günlükte bugüne ait başka bir yazı yok arka tarafında bazı yazılar var.
bir tanede resim çıktı ama çok fazla deforme olmuş sanırım birisinin resmi bu.
arka taraflardaki yazılar için biraz zamana ihtiyacım var...
günlük sayfalarıda azalıyor aslında bakalım yazılardan neler çıkacak.
acaba bu günlüğün sahibi şu an nerede...

günlükteki bugüne ait yazılar burada son buluyor...
birazdan çıkıp babamla birlikte alışveriş yapıcaz... kimbilir belki eski askeride görmüş olurum...

Dedikten sonra ikimizde burak’a baktık ve ondan tek bir cevap aldık….
“ Bi B.K ANLAMADIM BEN…SEN ŞUNU SÖYLE ŞiMDi BANA….TEDAVi BAŞARILI OLURSA YÜRÜYENLER TEKRAR ESKi HALLERiNE DÖNEBiLECEKLERMi ?”

Mevcut işlere dahil olmamızın üzerinden kısa bir süre geçmişti fakat karşılaştığımız durumlar bizi bile cevap veremez hale getiriyordu….
Hulusi yerine geçtikten sonra burakla birbirimize bakmadan ve hiçbir söz etmeden ayrıldık ve yerlerimize geçtik.
Vakit akşam olduğu zaman gölgeyi yanıma alarak eve geçtim.
Gölge sena ile günlük oynama süresini dolduruyordu bende uzaktan onları seyrediyordum. Bir bebeğin gülüşünü seyretmeyeli o kadar çok zaman olmuştu ki akşam olsunda senanın gülüşünü seyredeyim diye akşamı zor ediyordum.

Kimmiş o dedi Can Tekin….
Hayalet timinden bir kişi dedi Rütbeli kişi…
Hayalet timi mi dediniz Komutanım dedi Tolga oyun kolunu bırakarak.
Evet dedi hayalet timindeymiş….sonradan özellikle bu gruba kayıt olmak için nakil istemiş.
Gözlerim büyüdü…
Burak mıydı yoksa….
Belki de Kutay’dır…..
Olabilir miydi böyle bir şey…
Adı nedir diye sorduğum zaman aldığım cevap hiç beklemediğim bir cevaptı aslında.
ÜSTEĞMEN FURKAN ÇAKAN dedi Rütbeli…..Hayalet timinin Ankara OSTiM sorumlusu….

Haklıydı ve bizim bu dikkatsiz davranışlarımız yüzünden adamın bu şekilde konuşması artık canımı sıkmaya başladı.
Ben kapının dışında bekledim ama seslerini net bir şekilde duyabiliyordum.
ÇALIŞMALARINIZA DEVAM EDEBiLiRSiNiZ…FAKAT UNUTMAYINIZ Ki…TESiS KAPATILACAK VE BURADA BU TiP ÇALIŞMALAR YAPILMAYACAKTIR….
Hulusi fakat çok yaklaştık….insanları kurtarabiliriz dediği zaman…

Akşama doğru yerimden ayrılıp Burak’ın yanına gittim ve beraberce sadece akşamları görebildiğimiz Hulusinin yanına gittik.
Adam kendisi için oluşturulmuş bölmeden dışarı neredeyse hiç çıkamıyor.
Bizi görünce çalışma yaptıkları steril odadan çıktı.
Çalışmanın ne durumda olduğunu sorduk.
Burak “ ANLAT KARDEŞiM ZATEN BiR B.K ANLAMICAZ” dedi.

Can Tekin ben gidiyorum dedi….rütbeli komutan tamam o zaman yanına Ahmet’i ve Burak’ı al ve o şekilde gidin….çok fazla olmanız sıkıntı yaratır….zırhlı personel taşıyıcılardan biriyle hemen yola çıkın…orada canlı kim kalmışsa alın ve gelin….sonrasında helikopterin içine el bombası atarak içindeki cihazları kullanılamaz hale getirin.
dedi..
Burak kapının önünde bekliyordu, Can Tekin planı onada anlattıktan sonra hemen araçlardan birine binerek kaza bölgesine doğru ilerledik.

Hulusi gülerek konuşmaya başladı.
Şimdi size nasıl daha kolay anlarsınız o şekilde anlatıcam diyerek sözlerine başladı.

KONU TARTIŞMAYA KAPALIDIR…BU YÜZDEN ÜSTELEMEYiN LÜTFEN…..HASTALIK HAKKINDA YAPILABiLABiLECEK EN UFAK BiR ŞEY YOK….iNSANLARIN BAŞINA GELEN BiR BELA BU…YAŞADIĞINIZA ŞÜKREDiN VE BU KONUYU BURADA KAPATALIM iSTERSENiZ….ÇALIŞMALARINIZA DEVAM EDiN….AMA FAZLA UMUT BAĞLAMAYIN ARTIK….
Dedi.

Çekmece boştu….son bir haftanın kayıtları arşivde yer almıyordu.
Araştırma binası son bir haftadır kameralar tarafından kayıt altına alınmıyordu yani. Durum iyice karmaşıklaşmaya başlamıştı.
Doğan odadan çıkarak kayıtları tutan bilgisayarın oraya gitti arkasından da ben takip ettim.
Araştırma binasının kamera kayıtlarını tutan DVR CiHAZININ cd bölümü de boştu…
Herhangi bir kayıt görünmüyor burada dedi doğan kayıt yapan hiçbir şey yok burada.
Alt çekmecelerden birinden bir cd çıkarıp yerine taktı ve bundan sonra olanları görebileceğiz dedi ve kamera kayıt odasından çıktık.

Herkes görev yerlerine dağılıp , işlerini yapmaya devam ettiler.
Hulusi akşama kadar tekrar bir final tüpü hazırlayabileceğini söyledi…..yem olarak onu bırakabilirim…eğer böyle bir olay bir daha gerçekleşirse kameradan gidip bakabiliriz…..
Dağıldıktan sonra ben kimselere söylemeden ana depoya giderek dünkü gelen ikinci sevkiyatın içersinde ne olduğunu gözlerimle görmek istedim.
Fakat aynı kamera odasında olduğu gibi numaratör ile şifrelenmiş bir kapı ile karşılaştım…
Aynı şifreyi buraya yazdığım zaman kırmızı değil yeşil ışık yandı ve içeri girebildim.

Doğan gülerek elindeki cihazı panele yerleştirdi ve beklemeye başladı. Cihazın ekranında sayılar sürekli dönüyordu. Bir süre sonra ilk numara sabitlendi
1
Sonra ikinci numarada sabitlendi
4
Beklerken üçüncü numarada sabitlenmişti
5
Ve en son numarada sabitlendiği zaman kırmızı ışık yerini yeşil ışığa bıraktı ve kapı açıldı.
3
Şifre görünmüştü.
1453

eski askerin peşinden gitmiştim ve adam şehrin dışına doğru baya bi ilerledikten sonra siyah renkli garip bir arayaba binip uzaklaştı...
gittiği yerde bildiğim kadarıyla hiçbirşey yok tek başına ne yapıyor acaba ?

babamla yapmamız gereken işlerden dolayı uzun süredir günlük ile ilgilenemedim...
ama bu günlük temize çektiğim sayfalar bunlar...

yazılar burada son buluyor...
diğer yazılar için biraz zamana ihtiyacım var..

Virüs insanlara bulaştığı zaman direk beyni kontrol etmek amacıyla ilerliyor bunun içinde kanımızdan faydalanıyor değil mi ?... fakat dünya üzerinde bütün canlılar hasta olmadı biliyorsunuz…Esenboğa havalimanındaki adam ne demişti….hayvanlara hastalığı bulaştırmayı amaçlıyorlar….ama başarısız oldular….bunun nedeni virüsün insanlardaki kan gruplarına göre programlanmış olması…yani virüs başka kan gruplarında işe yaramıyor…mesela köpeklerde 11 farklı kan grubu var ve bu yüzden virüs hayvanlarda etkisiz…..tedavinin gidişatı da bu yönde….virüse mevcut kanı sanki insan kanı değilde başka bir hayvanın kanı olarak tanıtıyor….yani virüsü kandırıyor…….şimdilik deneylerde başarılı olduk denebilir….ama daha çok test var yapacak….anladınız mı ?

Odada bir sessizlik oluşmuştu, sadece Pilotun telsizden tekrar ederek verdiği bilginin sesi vardı…..
HIZLI BiR ŞEKiLDE YER DEĞiŞTiREN GRUP YÜRÜYENLERDEN OLUŞUYOR…..TEKRAR EDiYORUM GRUP TAMAMI iLE YÜRÜYENLERiN OLUŞTURDUĞU BiR GRUP….

Tamam dedi Kutay….Adamları kendim seçicem bu sefer….
Burak kağıda bakarak devam etti..
ANASINI S.KTiKLERiM BiDE BUNU ÖĞRENDiLER…..KAMYONUN KASASINI KAPATMAK NEDiR LA ?
Bunun içinde şunu yapalım….o taraftaki kuleler varya ordaki silahlı adamlar kalsın….Kamyonların herhangi bir yerinde silah eklentisi falan yok dimi ? diye sordu burak…
Görünüşe göre yok…..dedi Kutay….
Tamam o zaman o kulelerdeki adamlar sabit kalsın yanlarına RPG-7 ve SMAW roketlerinden koy…..bide adamlara söyle kamyonun motoruna nişan alsınlar…kasasına değil…kamyonları durdursak içindekiler kolay hedef olur….
Geriye kalan o silahlı yayalar var ya onların işini de 120MM’LiK HY-1 YiVLi HAVANLAR ile hallederiz…..O taraftaki askerleri uyar silahlarını hazır halde tutsunlar….geriye kalanlar olacaktır mutlaka…kaçmalarına izin vermesinler

Mesela istediğiniz zaman istediğiniz yere gelebilecek zırhlılar…..
Hava unsurları..
Silahlar….
istemediğiniz kadar çok personel….
Buradaki personel nasıl daha iyi hizmet verecekse o şekilde kendini ifade ediyor…
Bölgedeki en büyük yer burası olduğu için karanlık bölgeden gelecek herhangi bir saldırıda eğer burası düşerse onları ANKARA’ya kadar kimse durduramaz…
Ayrıca bu şehirde halen hayatta olan insanlar var…
Onları kurtarmaya çalışıyoruz…
Şehirden sürekli yardım çağrıları alıyoruz...