-
1.
+63 -7Orta halli bir ailenin ikinci çocuğuyum.
Babam ben 4 yaşımdayken kalp krizinden vefat etmiş.
Annem ise o günden beridir hem bana hem abime annelik ve babalık yaptı.
Abimle aramızda 4 yaş var.
Lise sınavından sonra okumayıp çalışmaya başladı.
Ben bugün lisede okuyorsam bilin ki bu annem ve abimin emekleri sayesindedir.
Babam öldükten sonra annem hem bana bakar hem abimi okuturdu.
Annem sabah saat 8'de evden çıkar 9'a kadar tekstil fabrikasında çalışırdı.
O sırada ise sağolsun bana babannem bakardı.
Bu günler sayesinde 15 yaşıma kadar yetiştim, hareketlerimi ve kararlarımı olgun bir insan gibi veriyordum.
Edit : Hikaye bitti arkadaşlar, okuduğunuz için teşekkür ederim.
ikinci hikayemi burada paylaşacağım. -
2.
+22Annemin bu yorgun halini gördükçe üzülüyor,ona iyi bir yaşam sağlamak için kendime söz veriyordum.
Lise sınavından ortalama denilebilecek bir puan aldıktan sonra orta düzeyde bir Anadolu Lisesine yerleştim.
Okulun ilk günü abim çalıştığı yerden izin almış, benimle sınıfıma kadar gelmişti.
Sınıfa girdikten sonra klagibleşmiş bir şekilde duvar kenarı en arka sıraya oturdum.
Dış görünüş olarak hiçbir zaman kendime güvenmemişimdir.
Aynada kendimi gördüğümde sebepsizce utanırım.
Ders başlama saati 08.30 iken ben 08.00'da sınıfta oturuyordum, sınıftaysa 3 kız ve 1 erkek vardı.
Kızlar kendi arasında konuşmaya başlamışken, diğer çocukla ben farklı köşelerde oturup etrafı inceliyorduk.
Saat 08.30'a yaklaştıkça sınıf dolmaya başladı.
Baba parasıyla koleje gidip çalışmadan torpil ile Anadolu Lisesine yerleşen asalaklar, klagib öğrenci tipleri, egoist kızlar vesaire.
ilk ders Edebiyattı.
Tanışma faslında herkesi teker teker tanıyordum.
Kiminle arkadaşlık kurabileceğimi, aptalları ayırt ediyordum.
Selma Teyze sayesinde okuduğum onlarca kitap ile insanları daha iyi tanıdığımı farkettim.
Duvar kenarında 2.sırada oturan kumral saçlı,ela gözlü minyon kız dikkatimi çekmişti.
O kız diğerlerinden farklıydı.
Sıra kendini tanıtmaya geldiğinde
babasının vefat ettiğini, kitaplarla ilgilendiğini söyledi.
Belki de bu yüzden benim ilgimi çekmiştir, fakat bu kızla iyi anlaşacağımı düşünüyordum. -
3.
+22 -1Kızın adının "Eylül" olduğunu zaten tanışma sırasında öğrenmiştim.
Öğle arasına kadar olan tüm dersler tanışma, kitap dağıtımı gibi işlerle boş geçmişti.
Öğle arası geldiğinde sıramda boş boş otururken, arada Eylül'ü süzüyor, onunla ilgili bir şeyler düşünüyordum.
Normalde özgüveni yüksek olan bir insan değilimdir fakat o an sebepsizce gelen bir istekle zaten yalnız olan Eylül'ün yanına gidip :
B : Sakıncası yoksa oturabilir miyim?
Başta şaşırdı,iki üç saniye suratıma baktıktan sonra
E : Tabiki dedi.
izin vermesine sevinmiştim çünkü gözlerine baktığımda güzelliğinden ürküyordum.
Sanki o bana her baktığında saniyeler yavaşlıyor, ömür bitmeyecekmiş gibi geliyordu.
Sanırım aşık olmuştum. -
4.
+21 -1GECENiN SON PARTI iYi GECELER
Eylülleyken çok mutlu olduğumu farkettim.
Sanki bana ilaç gibi geliyordu.
Eylülle biraz dolaşıp buluşma sözü aldıktan sonra onu evine bıraktım.
Evine bırakıp sigaramı yaktım ve evin yolunu tuttum fakat bu sefer minibüse binmedim, düşünecek çok şey vardı.
Uzun zamandır Selma Teyze'nin yanına gitmediğimi farkettim.
Okul başladığından beri kadını boşlamıştım.
Yanına gidip son okuduğum kitabı geri verdim.
Yüzümdeki mutluluğu farketmiş olacak ki
S : Sende bir haller var anlat bakalım.
B : Ne olacak, aynı ben işte.
dedim fakat Selma Teyze delici bakışlarını kitap okurken üstümden ayırmıyordu.
Ben de anlattım, Eylülü nasıl sevdiğimi, neler yaptığımızı , hayallerimi anlattım.
Anlattıklarımdan etkilenmiş olacak ki "Sen bu kızı ayartırsın" dedi.
Bir umut olduğuna sevinmiştim çünkü ilk defa böyle bir şey yaşıyordum.
Eylül benim hayatımdı. -
-
1.
0devam edeceksin demi pnp
-
2.
0Merkakla bekliyorum
-
3.
0Nerdesin la
diğerleri 1 -
1.
-
5.
+20 -1Ben 7 yaşımdayken, bana bakan babannem vefat etti.
Babaannemin vefatının ardından artık bana bakan komşumuz Selma Teyze vardı.
Selma Teyze, evlenmemiş yalnız bir kadın, hayatını kitaplarla geçirmiş.
Okul çıkışlarında Selma Teyze beni okuldan alır, onun evine giderdik.
Bana kitap verir beraber kitap okurduk.
Sayesinde birçok hayatı, hikayeyi tanıdım.
Ortaokul yılları geldiğinde ise annem işi bırakmıştı.
Yaşlı vücudu artık yorulmuştu.
Bizimle beraber evde vakit geçiriyor, bizimle ilgileniyordu.
Bu entryden sonra direkt olarak lise yıllarına atlayacağım. -
6.
+17Eylül'ün yanına oturdum, klagib dersle ilgili konuşmalar dışında laf arasında hiç beklemediğim şekilde
E : Okul çıkışı deniz kenarına gidelim mi?
B : Olabilir, neden olmasın, ne yapacağız ?
E : Kitap okuruz, konuşuruz falan.
B : Bana uyar dedim.
Bu kız beni nasıl mutlu edeceğini biliyor gibiydi sanırım.
Eylül'ün dışında sınıfta ilgilendiğim pek insan yoktu.
Erkek olarak yakın arkadaşım sayılabilecek Koray vardı.Onu da tam tanımıyordum.
Geçmek bilmeyen saatlerin ardından sonunda çıkış saati gelmiş, Eylül ile beraber mininüse binip denizin yolunu tutuyorduk.
15 dakikalık yolun ardından minibüsten inip bir banka oturduk.
Yanımızdan geçen simitçi abiden iki simit alıp yedik, denizi izleyip kitap okuyorduk, havadan sudan konuşuyorduk. -
7.
+15Öğle arasından çıkışa kadar onunla oturdum ve bu uzun süre devam etti.
Onunla ilgili bir çok şey biliyordum artık.
Onu tanıdıkça daha çok seviyor, daha çok bağlanıyordum.
Babası öldükten sonra babasının mal varlığı onlara kalmış yani durumları iyi denilebilecek düzeyde.
Babası öldükten 5 sene sonra annesi bir adamla evlenmiş.
Eylül ise bu duruma sıcak bakmıyor, o adamdan hoşlanmıyormuş.
Okul çıkışında annem gülen yüzümü görünce ne olduğunu sordu.
Bense kısa cevaplar verip geçiştirdim.
Yatağıma yatıp Eylül'lü hayallere daldım. -
8.
+15Selma Teyze'nin yanında kitabı yarıladıktan sonra eve geçtim.
Klagib yemek yemek falan işte buraları anlatmayacağım.
Sınav haftasına kadar her şey klagib bir biçimde geçti.
Arada 3-4 kere Eylül ile buluştuk, birbirimize kitap okuduk muhabbet ettik falan.
Sınavlar açıklandığında Eylül'ün durumu benimkinden kat kat iyiydi.
Ben 4 dersten kalırken Eylül'ümün kaldığı ders bile yoktu.
Arka sırada kulaklığımı takmış efkara boğulurken Eylül yanıma geldi.
Kulaklığı çıkartıp attım.
E : istersen çalıştırabilirim seni, ikinci sınavlarda toparlarız sıkma canını.
Sen çalıştırırsın da düzeltmem mi lan diyemedim tabi ki.
Eylül'le beraber ders dinlemeye yeniden başladım, beraber kafeye gidip oturuyorduk çalışıyorduk falan. -
9.
+13Haftasonu Eylül'le buluşmak için izin aldım.Tümünü Göster
Fakat şöyle bir sorunumuz vardı ki; PARA.
Anneme yük olmamak için emekli maaşını sormuyordum bile.
Sağolsun annem sabahları kalkar kahvaltı hazırlayıp harçlığımı bırakırdı.
Harçlıklardan biriktirdiklerimle yaklaşık 30-40 lira falan toparladım.
Zaten Eylül de öyle zengin şımarık tipli kızlardan değildi,o herkesten farklıydı.
En sevdiğim yanı da buydu.
Eylülümle gittik oturduk bir masaya,cam kenarına.
ikimiz de kitap okuyoruz fakat ben gözucuyla onu kesmekten kitap falan okumuyorum.
Yine sayfanın başına gelmişim gibi bakarken Eylül'ü kesiyordum fakat bu sefer farketti göz göze geldik.
E : Ne bakıyorsun ya dik dik? dedi tatlı biçimde.
B : Güzel bir kız gördüm onu kesiyordum. dedim.
E : Her gün yanındayım gerizekalı,ilk defa görmüş gibi konuşuyorsun.
B : Tamam sus da devam et. dedim.
Biz bunları konuşurken yan masadan dik dik bakan pekekente de fena bir bakış attım.
Tamam eyvallah öyle kavgacı bir tip değiliz ama sokaklarda büyüdük.
Meybuz için az kavga etmedik yani.
Kahvelerimizi bitirdikten sonra Eylül'ün sıkıldığını düşünüp "Hadi Kalkalım" dedim.
Hiç itiraz etmedi, kalktık anlaşılan o ki sıkılmış.
Eylül'e hesabı ödeyip geleceğimi söyledim, biraz ısrar etti ödemek için ama bize yakışmaz.
Eylül kafenin kapısına gittikten sonra yanda bize dik dik bakan alagavatın yanına gittim
A = Alagavat
B = Ben
B : Hayırdır kardeşim sorun nedir?
A : Ne sorunu birader ne diyorsun?
B : Ne dik dik bakıyorsun ulan kızın yanında gevşek?
A : Sanane ulan gavat neyisin bu kızın da artistlik yapıyorsun? gibicem şimdi ağzını.
Aslında haklıydı, hiçbir şeyi değildim Eylül'ün, sadece platonik aşık bir aptalın tekiydim.
Daha kıza onu sevdiğimi bile söylememiştim.
der demez tam burnunun üstüne koydum yumruğu pekekentin.
Yerden kalkması biraz zor oldu ama kalktıktan sonra bir tekme atmaya çalıştı,tam isabet etmedi ama taşaklarım patlayacaktı.
Sonrasında kafe sahibi, elemanlar,Eylül falan geldi ayrıldık işte.
Eylül gelip çığlıklar atarak itti beni, suratından anladım baya sinirliydi galiba bana.
Kafe sahibi yanımıza gelip alagavatla beni yan yana getirdi.
Bağırdı çağırdı ama insaflı adammış polise falan vermedi.
Çocuğun attığı tekme değil de sorduğu soru aklımı karıştırıyordu.
Eylül benim Eylül'ümdü fakat,ben Eylül'ün neyiydim? -
10.
+13ikimiz de ikinci sınavlara deliler gibi çalışırken, sevgimizden hiçbir şey kaybetmiyorduk.
Kafede karşılaştığımız alagavattan da eser yoktu ortalıkta.
Her buluştuğumuzda Eylül'le beraber, Eylül'lü hayaller kurar, geleceğimizi düşünürdük.
2.Sınavlara 2 ay kala Eylül ile ilk buluştuğumuz kafede çay içerken, abim beni aradı.
Annemin fenalaştığını, ambulansta olduklarını söyledi.
Telefonumun yere düşüş hızıyla gözyaşlarımın gözünden çıkış hızı aynıydı.
Koşa koşa caddeye çıktım, arkamdan Eylül bağırıyordu ama o sırada kulaklarım hiçbir şey duymuyordu.
Eylül arkamdan bana yetişti,bir taksiye atladık.
Yarım saatlik yol sanki bir ömür gibi geçti.
Eylül'e abimin dediklerini anlattım.
Elimi tutuyor, gözyaşlarımı siliyordu.
Beni sakinleştirmeye çalışıyordu.
Sakinleşmeyeceğimi bile bile beni sakinleştirmeye çalışıyordu.
Hastaneye vardık, abim bir odanın önünde oturuyordu, başı ellerinin arasında büyük ihtimal ağlıyordu. -
11.
+13Açıkçası şu 1 sene sınıfta kalma lafı ve yaş farkı beni korkutmuştu, büyük ihtimal çocuğun arkası falan da vardı.
Gidip bizim üst sokaktaki ufak çaplı spor salonunun sahibi olan Cemil abimin yanına gittim.
Zaten arada bir yanına uğrardım, muhabbet ederdik.
C = Cemil Abi
C : Buyur delikanlı sorun nedir?
B : Abi,ben yanında çalışmak istiyorum.
C : Tamam, okul işini nasıl yapacaksın?
B : Abi okul çıkışı direkt yanına gelirim, kapatmadan 1 saat önce çıkar ödev falan yaparım.
C : Bana uyar, yarın gel başla.
B : Abi bir de senden bir ricam var,iş yokken ben de çalışmak istiyorum eğer sakıncası yoksa?
C : Ne sakıncası paşam, istediğin gibi. Salon senindir.
Bu işi de hallettikten sonra sadece bir sorunumuz kalıyordu,o da Eylül meselesi.
Minibüse binip Eylül'üme mesaj attım.
B : Eylül hanım, biraz konuşabilir miyiz?
Yaklaşık 10-15 dakika sonra cevap verdi.
E : Ne konuşmak istiyorsun dinliyorum.
B : Böyle olmaz yüz yüze konuşmak istiyorum.
E : Dışarı çıkamam.
dedi.
Anlaşılan o ki,bayağı süründürecekti.
Canı sağolsun ben onun için sürünmeye razıyım zaten. -
12.
+13Bu son olaydan sonra, okula gittiğim ilk gün gidip sınıftaki can dostum olan Alper'e sordum kimdir, nedir bu çocuk diye.
Çocuk 10.sınıfmış,bir sene sınıfta kalmış.
Eylül'ü seviyormuş falan.
Alper bir şeyler daha anlattı ama 2.cümleden sonrasını zaten dinlemedim.
Eylül de kavga ettiğim için benimle konuşmuyordu, eyvallah çekip geçtim arka sıraya, yadigar sıram hep beni bekliyordu zaten dıbınakoyim.
Ders falan dinlemedim, Eylül'e verdiğim sözü bir süreliğine bozacaktım.
Artık Eylül'e açılma vaktinin geldiğini farkettim.
Çünkü o çocuk "Sen onun nesi oluyorsun?" diye sorduğunda cevap verememek çok fena koymuştu. -
13.
+12Eylül'ü evine bırakıp spor salonuna geçtim, Cemil abiye yardım edip kapatırken çalıştım biraz.
Akşam Eylül'üme mesaj atıp "Yarın alayım mı seni?" dedim.
Kabul etti tabiki.
Sabah okul için zütünü yataktan kaldırmayan ben, sabah koşa koşa minibüs durağına gittim.
Minibüsün daha hızlı gitmesi için dua ediyordum resmen.
Sonunda Eylül'ümün durağına geldim, inip kapıda bekledim.
Eylül aşağı inerken bugün gözüme daha bi güzel gözüküyordu.
Kapıdan çıkar çıkmaz yanına gittim, sarıldım öptüm onu.
Ardından minibüse gittik,bir kere bile elini bırakmadım.
O benim en değerlimdi ve onu çok seviyordum.
Okula girerken elini daha sıkı tuttum.
Her bana baktığında gözleri parlıyordu, benim de aynı şekilde.
Sanki okuldaki diğer herkese nispet yaparcasına girdik sınıfımıza.
Yerimize oturduk, tutmadığım sözlerimi, yerine getirmediğim sorumluluklarımı yerine getirmeye yeniden başladım. -
14.
+11Kitabı kapattım, kulaklığı çıkarıp yattım.
Eylül'ün ışığı 00.30 gibi kapanmıştı.
Uyuduğunu sanıp yattım.
Sabah kalktığımda hasta olacağıma emindim, üstümde yorgan tarzı bir şey vardı.
Eylül'ün üstümü örttüğünü düşünüp kendimce mutlu oldum.
Kalktım, toparlandım zaten okula geç kalmıştım gitmemin bir anlamı olacağını sanmıyordum, devamsızlık 8 gündü.
Kalktım spor salonuna gittim, Cemil abiyle karşılaştık.
C : Okula gitmedin mi?
B : Yok abi, zaten ilk derse geç kaldım gitmenin anlamı yok.
C : Paşam okulu fazla asıyorsun,git oku adam ol.
B : Eyvallah abi.
Klagib işleri yaptıktan sonra biraz çalıştım, aklımda hep Eylül'e açılmak vardı.
En sonunda açılmaya karar verdim.
3 Kasım günü hayatımda hiç unutmayacağım bir gündür.
Eylül'den zor da olsa buluşmak için izin aldım.
Para işi için abim ve Cemil Abi'den destek aldım.
Ne yapacağımı sorduklarında hayırlı bir iş için demiştim.
Okuldan çıkar çıkmaz bir çiçekçiye gidip birkaç demet çiçek aldım, sağlam girmişti.
Çiçekleri düzgün bir şekilde çantaya atıp, Eylül'le minibüste buluştuk.
Eylül'ümle beraber vapura bindik.
B : Üst kata çıkalım, sessiz olur.
E : Hava çok soğuk çıkmayalım.
demesine rağmen ısrarlarımla üst kata çıktık.
Vapur denizin ortasındayken Eylül denizi izliyordu.
Ben de fırsattan yararlanarak çantamdaki çiçekleri çıkarttım.
Çiçekleri bir kenara koyup, çantamdaki kolyeyi de çıkarttım.
Kolye ve çiçekleri oturduğum yerin arkasına koydum.
Eylül hâlâ kolye ve çiçekleri görmemişti fakat büyük ihtimal aklında "Napıyor bu gerizekalı?"
sorusu vardı.
Eylül soğuktan titrerken, yanına yaklaşıp
B : Eylül'üm, bana inanmalısın ki içimdeki aşk, ikimizi de ısıtacak kadar büyük, okulun başında seni ilk gördüğüm andan itibaren seni seviyorum,o gün yaptıklarımdan dolayı da özür dilerim. dedim.
Eylül'ün gözleri kocaman açıldı, zaten gözlerine ölüyordum, amacı beni öldürmekti sanırım.
E : Ben de seni seviyorum bitanem diye bağırıp bana sarıldı.
O an dünyanın en mutlu insanı olduğumu düşünmüştüm.
Hani bir kupon yaparsınız da tek maçtan yatar ya,benim o son maçım da tutmuştu işte.
Hayatımda inandığım tek şey, benim olmuştu.
Artık Eylül'üm benim Eylül'ümdü. -
15.
+10Bir buçuk iki saat yokum, okuyan arkadaşlar lütfen uplayıp entryleri şukularsa sevinirim, yavaştan hikayeyi bitireceğim.
-
16.
+10Sabah uyandığımda farkettim ki okul kıyafetlerimi çıkarmamışım bile.
Saat 08.30'da başlayacak olan okul için 06.00'd uyanmak sadece benim yapabileceğim bir aptallıktı sanırım.
Abim ve annemi kontrol edip uyuduklarından emin olunca üstümü başımı düzeltip çantamla dışarı çıktım.
Deniz kenarına gidip sigaramı yaktım.
Deniz, sigaram, Neşet Ertaş ve Eylül'lü hayaller ile vakit öldürdüm.
Okul vakti yaklaştı, minibüse atlayıp okulun yolunu tuttum.
Okula her zamanki gibi 15 dakika erken gittim.
Dün oturduğum yerden farklı olarak ilk yerim olan en arka sıraya geçip kulaklığımı taktım.
Deniz Tekin çalıyordu.
Bir iki şarkı bittikten sonra Eylül sınıfa girdi.
Kendi sırasına yerleştikten sonra kızgın bir yüz ifadesi ile yanıma gelip
E : Bir günlüğüne mi yanıma geldin, yerine gel dedi.
Ulan sen iste ömrüm boyunca orada otururum dedim tabi içimden. -
17.
+10Arkadaşlar daha çok kişiye ulaşmamız için ilk entryi şukularsanız sevinirim.
Bugün 2 part daha atıp bitireceğim -
18.
+9Eylül'ün kabul etmeyeceğini bile bile "Özür Dilerim" diye bir mesaj atıp kapattım telefonu.
Minibüsten indim, apartmanlarının önüne geldim.
Bir mesaj attım "Dışarıya çık" diye.
Perdenin altından baktı, görmediğimi sandı fakat görmüştüm.
Pek takmadı,5 dakika sonra bir mesaj daha attım.
Yine takmadı.
5 dakika aralıklarla yazdığım 3.mesajımın ardından "Git artık hava soğuk" diye bir mesaj attı.
Hâlâ beni umursuyor olmasına sevinmiştim fakat bu bana yetmezdi, gerekirse klişe olmasına rağmen kapısının önünde yatardım.
Saat 11'e geliyordu.
Ben de tam pencerelerinin karşısındaki banka oturdum, zaten gelen geçen yoktu sakin bir sokaktı.
Çıkardım kulaklığı telefonu kitabı, yerleştim iyice oraya.
Yine Neşet Ertaş, yine bekliyorum, yine bir kitap var elimde.
Alıştık artık böyle aşk işlerine fakat Eylülüm sanki biraz fazla naz yapıyordu.
Onun için naz çekmeye de alışırdım sorun değil. -
19.
+10 -1FINAL PART 5 - Ömrümün başlangıcı aslında sonuymuş.
"Müzik koymayacağım kafanıza ne eserse"
Eylül'ümü defnettik, hayatta şanslı olduğum 2 an varsa o da Eylül ile aynı sınıfa düşmem ve Eylül'ün anne-babam ile aynı mezarlığa gömülüşüdür.
Ben ise Eylül'ün cenazesinin ardından babamdan kalma tabanca ile kalbimin üstüne ateş ettim ve birkaç dakika sonra öldüm.
Bu okuduklarınız aslında benim günlüğümdür.
---
Okuduğunuz için teşekkürler, entry için de çok teşekkürler.
ilk hikayemdi, yazmaya devam edeceğim. -
-
1.
0sende cehennemdenmi yazıyosun
-
2.
0sende cehennemdenmi yazıyosun
-
1.
-
20.
+810 dakika ara veriyorum hem okunsun hem de birkaç işim var halledip geleceğim.
Bu gece beraberiz, hikaye biraz uzun.