Burak gülmeye başladı LA BU NE YAPA YAPA BALTADAN SES ÇIKARMAYIMI KEŞFETTiN DOĞANA SÖYLESEN HOPARLÖR TAKARDI dedi.
Hulusi o sırada baltasını artık demirlerden birine doğru salladı ve demiri olduğu gibi ikiye ayırdı.
Elektrik yükü ile titanyumu iyice ısıtmış ve demiri bile kolaylıkla tahrip edecek bir forma sokmuştu.
Sonra burağa bakıp bunu diğer yerlerde kullanmayı bi düşünsene dediği zaman burak gülmeyi bırakmış ve ağzı açık bir şekilde baltayı izlemeye başlamıştı.
Hadi dedi kutay burağa.

Hadi birader bak gene bozuldun işte, hadi canım kardeşim, adam otları ezbere biliyorum dedi gene aynısını yaptın bu seferde aynısını yapıyosun…..akıllanmicak bu çocuk ya,yemin ediyorum akıllanmicak.
Kutay söylene söylene kamyonuna bindi.
Burak ve Hulusi’de kamyonlarına bindiler.
Hulusi oturacağı yerde değişik bir kulaklık gördü.
Bu ney diye sordu Doğan o gördüğün şey 1970’lerden kalma bir pilot telsiz aparatı senin için özel olarak yaptım dedi.

Sonra cebinden çıkardığı bir damla gözlüğü verdi.
Hulusi ikisini de takınca gerçekten Vietnam savaşındaki helikopter pilotlarına benzemişti.
Önce Burak ve Kutay araçlarını çalıştırdılar sonra ben ve doğan.
Burak ve kutay konvoy planına göre kamyonları dışarda durdurdular sonra ben ve doğan iki kamyonun arasındaki yerlerimizi aldık.
Telsiz kontrollerimizi yaptık.

“ Turumuza katılan sayın yolcularımız ben tur rehberiniz HULUSi KARA. Birazdan yolcuğumuz başlayacak ve her şey yolunda giderse 2 saat sonra POLATLI TOPÇU VE FÜZE OKULUNDA olacağız. 3. Telsiz kanalındayım eğer bir sorunuz olursa bu kanalı kullanarak bana ulaşabilirsiniz, ben yol hakkında sürekli siz bilgilendiriyor olacağım……çalışıyor değil mi ?... ÇENENi S.KiYiM BiRADER YA….ADAM MEĞERSE KONUŞMAK iÇiN TELSiZ BEKLiYORMUŞ…..ÇALIŞIYOR... Konuşan Burak’tı ve Hulusi ile yan yana oldukları için sesi mikrofona ulaşmıştı.
Araçlardaki herkes gülmeye başlamıştı.
- Açık ve net.
- Tamam benim telsizde de sorun yok.
- Bende de sorun yok hadi gidelim artık.
Konvoy yola çıkmıştı önce evin alt tarafındaki Etimesgut yoluna çıktık ve yolun kenarında durduk.

Hulusi telsizden “ şimdiye kadar bize bekçilik yapan apartmanımızı infilak ettirmek zorundayız” dedi ve Kutay elindeki uzaktan kumandalı tetiğe basarak binadaki tüm patlayıcıları ateşledi.
Büyük bir gürültü duyuldu ve ilerden toz bulutu kalktı.
Tamam dedi doğan apartman sanırım artık kullanılamaz halde.
Gidebiliriz…..

Etimesgut yolunu takip ederek zırhlı birliklerin yanından geçtik ve Ümitköy Köprüsünün üzerinden Eskişehir yoluna saptık.
Bir zamanlar en gözde alış veriş merkezleri olan GORDiYON ve MESAPLAZA alışveriş merkezlerinin yanından geçtik.
Burak telsize girerek.
ilk defa sinemaya Mesa plazada gitmiştim ben dedi Sanırım X-men 1 filmiydi.
Çıktıktan sonrada hemen yanındaki Mc Donalds ta hamburger yemiştim.
Sonra doğan benimde bir arkadaşımın o Mc Donalds ta doğum gününü kutlamışlardı dedi acayip özenmiştim.

Bende telsize girdim ve GORDiYONDA kaybolduğumu anlatmıştım ilk defa girmiştim ve o kadar büyük yerde kaybolmuştum dedim çıktığımda rahat üç saat içerde kaldığımı söylemiştim.
Saatte 90 km hızla sabit bir şekilde ilerliyorduk.
Hulusi yolumuza çıkan yürüyenlerin sayısını sürekli olarak söylüyordu. Eğer sayı çok fazlaysa burak üzerlerinden geçiyor ve kamyonun önündeki demir plakalardan iki tarafa doğru parçalanmalarını sağlıyordu.

iki tarafta göz alabildiğine tarlalar ve bozkır araziler vardı zamanında insanlar bu arazileri işleyip buralardan para kazanıyorlardı ama şimdi otlar adam boyu uzandığı için sadece sapsarı bir deniz gibi görünüyorlardı.
Görüntü olarak çok güzel görünüyor olabilirdi ama bir o kadarda tehlikeliydi.
içlerinde birileri olabilir ve pusuya düşmemizi sağlayabilirlerdi.
Burağın canı sıkılmış olacakki telsize girerek konuşmaya başladı.

“ ali bir gece annesinin odasında inlemeye benzer sesler duymuş ve odayı dinlemeye başlamış. Sabah olduğunda babasına annesinin gece neden öyle sesler çıkardığını sormuş. Babasıda annesinin hasta olduğunu söylemiş. Cin alide babasına madem hastaydı HASTA KARIYI S.KMEYE UTANMIYOMUSUN demiş “
Diyerek kendince bir fıkra anlatmıştı.
Ben pek gülmedim ama doğan gülmekten aracını sağa sola gezdirdi.
Burak telsizden devam etti.
Hastalık çıkmadan önce iNCi SÖZLÜK diye bir yer vardı internette, birisi yazmış bunu orada okumuştum…..dedi.
Burak’ın anlattığı baya bir iğrenç fıkradan sonra yolumuza bir müddet sessiz bir şekilde devam ettik.
Şehir içi yolların aksine şehirler arası yollar gayet temizdi.

Okuyorum

Yolların üzerindeki ve kenarlarındaki terkedilmiş birkaç arabayı saymazsak yollar temizdi.
Hatta ilk tabelamızı bile görmüştük POLATLI 130 KM yazıyordu.
Yaptığımız hesaplamalar nispeten doğruydu. En fazla bir buçuk saat içinde Polatlı’da olabilecektik.
Telsizden Hulusi ilerde bir karartı görüyorum dedi ve ekledi yolu tamamen kapatan bir karartı bu…Burak yanlış görmüyorum değil mi ?...
Sonra burak devam etti.
“ilerde yolu enlemesine kapatan bir karartı var yavaşlamaya başlıyorum” dedi ve kamyon ağır ağır yavaşlamaya başladı.
Ardından bizde yavaşlamaya başladık sonunda Burak durdu ve “ ANASINI S.KiYiM BU NE YA………DiNLEYiN LA GAZ MASKELERiNiZi TAKIN VE ÇIKACAKSANIZ O ŞEKiLDE ÇIKIN dedi.

Gölgenin hemen yanındaki gaz maskemi takıp o aracımdan çıktım.
Manzara karşısında gaz maskesi inanın sizin ölümüne neden olacak bir malzeme olabilirdi.
Kustuğunuz zaman boğulabilirdiniz çünkü….
Kimin yaptığını bilmiyoruz fakat bu yapılan kesinlikle insan işi bir şey değildi yani hiçbir insan eğer insansa şayet en çok nefret ettiği kişiye bile bunu yapmazdı….
Yapamazdı….
Yolun üzerinde boydan boya duvar şeklinde bir yapı vardı….
Kokudan yanına yaklaşılmıyordu…

Uzaktan bakmakla yetindik ancak…..
CESETLER…..
YOLDA DUVAR ŞEKLiNDE ÜST ÜSTE KONULMUŞ YÜZLERCE CESET……
YAKILMIŞ…..
PARÇALANMIŞ…..
ORGANLARI DIŞINA ÇIKARILMIŞ…..
ERKEKLER….
KADINLAR…..
ÇOCUKLAR…..
BEBEKLER……
Yapının içinden yürüyenlere has homurtular geliyordu.
Ya içlerinde yürüyenlere ait parçalar vardı yada cesetler yürüyenlere dönüşmeye başlamıştı.

Duvarın dibinde içi boş bir bebek arabası gördüm.
ikili olanlardan hani şu yan yana olanlar var ya….onlardan işte
Yanında yere düşmüş bir oyuncak vardı hani bebeklerin sevdiği çıngırak derler….onlardan.
Rengi pembeydi, arabanın içinde birde araba vardı mavi renkte.
Yanına yaklaşırken kutay arkamdan fazla yaklaşma ne olduğunu bilmiyoruz dedi.
Arkamı dönüp sorun yok dedim ve oyuncakları almak için eğildiğim zaman bebek arabasının altındaki bölümünde iki tane küçük hırka gördüm.
Biri pembe…….biri mavi…..
Hırkalarıda aldıktan sonra dönecekken cesetlerin ortasında iki tane el gördüm….
iki tane küçük bebek elleri…..
Birinin bileğinde pembe……diğerinde mavi boncuklardan yapılmış bileklikler vardı……

Koku dayanılacak gibi değildi ama ben genede gaz maskemi çıkartım ve o elleri tuttum…
Yanıma gölge geldi, ince ince sesler çıkarmaya başladı….
Sanırım üzüldüğümü anlamıştı..
Gaz maskesini tekrar taktım ve grubun yanına geldim.
Burak ancak ortasından sertçe giriş yapabilirsem duvarı aşabiliriz yoksa bu mesafeden duvarı aşmak imkansız dedi.
Bende tamam o zaman ama şu taraftan vurma orada iki tane bebek var diğer taraftan giriş yap dedim.
Tamam dedi burak.

Araçlarımızı kenarlara çektik ve burağa hızlanması için alan açtık.
Kamyon geri geri gelmeye başladı bizde araçlarımızın başında olacakları izliyorduk.
Gölgeyi araca koydum etraftan parçalar mutlaka dağılacaktı amaç gölgeyi korumaktı zaten.
Hızlanan kamyon olanca hızıyla ceset duvarına çarptı ve cesetleri olduğu gibi havalara fırlattı.
Zaten dayanılmaz olan koku bu sefer dahada arttı hemen araçlarımıza binip kokudan kurtulmak istesekte bu imkânsız gibi görünüyordu.
Burak’ın arkasından araçlarımızla onu takip ederek yola devam ettik.
ilerlerken yolun her iki tarafında kurşunlanmış ve yakılmış onlarca araç gördük.
Hulusi telsizden sanırım o duvarda gördüklerimiz burada öldürülen ve sonradan oraya taşınan kişilerin cesetleriydi dedi.

Hırka ve oyuncakları yanımdaki koltuğa koydum, gözümün önünde olmalarını istiyordum çünkü.
TEMELLi semtine geldiğimizde gördüğümüz manzara bizi şaşırtmadı.
Yanmış ve yarısı yıkılmış evler ve binalar…
Binaların önlerinde ve etrafında amaçsız bir şekilde etrafta dolaşan yürüyenler.
Yolların ortalarında yatan cesetler…
Ve başlarında koca koca fareler….
Tepesinde duman tüten bir semt…..
Semte bakarak ilerlerken Burak’ın kullandığı kamyonun tekerleri büyük bir gürültü ile patladı.
Ardından benim, arkamdan doğanın ve kutay’ın….
Bütün araçların tekerleri patlamıştı.
Hulusi telsizden sakın araçlarınızdan çıkmayın diyerek uyardı herkesi.
Yanındaki Burak’ta silahlarınızı hazır bulundurun sanırım bu bilerek yapılmış bir şeydi dedi.
Burak sözlerini henüz tamamlamıştı ki araçlarımıza her yönden ateş edilmeye başlandı.
Yapılan atışlar uzun otların arasından geliyordu.
Araçlarımızın etrafında demir plakalar olduğu için şimdilik güvende sayılırdık fakat atışlar her geçen dakika biraz daha fazlalaşıyordu sanki.

Rezcikk

Hayda :( inşallah askerlerdir onlar

Sonra atışlar durdu.
Tarladaki kuru otların arasından yirmiye yakın silahlı adam çıktı.
Etrafımızı çevirdiler fakat ateş etmiyorlardı.
Kalabalık grubun arasından birisi elindeki megafonla konuşmaya başladı.
KONVOYDAKiLER DIŞARI ÇIKIN…….BUNU BiR KEZ SÖYLEYECEĞiM……….”
Burak yerinizden ayrılmayın dedi telsizden. Beklemeye devam ettik.