-
626.
+2“ Bu gibi soğuklar çok tehlikelidir….Doğanla beraber astsubay olarak görev yaptığımız sırada bir grup asker bu şekilde bir fırtınanın içinde kalmışlardı…ikimizde henüz bu gibi bir durumla karşılaşmamıştık…ilk defa başımıza böyle bir şey geldi yani…telsiz olarak bağlantı kurulamıyordu…9 askeri orada öylece bırakmışız diye düşünüyorduk…üs merkezindeki ana rölenin anteni buz bağlamıştı…yani bizede ulaşılmıyordu…tam olarak beyaz bir cehennemin ortasında kalmıştık…o zamanlar bölgede PKK adı verilen terörist gruplar olurdu... tek korkumuz fırtınanın arasında onlardan birileri ile çatışmaya girmeleri veya yollarını kaybederek iyice uzaklaşmalarıydı…çatışma işi değil de yollarını kaybetmeleri gerçekten kötü olurdu çatışma anında yanlarındaki bir kurşun yese zaten korkudan dağılan tiplerdi bunlar çatışma diğerinden daha az korkutuyordu bizi…saatlerce onlardan gelecek bir haberi bekledik….ama gelmedi…6 saatin sonunda fırtına dinmediği zaman Doğanın emrindeki çavuşlardan birisi “ komutanım ben giderim….ararım bulurum onları…duramıyorum burada….içim.. kalbim sıkışıyor…. dedi.
Çocuğu zor zaptettik silahını alıp gidecekti az kalsın. -
627.
+3O gece hiç uyumadım…Doğan’da öyle…telsizin başından bir an olsun ayrılmadık…bir askerimiz vardı…NECATi….Mardinliydi çocuk…deli bir şeydi….her on dakikada bir çatıya çıkar aşağıda kaynattığı suyu donmuş antene döker buzun çözülmesini sağlardı…o gün sabaha kadar on yada on beş dakikada bir aynı şeyi yapıp durdu….dışardan kar alıyor…elektrikli ısıtıcıda kaynatıyor sonra antene döküp geri geliyordu…o gece o şekilde bitti ama bizde bittik…Doğan bir ara öldüklerini bile söyledi….sabaha karşı fırtına yerini açık bir havaya bıraktı…sanki dün her yeri uçuran bir hava yokmuşçasına davranıyordu….telsizin başında uyuyakalmışım….
-
628.
+3Doğan’da öyle…sabaha kadar Mardinli Necati sıcak suyu antene döküp sonra gelip kontrol etmiş…..sabah saat 8 gibi telsizden kayıp askerlere ait telsiz mesajları gelmeye başladı….yaşıyorlardı…hepsi turp gibiydi…..hemen D.bakırdan helikopter talep ettik…yarım saat sonra helikopter yakınımızdan geçerek askerleri alarak geri geldi…bize gelen istihbaratlar çevredeki hiçbir köyle bağlantı kurmamamız yönündeydi…terörist gruplara çevre köylerden yardım edildiği ve hatta içlerinde barındırıldığı yönündeydi…hiç temas kurmadık etrafımızdaki köydekilerle…askerler o gece fırtınaya hazırlıksız yakalandıkları zaman birbirlerine sokularak ısınmaya çalışmışlar….soğuktan donmak üzereyken birileri gelmiş yanlarına sırtlarına çobanların giydiği kepeneklerden giydirmiş…kim olduğunu bilmiyorduk dedi çavuş…ama aynı adamlar kalkın şurada evimiz var donacaksınız burada demişler.. bizim çocuklar inanmamış tabi….hatta adanalı bir asker vardı aralarında silah bile çekmiş adama….gidin başımızdan diye…ama adam orda yanlarında durarak….eğer siz burada soğuktan donarak ölecekseniz bende sizinle ölücem….askeri orada tek başına bıraktım…donarak ölmelerine izin verdim dedirtmen ben kendime demiş….
-
629.
+3kalkıp gitmişler adamla beraber….evlerine misafir etmiş adam…9 tane tanımadığı askere evini açmış…yedirmiş…içirmiş…sabaha kadar kalmışlar o evde….adam bunlara yün yorgan vermiş uyusunlar diye…sonrasında bir tane heybenin içine de doldurmuş….yağ mı istersin…balmı istersin.. pekmez mi istersin…ne istersen var…bir tanede posta vermiş eline…bu gidince komutanınıza verin diye….geldiği zaman teslim etti bana….bende bölük subayımız vardı bitane…Refik yüzbaşı…ona verdim.. kağıdı açtı.. okudu gözlerinden yaşlar aktı adamın…komutan…bizde vatanı, bayrağı,askeri çok seviyoruz….lütfen bizim köyden geçerken bir seldıbınızı esirgemeyin bizden…yazıyordu….gerçektende biz o köylerden geçerken selam falan vermezdik kimseye….adamların en çokta bu zorlarına gitmiş….ertesi güne bir intikal ayarladı yüzbaşı…Doğanla beni aldı…o 9 askeri aldık…kendiside geldi…o köye gittik…adam kapıda bizi görünce teker teker hepimize sarılıp ağladı….yeni evlendirdiği bir çocuğu var yenice bir oğlu olmuş…torununun adını bayrak koymuş adam…
-
630.
+4eğer köye Pkk gelirlerse refik diyecem adına dedi….okutacam torunumu….gitsin anlatsın herkese sizleri dedi….o geceki fırtınada 3 büyükbaş hayvanı ölmüş soğuktan….bizimkiler kesin ölürmüş yani adam olmasaymış.. köy zaten onlara hiç destek vermemiş….bizdende yüz bulamayınca tek başına mücadele vermek zorunda kalmışlar…sonrasında verdiği bilgilerle ilkbaharda yapılan operasyonlarda çok zarar verilmişti Pkk’ya…yaza doğru bölükten bir adam hastalanınca bizi geri çektiler hemen….MARDiNLi NECATi hastalanmıştı….sonra öğrendik ki Yüzbaşı Refik’te hastalanmış….sonrasını biliyorsunuz zaten….hastalık falan….”
Ahmet anlattıktan sonra gözlerindeki yaşları sildi… -
631.
+4Bu soğuklar çok tehlikelidir dedi son kez….
-
632.
+4Herkes susmuş sadece ortamda rüzgarın camlarda bıraktığı sesler vardı……
Etrafımızda bir sürü insan birikmişti…..hepsi de ihtiyarları dünliyordu….
“ Kars diye bir şehir vardı eskiden…..hastalıktan önce… ” dedi Hulusi….. -
633.
+5“ Kars diye bir şehir vardı eskiden….hastalıktan önce….şimdilerde ne haldedir hiçbir fikrim yok….eğer hastalık hiç olmamış olsaydı….Kars’ın Sarıkamış ilçesine gitmenizi çok isterdim….eğer hastalığı tedavi edebilirde yeniden eski günlere dönebilirsek….Kars’ın SARIKAMIŞ vilayetine gitmenizi çok isterim…kış aylarında gitmelisiniz ama….bu aylarda rüzgar kulaklarınıza bir ağıt söyleyecektir….eğer dikkatli bir şekilde dinlerseniz…çok şey gizlidir bu ağıdın içinde….binlerce genç…..binlerce acı…..” dedi…sonrasında ortamızda büyükçe bir çanağın içinde yaktıkları ateşe bakarak konuşmasını sürdürdü…
-
634.
+3“ 1914 senesinin kış ayları normalden çok daha çetin soğuklara sahiplik etmişti….o dönemde Osmanlı 1. Dünya savaşına girmiş…zaten her cepheden yenik ayrılan devlet birde doğuda Ruslarla savaşmak zorunda kalmıştı….Rus ordusu…soğuklara hazırlıklıydı….uçağın içindeki adamın dediği gibi zaten soğuk memleket…onlara soğuk işlemez…birde üniformaları soğuklara göre ayarlanmış….Osmanlı ordusu da Kars’ı alan Ruslara karşı koyabilmek ve şehri onlardan geri almak için çöl tarafındaki askerleride bu tarafa kaydırarak büyük bir askeri operasyon yapmak istediler…şehrin etrafında yüksekliği 3000 metreyi bulan ALLAHU EKBER dağlarından askeri geçirerek direk şehre baskın yapmayı istediler…lakin bu istekleri dışardaki soğuğun ve fırtınanın içinde kayboldu….
-
635.
+5binlerce asker….binlercesi…gencecik askerler….üzerlerindeki yazlık çöl üniformaları ile oracıkta donarak can verdiler….bir komutan…askerlerinden birinin bir ağacın altında karları kucaklayarak bağırdığını söylemiş….soğuktan çıldıran askerler olmuş….fırtına azaldığı zaman görüş biraz daha açılmış…bir Rus komutan günlüğüne şöyle yazmış hatırladığım kadarıyla anlatıcam….elime dürbünü alıp cephe ilerisine baktığım zaman ayakta Türk askerlerini gördüm….dürbünümden bakarken….RESMEN ÇILGINLIK BU…ADAMLAR AÇIK HEDEF OLMUŞLAR….diyerek bağırdım ve atış izni verdim….ama adamlar yerinden kıpırdamıyordu….sonra atışı durdurdum ve yavaş adımlarla askerlerin yanına doğru gittim amacım onları bu cesaretinden ötürü tebrik etmek ve cephenin gerisine bırakmaktı….onları öldüremezdim….bunu kendime yediremezdim….yanlarına gittiğim zaman gördüklerim beynimden vurulmuş gibi olmama neden oldu….5 kişilik bir ekip diz çökerek nişan vaziyeti almış….tetiğe asılmak istemişler ama asılamamışlar…arkalarında iki tane katırın başında kafası yukarı bakan bir asker daha…ve grubun sağ tarafında….ayakta duran biri….dimdik…sol eliyle dürbününü sımsıkı kavramış…sağ elinde bir REVOLVER... O ŞEKiLDE DONMUŞLAR…..
-
636.
+4yanlarına gittim….ayaktaki subayın adı BiNBAŞI MUSTAFA NiHAT’mış…çevresindekilerde buraya kadar gelmeyi başarabilen askerleri….O soğukta ayakta donmuşlar…..adam günlüğüne yazdıkları o zamanlar Moskova’daki savaş müzesinde sergileniyordu o zamanlar… aynen şunlar yazılıydı….” ALLAHU EKBER DAĞLARINDAKi SON TÜRK MÜFREZESiNi TESLiM ALAMADIM….BiZDEN ÇOK EVVEL ALLAHLARINA TESLiM OLMUŞLARDI” 24.21.1914 “
Ateşin içinde yanan odunların sesi yankılanıyordu…etrafımızda bizi dinleyen kişilerin arasından gözlerini silen ve burunlarını çeken adamlar vardı….
Ağlıyorlardı….. -
637.
+6Sessiz bir şekilde otururken Ali Cem’i birisi çağırdı ve on dakika sonra tekrar kendi gelerek dördüncü kuledeki termal kameranın devrildiğini düzeltilmesi gerektiğini söyledi…
Ben giderim diyerek ayağa kalktım….sonra peşime Deniz takıldı bende seninle geliyim dedi….
ihtiyarlar kendilerinin gitmesini ve bizim burada kalmamızı istedilerse de Deniz ve ben gideceğimizi söyleyerek cephanenin yolunu tuttuk…ekipmanımızı ve silahlarımızı aldıktan sonra dışarda bizi bekleyen jipe doğru yürüdük….
Jipe binerek 4. Kulenin yolunu tuttuk…Ali Cem sürekli telsizlerimizden ne yapmamız hakkında bilgi verip duruyordu…
Jip bir süre sonra karın oluşturduğu setlerden birine girdi ve tekerleri boşta dönmeye başladı….dışarı çıktık ve jipi itmeye çalıştık ama başaramadık. Bulunduğumuz yer 4. Kuleye yakın olduğu için yay olarak gitmeye karar verdik… -
638.
+5Deniz ile birlikte yürümeye başladık….kulenin yakınlarına geldiğimiz zaman termal kameranın olduğu direği gördük….
Kamera direkteydi ve devrilmemişti…
Sapasağlam ayakta duruyordu…sağlam görünüyordu yani.
Yaklaştığımız zaman direkten bir şeyin rüzgarla sağa sola sallandığını fark ettik….
Kablosu kopmuştu.. iyi ce yanına yaklaştığımızda kablonun çok düzgün bir şekilde kesildiğini gördük….
Birileri kabloyu bilerek kesmişti….. -
639.
+5Telsizlerimizden bağlantıya geçtik…
- Ali Cem ben Pusat…..
- Devam et pusat…ben ali cem….
- Kameranın yanındayız…ama bir sorunumuz var….
- Nedir o ?
- Kamera devrilmemiş….ayakta duruyor….kablolar kesilmiş….
- Nasıl ?... ne dedin ?...
- Kablolar….kablolar kesilmiş….
- Kopmuş olabilir….iyice baktınız mı ?
- Evet baktık….kopma değil bu…..bilerek ve istenerek…kesilmiş….
- ………………..
- Ali Cem…..Duydunuz mu beni….Ali Cem…..
- …………………..
Deniz’e bakarak bağlantı koptu dedim…Deniz “ olamaz çok uzak değiliz…..fırtına bu kadar yakında bağlantıyı kesemez…” diyerek bana baktı…. -
640.
+5O esnada beynimin derinliklerinde o sesi duydum tekrar…
““ Sizin Z@manınız Son@ £rdi…..artık biziM z@manımıZ……yet£ri kadar yaşadınız….Düny@ bizim olacak…..bizim ırkımız Yükselicek…..Sizin z@manınız sona £rdi….Yeteri k@dar yaş@dınız….””””
Deniz ile birbirimize baktık….
“O burada” dedi Deniz….”Beynimde hissediyorum onu….”
Evet”dedim…..”Farkındayım…..hazır ol….bizi gafil avlayabilir…”
Silahlarımızı doldurarak etrafımıza bakmaya başladık…
Fırtınanın içinde bir siluet gördük ilk başta… -
641.
+3Simsiyah bir şeydi bu….tek başınaydı…fırtınanın içindeydi ve bize doğru yaklaşıyordu….o yaklaştıkça beynimin içinde sesi daha gür çıkmaya başlamıştı….
Fakat içeri nasıl girmişti…..
Telleri aşmak normal insanların yapabileceği bir şey değildi….
Gerçi bu adamda normal bir insan değildi….
“ KORKUYOR$UN……KORKM@LI$IN……BURAD@ TEK BA$INASIN….FIRTINANIN iÇiNDE TEK BAŞIN@SIN”
Elim tetikteydi ve ateş etmek için hazırdım fakat bir türlü tetiğe basamıyordum çünkü beynimin duvarları artık yıkılmak üzereydi… -
642.
+3Deniz iki elini aşağı indirip tabancalarını çıkardı ve Siyahlı adamın üzerine ardı arkasına ateş etmeye başladı….ateş ettikçe bağırıyor ve adamın üzerine doğru koşuyordu…..siyahlı adam aldığı darbelerle geri geri adım atıyor ama arkasına devrilmiyordu bir türlü…Deniz’in mermileri bittiği zaman koşarak adamın göğsüne doğru sert bir omuz darbesi indirdi ama siyahlı adam Deniz’i gövdesinden tutarak arkasına doğru savurdu….
Karların ortasına doğru savrulmuştu Deniz ve kıpırdamıyordu…. -
643.
+4Onun o halini gördüğüm zaman bir an beynimdeki seslerin azaldığını hissettim ve tüfeğimdeki mermiler boşaltmaya başladım…….mermiler tüfekten ardı arkasına çıkıyor ve adamın göğsüne saplanıyordu….şarjörüm bittiği zaman siyahlı adam önce üstüne baktı…sonra bana…Ve yavaşça yürümeye başladı üzerime doğru…ben o sırada ikinci şarjörümü tüfeğime yerleştirdim ve ateş etmeye devam ettim fakat adam halen üzerime doğru yürüyordu…yanıma yaklaştığı zaman çenemin altına yumruğunu vurduğu gibi arkama doğru düşmemi sağladı….çok sert bir yumruk atmıştı….Deniz’in tekrar ayağa kalktığını gördüm ve bende o esnada ayağa kalktım ama mecalim kalmamıştı….bir adım attım….Deniz’e baktım tabancalarına yeni şarjörleri takıyordu…yeniden saldıracaktı….
Siyahlı adam benim Deniz’e baktığımı görünce hafif sırıtarak Deniz’e doğru yöneldi… beynimin içinde sesi yükselmeye başladı
“ B@KALIM SENiN YÜZÜND£N ARK@DA$IN ÖLÜNCE NE HiS$EDEC£KSiN..” -
644.
+3Denizin yanına yaklaştığı sırada adamın önünden hızlı bir şekilde bir şeylerin geçtiğini gördüm….fırtınanın içinde tam seçilemiyordu ama siyahlı adamın karşısında durmuştu….ikisi birbirlerine bakıyorlardı….biraz daha yaklaştığım zaman siyahlı adamın karşısındakinin ne olduğunu gördüm…
AKREP…… -
645.
+3TAM KARŞISINDA ELLERiNDEKi DEV KARAMBiTLERLE DURUYORDU…..
ÜZERiNDE HiÇ BiRŞEY YOKTU……
SADECE PANTOLON VE BOTLARI….
Hiçbir şey konuşmadan yaklaştılar birbirlerine….
Siyahlı adam “ başarısız bir deneyden başka bir şey değilsin AKREP “ dedi..
Akrep hiçbir şey söylemeden karambitlerini adama doğru savurmaya başlamıştı. Adam çok hızlıydı ve her hareketi boşa çıkartarak kendisini koruyordu. Bazı zamanlarda da karambitleri elleri ile durduruyor ellerindeki yaralar hemen iyileşiyordu…..
Bu şekilde on dakika kadar mücadele ettiler adam çok hızlı Akrep ise çok güçlüydü….
başlık yok! burası bom boş!