1. 26.
    +2
    funda ile konuşmamın ertesi günü ilginç şeyler oldu. yine sabahleyin okula en erken gelenlerden biri -o gün ilki- olduğum için sınıfta yalnız başıma oturuyordum. kafamda deli sorular(serdar ortaç ı hiç sevmiyorum bu arada) binbir türlü fikirle, adeta bulunduğum yerden ruhsal olarak göçmüş gibiydim. kapının açılmasıyla kendime geldim. gelen funda idi şaşırdım, heyecanlandım. onun tepkilerinden dün konuştuğumuz konuya dair yorumunu anlayabilirdim. ses çıkarmadım. bir ortama girildiğinde selam verilir panpalar. tamam sınıf ortamında her zaman olmayabilir ama düşünsenize girdiğiniz ortamda bir kişi var ve siz girdikten sonra selam vermiyorsunuz. en başta kendiniz, daha sonra karşınızdaki insan pgibolojik olarak zor durumda kalır. ben okul yahut sivil hayatımda kaç kere sevmediğim insana selam verdim, yalandan ne haber dedim.
    ···
  2. 27.
    +2
    okula vardığımda birden çok yabancı hissettim kendimi o mekana.
    işte şurası esrayı ilk fark ettiğim yer, yahut şurası panpam ile konuştuğum yer. şurası reyizin arkamdan seslemesi ve benim ona dönüp baktığım yer. yaşadığım şeyler o kadar uzak geliyordu ki, sanki yıllar yıllar önce yaşamışımda şimdi hayal meyal aklıma geliyor gibiydi. o anda acaba benim büyük sandığım aşkım aslında o kadar da büyük değil miydi sorusu geldi aklıma. ama üzerine fazla düşünmedim. çünkü eskiden her anıma hükm eden bu aşk artık en fazla birkaç dakikamı alabiliyordu.

    he şimdi ben bunları söylüyorum ki törenden sonra okula gittim panpalar. o sebeple kimseyi görmemiştim henüz ve insanlar sınıflarına girdikleri için etrafta kimse gözükmüyordu. belki siz de yaşamışsınızdır ki her sene sınıfların yeri değişirdi bizde. o seneki sınıfımız ise bir önceki sınıfımızın hizasında ama en dipte olan sınıfmış. ben bunu öğrenmiş bir şekilde sınıfın kapısına geldim. kapıyı vurdum ve içeri girdim. normalde ne olur, sınıfa bir göz gezdirmek peşinde olur insan ama ben karşımda gördüğüm o izbandut kılıklı ve sevimsiz herifi görünce gözümü ondan alamadım. suratı sertti. ilk günden geç mi kalıyorsun efendi dedi. ohaa dakika bir gol bir. sizin amuguza korum efendi ne bu celal demek istesem de diyemezdim tabi. afedersiniz hocam dedim. affetmem, herkes kurallara uyacak dedi. şaşırdım. elbette hocam, ama ilk günü uyarı sayalım dedim. tip tip bana baktı. adın ne senin dedi. kerkenez hocam dedim. az yaklaştı, bak kerkenez ayağını denk al, bir daha benimle laubali konuşma dedi. özür dilerim hocam dedim. tamam şimdi geç otur bir yere dedi. panpamın yanını gördüm geçtim oturdum.

    özet geçiyorum panpalar; bu hocanın adı şevket imiş ve bizim yeni matematik hocasıymış. ders boyunca onun sert! uyarılarını dinledik durduk. ona o kadar konsantre olmak zorunda kaldım ki çevrem ile neredeyse hiç etkileşime geçemedim o ders. ve o an o sene şevket ismini çok duyup çok anacağımı anlamıştım.

    şevket gittikten sonra sınıfa bakabilme imkanı buldum panpalar. çok değişiklik yoktu. gözüme 1 adet panpa takıldı ki sanıyorum yeni gelmişti. yine panpamın ifadesine dayanarak 2 panpanın başka okullara gittiğini öğrendim.ama benim için en dikkat çekici şey esra ve fundanın yanyana oturması ve hemen arkalarında onur ve kerem bininin oturuyor olmasıydı. aslında oraya kadar esraya ve diğerlerine dair bir düşüncem yoktu. ne yaparlarsa yapsınlar amuğa koyim tavrında idim ki görünce öyle olmuyor panpalar. ne kadar gibtir ettim deseniz de bir yerde bir parça kalıyor..

    beni bu düşüncelerden uyandıran ise tanıdık bir sesti.
    reyiz, kerkenez bir dakika gelsene diye sesleniyordu.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 28.
    +2
    o değilde 1 ayı geçmiş yazmaya başlayalı amuğa koyım.
    aralar oldu ama bayağı yazmışım panpalar.
    ···
  4. 29.
    +2
    fundanın yanına vardım.
    önündeki sıraya, ona dönük bir şekilde oturdum. bana şaşkın bir biçimde bakıyordu. bense ona oldukça manalı ve hafif kızgın bir biçimde bakıyordum. 1 dakika kadar süren sinir bozucu bir sessizlik oldu.
    hiçbir şey diyemedi panpalar. sanıyorum ki benim rahatsız edici bakışlarım kendisine tesir etmişti ve benim ona söyleyeceğim şeyleri tahmin etmişti.

    sessizliği bozan ben oldum panpalar. aslında funda ile pek bir samimiyetim yoktu. yani gerektiğinde muhattap olduğun tipler vardır hani. ne bileyim konuşman gerekiyordur konuşursun. onun dışında dışarıda görsen kafanı sallar seldıbını verir geçersin. o an itibariyle bizim aramızdaki ilişki bu seviyede idi. o güne kadar toplasan en fazla 5 dakika karşılıklı konuşmuşluğumuz vardı. hani baktığında öyle cins bir insana da benzemiyordu aslında. sıradan bir kız kadar konuşkan, sıradan bir ortaokul öğrencisi gibi gülmeye yer arayan, espri peşinde koşan ve yine sıradan bir ergen gibi arabeski müzikler dinleyip, bu müziği icra edenlere aşık olan bir kız düşünün. reyizden malumat almadan önce hiç dikkatimi çeken biri değildi fulya. ama reyizin istihbaratı sonrası çok şaşırdığım bir olayın, kızdığım bir faili olmuştu artık.

    fulya ben sana bir şey mi yaptım bilmeden dedim bir anda. sanırım lafa böyle girmemi beklemiyordu. hı dedi. cümlemi aynen tekrar ettim. hayır bir şey yapmadın dedi. fulya senin çevrendeki birine mi bir şey yaptım dedim. yine hayır, yapmadın dedi. fulya derslerde bilmeden senin hoşlanmadığın bir şey mi yaptım dedim. yeter artık kerkenez ne diyorsun deminden beri dedi. devam ettim, fulya şu dünyada aldığım nefeste mi gözün var dedim, üff dedi. susmadım inadına devam ettim. fulya başka insanların mutsuzluğunda pay sahibi olma ammacımı güdüyorsun dedim. biraz sinirli bir şekilde, kerkenez yeter, canımı sıkıyorsun dedi. neden dedim. ne dediğini anlamıyorum, lütfen beni rahat bırakır mısın dedi. hayır dedim. benim rahat davranamadığım günlere say, birazcık rahatsız ol lütfen dedim. bir şey söylemesine izin vermeden devam ettim. şimdi panpalar o an öyle şeyler söylemeliydim ki tüm mesajım kesintisiz bir şekilde iletilmeliydi. yani mesajın başarısız olması durumu benim için çok şeyin bitişi olacaktı. tedirgin bir biçimde konuşmaya çalışırken reyizin anlattığı şeyleri direkt olarak söylemek niyeti ile lafa başlayacakken bir anda reyizi de zor duruma sokabileceğim ihtimali aklıma geldi. az bir duraksamadan sonra başladım lafa. fulya ben bir insanım. insan denen varlığın tüm özelliklerini taşıyorum. ne bileyimm ben de ihtiyaçlarımı gideriyorum, ben de bir şeylere gereksinim duyuyorum, düşünüyorum. benim de canım sıkılabiliyor, ben de asık suratlı olma hakkımı kullanabiliyorum. tekrar söyleyeyim, ben bir insanım. şükür bunun farkındayım. bunun farkında oluşumun bana kattıklarını inan say say bitiremem ama sadece bir tanesini söyleyeyim mi, kendimin insan olduğunu kavradığımdan beri çevremdeki herkesin insan olduğunu kavradım. yani her bir bedenin bir başka sistemde düşündüğünün farkındayım. yahut her bireyin yaşamak eyleminin içerisini doldurmak adına yaptığı şeylerin özel olduğunun. duraksadım, konuşmanın ana fikrini bu cümle ile vermeliydim. bu cümle gibimsonik olursa onca konuşmam havada kalabilirdi ve az daha kısık sesle, vurgulara dikkat ederek. ben bir konuyu bilmeden yorum yapmıyorum. sen de yapma olur mu, vebal alırsın dedim. yüzüme garip bir şekilde bakıyordu. anlamadı mı acaba dediğimi diye düşündüm. ama iş işten geçmişti artık. olan biten bu konuşma ile anlaşılmalı ve çözümlenmeli idi.

    haydi iyi dersler dedim ve o zamanların meşhur kahramanı yusuf miroğlu reyiz misali, kulağımda hayda rinda rinda rinda rinanay melodisi çalınırken sınıftan çıktım.

    http://fizy.com/#s/12g5ll

    prezervatifleri hazırlayın panpalar kerem'e giriyoruz.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 30.
    +2
    demem şu ki, taşınma işini erteliyoruz oğlum.

    babamın bu cümlesi beni o kadar rahatlatmıştı ki nasıl tarif edeceğimi bilemiyorum panpalar. hani sokaktasınızdır ve inanılmaz derecede tuvaletiniz gelmiştir. sağa sola bakarsınız ve uygun bir yer bulamazsınız. en sonunda güç bela bir yer bulur, yahut bir şekilde eve kadar kendinizi tutup ihtiyacınızı giderirsiniz. sanıyorum o anda hissettiğim şeyler aşağı yukarı bu durumda hissedebileceğim şeyler idi. büyük bir yükün altından kalkmış gibiydim. o an buna o kadar ihtiyacım vardı ki babamın cümlesindeki erteliyoruz kelimesine dahi takılmadım. çünkü bir şeylerin olumlu olmasına o kadar hasrettim ki son zamanlarda, olumluluk tanesi dahi bulsam onu koskaca bir mutluluk bütünü muamelesi ile karşılayacaktım.

    güldüm.
    hiçbir ayrıntı peşinde koşmadım. ertelemek mi, ne kadar ertelemek falan gibi sorular sormadım. sadece güldüm. babama teşekkür ettim o da benim mutlu olduğumu görünce gülümsedi. panpalar uzun zaman sonra yaşadığım en güzel duygular o birkaç dakikaya sığmıştı.

    eve geldiğimde o günün de yorgunluğu ile uzun zamandır yapamadığım kadar huzurlu bir uykuya daldım. uyandığımda sanki başka bir dünyaya gözümü açmış gibiydim. sanki her şeyin güzel yüzü bana dönüktü ve yaşamak eylemi o sıralar beni seviyor gibiydi.

    okula giderken hani ayakların yerden kesilir derler ya ha işte aynen o şekilde idim. içimde bir şeyler kıpırdanıyordu, ayaklarım yere basmıyor gibiydi panpalar. son zamanlarda okula giderken takındığım memur tarzından hiç eser yoktu. sanki birazdan konsere çıkacak şarkıcı heyecanı duyuyordum. işte o heyecanı özlediğimi o zaman daha iyi anlamıştım. aklımda aynur reyiz ile konuşup teşekkür etmek vardı.
    bir de şu varki mutlu anlar hep sevgiyi akla getiriyor amk. sevgi deyince aslında her türlü sevgi diyebiliriz ama benim sevgiye dair tek gerçeğim o sıralar esra olduğu için aklıma onun dışında bir şey gelmesi düşünülemezdi. öyle de oldu. düşünülemedi. aklıma esra geldi. hayır aslında aklımdaki tek şey esra idi belki. ama üstüne gereksiz onca düşünce örtülmüştü son zamanlarda. bir anda ilahi bir rüzgar her şeyi kaldırdı, sadece kendi nurundan olan o şey kaldı zihnimde. isminin her harfine ayrı can verilecek şey, esra. esra zihnimde belirdikten sonra yüzümde gülümseme ile geldiğine dair işaret vermiş oldu.

    ben suratımdaki bu tebessüm ile okula varmış iken, gördüğüm şey hani bilgisayarlarda geçmişe döndürme şeysi var ya işte o misal beni o misal geçmişe döndürdü.

    esra ve cansel yanyana bana doğru geliyorlardı.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 31.
    +2
    heyecanla uyandım panpalar yeni güne.
    o gün birçok şeyin olması lazımdı. yani en azından ben böyle olması gerektiğini düşünüyordum. çünkü artık sınırsız tutkum içimde kalmaktan çıkmak üzere idi. yani bu yaptığım, halimi anlatan çok somut bir şey olacaktı. bunun sonucunda belki mutlu mesut bir adam olacaktım. belki de hiç istemesem de esraya dair her şeyi bitirmeye çalışmam gerekecekti o günden sonra.

    akşamüstünü zor etmiştim. esra 18.00 gibi başlarız dediği için ben 17.00 gibi yola koyuldum. yaklaşık 10 dakika sonra esraların evine ulaşmış idim. önce girip girmemekte tereddüt ettim. acaba gelen olmuş mudur benden önce diye düşündüm. ama sadece düşünebiliyordum. çünkü öğrenebilme ihtimalim yoktu. o ana kadar aklıma hiç gelmeyen esranın abiside işte tam o an aklıma geldi. vay amuğa koyim ben bunu nasıl düşünememiştim hiç. bazen akıl kuş misali uçup gidiyor panpalar. çok garip ki bazen en lazım olan zamanda gibtirip gidiyor bu akıl şeysi.

    yapacak bir şey yoktu. tüm cesaretimle kapıya vardım. dışarıda çok fazla ayakkabı gözükmüyordu. muhtemelen pek kalabalık değildi içerisi henüz. az çekinerek de olsa kapıyı çaldım. heyecanla kapının açılmasını bekliyordum, nitekim açıldı. ve o kapının açılması ile o güne dair ilk süpriz gerçekleşmiş oluyordu.

    kapıyı açan funda idi panpalar. evet köşe bucak kaçtığım, bakışlarının sesini duymamak için kulaklarımı kapattığım funda. yakın arkadaş olmaları hasebiyle esranın bu en mutlu günlerinden birinde yanında bulunuyordu muhtemelen. şaşkınlıkla merhaba dedim. merhaba buyur içeri dedi. başımı salladım. ayakkabılarımı çıkardım ve fundanın kılavuzluğunda salona geçtim. fundanın, sen geç otur, daha kimse gelmedi deyip beni oraya yönlendirmesi ve benim yüzümü dönmem ile ikinci süpriz de gerçekleşmiş oluyordu.

    karşımda esranın abisi ve cansel duruyordu amuğa koyim. tamam esranın abisinin orada olması normal ama bu binin burada ne işi vardı. hatırladınız değil mi panpalar. benim pazarda esranın yanında gördüğüm bin bu.
    selam verdim köşeye oturdum panpalar. o heyecan, sinir ve korku ile hiçbir şey demedim. onlar da bir şey demedi. kendi aralarında konuşuyorlardı, kulak kabartmadım. o sırada şöyle bir göz ucuyla etrafa baktım. hali vakti yerinde bir ailenin salonu idi bu panpalar. eşyalar gayet güzel, yeni şeylerdi.

    ben bir yandan tedirginlik duyup, bir yandan da sağa sola bakarken esranın annesi havva teyze içeri geldi. gayet güler bir yüzle hoşgeldin oğlum dedi. hoşbulduk havva teyze dedim. arkadaşlarından daha gelen olmadı dedi gülümseyerek, ben biraz erken geldim sanırım dedim, güldü. olsun olsun gelir herkes şimdi dedi. sonra esranın abisine döndü. haydi oğlum siz yavaş yavaş çıkın dışarı millet birazdan gelir dedi. tamam anne deyip hareketlendi esranın abisi. cansel bini de onunla beraberdi. çıktılar. bu güzel bir şeydi panpalar. demek ki bizbize olalım diye düşünülmüş ve esranın abisi dahil kimseye acınılmamıştı. havva teyzeyi o anda takdir ettim.

    orada bir başıma oturuyordum panpalar.
    esra, funda ve havva teyze bir yandan sofrayı haırlıyor, arada bir de özellikle havva teyze benim sıkılmam için bir şeyler soruyor, muhabbet etmeye çalışıyordu. ama ne sıkılması, esrayı görebilmek benim için tüm mutluluklara değişebileceğim bir olaydı ve sıkılmayı bırak içten içe şükürler ediyordum o anki halime.

    yavaş yavaş diğer davetlilerde geldi. genel anlamda bizim sınıf mensupları idi gelenler. birkaç kız arkadaş vardı tanımadığım ama onlarında esranın mahalleden arkadaşları olduğunu öğrendim.

    o gün adına tek olumsuzluk olarak gözüken, bin onur ve elinde yer alan kocaman hediyesi idi...
    Tümünü Göster
    ···
  7. 32.
    +2
    yaşamak denilen şey ömer üründül reyizin de sıklıkla vurguladığı gibi çok enteresandı panpalar. 1 saat önceki sıkıntılarınız, hedefleriniz, korkularınız, sanılarınız vs. 1 saat sonra o kadar önemsizleşebiliyor ki dilinize gelmese bile yüreğiniz kocaman bir ohaaa amuğa koyim, ne oluyor yea diyor.

    işte benim kalbim bu sözleri icra ile meşguldü o sıralar. tüm her şey allak bullak olmuştu bir anda. tek büyük sıkıntım onur ve kerem bini değildi artık. ya da ne bileyim esraya nasıl açılmam gerektiği uykularımı kaçırmıyordu artık. veya fundanın ilginç halleri aklıma dahi gelmiyordu o anlarda. şimdi tek düşüncem bu taşınma işi ve benim esradan uzaklaşma ihtimalim. ki ihtimali dahi beni bu kadar karıştırmış bir olayın gerçekleşmesini düşünmek..

    bu sırada da ayrıntılar ortaya çıkmaya başlıyordu panpalar.
    anne haber ajansından aldığım bilgilere göre taşınma işi okulların bitmesi ile gerçekleşecekti. bu demek oluyordu ki yaklaşık 2 aylık bir süre sonra biz taşınacaktık. 2 ay normal şartlarda uzunca bir süre sayılabilirdi ama zaman algısı da enteresan bir şey panpalar. güzel şeyler çabuk biter hani-misal ciks, oyhşşş- işte o an bana o 2 ay 2 saat sonra bitecek gibi görünüyordu panpalar. üstüne üstlük yapabilecek elle tutulur bir fikrim dahi yoktu. ama bir şeyler yapmaz isem sinirden kendimi zikebilirdim. o sebeple neredeyse 1 hafta okulda ve evde ruh gibi dolaşmak pahasına düşündüm. evdekiler pek üzerime düşmedi. sanıyorum normal karşıladılar.
    okulda da görülen bir tepki yahut ilgi duymadım. sanki dünya sadece benim omuzlarıma yüklenmişti ve ben acı çekiyordum. ben dışındaki herkes gülüyor, eğleniyor şakalaşıyor gibiydi.

    işte esra; muhtemelen hala o ev mevzusunu onurla konuşuyor, gülüyor bin onuru da güldürüyordu. panpam hoşlandığı sibel ile muhabbet etmeye çalışıyor, soğuk espiriler yapıyordu. bin kerem sınıf takımında oynayan iki arkadaş ile muhtemelen o gün yapacakları maç hakkında konuşuyordu falan falan işte. hayatta akışında gitmeyen bir şey yok gibiydi panpalar.
    hani bazen pilav yerken dişinize sert bir cisim gelir, koskoca masada bir tek sizi bulmuş olur. diğerleri size bakmadan hapur hupur yemeğe devam eder ama sizin yemek yeme iştahınız kaçar. benimki de o misal, koca sofrada dişime gelen sert şeyle uğraşıyordum.

    bunalıyordum panpalar. belirsizliğin, hatta olumsuz bir belirliliğin verdiği bu bunalım o yaşıma göre ağırdı. nasıl taşıyacaktım. yok muydu bir el atacak. yok muydu dayan be amuğa koyim diyecek. ben bu kadar yalnız mıydım yoksa panpalar?

    sanıyorum bu bahsettiğim bir haftanın son 1-2 gününün birinde uzun zaman sonra, belki de ismimi telafuzunu özlediğimi daha iyi anımsamamı sağlayan o sesi duydum.

    -kerkenez...
    Tümünü Göster
    ···
  8. 33.
    +2
    sınıfa girdiğimizde normal bir sınıf ölçütlerine tamamen karşı olması nedeniyle tez konusu olabilecek bir sessizlik vardı panpalar. bilirsiniz, normal bir sınıfta hiç insan olmasa bile garip bir gürültü vardır. yani ben hep böyle hissederim. şimdi bu sınıfta yaklaşık 25 kişi var olmasına rağmen neredeyse çıt çıkmayacak derecede sessizlik olması bir şeylerin olduğunu anlamaya o kadar yeterli bir delildi ki.

    bir de ilginçlik vardı ki sanki sınıfta bir bölünme yaşanmış gibiydi. şöyle ki bir tarafta kızlar duruyor, bir yanda erkekler duruyor gibiydi. hayır gibisi fazlaydı aynen öyleydi durum. bir başka ilginçlik ise erkek klonunun benim sıramın çerçevesinde toplanmış olmasıydı.
    endişe ile oraya yöneldim. kalabalık arasında panpamı gördüm. elleri ile başını kapatmış, sinirli ve üzgün bir biçimde duruyordu. ne olduğunu sormama imkan vermeden panpam ayağa kalktı ve kerkenez gelsene dıbına koyayım seninle dışarıda konuşalım dedi. panpamın koyması önemliydi. çünkü çok ciddi zamanlarda koyarım içeren küfürler savururdu. şaşkınlığım artmıştı ama bir yandan da sersemlemiştim. bir şey demedim, panpamla dışarı çıktım. sınıftan uzaklaşıp okulun tenha bir köşesine kadar sessizce yürüdük. panpam lafa başladı bağırmaya yakın bir ses tonu ile. dıbına koyayım senin kerkenez, bin herif demek bu yüzden funda ile aranı yapamam dedin bana dedi. afalladım. lan ne diyorsun muallak neden öyle demişim dedim. lan hala oyun oynama bana bin. söylesen ben sana yanlış yapar mıydım amuğa koyim. arkadaşlığın bu mu idi amuğa koyim dedi. oldukça çok koyuyordu. anlaşılan ortadaki sorun her ne ise önemli idi ama ben bir şey anlamadığım için tepki veremiyordum. ne oldu lan gibi olayı açıklamasına sebep olacak cümleler kuruyordum.
    biraz sustu. üstüne gitmedim. ama sessizliği yine ben bozdum. panpa ne oldu lan dedim. ebenin amı oldu dedi. sinirlendim. seni de tribini de giberim panpa. anlat adam gibi yoksa gibtirip gideceğim dedim. lan bin funda seni seviyormuş ya dedi bir anda. hiç zaman geçirmeden ohaaa diye bir tepki verdim. ohaa sana bin, madem böyle bir şey vardı ne diye söylemek yerine ben yapamam edemem dedin lan. bende cesaretimi topladım bu sabah fundaya ondan hoşlandığımı söyledim. bana ben kerkenezi seviyorum dedi. neredeyse bir de tokat atacaktı. bağırdı çağırdı rezil oldum dıbına koyayım dedi. resmen afalladım panpalar. kafam durdu. beyin hücrelerim kayboldu. düşünemiyordum. zorlukla toparladığım kelimeleri panpama söyledim. panpa benim haberim yoktu böyle bir şeyden. hem ben ondan hoşlanmıyorum zaten dedim. banane dıbına koyayım ne tak yersen ye diye cevap verdi. seninle mi uğraşacağım züt. o değil ben de rezil oldum dıbına koyayım, hay senin çenene dedim. umrumda değilsin dedi. bir şey demedim.
    panpam fevri bir adamdı. tanırdım ve huyuna giderdim. şimdi konuyu uzatırsam tamiri mümkün olmayan hatalar yapmaktan çekinip sustum. ne de olsa onunla konuşur durumu düzeltirdim sonra.

    şimdiki sorun sınıfa ne yüzle döneceğim idi panpalar.
    muhtemelen artık hasır altı edilemeyen şeyler herkesin dilinde idi. fundanın beni seviyor olması, bunu esranın öğrenmiş olması...
    tamam benim tarafımdan böyle bir şey yoktu ama o dönemlerde işler böyle idi panpalar. biri birine yakıştırılınca, ne bileyim adı çıkınca öyle kalırdı. rahatsızlıklar, kızgınlıklar umursanmadan yapılırdı bunlar. ve ben o genç yaşımda yeni bir sınava doğru gittiğimi rahatlıkla hissediyordum.

    yapacak bir şey yoktu ve ben sınıfa girmeliydim.
    güç bela sınıf kapısına geldim...
    Tümünü Göster
    ···
  9. 34.
    +2
    sessiz ve derinden takip ediyorum panpa devam et
    ···
  10. 35.
    +1
    evet panpalar.

    kafileyi bulmuştuk. ama koskoca kafilede bize en dikkatli şekilde bakan funda idi. hani son dönem türk dizilerinde oyuncuların birbirlerine bön bön bakmaları vardır. genelde ağır çekimde olur bunlar. hatta çoğu dizinin bölüm finali bu tarz şaşkın bakışlar ile gerçekleştirilir. işte benim esranın yüzünün değiştiğini görmem, arkamı dönmem ve fundayı görmem. hemen ardından tekrar önüme dönmem hep bu bahsettiğim dizi atmosferinde geçti. bütün bunların yanında esranın gözlerinde ve tavırlarında bana göre sebepsiz de olsa utanç seziliyordu.

    aslı hocanın sesi bu dizi ortdıbını bozdu panpalar. neredesiniz siz bee dedi. bu cümle kurulurken ses oldukça yüksek bir desibele çıkınca aynur reyiz devreye girdi ve tebessüm ederek, gelin bakalım kaçaklar telaşlandırdınız bizi dedi. reyize karşı duyduğum güven ve sevgi beni rahatlattı. hocam demek ki biz sizi arıyorduk, siz de bizi. o yüzden bir türlü buluşamadık dedim. galiba öyle oldu dedi. diğer kafile elemanları da tuhaf tuhaf bize bakıyordu. kerem ve oğuz binleri de orada, ellerinde şişe kolalarla duruyorlardı. görmemişş binler diye geçirdim içimden. tip tip baktım onlara, daha sonra reyiz, haydi gidelim dedi ve harekete geçtik. o sırada tekrar esraya döndüm. suratı asıktı. kızgın gözüküyordu. normaldir diye düşündüm. reyizin gittiği tarafa doğru yöneldim.

    alt kata inince reyiz bizi bir aletin önünde durdurdu. alet dediğim şeyin ismi alabora. yani koltuklu bir kapsülün içine belli sayıda insan oturuyor. daha sonra kilitleniyoor, güvenlik önlemleri alınıyor. ve o kapsül havaya kalkıyor. bitti mi hayır, havada iken 360 derece dönüyor. bitti mi hayır sağ ve sol olmak üzere değişik şekillerde ve hızlarda dönüyor. anlayacağınız bu alete binmek güven, özveri ve tecrübe isteyen bir eylem. misal trende korkutucu ama görünüşü ile bu korkutuculuğu sergilemiyor. yani biniyorsun, indiğinde vay amuğa koyim diyebiliyorsun. ama bu alet görünüş itibariyle ofsayt, bana binme altına sıçarsın der gibi bir şey.

    reyiz birden kimler alaaboraya binmek ister dedi. kimseden ses yok. yalnız başıma mı bineyim yani dedi. yine kimse ses çıkarmadı. reyiz bir süre bir şeyler düşünüyor gibi durdu ve tamam o zaman, ben de kerkenez ile binerim dedi. reyizin garip bir tarafı olduğunun bilincine yeni yeni varmakta olduğumdan yeterince şaşırmadım panpalar. tebessümle, eyvallah hocam ben gelmeyeyim, amcamlara çok selam söyleyin dedim bin bir tavırla.
    herkes güldü ama bir kişi gülmüyordu.

    evet esra...
    Tümünü Göster
    ···
  11. 36.
    +1
    kerem kim mi?
    Kerem bir bin. su katılmamış bir bin hemde. hikayemdeki kötü adamlardan ilki.
    bu bine ileri bölümlerde döneceğim ve nasıl bir bin olduğunu daha iyi anlayacaksınız.
    şimdilik itin zütünde dursun.

    ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi sınıf başkanlığı mevkisine geri döndüm. birkaç panpa meraklı sorular sordularsa da bir şekilde onları geçiştirdim. reyizle yaptığımız son konuşmadan sonra pgibolojim tahmin ettiğim yöne doğru gitti panpalar. kendimi daha rahat hissediyordum artık. derler ya, mutluluklar paylaşıldıkça çoğalır, mutsuzluklar paylaşıldıkça azalır diye. gerçekten olay öyle imiş. üzerimdeki yükün hafifliğini hissediyordum artık. hatta daha öncesinde neden o kadar gergin ve melankolik olduğuma hayret ediyordum. esraya karşı da eskisi gibi değildi tavırlarım. Artık yüzüne daha sık ve samimi bakıyordum. eski memnuniyetsiz, asık suratlı kerkenez yoktu artık.
    esra ile yanyana oturacağımız reyizin derslerini iple çekiyordum artık. işin şaşkınlık veren tarafı ise esra cephesinde idi panpalar. esraya bir şeyler olmuş gibiydi ve sanıyorum ki beni de değiştiren esrada ki bu değişiklikten başka bir şey değildi..
    o umursamaz, benimle sadece başkan, başkan yardımcısı ilişkisi çerçevesinde muhattap kız saklanmış gibiydi. reyizle konuştuğumuz günden sonra başlayan ilk haftada başladı bu değişim. dersin ortasında ben dikkatim dağılmış şekilde sağa sola bakarken o gözleri tam karşımda buldum panpalar. evet, dünyadaki en güzel gözler tam karşımda idi. sadece denk gelmiş bir karşılaşma değildi bu. reyizin hayatıma kattığı şu meşhur sesli bakışın kanlı canlı bir örneği idi. üstelik bu güzel bakışa kıymetlimin gülen yüzü ve gulunce ortaya çıkan sağ yanak gamzesi de eşlik ediyordu. o an, o yaklaşık 5 saniye, hani insan ölürken hayatı gözünün önünden film gibi geçer derler. işte o 5 saniye kesinlikle o film şeridinde yer alacaktır panpalar.

    eskiye nazaran daha yolunda gibi görünen olaylar, reyiz ile yapacağım yeni konuşma ile benim adıma o sıralar olabilecek en iyi şekli alacaktı.

    benim reyize her şeyi anlattığım konuşmanın üzerinden 2 hafta geçmişti ki, o günün son dersinde reyiz nöbetçi öğrenciyi gönderip, beni yeniden yanına çağırttı.
    ···
  12. 37.
    +1
    lan şarj aletim nerde dıbını gibcem ya ( iş bu entry başlığını uplamak amacı ile girilmiştir, çıkar sağlanmamaktadır teşekkürler. )
    ···
  13. 38.
    +1
    sonrası dediğim gibi türk filmleri gibi idi.

    o hayalkırıklığı ile yüzümü döndüm ve funda ile gözgöze geldim. hiçbir şey demeden oradan ayrıldım. ondan sonra geçen zaman, daha doğrusu bir şekilde geçmeyi başaran zamanı hatırlamıyorum panpalar. dünyada var mıydım yok muydum bilmiyordum çünkü.
    karne günü hastalığı bahane edip okula gitmedim ve annem karnemi almaya gitti.
    sonra memlekete gittik. temel geçim kaynağı tarım ve hayvancılık olan bir anadolu kentine. orada adeta terapi halinde idim panpalar. aklım başımda olarak ilk defa gittiğim köyümde o büyük yıkımı çok daha kolay atlattım. sanıyorum istanbulda kalsaydım, o yaşımda tamiri mümkün olmayabilecek yıkımlar yaşayabilirdim.

    istanbula döndüğümde okulların açılmasına 3-4 gün kalmıştı. o zaman devlet baba kitapları ücretsiz vermiyordu ve biz bu yüzden her sene başı kitap bulma telaşesine düşerdik. üst sınıfa geçenlerden kitaplarını isterdik. bunlar tanıdık birileri ise bizim için daha kolay olurdu kitapları edinmek. daha sonra o kitaplara bir yeni yıl ayarı çekerdik. ne bileyim yırtığını bantlar, karalanmışını temizlerdik falan. biz o zaman pek kanaatkar insanlardık panpalar. istersen kanaatkar olma amuğa koyim. bir kitap dünyanın parası iken, o kadar kitabı nasıl alacaktı sıradan bir maddiyata sahip ailen.

    duygusl anlamda beklediğimden daha sakindim panpalar bu dönemde. hani daha önce bunları yaşayacaksın ve yaklaşık üç ay sonra şu bulunduğun pgibolojik halde olacaksın deseler, gibtirin gidin dalga geçmeyin lan derdim. ama umduğumdan daha rahattım bu aralar. esra, funda, onur yahut bir başkası yoktu artık düşünüş skalamda.(oha kelimeye bak)

    evet,
    o sabah uyandığımda yaklaşık 3 ay sonra okula gitmek için hazırlanmaya başladım.
    ···
  14. 39.
    +1
    gecelik bu kadar.
    görüşürüz panpalar.

    her okuyan bir upp yapsa, uçarız yeminle..
    ···
  15. 40.
    +1
    @294 panpa aldın bizi bizden.. hepimizin böyle duyguları olmuştur ama en iyi sen hissetmiş sen sözcüklere dökmüşsün.. panpa iki yılda bir paragraf yazsan da takipcinim.. ayrıca kulağıma da tercüman oldun. adamsın panpa. eywallah.
    ···
  16. 41.
    +1
    bir aksilik olmazsa geceleyin görüşürüz panpalar.
    ···
  17. 42.
    +1
    @ 81 mutsuz aşklar efsane olur, destan olur panpa *
    ···
  18. 43.
    +1
    baştan beri takip ediyorum panpa senin için tekrar üye oldum inciye. Çok az yazıyosun amk.
    ···
  19. 44.
    +1
    dewam panpaa
    ···
  20. 45.
    +1
    devam panpa
    ···