yatağın ve bizden başka hiç kimsenin bulunmadığı bir evde gece yarısı değil. Benim sevgim ona saftı, ona karşı koyamamaktan korkuyordum...
"Ben gelmeyeyim sen gel bekliyorum" yazdım. Ellerim titriyordu beyler yazarken, içimden bir ses gitsene diyordu, git işte kaç yaşındasın ne olacaksa olsun diyordu ama bunu yapamazdım. içimde ki tertemiz duyguları kirletemezdim, ihanet edemezdim kendime.
"Ben gelmeyeceğim, sen de gelmeyeceksen git" yazdı.
"Ben seni bekliyorum" yazabildim ve oturmaya başladım. bir kaldırım taşı üzerinde bekliyorum onu, bir gözüm apartmanlarının kapısında bir gözüm penceresinde. Hava soğuk, yüreğimde titrek bir ateş var içimi ısıtan. Harlanmak için onun gelmesini bekliyor, bekliyorum.
O gelmiyordu ve biliyorum gelmeyecekti de, bense zaman geçtikçe onu beklediğimi unutuyordum.(Aşkı beklediğimi unutuyorum-aşk ölüyor beyler manevi aşk ölüyor)...
Ve zaman geçtikçe onu beklediğimi hatırlıyordum... (Huri - maddi aşk başlıyor.)
hava soğuk değildi, ben yine de üşüyordum. içimde'ki o titrek alev söneyazıyordu ve ben o sönene kadar bekledim. o alevin sönmesi de sabahın ilk ışıklarını bulmuştu... Kaldırımdan kalkma vaktim gelmişti , saat'e baktım saat O'nu(manevi aşk) geçmişti artık. O gelmeyecekti. Bu saatten sonra gelse gelse yalnızca Huri gelirdi... -
89.
+1Aşk'ı beklemiştim o gece ben. O gelmedi beyler o gece gelse belki herşey daha farklı olacaktı ama gelmemişti.
biraz daha bekledikten sonra insanların sokağa birer ikişer çıkmasıyla bende artık gitmem gerektiğini hissettim. Evet beyler O gece o kaldırımın üzerinde bekledim. Beklerken de mesaj atıyordum arıyordum. defalarca aradım beyler defalarca. hiçbirini de açmadı ve en son 82. arayışımda yanlış hatırlamıyorsam telefonunu kapattı...
Kızmayın panpalar Bu işler biraz da kader kısmet meselesiydi. Tıpkı yağmurun bir adım öteye yağıp bir adım sonrasına yağmaması gibi. insanın aklı almıyor. Buraya yağıyor da şuraya neden yağmıyor. Hop ıslak hop kuru. Yağmur yağmıyor diye göçmemek gerekmiş, yağınca da kaçmamak. -
-
1.
-1Öldünmü lan
-
1.
-
90.
+1Gece boyunca çalışmaktan yorulan sempatik sinir sistemim yerini parasempatik sinirlere bırakmıştı, dolayısıyla benim üzerime de bir ağırlık çökmüştü. Sokak ortasında uyumak olmazdı, bu saatten sonra aşk zaten gelmezdi gelse gelse huri gelirdi onla da en fazla ekmek alırdık... Öyle de oldu *
Ben yerimden kalkmaya yeltenmişken apartman kapısından hurinin çıktığını gördüm. Ben aşkı ayakta karşılamayı beklerken Huri'ye hoş geldin demiş bulundum. Bütün gece oracıkda bekleyişimin yarattığı kızgınlığı bir anda unutu vermiştim. Huri karşımdaydı ve Tüm güzelliğiyle yürüyordu. Saçları dalga dalgaydı. Ekmek almaya gidiyordu sanırım makyajsız ve üzerinde de eşofmanları vardı. Yüzünde donuk bir ifade vardı ama o donuk ifade bile onun dünyanın en güzel insanı olmasına engel olamamıştı. Bir yandan bakıyor bir yandan da tebessüm ediyordum. Çok garip bir mutluluk yaşıyorum; siz de yaşamıssınızdır hayatınız da bu mutluluğu. hani babanızın size ilk bigiblet aldığı an vardır ya görür görmez zıplaya zıplaya içinizden geldiği gibi sevinirsiniz ben de içim de öyle bir sevinç yaşıyordum...
yazın çilek bahçelerinin, limon ağaçlarının yanında geçerken mis gibi bir koku gelir ya burnunuza. Huri de benim yanımdan geçerken onun mis gibi kokusu geliyordu burnuma. Huri; dünyanın en güzel meyvesi. Kara kaşlı kara gözlüm sevdiceğim. Esmer tenini ve sertlğini kahveden almış, bir görenin kırk yıl unutamadığı yarim. neşet ertaşlar'a mahzunu şerif'lere, aşık veysellere beni dost eden vefası gözlerinden güzel Huri'm...
ben onun gelişini ayakta karsilatken o bütün umursamazligiyla gecip gidiyordu yanimdan.
Onun beni boyle sallamadan gidişi ruhumda aşık veyselin bir besteyle hayat buluyordu.
( https://www.youtube.com/watch?v=R6yc1MbeGT4 )
mecnunum leylamı gördüm bir kerece baktı geçti
ne sordum nede söyledi kaşlarını yıktı geçti
soramadım bir çift sözü aymıydı günmüydü yüzü
sandım ki zühre yıldızı şavkı beni yaktı geçti
ateşinden duramadım ben bu sırra eremedim
seher vakti göremedim yıldız gibi aktı geçti
bilmem hangi burç yıldız bu dertler yareler bizi
gamze okun bazı bazı yar sineme çaktı geçti diyordu üstat... -
91.
+1Evlerinin köşesinde bir bakkal var oraya gidiyor. biliyorum; dönecek tekrar eve gelecekti. Onun oraya geleceğini biliyorum ya kıyamet kopsa adım atmam...
Beni çok bekletmeden de geliyor, bense onun bana gelişini izliyorum hayran hayran...
Biraz kızgın biraz da somurtarakbana doğru geliyordu, ben hiç istifimi bozmadan dibime kadar gelmesini bekledim geldi de. Hoş geldin bile demeden "sen napıyorsun burda mısın gecedir". "evet"dedim gülerek, "üşümedin mi", "üşüdüm ama geçti". Peki ben eve gidiyorum sen de git hadi dedi. "Tamam" dedim...
apartmana girene kadar arkasından baktım. O girince de bismillah deyip doğruldum doğrulur doğrulmaz beynimden tüm vücuduma doğru bir sızı aktı... kendimi bütün gece o kadar kasmışım ki, her yerim tutulmuş ama böyle bir tutulma yok. zütüm zaten orturmaktan iki parçaya daha bölünmüş olmuş 4 parça...
Bildiğiniz yürüyemiyordum. 5 dakikalık yolu gitmem 1 saati bulmuştu. 8 adımda bir durup dinleniyordum, yanımdan geçen bir allahsız da neyin var birader demedi. Sonunda eve gittim gitmesine de her yerim kas katı olmuştu. Evde de kimse yoktu binler geç gittikleri için gelmemişlerdi. Birkaç arkadaşımın dışında Arayabileceğim bir tek huri vardı onu da çağırsam zaten gelmezdi. Ambulansı aradım beyler, gelip zütürdüler beni. -
92.
+2Doktor "oğlum sen naptın beynin vücudunu kitlemiş" dedi. Bir nevi şok geçirmişim bilincimi yitirmeden. zaten her şeyi hatırlıyorum. Serum taktılar ve o gece beni hastane de tuttular kimsenin de umrunda değildim o yüzden kimseye haber vermedim... Ve ilk o gece intiharı düşündüm panpalar serumu ağzıma dayayıp içsem ölür müüyüm diye * Hastane de Şu dünya da intihar edilecek en son yerde intiharı düşündüm *
Serum vücuduma karıştıkça kendimi daha iyi hissediyordum, hemşireler de benle ilgileniyordu doktor moralini yüksek tutun demiş sağolsun... -
93.
+1Neyse beyler sabah oldu çıkarttım serumu ben gidiyorum Allah'a emanet olun dedim hemşire ablalara. Yolcu ettiler beni... Hastaneden çıkarken kapıda ki simitçiyi gördüm, hemen hemen bir 30-35 saattir bir şey yememiştim beyler ama Serum taktıkları için aç değildim. Çok pis uykum vardı doğruca eve gidp uyudum beyler ve o günden sonra ki takip eden 4 günüm de yalnızca yemek yiyip uyuyarak geçti. Huri de 4. gün mesaj attı. Heyecanlanmayın panpalar, o hayır yere mesaj atmaz... "ben artık konuşmak istemiyorum" yazmıştı. Arkadaş olalım bari dedim istemedi. Peki dedim. "Bundan sonra seninle arkadaş dahi değiliz" dedi, üzdü varsın onun da canı sağolsun...
-
94.
+2O günün akşamı ev arkadaşlarım geldi panpalar onlarda sizden iyi olmasın çok iyiler. sohbet muhabbet derken sayelerinde kafayı dağıtıyordum ama kafayı dağıttıkca huriyi hatırlıyordum...
Hatırlayan yalnızca ben değilmişim, O da beni hatırlamış olacak ki mesaj attı. "napıyosun ?" diye, "arkadaşlarımla oturuyorum" dedim onun naptığını nasıl olduğunu merak ediyordum ama sormak istemiyordum. bu sefer ciddi anlamda canım daha çok acımıştı. Bu sefer hissettiğim acı nefes alıp verdikçe ciğerlere batan kaburga kırığı gibi. canın bu kadar acıyorsa yapacağın tek bir şey var ya nefes almayı bırakacaksın, ya da acıya katlanacaksın.
Beni üzdüğünün farkındaydı ve yine suçluluk pgibolojisiyle hareket ediyordu. Biz de internet olup olmadığını ordu var dedim. Bir film adı söyledi ödevi varmış flash belleğin varsa indirip bana getirir misin dedi tamam dedim.. -
95.
+2Buldum filmi panpalar iki dakka da da indirip flasha attım. Film'i indirip onlara zütürmem yaklaşık 10 dakika sürmüştü. Kapıya bıraktım flash belleği, bu sefer ben yüzünü görmek istemiyordum. Kapıya bıraktım diye mesaj attım sen gelmiyor musun dedi? rahatsız olma rahat rahat ödevini yap, flash belleği de kullan bi ara verirsin dedim. Sen de gelmeyeceksen gel zütür istemiyorum ben tek başıma izlemem dedi. Ödevin var izle dedim, o kadar düşünüyorsan gel beraber izleyelim dedi. Normalde hiç film izleyen bir insan değilim ama sırf ödevini yapsın diye tamam dedim beyler. Zaten evinin önündeydim biraz oyalandım, orda olduğumu anlamasın diye sonra çıktım evlerine kaç numara diye mesaj attım çıkarken 6 numara yaz dı. "Kapıdayım" dedim.
kapıyı bir açışı var suratından şirinlik akıyor bana bu kadar muallakliği yapan o değil... Biraz kızmış bana, gece oğlu eve geç gelen anne misali bir bakış attı bana hoşgeldin deyip odasının yolunu gösterdi. Bir tane ev arkadaşı vardı o da kendi odasındaydı sanırım orta da kimse gözükmüyordu. neyse beyler ben çok boş muhabbete girmeden bilgisayarı açıp filmi attım, flashı da unutmayayım diye cebime koydum * Çok muhabbete girmeden filmi açtım hemen ben bu arada süresine baktım 1 saat 10 dakika falandı. saat de 11'e geliyordu ulan inşallah uyuya kalmam dedim .film izlemekten nefret ederim, uyusam kız yanlış anlayacak diye korkuyorum. bir yandan da odaya göz gezdiriyorum. içerisi hem ferah tem de Temizdi. içeri de elnise dolabı çalışma masası, kitaplığı, aynası ve yatağı vardı, biz de yatağın üzerine uzanmıştık. Bu arada yatağın baş ucunda bir şey dikkatimi çekmişti benim ona ters mektupla hediye ettiğim ayıcık ordaydı. Onu görünce hafif bir tebessüm ederek , napıyor o ayıcık orda dedim * ? Eee ben her gece ona sarılıp uyuyorum dedi. Haydaaaa hadi bakalım giber misin sabaha mı bırakırsın. ulan o ayıcığı ben hediye ettim sana. benim hediye ettiğim bir bez parçası nasıl benden daha şanslı olabilir...
başlık yok! burası bom boş!