Yayan olarak gelen toplayıcılar menzile girmiş olmalıydı….
O taraftaki kameraları açtığım zaman ilk düşen havan toplarıyla kaçıştıklarını gördüm.
Yanımdaki asker haritadan bakarak telsizden sürekli havan toplarına koordinat veriyordu. Havan topu ile dağılan toplayıcıların üzerine kulelerdeki askerlerden sürekli ateş ediliyordu.
Sonra bir ara bir sessizlik oldu.
Kamyonlar geliyordu…..
Kameralardan görüyorduk gelenleri , kasaları olduğu gibi kapatılmış AS-950 markalı büyük kamyonlardı bunlar ve iki tanesi kalın duvarlara bir taneside ana kapıya doğru ilerliyordu.

Burak yanıma gelerek bu kamyonlar normal davranmıyor dedi.
Arkama bakarak neden dedim.
Şu ana kadar kasasındaki adamların çıkması gerekiyordu dedi ekranlara bakarak.
Kulelerden birindeki askerlere dürbün ile bakmalarını söyle dedi Burak ekranlardan kamyonları izlerken.
- Kuzey kule… gelen kamyonların kasalarında normal olmayan bir durum saptadınız mı ?
- Kontrol ediyorum……merkez….kamyonların kasalarında….şoförlerin olduğu yerden çıkıp kasalarına giren kablolar görüyorum…..kalın kablolar…

ANASINI S.KiYiM…..KAMYONLAR OLDUĞU GiBi PATLAYICI iLE DOLU…..PATLATIN ÇABUK ŞUNLARI YOKSA AĞZIMIZA S.ÇARLAR…..
Burak eline telsizlerden birini alarak PATLATIN LAN ŞUNLARI iÇiNDE TONLARCA PATLAYICI MADDE VAR diyerek bağırmaya başladı.
Kulelerdeki askerleri ellerindeki roket atarlar ile kamyonlara ateş etmeye ,etrafındaki kulelerden de şoförün olduğu yere ateş edilmeye başlandı.
Kamyonları kameralardan izliyorduk…
Sol duvarlara ilerleyen kamyon tozu dumana katarak çok büyük bir gürültü ile patladı.
Ardından sağ duvarlara doğru ilerleyen kamyon şoförün olduğu yere atılan bir roket ile patlamadan durdu.

Ana kapıya gelen kamyon hızlanmaya başlamıştı.
Kuledeki askerler kamyonun hızlanarak kapıya doğru geldiğini söylüyorlardı sürekli.
Eğer ana kapı hasar alırsa onarmak uzun sürebilirdi…üstelik bu şiddette bir patlama çevresine de büyük oranda zarar verebilirdi…
Kamyon kapıya yaklaşmıştı…
Kulelerden atılan roketler ile kapıya yakın bir mesafede büyük bir patlama ile etkisiz hale getirildi…
Patlama o kadar şiddetliydi ki kapıya nispeten uzak olan haberleşme merkezinde bile ayaklarımızın altındaki toprak titremişti ve o bölgedeki kameraların lensleri tuzla buz olmuştu….

Bölgeden herhangi bir görüntü elde edemiyorduk…
Bora Albay koşarak içeri girdi ve durum nedir diye sordu.
Düşman unsurları etkisiz hale getirdiğimizi…..kamyonları durdurmayı başardığımızı söyledim…..
Eline kâğıtları alarak incelemeye başladı ve sonra şu patlamayan kamyonu da kontrollü bir şekilde patlatın diyerek elindeki kâğıtlarla çıktı.
ADAM HiÇ ÖLÜ VARMI YARALI VARMI NE B.KLAR YEDiNiZ BURDA DiYE SORMADI LAN…dedi Burak.
Adam profesyonel dedim bende kim bilir bu şekilde kaç tane olay geçti başından.
Ortalık sakinleşince bir grup asker Kutay, Burak ve ben kamyonun yanına gittik.

Kutay fazla yaklaşmayın…halen sıcak baksanıza…patlarsa parçalarımızı bulamazlar dedi.
Bende adam haklı dedim gruba bakarak başka bir yol deneyelim….
içerde hazır bulunan bir OSHKOSH HEMTT M977 marka bir kurtarıcı çağırdık.
Kamyonun uzak bir açığına yerleşti , şimdiki sorun çekicideki çekme halatını kamyona kim bağlayacak konusu oldu.
Herkes birbirine baktı , sonra herkes aynı anda Burak’a baktı….
YOK BiRADER….O KADAR UZUN BOYLU DEĞiL…..S.KSEN GiTMEM BEN ORAYA dedi.
O sırada aklıma başka bir kişi geldi.

DOĞAN ÇiFTÇi……
Kader arkadaşım…
Olaylar başladığından beri yanımda olan En baştan beri beni yalnız bırakmayan tek arkadaşım….
Ve şu anda bizi bu durumdan kurtaracak olan tek kişi.
Telsizden Doğan’ın buraya gelmesini istedim. On dakika kadar sonra geldi.
Durumu anlattık ve çekme halatını kamyona bağlamak için bir gönüllü bulamadık dedim.
Ee dedi Burak gitmedimi…Gitmedin mi Burak ?

VALLA BEN GiTMEM DOĞAN….YÜRÜYENLERDEN KURTULDUK….O KADAR ÇATIŞMADAN SAĞ ÇIKTIK…..KARANLIK BÖLGEDEN KUTAYLA YÜRÜYEREK ANKARAYA GELDiK..ÖLMEDiM…HALAT TAKARKEN ÖLÜRSEM BENiM BiLE ZORUMA GiDER….BEN GiTMEM.. KiMi GÖTÜRÜYOSANIZ GÖTÜRÜN..
Tamam dedi doğan bu iş için elimde tam size göre bir fikir var..
Neymiş o dedim.
Gölgeyi göndericez dedi Doğan…Hem bu sayede eğitimde yapmış olur….
O fikir aklına geldiği gibi geri gitsin Doğan dedim….ben kendim giderim Gölgeyi göndermem.

Gölge….
Ankarada yaralı halde bulduğum köpeğim…
Gerçi benim köpeğim diyorumda yola beraber çıktığımız kişilere en az bana bağlı olduğu kadar bağlı….
Orijinal bir ALMAN KURDU…..
Gülerek tamam dedi takılıyorum sadece tabiki gölgeyi göndermicez.
Robot göndericez….
NE ROBOTU LAN dedi Burak..
Göreceksiniz dedi Doğan, telsizinden “şu bizim tamir ettiğimiz robotu getirsenize” dedi.

Bir kamyonet geldi ve kasasından aşağı bir rampa indi.
Kasasından paletli , üzerinde bir çeşit makine bağlı , makinanın ucunda kol benzeri bir cihaz bağlı bir ROBOT indi.
BU NE LA dedi Burak..
Doğan biz buna MERAKLI KÖPEK diyoruz dedi. Aslında kendisi bir iMHA ROBOTU zamanında ASELSAN yapmış adını da KAPLAN koymuşlar, polislerin hizmetine sunulmuş bomba imhalarında kullanılsın diye, sonradan hastalık ortaya çıktığı zaman ASELSAN’ın dağılmasıyla tüm bu makinalar başıboş kalmış… Buraya geldiğimizde bozuktu ve hangara atılmıştı, bizde aldık tamir ettik. Buda ilk görevi bakalım bize nasıl teşekkür edicek.

Doğan elindeki kumanda ile robotu hareket ettirdi ve çekme halatını alarak kamyona doğru gitti.
Hareketlerini aynı zamanda önündeki ekrandan izleyebiliyordu.
Çekme halatını alarak kamyonun kasasına yerleştirmeyi başardı.
Sonra robotu tekrar yanımıza getirdi.
Burak gülerek “ HAS. KTiR YA…ULAN TEKNOLOJiYE BAK BE….BUNUN AYNISINI Bi KERE GÖREVDE GÖRMÜŞTÜM AMA ÜZERiNDE HAFiF MAKiNALI TÜFEK BAĞLIYDI…BUNU YAPABiLDiĞiNi BiLMiYORDUM”

Çekici , patlayıcı olan kamyonu alarak uzak bir yere çektikten sonra geri geldi.
Kamyon çekilirken roketin geldiği yerdeki şoförün yanmış ve parçalanmış cesedi yere düştü.
Yanında duran adamın parçalanmış uzuvları, yere düşüyordu.
Hepimiz korunaklı bir yere gittik.
Burak telsizden keskin nişancı yerindemi diye sordu.
Yerinde dedikleri zaman.. Tamam, nereye ateş edeceğini biliyorsun koçum… Patlat şunu dedi.
Birliğin içinden tek el ateş sesi geldi ve kamyonun olduğu yerden önce parlak bir ışık ve sonrasında çok büyük bir patlama sesi geldi.
Patlamanın yaydığı basınçtan kulaklarımız tıkanmıştı…..
“ ANASINI S.KiYiM… BEYNiM ÇIKTI SANDIM LAN” dedi Burak kafasını tutarken…

Patlatılan kamyonun parçaları bizim olduğumuz yere kadar gelmişti.
Yukardan düşen bir kablo parçasını eline aldı Doğan ve “ bu çok garip” dedi.
Nedenini sorduğumda elindeki kablonun sadece askeri amaçlar için kullanılan kablolardan olduğunu söyledi ve ekledi toplayıcıların elinde bu tip kabloların olmasının imkânı yok.
Ne demek şimdi bu dedim bende Doğana bakıp.
Ya bizim kullandığımız şeyleri bir şekilde elde ediyorlar….yada bu tip malzemeleri bu kişilere veren birileri var dedi.
Hepimiz sustuk…
Olayı anlamaya çalışıyorduk….

Telsizlerimizden geri dönmemiz için talimat verildi ve aklımızdaki sorularla birliğe geri döndük.
Haberleşme odasından girdiğim zaman beni çok yakından tanıdığım ama beni bugünlerde çok ihmal eden bir arkadaşımla karşılaştım, beni görünce hemen sarılmak istedi ama dur bakalım orada, hiç görüşemiyoruz diyerek tersledim. Bakışları üzgün olduğunu gösteriyordu.
Valla hiç öyle bakma…arada bi uğruyodun artık o da yok dedim….
Naptın bakalım bugün dedim o gün yaptıklarını anlatmaya başladı.
Tamamen onu dinliyordum….
Sonra kafasını dizime koyunca dayanamadım…..

Gel buraya koca dana diyerek kucakladım ve sevdim…..
Gölge eğitimlerinden dolayı fazla yanıma gelemiyordu ama her geçen gün daha farklı şeyler öğreniyordu.
Kafasını okşadım ve uzun uzun ilgilendim onunla.
Yanımda en sevdiği topu vardı ve onu aldığı zaman dünyalar onun oluyordu.
Bak bakalım benim elimde ne var dedim ve topu gösterdim.
Çıldırdı….

Sevinçten ne yapacağını şaşırdı….
Topu ona vermemle köşesine çekilmesi bir oldu , oynarken kafasını yere koydu ve uyudu. Çok yordukları belli oluyor ama bu dünyada hayatta kalması için bizim olduğu kadar onunda eğitim alması lazım.
Kutay elinde bir kağıtla geldi yanıma.
Ahmet dedi şunu bi incelermisin ?
Kağıda baktığım zaman uçaktan çekilmiş bir termal görüntü çıktısı olduğunu gördüm. Kağıdın üzerinde etrafında kırmızı yuvarlaklar çizilmiş beyaz dikdörtgenler vardı.
Nedir bu dedi Kutay’a bakarak.
Görünüşe göre bu kırmızı ile çizilmiş şeyler zırhlı araçlar….

Ee dedim. Bunda garip olan neler var.
Bu görüntüler KARANLIK BÖLGENiN SINIRINDA ÇEKiLDi. PiLOTUN DEDiĞiNE GÖRE YÜRÜYENLER ETRAFINI SARMIŞ VE TANKLAR ONLARI YOK ETMiŞ…
Kâğıda bakarak konuşuyordum halen. Karanlık bölgede tankların ne işi var?
Bilmiyorum dedi Kutay…..
Kağıt şu an elimde ve gölge benim yatağımda uyuyor….
Akşama doğru geldiğimiz zaman Lojmanda karşılaştığımız Sena ile Gölge baya bi oynadılar.
Şu ana kadar gölgenin içinde bitmeyen bir enerji olduğunu düşünürdüm ama çok feci yanlışmışım..
Küçük bir çocuğun enerjisi inanın daha fazla.
En son gölge kum havuzunda yatmak zorunda kaldı yorgunluktan üstelik sena hala başında oynamak istiyordu.
Birazdan bizimkilerin yanına gideceğim...
Akşamları dışında görüşemiyoruz pek fazla….

babamla yapmamız gereken işlerden dolayı uzun süredir günlük ile ilgilenemedim...
ama bu günlük temize çektiğim sayfalar bunlar...

last of us amk inanmayın.

Up Up Up