/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 451.
    +3
    “ bu tip cihazlar gönderilen sinyallerin geri dönmesi esasına göre çalışır….yani radar sinyal gönderir ve sinyal hani cisme çarparsa geri döner ve radarda uzaklığı bu şekilde belli olur…az önce Furkan’ın bahsettiği kuş örneği bununla alakalıydı….kuşlar göç edecekleri zaman birbirlerine çok yakın uçarlar ve radarda bu şekilde bir iz bırakırlar…radardaki bu kadar büyük iz bırakmasını şimdilik buna bağlıyoruz. Önceden havada bu şekilde çok fazla uçak olurdu ve sürekli olarak etraftaki taşıtlarla irtibat halinde kalınırdı…bildiğiniz gibi hastalık dünyada o kadar çok bölgeyi etkiledi ki….havada taşıtların olmasına uzun süredir alışık değildik…zaten hava radarımızda çalışmasına rağmen etrafta bizim araçlarımızdan başka araçlarıda saptayamadığından sadece operasyonları yönetebiliyorduk….fakat dünden beri avrupanın kıyı şeridinden gelen bu sinyalleri izlemeye başladık….önceleri sinyal çok zayıftı…bizde fazla üzerinde durmadık….cihazın aklı karıştı diye düşündük…defalarca kapatıp açtık ama sonuç aynıydı…bir uçağa ait olamayacak kadar büyük bir iz radar ekranımıza yapışıp kalmıştı…..izlemeye devam ettik..son 20 senedir bu çeşit bir harekete alışık olmadığımız için sizinkilerin gelmesini bekledik….nihayetinde eskiden asker kişilerdi ve mutlaka görmüşlerdir buna benzer bir şey diye düşündük…ama onlarda radarda bu kadar büyük bir izin uçan bir taşıt olmayacağı konusunda bilgi verdiler bize…yolcu uçakları bile bu kadar büyük bir iz bırakmazdı radarda onlara göre…kaldı ki en son yolcu uçağı izi radarda 20 sene önce kaydedilmiş….oda Karadeniz’e çakılmış…ondan sonrası yok kayıtlarda….şimdide bu izle karşı karşıyayız…..özellikle korkumuz şu yönde ki….yürüyenlerin artık koşabildiğini ve duyarak görebildiğini hesaba katarsak….uçabilen yürüyenler….yani çok uzak bir ihtimal ama bilemiyorum….sıkıntı çıkarabilirler…yani uçak savar sistemlerimiz onlara karşı koyabilir…en nihayetinde bir zamanlar canlı olan organizmaların ölmüş halleri bunlar…yani halen kırılganlar…ama uçabilmeleri…sanmıyorum ama…etrafınıza bir bakın çocuklar…imkansız dediğimiz her şeyin teker teker gerçeğe dönüşmesini izliyoruz….30 sene önce insanların öldükten sonra tekrar yürüyebildiklerini söyleseniz sizi akıl hastanesine kapatırlardı…şimdi daha kötüsü ne olabilir diye düşünüyoruz….”
    Yanımıza Ahmet geldi ve durumu sordu…
    Tümünü Göster
    ···
  2. 452.
    +3
    “ halen değişen bir şey yok…sinyal Almanya üzerinde duruyor….Alm……bir dakika…..bir dakika…..sinyal hareket etmeye başladı….sinyal hareket etmeye başladı Ahmet…”
    Görüyorum dedi Ahmet…” değişkenler hakkında bana bilgi verin….bu iş normal olmamaya başladı…ben Doğan’ın yanında olucam…cihazın bi yerinde hata yada sorun varmı diye bakıyoruz…ararsanız orada olucam”
    Tamam dedi ekranın başındaki adam….
    “ gördüğünüz gibi gençler durum hiç alışılmış bir durum değil…..”
    Evet dedi Deniz….” Yani biz bu durumlar ile hiç karşılaşmadık ama uçabilen bir tehdit karşısında bizi çok zorlayacak başka bir düşman elde etmiş olabiliriz….bu durumda çok zorlayıcı olur.”
    “Çok haklısınız…..gençler….bakın sinyal Almanya dışına doğru çıkıyor….ve eğer koordinatları doğruysa…gittiği yer…..tam olarak…PARiS….CiSiM FRANSA…PARiSE DOĞRU iLERLiYOR….Ahmet’e durum hakkında bilgi verin…haberleri olsun…”
    Ben giderim diyerek radarın yolunu tuttum…
    ···
  3. 453.
    +4
    Vardığım zaman Doğan ve beraberinde 4 kişinin elektrik devreleri ile ilgilendiğini Ahmet’inde onlara yardım ettiğini gördüm…
    “ bu cihaz sapasağlam” dedi Doğan….” O şey herneyse…gerçekten orada olmalı…sen neden geldin Pusat ?... bir durummu var “ dedi.
    “ cisim Almanya dışına çıkarak doğruca Paris’e doğru ilerliyor…bu şekilde söylememi istediler…” dedim.
    “ hadi ya “ dedi Ahmet….”korktuğum buydu….cisim bilinçli bir şekilde hareket ediyor olmalı….başka bir şey aklıma gelmiyor….bu denli büyük bir şeyin radarda işi olmamalı aslında”
    Sonra beni takip ederek yeniden haberleşme merkezine geldiler…
    ···
  4. 454.
    +3
    Ahmet ekranın başındaki adama “ hareket etmiş…Paris’e gidiyormuş “ dedi.
    Evet dedi adam….Paris’e doğru bir hareket tespit ettik…uydular çalışsa…ve uçağın kod adını bilsek irtibata geçebilirdik ama ne uydu ve nede roleler çalışıyor…”
    “Evet” dedi Ahmet…” şu anda resmen kör durumdayız….gözümüzün önündekini göremiyoruz….”
    “Evet…..tam dediğiniz gibi gözümüzün önünü göremiyoruz….”
    “Beni bilgilendirin…..Pusat…Deniz siz buradan ayrılmayın….bi durum olduğunda bizi haberdar edin….”
    Tamam dedi Deniz “burada kalıcaz…sizi bilgilendiririz…”
    Yaklaşık 4 saat kaldık orada ve sürekli olarak sinyali izliyorduk….
    Ekranın başındaki adamda bir süre izlemeye devam etti sonrasında izleme işini bize bırakarak başka işlerle ilgilenmeye başladı.
    ···
  5. 455.
    +4
    Aynı ekrandan birde küçük olanı hemen bir masanın üzerinde duruyordu. Elimize silinince geçen keçeli kalemlerden verdi ve bir önceki görüldüğü yeri işaretleyerek bir sonraki yer ile arasındaki mesafeyi ölçmemizi söyledi…genelde bu iki nokta arasındaki mesafe aynı olmalıydı….eğer aynı sayılardan farklı bir sayı çıkarsa…bu cismin hızının çoğaldığı anldıbına geliyordu….fakat dediği gibi olmadı ve her mesafe aynı olduğu için bize verilen görevi tam anlamıyla yerine getirmeye devam ettik….
    TA Ki UÇAK PARiS’iN ÜZERiNDE DURMAYIP YOLUNA DEVAM EDENE KADAR….
    Bunu ekranı izleyen adama ilettiğimiz zaman bu durumu hemen Ahmet ve Doğan’a haber vermemizi söylediler….
    Ahmet ve Doğan diğer ihtiyarların yanında bu konu hakkında konuşuyorlardı…
    Cismin Paris üzerinde durmadığını ve yoluna devam ettiğini söyledim…sadece Ahmet kalkarajk bizimle beraber geldi….
    Fakat bu sefer ekranın başındaki adam çok fazla panik yaparak ekranın üzerinde bir çok noktalama yapmıştı.
    “Ne oluyor…nedir bu panik….” Dedi Ahmet…
    Adam ekrandan gözünü almadan….
    ···
  6. 456.
    +4
    “ az önce cisim…Paris’i pas geçti….durmadı yani Paris’te….koordinatlarına ulaştık…cisimden aynı zamanda koordinatlarını yayan bir sinyal keşfettik….etrafına sürekli olarak bir sonraki duraklarını içeren bir sinyal gönderiyor….ve duraklarından birisinin kod ismi ESB….ESB KODUNU ARAŞTIRDIM….ESENBOĞA HAVALiMANININ HAVALiMANI KODU….CiSiM DOĞRUCA ESENBOĞA HAVALiMANINA GiDiYOR…..”
    Ahmet bunu duyduğu zaman gözleri açıldı…..
    Çocuklar beni takip edin diyerek bizi aldığı gibi ihtyarların yanına zütürdü…giderken GÖLGE TiMi’nide aldık yanımıza…
    ihtiyarların yanına gittiğimizde Ahmet, Burak’a bakarak….
    “Devran’ı hatırladın mı ?” dedi
    “Evet” dedi Burak….”Devran’ı ve Talha’yı hatırladım….ne oldu ki…”
    “Yeniden Esenboğa’ya dönüyoruz….” dedi Ahmet bu sefer.
    ···
  7. 457.
    +4
    “ sabahtan beri izlediğimiz cisimden koordinatlarını yayan bir sinyal keşfetmiş haberleşmedekiler….cismin uğrayacağı yerlerden biriside ESENBOĞA HAVALiMANI…..fakat en son oraya gitmemizin üzerinden 20 sene geçti….ne halde bilmiyoruz…Devranlar hayatta olabilir….hayatta olmayabilir….nası bilgi sahibi olucaz bilmiyorum…..”
    Deniz ortaya konuşarak..
    “ BlackHawk helikopteri belki durum için çok kalabilir….ve fark edilebilir….ama LiTTLEBiRD helikopterleri gördüğüm kadarıyla çok hızlı helikopterler…bölgeye gönderirseniz…çok fazla fark edilmeden saha hakkında gözlem yapabilirsiniz…”
    Çocuk haklı olabilir dedi Can Tekin…UH-60 hemen fark edilebilir…ama daha küçük bir helikopteri fark etmeleri uzun sürecektir…bize o zamana kadar en azından bölge hakkında gözlemlerimizi yaparız…”
    Gerekli yerlerle konuşulduktan yaklaşık yirmi dakika sonra bir LiTTLEBiRD helikopteri pistte hazır bir şekilde bekliyordu….
    - Merkez ben gözcü 4….
    - Devam edin gözcü 4…
    - Bütün sistemler hazır….kalkışa hazırım…
    - Anlaşıldı gözcü 4 kalkış için izin verildi….
    Helikopterin kalkışının ardından haberleşme merkezinde, helikopterin üzerindeki kamera vasıtasıyla elde edilen görüntüleri canlı olarak izlemek için gittik…
    Araç terkedilmiş şehrin üzerinde uçuşunu yaptığı sırada Hulusi ekrana yaklaşarak yarısı yıkılmış ve geri kalan kısmı yanarak siyahlaşmış bir binayı göstererek “ DEVRANA AiT OLAN BiNA BURASIYDI…GÖRÜNEN O Ki 20 SENEDE BiNA AYAKTA KALAMAMIŞ….UMARIM ONLAR iYiDiRLER..” dedi….
    ···
  8. 458.
    +4
    Devran’ın yada Talha’nın kim olduğu hakkında hiçbir bilgim yoktu….ama binaya varana kadar tanıdıklarına göre önemli birileri diye düşündüm..
    Helikopter 15 dakika sonra terkedilmiş havalimanına vardığı zaman….yer yer yürüyenlerle dolu olduğunu gördük…bu bir yönden iyi bir şeydi çünkü bölgede yürüyenlerin serbestçe gezmeleri, toplayıcıların olmadığı anldıbına geliyordu…sağlam bir grup giderse orayı temizlemeyi başarabilirdi yani.
    Furkan’da aynen benim gibi düşünmüş olacak ki Burak ve Kutay’a bakarak “ Devrem ben Tolga’yı alarak Gölge Timi ile birlikte oraya gider bölgeyi güvene alabilirim….” Dedi.
    Burak “ olmaz devrem bende sizinle gelirim “ dedikten sonra
    “ hayır devrem sen burada kal….miğferlere kamera yerleştiririz….sizde buradan bize nereye gitmemiz gerektiğini anlatırsınız..” diyerek karşılık verdi…
    Plan mantıklı görülmüştü ve işlemeye alınmaya başlandı…
    Hemen cephaneliğe giderek ekipmanlarımızı giydik ve silahlarımızı aldık…
    Dışarı çıkmadan önce Doğan hepimizin miğferlerine birer tane kamera tertibatı yerleştirdi…bu sayede orada neler olduğunu anlık olarak merkeze iletebilecektik…buradakilerde hem cisim hakkında bilgi verecek ve hem de bizim orada neler yapmamız gerektiğini anlatacaklardı…
    Hazırlıklarımız bittikten sonra bizi dışarda bekleyen UH-60 BLACKHAWK helikopterine doğru ilerledik…
    ···
  9. 459.
    +4
    Helikopter bizi aldıktan sonra hemen havalandı…
    Yolculuk yaklaşık 40 dakika civarında sürdü.
    Önce havalimanının çevresinde etrafı görmemiz için iki tur attı pilot sonra Burak “ devrem….şu açıklık alandaki boşluğa inişinizi gerçekleştirin….cisim birkaç saat sonra orada olacak….o zamana kadar etrafı temizlemeye çalışın…” Dedikten sonra helikopter Furkan’ın tarif ettiği yere doğru inişe geçti….
    Tekerler yere dokunduğu zaman bizde helikopterden inerek önce etrafı güvene aldık ve sonra Furkan hepimizi etrafına topladıktan sonra…
    ···
  10. 460.
    +3
    “ Bulunduğumuz bölge ESENBOĞA havalimanı….yada önceden ismi bu şekildeydi….cismin buraya gelmesi yaklaşık 2 yada iki buçuk saat sürecektir…ne ile karşı karşıya olduğumuzu bilmiyoruz…bu yüzden olabilecek her türlü duruma karşı hazırlıklı olmalıyız….ben burada Tolga ile kalıp sizi uzaktan koruyacağız….siz binanın içine girmeden önce etrafı iyice temizlemeliyiz…bina en son iş yani…binaya girmeden önce bizi bekleyeceksiniz ve içeri beraberce gireceğiz çünkü içerde, dışardakinden daha fazla tehdit unsuru olabilir….sonra hep beraber Kuleye çıkarak cismi beklemeye başlicaz….sonra ne yapacağımıza o zaman karar veririz….anlaşıldımı ?”
    Tamam dedi Taner… Sanırım hepimiz anladık…
    Grup olarak açıklık araziden dikenli tellerle ayrılmış havalimanı arazisine doğru ilerlemeye başladık.
    Tellerin hemen önünde iki tane yürüyen bizi görmüştü. Mert kafalarına tek kurşun saplayarak beyinlerini yere dağıttı….
    Tellerin arkasında 3 taneside yere düşen ötekileri gördüğü zaman bağırarak tellere vurmaya başladılar…
    Telleri yıkacakları sırada kafamızın üzerinden şaklayan kırbaç gibi bir ses sonrasında suratlarında kanlı bir delik sonrasında yere yığıldılar…
    Telleri nasıl aşıcaz diye sordu Mert…
    ···
  11. 461.
    +3
    Hiç sorun olmaz dedi Akrep ve ellerindeki devasa karambitlerle tellere vurarak parçalanmalarını sağladı.
    Artık havalimanı sınırları içindeydik….
    ilerde 2 tane yürüyen sallanarak ilerliyorlardı….bir taneside belinden altı olmayacak şekilde yerde sürüklenmeye çalışıyordu….
    Deniz nişan alarak ikisini indirdi….Akrepte yerde sürüklenen yürüyenin başına gelerek kafasını kopardı…
    Etrafta çok fazla yürüyen yoktu ama dağılarak temizlemek en iyisiydi…..
    “Dağılalım bu sayede daha fazlasını saf dışı bırakırız….ama birbirimizden fazla uzaklaşmayalım yoksa irtibatımız kesilir….” Dedi Taner…
    Dediği gibi yaparak büyük alanda birbirimizden fazla uzaklaşmadan yürüyenleri ortadan kaldırmaya başladık….
    Basit gibi görünen bu iş aslında çok yorucuydu çünkü tek mermide yere serilmeyen bazı yürüyenler işi zora sokabiliyordu….
    Açıklık alanın temizlenme işi bittikten sonra iş binanın içine girmeye kalmıştı….
    Furkan’la bağlantıya geçerek gelmelerini sağladık….
    Temkinli bir şekilde gelmelerini sağladıktan sonra terk edilmiş binanın kapılarını iki tarafında hazır Tolga ve Furkan arkalarında biz olacak şekilde hazır beklemeye başladık…
    ···
  12. 462.
    +4
    içeri girdiğimiz gibi çok kalabalık bir yürüyen grubu ile karşılaştık…..
    Tolga “boyunlarına ve yukarısına doğru nişan alın diyerek bağırıyordu….”
    Onun dediği gibi yaparak en azından fazla mermi harcamadan etkisiz hale gelmelerini sağladık….
    Uzun süredir burada oldukları için vücutları iyice çürümüş olan yürüyenlerin tek mermide uzuvları kolay bir şekilde parçalanıyordu…
    Bina içerisinde temizledikten sonra Furkan Burak’a telsizle bağlanıp ne yapmamız gerektiğini sordu…
    - Burak ben Furkan…şimdi ne yapıyoruz devrem ?
    - Devrem burası çok büyük bir havalimanı…..içerisini tertemiz yapmanız için çok zaman harcamanız gerekicek….cisim ile aramızda çok kaz bir mesafe kaldı….yaklaşık 1 buçuk saat sonra orada olmasını bekliyoruz….dışarı çıkarak kuleye doğru ilerleyin ve içeri girin….beklemeye başlayın….durum hakkında bilgi vericem size.
    - Anlaşıldı devrem…
    ···
  13. 463.
    +5
    Ana kapılardan dışarı öylece çıkmak imkansızdı….bunu yerine camları kırarak o şekilde çıkmayı denedik…bunun için ne yapmamız gerekir diye düşünürken Deniz yerdeki sandalyelerden birini Taner ile tutarak cama doğru çarparak kırılmasını sağladı…
    Kule pistin içindeydi….
    Yarısı yanmış uçaklar…..
    Terkedilmiş araçlar….
    içi açılarak oraya buraya atılmış bavullar….
    Yerdeki cesetler…
    Ve onları yiyen fareler…
    Terkedilmiş uçakların arasında Kuleye doğru ilerledik…
    işin ızdırap kısmı kulenin kapısında başlıyordu çünkü asansör bozuktu…..
    Merdivenler ile çıkmamız gerekiyordu…
    O kadar ağırlığın altında neredeyse 20 kat merdiven çıktık…
    Kulenin tepesine vardığımız zaman resmen b.kumuz çıkmıştı…..
    içeri girmemizi sağlayacak olan kapı kapalıydı ve kilitlenmişti…nasıl girebiliriz diye düşünürken bu sefer Furkan ve Tolga aynı anda kapıya tekme atarak açılmasını sağladılar…
    içerisi sanki dün terk edilmiş gibiydi tek ekgib çok sessizdi…
    ···
  14. 464.
    +4
    Elektrik yoktu çünkü….
    - Burak ben Furkan….
    - Devam et devrem….
    - Kuleye çıkmayı başardık….fakat elektrik yok….
    - Devrem bu gibi yerlerde mutlaka yedek bir elektrik devresi vardır…oralarda olmalı…
    - Anlaşıldı devrem…birazdan tekrar bağlantı kurarım
    - Anlaşıldı.
    “Gençler”…dedi Furkan…”buralarda yedek bir devre bulmamız gerekiyor…burasını harekete geçirecek bir şeyler olmalı“ dedi.
    ···
  15. 465.
    +4
    Ve aramaya başladık….
    Gelirken tepede bir güneş paneli görmüştüm dedi Oğuz….onu harekete geçirecek bir şeyler vardır heralde…
    Sanırım buldum dedi ipek….üzerinde güneş paneli olan bir şartel inik konumdaydı….
    Tolga şartelin yanına giderek eline hemen yanındaki plastik bir parçayı aldı ve yuları kaldırdı….
    Her yerden sesler gelmeye başlamıştı….
    Her yerden ışıklar yanıyor ve sesler geliyordu….
    Bu seslerin arasındaki bir ses ötekilerden kendini ayırıyordu….
    “ SES KAYIT iŞLEMi BAŞARILI”
    Tolga cihazın yanına giderek oynatma düğmesine bastı….
    Cihazın içinden önce anlamsız sesler gelmeye başladı sonra bir sessizlik oluştu…..
    ···
  16. 466.
    +5
    - Kule burası TK 1927 sefer sayılı istanbul- Moskova uçağı duyabiliyormusunuz…
    - Devam edin duyabiliyoruz…..
    - Uçağımızın içinde bir kişi rahatsızlandı….acil iniş izni istiyoruz….
    - Anlaşıldı inişinizi 3 numaralı pistten acil olarak yapabilirsiniz…..
    “ bu mesaj onların Türkiye’ye geldiğini sandığımız uçuşla alakalı….o rahatsızlanan kişi içerde krizlere girerek ona yardım etmeye çalışan 4 kişiye hastalığı bulaştırdı….hasta olan kişi bir önceki uçuşunda Ortadoğu uçuşlarından birine katılmış. Buradan da Rusya’ya gidecekmiş….hastalık bu şekilde Ankara’da yayılmaya başladı…ben bu kulenin sorumlusuyum…her şey kontrolden çıktığı zaman burayı boşalttık. Bunları dinlemeyi başardıysanız…yaşıyorsunuz demektir…tarihlerimiz 2015 yılını gösteriyor…hastalığın Türkiye’de yayılmasını önleyemedik….ama çok çalıştık….inanın bize çok çalıştık…sanki bunun böyle olmasını isteyen kişiler varmış gibiydi….hastalığı önlemek için gelen askeri yetkililer buraya geldiğinde çoktan yüzlerce kişide hastalık vardı….çok özür dilerim…..çok özür dilerim”
    Ses kaydının sonunda bir el ateş sesi geliyordu….
    “ adam intihar etmiş “ dedi Tolga kapının hemen yanındaki kurşun deliğini göstererek…
    ···
  17. 467.
    +3
    Sonrasında Burak tekrar telsizden konuşmaya başladı….
    - Devrem cisim size doğru yaklaşıyor….birazdan görebilirsiniz…
    Dediği zaman Furkan camlardan dışarı bakmaya başladı….
    Elindeki dürbün ile etrafa bakmaya başladığı zaman “ HAS. KTiR “ diyerek kapıdan hızla çıktı….
    Ardından Tolga ve sonrasında biz çıktık….
    Merdivenleri sanki uçarak iniyordu Furkan….
    Dışarı çıktığı zaman gelen cismi gördük…..
    DEVASA BOYUTLARDA KOCAMAN BiR UÇAK iNiŞE GEÇMiŞTi……HiÇ UÇAK GÖRMEMiŞ OLAN BiZLER iÇiN BiLE SINIRLARININ ÇOK ÜZERiNDE BOYUTLARDA BiR ŞEYDi BU….HER KANADINDA 3’ER TANE TOPLAMDA 6 TANE JET MOTORU OLAN BiR DEVDi…..RADARDA BU KADAR BÜYÜK BiR YER KAPLAMASININ BAŞKA AÇIKLAMASIDA YOKTU ZATEN….DEV UÇAK RUS BAYRAĞI TAŞIYORDU…ONU GÖRÜNCE BUNU ANLADIK…..
    Furkan telsizden…
    ···
  18. 468.
    +6
    - Burak devrem…..gördüklerimi sana nasıl açıklayacağımı bilmiyorum…..
    - Ben bir şey göremiyorum devrem….sanırım kulede aynı zamanda bir jammer var….irtibatımız kesildi…
    - Burak devrem gelen cisim…bir COSSACK…
    - NE DEDiN ?ANASINI S.KiYiM….DEVREM AZ ÖNCE COSSACK MI DEDiN SEN ?
    - GELEN BiR COSSACK DEVREM DOĞRU DUYDUN…..BiR ANTONOV AN-255 MRiYA…O KADAR BÜYÜK YER KAPLAMASININ SEBEBi BUYMUŞ…..
    - DOĞRU GÖRDÜĞÜNE EMiNMiSiN DEVREM…..ANTONOV DiYORSUN….
    - DOĞRU DEVREM DOĞRU…..AZ ÖNCE PiST BiR ANTONOV iNiŞ YAPTI….
    Devasa uçak iniş yaptıktan sonra yanyana duran bizim biraz ilerimize doğru yavaş yavaş ilerledi….kısa bir süre sonra durdu….
    Hiçbir yerinden herhangi bir hareket yoktu…..
    5 dakika kadar uçağın açığında beklemeye devam ettik. Uçağın hoparlör sisteminden Türkçe bir şekilde “ burası güvenli mi “ denildiğini duyduk….
    ···
  19. 469.
    +3
    Sonrasında Furkan ve Tolga ellerinin baş parmaklarını yukarı kaldırarak olumlu işareti yaptılar….
    Uçağın arka kısmı açılmaya başladı ve bizde o tarafa doğru yürüdük…..
    Uçağın içide dışıda gerçekten çok büyüktü…..
    içinden insanlar çıkmaya başladılar….
    Sarışınlar…..
    Zenciler…
    Çekik gözlüler…
    Beyaz tenliler….
    Bebekler…
    Çocuklar…
    Uçağın içi resmen insan kaynıyordu….
    insanlar bizleri gördüğüne şaşırmış gibilerdi….
    Aralarından bir kişi indi…
    “ ADIM ALPEREN….BU UÇAKTAKi TÜRKLERDEN BiRiYiM….” Dedi..
    Bizde teker teker kendimizi tanıttık….
    “Bu nedir” dedi Furkan….” Bu uçağı neredeyse 25 yıldır görmedim”
    Alperen gülümseyerek konuşmaya başladı….”
    ···
  20. 470.
    +3
    “ doğru söylüyorsunuz…..uzun zamandır yolculuktaydık….dünyanın her yerine gittik…yerde kalmak havada kalmaktan daha güvensiz şu günlerde….fakat sizler silahlı olmanıza rağmen tehlikeli görünmüyorsunuz….”
    “Evet” dedi Tolga….”bizler direnişin içindeyiz….dünyada bu şekilde başka bir yapılaşma yokmu ?”
    “Hayır” dedi alperen…”varsa bile sayıları çok az….ve genelde saklanmayı tercih ediyorlar….vur kaç taktiği ile direniyorlar….sizin gibi ulu orta çıkmıyorlar…bu tehlikeli değil mi…ondan saklanabiliyor musunuz ?”
    Kimden dedim….Kimden saklanabiliyormuyuz ?
    “SiYAH TAKIM ELBiSE GiYMiŞ ADAMLARDAN……ONDAN SAKLANMAK ÇOK ZOR…NEREYE GiTTiYSEK PEŞiMiZDEN GELDiLER…..”
    Herkes birbirine bakmaya başladı…..
    Sanırım özel olarak konuşmalıyız dedi Furkan…
    ···