anlatsam mı anlatmasam mı kadar

anlamsız, gereksiz, acaip ve cok sert bir tepkiydi...

bi takluk vardı bu iste... ısrar ettim ver telefonumu diye vermedi...

sen misin bunu yapan...

reserved

cıktım gittim... en yakın gsm merkezine telefonumu kaybettim deyip yeni bir telefon aldım ve aynı numaralı sim kartımı cıkarttırdım...

sonra muratın yanına geri dönerken yolda telefonuma bir mesaj geldi...

mesaj da yeter artık yazıyordu...

tabi sim kart ve telefon gidince numaralarda otomatikman gidiyor...

o kadar olaydan sonra beynimde bir cok seyi resetledim doğal olarak, bunların basında da onun numarası geliyordu...

baktım, numarayı hatırladım...

sonra aradım...

dıt sesinin yarısında actı telefonu...

ilk calısında yani...

alo dememe fırsat vermeden

ne olur dinle dedi...

yani masallah o kadar olaydan sonra hala arıyorsun ya sanada helal olsun. keşke murat dövreymiş seni belki bi ihtimal kendine gelirmişsin

reserved

anlatmaya basladı...

bakın kardeslerim... burası cok önemli ki bunun önemini yıllar önce bile biliyordum... mevzuya bakın simdi...

- hani sen bana o cocuk zarar vercek demistin ya... iste o cocuk bana gercekten zarar vermeye calıstı

aklı sıra damardan girmeye calısıyor...

- sen çok haklıydın söylediklerinde, ben senin söylediklerini dinlemeliydim

yeni mi aklın basına geldi ha?

- aslında benim de hatalarım vardı...

bak sennn... tüm suc benim değilmis birazcık da o hatalıymıs...

- ben hic geri adım atamıyorum... haksız olsam bile yapamıyorum bunu gururum elvermiyor...

doğru sen düşessin dıbına koyyum biz de huur cocuğuyuz... sende gurur var bizde yok kalitesiz biniz biz

- aslında düsündüm de en son söylediklerini okulumun bitmesini beklersen evlenebiliriz...

benimle galiba dalga geciyor... yasadıklarım sanki yetmemis... sanki hersey normale dönmüs güllük gülistanlık... hani artık tamam eski günlere geri dönelim...

- he??? ne dersin???

normal bi soru soruyo... tabi normal dıbına koyyum... o kadar zütünü kaldırırsan o kadar yalvarırsan o kadar ağlar sızlar kendini rezil kepaze edersen zütüne kazık soksa gık cıkarmaman lazım...

- aloooo... alooo, orda mısın???

evet burdayım...

- ne düsünüyorsun???

bilmiyorum... şu an şok geciriyorum

- ben yarın oraya geliyorum

işte bundan emin değilim çiğdem...

- nasıl yani yaaaaaaaaaa... ben diyorum bennnnn yarın oraya geliyorum diyorum anlamıyor musun???

- emin olmadığın sey ne bana acık konus lütfen...

emin olmadığım sey buraya gelip gelmemen konusunda ciğdem...

- sen bana ne demek istiyorsun??? acık konus benimle!!!

ben sana allah senin belanı versin... allah sana lanet etsin, ömrünün sonuna kadar gün yüzü görmeyesin demek istiyorum ciğdem...

diyemedim...

ben memleketimde değilim ciğdem diyebildim sadece...

izmire ne zaman geleceksin diye sordu... artık izmire gelmeyeceğim dedim

neden iş icinde gelmeyeceksin artık öyle mi diye sorduğunda... artık izmirde hic isim yok ciğdem dedim...

insaatları biliyordu muratı zaten cok iyi tanıyordu... hatta defalarca birlikte ofise gelip gitmistik narlıdereye

rezerved

ben telefonu kapattıktan sonra metroya biniyor konakta inip baska otobüsle narlıdereye kadar gidiyor... ofise gidip dediklerimi murata sorup teyid etmek icin...

bakıyor ki ofis mofis yok yan tarafta ki komsuya soruyor ne oldu nereye gittiler diye...

onlar insaatları bitirdiler sattılar ortağının durumundan dolayı murat bey de gitti falan demisler...

sonra beni oradan arıyor...

siz isyerini neden kapattınız diye soruyor...

be gerizekalı... ulan zerre kadar beyninin olmadığı ne kadar da belli...

hangi hesapları yapıp neyin pismanlığını yasadığını bilemiyorum...

hala kuyruk 90 derecelik dik acı!!!

bana hesap sorar gibi neden kapattınız diye soruyor... öyle bir ses tonuyla yani...

gibimizin keyfine kapattık...

diyemedim dıbına koyuyum diyemedim...

nasıl tırstıysam ne kadar tırstıysam bilemiyorum artık...

hiçbirsey söyleyemiyorum... içimde milyonlarca kelime birikti haykıramadığım bir tanesini söyleyemiyorum... dilimin ucuna geliyor... yapamıyorum...

muratla beraber sabahleyin isyerinde otururken muratın telefonu caldı...

arayın muratın halasının oğluydu, yahya yıllardan beri medine de yasar muratın babannesi ve dedesi olmadığı icin hayatta ki en yakın akrabaları muratlar olduğu icin her sene yazın tatile geldiklerinde muratlarda kalırlar doğal olarak beraber takılırdık yahya ile

yahya cok kaliteli bir cocuktur... sağlam icki icer kafasında hicbirsey yoktur tınne yani... yapılamayacak bir isin olsun yapar... halledilemeyecek isleri halleder

bir esin dostun gitsin medineye umreye veya hacca yahyanın numarasını ver o da arasın işini gücünü bırakır dostumun dostu diye o adamı misafir eder ağırlar yedirir icirir isini gücünü halleder gönderir... ve bunu simdiye dek 100 den fazla yapmıstır.. böyle bi cocuk...

aradı...

dedi ki medine den benim ev komsularım var onlar gelecekler türkiyeye...

3 tane genc bizim yaslarımızda cocuk iki tanesi kardes bir tanesi tek basına ama onlarla kuzenlermis... tek olan cocuğu yahya da tanımıyor cok fazla...

bu elemanlar osmanlı zamanında arabistana göc eden türklerin torunları, aslında türkler fakat yüzlerce yıldır oralarda kaldıkları icin unutmuslar türkiyeyi türkceyi de ikisinin de annesi konustuğu icin cat pat konusabiliyorlar...

yahya bizden onlarla bi kac gün ilgilenmemizi istedi... bizde canı yürekten tamam dedik... aksama eğlence cıkmıstı anlayacağımız... aylardan sonra birazcık stres atabilecek zamanlarımız olabilecekti...

elemanlarla bulustuk bir yerde, tipleri arapların aynısı konusmaları hareketleri tavırları diyalogları iki kardesin öyleydi... diğerinin ise öyle değil... eli ayağı cok düzgün acaip yakısıklı bir cocuk ve öyle bir efendi ki öyle böyle değil...

cocuk diğer iki kardesin tavırlarından rahatsız oldu ve ben alkol kullanmam böyle bir yerde de bulunamam kusura bakmayın deyip cıktı gitti...

çocuğun adı eymen di... 22 -24 yaslarında hayatımda öyle bir isim duymamıstım cok acaibime gitmisti...

son zamanlarda moda biliyorum... ama o zamana dek ben hic duymamıstım...

edit: bu kodadı falan değil gercek adı..

o.c. ları sağlam ictiler... yahya gariban cocuk telefonda murata ısrarla oğlum sakın paranızı falan yedirmeyin demis...

neyse biz hesaba kalktık... murat bana sen cekil dedi... 2milyar hesap vardı masada ve inanmayacaksınız ama o picler yüzünden gazinoya gitmistik hayatımda ya 2 nci gidisimdir ya 3 ncü...

murat 500 milyon attı cıktı dısarı üstünü de o picler ödediler... yahyanın söylemesine göre onlarda en az benim kadar zengin piciymis ama adam kullanmasını cok severlermis...

derken arabamızı baya bir uzağa parketmistik... bu arap piclerini evlerine bıraktıktan sonra bizde kendi evimize gidecektik... yolda giderken karnımı tuttuğumu gördü iki kardesten büyük olanı...

hayırdır senin karnında ne var dedi...

anlattım durumu önceden yüksek bir yerden düserken bosluğa gelir ya karnın onun gibi oluyordu sonra bi hastalık gecirdim ondan sonra bi hastalık daha falan böyle anlattım...

çocuk elini karnıma koydu ve karnım resmen dalgalanmaya basladı hissettim...

napıyosun lan demeye kalmadı bir parkın yanından geciyorduk ve şuraya sırt üstü yat dedi...

olmaz molmaz falan derken...

kardesim o kızdan kurtulmak istiyor musun dedi???

allah allah yav ne kızı falan diyecekken tam...