-
351.
+5“Cevapsız kalan sorularınız mı var çocuklar…..cevap mı istiyorsunuz” dedi.
“Evet” dedi Deniz…”En azından öleceksek kimin bizi öldürdüğünü bilelim….böyle TiM Mi OLUR….ADIMIZ GÖLGE TiMi….AMA BiLDiĞiMiZ Bi B.K YOK….HERŞEY HAVADA….Bi KURŞUN KAFAMIZI DELiP GEÇECEK….AMA KURŞUNU KiMiN gibTIĞINI BiLMiYORUZ….ANASINI S.KTiMiN YERiNDE HiÇ BiR CEVAP YOK….BiZi ALIP ORAYA GÖTÜRÜYORSUNUZ…BiR ŞEY DEMiYORUZ…BURAYA GÖTÜRÜYORSUNUZ…BiR ŞEY DEMiYORUZ….BiR GÜN ÖNCE YÜRÜYENLERE ATEŞ EDERKEN BiR GÜN SONRA TOPLAYICILAR DiYE SESLENDiĞiNiZ ADAMLAR TARAFINDAN KURŞUN YAĞMURUNA TUTULDUK…TOPLAYICILAR KiM ?... YÜRÜYENLER NEDiR….TEMiZLEYiCiLER DiYE Bi GRUP ÇIKTI HEPiMiZi AZ KALSIN KIZARTIYORLARDI….ONLAR KiM….SiYAHLI ADAM KiMDi…..NEDEN HER DEFASINDA O ADAM ÇIKINCA BiR KADININ ÇIĞLIK SESLERiNi DUYUYORUM KULAĞIMDA….YA BUNLARIN NE OLDUĞUNU AÇIKLAYIN…YADA BEN YOKUM….AKREP UYANDIKTAN SONRA PUSATLA ADIMIZI SAYIKLADI BUNADA CEVAP VERMEDiNiZ…ADAM GÖLGE TiMiNi VE HAYALET TiMiNi BiLiYOR….BU ADAM KiM….NASIL BU HALE GELDi….YA CEVAPLARI VERiN…YADA BENi UNUTUN…”
Deniz resmen sinir krizi geçiyordu…günlerdir yaşadıklarımızın açığa çıkmasıydı belki de bu…kolay değil kaç gündür ne yaşadığımızı bir tek biz ve eğer halen varsa ALLAH bilir…. -
352.
+4Taner “ çocuk haklı….Kızıl Tilkiler…temizleyiciler konusundan bahsetmişlerdi ama bu siyah takım elbiseli adam benimde aklımı kurcalıyor…eğer cevap yoksa benide unutun”
ipek yere bakarak sessiz bir şekilde duruyordu ama aynı zamanda kafasını hayır anlamında salladı….
Pekala dedi Ahmet….cevapları istiyorsanız….beni takip edin…..
Ahmet’in peşine takılarak ihtiyarları teker teker topladık ve kimsenin bizi rahatsız edemeyeceği açıklık bir araziye gittik.
Kutay , Tolga ve Burkay çalı çırpı toplamaya gittiler yaklaşık 15 dakika sonra geldiklerinde peşlerinde sürükledikleri sanki koca bir orman vardı.
Burak onları gelişi güzel kırarak oraya yığdı ve Furkan cebinden çıkardığı Çakmakla çalıyı tutuşturdu…..
Ortada bir ateş yanıyor etrafında bizler oturuyorduk..
Ortalık çok soğuktu…..yada bize öyle geliyordu çünkü ilk defa bu şekilde bir ortamdaydık…..
Burak söze başladı…. -
353.
+4Ne istiyorsunuz gençler…..ne duymak istiyorsanız bugün burada konuşulacak….sonrasında benim bundan haberim yoktu derseniz O ZAMAN GERÇEK MANADA AĞZINIZA S.ÇARIM HEPiNiZiN….VE EMiN OLUN BUNU YAPARIM….
“Toplayıcılar denilen bu grupta nedir…..benim bildiğim kadarıyla bütün insanlık ortak bir direnişin içinde…fakat bunlar tam tersi gibi davranıyor”…..diye sordum…
Ahmet konuşmaya başladı…. -
354.
+4“ hastalığın başlamasından öncesinde…yani normal bir şekilde yaşadığımız zamanlarda da bu tip serseriler vardı…o zamanlar siz daha doğmamıştınız bile…bildiğim ve zannettiğim kadarıyla hepiniz bu karanlık dünyaya gözlerinizi açtınız ve önceki hayat hakkında bir şey bilmiyorsunuz….önceleri burası Türkiye’nin başkenti konumundaydı…kalabalık bir şehir burada her elden insanla karşılaşmanız mümkündü…bu denli karışık bir ortamda hastalık bulaştı herkese ve o düzenli…o tertipli olan şehir…bir anda kaosa yenik düştü…her yerde kaçan insanları görebilirdiniz….her yerde yürüyenleri görebilirdiniz…bizde Doğanla birlikte görevden dönüp rapor vermek için genel kurmaya geldiğimizde olayı yakından görebildik….o anlarda ordu çökmüştü işte….en baştaki adamlar yürüyenlere dönüşmüştü….ortalık bu denli karışınca….kaostan adeta bir düzen doğdu….silahını alan herkes…sivil…polis…asker…herkes…yürüyenlere karşı bir mücadele başlattı ama bunda başarılı olamadılar…o zamanlar….şimdide muhtemelen vardır…aralarında polisler ve askerler vardı toplayıcıların….bu şeylerin o zamanlar isimleri yürüyenlerdi…çünkü sadece yürüyor ve başka hiçbirşey yapmıyolardı…sadece kan ve ete karşı çok duyarlılardı…kan ve et onları çekiyordu adeta…sonuç olarak sadece yürüyorlardı…aradan geçen 20 sene.. onlara koşmayı…duymayı….görmeyi öğretmiş…bu yüzden eskisinden daha tehlikeliler….ve hiçbir yürüyen tek mermide düşmüyordu….kafalarına en az iki mermi saplamanız lazımdı….bu demek çok yüksek miktarda mermi kaybı anldıbına geliyordu…bunu önüne geçebilmek için öbek öbek gruplar oluşmaya başladılar…mahalleleri koruyan gruplar….semtleri koruyan gruplar…sonra bu grupların içinde tartışmalar çıkmaya başladı ve çatıştılar…bu çatışmalar bir tür klan mücadelesi haline geldi…çatışmanın galibi o bölgeninde sahibi oluyordu….her hangi bir çalışma yada gayret etme olmadan çatışarak ve öldürerek bir şeyleri kazanmaya çalıştılar….TOPLAYICI iSiMLERi BURADAN GELiYOR….tek bir toplayıcı grubu yok….her yerde farklı isimler kullanırlar…ama amaç her zaman aynıdır….TOPLAMAK….VE ÖLDÜRMEK….KENDiLERiNDEN OLMAYAN HERKESi ÖLDÜRMEK…”
-
355.
+3Ahmet konuşmasını bitirdiği zaman Doğan ona bakıyordu….sonra ortada yanan ateşe bakrarak devam etti….
“ Biz Ahmet’le çocukluk arkadaşıyız…babalarımızda askerdi bizim…oradan tanışıyoruz zaten…sonra bi ara farklı yerlere taşındık….aradan geçen sürede ikimizde babalarımızın izinden giderek asker olmuşuz…aynı yere tayin olduğumuzda anladık bunu…bölüğümüzde bir asker hastalanmıştı…sonrasında o askeri ve hasta olan ne kadar asker varsa….rütbesine bakılmaksızın orada bırakmamızı…acilen Ankara’ya gelmemizi istemişlerdi…bizde dedikleri gibi yaptık…her şeyi orada bırakıp Ankara’ya…genelkurmaya geldik…o zamanlarda hastalığın iç Anadolu’daki yayılma yeri saptanmış….Çankırı, Yozgat ve çorum çevresine nükleer bombalar atılmıştı….o patlamalarda Ahmet Eşini ve çocuğunu daha doğrusu bütün ailesini kaybetti….benim evim burada GATA askeri lojmanlarındaydı….bende kardeşim haricinde bütün ailemi burada kaybettim….sonradan kardeşimi bulduğumda çoktan onlardan birine dönüşmüştü….öldürmekten başka çarem kalmadı….üzerinden tam 20 yıl geçti….”
Sonra Burak ve Kutay söze girdiler….önce Burak Konuşmaya başladı….. -
356.
+5“ askeri personelin o bölgeden çıkarılmasından sonra silahlı kuvvetlerin en özel birimi olan HAYALET TiMi bölgeye gönderildi….3500 koca bir ekip Doğu ve G.Doğu’daki kontrolden çıkmış durumu toparlamak için gönderildi…o yere neden karanlık bölge dendiğini gittiğimiz zaman anladık….bölge yürüyenler ve toplayıcılar tarafından işgal edilmişti adeta…önceleri karanlık bölge ile Ankara’nın arasındaki iletişimi sağlamak için gitmiştik ama sonradan bizden başka ne varsa…kim varsa yok etmemiz doğrultusunda emirler aldık….ve emirleri yerine getirmek için mücadele verdik….fakat başarısız olduk…sadece toplayıcılarla değil…o bölgedeki başka ülkelerin askerleri ile de savaşmaya başladık….bölge düzensiz olduğu için türlü şeylerle karşılaştık…türlü deneyler….türlü silahlar…ve nicesi…sonuç olarak oradan kurtulan bir tek Kutay’la ikimiz kaldık….o zamanlar Ankara’da hastalığın çaresinin bulunduğu söyleniyordu…yürüyerek yola koyulduk…bazı zamanlar araçla yolculuk ettik ama Ankara’ya geldiğimizde buranında diğer yerlerden farklı olmadığını gördük…geldiğimizin hemen sonrasında Ahmet’le, Doğan’ı gördük….bir toplayıcı grubunun hedefi olmuşlardı…onları kurtardık ve gruplarına katıldık….”
Sonra Kutay konuştu… -
357.
+4“ Bizde Burak’la harp okulu sonrasında…özel kuvvetlerde tanıştık. Hastalığın çıkmasından sonra benim ailemi gözlerimin önünde öldürüldü…Burak’ın ailesi o daha küçükken ölmüştü…sonradan eski bi polis onun bütün bakımını üstlendi….bu durumda zaten aile kavramı çok yabancı bi kavram…hiçbirimiz ailemiz ile birlikte değiliz kabul edelim…ama belki bu mücadele başarılı olursak….belki biz değil ama sizler kendi çocuklarınıza daha iyi sahip çıkabilirsiniz…”
“Peki bu temizleyiciler nedir ?” Deniz ateşe bakıyordu sonra kafasını kaldırıp ihtiyarlara bakmaya başladı….
Can Tekin konuşmaya başladı bu sefer….
“Ahmet Erzurum’a gelmeden çok önceleri bu bölgedeki gruplarda toplayıcılar olarak anılıyordu…fakat karanlık bölgeye en yakın yerlerden birisi olduğu için şehirdeki yürüyen nüfusu fazlalaşınca ellerindeki silahlar yetmemeye başladı….merminin kullanılmayacağı ama ondan daha fazla hasar verebilecek bir yol aradılar ve Ateş’i buldular….ellerindeki silahları modernize ederek alev makinası haline getirdiler…hastalığın ve buna sebep olabilecek her şeyin yakılarak normale çevrilebileceğini düşündüler….Erzurum’da her yeri yaktılar…herkesi….onlardan başka nefes alan her şey…onların alevleri arasında yok oldu….askeri yapı bile onların hedefi durumundaydı…Ben o zamanlar sivil bir vatandaştım ama sonradan askeri birlik kapsamında bölgenin müdafaası hakkında çalıştım…ama Burkay ve Tolga benim gibi değil onlarda zamanında askerdi….bizi birleştiren gene Ahmet oldu…”
Hayalet timi oradan çıkamadıysa Furkan nasıl aynı time mensup olabiliyor ?... ipek Furkan’a bakarak sormuştu sorusunu.. -
358.
+4“ Hayalet timinin bölgede başarısız olmasından hemen önce benim gibi sızma ve bilgi toplamak için eğitilmiş birimler gönderilecek ve durumun izlenmesi sağlanacaktı….ama tim tamamıyla başarısız oldu…kimsenin kurtulmadığı söylendi….dolayısı ile operasyon iptal edildi ve bizi çevredeki şehirlere dağıttılar…bölgedeki durumu sonuna kadar izlememizi ve eğer yeniden şehirlerde kontrol sağlanırsa bu bilgilere dayanarak üstünlük sağlanacağını söylediler….ben burada OSTiM bölgesinde görevliydim….sonradan Ahmet ve grubuyla karşılaştım….çok sonradan ise Ahmet’in yanına Erzurum’a geldim…”
“Peki ya sen” dedim Hulusiye…”hadi bunlar asker kökenli…senin bildiğim kadarıyla askeriye ile alakan yok sen nasıl bulaştın olaya ?”
Hulusi elindeki Baltası ile oynarken konuşuyordu…. -
359.
+4“ çok başarılı bir öğrenciydim ben….hatırlamıyorum şimdi tam olarak ama sanırım 3 üniversite falan bitirdim herhâlde….son olarak ODTÜ genetik bölümü mezunu olduğum sene hastalık baş gösterdi benimde içinde olduğum bir grup çalışana askeri bir rütbe verilerek çalışmamız sağlandı…çalışmalarımıza son hız devam ederken elde ettiğimiz bulgular neticesinde hastalığın YAPAY ŞARTLARDA HAZIRLANDIĞINI FARK ETTiK….YANi HASTALIK DOĞAL OLARAK ORTAYA ÇIKMAMIŞTI…TAMAMEN iNSAN YAPISI BiR HASTALIKTI….devletin adamları laboratuvarı bastılar ve herkesi öldürdüler…bende içlerinde sadece formüllerin olduğu bomboş bir harddiski onlara verdim…oradan kurtuldum…uzunca bir süre insanlardan ve şehirlerden uzak yaşadım….bir toplayıcı grubuyla girdiğim mücadele sonunda Ahmet’in grubu ile karşılaştım…o gün bugündür ayrılmadık zaten.”
Anladım dedi Deniz….
Akrep küçük bıçakları ile elindeki bir tahtayı yontuyordu…..
Siyahlı adamı nereden tanıyorsunuz dedi….
Burkay Akrep’e bakarak konuştu…. -
360.
+6“ Erzurum’dan sonra hep beraber karanlık bölgeye giderek o bölgenin sorumlusu ile karşılaşmak ve gerekirse öldürmek istedik….yani plan bu şekildeydi….fakat işler düşündüğümüz gibi gitmedi…ve sorumlu dediğimiz adamı terk edilmiş bir halde tek başına bulduk….her yerine serumlar bağlanmıştı…ve bitik bir haldeydi…konuşmamızdan sonra bina bir rus helikopteri tarafından roketlenmeye başladı….biz çıkmayı başardık ama o adam çıkamadı…yıllar boyunca orada öldüğünü düşündük…ama durum tam tersiymiş….adamın kolundaki serumlar yeni bir deney için aldığı ilaçlarmış….şimdiki SiYAH TAKIM ELBiSELi ADAM ZAMANIDA ÖLDÜĞÜNÜ DÜŞÜNDÜĞÜMÜZ KARANLIK BÖLGE SORUMLUSU YANi….ve gördüğümüz kadarıyla aldığı ilaçlar neticesinde TELEPATiK GÜÇLERiDE FAZLALAŞMIŞ VE ARTIK YÜRÜYENLERi KONTROL EDEBiLiYOR….sahip olduğu bu güç sonucunda toplayıcılar ve temizleyicileri etrafında toplamış…yani çok ama çok tehlikeli bir adam…üstelik yaralarıda hemen iyileşebiliyor….kabus gibi yani….muhtemelen sende onun gibi bir projenin ürünüsün Akrep…hiçbir şey hatırlamaman bundan dolayı olabilir…”
-
361.
+4“Evet” dedi Burak…”Artık bizim hakkımızda ve geçen seneler hakkında her şeyi biliyorsunuz…görevinizin ne olduğunu da biliyorsunuz…GÖLGE TiMi’ne gelince….bu grup tamamen bizden sonraki nesillerin HAYALET TiMi’nin önderliğinde kurulması ve direnişin yönünü belirlemesi için oluşturuldu…öylesine seçilmiş kişiler değilsiniz…tamam belki yontulmanız gerekiyor…ama bu olmayacak bir durum değil…yapabilirsiniz…YAPMALISINIZ…..biz artık yaşlanmaya başlıyoruz…bazı şeyleri sağlıklı düşünemeye biliriz….ama sizler daha yolun çok başındasınız…bizim düştüğümüz hatalara düşmemelisiniz…kendinizi bu yönde eğitmelisiniz…her birimizden bir şeyler öğrenmelisiniz…bu sayede insanları koruyabilir. Onlara yol gösterebilirsiniz….yoksa en küçük umut ışığımız kalmaz….”
Ateş yavaştan sönmeye başladığı zaman vakit akşama doğru geliyordu…ne kadar zamandır konuştuğumuzu hatırlamıyorum ama kalktığımız zaman….sanki o geçen 20 yılın bütün ağırlığı üzerimizdeydi…ama en azından ne yapmamız gerektiğini biliyorduk…ne ile karşı karşıya olduğumuzu biliyorduk….buna göre davranacaktık artık….
HAYALET TiMiNiN ÇOCUKLARIYDIK……
ONLAR GiBi OLACAKTIK….
BiZLER O AKŞAM GÖLGE TiMi OLMUŞTUK… -
362.
+1Rez kardeşim çok güzel yazıyorsun
-
-
1.
+1çok teşekkür ederim... diğer bölümleride okumanızı isterim
gün içinde ayarlayabilirsem yeni partları göndericem
-
1.
-
363.
+1gözler yaşardı fena yazmışın hacıts
-
-
1.
0iyi okumalar biraderim...
-
1.
-
364.
+1Rezerved hadii abii
-
-
1.
0iyi okumalar birazdan atıyorum yeni partları
-
1.
-
365.
+4bu sefer bi değişiklik yapıcam ve bu saatlerde part atıcam...
-
-
1.
+1adamsın abi
-
2.
+1Çayımızı alıp bekliyelim bari şurda
-
-
1.
0birazdan geliyor...
-
1.
-
1.
-
366.
+619 KASIM 2036...
ÜMiTKÖY...
ANKARA...
Sabah erkenden kalktım ve etrafı gezmek istedim...
Bunu genelde yapmam ama sanki olacaklardan haberim varmış gibi hissettim kendimi...
Erken uyarı merkezindeki hiç kimse geceleri uyumazdı...
Onlara UYKUSUZLAR DERLERDi...
Uykusuzların neler yaptığını merak ettim ve yanlarına gittim...
Tahmin ettiğim gibi kimse uyumuyordu...
Odaya geldiğim zaman benimde erkenden uyandığımı görerek aralarına aldılar...
Çay verdiler ve neler yaptıklarını izlemeye başladım... ayaklarına bağ olmak istemezdim...
Etrafıam bajtığım zaman Ahmet ve Burak’ında orada olduklarını gördüm... sonradan yanlarına Doğanda gelmişti...
Güneş tam doğmak üzereydi...
O kızıllık olur ya ...
Tam o sırada bir çok kişi ayaktaydı ve görevlerini yerine getirmeye çalışıyorlardı... -
367.
+6Sonradan elinde tüfeği ile Furkan girdi içeri...
“ o gördüğünüz şey tavşanmış” dedi...
“ hadi ya” dedi Ahmet... ” vurmadın dimi ?..”
Yok vurmadım... dedi Furkan... ama bir ara canım tavşan eti çekmedi değil... tavuk yiye yiye tüylerimi çıkacak burada en sonunda...
“Helikopterden haber varmı” dedi... Doğan
Bi hareket yok dedi Burak... birazdan geri dönecekler zaten..
“Tamam ben biraz kestircem bir şey olursa haber verin” diyerek gitti Ahmet...
“Gel bakalım Pusat “ dedi Furkan... -
368.
+6Yanına gittiğimde helikopterin canlı olarak yayınladığı görüntüleri izlemeye başladık...
“ nasıl “ dedi..” bi sorun yok değil mi ?”
Hayır dedim... bi sorun yok şimdilik...
Neden bu saatte ayaktasın la dedi Burak..
Uyku tutmadı bende buraya gelmek iztedim diyerek karşılık verdim.
iyi yapmışın dedi Doğan... zaten bizde gidice burada sen kalır bize haber verirsin.
Tamam dedim bende... -
369.
+6O esnada helikopterden bir çağrı geldi...
- Merkez burası gözcü 7... duyuyormusunuz ?
Burak eline telsizi aldı ve konuşmaya başladı.
- Gözcü 7 yedi burası merkez devam edin...
- Yaklaşık 200 metre sağ tarafımda çok sayıda araç görüyorum...
- Tekrar edin.. anlaşılmadı...
- Sağ tarafımda... yaklaşık 200 metre sağ tarafımda çok sayıda araç görüyorum... bölgeye yaklaşmak için izin istiyorum... tamam...
- Uzaktan teyit etmenin bir yolu varmı gözcü 7...
- Olumsuz... gece görüş bu kadar uzakta çok etkisiz... ve kapattığımız zaman aradaki mesafe teyidi engelliyor...
- Yanınızda ekipmanınız ve silahınız var değilmi?
- Olumlu... ekipmanımız ve silahlarımız tam dolu olacak şekilde yanımızda... emirleriniz...
- Çok fazla yaklaşmayın... ve eğer konvoy toplayıcılara aitse hemen bölgeyi boşaltın...
- Anlaşıldı... gözcü 7 intikal ediyor...
Helikopterin gece görüşlü kamerasından olan biteni canlı olarak izliyorduk... Burak bana bakmadan “ Pusat... Ahmet uyumadıysa hemen söyle buraya gelsin” dedi ve beni gönderdi... -
370.
+6Ahmet’i yolda yakaladım ve durumu anlattım hızlı adımlarle yeniden geldiğimizde helikopter konvoyu uzaktan izlemeye başlamıştı bile...
Konvoy 12 araçtan oluşan bir konvoydu ve hızla bir şeylerden kaçıyormuş gibilerdi...
- Merkez... gözcü 7... konvoy 13 araçtanoluşan bir konvoy... gördüğümüz kadarıyla silahsız bir konvoy bu... hızla ilerliyorlar... emirleriniz nelerdir ?
- izlemeye devam edin...
- Anlaşıldı...
Helikopter konvoyun çok açıklarında ama neler yaptıklarını görebilecek bir şekilde izliyordu.. helikopterin kendi içlerindeki konuşmalarınıda duyabiliyorduk... pilot yanındaki yardımcı pilota “ TERMAL GÖRÜNTÜYE GEÇELiM” dediğinde araçların kaç tane olduğunu daha detaylı görebiliyorduk.
“Araçların hızları kesilmedi... ” dedi Pilot... ” bu hiç mantıklı değil... peşlerinde bir şey yok... ama hızla kaçıyor gibiler... ”
başlık yok! burası bom boş!