-
26.
+2okula vardığımda birden çok yabancı hissettim kendimi o mekana.Tümünü Göster
işte şurası esrayı ilk fark ettiğim yer, yahut şurası panpam ile konuştuğum yer. şurası reyizin arkamdan seslemesi ve benim ona dönüp baktığım yer. yaşadığım şeyler o kadar uzak geliyordu ki, sanki yıllar yıllar önce yaşamışımda şimdi hayal meyal aklıma geliyor gibiydi. o anda acaba benim büyük sandığım aşkım aslında o kadar da büyük değil miydi sorusu geldi aklıma. ama üzerine fazla düşünmedim. çünkü eskiden her anıma hükm eden bu aşk artık en fazla birkaç dakikamı alabiliyordu.
he şimdi ben bunları söylüyorum ki törenden sonra okula gittim panpalar. o sebeple kimseyi görmemiştim henüz ve insanlar sınıflarına girdikleri için etrafta kimse gözükmüyordu. belki siz de yaşamışsınızdır ki her sene sınıfların yeri değişirdi bizde. o seneki sınıfımız ise bir önceki sınıfımızın hizasında ama en dipte olan sınıfmış. ben bunu öğrenmiş bir şekilde sınıfın kapısına geldim. kapıyı vurdum ve içeri girdim. normalde ne olur, sınıfa bir göz gezdirmek peşinde olur insan ama ben karşımda gördüğüm o izbandut kılıklı ve sevimsiz herifi görünce gözümü ondan alamadım. suratı sertti. ilk günden geç mi kalıyorsun efendi dedi. ohaa dakika bir gol bir. sizin amuguza korum efendi ne bu celal demek istesem de diyemezdim tabi. afedersiniz hocam dedim. affetmem, herkes kurallara uyacak dedi. şaşırdım. elbette hocam, ama ilk günü uyarı sayalım dedim. tip tip bana baktı. adın ne senin dedi. kerkenez hocam dedim. az yaklaştı, bak kerkenez ayağını denk al, bir daha benimle laubali konuşma dedi. özür dilerim hocam dedim. tamam şimdi geç otur bir yere dedi. panpamın yanını gördüm geçtim oturdum.
özet geçiyorum panpalar; bu hocanın adı şevket imiş ve bizim yeni matematik hocasıymış. ders boyunca onun sert! uyarılarını dinledik durduk. ona o kadar konsantre olmak zorunda kaldım ki çevrem ile neredeyse hiç etkileşime geçemedim o ders. ve o an o sene şevket ismini çok duyup çok anacağımı anlamıştım.
şevket gittikten sonra sınıfa bakabilme imkanı buldum panpalar. çok değişiklik yoktu. gözüme 1 adet panpa takıldı ki sanıyorum yeni gelmişti. yine panpamın ifadesine dayanarak 2 panpanın başka okullara gittiğini öğrendim.ama benim için en dikkat çekici şey esra ve fundanın yanyana oturması ve hemen arkalarında onur ve kerem bininin oturuyor olmasıydı. aslında oraya kadar esraya ve diğerlerine dair bir düşüncem yoktu. ne yaparlarsa yapsınlar amuğa koyim tavrında idim ki görünce öyle olmuyor panpalar. ne kadar gibtir ettim deseniz de bir yerde bir parça kalıyor..
beni bu düşüncelerden uyandıran ise tanıdık bir sesti.
reyiz, kerkenez bir dakika gelsene diye sesleniyordu. -
27.
+2funda ile konuşmamın ertesi günü ilginç şeyler oldu. yine sabahleyin okula en erken gelenlerden biri -o gün ilki- olduğum için sınıfta yalnız başıma oturuyordum. kafamda deli sorular(serdar ortaç ı hiç sevmiyorum bu arada) binbir türlü fikirle, adeta bulunduğum yerden ruhsal olarak göçmüş gibiydim. kapının açılmasıyla kendime geldim. gelen funda idi şaşırdım, heyecanlandım. onun tepkilerinden dün konuştuğumuz konuya dair yorumunu anlayabilirdim. ses çıkarmadım. bir ortama girildiğinde selam verilir panpalar. tamam sınıf ortamında her zaman olmayabilir ama düşünsenize girdiğiniz ortamda bir kişi var ve siz girdikten sonra selam vermiyorsunuz. en başta kendiniz, daha sonra karşınızdaki insan pgibolojik olarak zor durumda kalır. ben okul yahut sivil hayatımda kaç kere sevmediğim insana selam verdim, yalandan ne haber dedim.
-
28.
+2bilmiyorum aklınıza geldi mi ama;Tümünü Göster
evet panpalar.
o maket evin camları pembe renkli idi. siz olsanız bu durumda ne düşünürsünüz? vallahi ben bu durumda bin onurun o hafif kepçe kulakları ile ilgili fantezilerimi düşündüm. çok açıktı bu binlik. ek delil aramadan, dava sürecine sokmadan amuğa koymak ile cezalandırabilirdim ben bunu.
evet, pembe pencere, yani pembe panjur ne demekti lan. yeşilçam filmlerinin en bilinen klişelerinden biriydi bu. esas oğlan ile esas kız hayal kurarlarken, ileride mutlu mesut yaşayacakları evin penceresi daima pembe olurdu. e şimdi bu binin yaptığı katıksız binlik değilde ne idi panpalar. ben şimdi bu çocuğu oracıkta ifaal etsem haksız mıydım, bence değildim.
kendimi tuttum, olabildiğince bozuntuya vermedim. ama hani bir hikaye anlatırlar; birbirlerini deli gibi seven iki aşık, nice zorluktan, zahmetten sonra bir şekilde evlenmişler. birbirlerine o kadar hasret duyuyorlarmış ki, bir an önce birleşmek, sevişmek istiyorlarmış. o heyecanla odalarına çekilip şehvetle soyunmaya başlamışlar. işte o sırada nasıl olmuşsa kadın gaz çıkarmış, yani yellenmiş. bunun üzerine adam öylesine özlediği bir insanı öylece bırakmış gitmiş. işte ben bu hikayedeki adam oldum panpalar. tamam benim karşımdaki yellenen değildi ama etraftaki yellenme sesini ona isnat ediyordum. belki de esranın bu evi beğenmesi beni böyle düşündürüyordu. bir anda moralim bozuldu. tüm tadım, heyecanım kayboldu. elim ayağım birbirine dolandı. aceleyle elimde bulunan künyeyi esraya verdim. kitabı bir şekilde elimde kamufule etmeye çalıştım. muhtemelen dikkat çekmitir ama pek umrumda olmadı o anda. hediyeyi verdikten sonra havva teyzeye annemin erken gel dediğini falan söyleyerek, kıymetlimin doğum günü pastasından dahi yemeden evlerinden ayrıldım. o kalabalıkta evden ayrıldığımı havva teyze dışında hisseden olmadığını düşünüyordum ki havva teyze tam evin dış kapısını kapatırken 1-2 saniye kadar da olsa funda ile gözgöze geldim.
o moral bozukluğu ile eve doğru yol alırken kaderin cilvesine bakın yağmur ciselemeye başladı panpalar. elimdeki kitabı elbisemin altına koyup korumaya aldım.
ben yağmuru pek severim. o sebeple adımlarımı küçülttüm. yüzümü gökyüzüne çevirdim ve eve gidene kadar hatırı sayılır bir oranda ıslandım.
sırılsıklam olmaya az kala eve vardığımda anne ve babamın yüz ifadesinin, değişik bir şeylerin habercisi olduğunu anlamıştım panpalar. -
29.
+2yaşamak denilen şey ömer üründül reyizin de sıklıkla vurguladığı gibi çok enteresandı panpalar. 1 saat önceki sıkıntılarınız, hedefleriniz, korkularınız, sanılarınız vs. 1 saat sonra o kadar önemsizleşebiliyor ki dilinize gelmese bile yüreğiniz kocaman bir ohaaa amuğa koyim, ne oluyor yea diyor.Tümünü Göster
işte benim kalbim bu sözleri icra ile meşguldü o sıralar. tüm her şey allak bullak olmuştu bir anda. tek büyük sıkıntım onur ve kerem bini değildi artık. ya da ne bileyim esraya nasıl açılmam gerektiği uykularımı kaçırmıyordu artık. veya fundanın ilginç halleri aklıma dahi gelmiyordu o anlarda. şimdi tek düşüncem bu taşınma işi ve benim esradan uzaklaşma ihtimalim. ki ihtimali dahi beni bu kadar karıştırmış bir olayın gerçekleşmesini düşünmek..
bu sırada da ayrıntılar ortaya çıkmaya başlıyordu panpalar.
anne haber ajansından aldığım bilgilere göre taşınma işi okulların bitmesi ile gerçekleşecekti. bu demek oluyordu ki yaklaşık 2 aylık bir süre sonra biz taşınacaktık. 2 ay normal şartlarda uzunca bir süre sayılabilirdi ama zaman algısı da enteresan bir şey panpalar. güzel şeyler çabuk biter hani-misal ciks, oyhşşş- işte o an bana o 2 ay 2 saat sonra bitecek gibi görünüyordu panpalar. üstüne üstlük yapabilecek elle tutulur bir fikrim dahi yoktu. ama bir şeyler yapmaz isem sinirden kendimi zikebilirdim. o sebeple neredeyse 1 hafta okulda ve evde ruh gibi dolaşmak pahasına düşündüm. evdekiler pek üzerime düşmedi. sanıyorum normal karşıladılar.
okulda da görülen bir tepki yahut ilgi duymadım. sanki dünya sadece benim omuzlarıma yüklenmişti ve ben acı çekiyordum. ben dışındaki herkes gülüyor, eğleniyor şakalaşıyor gibiydi.
işte esra; muhtemelen hala o ev mevzusunu onurla konuşuyor, gülüyor bin onuru da güldürüyordu. panpam hoşlandığı sibel ile muhabbet etmeye çalışıyor, soğuk espiriler yapıyordu. bin kerem sınıf takımında oynayan iki arkadaş ile muhtemelen o gün yapacakları maç hakkında konuşuyordu falan falan işte. hayatta akışında gitmeyen bir şey yok gibiydi panpalar.
hani bazen pilav yerken dişinize sert bir cisim gelir, koskoca masada bir tek sizi bulmuş olur. diğerleri size bakmadan hapur hupur yemeğe devam eder ama sizin yemek yeme iştahınız kaçar. benimki de o misal, koca sofrada dişime gelen sert şeyle uğraşıyordum.
bunalıyordum panpalar. belirsizliğin, hatta olumsuz bir belirliliğin verdiği bu bunalım o yaşıma göre ağırdı. nasıl taşıyacaktım. yok muydu bir el atacak. yok muydu dayan be amuğa koyim diyecek. ben bu kadar yalnız mıydım yoksa panpalar?
sanıyorum bu bahsettiğim bir haftanın son 1-2 gününün birinde uzun zaman sonra, belki de ismimi telafuzunu özlediğimi daha iyi anımsamamı sağlayan o sesi duydum.
-kerkenez... -
30.
+2beyler :( burdan yardır panpa http://fizy.com/#s/1ahjh3
-
31.
+2fundanın yanına vardım.Tümünü Göster
önündeki sıraya, ona dönük bir şekilde oturdum. bana şaşkın bir biçimde bakıyordu. bense ona oldukça manalı ve hafif kızgın bir biçimde bakıyordum. 1 dakika kadar süren sinir bozucu bir sessizlik oldu.
hiçbir şey diyemedi panpalar. sanıyorum ki benim rahatsız edici bakışlarım kendisine tesir etmişti ve benim ona söyleyeceğim şeyleri tahmin etmişti.
sessizliği bozan ben oldum panpalar. aslında funda ile pek bir samimiyetim yoktu. yani gerektiğinde muhattap olduğun tipler vardır hani. ne bileyim konuşman gerekiyordur konuşursun. onun dışında dışarıda görsen kafanı sallar seldıbını verir geçersin. o an itibariyle bizim aramızdaki ilişki bu seviyede idi. o güne kadar toplasan en fazla 5 dakika karşılıklı konuşmuşluğumuz vardı. hani baktığında öyle cins bir insana da benzemiyordu aslında. sıradan bir kız kadar konuşkan, sıradan bir ortaokul öğrencisi gibi gülmeye yer arayan, espri peşinde koşan ve yine sıradan bir ergen gibi arabeski müzikler dinleyip, bu müziği icra edenlere aşık olan bir kız düşünün. reyizden malumat almadan önce hiç dikkatimi çeken biri değildi fulya. ama reyizin istihbaratı sonrası çok şaşırdığım bir olayın, kızdığım bir faili olmuştu artık.
fulya ben sana bir şey mi yaptım bilmeden dedim bir anda. sanırım lafa böyle girmemi beklemiyordu. hı dedi. cümlemi aynen tekrar ettim. hayır bir şey yapmadın dedi. fulya senin çevrendeki birine mi bir şey yaptım dedim. yine hayır, yapmadın dedi. fulya derslerde bilmeden senin hoşlanmadığın bir şey mi yaptım dedim. yeter artık kerkenez ne diyorsun deminden beri dedi. devam ettim, fulya şu dünyada aldığım nefeste mi gözün var dedim, üff dedi. susmadım inadına devam ettim. fulya başka insanların mutsuzluğunda pay sahibi olma ammacımı güdüyorsun dedim. biraz sinirli bir şekilde, kerkenez yeter, canımı sıkıyorsun dedi. neden dedim. ne dediğini anlamıyorum, lütfen beni rahat bırakır mısın dedi. hayır dedim. benim rahat davranamadığım günlere say, birazcık rahatsız ol lütfen dedim. bir şey söylemesine izin vermeden devam ettim. şimdi panpalar o an öyle şeyler söylemeliydim ki tüm mesajım kesintisiz bir şekilde iletilmeliydi. yani mesajın başarısız olması durumu benim için çok şeyin bitişi olacaktı. tedirgin bir biçimde konuşmaya çalışırken reyizin anlattığı şeyleri direkt olarak söylemek niyeti ile lafa başlayacakken bir anda reyizi de zor duruma sokabileceğim ihtimali aklıma geldi. az bir duraksamadan sonra başladım lafa. fulya ben bir insanım. insan denen varlığın tüm özelliklerini taşıyorum. ne bileyimm ben de ihtiyaçlarımı gideriyorum, ben de bir şeylere gereksinim duyuyorum, düşünüyorum. benim de canım sıkılabiliyor, ben de asık suratlı olma hakkımı kullanabiliyorum. tekrar söyleyeyim, ben bir insanım. şükür bunun farkındayım. bunun farkında oluşumun bana kattıklarını inan say say bitiremem ama sadece bir tanesini söyleyeyim mi, kendimin insan olduğunu kavradığımdan beri çevremdeki herkesin insan olduğunu kavradım. yani her bir bedenin bir başka sistemde düşündüğünün farkındayım. yahut her bireyin yaşamak eyleminin içerisini doldurmak adına yaptığı şeylerin özel olduğunun. duraksadım, konuşmanın ana fikrini bu cümle ile vermeliydim. bu cümle gibimsonik olursa onca konuşmam havada kalabilirdi ve az daha kısık sesle, vurgulara dikkat ederek. ben bir konuyu bilmeden yorum yapmıyorum. sen de yapma olur mu, vebal alırsın dedim. yüzüme garip bir şekilde bakıyordu. anlamadı mı acaba dediğimi diye düşündüm. ama iş işten geçmişti artık. olan biten bu konuşma ile anlaşılmalı ve çözümlenmeli idi.
haydi iyi dersler dedim ve o zamanların meşhur kahramanı yusuf miroğlu reyiz misali, kulağımda hayda rinda rinda rinda rinanay melodisi çalınırken sınıftan çıktım.
http://fizy.com/#s/12g5ll
prezervatifleri hazırlayın panpalar kerem'e giriyoruz. -
32.
+2sessiz ve derinden takip ediyorum panpa devam et
-
33.
+2bu nereden çıkmıştı ki şimdi.
tamam, esranın her türlü kredisi bende sonsuzdu ve ona en çok kızdığım anlarda dahi bir şey diyemez, başımın üstünde misafir ederdim. ama varlığından rahatsızlık duyduğum cansel bini ne ayaktı. haydi bir şekilde dünya üzerinde yaşıyordu ediyordu ama esranın yanında diken misali ne işi vardı amuğa koyim.
biraz önceki ruh halim sona ermişti. eski kerkenez olmam uzun sürmedi. hemen suratım asıldı. ve bana doğru yürüyen o ikili bekliyordum artık.
yanıma geldiklerince o huzur veren sesi ile esra merhaba dedi. merhaba dedim. sonra cansel bini merhaba kardeş dedi. biraz mecburi ben de merhaba dedim. sorun nedir gibilerinden bakıyordum ki imdadıma esra yetişti ve bir çırpıda merdıbını anlatmaya başladı.
ya kerkenez,sen gülsümü tanıyor musun? gülsüm, hangi gülsüm dedim ve o anda tanıdığım gülsüm aklıma geldi. bizim mahallede oturan benden 1 yaş büyük gülsüm vardı ama onun esra ile ne alakası vardı şimdi? ya işte sizin mahallede oturuyormuş dedi esra. ha evet tanıyorum da ne oldu gülsüme, neden soruyorsun dedim. gülümseyerek cansel binine baktı. cansel bini heyecanlı gözüküyordu. yahu kardeş ben esranın kuzeniyim de, bu gülsümden hoşlanıyorum. geçen o mahallede seni gördüm. doğumgününde(esranın doğumgününü kast ediyor) hatırlıyorsan seninle karşılaşmıştık. ben de bu sebeple esraya bu durumu anlattım ve seninle konuşmam için yardımcı olmasını istedim. önceleri pek yanaşmadı ama ısrarlarım sonucu o da kabul etti. durum bu, gülsüm ile ilgili konuşmak istiyorum dedi.
panpalar bu konuşmanın her kelimesi bağrımdaki ateşe bir su misali geliyordu. mutluluk, huzur pointlerim çat çat çat geliyordu yüzüme. o kadar rahatlamıştım ki panpalar. oyhşşş diye tepki vermişimdir içten içe o derece.
cansel ile (adamı binlik sıfatından çıkardım panpalar) daha geniş bir zamanda konuşmak üzere sözleştik. adamın yüzünden mutluluk akıyordu. ben aslında lan ben pekekent miyim derdim ama o an için bunu düşünemedim ve konuşuruz sözü vermiş bulundum. o gitti ve biz esra ile beraber bulutlar üzerinde sınıfa doğru yol aldık.
sınıfa vardığımızda gördüğümüz tablo, vay amuğa koyim bi yeter olsun tepkisini vermemizi öyle hak ediyordu ki.. -
34.
+2demem şu ki, taşınma işini erteliyoruz oğlum.Tümünü Göster
babamın bu cümlesi beni o kadar rahatlatmıştı ki nasıl tarif edeceğimi bilemiyorum panpalar. hani sokaktasınızdır ve inanılmaz derecede tuvaletiniz gelmiştir. sağa sola bakarsınız ve uygun bir yer bulamazsınız. en sonunda güç bela bir yer bulur, yahut bir şekilde eve kadar kendinizi tutup ihtiyacınızı giderirsiniz. sanıyorum o anda hissettiğim şeyler aşağı yukarı bu durumda hissedebileceğim şeyler idi. büyük bir yükün altından kalkmış gibiydim. o an buna o kadar ihtiyacım vardı ki babamın cümlesindeki erteliyoruz kelimesine dahi takılmadım. çünkü bir şeylerin olumlu olmasına o kadar hasrettim ki son zamanlarda, olumluluk tanesi dahi bulsam onu koskaca bir mutluluk bütünü muamelesi ile karşılayacaktım.
güldüm.
hiçbir ayrıntı peşinde koşmadım. ertelemek mi, ne kadar ertelemek falan gibi sorular sormadım. sadece güldüm. babama teşekkür ettim o da benim mutlu olduğumu görünce gülümsedi. panpalar uzun zaman sonra yaşadığım en güzel duygular o birkaç dakikaya sığmıştı.
eve geldiğimde o günün de yorgunluğu ile uzun zamandır yapamadığım kadar huzurlu bir uykuya daldım. uyandığımda sanki başka bir dünyaya gözümü açmış gibiydim. sanki her şeyin güzel yüzü bana dönüktü ve yaşamak eylemi o sıralar beni seviyor gibiydi.
okula giderken hani ayakların yerden kesilir derler ya ha işte aynen o şekilde idim. içimde bir şeyler kıpırdanıyordu, ayaklarım yere basmıyor gibiydi panpalar. son zamanlarda okula giderken takındığım memur tarzından hiç eser yoktu. sanki birazdan konsere çıkacak şarkıcı heyecanı duyuyordum. işte o heyecanı özlediğimi o zaman daha iyi anlamıştım. aklımda aynur reyiz ile konuşup teşekkür etmek vardı.
bir de şu varki mutlu anlar hep sevgiyi akla getiriyor amk. sevgi deyince aslında her türlü sevgi diyebiliriz ama benim sevgiye dair tek gerçeğim o sıralar esra olduğu için aklıma onun dışında bir şey gelmesi düşünülemezdi. öyle de oldu. düşünülemedi. aklıma esra geldi. hayır aslında aklımdaki tek şey esra idi belki. ama üstüne gereksiz onca düşünce örtülmüştü son zamanlarda. bir anda ilahi bir rüzgar her şeyi kaldırdı, sadece kendi nurundan olan o şey kaldı zihnimde. isminin her harfine ayrı can verilecek şey, esra. esra zihnimde belirdikten sonra yüzümde gülümseme ile geldiğine dair işaret vermiş oldu.
ben suratımdaki bu tebessüm ile okula varmış iken, gördüğüm şey hani bilgisayarlarda geçmişe döndürme şeysi var ya işte o misal beni o misal geçmişe döndürdü.
esra ve cansel yanyana bana doğru geliyorlardı. -
35.
+2@2 senin için geliyor panpa.
vira bismillah..
evvela hikaye içerisinde anlaşımı kolaylaştıracak bilgilerden başlamalı.
21 yaşındayım.
üniversiteyi bu yıl bitirdim. şu sıralar ne olmaya çalışacağımı düşünüyorum.
genel anlamda içine kapanık, asosyal, edebiyat ve sanata düşkün bir insanım. şiiri, özellikle eski şiiri çok seviyorum.
süper yakışıklı bir insan değilim. yani bir sabri reyiz gibi renkli gözlü, yahut volkan demirel gibi jolelenmiş saçlı olamadım hiç. ama kendi çapında, hani eskilerin deyimi ile eli ayağı düzgün bir insanım. ayrıca çoğu kişinin olgunluk bakımından takdir ettiği ve " efendi" insan diye nitelediği biriyim.
hiçbir zaman ortam insanı olamadım. yani ne bileyim arkadaş çevremde benim gibi genelde. zaten hacı hacıyı mekke'de it iti dakkada bulur hesabı her ortamda gidip kendim gibi adamları bulmakta ustayım. bu sebepten ötürü tahmin de edebileceğiniz gibi kadınlara karşı çok yakın olan bir tip değilim. yaklaşık 10 senedir gözümde yüceltilmiş bir isim var ve ona platonik bir şekilde aşığım. aslında bir cesaretle ona durumu söyledim ama reddedildim. buna rağmen onu kafamdan tam olarak hiç silemedim. bu garip bir konu ve duruma göre bu konu hakkında da malumat veririm belki ilerleyen vakitlerde.
şimdilik bunlar yeterli sanırım, gereken yerlerde bunlara ek olabilir ucunu açık bırakıyorum. -
36.
+2sınıfa girdiğimizde normal bir sınıf ölçütlerine tamamen karşı olması nedeniyle tez konusu olabilecek bir sessizlik vardı panpalar. bilirsiniz, normal bir sınıfta hiç insan olmasa bile garip bir gürültü vardır. yani ben hep böyle hissederim. şimdi bu sınıfta yaklaşık 25 kişi var olmasına rağmen neredeyse çıt çıkmayacak derecede sessizlik olması bir şeylerin olduğunu anlamaya o kadar yeterli bir delildi ki.Tümünü Göster
bir de ilginçlik vardı ki sanki sınıfta bir bölünme yaşanmış gibiydi. şöyle ki bir tarafta kızlar duruyor, bir yanda erkekler duruyor gibiydi. hayır gibisi fazlaydı aynen öyleydi durum. bir başka ilginçlik ise erkek klonunun benim sıramın çerçevesinde toplanmış olmasıydı.
endişe ile oraya yöneldim. kalabalık arasında panpamı gördüm. elleri ile başını kapatmış, sinirli ve üzgün bir biçimde duruyordu. ne olduğunu sormama imkan vermeden panpam ayağa kalktı ve kerkenez gelsene dıbına koyayım seninle dışarıda konuşalım dedi. panpamın koyması önemliydi. çünkü çok ciddi zamanlarda koyarım içeren küfürler savururdu. şaşkınlığım artmıştı ama bir yandan da sersemlemiştim. bir şey demedim, panpamla dışarı çıktım. sınıftan uzaklaşıp okulun tenha bir köşesine kadar sessizce yürüdük. panpam lafa başladı bağırmaya yakın bir ses tonu ile. dıbına koyayım senin kerkenez, bin herif demek bu yüzden funda ile aranı yapamam dedin bana dedi. afalladım. lan ne diyorsun muallak neden öyle demişim dedim. lan hala oyun oynama bana bin. söylesen ben sana yanlış yapar mıydım amuğa koyim. arkadaşlığın bu mu idi amuğa koyim dedi. oldukça çok koyuyordu. anlaşılan ortadaki sorun her ne ise önemli idi ama ben bir şey anlamadığım için tepki veremiyordum. ne oldu lan gibi olayı açıklamasına sebep olacak cümleler kuruyordum.
biraz sustu. üstüne gitmedim. ama sessizliği yine ben bozdum. panpa ne oldu lan dedim. ebenin amı oldu dedi. sinirlendim. seni de tribini de giberim panpa. anlat adam gibi yoksa gibtirip gideceğim dedim. lan bin funda seni seviyormuş ya dedi bir anda. hiç zaman geçirmeden ohaaa diye bir tepki verdim. ohaa sana bin, madem böyle bir şey vardı ne diye söylemek yerine ben yapamam edemem dedin lan. bende cesaretimi topladım bu sabah fundaya ondan hoşlandığımı söyledim. bana ben kerkenezi seviyorum dedi. neredeyse bir de tokat atacaktı. bağırdı çağırdı rezil oldum dıbına koyayım dedi. resmen afalladım panpalar. kafam durdu. beyin hücrelerim kayboldu. düşünemiyordum. zorlukla toparladığım kelimeleri panpama söyledim. panpa benim haberim yoktu böyle bir şeyden. hem ben ondan hoşlanmıyorum zaten dedim. banane dıbına koyayım ne tak yersen ye diye cevap verdi. seninle mi uğraşacağım züt. o değil ben de rezil oldum dıbına koyayım, hay senin çenene dedim. umrumda değilsin dedi. bir şey demedim.
panpam fevri bir adamdı. tanırdım ve huyuna giderdim. şimdi konuyu uzatırsam tamiri mümkün olmayan hatalar yapmaktan çekinip sustum. ne de olsa onunla konuşur durumu düzeltirdim sonra.
şimdiki sorun sınıfa ne yüzle döneceğim idi panpalar.
muhtemelen artık hasır altı edilemeyen şeyler herkesin dilinde idi. fundanın beni seviyor olması, bunu esranın öğrenmiş olması...
tamam benim tarafımdan böyle bir şey yoktu ama o dönemlerde işler böyle idi panpalar. biri birine yakıştırılınca, ne bileyim adı çıkınca öyle kalırdı. rahatsızlıklar, kızgınlıklar umursanmadan yapılırdı bunlar. ve ben o genç yaşımda yeni bir sınava doğru gittiğimi rahatlıkla hissediyordum.
yapacak bir şey yoktu ve ben sınıfa girmeliydim.
güç bela sınıf kapısına geldim... -
37.
+2o değilde 1 ayı geçmiş yazmaya başlayalı amuğa koyım.
aralar oldu ama bayağı yazmışım panpalar. -
38.
+1o an reyizi özlediğimi bir kez daha anlamıştım.
gülümseyerek yanına vardım. buyrun hocam, ben de çıkışta yanınıza gelecektim halinizi hatrınızı sormaya dedim. gülümsedi, şakacı bir tavırla tabii tabii dedi. vallahi hocam dedim. gülümseyerek peki dedi. ve devam etti, kaç zamandır seninle konuşamadım kerkenez, halin hatrın nicedir, nasılsın dedi. sakindim, vallahi iyiyim hocam dedim. emin misin dedi. çok eminim hocam dedim kendimden emin bir ifade ile. peki peki inandım dedi. gülümsedim. reyiz bir şeyler diyecek gibiydi, sanıyorum kelimeleri toparlıyordu zihninde ki o sırada ilkokul öğretmenlerinden biri -reyizin yakın panpası- ona seslendi. reyiz bana; bir ara yanıma gel seninle konuşmam lazım, ilk fırsatta yanımda ol emi diye tembihledi. peki hocam dedim. reyiz panpasının yanına ben sınıfıma gittim.
sınıf ama zindan gibi amuğa koyim.
eskiden olsa esranın bulunduğu ortam olduğu için bile mutlu olabilirdim ama yaşananlar o kadar saçma ve benim aleyhime idi ki daha okulun ilk gününde şu dersler bitse de gibtir olup gitsem havasında idim. birde o yıl sanki sözleşmişcesine bütün hocalar neredeyse dersin tamamında sınıfta duruyordu. evvelki senelerde genelde bir serbestlik olurdu ilk gün hatta ilk hafta. ama geldimi beraber gelir misali burada da öyle olmuş idi.
güç bela o gün bitmişti.
odun gibiydim adeta panpalar. gün boyu sadece oturdum ve panpam ile konuştum. bir önceki yıl o sınıfa düşmenin düş kırıklığı ile ilk günler girdiğim pgibolojide gibiydim. üstelik ne kadar hissetmemeye çalışsam da derinlerde bir yerde bir sızı kalbimi zorluyordu bu sefer. üstelik geçen sene beni iyi eden bir esra olmayacaktı bu yıl. daha ilk günden bir tak çukurunda gibi hissediyordum kendimi. hasılı panpalar.
saçma bir halde idim.
ve o gün eve giderken birden o zaman için çılgınca gelecek bir düşünce oturdu zihnimin tam ortasına. -
39.
+1up panpa up
-
40.
+1eyvallah panpalar.
hikayemi ne zaman bitireceğimi bilmiyorum. aslına bakarsanız anlatacağım çok şey var ama tepkilere göre de hareket edebilirim. (kimi yerleri özetleme, yahut ayrıntıya inme gibi)
ayrıca bugünden sonra belli bir düzen ile, çok büyük aksilik olmadığı sürece her gece belli bir bölüm yazacağım.
şimdi sahur öncesi bir bölüm daha yolluyorum. sahurdan sonra devamı olacak. -
41.
+1amacım ve düşüncem şu ki, ben bir yandan bizim kafileyi gözekleyeceğim. öbür taraftan kız ve annesini izleyip o ağacı göreceğim. bizim kafileyi gözden kaybedecek noktaya gelirsem hemen geri döneceğim. planım çok masum ve o zamanda ki doğrularıma uygundu. güzel bir şekilde de işliyordu halihazırda üstelik.Tümünü Göster
kız ile annesini takibim sürüyordu. bir yandan da sahneden uzaklaşıyordum. ama hala göz menzilimde olması içimi rahatlatıyor ve cesaretimi artırıyordu. bir süre daha yürüdük. hafif aşağı doğru bir yere geldik. baktım aşağıda o ağaç, etrafında çok sayıda insan. geriye baktım sahne hala görünürde ama ağaca indiğim vakit gözden kayboluyor. ağaç çok uzak olmadığından inmeye karar verdim. ne de olsa kısa bir mesafe yürüdüğümde sahne tekrar görünecekti.
ağacın başına vardım. bir tane ağaç. gövdesinde insan yüzü şeklinde bir sistem. ağzı falan oynuyor, gözleri var ve bir taraftan da masal anlatılıyor. o yaşlar için ilgi çekiciydi panpalar. tabii ki benim de ilgimi çekmişti. hatta gereğinden çok çekmiş ki bir süre sonra telaşlıca sahneye bakmaya çıktığımda sahnenin boşaldığını gördüm. korktum, tırstım panpalar. artık pek yabancısı olmadığım ayağa inen serin sular yine yalnız bırakmadı beni o anda da. yapım ve yaşım gereği normal bir korkuydu panpalar. yol bilmez iz bilmez bir şekilde, bana çok büyük gelen bir mekanda kaybolmak fikri korkutucuydu.
hızla sahnenin oraya gittim. etrafta neredeyse kimsenin olmaması bu gösterinin bittiği vaktin yakın olmadığını gösteriyordu. yani fazla uzaklaşmış olabilirlerdi. heyecanla sağa sola bakındım bir şey göremedim. alt tarafa baktım bir şey göremedim. endişem arttı. ama endişelenmek bir işe yaramayacaktı. dolaşayım bari amuğa koyim illa ki rastlarım birilerine. olmadı güvenliğe giderim. daha da olmadı kapıya çıkar milletin çıkmasını beklerim diye bir çırpıda aklımdan çokça şey geçirdim ve yürümeye başladım. sağa sola derken hiç bilmediğim yerlerde dahi dolaşmya başladım. yaklaşık 25 dakikada bayağı gezmiş ve neredeyse kabaca öğrenmiştim mekanı. ama hala bir tanıdık gözüme çarpmıyordu. sıkıla sıkıla dolaşırken trene binilen yerin oraya vardım tekrar. o sırada elinde fotoğraf olan insanlar gördüm. bir taraftan geliyorlardı komplece. bu esranın bahsettiği fotoğraf işi olmalı diye düşündüm. hazır bulmuşum ona da bakayım amuğa koyim, o şirin halimi bir de ben göreyim dedim.
stand gibi bir yerdi panpalar. önüne vardım. sağ tarafında 70 ekran tv, oradan resimler geçiyor. bir tane elemanda orada isteyenin fotoğrafını basıyor ve veriyor. pek gerekli bulmadığım bir uygulama idi. çünkü ekrandan gördüğüm kadarı ile fotoğraflar insanın en çirkin zamanını yakalamış gibiydi.
bu düşünceler dalmı bir şekilde, bir ara dikkatimi o adama kaydırmış iken; bak bak işte senin fotoğrafın diyerek ekranı gösteren kişi esradan başkası değildi. -
42.
+1gecelik bu kadar.
görüşürüz panpalar.
her okuyan bir upp yapsa, uçarız yeminle.. -
43.
+1Panpa güzel anlatıyorsun tebrik ederim gereksiz uplamayı boşver bence liselileri toplamayalım başımıza. Takipteyim Saygılar...
-
44.
+1panpa takipteyim basından beri biliyorsun az ara verdik sende pek ilermememişsin. hadi bakayım kop zütür bizi
-
45.
+1devam panpa
-
brolarım benim incel manifestosu ne zaman gelir
-
tom kaulitzz bromunn çaylağı kalkmalı
-
şu tarz başlıklar
-
türk erkeği kaçınılmaz son
-
souki bu video hakkında ne düşünüyorsun
-
nikli başlıkları okudukça bendeki minimum keyif
-
zz top z nasıl bir
-
baktıgınız benim gördügünüz sizsiniz
-
kelek qot başlık açma dost
-
dubai çikolatası hakkındaki yorumum
-
cinselleşme yaşadım
-
günaydıncı tayfayı bitiremezsiniz
-
bura hala burda mı la
-
beyler baliye çok hesaplı tur buldum
-
analını gibtirtmek isteyen inciciler
-
bana intihar et yazar mısınız
-
bir inciciye ağza alınmayacak hakaretler etmek
-
bugün kısıklı civarında bi inciciye arkadan girdim
-
askere gıtmeden önce
-
inci sözlük olmasaydı ben
-
zalinazort acaip hafifledim
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 09 02 2025
-
hani lan kurtlar vadisi ile çocuklar duymasın
-
mine tugayın ayakları nasıl kokuyordur
- / 1