/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 51.
    +14
    Aracımıza bindik ve doğruca zırhlı birliklerin yolunu tuttuk.
    Normalde giriş ŞAŞMAZ KAVŞAĞINDAN olurdu ama biz o girişi hiç kullanmadık hem çok göz önünde olduğu için hem de girişte mutlaka giriş çıkış kontrolü yapan bir cihaz olması riskine karşı.
    Bu yüzden biz sürekli hava lojmanları girişinden girer ve tankların atış sahasındaki ana cephaneliğe arkadan yaklaşırdık.
    Tekrar aynı planı uyguladık ve kimselere görünmeden cephaneliğe girdik.
    Ankaranın mermi ve mühimmat ihtiyacı ilk başta buradan sonra genel kurmayın altındaki büyük cephanelikten sağlanırdı.
    ···
  2. 52.
    +13
    Top mermileri ve her türden ve çaptan mermiler burada mevcut ve burasını sadece doğan ve benim kurutmamız imkânsız gibi bir şey. Sürekli gelip burada mermi takviyemizi yapıp geri dönüyoruz. Sadece mermi değil silah deposu olarak ta kullanılan bir yer burası. Silah eklentilerimiz için jandarmanın cephaneliğini kullanıyoruz. Eskişehir yolunda jandarma genel komutanlığının içinde silah deposunda her türden silah için eklentiler mevcut. Susturucular , dürbünler, lazer pointerler ve daha fazlası burada mevcut.
    ···
  3. 53.
    +14
    Mermilerimizi tamamladıktan sonra dışarı çıktık ve aracımıza binip çıkış kapısına doğru yola çıktık.
    Lojmanın çıkış kapısına doğru ilerlemeye başladık arkada gölge biraz rahatsız hareketler yapmaya başlamıştı. hırlıyor ve kulaklarını dikerek etrafını incelemeye başlamıştı.
    Sakin ol oğlum dedim sakinleş panik yapacak bir şey yok ama gözlerini kapıya dikmiş başka bir yere bakmıyordu.
    Doğanda hayvanın bu hareketlerinden tedirgin oldu ve aracı yavaşlatıp dikkatle etrafa bakmaya başladığı sırada kapının önünde 10 kişilik bir toplayıcı grubu ile karşılaştık.
    Tam bir çapulcu grubu….
    ···
  4. 54.
    +12
    Bazılarının elinde tüfekler ,bazılarının elinde tabancalar ve bazılarında çift veya tek kırmalı tüfeklerden vardı.
    Aşağı inmemizi ve araçla beraber bütün silahlarımızı vermemizi istediler.
    Aşağı indik ve tüm mühimmatımızı aracın kasasına yükledik. Gölge adamlara bakıp hırlıyordu.
    Ona susmasını söyledim.
    Toplayıcılardan biri silahlarını aldıktan sonra bunları da öldürelim gitsin p.ç kurularını dedi.
    Gölge daha da fazla hırlıyordu sanki anlamış gibiydi. Köpeğide kendimize alırız dişimi değil mi test ederiz diyerek gülmeye başladılar.
    Gölge bir kere havladı ama gözü sürekli kendisine laf atan adamdaydı sanki boynundan elimi çeksem gidip adamı parçalayacak gibiydi.
    ···
  5. 55.
    +11
    Yanımıza gelmelerine 5 adım kala en uzun boylularının kafası patlayarak yere düştü.
    Anasını s.kiyim dedi aralarından birisi etrafına bakarken ama onunda kafası alnından olmak üzere patlayarak yere düştü.
    Adamları biri teker teker kafalarından tek kurşunla avlıyordu adeta ama etrafta hiçbir ses yoktu adamların kafaları karpuz gibi ayrılarak yere düşüyorlardı.
    Son adam kalana kadar hepsi aynı şekilde yere düşerek ölmeye devam ettiler sadece son adam bacağının üst tarafından yaralanarak yere düştü.
    Ölmemişti….
    Bağırarak küfür ediyordu….
    ···
  6. 56.
    +10
    O sırada onları gördüm. Karşı taraftaki lojmanın duvarından atlayan bir kişi ve lojmanın nizamiyesinden çıkan ikinci bir kişi.
    Simsiyah üniformaları vardı.
    Duvardan atlayan adamın bol bir pantolonu vardı bol bir tişört, üzerinde çelik yeleği, sırtında çok büyük olmayan bir çanta, bacaklarında tabancalar için bacak kılıfları, içlerinde tabancalar ve kafasında ters takılmış siyah bir spor şapka ve gözlerinde güneş gözlüğü vardı.
    Nizamiyeden çıkan adamın üzerinde ötekine nazaran daha üzerine oturan bir pantolon ve tişört kafasında aynı spor şapkası ama bu adam normal takarak gözlerinin önünü karartmıştı.
    Sırtında aynı çanta ve her iki adamın sağ kolunda türk bayrağı sol kolunda ise hangi birliğe ait olduğunu bilmediğim bir logo vardı. Kurukafa ve silahlı falan bir logoydu bu.
    10 adamıda en ufak ses çıkarmadan kafalarından tek mermi ile öldürmüşlerdi.
    ···
  7. 57.
    +13
    Nizamiyeden çıkan adam koşarak bacağından yaraladığı adama doğru koşmaya başladı.
    Yerdeki adam kendisine doğru gelen adamdan korkarak ayağa kalktı ve kaçmaya yeltendi.
    Adımlarını hızlandırarak adamı yakasından tuttu ve “ nereye kaçıyon .mına kodumun çocuğu, nereye kaçıyon” diyerek adamı aldı ve aracımızın tamponuna suratını geçirdi.
    “ anasını s.ktiğim heryerde sizden olmak zorundamı lan... haaaaaa zorundamı lan s.ktimin yerinde..”
    Diyerek bağırdı.
    Doğanla birbirimize baktık.
    Kim bunlar diye düşünürken adamın gözleri gölgeye kaydı.
    Zaten gölgeye küfür edende bu adamdı.
    Ver lan köpeği bana dedi bana doğru. Önce gölgeyi vermek istemedim
    “ versene lan köpeği “ diyerek bağırdı bana doğru.
    ···
  8. 58.
    +10
    Öteki adam “ Burak yapma Allah’ını seversen” dedi.
    “ Kutay sus bi karışma işime sende” dedi.
    Anladım bunların adı BURAK ve KUTAYDI.
    Gölge zaten kendisine küfür eden adamı parça parça etme derdindeydi.
    “ s.ktiriyim mi lan seni köpeğe anası s.kik” diyerek gölgeyi adamın üzerine saldı.
    Gölge adama havlıyor ama ısırmıyordu.
    ···
  9. 59.
    +9
    Bak ulan bak köpek bile sizden daha adam lan diyerek adamın suratına dipçiği ile vurmaya başladı.
    Yok bu iş böyle olmayacak dedi en son adamın suratını kaldırıma dayayıp “ ağzını aç lan “ diye bağırdı.
    “ aç lan ağzını….aç kaldırıma daya ağzını…yoksa ağzını s.kicem…..YAP LAN!!!” diye bağırınca adam ağzını açarak kaldırıma dayadı.
    Burak ayağındaki botla adamın ensesine olanca gücüyle vurdu……
    Adamın ağzı kulaklarına kadar yarılmıştı….
    Ölmüştü…..
    Öldüğünü gördüğü zaman ölüsüne tükürdü ve “Ölüsünü s.ktiğim “ dedi.
    Bize doğru döndü.
    Korkmuştuk…
    ilk defa böyle bir şey görüyorduk.
    Birader kusura bakmayın tutamadım kendimi dedi
    Benim adım BURAK bu devrem KUTAY dedi.
    Ankarada hastalık yok denilince bizde çıktık geldik görünen o ki buranında anasını s.kmişler.
    Kalacak bi yer biliyorsanız söyleyin zaten bir yerede gidemeyiz bundan sonra.
    Doğan nerden geliyorsunuz diye sordu.
    KARANLIK BÖLGE dedi kutay.
    KARANLIK BÖLGEDEN GELiYORUZ…..
    BURAK ve KUTAY’ı alarak eve döndük anlaşılan onlardan öğrenecek çok şeyimiz var.
    ···
  10. 60.
    +14
    bu güne ait yazılar burada bitiyor temize geçtiğim yazıları tekrar burada yazmaya devam edeceğim
    ···
  11. 61.
    +14
    günlüğün içinden yeni bir takım yazılar çıkmaya devam ediyor.
    sayfalar genelde çok deforme olduğu için yazıları çok ince eleyip sık dokumam gerekiyor
    ···
  12. 62.
    +15 -1
    12 TEMMUZ 2016…
    SALI…..
    ETiMESGUT…..

    Aşağı yukarı üçyüz gün önce dünyada bir hastalık baş gösterdi…..
    Önceleri nörmal bir grip olarak algılandı olay çünkü belirtiler normal bir grip hastalığını gösteriyordu.
    Yüksek ateş…
    Öksürük…
    Kusma….
    Antibiyotikler hiçbir işe yaramamıştı çünkü insanlar her grip vakasında antibiyotik kullandıkları için bu virüs bilinen tüm antibiyotiklere karşı dayanıklıydı..
    Araştırmalar sonuç vermedi….
    Virüs önüne geçen herkesi hastalandırmaya başladı.
    Ve ondan sonra olanlar oldu….
    Virüsün gerçek amacı….
    Beyin hücrelerine ulaşmak, onları yok etmek ama hayati fonksiyonları devam ettirecek şekilde hayatta kalmasını sağlamak.
    Bir hastalık virüsü için bulunmaz nimet….
    Üzerinden yaşayabileceği ve onu istediği gibi kullanabileceği bir beden…..
    Tamda istediği gibi oldu…
    Virüsün ilk anda bulaştığı milyonlarca kişi öldükten kısa bir süre sonra yürüyenlere dönüştüler….
    ···
  13. 63.
    +8
    Sonrasında virüs kendini kapattı ve tensel temas ile bulaşan yapıya dönüştü….
    Türkiyedeki en ağır kayıp G.Doğu ve Doğu Anadoluda verildi….
    Zaten hizmetin bölgedeki çatışmalar nedeniyle kısıtlı verilmesinin üzerine bir de bu durum eklenince durum daha içinden çıkılmaz bir hal aldı.
    Hastalığın ortaya çıkıpta devletin G.Doğudaki kontrolü kaybetmesini engellemek için ordu bölgeye HAYALET TiMi adı verilen ve önceden BORDO BERELi diye tanımlanan birimlerden göndermeye karar verdi.
    On kişilik gruplar halinde tam 3500 Özel eğitimli asker….
    350 ayrı ekip……
    Önceleri görevimizin bölge ile merkezin arasındaki bağlantıyı sağlamak olduğunu sanıyorduk ve ona göre hamleler geliştiriyorduk.
    Ama hesaba katmadığımız bir durum vardı….
    Çalışmayan bir beyin için devlet sınırları yada kurallar hiçbir şey ifade etmez….
    Doğu Anadolu ve G.Doğu Anadoluya çevre ülkelerdeki hastalık kapmış binlerce insan gelmeye başladı.
    Amaçsızca yürüyorlar ve devletlerin sınırlarını hiçe sayıyorlardı.
    Binlerce olan yürüyenler onbinleri ve hatta yüzbinleri buldu.
    işin kötüsü işimiz sadece bunlarda değildi.
    Toplayıcılar türemişti.
    Heryerden,her milletten toplayıcı vardı…
    ···
  14. 64.
    +11
    Kaos ortdıbını değerlendiren asalak parazitler…..
    Emir güncellendi….
    O bölgede ne varsa….
    Canlı yada değil….
    Ne varsa….
    Kim varsa….
    YOK EDiN…..
    Öylede yaptık…
    Karşımızda kim varsa öldürdük…
    Yürüyenler…..
    Canlılar….
    Kadınlar….
    Çocuklar….
    Yaşlılar….
    Hastalığı kapmamış olanlar…
    Gençler…..
    Toplayıcılar….
    ilk günden caddeler ve sokaklar ölü adamlar ve yürüyenler ile doluydu ama onlarda boş durmuyordu. Tam bir çatışma alanı oluşmuştu…
    ···
  15. 65.
    +12
    Sonradan oranın sadece bir çatışma alanı değil ülkelerin bazı şeyleri denediği bir ortam olduğunu farkettik.
    Rusya,Çin,Abd ve daha nice ülke bazı ülkelerde bunun gibi karanlık bölgeler oluşmasını sağlayıp oralarda kendi silahlarını test ettiğini gördük. Bölgedeki toplayıcıların elinde hep bu ülkelerin silahları oluyordu ve yürüyenlerin üzerinde çeşitli testler yapılıp tepkileri ve yaptıkları testlerin etkileri gözleniyordu.
    Ben ve Kutay o bölgeye gönderilen 3500 kişilik önleme grubundan geri kalanlarız yada en azından biz öyle düşünüyoruz çünkü o gruptan kimse ile bağlantıya geçemedik..
    Ya orada öldürüldüler yada yürüyenlere katıldılar….
    Yada en kötüsü….
    Kitleler halinde o bölgedeki toplayıcılara katıldılar….
    Öyle yada böyle her durumda….
    Oradan kurtulan bir tek biz varız….
    ···
  16. 66.
    +12
    Karşılaştığımız kişiler Ankara’da hastalığın bazı bölgelerde kontrol altına alındığını ve insanların normal şartlarda yaşadığını söylemişlerdi.
    Sizinle karşılaştığımız zaman Ankara’ya yeni gelmiştik ve durumu kendi gözlerimizle gördüğümüz zaman umutsuzluğa kapılmıştık.
    Ben aslen Ankaralıyım Kutay’da öyle ama buraya gelmeyeli uzun yıllar oldu.
    Kesinlikle insan kendi evinin bu şekilde olmasını kabul edemiyor……..
    Burak gölgenin kafasını okşarken olanları en baştan anlatmaya çalıştı o anlatırken doğan ve ben sesimizi çıkarmadan dinliyorduk.
    Olaylar bizim bildiğimizden daha büyüktü…
    Burak ve kutay eve geldikten sonra uzunca bir süre uyudular.
    Onlara apartmandan 2 tane daire verdik.
    Zaten o kadar çok daire var ki biz bile arada canımız sıkılınca daireleri dolaşmaya çıkıyoruz.
    Bütün eşyaları içinde olan daireler.
    Sadece içerde eğer evin bir önceki sahiplerinin resimleri varsa onları kaldırıyoruz ama kesinlikle atmıyoruz.
    ···
  17. 67.
    +13
    Burakla kutaya yeni bir daire verdik ve onlarında bizimle yaşamasına karar verdik.
    Hem onlarda asker ve mücadelemizde bize yardım edebilirler.
    Yerlerinde duramayan iki kişi düşünün ki ben ve doğan çok acil işlerimiz dışında apartmandan ayrılmayan insanlarız.
    bir ara doğanın dairesine inip neler yaptığına bakmak için gölgeyi de alıp yanına gittim doğan gene her zamanki gibi odalardan birine kafasını sokmuş kendi kendine konuşuyordu.
    Kapısını tıklattığımda sanki derin bir uykudan uyandırılmış gibi sıçradı elindeki lehim makinasını yere düşürdü.
    Ne yaptığını sordum elektrik devresinin içinden bir parçayı gösterip onu lehimlemeye çalıştığını söyledi.
    Bu arada yanımıza Burak geldi ve devreyi incelemeye başladı sonra Doğana bakarak hiçbişi anlamadım dedi.
    ···
  18. 68.
    +12
    Doğan en son parçayıda lehimledikten sonra gereken parçaların bir listesini yaptı. Nispeten daha az parça kalmıştı.
    Tabiki biz bir şey anlamıyorduk.
    Bir ara bir sessizlik oldu yakınlaşmakta olan bir müzik sesi duyduk sonra kapıdan içeri kulağında kulaklıkla Kutay girdi.
    Burak, Kutay’ın kulağındaki kulaklığı çıkartıp “ lan şunun sesini kıs biraz kulak zarının .mına koyucan lan “ dedi.
    Kutayda EMiNEM dinlediğini söyledi ona göre bu müzikler onu rahatlatıyomuş. Garip bir ikili bunlar. Sürekli beraber takılıyorlar ama zevkleri neredeyse birbirlerinin tam zıttı.
    Burak genelde çok agresifken Kutay daha sakin bir yapıya sahip. Burak genelde daha sert dururken Kutay daha salaş bi tip, Burak fazla konuşmazken, Kutay’ın her konuda mutlaka birkaç sözü vardır.
    Ama şurası bir gerçekki bu adamların kaderi ortak ve her ne kadar ayrı karakterde olsalarda aslında aynı hayatı yaşıyorlar.
    ···
  19. 69.
    +11
    Kutay parça listesine baktıktan sonra heralde bunları ancak bir televizyon binasında bulabiliriz değil mi ? dedi.
    Doğanla birbirimize baktık çocuk doğru söylüyor olabilirdi. Orada haberleşme ile ilgili bir sürü mekanik yada dijital parça olabilirdi.
    Doğan ankarada nerde böyle bir yer varki diye sorduğu zaman Burak HACETTEPE ÜNiVERSiTESi iLETiŞiM FAKÜLTESi dedi. oradan istediğiniz parçayı bulabiliriz sanırım.
    Hazırlanıp dışarı çıktık ben ve Doğan çıkmadan önce Burak ve Kutay’a durum hakkında kısa bir bilgi geçtik.
    Susturuculu silahlarımızı seçtik doğana ben bu sefer dürbünlü tüfeği alacağımı söyledim. O sırada burağın gözleri silahlıktaki silahlara takıldı.
    Bunları nerden buldunuz lan dedi.
    Anlattık bizde durumu.
    ···
  20. 70.
    +11
    Çıkıp doğruca ESKiŞEHiR YOLUNA çıktık oradan BiLKENT ÜNiVERSiTESiNiN iLERSiNDEKi HACETTEPE BEYKENT KAMPÜSÜNE ilerledik.
    Kapıda çokta fazla olmasa da yürüyenlerden vardı.
    Burakla Kutay araçtan indikten sonra aracın önünde durdular ve sessizce konuştular.
    Sonra çantalarının içinden büyükçe Levyelerden çıkardılar biz ne yapmaya çalışıyorlar diye düşünürken onlar ellerindeki levyeler ile yürüyenlere girişmeye başladılar.
    Uzaktan bakıldığında eğleniyormuş gibi görünüyorlardı. işleri bitip geri geldiklerinde levyeleri yürüyenlerin kanı ile sıvanmıştı.
    Burak bu sefer ben geçtim onbeş dedi Kutaya.
    ···