-
1.
0rezerved.
burada bir hikayemi anlatacağım.
-
2.
0rizervit
- 3.
-
4.
0hikayemde caps olmayacak. karşıdaki insana saygı duyuyorum ve deşifre olsun istemiyorum.
kısa kısa anlatmak yerine uzun uzun yazıp göndermeyi planlıyorum.
hikayenin ana konusu benim gibi bir asosyal insanın ilk aşkı ve ilk yanılışı olacak. -
5.
0vira bismillah..
evvela hikaye içerisinde anlaşımı kolaylaştıracak bilgilerden başlamalı.
21 yaşındayım.
üniversiteyi bu yıl bitirdim. şu sıralar ne olmaya çalışacağımı düşünüyorum.
genel anlamda içine kapanık, asosyal, edebiyat ve sanata düşkün bir insanım. şiiri, özellikle eski şiiri çok seviyorum.
süper yakışıklı bir insan değilim. yani bir sabri reyiz gibi renkli gözlü, yahut volkan demirel gibi jolelenmiş saçlı olamadım hiç. ama kendi çapında, hani eskilerin deyimi ile eli ayağı düzgün bir insanım. ayrıca çoğu kişinin olgunluk bakımından takdir ettiği ve " efendi" insan diye nitelediği biriyim.
hiçbir zaman ortam insanı olamadım. yani ne bileyim arkadaş çevremde benim gibi genelde. zaten hacı hacıyı mekke'de it iti dakkada bulur hesabı her ortamda gidip kendim gibi adamları bulmakta ustayım. bu sebepten ötürü tahmin de edebileceğiniz gibi kadınlara karşı çok yakın olan bir tip değilim. yaklaşık 10 senedir gözümde yüceltilmiş bir isim var ve ona platonik bir şekilde aşığım. aslında bir cesaretle ona durumu söyledim ama reddedildim. buna rağmen onu kafamdan tam olarak hiç silemedim. bu garip bir konu ve duruma göre bu konu hakkında da malumat veririm belki ilerleyen vakitlerde.
şimdilik bunlar yeterli sanırım, gereken yerlerde bunlara ek olabilir ucunu açık bırakıyorum. -
6.
0anlatacağım olay bundan 1 sene evveline dayanıyor. yani geçen ramazan ayına. ama geçen ramazan ayında başlayan olayların da bir öncesi var. hikaye içerisinde önemli olabilir belki diye kısmen özet şeklinde oraları da anlatmam gerekecek.Tümünü Göster
o kısım 2008 yılına dayanıyor. yani benim 18 yaşında olduğum ve üniversite 2. sınıfa başladığım yıla.
o yıllar feysbukun yeni yeni popüler olduğu zamanlardı panpalar. zaten ben feysbuk ile 2007 nin sonunda tanışmıştım. hatta o zamanlar sitenin dili ingilizce olduğundan dolayı hesap almayı başaramamış ve ingilizce bilen bir arkadaşa aldırmıştım. laf aramızda hala o çocuğun aldığı şifre ile feysbuku kullanıyorum ara sıra acaba bu çocuğun aklına gelmiş ve benim feysbukuma girmeye çalışmış mıdır diye düşünüyorum. sanırım kuruntuluda bir insanım.
neyse işte feysbukun meşhurlaştığı o zamanlarda ayrıca bir meşhurluk vardı ki o da grup kurmak. grup deyince aklınıza gelen ilk şeyi biliyorum panpalar ama o grup değil tabi. bu günlerde insanları kendinin ekleyebildiği ama daha önceleri şu an sayfaların yaptığı işlevi gören gruplar. yok " sürekli lays yiyen ayşe teyzenin sağlığından endişe duyanlar" yok " ebemi de bulacağım feysbukta allahın izniyle" gibi gruplar hatırlıyorsunuzdur muhtemelen.
modern kültüre lanet olsun ki ben de ona uydum ve ilgi alanımla alakalı bir grup kurdum. şimdi ismini vermeyeyim ama edebi bir gruptu işte. ne bileyim güzel şiirler falan paylaşır, hoş edebi sohbetler ederdik. hani şu an düşşel avuntular ve benzeri sayfaların yaptığı şeydi temelde. ama bugün gibi her paylaşımın altında ekle beni, yala beni, ay vajişim gibi yorumlar olmuyordu. insanlar güzeldi ve taku takuna sayfalara yahut gruplara katılmıyordu. gruplar gerçekten amacını gerçekleştirir vaziyette idi.
neyse panpalar hatırı sayılır üye vardı grupta. hatırlarsınız belki o gruplarda tüm üyelere mesaj gönder fasilitesi vardı ve ben yönetici olarak ara sıra güzel yazıları tüm üyelere gönderirdim. zaten genellikle gruptaki sohbetlerden tanıdığım bir çok insanla da bu mesajlar sayesinde arkadaş olduk. sonuçta ben yönetici idim ve o konu hakkında güzel şeyler yapmaya çalışıyordum. bu sebeple insanların benimle arkadaş olmak istemelerini mantıklı bulur ve kabul ederdim. yani bugün yapılan ekle beni olayı bu düstur ile oluyordu işte.
hikayemin diğer baş kahramanı ile tanışmam da bu vesile ile oldu.
kasım 2008'de. -
7.
0reserved
-
8.
0kasım 2008'de başladı bu hikayenin temeli ama bu başlangıç, şişirme topa hasbelkader sahip olmuş bir forvet oyuncusunun topu takımında tutmak adına uzun bir geri pas vermesi tadında bir başlayan bir ataktı. olgun ve organize bir atak haline gelip gole dönüşmesi için 2 yıl beklemek gerekecekti.Tümünü Göster
aslında bu bekleme bekleme değildi. hani beklemek bir uğraşıdır çünkü. insan sever, sevdiğini bekler. insan sevmez yine sevdiğini bekler. sonuçta bekliyor olmak bilinçli bir iştir. benim bekleyiş diye tabir ettiğim zaman zarfı tam bir bekleyiş değildi o yüzden, çünkü bilinçli bir eylem değildi.
olayların başlayacağı zamana kadar geçen bu süre takdir edersiniz ki uzun sayılabilecek süre. yani 2008 nerde 2010 nerde. 2 yıla çok şey sığabiliyor panpalar. misal ben o süre içerisinde üniversite 3 ü bitirmiş, iki sene evvele göre daha farklı hedefleri olan, müzik zevkinden tut giyim zevkine varıncaya kadar doğal olarak bir değişim yaşayan bir insandım. yani bu bilinçsiz bekleyiş dönemi o an için benim haberdar olduğum bir olay değildi. bugün bakınca bunları söyleyebiliyorum ama o an için böyle bir şey düşünemezdim tabi.
işte bu iki sene içerisinde de bazı önemli gelişmeler oldu doğal olarak. hikayeye katkı sağlayacaktır düşüncesi ile oraları da biraz geniş biraz özet şeklinde anlatmam iyi olacak kanaatindeyim.
bu 2 sene içerisinde hikayenin temeli olan aşk konusuna dair en önemli unsur esra idi. esra dediğim kişi yukarıda da bahsettiğim üzre, yaklaşık 10 yıldır platonik olarak aşık olduğum insan. gerçek ismini vermiyorum ama esra ismini severim onunki de bu olsun.
esra ile ortaokul yıllarında tanıştık. 6. sınıfta yani. sanırım gördüğüm ilk an ona aşık olduğum an. ilkokulda da bizim okulda imiş kendisi farklı bir şubede imiş. ama ben kendi sınıfımın dışındaki insanları pek tanımadığım için onu 5 yıl boyunca hiç tanımamışım. aslında bu 5 yıl dahi benim için bilinçsiz bir bekleyiş zaanı imiş. vay amk, ne güzel insanım ben.
ortaokula ilk başladığımızda hani bilirsiniz sınıflar dağılır, tüm şubeler yeniden şekillenir. işte bende düşe düşe sadece benden başka 3 sınıf arkadaşımın bulunduğu şubeye düştüm. vay amk daha 12,5 yaşında falanım ve duygusal bir insanım. kendimi çok fena yabancı hissediyorum sınıfta. kimseyle konuşmuyorum, garip, saçma sapan bir birey haline dönmüşüm.
daha okulun ilk haftası ve anne faktörünü kullanıp tanıdıkların çok olduğu başka bir şubeye geçme planlarını düşünüyorum. anneme anlattım ve okula getirdim. müdür yardımcısı ahmet hoca vardı ki kendisi tam bir reyizdir, onun odasına gittik. birileri ile konuşuyordu bizden evvel gelmişler onlar. ben utanıyorum ve başım eğik. bu sebeple konuya hakimim ama kimlerle konuşulduğunu bilmiyorum. konuda şu ki aynen benim planı uygulayan bir arkadaş var, o da başka bir sınıfa geçmek istiyormuş ve ahmet reyiz hayır olmaz diyerek onu yeni sınıfına yollamaya çalışıyor. başım eğik bir şekilde bu olumsuz tabloyu duyunca üzüldüm panpalar ama yapacak bir şey yoktu amk. seve seve o sınıfta okuyacaktık. diğer veli istemeye istemeye ikna olmuştu hadi kızım gidelim dedi. sıra bize gelmişti, ahmet reyiz sizin ne var dei, o sırada başımı kaldırdım ve biz cevabımızı aldık dedim gülerek. çok şaşırıyorum hala o durumuma. ahmet reyize karşı olmasa yapamazdım sanırım. işte o anda onu gördüm. meğerse benim planı uygulayan kız o imiş, daha sonra benim gönül mülkümü perişan edecek insan o imiş. kız millei işte. gözyaşı ile ifade ediyor kendini. ağlamış, gözleri şiş. ama bir insan ancak bu kadar güzel ağlamış olabilir panpalar. 12,5 yaşımda aşık oldum görür görmez. -
9.
0bir kişi bile okumamış mı, vay amk.
beyler:( -
10.
0
-
11.
0okudum panpa
-
12.
0