-
651.
+3Karambitini savurupta adamın bu hareketini boşa çıkardığını fark edeceği an olduğu yerde dönerek adamın arkasına geçti ve sırtından aşağı olacak şekilde önce dik sonra öteki elindeki karambitle enine olacak şekilde enlemesine bir yarık attı sırtına….
Adam bağırarak önce olduğu yerde sırtını tutmaya çalıştı sonra Akrep’e bakarak….tellerin üzerinden sıçrayarak oradan kaçtı….
Buraya nasıl ulaştığı konusu da böylelikle açığa kavuşmuş olmuştu….
Hızlıca Deniz’in yanına gittim ve durumunu kontrol ettim…
iyi gibiydi… -
652.
+3Sonra Akrep’e baktığımda Fırtınanın ortasında adamın kaçtığı yöne doğru bakıyordu….
Acele bir şekilde jipe dönerek oradan uzaklaştık ve merkeze döndük….
Geldikten sonra Akrep’e bakıp “ Geldiğini nası öğrendin…..” diye sordum….
Beynimin içinde hissettim onu dedi Akrep….
Bana artık onun oğlu olmadığımı söyledi….benim babam değilmiş….annemi ve babamı kendi elleri ile öldürmüş….
Artık ondan almam gereken bir intikam var…. -
653.
+1Yeni part alırım bi dal rezerve
-
-
1.
0iyi okumalar...
-
1.
-
654.
+1Rezerved
-
-
1.
0iyi okumalar
-
1.
-
655.
+1Rezerved
-
-
1.
0hemmen yeni partlar geliyor...
-
1.
-
656.
+407 KASIM 2036
ANKARA…
ÜMiTKÖY…
Kaç gündür sürekli kar yağıp duruyor….
ihtiyarların söylediğine göre insan faktörü dünyadan etkisini kaybetmesinden sonra mevsimler yavaş yavaş düzene oturuyormuş..
Aradan geçen 20 seneden sonra aslında olması gereken kış mevsimi bu şekildeymiş….
Zamanında insanların çok olmasından kaynaklı olarak kullandıkları araç ve gereçler atmosfere çok zarar veriyormuş….
Dolayısı ile atmosferik olaylardan değişiklikler gözlenmeye başlamış….
Mesela bunlardan birisine “ KÜRESEL ISINMA “ demişti sanırım ihtiyarlar…. -
657.
+4Bu etki mevsimlerim normalleşmesini engelleyen faktörlerden sadece birisiymiş. “ OZON TABAKASI “ nın delinmesi de bu etkilere zemin hazırlayan faktörlerden birisiymiş ve bunların hepsi iNSANLAR tarafından meydana gelen şeylermiş…..
Hulusi ve Can Tekin’e göre hastalık Tanrının insanlara verdiği bir dersmiş….
Dünyayı yaşanmaz hale getiren kişiler insanların kendilerinden başkası değilmiş ve dünyadan onları silmek için bu hastalığı gönderen Tanrının ta kendisiymiş….
Bir keresinde Burak ve Kutay MYANMAR’ın Burma bölgesinde HAYALET TiMi olarak katıldıkları bir operasyonda Burmalı bir askerin daha yaşına girmemiş bir bebeğe elektroşok ile işkence ettiklerini gördüğünü söylemişti….
Asker elindeki elektroşok cihazı ile anne ve babası yanında olmayan bir bebeğe işkence ediyormuş…çırılçıplak vücuduna elektrik vererek eğleniyormuş adamlar… -
658.
+4O an Kutay yanımda olmasaydı koşarak adamın gırtlağını parçalayacaktım ama durmam gerekiyordu diye anlatmıştı Burak…..sonrasında bebeği öldürmüşler…vurarak hem de…zaten o tüfeğin mermisi kadar kalbi vardı çocuğun…vurup öldürdüler bebeği….geceye kadar bekledik orada. Gece karanlık iyice çöktüğü zaman Kutay’la beraber adamı bulduk ve kaçırdık….yaptığımız şey operasyon dahilinde değildi ama onu o zaman yapmasaydık belki de hayatımın geri kalanında o bebek gözümün önünden gitmeyecekti diye anlattı Burak…
Gecenin yarısı adamı sigara içtiği sırada almışlar…..sonra ağzını kapatarak ormanın derinliklerine zütürmüşler….
Sonrasını Kutay anlatıyordu….
Burak adamın ağzını sıkı sıkıya kapattı…..
Ses çıkarmaması için ayrıca ağzının içine bir bez parçası koyup üstünden öylece bantladı….
Adam korkmuş gözlerle ikimize bakıyordu….. -
659.
+3Operasyona çıkılmadan önce hepimize o bölgenin dilinden öğretilmişti….Burak’ında bir huyu vardır herşeyin b.kunu çıkartır... aklınıza gelebilecek her konuda bir şeyin b.kunu çıkartmadan duramaz.. bazı durumlarda bu işe yararken bazı durumlarda gerçekten sinir bozucu olabilir…
Bizlere öğretilen dilinde en ince ayrıntısına varacak kadar öğrenmeye çalışırdı her zaman….
Burmada konuşulan dilide öğrenmişti…ondan öncede Çin’deki bir operasyon için çince öğrenmişti…derdini kolaylıkla anlatabilecek hatta hayatını sürdürecek kadar öğrenmeden bırakmıyordu…..
Adamı bir ağaca bağladı Burak…bu sırada sürekli olarak telsizlerimizden ne yaptığımıza dair sorular sorup duruyorlardı…ama Burak’ın deli olduğunu bildikleri için çokta üzerine varmıyorlardı…. -
660.
+4Burak adamı bir ağaca sıkı sıkıya bağladı…sonra ağzını açtı adam doğal olarak “ SiZ KiMSiNiZ….BENi NEDEN KAÇIRDINIZ “ diye sordu.. Burak Burma diliyle “ BEN O ELEKTRiK VERDiĞiN BEBEĞiN BABASIYIM OR.SPU ÇOCUĞU….ŞiMDi SENi S.KiK TANRILARINA GÖNDERiCEM” dedi ve tekrar ağzını bantladı…adam avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Yerimizi belli edicek dedi Burak ve elindeki Tüfeğin dipçiği ile adamın alnının ortasına bütün gücüyle vurdu….adam bayılmıştı….sonrasında ayaklarının dibine bir ateş yakıp sonra söndürdü….ateşi kor haline getirdi yani….bayılttığı adam kısa bir süre sonra uyandığında ayaklarının dibindeki kor ateş gördü….Burak belindeki bıçağı çıkardığı zaman adam tekrar bağırmaya başladı….Burak bıçağı adamın göbeğinin biraz altından sokarak derince bir şekilde kesti….adamın bağırsakları dışarı çıkarak doğruca kor ateşin üzerine düştü…..bağıran adam bir süre sonra tekrar bayıldı….bizde onu o şekilde bırakarak operasyona devam ettik….
Diye konuştu…..
Burak Kutay’ın anlattığı bu olayı yere bakarak dinliyordu…..ihtiyar adam hayatı boyunca bunun gibi şeyleri kaç kere yaptı ALLAH bilir diye düşündüm içimden…. -
661.
+4“Hayatım boyunca HAYALET TiMiNDE yapmış olduğum şeylerin bazılarından gerçekten şiddetli bir şekilde vicdan azabı duyduğum olanlar oldu” dedi Burak…
AMA O YAPTIĞIM ONLARDAN BiRi DEĞiLDi….GENE AYNI MANZARA KARŞISINDA AYNISINI YAPARIM dediği zaman kafasını yukarı kaldırıp sanki ALLAH’a cevap verir gibiydi….
Burak konuşmaya devam etti….
“ dünyada o kadar çok haksızlık, o kadar çok olmaması gereken olayla karşılaştım ki….inanın bu hastalığın neden insanın başına musallat olduğu şimdilerde anlıyorum…..insan denilen şey….organizmasını tamamlamamış bir canlı….ben buna inanıyorum”
Can Tekin…
“ BU ŞEY HER NEYSE.. TANRI TARAFINDAN BiZE GÖNDERiLMiŞ BiR UYARI…BAZILARI YAŞINA GiRMEMiŞ BEBEĞE iŞKENCE YAPAR….BAZILARIDA iŞKENCE YAPAN ADAMA CEZASINI VERiR….VE DÜNYA BU ŞEKiLDE DÖNER….MUTLAKA DÜNYANIN BiR YERLERiNDE iYiLiK YAPAN TANRINI SEVGiSiNi KAZANMIŞ BiRiLERi OLMALI….HALEN NEFES ALAN iNSANLARIN OLMASININ BUNDAN BAŞKA iZAHI OLAMAZ” dediğinde Kızı ipek’e bakıyordu…. -
662.
+4Kısa bir süre sonra elinde bir kağıtta yazanlara bakarak Ali Cem geldi “ 155. KANALDAN YARDIM ÇAĞRISI ALIYORUZ…TELSiZDEN BiR ÇOCUK AĞLAYARAK…TOPLAYICILARIN ETRAFLARINI SARDIKLARINI…APARTMANDAN ÇIKAMADIKLARINI SÖYLÜYOR….BU KANAL HAKKINDA BiLGiNiZ VARMI ?” diye sordu…
Mert ve Oğuz yerlerinden kalkarak… “ 155. Kanal olduğuna emin misin “ diye sordular.
“Evet” dedi Ali Cem….”eminim…yardım çağrısı 155. Kanal kullanılarak yapılıyor….bu kanalı tanıyor musunuz….güvenilir bir kanal mı ?”
Evet dedi Oğuz….” Bu kanal bizi eğiten polislerin kullandığı kanaldı…..”
Hızlıca Ali Cem’i takip ederek haberleşme merkezine doğru ilerledik… -
663.
+4Gerçekten de telsiz bağlantısı ile bir çocuk “ LÜTFEN CEVAP VERiN….ETRAFIMIZI SARDILAR….ATEŞ EDiP DURUYORLAR…..BiZi DUYAN VARMI “ diyerek ağlıyordu.
Oğuz eline telsizi alarak…” POLiS ÖZEL HAREKAT YILDIRIM 4…….OĞUZ BEN…….KiMSiNiZ….BU KANALDA NE iŞiNiZ VAR” diye konuştu….
Telsizdeki çocuk “ Oğuz abi senmisin…..Mert Abi yanındamı….yardım edin lütfen “ dedi….
Oğuz ve Mert birbirlerine bakıyorlardı….
“ kimsiniz….bu kanalı nerden biliyorsunuz “ diyerek cevap verdi tekrar…..
Telsizdeki Çocuk “ YILDIRIM 7’nin grubundayız….Murat abi ve Hasan Abiyi öldürdüler…..Oğuz abi yardım et lütfen….. “ dedi…
Ağlıyordu…..
Telsizle her konuşmasında arkadan silahlarla ateş edilme sesleri geliyordu….
Mert Oğuz’un elinden telsizi kaparak “ MURAT VE HASAN ÖLDÜLER Mi….BEN MERT….YERiNiZi BiLDiRiN” dedi.
Çocuk ağlıyor ve konuşmaya çalışıyordu… -
664.
+3“ evet öldüler….bizi korumak için öldüler…..ikiside öldü…..şu anda bulunduğumuz yer GÖLBAŞINDAKi ÖZEL HAREKAT MERKEZiYMiŞ……en son bunları söylediler…lütfen yardım edin bize…..NE OLUR…”
Mert elinden telsizi bırakmadan “ TAMAM OĞLUM….YARDIMA GELiCEZ…..SAKIN BIRAKMAYIN KENDiNiZi….YARDIMA GELiCEZ…TAMAM KORKMAYIN OĞLUM…KORKM…..”
Konuşurken birden telsizin bağlantısı kesildi. Mert telsizden cevap verin diyerek bağırmaya başladığında çoktan telsiz bağlantısı kesilmişti….
Deniz hadi dedi vakit kaybetmeden hazırlanmaya başlayalım…ama ihtiyarlar biraz isteksiz gibilerdi…
ihtiyarlara bakarak…” yardım edeceğiz değil mi ? “ diye sordu Deniz….
Tabi ki yardım edicez dedi Taner….Dimi Burak…..yardıma gidicez dimi….
Evet dedi Furkan…yardıma gideceğiz…..ama şimdiden söyleyim….hepsini kaybetmiş olabiliriz….çok fazla silah sesi geliyordu….çocukları kaybetmiş olabiliriz….buna hazırlıklı olarak gidelim….
Tamam dedi Oğuz….en azından cesetlerini alıp geri geliriz…. -
665.
+3“Bir insan bedeni öldükten sonra…..en fazla 6 saat geçtikten sonra yani….yürüyenlere dönüşüyor….ölüm olayının hemen akabinde ilaç enjekte edilmezse….sonrasında yürüyenlere dönüşme işlemi gerçekleşiyor….gittikten sonra eğer en kötüsü ile karşılaşır da cesetlerini bulursak….oradan hemen uzaklaşmamız gerekebilir….” Dedi Hulusi Oğuz’a bakarak….
Tamam dedi Mert….Gidebiliriz artık….
Ekipmanlarımızın ve araçlarımızın ayarlanması on beş dakikamızı aldı….
Dışarı çıktığımızda araçlar hazır bir şekilde bekliyordu….
Dışarı çıkarken Burak, Kutay onların yanında Taner yürüyerek ilerliyorlardı…bende hemen arkalarındaydım.
Taner Kutay’a “ o kadar kanal varken neden 155 “ diye sordu… -
666.
+2Burak Taner’e bakmadan “ 155 HASTALIKTAN ÖNCE POLiS’iN TELEFON NUMARASIYDI….BU YÜZDEN SEÇiLMiŞ OLABiLiR….ÇOK YARATICILARMIŞ GERÇEKTEN” dedi.
Sonra Taner “ HAYALET TiMiNiN RADYO FREKANSI KAÇTI “ diye sordu.
Kutay “ 1071 “ cevabını verdi… Taner “ sizinde aşşa kalır yanınız yokmuş” dedi dalga geçermişçesine.
Sonra Burakla , Kutay aynı anda Taner’e bakarak “ KIZIL TiLKiLER’iN RADYO FREKANSI KAÇTI….SAYIN ÇOK YARATICI “ dediler.
Taner yere bakarak “ 1453 “ dedi ve ekledi “ bir soru daha sormanızı istemiyorum…..”
Araçlara binerek hızlı bir şekilde merkezden ayrıldık….
Gölbaşındaki polis merkezine doğru olan yolculuk yaklaşık 45 dakika sürdü….binaya yaklaşırken silah sesleri gelmeye başlamıştı.
Araçlarımızdan indiğimizde Burkay “ ateş etmeye devam ediyorlar…halen içerde yaşayan birileri olmalı…” dedi.
“ tamam planımız şu…..Furkan ve Oğuz çevredeki binalardan birine yerleşin….Tolga sizi koruyacak….Mert bizimle gelecek….çocukları tanıyor…yoksa çocuklar bize de ateş edebilir….Diğerleri benimle gelsin…bu bölge çok geniş olduğu için yayılmamız gerekebilir…” Can Tekin hepimize bakarak konuşuyordu…. -
667.
+4Furkan, Oğuz ve tolga yakınlardaki bir binaya yerleşmek için ayrıldılar….
Geri kalanlarda etrafa yayılarak toplayıcıların etrafını sarmaya çalıştık.
Deniz benim yanımdaydı arkamızda da bizi takip ederek arkamızı koruyan Taner vardı.
Duvarın köşesine yaklaştığımız zaman duvarın kenarından bakarak ileriyi gözledim….Deniz yanımdan hızla koşarak yan taraftaki çöp konteynerinin arkasına yerleşti…
Taner arkamızdaydı…
Deniz ile göz teması kurarak ateş ettiğim zaman onunda ateş etmesini söyledim.
Anladığını ifade ettiğinde yerimden çıkarak toplayıcıların olduğu yere doğru nişan alarak ateş ettik.
3 toplayıcıyı orada delik deşik ettik.
Bağırarak ölmelerini izlemiştik sonrasında hatta deniz yüzüstü dönerek sürünmeye çalışan bir toplayıcının üzerine 2 el daha ateş etmişti… -
668.
+4Sokağın ilersine doğru ilerlediğimiz zaman 4 kişilik bir toplayıcı grupla karşılaştık…
Bizim olduğumuz yere doğru geliyorlardı….
Fakat mermilerin hedefleri olmuşlardı onlarda…..yan taraftan Burak ve Ahmet’i gördüm…..
Doğan ve Kutay’da tam karşılarından çıkarak başparmaklarını kaldırarak olumlu işareti yapıp ilerlemeye başladılar…..
Furkan telsizlerimizden “ Pusat yerinizden kıpırdamayın….iki kişi geliyor sizin olduğunuz yere doğru….” Dediğinde kıpırdamadan olduğumuz yerde durduk.
iki el ateş sesi geldiğinde acı dolu bağrışmalar gelmişti hemen bulunduğumuz yerin yan tarafından sonra Oğuz telsizden “ TEMiZ “ dediği zaman yerimizden çıktık ve ilerlemeye başladık.
Halen silah sesleri geliyor ve kişi sayısında az çok bilgi sahibi olabiliyorduk. -
669.
+3Çok fazlalardı….
Binanın yakınlarından ard arda silah sesleri duymaya başladık…
Tabanca sesiydi bunlar…
iki adamın geri geri adım atarak vücutlarına saplanan mermilerden dolayı öldüğünü gördük…..
Can Tekin iki tabancası ve Kızı ipek tüfeğiyle yolumuzu temizlediler…karşı yola çıkarak tam önlerindeki sokağa geçtiler….
Kar yağmaya başlamıştı tekrar ve tipiye çevirecek gibiydi…
Hulusi telsizlerimizden “ ÇABUK OLMALIYIZ….FIRTINA iŞLERiMiZi SEKTEYE UĞRATABiLiR” dedi..
Haklıydı…
Çabuk olmamız işimizi bitirmemiz gerekiyordu….. -
670.
+4Fırtına etkinliğini arttırmaya başlamıştı….
Binanın etrafına doğru yaklaştığımız zaman Toplayıcıların halen ateş ettiğini gördük….
Binanın içinden de silah sesleri gelmeye devam ediyordu….
Çocuklar direniyor dedi Mert... telsizden….
Ana giriş kapısından girmek mantıksız olur…duvardaki şu gedikten girelim….bu sayede onları şaşırtmış oluruz dedi Burkay…..
Gedikten içeri sessiz bir şekilde girmeye başladık…..
Bu sırada Kutay telsizden Helikopter desteği istemenin mantıklı olacağını söyledi.
başlık yok! burası bom boş!