Koku dayanılacak gibi değildi ama ben genede gaz maskemi çıkartım ve o elleri tuttum…
Yanıma gölge geldi, ince ince sesler çıkarmaya başladı….
Sanırım üzüldüğümü anlamıştı..
Gaz maskesini tekrar taktım ve grubun yanına geldim.
Burak ancak ortasından sertçe giriş yapabilirsem duvarı aşabiliriz yoksa bu mesafeden duvarı aşmak imkansız dedi.
Bende tamam o zaman ama şu taraftan vurma orada iki tane bebek var diğer taraftan giriş yap dedim.
Tamam dedi burak.

Araçlarımızı kenarlara çektik ve burağa hızlanması için alan açtık.
Kamyon geri geri gelmeye başladı bizde araçlarımızın başında olacakları izliyorduk.
Gölgeyi araca koydum etraftan parçalar mutlaka dağılacaktı amaç gölgeyi korumaktı zaten.
Hızlanan kamyon olanca hızıyla ceset duvarına çarptı ve cesetleri olduğu gibi havalara fırlattı.
Zaten dayanılmaz olan koku bu sefer dahada arttı hemen araçlarımıza binip kokudan kurtulmak istesekte bu imkânsız gibi görünüyordu.
Burak’ın arkasından araçlarımızla onu takip ederek yola devam ettik.
ilerlerken yolun her iki tarafında kurşunlanmış ve yakılmış onlarca araç gördük.
Hulusi telsizden sanırım o duvarda gördüklerimiz burada öldürülen ve sonradan oraya taşınan kişilerin cesetleriydi dedi.

Hırka ve oyuncakları yanımdaki koltuğa koydum, gözümün önünde olmalarını istiyordum çünkü.
TEMELLi semtine geldiğimizde gördüğümüz manzara bizi şaşırtmadı.
Yanmış ve yarısı yıkılmış evler ve binalar…
Binaların önlerinde ve etrafında amaçsız bir şekilde etrafta dolaşan yürüyenler.
Yolların ortalarında yatan cesetler…
Ve başlarında koca koca fareler….
Tepesinde duman tüten bir semt…..
Semte bakarak ilerlerken Burak’ın kullandığı kamyonun tekerleri büyük bir gürültü ile patladı.
Ardından benim, arkamdan doğanın ve kutay’ın….
Bütün araçların tekerleri patlamıştı.
Hulusi telsizden sakın araçlarınızdan çıkmayın diyerek uyardı herkesi.
Yanındaki Burak’ta silahlarınızı hazır bulundurun sanırım bu bilerek yapılmış bir şeydi dedi.
Burak sözlerini henüz tamamlamıştı ki araçlarımıza her yönden ateş edilmeye başlandı.
Yapılan atışlar uzun otların arasından geliyordu.
Araçlarımızın etrafında demir plakalar olduğu için şimdilik güvende sayılırdık fakat atışlar her geçen dakika biraz daha fazlalaşıyordu sanki.

Sonra atışlar durdu.
Tarladaki kuru otların arasından yirmiye yakın silahlı adam çıktı.
Etrafımızı çevirdiler fakat ateş etmiyorlardı.
Kalabalık grubun arasından birisi elindeki megafonla konuşmaya başladı.
KONVOYDAKiLER DIŞARI ÇIKIN…….BUNU BiR KEZ SÖYLEYECEĞiM……….”
Burak yerinizden ayrılmayın dedi telsizden. Beklemeye devam ettik.

Çıkmadığımızı görünce grup yeniden her yerden ateş etmeye başladı.
Grubun lideri eline megafonu tekrar alarak ;
BU SiZiN iÇiN BiR UYARIYDI…….ARAÇLARINIZI TERKEDiP DIŞARI ÇIKIN.
Dedi bu sefer gruptakiler sırtlarındaki roket atarları konvoya doğrultmuşlardı.
BU SiZE SON ÇAĞRIM…..ARAÇLARINIZI TERK EDiP DIŞARI ÇIKIN…..
Tamam dedi Burak hadi çıkalım... ama silahlarınızı yanınızdan ayırmayın sakın.
Gölgeyi araçta bırakmak istesemde o durmak istemedi ve peşimden gelmeyi istedi.
Hep beraber araçlarımızdan indik ve araçlarımızın yanında beklemeye başladık.
Ortaya çıkın biraz dedi grup lideri elindeki megafonla.
Burak’ın kullandığı kamyonun yanında yan yana durduk.
Adam silahlarınızı bırakın dedi.

Burak adamın duyabileceği bir şekilde GELDE SEN ALSANA SiLAHIMI…..GELMiŞKEN AVCUNADA BiR SiLAH KOYABiLiRiM iSTERSEN.
Grup lideri kahkaha attı…Grubun bıçkın delikanlısı sensin demek.
Adın neydi BURAK KARAKUŞ’mu.
Burak ses çıkarmadan bana doğru baktı.
Sizleri tanımadığımı mı sanıyorsunuz….
Kaç gündür sizin peşinizdeyim ağzına s.çtıklarım..
Ankara’da her yere girip öylece çıkabileceğinizi mi sandınız lan sokuklar.
Ostimi dağıtıp çıkabileceğinizi mi sandınız
ANKARAYI SAHiPSiZ Mi SANDINIZ LAN….

Hadi AHMET ile DOĞAN kendi başlarınaydı…
Onları zaten ilk gün KIZILAY ALIŞVERiŞ MERKEZiNDE ÖLDÜRECEKTiK. Biraz daha yaşasınlar diye bıraktık.
Köpeğin sahibi üniversiteli bir kızdı…
Ona makul bir teklif yaptım….

Tüm grup ile bir gece geçir dedim kabul etmedi..
Sadece benimle bir gece geçir dedim onuda kabul etmedi
Bende tecavüz ettim öldürdüm or.spuyu
Burak’ı Ostim’de tam öldürecekken kaçtınız….
Hulusi’nin peşindeki adamların hepsini ben gönderdim.
Adam düğün salonunun olduğu binaya kaçtı ama hakkını vermeliyim bütün adamlarımı s.kti attı s.ktiğim.
Ulan sana ne oluyor g.tünü s.ktimin gerizekalı Kutay’ı….

Ananı ,babanı gözünün önünde öldürdüm, babanı dayak müptezeli, ananı tokat manyağı yaptım…
Sen ne yaptın….
Gene karşıma çıktın .mına kodumun malı….
Etimesgut’a girince ortadan kayboluyodunuz….
Hangi deliğe saklandığınızı bilseydim g.tünüze sokardım o evi…
Allahtan çıkarken mal gibi evi patlattınızda sizi takip ettik…..
Mallar ETiMESGUTTAN DiREK MESA’NIN ORAYA ÇIKMAYI AKIL EDEMEDiNiZ DiMi AKLINI S.KTiMiN SALAKLARI…
YARIM SAATTiR SiZi BEKLiYORUZ BURADA.
BIRAKIN ŞiMDi SiLAHLARINIZI YERE….
DAHA S.KiŞ YENi BAŞLIYO…….

Kutay’ın elleri titremeye başlamıştı.
Anne ve babasını öldüren adam karşısında duruyordu.
O kadar sene aradığı adam karşısındaydı.
Grup lideri tekrar bağırdı…
DUYMADINIZ MI LAN DAL Y.RRAKLAR…BIRAKIN SiLAHLARI YERE.
Burak kutaya bakıyordu.
Kutay kilitlenmiş gibi adama bakıyordu.
ilk silahını indiren doğan oldu..
Sonra hulusi baltasını yere bıraktı.
Burakta tüfeğini yere bıraktı.
Bende silahımı yere bıraktım.
Kutay en son silahını bırakan kişi oldu ama elleri titriyordu sinirden.

O kadar zaman aradığı adam birazdan ellerini kollarını sallayarak gidecekti.
Belkide onları burada öldüreceklerdi ve intikdıbını alamadan oda ölecekti.
Grup lideri yanındaki adamlardan ikisine yerdeki silahları almasını söyledi.
Emri alan iki adam silahlarını omuzlarına asıp bize doğru yaklaşmaya başladılar.
Silahlarımızı aldıkları an daha güvensiz olacaktık.
Adamlar yaklaşmaya devam ediyordu.
Dibimizde durdular bir süre göz göze geldik.
Birisi eğilirken diğeri silahları toplamak için eğildiği zaman…..
Burak adamın çenesinin altına postalı ile oldukça güçlü bir tekme attı
Kutay belinin arkasından tabancasını çıkardı ve diğer adamın alnını ortasında kocaman bir delik açtı.
Burakta belinden çıkardığı Devran’ın verdiği tabanca ile çenesine tekme attığı adamın kafasının arkasına ateş etti.

ilk silahını alan hulusi oldu ve baltası ile kendi etrafında bir tur döndükten sonra gruba doğru baltasını savurdu.
Balta döne döne ilerleyerek karşısındaki adamın kafasını kopardı.
Hemen silahlarımızı yerden aldık ve en öndeki kamyonun arkasına saklandık.
Köşelerden Burak ve Kutay ateş ediyordu.
Ben kendi aracımın yanına giderek oradan ateş ediyordum.
Doğanda en arkadaki kamyonun köşesine geçmiş oradan ateş desteği sağlıyordu.
Her yerden mermi yağıyordu üzerimize.
Her yerden…
Silah seslerinden kendi sesimizi duyamaz olmuştuk.

Telsizden bağlantı zaten kuramıyorduk. Bağırarak konuştuğumuz için telsizdeki seslerimiz patlıyor ve anlaşılmıyordu.
Onların telsizlerinin frekansları ile bizim telsizlerimiz birbirine karıştığı için kulaklarımızda anlaşılmayan bir sürü ses geliyordu.
Mermiler Kafamızın üzerinden geçerken bazen kırbaç şaklamasına benzeyen sesler çıkartıyordu.
Bazende kısa bir vızzzz sesi ile yanlarımızdan geçiyordu.
Burak ve kutay ateş ettiği yönde kim varsa teker teker indiriyordu.
Bende tüfeğimin dürbününden gördüğüm kim varsa affetmemeye çalışıyordum. Genelliklede başarılı oluyordum.
Doğan bir ara bana doğru beni koru diyerek bağırdı ve aracın arkasından M248 makinalı tüfeğini çıkardı…
Yere yatarak çatal ayaklarını kurdu ve topluluğa doğru seri bir şekilde ateş etmeye başladı.
Cephanemiz hızla tükeniyordu….

Fakat onlar halen azalmamışlardı.
Her yerden çıkıyorlardı sanki.
Burak omzunu tutarak yere düştü.
Kutay Burak diye bağırarak koşmaya başladı.
Bende onları korumak için yanlarına giderken arkamdan kısa bir havlama sesi duydum.
Gölge gövdesinden vurulmuştu……
Kısa kısa havlıyordu sadece….
Tüyleri kandan kıpkırmızı olmuştu…
Onu kucağıma alıp araca koymayı düşündüm fakat birden bacağımda bir sıcaklık hissettim.
Aşağı baktığım zaman sağ baldırımdan aşağı doğru akan kanları gördüm.
Bende vurulmuştum anlaşılan.

Yere eğilip gölgeyi kucağıma aldım ve araca koydum.
Kapıyı kapatıp tekrar ateş etmeye başladım.
Doğan iyimisin diye sordu.
Çok canım yanıyordu ama ona söyleyemezdim bunu.
iyiyim dedim.
Kutay burağı sürükleyerek benim aracın tekerine dayadı.
Omzundan yaralanmıştı.
Adamlar yaklaşmaya başlamıştı.
Arkamızdan sıralı bir şekilde ateş edilme sesleri duydum.

Hulusi kutayın kamyonundan makinalı bir tüfek almış doğruca adamlara ateş ediyordu.
Mermi şeridi yerde sürünüyordu…
Ateş ederek bize doğru gelen adamların organlarını yere dökülmelerini sağladı ama onunda mermisi bitmişti.
Son olarak tabancalarımız kalmıştı.
Ateş etmeye devam ettik.
Cephanelerimiz neredeyse tükenmişti.
Gruptakilere baktım.
Birazdan öleceğiz diye düşündüm….
En azından beraberiz…

Umarım ilk beni öldürürlerde onların ölüşlerini izlememiş olurum, bana bu şekilde yardım edebilirler mesela diye düşündüm içimden.
Gözlerimi kapatıp herşeyin bitmesini bekledim…..
O sırada telsizimizin frekasına farklı bir frekans karıştı.
“BURASI MELEK 53 VE MELEK 62 LÜTFEN DOĞU TARAFINA ATEŞ ETMEYiN”
Doğu tarafına baktığım zaman onları gördüm.
iki tane AH 1 Z – VIPER savaş helikopteri doğruca bize doğru geliyordu.
Üzerimizden yakın mesafede gürültülü bir şekilde geçtikten sonra ilerde aynı anda gruba doğru döndüler
“MELEK 53 VE 62 ATIŞ’A BAŞLIYOR”

Helikopterin alt taraflarındaki makinalı toplarla grubun üzerine ateş etmeye başladılar.
Mermiler düştüğü yerde kim varsa paramparça ediyordu.
Grubun üzerine ateş ederek aynı zamanda roket atışlarıda yapıyorlardı.
Sabit durdukları yerde ateş ederek grubu oldukça dağıtmayı başardılar.
- 62 HERHENGi BiR ŞEY GÖREBiLiYORMUSUN ?
- OLUMSUZ 53
- ANLAŞILDI
- BURASI MELEK 63 VE 52 BÖLGE TEMiZLENDi ŞAHiNLER GELEBiLiRLER.
- ANLAŞILDI ŞAHiN 4 GELiYOR.
Bu telsiz konuşmalarından sonra tüm haşmetiyle bir UH 60 BLACKHAWK helikopteri kendini gösterdi.
Bizim olduğumuz yere geldiklerinde yanlarındaki MiNiGUN silahlarıyla geride kalanlara ateş etmeye başladılar.
O kadar hengâmenin içinde Kutay ayağa kalktı ve bir yöne doğru ilerlemeye başladı.
Belindeki büyük bıçağı yerinden çıkardı ve otların arasında kayboldu.
AH1-Z VIPER helikopterleri etrafta güvenlik uçuşu yapıyorlardı.
BLACKHAWK inmeye hazırlanıyordu.

Hepimiz kutayın arkasından onu bulmak için gittik.
Kutayın gittiği yere yaklaştığımız zaman bağırtılar ve acı çığlıkları duymaya başladık hızlanmaya başladık.
Sonra onları gördük….
Kutay ailesinin katilini bulmuş ve elindeki bıçakla karnını, bacaklarını, kollarını,göğsünü deştiğini gördük.
Bıçağı batırmıyordu…
Batırıp aşağı doğru çekerek vücudunu yarıyordu….
Bağırıyordu yerdeki adam….
Kutay hızlı hızlı nefes alıp vererek adamdan hıncını alıyordu.
Yerdeki adamın vücudu kanlı derin yarıklarla doluydu ve hala canlıydı.
Bağırıyordu….

Burak kutay’ı tutup çekmek istedi ama Kutay bütün gücüyle burak’ı alıp savurdu.
Burak adeta havalanmış ve yere düşmüştü.
Kutay nefes nefese adamı katlediyordu….
Ailesinin katilini öldürüyordu.
Tıpkı yılllar önce ona olduğu gibi bu sefer o adama acı çektiriyordu.
Bıçağı ile adamın her yerini yardı.
En sonunda bıçağı boğazına saplayıp aşağı doğru çekince adamın boğazından hırıltılar gelmeye başladı..
Ve onlarda sona erdiğinde öldüğünü anladı….