ankara ayazında kızların içini ısıtmak

pek çok kızın kırık kalbinin müsebbibi, gülüşü çok güzel bir erkek ve ideal erkek tanımının çıtasını yükseltmiş bir insan olarak geçmekte olan kış mevsiminde kızların içini ankara ayazında ısıtan yegane erkek olmanın mutluluğuyla tekrar sizlerle beraberim.

bildiğiniz üzere yukarıda adı geçen sıfatların ankarada sadece benim bünyemde toplanması size başta adaletsiz gelebilir. ideal erkek tanımında da bahsettiğim gibi, bana bu niteliklerin bir kısmı doğuştan bahşedildi. geri kalanını; yani matematiksel, görsel, sosyal zekam, vücut kas ve yağ oranımın kusursuz idaellik kategorisinde değerlendirilmesi, biscolata erkeği olmaktan okulum ve güvensizliğim yüzünden feragat etmem, intelligence quotient puanımın henüz 14 yaşındayken, yani 10 sene önce 170'in üzerinde çıkması gibi niteliklerimden bahsediyorum, kendim geliştirdim.

bunlar dışarıdan bakıldığında bir kızın farkedemeyeceği türden geri plan nitelikleri gibi görünebilir. lakin çoğu kız, yolda yürürken göz göze geldiğinizde, sahip olduğunuz ilim ve olgunluğu, kızların yoğun ilgisinden bıkmış olmanın getirdiği amaçsızlığınızla beraber gözlerinizden okuyabilir. dolayısıyla ilk initibada kendinizi kültürel alanda geliştirmiş olmanızın da önemli bir payı var.

bunları neden anlatıyorum? bir kızın ilgisini işte bu çeker a dostlar. kızlar zaten her dakika kendisine hayvan gibi bakan erkeklerle sarmalanmış durumda ve hal böyle olunca kendisini farketmeyen erkeğin farklılığını farkediyor. sen kendi kafanda balzac'ın romanlarının para kazanmak için samimiyetten uzak hislerle yazılmış edebiyat eserleri olmasına rağmen bu kadar büyütülmesinin yersiz olduğunu düşünürken, gerçek dünyaya dönüp sağa sola baktığında, kendini kızların yoğun ilgisinin ve yerlerinden çıkacakmışçasına açılmış, sana bakan gözlerin odağı olmuş halde buluyorsun. yani senin zihninde ilmi münakaşalar vuku bulurken, gerçek dünyada kızlar "şu hoş bey neden benimle ilgilenmiyor, bana bakmıyor acep" diyerek seninle ilgilenmeye koyuluyor. "bir kızı 10 kişi ister, kız gider kendisini istemeyen 11. kişiyle kafayı bozar" deyü bir söz dolaşıyordu bir vakit twitter'da. bu meseleyi en iyi özetleyen söz de bu olsa gerek.

her neyse konuya dönelim. kızların ilgisini kazanmanın tek yolu onlarla ilgilenmiyormuş gibi yapmak değil. tipsizsen, çulsuzsan, sapsan, safsan istediğin kadar ilgilenme, skine takan olmaz. kendini sadece kültürel olarak geliştirmiş olmak işe yaramayacaktır. ideal erkek tanımında sözünü ettiğim er kişi benim. benim gibi olman gerekir. aslında sadece fiziksel olarak benim gibi olsan, kendini kültürel anlamda geliştirmene bile gerek kalmaz ama elden ne gelir, insan mükemmeliyetçi olmayagörsün, kendimi en kusursuz ve gelişmiş halde görmek istiyorum.

kızların ilgisini kazandıysak geriye yapılacak tek şey kalıyor, kusursuz içten bir tebessüm ve karşıdaki insanın ruhunu delecek bakışlar. tarafımdan salıverilmiş bu ikiliye maruz kalan kızlar ıslanır, ısınır ve dizlerinde küçük şirin kaşıntılar hasıl olur. bu sözleri tecrübe eden kızların ağızlarından duydum. üstelik ben sormadan söylediler.

ee gençler, işte bir kış daha böyle geçiyor. bu kış ayazda kalan pek çok kızın içini ısıtarak çok çok hayır duası almışımdır diye tahmin ediyorum. eğer bu işte kendinizi benim kadar geliştirirseniz soğuktan pembeleşmiş parmaklarının uçlarını bile titretebilirsiniz. ara ara tavazuyu elden bırakıp konuyu saptırdıysam affola, sonuçta ben mütevazi bir insan değilim