-
176.
+2Bugün sizinle iç kontrol devriyesi ve telsiz kullanımı konularını görücez…..bu konu diğer tüm konular kadar hayati anlam taşıyor…lakin o esnada birliğin dış tehditlere karşı bütün kontrollerini devriye atan kişilerin yapması gerekiyor ki buda sürekli olarak gözlerinizin açık olması anldıbına geliyor….bütün sınır hattını kontrol edeceğiniz için sizi göremeyen veya bulunduğunuz bölgeyi göremeyenlerede durumu telsiz vasıtası ile bildirmeniz gerekiyor…..hadi gidelim…
-
177.
+1Araçla bizi bulunduğumuz birliğin en ücra köşesine bıraktılar ve araç geri döndü….
Tel solumuza alarak yürüyemeye başladık aynı zamanda Ahmet sürekli olarak teli kontrol ediyordu…Denizde tele elini uzattığı an Ahmet yapma diye uyardı Deniz’i….
Tellerde 400 Volt elektrik var….sakın elinizi değmeyin anında kül olursunuz…
Ama hiçbir dikkat tabelası yok dedim bende..
Zaten olmaması gerekiyor….yürüyenler için değil elektrik…diğerleri için….
Toplayıcılar gibimi dedi Deniz…
Evet dedi Ahmet toplayıcılar için ve diğer başkaları için…
ipek Ahmet’e ordu nasıl olduda toparlanamadan dağıldı diye sordu….babam konu hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığını söyledi….
Hastalık dedi Ahmet…. -
178.
+3Hastalık dünya üzerinde bütün insanları etkilediği ve ordudakilerinde insan olması dolayısıyla herkes gibi askeri varlıkta nasibini aldı…doğanla birlikte Ankara’ya geldiğimiz gün genelkurmayın yarısından çoğu yürüyenlere katılmıştı bile…sonrasında zaten ordu dağıldı….yaklaşık 300 gün gün sonra tekrar toparlanmaya başladı….merkez üs olarak ESKiŞEHiR SEÇiLMiŞTi….tek bir çatı altında değilde merkezi yerler tercih edilmeye başlandı….mesela babanın görev yaptığı Erzurum bunlardan biriydi ipek…..o bölgedeki en büyük askeri birlik orasıydı…karanlık bölgeye en yakın yerde orasıydı aynı zamanda….
Peki ya diğer babam…dedi ipek..
Diğer babamı dedim.. şaşırmıştım…
Evet dedi ipek…Can Tekin benim biyolojik babam değil… -
179.
+2Babam o bölgede görevli bir polismiş adı MECiT TAMAFYA….Annem bana hamile kaldığında hastalık başgöstermiş…sonra durum kontrolden çıkınca babam annemide alıp oradan uzaklaşmış çünkü yürüyenler her geçen gün daha farklılaşmaya başlamışlar.. babamda annemi alıp oradan uzaklaşmış ve daha iç bölgelere gitmeye çalışmış…yolda giderlerken yürüyenlerden birisi yüzünden kaza yapmışlar….babam uyandığından annem çoktan yürüyenlere katılmış bile…bana saldırıyormuş…babamda annemi öldürüp yola yaya olarak devam etmeye çalışmış…ama bir süre sonra oda hastalanmaya başlamış…sonunda onlara katılacağını bildiğinden bir sopanın ucuna yolda bulduğu bir hayvan cesedini asmış…ellerinide kemerle bağlamış ve benide sırt çantasına koyup yola çıkmış….babam yürüyenlere katıldığı zaman çevredeki bir araç tarafından fark edilmiş…bir yürüyende kalp atışları ve vücut sıcaklığı tespit ettik demişler….Can Tekin ve grubu babamı öldürmüşler gitmeden önce Ahmet’in Köpeği GÖLGE tarafından sırt çantasının içinde bulunmuşum…sonra beni Erzurum’daki birliğin komutanına vermişler…büyük saldırı dalgası geldiğinde Can Tekin’in sevgilisi tarafından kurtarılmışım…sonra Ankara’ya gelmişiz….sonrasında Can Tekin ve sevgilisi evlenmişler ve beni de evlatları kabul etmişler….yani babam hem hayatımı kurtarmış hemde bana bir aile vermiş….
Vay canına olaya bak dedi Deniz… -
180.
+1Evet dedi Ahmet anlattığı olay tamamen gerçek. ipek’i bulduğumuzda sanırım yaşına bile girmemişti…sırt çantasına sığabilecek kadar küçüktü…şimdi kendi sırt çantasına sahip kocaman bi kız oldu….
Can Tekin’in grubunda kimler vardı dedim.
Ahmet size bütün ders veren kişiler aynı grubun içindeydik dedi.
Önce sadece ben ve Doğan vardık….sonradan Burak ve Kutay hayatımızı kurtardı ve gruba katıldı…Hulusi’yi bulduğumuzda tek başına hayatta kalmaya çalışan birisiydi…o kadar yorulmuştu ki bulduğumuz zaman bayıldı ve günler boyunca uyudu….Polatlı’daki askeri birliğe giderken pusuya düştük….kurtarıldık….Polatlı’dan sonra hepimizi dağıttılar bende Erzurum’a gönderildim. Can Tekin ile de burada tanıştık zaten…
Peki Gölge dedi Deniz…o nerede şimdi… -
181.
+2O öldü dedi Ahmet….bir kaç gün oluyor…
Sesi titremişti belki de bana öyle gelmişti bilmiyorum….
Evet nerede kaldık dedi Ahmet…konudan sapmayalım… -
182.
+3Telsiz kullanma konusu gayet basit bir konudur….her cihazda bir alıcı ve birde verici anten bulunur…bunları devreye almak veya devreden çıkarmak için telsizin mandal adı verilen düğmesine basılı tutarsınız….mandala basarsanız verici çalışır…bıraktığınız zaman alıcı çalışır….temel olarak önce bunu bilmeniz yeter…konuşacaksanız mandala basılı tutup konuşun….cevap almak için mandalı bırakarak dinleyin….bu kadar basit….telsizlerde çeşitli kanallar bulunur…bu kanallar karşınızdaki ile bağlantıya geçmek için kullanılan kanallardır…şu şekilde açıklayım size.. mesela gölge timi olarak bir göreve çıkacaksınız üçünüz ve sürekli olarak bağlantı halinde kalmanız gerekiyor bunun için hepinizin tek bir kanala bağlı kalmanız gerekir….bu sayede aynı kanal içinde sürekli olarak bağlantı halinde kalırsınız…şu anda bizim telsizlerimiz iç kontrol devriyelerinin kullandığı 2. Kanala ait…bu sayede devriyedeki faaliyetlerle ilgil olan tüm kişiler bu kanaldan bizim söylediklerimizi takip edebilirler….ama herşey böyle bitmiyor maalesef…telsizi kullanırken bazı esaslara tabi olmak gerekiyor…her ne kadar aynı kanalı kullansakta karşı taraftaki bizi dinleyen kişi o sırada kimin konuştuğunu bilmyor…yani her ilk konuşmada önce kiminle konuşacağınızı belirtin…sonrasında kendi kimliğinizi belirtin ki karşı taraf kiminle muhatap olduğunu bilsin….mesela şuradaki güvenlik kulesini görüyorsunuz değilmi..o kulenin adı 7. Kule ve biz o kulenin görüş açısı hakkında bilgi sahibi olmak istiyoruz….örnek veriyorum…
-
183.
+3Diyerek telsizi eline aldı ve…
- 7. Kule ben devriye 3…..
- Devam edin devriye 3
- Görüşünüzde herhangi bir ters durum varmıdır ?
- Şu an için yok….her şey normal…
- Anlaşıldı….
Gördüğünüz gibi önce konuşacağım yeri sonra kendi kimliğimi tanıtarak konuşmamı sürdürdüm….
Zamanla sizde bunlara iyice aşina olacak ve dış bir yönlendirmeye bağlı kalmadan haberleşme işini halledebileceksiniz…
Yürümeye devam ettik…Deniz telde anormal bir durum fark etti…tel sanki içeri doğru eğilmiş gibiydi..
Ahmet’e haber vererek telin halini gösterdi… -
184.
+2Ahmet telsizi kullanarak merkeze durumu açıklamasını ve kontrol için gelmelerini istemesini söyledi.
Bütün kuralları dikkate alarak deniz telsizi eline aldı ve.
- Merkez ben Deniz….
Ahmet gülümseyerek Deniz kim acaba dedi…deniz dersen kimse bir şey anlamaz biz bir grubuz ve grubumuzun adı DEVRiYE 3…TEKRAR DENE…o sırada telsizden DENiZ KiM…..KENDiNi TANIT…diyen birinin sesi geldi. Deniz tekrar telsizi eline aldı ve
- Merkez burası devriye 3
- Devam edin devriye 3
- Devriye görevindeyiz ve şimdiki bulunduğumuz yerde teller biraz yamulmuş….
- Şu an ki yeriniz neresi…
- 7. Kulenin hemen yakınındayız…
- Anlaşıldı hemen teknik bir grup gönderip hallediyoruz…
- Anlaşıldı….
Çok güzel dedi Ahmet…kaptın bak gördün mü…yakında daha iyi olacak…yakında size mevki aktarmasınıda öğreticem bu sayede nerede olduğunuzu tam olarak tarif edebileceksiniz…. -
185.
+1Rezerved
-
-
1.
0hemen yeni partları atıyorum..
iyi okumalar.
-
1.
-
186.
+2ipek biz bunları konuşurken çantasından dürbününü çıkardı ve etrafa bakmaya başladı.
Tek bir noktaya odaklanmış bir halde bekledikten sonra dürbünü indirdi ve tekrar bakmaya başladı sonra tekrar indirip tekrar baktı….Ahmet şurada bir adam var….uzakta baya…siyah bir karaltı olarak görünüyor buradan…bu kulelerde uzun menzilli dürbünlerden var değil mi ?... dedi.
Evet dedi Ahmet olması lazım…soralım bakalım..
- 7. Kule burası devriye 3
- Devam edin devriye 3
- Uzun menzilli dürbünlerden şu anda yanınızda var mı ?
- Olumsuz….bizdekinin gece görüşü çalışmadığı için kademeye gönderdik….
- Anlaşıldı…
Yokmuş burada... ne yapabiliriz… -
187.
+3Furkanda olmaz mı….geçenki görevde baya gelişmiş bir dürbün vermişti bize….daha iyisi vardır sanırım onda…demişti Deniz...
Mantıklı olabilir dedi Ahmet ve telsizden Furkanla bağlantıya geçti..
- Furkan ben Ahmet duyuyomusun beni ?... furkan cevap ver….
- Söyle Ahmet duyuyorum seni….
- Burada bir durum var…elinde en uzun menzilli dürbün ne kadar gelişmiş ?
- Aydaki krateri gösterebilir.. nedenki ?
- Gelince anlatırım….şu anda 7. Kulenin 75 metre açığındayız….6. ve 7. Kulenin arasındaki bölgedeyiz…
- Tamam 10 dakikaya oradayım….
- Anlaşıldı bekliyoruz….
Bu siyah karaltıya bakarken beynimin derinliklerinden birileri konuşmaya başladı……sanki beynimin içinde fısıldıyormuş gibi bir ses sürekli yankılanıyordu…. -
188.
+3“ Sizin Z@manınız Son@ £rdi…..artık biziM z@manımıZ……yet£ri kadar yaşadınız….Düny@ bizim olacak…..bizim ırkımız Yükselicek…..Sizin z@manınız sona £rdi….Yeteri k@dar yaş@dınız….”
Bu ses sanki beynimin duvarlarında çarpa çarpa ilerliyordu.. kafamı biraz aşağı indirdiğim zaman Denize baktım ve bunu sende duyuyormusun dedim….
Deniz bana bakarak…
Söylersem deli olduğumu düşünmenden korktuğum için sustum…..birisi sanki beynimin içinde çığlıklar atıyor….ipek sende duyuyormusun ?
Evet dedi ipek…duyuyorum ve ilk defa böyle bir şey yaşıyorum…..
Ahmet bize bakarak….neler oluyor dedi. -
189.
+1Beynimin içinde birisi fısıldayarak konuşuyor sanki dedim….sanırım diğerlerinde de bu durum var….sanki birisi zihnime doğru fısıldıyor gibi.
Bir araç uzaktan göründü ve yanımıza kadar geldi…
Aracın içinden Furkan ve Burak indi….Furkan’ın elide büyükçe bir çanta vardı.. fermuarını açtı ve içindeki iki parçayı birbirine monte etti.
Kocaman bir dürbün haline gelmişti o şey…
Nerede olduğunu tarif ettiğimiz zaman… bu hiç iyi olmadı dedi….
Sonra gözünü çekti ve Burak baktı…..derinden bir HAS. KTiR çekti Burak ve ahmetle Furkana bakarak “ BU O “ dedi….” BURAYA KADAR GELMiŞ “
Ahmet , Furkan’la Burak’a bakarak…sanırım çocukların aklına girmeye çalışıyor dedi..
Dediklerinden bir şey anlamıyorduk….
Bunu yapamaz dedi Burak…yürüyenlerin dışında bir şeylere hükmedemiyor…sadece fısıldıyor o kadar…. -
190.
+3- Devriye 3..burası 7. Kule…
- Devam edin 7. Kule ben Furkan..
- Size doğru yaklaşan bir yürüyen var…
- Anlaşılmadı.
- Size doğru yaklaşan bir yürüyen var….gövdesi olması gerekenden daha kalın….emriniz nedir ?
- Beklemede kalın….ne taraftan yaklaşıyor…
- Tam karşınızda birazdan sizede görünür olacak…
- Anlaşıldı…
Tam dediği gibi tam karşımızda topallayarak ilerleyen…vücudu çürümüş ve mosmor olmuş bir yürüyen vardı….anlamsız sesler çıkartarak ilerliyordu ve kafasını kontrol edemediği için sağa sola sallanıyordu…gövdesi olması gerekenden daha kaba duruyordu… -
191.
+2Furkan omzundaki silahı çıkartarak ayaklarını kurdu ve yerde yatarak yürüyene doğru nişan aldı…
Ahmet Furkan dur…ateş etme bu yürüyende ters bir şeyler var…normalde böyle davranmazlar…dedi.
Sonra Burak’a bakarak Burak şunun kafasına kendi silahın ile bir el ateş etsene dedi.
Burak tüfeği ile nişan aldı ve tek bir atış yaptı…..
Yürüyeni tam kafasından vurmuştu…
Kafası savrulan yürüyen bir adım geri attı…sonra bir adım daha geriye attı….kafası halen aldığı mermi darbesi ile yukarı doğru bakıyordu….bir süre o şekilde bekledi.. sonra kafası tekrar aşağı inerek yürüyeme devam etti…
Ahmet Burak’a tekrar ateş et Burak dedi.
Burak tek bir atış daha yaptı….
Bu sefer mermi gırtlağının biraz aşağısına geldi…
Yürüyen aldığı darbe ile bir müddet daha durdu ve sonradan hareket etmeye devam etti…. -
192.
+3Yürüyen kafasına bile darbe alsa halen hareket etmeye devam ediyordu…
Furkan tam kafasına nişan al dedi Ahmet…
Furkan silahın kurma kolunu çekerek nişan aldı…sonrasında HAZIRIM dedi…
Boynunun gövdeye bağlandığı noktanın tam altına nişan al Furkan dedi Ahmet….
Yürüyen halen hareket ediyordu…
Furkan tamam dedi….
Ahmet ATEŞ ET… dediği zaman Furkan tüfeği ile tek bir atış yaptı…yürüyen olduğu gibi arkaya savrulmuştu…
Biraz ilerde bir kontrol kapısı var…gidelim de neyin nesiymiş bu lanet şey öğrenelim hadi dedi Burak.
Kapıya doğru ilerledik ve Burak kapıdaki elektrik akımını keserek kapıyı açtı…
- 7. Kule ben Burak…şu an dışardayız…bizi koruyun…
- Anlaşıldı…. -
193.
+4Furkan dürbünü başında bekliyordu ters bir durum olduğu zaman bize bilgi verecekti…
- Furkan adam halen oradamı
- Evet Burak adam hala orada…hareketsiz bir biçimde duruyor…
- Tamam.
Burak ve Ahmet bizi yanlarına alarak cesedin başına gittik…yürüyen yerde yatıyordu…fakat yüzü halen hareket halideydi ve anlamsız sesler çıkartarak etrafa bakıyordu….boynunun altında kocaman kanlı bir delik, alnının biraz üstündede arkasını görebildiğiniz bir delik vardı…
Burak yerde yatan yürüyenin kafasına bastırdığı zaman, yürüyen elleri ile ayağını tutmaya başlamıştı….Ahmet bakalım…gövdesinin bu kadar kalın olmasının nedeni neymiş…diyerek yürüyenin üzerindeki çürümüş tişörtü yırtarak açtı…
- BURAK BEN FURKAN….ADAM ARKASINI DÖNEREK UZAKLAŞMAYA BAŞLADI….ADAM HAREKET EDiYOR…
Adamın göğsüne bağlanmış kalıp kalıp patlayıcılar vardı…göğsünü tamamen saran bu patlayıcılar sırtınıda kavrayacak şekilde bağlanmıştı….en az 20 kalıp patlayıcı vardı vücudunda…..
Dijital bir gösterge yoktu ama sinyal sesleri arasındaki kısalıktan dolayı ANASINI S.KiYiM…… HEMEN UZAKLAŞIN BURADAN….. BU ŞEY PATLAYACAK….diyerek koşmaya başladı…arkasından bizde koşmaya başladık…..
Burak telsizden Furkan’a…. -
194.
+4- Furkan ben BURAK….BU S.KTiMiN ŞEYiNiN ÜZERiNDE ORADA KOCAMAN BiR DELiK AÇACAK KADAR PATLAYICI VAR….HEMEN UZAKLAŞ ORADAN DEVREM….
Olanca gücümüzle koşmaya devam ediyorduk…kapıdan içeri girerek koşmaya devam ettik…
- 7. KULE BEN BURAK YÜRÜYENiN ÜZERiNDE PATLAYICI VAR….BiRAZDAN PATLAYACAK.
- ANLAŞILDI…
Koşmaya devam ederken arkamızdan çok şiddetli bir patlama sesi geldi…ses o kadar şiddetliydiki kulaklarım tıkanmıştı oluşan sesten….
Durduk patlamanın olduğu yere doğru baktık…..
UCUZ YIRTTIK dedi ipek…
Evet dedi Ahmet…gerçekten ucuz yırttık….
Dikkatli bir şekilde dumanların çıktığı yere bakarken….yukardan tam önüme bir şey düştü… -
195.
+4Yürüyenin kopan kafası tam önüme…ayaklarımın ucuna düşmüştü….ve suratı halen hareket ediyordu…
LANET OLSUN….ALLAH KAHRETSiN…..diyerek geri geri yürürken düştüm…Burak ayağa kaldırdı beni….
- Merkez ben Burak….bizi alın hadi buradan..
- Anlaşıldı hemen bir araç gönderiyoruz…..
Yaklaşık beş dakika sonra bizi alması için bir araç geldi…merkeze geldiğimiz zaman kapıda Hulusi bizi karşıladı….
iyimisiniz çocuklar dedi…tek parçasınız değil mi ?
Evet dedi ipek….şimdilik tek parçayız…
Sıkıntı yok yani…dedi tekrar.
Duyduğumuz şeyler dışında sıkıntı yok….
Neler duydunuz peki ? Hulusi bir yandan Ahmet ve Furkan’a bakıyordu…