Furkan geldi yanıma, komutan bizi çağırıyor dedi hadi yanına gidelim.
Rütbeli komutanın odasına gittik, kapıyı çaldıktan sonra içeri girdik.
Biz daha konuşmaya başlamadan önce komutan konuşmaya başladı….
Az önce sivastaki radarla bağlantıya geçtim…sizin için gelen personeli taşıyan helikopter şu anda Erzurum hava sahasında beş dakikaya kadar burada olurlar….sizi direk bu adamlar ile görüştürmeyeceğim….bunu şahsi anlamayın lütfen…burası sıkıntılı bir birlik…100 Km ötemizde karanlık bölge sınırları var ve oradan gelecek tehditleri karşılayamazsak eğer vay halimize…bu adamların ne durumda olduklarını bilmediğimizden sizi direk görüştürmeyeceğim….iniş pistini gören uzak bir yerden göreceksiniz ve sürekli bağlantı halinde kalacağız….eğer tanıyorsanız ne ala…tanımıyorsanız adamları alıkoyacağız…bu konuda anlaştık mı ?

Furkan ve ben anlaştık komutanım dedik.
Furkan komutanım bu kişiler hakkında en ufak bir bilgi paylaşımı bile yok mu diye sordu.
Komutanda maalesef bu konuda hiçbir bilgi paylaşılmadı. Elimizdeki tek bilgi sadece ve sadece sizinle görüşecekleri…..başkada bir bilgimiz yok….sizinde siciliniz biraz karışık olduğu için gelen kişilerin pek iyi niyetli olduklarını sanmıyorum açıkçası….sizede, buraya da zarar verebilirler….bunu göze alamam…
Bunları konuşurken kapı çalındı ve bir asker.
Komutanım helikopter inişe geçti…

Tamam siz etrafına silahlı adamlar yerleştirin ve gözlerinizi açık tutun bizde birazdan geliyoruz dedi.
Emredersiniz diyerek çıktı adam…
Hadi dedi komutan sizi yerinize yerleştirelim artık….
Dışarı çıktığımızda COUGAR tipi helikopter tepemizde yavaş yavaş ilerliyordu.
Bizi pisti gören uzak bir yere yerleştiren komutanımız elimize MOTOROLA marka bir telsiz verdi ve eğer adamları tanımıyorsanız yada tanıyıpta güvenmediğiniz kişilerse hemen bağlantıya geçin ve haber verin ona göre hareket edelim diyerek helikopterin yanına doğru ilerledi.
Helikopter etraftaki tozu kaldırarak inmeye başlamıştı.

Etrafındaki askerler silahlarının kurma kollarını çekerek herhangi bir harekete karşı hazır bir şekilde beklemeye başladılar…
Gelecek adamlar her kimse hayatları ağzımızdan çıkacak birkaç harfe bakıyordu.
Helikopter indiği zaman yanımıza ne almayı unuttuğumuzu Furkan söyledi.
Dürbün……
Helikopterden inenleri nasıl teyit edecektik?
Telsizden adamları tanımlamalarını isteyemezdik zira…..
Furkan helikopterin yakınında kalalım o zaman hem güvende kalırız hem de kim olduklarını görmüş oluruz dedi.

Mantıklı gelmişti zaten bir gün zaten ölecektik ve bizim ölümümüzden kimse rahatsız olmazdı….
Yerimizi terk ederek helikoptere doğru yürümeye başladık.
Helikopterin kapıları önce açılmadı.
Pilot’un motoru durdurmasıyla pervaneler yavaşlamaya ve etrafındaki toz bulutunu dinmeye başladı.
Komutan arkasını döndüğü zaman bizi gördü ve
Burada ne işiniz var….gitsenize…..bu çok tehlikeli olabilir….dedi

Furkan’da komutana bakarak göremiyoruz….bu yüzden yaklaşmaya karar verdik demesiyle
Peki, o zaman arka taraflarda durun bari diyerek elindeki telsizden bir şeyler söyledi.
O zamana kadar helikopterin kapıları açıldı, görevli askerlerden birisi çıkarak etrafı kontrol etmeye başladı fakat içerdekilerin kim oldukları halen seçilmiyordu.
Daha sonra helikopterin içinden büyük büyük çantalar attılar.
Sonra kapıları açan asker helikopterin içinden silahları aldı ve başka bir yere koydu.

Furkan ellerini gözüne siper ederek içerdekilerin kim olduklarını çıkarmaya çalışıyordu.
Açılan kapılardan dikkatli bir şekilde 3 büyük kutu çıkartıldı ve dikkatlice yere konuldu.
Artık helikopterin pervaneleri durmuş ve ortalığı bir sessizlik kaplamıştı.
Sadece helikopter ekibindeki askerlerin birbirleri ile konuşma sesleri geliyordu kulaklarımıza.
Aynı anda aracın etrafındaki silahlı askerlerden dolayı sürekli etrafa bakınıyorlardı.
ilk çıkan kişi arkası dönük bir biçimde inmişti helikopterden…..
Ellerini kulağındaki kulaklıklara zütürdü ve

“ ANASINI S.KiCEM BU KULAKLIĞINDA ARTIK YEMiN EDiYORUM…..GÜYA SESi AZALTMASI iÇiN TAKTIK S.KTiMiN ŞEYiNi……KULAKLARIMIN .MINI S.KTi OR.SPU ÇOCUĞU” diyerek kulağından çıkartıp helikopterin içine bıraktı.
Ardından çıkan kişi “ Sana dediğim gibi taksan hiçbir şey olmayacaktı ama gittin gene bildiğini yaptın” dedi.
Çıkanları gördüğümüz zaman Furkan’la gülümsüyorduk.
inenler BURAK iLE KUTAY’DI…….

Burak bize bakarak “ NE BAKIYOSUNUZ LA AĞZINA S.ÇTIKLARIM GELiP YARDIM ETSENiZE “ dedi gülerek.
Komutan önce Burak’la Kutay’a baktı sonra bize baktı….
Komutanım bu kişileri tanıyoruz….normal davranabilirsiniz dedi Furkan
Komutanda gülerek tamam o zaman diyerek askerleri geri çekti ve yardım etmelerini söyledi.
Hızlı adımlarla helikoptere doğru ilerledik.
Sonra helikopterin içinde birkaç kişi daha olduğunu farkettik.

Kutay helikopterin içine bakarak “ hadi kızım “ diyerek helikopterin içine baktı.
Burak’a bakarak gene utandı heralde…..sen alsana…senin sözünü dinliyor dedi.
Burak helikopterin içine bakarak “ LEYDi HADi GEL KIZIM “ dediği zaman kucağına bir SiBiRYA KURDU atladı…
Beraberlerinde birde köpekleri vardı….
Doğan elindeki tornavida ile içerde bir şeyler yapıyordu “ hemen geliyorum şu vidayı sıkıyım işim bitiyor “ dedi.

Hemen onun yanında Hulusi vardı ve elindeki baltası ile sessiz bir şekilde bana bakıyordu.
Hulusi iyimisin dedi Furkan.
KORKTU dedi Burak…. AYAĞA DA KALKAMIYOR….SANIRIM ALTINA S.ÇTI KORKUDAN dedi.
Kutay bana bakarak Gölge nerede diye sordu.
Merak etme şu an çok emniyetli bi yerde muhtemelen PlayStation izliyordur dedim.

PlayStation mu diye sordu Kutay.
Evet dedim…uzun hikaye anlatıcam….
Hulusi nihayet inebilmişti ve indiği zaman ağzından çıkan ilk cümle SOĞUK olmuştu…. BURASI ÇOK SOĞUK
Erzurum’a hoş geldiniz dedi komutan….
Oradaki askerler ile beraber çantaları alarak onların kalacağı yere doğru yola çıktık.
Bizden sonra helikopter hemen havalanarak ayrıldı.

isterseniz hepinize birer ev verebiliriz dedi komutan.
Teşekkür ederiz dedi Hulusi bize tek bir ev verirseniz memnun oluruz.
Nasıl isterseniz dedi Komutan ve sizi bu binadaki ilk kata yerleştirelim o zaman dedi.
Eşyalarını eve yerleştirdik….
Soğukmuş burası dedi Doğan.
Evet dedim bende burada soğuklar erken başlıyor ANKARA gibi değil.
Hepsiyle ayrı ayrı tekrar sarıldık….

Hepsini de çok özlediğimi fark ettim.
Burada bir CAN TEKiN varmış dedi Burak..
Evet dedim bir tane Can Tekin var….ama söyleyim sen bile onun yanında mantıklı kalırsın burak.
Yok artık dedi Kutay….Burak’tan daha deli birisimi var burada.
Evet dedi Furkan…adam göreve sadece iki tane tabanca ile çıkıyor…birde CrossBow…başkada bişi yok..
Çok merak ettim doğrusu dedi Burak….
Görüceksiniz dedim bende dinlenin biraz hadi…
Akşama doğru tekrar geliriz biz…

Rez abi devam

Bizde kendi odalarımıza geçmek için ayrıldık.
içeri girdiğimizde Burkay kitap okuyor.
Tolga Gölge ile PlayStation oynuyor.
Can Tekin ise odada yoktu.
Hemen yataklara girip uyumaya başladık Furkanla…
Dün geceden beri içinde olduğumuz stres zaten uyutmamıştı….
Birde bizimkilerin gelmesi ile oluşan rahatlama ile yattığımız gibi uyumuşuz.
Saat beş gibi tekrar uyandık.

Bu sefer odada Can Tekinde vardı.
Odadakilere durumu anlattık ve odadan çıkıp bizimkilerin olduğu eve doğru yola çıktık.
Geldiğimizde onlarında dinlendiğini gördük.
Daha kapıdan girdiğimiz anda Gölge ve Leydi kaynaşmaya başladılar bile.
AHMET ÇEK ŞUNU dedi Burak…..BiZiM ORADA HOŞ KARŞILANMAZ BÖYLE DURUMLAR ÖNCE Bi SÖZ YAPARIZ SONRADA NE B.K YiYOLARSA YESiNLER diyerek Gölgeyi sevmeye başladı.
Sonra Kutay eğildi ve Gölgeyi sevmeye başladı.

Gölge ne yapacağını şaşırmış gibiydi, uzun süredir diğerlerini görmediğinden birden karşılarına çıkınca eli ayağı birbirine girmişti sevinçten.
Erzurum’daki Grup, eski grup ile tanışmaya başlamıştı.
En iyi anlaşanlarda Can Tekin ile Burak’tı….
Hulusi kulağıma yaklaşıp
Hacı hacıyı Mekke’de, deli deliyi dakkada bulur dedikleri işte bu diyerek güldü.
Oturduk konuşmaya başladık.

Ee dedin neler yaptınız anlatın bakalım….burada ne iş var hepinizin….neden geldiniz ?
Biliyorsun biz Burak’la Tunceli’deydik diyerek söze başladı Kutay.

Orası buralara nazaran daha sakin….zaten hayalet timi mensubu olduğumuzu duydukları zaman direk görevlere gönderdiler bizi….o bölgeye gönderilen askerler daha ziyade sahada kendilerini kanıtlamış askerler….karanlık bölgenin hemen yanındaydık….ama oradaki yürüyenler hiç mantıklı davranmıyorlardı….o koşabilenleri hatırlıyorsunuz değil mi ? …..aynı sahneyi defalarca yaşadık…bazıları koşabilirken birisi attığımız el bombasından kayanın arkasına kaçarak kurtulmuştu…anlayacağınız karanlık bölgede her ne yapılıyorsa halen devam ediyor ve işin kötüsü sanırım daha farklı şeylerde deneniyor…
Evet dedi Burak devam ederek…….