1. 1.
    +1
    hikayemde caps olmayacak. karşıdaki insana saygı duyuyorum ve deşifre olsun istemiyorum.

    kısa kısa anlatmak yerine uzun uzun yazıp göndermeyi planlıyorum.
    hikayenin ana konusu benim gibi bir asosyal insanın ilk aşkı ve ilk yanılışı olacak.

    buradan sadece benim entrylerim okunabiliyor;
    http://inci.sozlukspot.co...lat%c4%b1yorum/@kerkenez2

    edit1: okumaya yeni başlayan panpalara tavsiyem ağır ağır okumalarıdır. çok hızlı yazamıyorum, çabuk okur bana yetişirseniz çokça küfür yiyebilme ihtimalim oluşur, olmasın.

    edit2: okul işlerinden ötürü perşembe, cuma, cumartesi ve pazar günleri bilgisayar başına geçebiliyorum. yani yeni bölümler istisnalar dışında söylediğim bu 4 gün içerisinde olacaktır.

    edit3: durdu hikaye şimdilik. devamı olacak ama kim bilir ne zaman.

    not: ayrıca gibitirtikli panpam yazdıklarımı word dosyası halinde topluyor. isteyenler kendisinden bu şekli ile temin edebilir.
    ···
  2. 2.
    +2
    @2 senin için geliyor panpa.

    vira bismillah..

    evvela hikaye içerisinde anlaşımı kolaylaştıracak bilgilerden başlamalı.

    21 yaşındayım.
    üniversiteyi bu yıl bitirdim. şu sıralar ne olmaya çalışacağımı düşünüyorum.
    genel anlamda içine kapanık, asosyal, edebiyat ve sanata düşkün bir insanım. şiiri, özellikle eski şiiri çok seviyorum.
    süper yakışıklı bir insan değilim. yani bir sabri reyiz gibi renkli gözlü, yahut volkan demirel gibi jolelenmiş saçlı olamadım hiç. ama kendi çapında, hani eskilerin deyimi ile eli ayağı düzgün bir insanım. ayrıca çoğu kişinin olgunluk bakımından takdir ettiği ve " efendi" insan diye nitelediği biriyim.

    hiçbir zaman ortam insanı olamadım. yani ne bileyim arkadaş çevremde benim gibi genelde. zaten hacı hacıyı mekke'de it iti dakkada bulur hesabı her ortamda gidip kendim gibi adamları bulmakta ustayım. bu sebepten ötürü tahmin de edebileceğiniz gibi kadınlara karşı çok yakın olan bir tip değilim. yaklaşık 10 senedir gözümde yüceltilmiş bir isim var ve ona platonik bir şekilde aşığım. aslında bir cesaretle ona durumu söyledim ama reddedildim. buna rağmen onu kafamdan tam olarak hiç silemedim. bu garip bir konu ve duruma göre bu konu hakkında da malumat veririm belki ilerleyen vakitlerde.

    şimdilik bunlar yeterli sanırım, gereken yerlerde bunlara ek olabilir ucunu açık bırakıyorum.
    ···
  3. 3.
    0
    anlatacağım olay bundan 1 sene evveline dayanıyor. yani geçen ramazan ayına. ama geçen ramazan ayında başlayan olayların da bir öncesi var. hikaye içerisinde önemli olabilir belki diye kısmen özet şeklinde oraları da anlatmam gerekecek.

    o kısım 2008 yılına dayanıyor. yani benim 18 yaşında olduğum ve üniversite 2. sınıfa başladığım yıla.
    o yıllar feysbukun yeni yeni popüler olduğu zamanlardı panpalar. zaten ben feysbuk ile 2007 nin sonunda tanışmıştım. hatta o zamanlar sitenin dili ingilizce olduğundan dolayı hesap almayı başaramamış ve ingilizce bilen bir arkadaşa aldırmıştım. laf aramızda hala o çocuğun aldığı şifre ile feysbuku kullanıyorum ara sıra acaba bu çocuğun aklına gelmiş ve benim feysbukuma girmeye çalışmış mıdır diye düşünüyorum. sanırım kuruntuluda bir insanım.
    neyse işte feysbukun meşhurlaştığı o zamanlarda ayrıca bir meşhurluk vardı ki o da grup kurmak. grup deyince aklınıza gelen ilk şeyi biliyorum panpalar ama o grup değil tabi. bu günlerde insanları kendinin ekleyebildiği ama daha önceleri şu an sayfaların yaptığı işlevi gören gruplar. yok " sürekli lays yiyen ayşe teyzenin sağlığından endişe duyanlar" yok " ebemi de bulacağım feysbukta allahın izniyle" gibi gruplar hatırlıyorsunuzdur muhtemelen.

    modern kültüre lanet olsun ki ben de ona uydum ve ilgi alanımla alakalı bir grup kurdum. şimdi ismini vermeyeyim ama edebi bir gruptu işte. ne bileyim güzel şiirler falan paylaşır, hoş edebi sohbetler ederdik. hani şu an düşşel avuntular ve benzeri sayfaların yaptığı şeydi temelde. ama bugün gibi her paylaşımın altında ekle beni, yala beni, ay vajişim gibi yorumlar olmuyordu. insanlar güzeldi ve taku takuna sayfalara yahut gruplara katılmıyordu. gruplar gerçekten amacını gerçekleştirir vaziyette idi.

    neyse panpalar hatırı sayılır üye vardı grupta. hatırlarsınız belki o gruplarda tüm üyelere mesaj gönder fasilitesi vardı ve ben yönetici olarak ara sıra güzel yazıları tüm üyelere gönderirdim. zaten genellikle gruptaki sohbetlerden tanıdığım bir çok insanla da bu mesajlar sayesinde arkadaş olduk. sonuçta ben yönetici idim ve o konu hakkında güzel şeyler yapmaya çalışıyordum. bu sebeple insanların benimle arkadaş olmak istemelerini mantıklı bulur ve kabul ederdim. yani bugün yapılan ekle beni olayı bu düstur ile oluyordu işte.

    hikayemin diğer baş kahramanı ile tanışmam da bu vesile ile oldu.
    kasım 2008'de.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 4.
    0
    kasım 2008'de başladı bu hikayenin temeli ama bu başlangıç, şişirme topa hasbelkader sahip olmuş bir forvet oyuncusunun topu takımında tutmak adına uzun bir geri pas vermesi tadında bir başlayan bir ataktı. olgun ve organize bir atak haline gelip gole dönüşmesi için 2 yıl beklemek gerekecekti.
    aslında bu bekleme bekleme değildi. hani beklemek bir uğraşıdır çünkü. insan sever, sevdiğini bekler. insan sevmez yine sevdiğini bekler. sonuçta bekliyor olmak bilinçli bir iştir. benim bekleyiş diye tabir ettiğim zaman zarfı tam bir bekleyiş değildi o yüzden, çünkü bilinçli bir eylem değildi.

    olayların başlayacağı zamana kadar geçen bu süre takdir edersiniz ki uzun sayılabilecek süre. yani 2008 nerde 2010 nerde. 2 yıla çok şey sığabiliyor panpalar. misal ben o süre içerisinde üniversite 3 ü bitirmiş, iki sene evvele göre daha farklı hedefleri olan, müzik zevkinden tut giyim zevkine varıncaya kadar doğal olarak bir değişim yaşayan bir insandım. yani bu bilinçsiz bekleyiş dönemi o an için benim haberdar olduğum bir olay değildi. bugün bakınca bunları söyleyebiliyorum ama o an için böyle bir şey düşünemezdim tabi.

    işte bu iki sene içerisinde de bazı önemli gelişmeler oldu doğal olarak. hikayeye katkı sağlayacaktır düşüncesi ile oraları da biraz geniş biraz özet şeklinde anlatmam iyi olacak kanaatindeyim.

    bu 2 sene içerisinde hikayenin temeli olan aşk konusuna dair en önemli unsur esra idi. esra dediğim kişi yukarıda da bahsettiğim üzre, yaklaşık 10 yıldır platonik olarak aşık olduğum insan. gerçek ismini vermiyorum ama esra ismini severim onunki de bu olsun.

    esra ile ortaokul yıllarında tanıştık. 6. sınıfta yani. sanırım gördüğüm ilk an ona aşık olduğum an. ilkokulda da bizim okulda imiş kendisi farklı bir şubede imiş. ama ben kendi sınıfımın dışındaki insanları pek tanımadığım için onu 5 yıl boyunca hiç tanımamışım. aslında bu 5 yıl dahi benim için bilinçsiz bir bekleyiş zaanı imiş. vay amk, ne güzel insanım ben.

    ortaokula ilk başladığımızda hani bilirsiniz sınıflar dağılır, tüm şubeler yeniden şekillenir. işte bende düşe düşe sadece benden başka 3 sınıf arkadaşımın bulunduğu şubeye düştüm. vay amk daha 12,5 yaşında falanım ve duygusal bir insanım. kendimi çok fena yabancı hissediyorum sınıfta. kimseyle konuşmuyorum, garip, saçma sapan bir birey haline dönmüşüm.
    daha okulun ilk haftası ve anne faktörünü kullanıp tanıdıkların çok olduğu başka bir şubeye geçme planlarını düşünüyorum. anneme anlattım ve okula getirdim. müdür yardımcısı ahmet hoca vardı ki kendisi tam bir reyizdir, onun odasına gittik. birileri ile konuşuyordu bizden evvel gelmişler onlar. ben utanıyorum ve başım eğik. bu sebeple konuya hakimim ama kimlerle konuşulduğunu bilmiyorum. konuda şu ki aynen benim planı uygulayan bir arkadaş var, o da başka bir sınıfa geçmek istiyormuş ve ahmet reyiz hayır olmaz diyerek onu yeni sınıfına yollamaya çalışıyor. başım eğik bir şekilde bu olumsuz tabloyu duyunca üzüldüm panpalar ama yapacak bir şey yoktu amk. seve seve o sınıfta okuyacaktık. diğer veli istemeye istemeye ikna olmuştu hadi kızım gidelim dedi. sıra bize gelmişti, ahmet reyiz sizin ne var dei, o sırada başımı kaldırdım ve biz cevabımızı aldık dedim gülerek. çok şaşırıyorum hala o durumuma. ahmet reyize karşı olmasa yapamazdım sanırım. işte o anda onu gördüm. meğerse benim planı uygulayan kız o imiş, daha sonra benim gönül mülkümü perişan edecek insan o imiş. kız millei işte. gözyaşı ile ifade ediyor kendini. ağlamış, gözleri şiş. ama bir insan ancak bu kadar güzel ağlamış olabilir panpalar. 12,5 yaşımda aşık oldum görür görmez.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 5.
    0
    @6 istanbulluyum panpa, hayrolsun?
    ···
  6. 6.
    0
    @8 bir yandan da yazıyorum panpa, az sonra..
    ···
  7. 7.
    0
    ahmet reyizin odasından hemen esra ve annesinin ardından çıktık.
    ben artık durumu kabullenmiştim, yapacak bir şey yoktu. hem bu kabulleniş, hemde o zamana kadar hissetmediğim şeyleri bana hissettirmiş olan yüzü görmemden dolayı annemi daha fazla oyalamak istemedim ve hadi ben sınıfa gidiyorum deyip yanından ayrıldım annem gitti ben bir üst katta olan sınıfıma doğru çıkıyordum. çıkarken gözüm esra ve annesinin oradaydı tabi.

    esrada biraz daha sakin görünüyordu, sanırım annesi onu ikna edici şeyler söylüyordu. o da pek memnun gözükmesede olayı kabulleniyordu sanırım. ben pek dikkat çekmemek için çıktım yukarı. merdivenlerin tam karşısında tuvalet vardı panpalar. oraya geçtim. tuvaletten azıcık başını çevirdiğin zaman merdivenler görünüyordu. zaten sınıflar ahmet reyizin odasının üst katından başlıyordu. kız mutlaka oradan geçecekti yani.

    yaklaşık 5 dakika geçti onu gördüm. hala memnuniyetsiz bir yüzü vardı panpalar. ama hala çok güzeldi ve bilmeyerek bana attığı tohumun gitgide büyüdüğünü o an hissetmeye başlamıştım.
    merdivenler bitti ve benim sınıfımın da olduğu tarafa doğru yöneldi. ben de arkasından çıkarak takibe koyuldum. maksadım sadece sınıfını öğrenmekti. şöyle düşünün panpalar. uzunca bir koridor ve sağ tarafı sırayla sınıflar. böylece 6 sınıf var ve benim sınııfım tuvaletin orayı başlangıç sayınca sondan birinci sınıf. esra ilerliyor ve ben arkasında yavaş yavaş ilerliyorum. o esnada zil çalmış ve çoğu öğretmen sınıfa girmiş olduğundan koridor boş. onunda tedirginliği ile yavaş yavaş yürüyorum. sırayla sınııfların önünden geçti ve tahmin edeceğiniz gibi benim sınıfımın önünde durdu. şok oldum panpalar. 2-3 gündür o sınıfta idim ama ben böyle bir güzelliği nasıl görmemiştim. hani bazen bir şarkı vardır sürekli playlistdedir ama introsu gibik bir şeydir ve sıra ona geldiğinde değiştirirsiniz. ama birgün bir şey olur ve o şarkıyı dinlersiniz ve o zamana kadar dinlemediğiniz zamana acır, sıra o şarkıya gelince next diyen elinize söversiniz. o duyguları hissettim. dersler 6 saatti, yani üç günde 18 ders saati, dersler 40 dakika idi, yani 720 dakika, onca zamandır yanıbaşımda duran bu insanı ben nasıl fark etmedim diyerek o anda çok fena saydırdım kendime.
    o anı unutamıyorum panpalar...
    ···
  8. 8.
    +4 -1
    kapıyı çaldı ve açtı.
    tam içeri girerken bir yandan da kapıyı çekiyordu ki hareketlendim ve kapıyı tuttum, o anda doğal olarak bana arkası dönüktü ve şaşkınlıkla geriye döndü.
    panpalar divan şiirini sevenler aşinadır gamze denen şeye. kısaca söz edeyim, divan şiirinde şair aşıktır ve söylediği sözler hep maşuğuna kavuşmak içindir. bülbül misali sabahtan akşama kadar sevgiliye nağmeler söyler, aşkını haykırır ve bir iltifat bekler. ama bu iltifat sadece bir bakıştır panpalar, bu gamze denen bakış. bu gamze ise sıradan bir bakış değil. sevgilinin kaşları bir yay ve kirpikleride ok. öyle bir bakıyor ki bu ok aşığın yüreğini paramparça ediyor ve aşkın tadına iliklerince varıyor. yani acı çekmeyi aşkın dorukları olarak görüyor. neden, çünkü sevgili ona iltifat ediyor daha ne olsun. çünkü sevgili gaddardır, biganedir, kayıtsızdır. ona bakıyor olması aşık için büyük bir lütuftur. düşünsenize koca bir hükümdar sıradan olan halkından birinin gözleri içine bakıyor. hayal edilemeyecek kadar büyük bir iltifat bu.
    he işte panpalar, o gamze denen şeyi ben ilk orada tanıdım. adını sonradan koydum tabi. o an kalbimdeki arbedeyi hissettim ama bunun gamze olduğunu daha sonra anladım. böyle bir şeyin verdiği mutluluk dünya üzerinde çok az şeyde vardır sanıyorum.

    o bakıştan sonra kendimi biraz topladım ve hafifce gülümseyerek ben de geleyim dedim. yüzünü döndü ve öğretmenden özür dileyerek oturdu. peşine ben aynı ritüeli gerçekleştirdim. kadere bak ki sınıfta olabilecek en uzak şekilde oturuyormuşuz. ben kapıdan tarafa en arkada, o camdan taraf en ön sırada. sanırım bu bile bir işaretmiş aramızda yaşananlara.
    vay amk.
    yine düşündüm ve hüzünledim.

    şu şarkı ile devam şimdilik.

    http://fizy.com/#s/1tgwix
    ···
  9. 9.
    +4
    yanımda oturan panpam vardı birde.
    ilkokuldan arkadaşım, hatta ortaokuldan sonra lisede de aynı sınıfta okudum kendisi ile. sizden iyi olmasın harbi panpamdır kendisi. neyse ben onu dürtüp bizimkini işaret edip şu kim la dedim. ne biliyim la dedi. iyi gibtir dön önüne dedim. sanırım söverek döndü önüne. ne yapacağım diye düşündüm panpalar. sınıfta konuştuğum bir yanımdaki panpam, 2 de bizim ilkokuldan panpalarımdı. diğer ikisi kız panpa idi o yüzden onlara o kızı sormaya utanıyordum bizim panpada bilmiyordu. başkası ile konuşmuyordum zaten, şimdi gidip soru sormam falan garip dururdu.

    neyse panpalar o ders bitti. tenefüste uzaktan uzaktan bakıyorum kendisine ama bir kere bile bakmadı bana. ben acayip oldum. moralim bozuldu. bizim panpayı tersledim. oturdum yerime. ders türkçe idi ve bizim sınıf öğretmenimiz olan aynur hoca geliyordu. aynur hoca kadın ama benim gözümde o da bir reyizdir panpalar. o yüzden ona da reyiz ünvanını veriyorum.

    aynur reyiz derse geldi. tanışma faslını falan ilk derslerde yapmıştık. zaten bir tek o tanışma faslı yapmıştı. vay amk, evet şimdi aklıma geldi bu durum. ne değişik hocalarım varmış. la insan bir tanışma faslı yapar. panpalar ben lisede, hatta üniversitede tanışma faslı yaptım ama bir tek 6. sınıfta sadece sınıf öğretmeni tanışma faslı yapmıştı. tanışma faslında da kim bilir aklım neredeydi ki benim zat ı şahanemin ismini bilmiyordum. umursamaz halime orada da küfür ettim. çok salak bir insandım panpalar. kişi ne yaparsa kendine yapar derler ya öyle cidden. bazı çok önemsiz görülen detaylar çok büyük kayıplara yol açıyor. mesela 2. sınıfta hani okullarda aşı yapılırdı. he, misal ben o gün okula gitmemiştim. yani bilinçli bir şekilde değil, bir yere misafirliğe zütürmüştü annem. neye işte o gün millet aşı olmuş ertesi gün herkes birbirinin koluna dokunuyor ve koluna dokunulan ay, uy diye öbürüne vuruyor. ben mesala o yaşımda bundan kendimi mahrum ettim istemeyerek de olsa. şimdi üst üste 100 aşı da olsam o an gitti ve bir daha gelmeyecek. işte bu durum gibi o tanışma faslında az daha dikkatli dursam belki bu güzelliği daha önce fark etmiş olacaktım ve arada geçen 3 güne boşa yanmayacaktım.
    ···
  10. 10.
    0
    okuyan var değil mi panpalar?
    ···
  11. 11.
    0
    neyse panpalar ders başladı.
    bizim aynur reyiz biraz değişik bir insandı. yani şöyle diyeyim, mesela her dersin sonunda şarkı, türkü söyletirdi bizlere. ya da bir ders vardı güzel konuşma ve yazma diye, misal o dersin notlarını şarkı söyletip verdiğini hatırlıyorum.
    neyse ders türkçe ve bizim türkçe kitabında konu şiirle başlıyor. tam ayrıntısını hatırlamıyorum ama sıradan bir şiir işte. neyse şiiri okuduk, şair burada ona şöyle demiş vb şeyler, şurada aslında şunu kastetmiş gibi cevaplamaları yaptık. türkçe dersini oldum olası sevdiğimden dikkatimi veririm hep. o derste de öyle oldu ama bir süre sonra ister istemez dikkatim dağıldı. ders soru cevap şeklinde gidiyor ve neredeyse bütün sorulara benim sultanım cevap veriyor, bbende onun billur sesini duyabiliyorum. o derste adını a duydum panpalar. aynur reyiz ismin neydi nedi güzelime o da çok hoş bir şekilde esra dedi ve ben de inanılmaz mutluluk oldu. elde var ismi idi ama bu yolun çok başı idi. vay amk, çok romantik lan.

    ders bitti panpalar. sonraki derste türkçe idi ama aynur reyiz sınıf başkanı falan sececeğiz demişti. ben ise tenefüs boyunca esrayı gözlüyor ama bir bakışına bile mazhar olamıyordum. bu durumu nasıl yoluna koyarım diye düşünüyordum. çok düşündüm ama hiçbir şey bulamadım o arada panpalar.

    neyse, ders başladı, aynur reyiz geldi panpalar.
    öncelikle sınıf başkanı sececeğiz çocuklar dedi. kim aday olmak ister dedi. bir baktım bizimki el kaldırmış, bir de bir kız daha el kaldırmış. neyse bu ikisini tahtaya çıkardı reyiz. daha sonra hiç erkek aday yok mu yahu dedi ve bana karşı ilk reyizliğini o an yaptı. kerkenez gel yavrum sende adaysın dedi. şimdi neden seni seçti derseniz tam olarak bilmiyorum ama, sanırım 5. sınıfta okulca katıldığımız bir bilgi yarışmasında ben de yer aldım ve aynur reyizin orada gözüne takıldım ve beni ayrıca tanıyor. ben buna yormuş idim panpalar. kader kısmet, öyle olması gerekiyormuş belki de.

    şaşkın bir biçimde hiçbir şey diyemeden tahtaya yürüdüm panpalar. tahtaya yürürken o gamzeden bir daha yedim, öyle böyle değil panpalar. o kısacık ssürede gönül mülküm darmadumann olmuştu ve ben daha 12,5 yaşında falandım.

    http://fizy.com/#s/1ahgjq
    ···
  12. 12.
    +6
    o zamanlar seçimler ileri demokrasi ile yapılırdı panpalar.
    adaylar arkalarını döner, seçmenler seçecekleri adaylara parmak atar, şey parmak kaldırır ve seçerdi. sonrası kavga değildi. herkes ertesi ders seçimi unuturdu. güzeldi o zamanlar.

    arkamızı döndük panpalar. ben yan yan esrayı kesmeye çalışıyorum ama o hiç bakmıyor. bu arada aynur reyiz oylamaya başladı. o kız 6 oy alınca dayanamayıp sesli güldüm. o sırada esra bana yan yan baktı ama ben ona bakmaya cesaret edemedim. sonra esra 16 oy aldı sevindim. sıra bana gelmişti ki hala anlam veremmediğim şekkilde bana 18 oy çıktı. çok garip lan. sınıfınızda ki bir yabanı neden başkan seçersiniz ki. bilmem belki de aynur reyizin beni aday yapması arkadaşlarr gözünde önemli idi ve seçtiler. her şeyin bir sebebi vardır panpalar demek ki öyle olması gerekiyordu. hasılı ben başkan, sultanım yardımcım olmuştu.
    (bu arada toplam oy sayısı ilginç)

    aynur reyiz bizim oylamanın resmi sonuçlarını ilan etti ve artık başkan yardımcı ilişkimiz başlamıştı. ve işte o an panpalar, hani çölde susamış, seraplar görür haldesinizdir ve bir anda bir araba belirir. buz gibi damacana su vardır içinde ve kana kana içersiniz. esra beni tebrik için elini uzatırken o bir damacana su, bende o ölümüne susayan adam idim. o suydu, sıradan suda değil, ölümsüzlük suyu gibiydi ve ben ona kanıyordum. eli elime, teni tenime değmiş ve beni şereflendirmişti. artık değerlenmiştim. çünkü o bana dokunmuştu. o mutluluğu anlatamam panpalar.

    yerimize oturduk ama benim ayaklarım yerden kesilmiş gibiydi ve ben aşkın dünyevi bir şey olmadığı ilk o an anladım panpalar.
    ···
  13. 13.
    +3
    sonra zaman daha güzel geçti panpalar. artık o gibimsonik sınıfta benim için tek önemli şeyin olması orayı benim gözümde saraya çeviriyordu. başkan olmak hasebi ile çoğu kişinin adını biliyordum artık. yoklama falan almaktan sınıf listesini ezberlemiştim. herkesin numarasını ezberlemiştim diyeyim var sen anla panpa.

    esra ile garip bir iletişimimiz vardı. yani bir türlü samimi olamıyorduk. hep başkan ve yardımcı ilişkisi içerinde idik. yani muhabbet hep bu kanalda idi. vay yoklamayı al, vay şımaranları yazalım vb. tamam esraya yakın olmak güzel bir şeydi ama düşünsenize yanınızda en sevdiğiniz yiyecek var ama onu yiyemiyorsunuz. haliyle bende esra ile daha fazla bir şeyler olsun umudundayım. tabi bunu esraya belli etmem mümkün değildi. çünkü yapım pısırıktı, aklım incintı. toparlanmış cümlem yoktu hiç. yani şair demiş hani;

    arz-ı hal etmeye cana seni tenha bulamam
    seni tenha bulıcak kendimi asla bulamam

    diye.

    benimki de o hesap, onun yanında kendimi bulamıyordum. içki içmiş bir insanın cami imdıbına takınacağı utangaçlık temelli tavır gibi düşünün. ben aşk sarhoşuyum ama karşımdaki şarabı yasaklamış olan padişah. ben ona vurgunum o benden bi haber ve onun derdinden düştüğüm şarabı dahi yasaklamaış. ne acımasız sultanlık bu.

    zaman geçiyordu panpalar, içime atılan o tohun yeşillenmeye başlamıştı. toprağı rahatsız etmeye başlamıştı. ve onun başını topraktan çıkarmak istemesi toğrağın canını o kadar yakıyordu ki..

    canım yanıyordu panpalar...

    http://fizy.com/#s/3dli6m
    ···
  14. 14.
    +1
    şimdilik bu kadar,
    sahurdan sonra bir aksilikk olmazsa devam edeceğim.
    iyi sabahlar, iyi pazarlar panpalar...
    ···
  15. 15.
    +1
    takip eden yok mu amk, kendi kendime mi anlatıyorum yoksa?
    ···
  16. 16.
    +4
    neyse panpalar devam ediyorum.
    şimdi 3 aylık kısımı özet geçiyorum.
    3 ay boyunca benim sultanıma dair hiçbir hareket şansım olmadı. yani hala çok çok resmi bir ilişki içerisinde idik. bu durum ciddi ciddi canımı yakıyordu. zaten ortaokullu olmanın getirdiği bir değişime alışma evresinde iken böyle bir ruh haline girmem beni iyice bunaltmıştı. o 3 ay çok zor bir şekilde geçti benim için, düşündüğüm zaman hala huzursuz oluyorum.

    3 ay sonunda dönem bitmişti panpalar. yaklaşık 3 haftalık bir tatil vardı ve ben adı dışında net olarak hiçbir şeyini bilmediğim bir insan sebebi ile mantıklı düşünemiyordum. o zamanlar sözlük, yahut feysbuk gibi şeyler olmadığı için yapacak bir şey bulmakta zorlandım önceleri. her gün birbirinin kopyası gibi geçiyordu ve ben bundan çok rahatsız oluyordum. işte bu dönemlerde her ergen gibi şiir yazmaya başladım panpalar. arabesk arabesk şiirler işte. bol bol ayrılık ve sitem dolu. hatta sonradan adının akrostiş olduğunu öğrendiğim şiirler yazıyordum. baş harflerinden esra okunuyordu. misal bir örnek vereyim aklımda kalanlardan; (bunu uyduruyorum, buna benzer şeyler işte)

    elimi tut düşüyorum bak
    sadece şu gözlerime bak
    resmine bakmaktan harabım
    aşığına tenezzül et bak

    bu ve benzeri şiirler, bugün baktığımda çok saçma ama o zamanlar çok değerli idi benim için panpalar.

    ta o güne kadar saçma sapan bir pgiboloji ile bu gibi şiirler yazmaya devam ettim panpalar.
    o güne, yani tatilin son haftasının cuma gününe kadar...

    not:şiir uydurmadır. gerçek isim vermeyeceğim.
    ···
  17. 17.
    0
    dinleyen var mı panpalar??
    ···
  18. 18.
    +3
    cuma günü bizim mahallenin halk pazarı vardı panpalar. normal şartlarda pazarmış, düğünmüş bu tarz kalabalık yerlerden çok rahatsız oluyorum ama o gün ne hikmetse anneminde biraz ısrarı ile pazara gitmeye karar verdim. olay basitti aslında. annem bir şeyler alacak, bende onların bir kısmını taşıyacaktım.

    pazarı dolaşmaya başladık. öyle pek zengin bir aile olmamamızdan ötürü ucuzluk arıyorduk. doğal olarak pazarda bir iki tur atmamız gerekiyordu. ilk turda ne nerede ne kadar diye bakıyorduk, daha sonra en ucuz yere karar verip 2. turda alışveriş yapıyorduk.

    keşifi tamamlamış, alışverişe geçmişken, bir peynirci tezgahının önünde durduk. annem az peynir alacağım dedi. ben elimdekileri yere bırakıp annemi beklemeye başladım. bir taraftanda sağa sola bakıyordum ki onu gördüm. yaklaşık 20 gündür rüyalarım dışında göremediğim onu, soyadımı vermek istediğim onu, insanlar içinde tekleşmeye başlayan onu.

    sevincim kısa sürdü panpalar, yanında bizim okuldan tanıdığım, bizden bir yaş büyük ve şu zamanda dahi sevmediğim bin cansel i gördüm. çok garipti amk. cansel kim benim sultanım kim, bunların birbiri ile ne alakası vardı? o sırada esra beni fark etti. gözgöze geldik ve ben sert bir biçimde gözümü ondan kaçırdım.
    net olarak bir şey bilmiyordum ama canım çok sıkılmıştı panpalar.
    o ruh haliyle eve nasıl gittiğimizi hiç hatırlayamıyorum...
    ···
  19. 19.
    0
    la bir kişi okuyorum desin amk.
    beyler :(
    ···
  20. 20.
    0
    emeğe saygılı bir bin arıyorum.
    ···