-
26.
+6Burkay tüfeğinin namlusunu camdan çıkartarak dışarı doğru nişan aldı….gözü dürbündeyken Tolga herkesi al adamın peşinden gidin ben buradan indirebildiğimi indircem….eğer kaçırdığım olursa sizindir…hadi çabuk olun….dedi.
Tolga yanımızda sadece MP5 tüfeklerimizin olmasını geri kalan keskin nişan tüfeklerini burada bırakmamızı söyledi.
Dediklerini yaparak silahlarımızı bıraktık ve tolgayı takip ederek binanın dışına çıktık.
Dışarda silah sesleri halen devam ediyordu fakat uzaklaşmaya başlamıştı. -
27.
+6Sessiz bir şekilde otururken Ali Cem’i birisi çağırdı ve on dakika sonra tekrar kendi gelerek dördüncü kuledeki termal kameranın devrildiğini düzeltilmesi gerektiğini söyledi…
Ben giderim diyerek ayağa kalktım….sonra peşime Deniz takıldı bende seninle geliyim dedi….
ihtiyarlar kendilerinin gitmesini ve bizim burada kalmamızı istedilerse de Deniz ve ben gideceğimizi söyleyerek cephanenin yolunu tuttuk…ekipmanımızı ve silahlarımızı aldıktan sonra dışarda bizi bekleyen jipe doğru yürüdük….
Jipe binerek 4. Kulenin yolunu tuttuk…Ali Cem sürekli telsizlerimizden ne yapmamız hakkında bilgi verip duruyordu…
Jip bir süre sonra karın oluşturduğu setlerden birine girdi ve tekerleri boşta dönmeye başladı….dışarı çıktık ve jipi itmeye çalıştık ama başaramadık. Bulunduğumuz yer 4. Kuleye yakın olduğu için yay olarak gitmeye karar verdik… -
28.
+6" Anladım " dedi Doğan... " Ama genede bi bakmanızı isterdim... en azından neler söylediği hakkında bilgi sahibi olurduk"
" Ben sana yarım edebilirim... " Konuşan Kutaydı.." Eğer kendini daha iyi hissettirecekse ben sana yardım edebilirim... Hayalet timinde hepimize Mors Alfabesi okuyabilme dersi vermişlerdi... ben sana yardım edebilirim... " -
29.
+6" Yapmamız gereken şey... şu mesajın içeriğini önce kağıda dökmek... mors alfabesi çok değişik bir dildir... heryerde kullanabilirsiniz... çok uzaktaki bir gemiye uzun ve kısa ışıklarla istediklerinizi yada söylemek istediklerinizi geçirebilirsiniz. Üstelik bunun için bir ses dalgasına ihtiyacınız olmaz... herkeste bu sinyallerden çok bir şey anlamayacağı için operasyonu başarıyla bitirebilirsiniz. Mesela hayalet timi ile bir göreve çıktığımızda etraftaki bütün unsurlara yapacakları şeyler mors ile bildirilmişti... operasyon gayet başarılı bir şekilde sonuca ulaşmıştı... bu sinyalide alıp şuradaki cihaza bağlarsak eğer... buradan gelen mesajın kağıt üzerine neler yazdığını görebiliriz... "
Diyerek cihazı alıp kabloları ile bir başka cihaza bağladı ve " PRiNT " yazılı düğmeye bastı.
Yazıcı cihaz bir süre bekledi ve ince bir kağıdın üzerinde nokta ve küçük çiziklerle bir mesaj yazdırmaya başladı. Mesaj bittiği zaman kağıt kendiliğinden masanın üzerine düştü. -
30.
+6Çocuklar beni takip edin dedi Hulusi ve hep beraber Doğan'ın çalıştığı yere doğru ilerledik.
Benimle Denizin beraber tamirine yardım ettiğimiz cihaz bir başka cihaza bağlıydı ve sürekli olarak sinyal sesleri geliyordu.
Her sinyal gelişinde üzerindeki kırmızı bir ışık sürekli olarak yanıp sönüyordu.
Doğan...
" Cihazı uzun menzilde verici olarak çalıştırdığım zaman Etimesgut havalimanı çevresindeki birimler ile bağlantıya geçebiliyorum... verici kuvvetini biraz daha açtığım zaman bu seferde Elmadağdaki boş radyo frekanslarını yakalayabiliyorum... bunda sıkıntı yok... ama aynı kuvvette alıcı devresini harekete geçirdiğim zaman cihaz şöyle bir sinay yakalıyor... "
Dediği gibi alıcı devresini hareket ettirdiği zaman uzun ve kısa seslere sahip ritmik bir sinyal sesi gelmeye başladı cihazdan. -
31.
+6- Doğan ben ufuk…hemen buraya gelmen lazım….
- Hemen geliyorum….
3 dakika sonra Doğan geldi ve kartın başında bizi ve Ufuk’u gördü..
Ufuk kartın ve devrenin çalıştığını söyledi.. hatanın nerede olduğunu bunu fark edeninde biz olduğunu ekledi…Doğan’ın yüzüde gülmeye başlamıştı.. ACAYiP GENÇLERSiNiZ SiZ….dedi….
Bu günlük bu kadar birazdan Kutay alıcak sizi… -
32.
+6Doğan arkadan Hulusinin yanına hızlı hareketlerle geldi.
" Hulusi roleyi tamamen tamir etmeyi başardık etraftaki sinyalleri tararken bir mors alfabesi ile yazılmış bir mesaja denk geldik... Ahmeti bulamadım o olsa mesajda neler söylediğini bilebilirdi... ama belki sende yardım edebilirsin... " Dedi.
Hulusi önce bize baktı ve " bugün eğitim var... Ahmet'i bulamaz mısınız... bizde geri kalmamış olurduk hem... "dedi.
"Bulamıyorum... mesajda önemli bir şeyler yazıyor olabilir... Boşver şimdi eğitimi " diye Hulusiyi zütürmek isterken yanımıza Burak ile Kutay geldi...
" Ne oluyo la..nedir bu telaşınız... " Dedi Burak.
"Şu kademedeki eski roleyi tamir ettiklerinden sonra bir sinyal yakalamış cihaz ama mesajda ne yazdığını bilmiyoruz... Doğan hevesini kırmak istemiyorum ama en son anlamlı bir sinyal almamızın üzerinden neredeyse 20 yıl geçti... 20 kocaman yıl yedi bin üç yüz gün eder... mesajda her ne yazıyorsa muhtemelen eskimiş ve üzeri toprakla kapanmıştır... yani çok ümitlenme bence.. devrelerin biri şase yaparak cihazlardan birini çalıştırmış olmalı... dediğim gibi en son anlamlı bir mesaj alalı 20 yıl olacak neredeyse... " dedi Hulusi... -
33.
+6" Ilk başlarda bunun ortalıktaki boş frekanslardan birisi veya halen faal olan uydulardan birinin olduğunu düşündüm... fakat araştırmalarım sonucunca uydular gönderdiği sinyalin kendisine ulaşmaması durumunda kendini kapatıyor ve tekrar sinyal aldığında açılıyordu... sinyalin geldiği koordinatlara buradan bir sinyal göndermeyi başarabildim... ama bu seferde cevap alamadım... ortalıkta gezen radyo frekanslarından birisi olduğu aklıma geldi... ama bu seferde sinyalin tamamen karmaşık olması gerekiyordu... fakat bu sinyal tam aksine aynı ritimle devam ediyor... yani aynı sinyal çok küçük değişiklikler dışında sürekli devam ediyor... değişikliğin ne olduğunu bilmiyorum... ama bu sinyalin anlamlı bir measj taşıdığına inanmak istiyorum" dedi ve ekledi...
" Yardımımıza ihtiyacı olan birileri gönderiyor olabilir... kardeşim gibi... "
Tamam dedi Kutay.."ben bu işi senin için halledicem... ama eğer anlamsız saçma sapan bir şeyse burakır giderim tamammı"
Tamam dedi Doğan... ihtiyarın gözlerinin içi bile sevinmişti...
Yapmamız gereken şey …..diyerek başladı Kutay.. -
34.
+6Furkan bize bakarak dürbünlerimizi çıkartıp aynı hedefe doğru bakmamızı ve Burak’ın söylediği şeyleri teyit etmemizi söyledi..
Burak’ın tarif ettiği yere baktığımız yürüyeni fark ettik aynı zamanda dürbünlerimizdeki dijital göstergeler Burak’ın verdiği bilgiler ile tam uyuşuyordu…
Furkan gözünü tüfekten ayırmadan konuşuyordu… -
35.
+6Rüzgarın yönüne göre silahımın ayarını yapıyorum…..bu gibi durumlarda hedefin yanındaki nesnelerin hangi yöne doğru eğildiğine bakarak o bölgedeki rüzgarın ne taraftan estiğini kontrol edebilirsiniz…hemen solunda bir bez parçası var gördünüz mü….hafif sola doğru salınıyor…demekki o tarafta rüzgar çok şiddetli olmayacak şekilde soldan esiyor….bunların hepsi için sonra tekrar dersler vericez…şimdilik atış yapmayı öğrenin yeter….Atış yaparkende silahınızın tetiğine direk asılarak yapmayın….tüfeklerde boşluk mesafesi bırakılır….atış yapmadan önce yavaşça ordudaki tabiriyle ezerek tetiğin boşluğunu alın…zaten yavaşça boşluğu aldığınız zaman parmağınız artık ileri gitmeyecektir…..bundan sonrası için tüfek artık atış yapma evresine geçiş yapacaktır…biraz daha zorladığınızda tüfek atış yapar…Burak hazırım ben….
Tamam Furkan…bende hazırım….senin için uygun olduğu vakit atış yapabilirsin….ATIŞ…..ATIŞ….ATIŞ
Üçüncü kez atış dediği zaman Furkan atışını yaptı dürbünden hedefi izlerken yürüyenin göğsünün mermi ile patladığını gördük.
Burak gözünü dürbünden ayırmayarak….ATIŞ BAŞARILI…HEDEF iMHA EDiLDi….ÇOK GÜZEL BiR ATIŞTI DEVREM….dedi -
36.
+6“Almanya ikinci dünya savaşından sonra askeri olarak çok güçsüz bir ülke haline geldi….sonrasında hükümet politikaları askeri güç yerine polis kuvvetlerine ağırlık verdi ve polis devleti haline geldik…bu olay 1945 ten beri var olan bir durum….durum böyle olunca hastalıkla savaşan tek bir kısım varlığını gösterdi…polis kuvvetleri….onlarda çok etkili olamadılar aslında….çünkü Avrupa tek bir kıta ve bu kıtanın üzerinde çok fazla insan yaşıyor…hastalık bir ülkeden diğerine çok kolay geçti…Berlin ve Köln’de savunma hatları oluşturuldu….insanlar bu sınırlar içinde yaşayabiliyorlar…ama bu alanın dışındakiler AVRUPA BiRLiĞi ne ait askeri kuvvetler tarafından anında bertaraf ediliyorlar…ya bizimlesin yada değilsin gibi düşünün….”
-
37.
+6“ yaklaşık 20 senedir bu topraklarda hastalığın gerilediğini görmedim ben…..moralinizi bozmak istemezdim ama durum bu şekilde..”
Ne yapabiliriz diye sordu Alperen…
“Buraya yerleşin…..” Taner kucağındaki bir çocukla oynar haldeyken konuştu…. -
38.
+6“ burası yeterince büyük bir yer…..zaten önümüzdeki günlerde veya yıllarda hastalık birden yok olmayacağına burada kalarak hayatınızı idame ettirebilirsiniz….etrafı iyice temizleriz….sizde buraya yerleşerek….hastalığın geçmesini beklersiniz…” dedi.
“Bilemiyorum….burada da en az dışardakiler kadar tehlike olabilir….”
“Tehlikesiz bir yer arıyorsanız dünyada böyle bir yer yok artık…..hastalık tedavi edilene kadarda olmayacak….” Biraz sert konuşmuştu Taner….
Gerçekler bunlardı…
yalan söylemiyordu kimse…. -
39.
+6Burak tarama sonuçların geldi…koordinatlarını verdiğin bölgeye doğru ilerleyen büyük bir toplayıcı grubu var….aynı zamanda Esenboğa havalimanına doğru ilerleyende bir yürüyen grubu tespit edildi….her iki grubunda hedefine varması hesaplamalar doğruysa…..yarın öğleden sonrayı buluyor….
ULAN ÇOCUĞU ORADA BIRAKTIK KUTAY……ÇOCUĞU ORADA BIRAKTIK…..ÖLDÜRECEKLER HEPSiNi….NE YAPICAZ….KUTAY…..NE YAPICAZ….
Oraya gidip çocuğu ve babasını alıp buraya getircez dedi Kutay….çocuğu…babasını….DUMAN VE RÜZGARI alıp buraya getircez….aklıma başka bir şey gelmiyor….
Duman kim ?... rüzgar kim….diye sordu Akrep…
Gölgenin çocukları dedi Burak….
Gölgeyi emanet ettiğimiz çocukla babasını orada kurtarmamız lazım….gölge timi yarın sabah olmadan oraya giderek onları alıp gelicez….
Ben bir yere gelmiyorum dedi Taner….bensiz gidin nereye gidekceseniz…..
Tamam dedi Can Tekin….bizde havalimanına gidelim….Tanerde bizimle gelir….
Hazırlanmaya başlayalım….
Yarın çok uzun olacak….. -
40.
+6Şu şekilde bir resim daha var….diyerek başka bir resim gösterdi..
Resimde Gölge bir kişi tarafından tutuluyordu….
-
41.
+6- CAN TEKiN YOL TEMiZ HEMEN HAREKET ETMENiZ GERKiYOR….
Hepimiz onu takip ederek Lale meydanındaki helikoptere doğru ilerledik.
Helikopter bizi aldıktan sonra hızlı bir şekilde bölgeden ayrıldı….
Helikopterin bizi aldığı yerde SiYAH TAKIM ELBiSELi BiR ADAM HELiKOPTERi iZLiYORDU…..
Deniz şuradaki adama bak dediğim zaman adam ortadan kaybolmuştu….
Orada olduğuna yemin edebilirdim….
Adam sanki beynimin içindeydi….
Ses çıkarmadan öylece duruyordu orada…. -
42.
+6Ekranın başındaki adam “ ROKET DiREK OLARAK YUKARI ATMOSFERiN DIŞINA DOĞRU YOL ALMAYA BAŞLADI….TIRMANIYOR….TIRMANIYOR….PATLADI….PATLADI….ROKET HAVADA iNFiLAK ETTi….” Dedi.
Hepimiz şaşırmış bir halde Ali Cem’e bakmaya başladık….
Bunları nereden biliyorsun dedi Doğan….
Kitaplardan dedi Ali Cem…..
“ Burak’ın evinde oldukça fazla kitap vardı….masanın kanepenin altına destek olsun diye konulan kitaplardan oldukça fazla şey öğrendim ”
Pekala dedi Burak…silahların yerlerini öğrendiğimize göre yarın gidip alalım…..
Anlaşıldı dedi Deniz….Yarın gidip alalım şunları…GÖLGE TiMi DAiMA HAZIR….
“ Gölge Timi de nedir ? ” dedi Ali Cem…HAYALET TiMi gibi bir şey mi ?..
“ Sayılır “ Dedi Deniz….
“ HAYALET TiMi VE BERABERiNDEKiLER TARAFINDAN EĞiTiLMiŞ BiR GRUBUZ….ADIMIZ GÖLGE TiMi….HAYALET TiMiNiN ÇOCUKLARIYIZ… ”
Peki dedi Ali Cem..Tim alımları nasıl oluyor…
Senin herhangi bir şey yapman gerekmiyor dedi Kutay…
TiME ALINDIN BiLE…. -
43.
+6Bütün grup hızla odayı boşaltarak haberleşme merkezine doğru ilerledik…
içerisi ana baba günüydü resmen….herkes bir şeyler bağırıyor bir şeyler söylemeye çalışıyordu…
Yanımıza bir asker gelerek konuşmaya başladı….
“ Az önce ELMADAĞ yakınlarındaki terkedilmiş NATO karargâhının yakınlarından bir roket ateşlendi…uzun menzilli bir roket…hedefinde neresi var bilmiyoruz ama şu anda havada…nereye gideceğini bilmiyoruz….radar sistemleri bunun bir taktik nükleer roket başlığı taşıdığını doğruladı….yani geçen gün toplayıcıların kaçırdıklarının aynısından”
“EFENDiM…ROKETiN HEDEFi AKDENiZ….VE HIZLA ALÇALMAYA BAŞLADI….PATLADI….ROKET. AKDENiZ ÜZERiNDE PATLADI….ROKET AKDENiZ ÜZERiNDE iNFiLAK ETTi…”
“Bunun bir benzerini yıllar önce Suriye’den kaçan bir helikopterden atılan bombada görmüştük… hatırladın mı Kutay” dedi Burak. (bkz: hayalet timi kızıl güneş)
Hatırladım tabi ki dedi Kutay…SERCAN KOMUTAN…… -
44.
+6Önce ben nişan aldım ve ateş ettim...
Şansıma vurmuştum ama yürüyen yere düşmedi... karnından bgiren mermi arkasıdan geri çıktı ama düşmedi...
ipekte aynı şekilde ateş etti ama yere düşüremedi...
Sıra denize geldiği zaman Burak... " Pgibopata bağlamayacaksan ateş et... yoksa ateş etme" dedi.
Deniz ufak bir gülüsemenin ardından ateş etti... ama sonuç aynıydı...
Bedeni ne kadar çürümüşse artık bilemiyorum... vücuduna saplanan mermiler arkasından geri çıkıyordu... en son taner silahını hazırladı ve tel el ateş etti.
Yürüyenin bacağı kasığından koparak parçalandı ve yürüyen yere düştü...
Aferin dedi Kutay...
Nereden vuracağını nerden bildin dedi Doğan... -
45.
+6Gençler…biliyorum derslerden falan çok bunalıyorsunuz….koskoca hayalet timinin bildiklerini sadece ikinize yüklemeleri benimde hoşuma gitmiyor…bununla ilgili olarak şunu düşündük ki….etraftan sinyalini aldığımız kişileri yanınıza getircez ve herkesin tek bir konuda uzmanlaşmasını sağlicaz….kişilikleriniz farklı farklı….yeteneklerinizde öyle olmalı…Furkan veya Burkay gibi tüfek kullanabilip…aynı zamanda Burak veya Can Tekin gibi savaşmanızı beklemiyoruz artık….yapamazsanız kişiliğinizde çökebilir çünkü….yarından sonra ilk devriyelerinize çıkarak artık bu yollu bir eğitime tabi tutulacaksınız…aynı zamanda gruba yeni alımlarda yapılacak….yani üzerinizdeki yükü azaltmayı düşünüyoruz….hadi dinlenin şimdi…yarın sizin için büyük bir gün olacak….
Diyerek çıktı Ahmet….
başlık yok! burası bom boş!