1. 1.
    0
    http://cengizozk.blogspot.com/
    çok bedeller ödeyecek olmanız, gözünüzü korkutmasın. yaşanması ve sömürülmesi gereken bir hayat, kişinin kendi kuralları ile kendi kurallarını koyarak ve kendi doğruları ile yaşayacağı bir oyundur.
    size hangi kurallar ile yaşamanızı, nasıl bir insan ile birlikte olmanızı, neyin doğru ya da yanlış olduğunu kendi inandıkları ile size dayatarak, sizi kuklaya çevirip, ipleriniz ile oynarken kendi egolarını tatmin etmeye çalışan kişilere gibtir çekmektir, cevrenizde sizin uzerinize planlar kuranlara gibtir cekmek aslinda sizin hayat denilen kahpeye soz vermenizdir. hayat denilen kahpe ile kendi koydugunuz kurallar ile bir omur gecirmek istediginizin muhrudur. bu muhuru vurdugunuzda acmaya kakmayin, kimseninde acmasina izin vermeyin. muhurun altindan cikanlar aklinizi alir.
    gibtir çekmek güzeldir. muhur vurmak guzeldir
    bedeli çok ağır, vicdan azabı yüklüdür.

    iyi bir anne/baba tribi yaşamaları için ailenizin size dayattığı kendi doğruları ve sizin mutluluğunuzu bahane ederek size sokmaya çalıştığı saçmalıkları, sırf hayırlı evlat olmak adına kabullenirseniz ya da sizi iyiliginiz icin size kendi dogrularini dayatanlara rest cekmediginiz takdirde ileri ki yaşdıbınızda, zütünüze çok kötü girecek hayal kırıklıklarınızın hesabını, size bu hayatı dayatanlar değil yine siz ödeyeceksiniz.
    - keşke,
    - belki,
    - acaba,
    - öyle olmasaydı.
    - sanki...
    gibi, buram buram ıskalanmış ve kaybedilmiş bir hayatın sorularını kendinize sormak istemiyorsanız;
    yaptıklarınızdan değil, yapamadıklarınızdan pişman olmak istemiyorsanız, dayatılan her kurala, kişilerin kendi doğrularına, üzerinize yüklenen misyonlara, geleceginiz ile kurulan planlara gibtir çekmek zorundasınız.
    yoksa her sabah uyandinizda, ayna karsinda nefret ettiginiz bir yuz, nefret ettiginiz bir meslek, nefret ettiginiz bir hayat arkadasi ile bir omur gecirmek zorunda kalirsaniz, aynaya bakmaya korkarsiniz, sifonu cekerken sictiginiz takda kendi yuzunuzu gorursunuz. sifonu cekincede elinizden kayip giden hayatinizi dusunursunuz. kimseyi suclamayin. bu hayati siz sevdiklerinizi kirmamak onlari gucendirmemek icin sectiniz. ya da gotunuz yemedi hayat ile yuzlesmek icin, size bicilen ve layik gorulen hayati yasiyorsunuz.
    bu sizin kendi seciminizdi..

    kimsenin mutluluğu ya da kendi ego tatmini için sizin üzerinizde planlar kurması, geleceğiniz yönlendirmesi, mesleğinizi seçmesi, birlikte olacağınız insanı göstermesine izin vermeyin. doğruları ya da yanlışlarıyla kişinin kendi hayatını kendi koyduğu kuralları ile yaşaması kadar zor ama zevkli bir final olamaz, hayata dair.
    pismanliklari olmayan adamlar cok urkutucudur.
    kendi ic dunyalarinda kendi kurallari ile kendi dogrularini yasarken donup arkasina bakmayan adamlarin pismanliklari yoktur.
    - pismanligim yok ... demek, kisinin kendisini kandirmacasi degildir...
    her gidenin yerine daha iyisini koyabilenlerin sözüdür.
    her yıkımdan sonra;
    daha sağldıbını inşa edebilen güçlü insanlara özeldir.
    geçmişe takılmadan, yaşayabilenlerin ve acgozlu obur piclerin hayatinin ozetidir.
    geçmişte yaptığı yanlışları bir hata olarak görüp, kendisine acımaktansa, yaşanması gereken bir tecrübe kabul edip bir sonra ki yaşanacaklara, sadece örnek görenlerin yaşadığı bir hayat tarzıdır.
    pişmanlıklar olmaz..
    pişman olmaktan korkmazlar.
    pişman olmamak adına, keskin kararlar veremeyen ve pişmanlıklardan kaçayım derken daha çok pişmanlıklara sürüklenenlerden uzak dururlar.
    tek pişmanlıkları;
    daha çok pişman etmedikleridir.
    pişmanlıkları olmayan adamlar, başkalarının pişmanlığıdır. hep baskasinin pismanligi oldum.ve tek pismanligim daha cok pisman etmedigimdir.
    hayatı;
    bir aşkın üzerine kurarak, yargılamak ya da yorumlamak.
    gidenlerin arkasından hikayeler yazanların, agitlar yakanlarin hayatı sek içmek gibi bir derdi olmaz.
    hayatı sek içmek mangal gibi bir yürek ister, kapi gibi bir züt ister, kavga ister, kalip ister, inat ister.
    bir kırık sevda üzerinden, kici kirik bir hatun icin ya da sumuklu bir kazim icin hayat ile kavga ettiğini idda etmek 14 yaşında ki bir çocuğun isyanı olur. bir kirik sevdaya dayamadim ben kaybettiklerimi ve pismanliklarimi. kendi korkularim ile yuzlesmeyi tercih ettim.
    hayat denilen kahpe ile kumar masasına oturmak;
    kovboy filimlerinde, kim daha önce yıkılacak hesabı sek viski içme sahnelerine benzemez.
    bir hayat yaşadım. hayata doyamadım.
    bırak, gibik bir aşk masalını;
    kalıbımı koydum, zütümü koydum, yüreğimi koydum.
    hayatı sek içemedim.
    deve kervanı değil ki; dıbına çaktığımın hayatı, yüklesen heybe'ye..
    kırık aşk hikayeleri ile hayat denilen kahpeye rest çekmek ya da çektiğini iddia etmek. komiktir, aldatmacadir, kisinin kendisini kandirmasidir.
    hayat nedir? yasam nedir? pismanliklar nedir? diye soracak olursaniz..
    hayat bir kerhane.
    üst katta kader, sol tarafta felek, arka bahçesi adalet, girişte vicdan denilen huurlar çalışıyor.
    bu huurların pekekenti;
    - gurur.
    peçetecisi;
    - pişmanlık.
    deynekcisi;
    - intikam.
    hangi birisi ile uğraşacaksın?
    yaşanmamışlıkların, hesabı verilecektir. yaşamadığı bir hayatın, hesabını kendine sormak çok acıdır. ortada suçlanacak, başka birinin olmaması daha da acıdır.
    hata = tecrübe.
    yaptığımız/yapmakta oldugumuz/yapacağımız her hata, her yanlış aslında gelecek günlerimiz için iyi bir yatırıma çevrilebilir, tecrübeye dönüştürebilirsek.
    her tökezleme, her şaşırma, her pişmanlık, her hata aslında bir tecrübe.
    bir başkasının, mutluluğu ya da üzerimizde kurduğu planları tak etmemek adına, onlara karşı hata yapmaktan kaçınmak kendimize yapabileceğimiz en büyük kötülük.
    hiçbir kötülük, karşılıksız kalmıyor.
    kendimize yaptığımız bu kötülüğü, yaşımız kemale erdiğinde;
    ıskaladığımız bir hayatın hesabını sorarak ödeyecegiz.
    kendilerinin egolarını tatmin etmek için, bize dayattıkları kuralları çiğnediğimizde, olamımızı istedikleri bir insan olmadığımız için bize tavır koymalarından korkuyoruz.
    bize kurallarını dayatan sevdiklerimizi hayal kırıklığına uğratmamak adına, hata yapmaktan kaçınıyoruz.
    bize dayatılan hayatı yaşıyoruz.
    oluşturmaya çalıştığımız kişiliğimizden ve değerlerimizden ödünler vererek.
    kendimize ihanet ederek.
    kendimizi, duygularımızı, geleceğimizi önlerine seriyoruz.
    hata yapmaktan kaçarken, en büyük hatayı yapıyoruz.
    bizi hayvanlardan ayıran en büyük özelliğimiz.
    kendimize göre, ergen yaşlarda oluşan ve bizi kendimize inandıran değerlerimizi, bir çırpıda piyasaya sürmemiz.
    hangimiz kafamızda yarattığımız, insan profiline, gelecek ile hayallerimize, beklentilerimize, bizi biz yapacak olan degerlerimize ve en acisi kendimize ihanet etmedik, garanti, kariyerli ve huzurlu bir hayat icin?
    kişinin kendi sınırları ve algılama kapasitesine göre, kendi kişiliği oluşuyor.
    tam;
    - ben buyum. bu benim kişiliğim.
    dediğimiz anda, kişiliğimizi bir çuvala doldurup vazgeçmedik?
    kişinin kendisine yaptığı en büyük ihanet. her kişinin yaptığı ama kendisine bile itiraf etmediği, kabullenemediği.
    kişiliğimizi ve değerlerimizi;
    - sonu görünmeyen bir kırık sevda için,
    - daha iyi bir gelecek için,
    - sevdiklerimiz için,
    - sevdiklerimizin mutluluğu için,
    vs.
    vs.
    vs….. ler icin,
    bir çuvala doldurup, pazarlayabiliyoruz. her zütümüz sıkıştığında. galiba; bu kadar ustune dustugumuz ve uzerine titredigimiz kişiliğimiz ve değerlerimiz, o kadar önemsenecek birşey değil. her an satmaya ve vazgezmeye haziriz. biz vaz gecmeye haziriz da vaz gecenleri gordugumuzde cengaver olup, yargiliyoruz. kendimizi iyi hissetmek icin karsimizda ki sahsi/sistemi/hayati sucluyoruz.
    boyle bir derdim olmadi.
    kendimi iyi hissetmek adina kimseyi suclamadim. kendi pisliklerimi de kimseye yuklemedim.
    bana dayatilan kader/orf/adet/namus/seref/hasiyet/sadakat/ahlak gibi kavramlara catir catir tecavuz ettim bir omur. cok buyuk de haz aldim, toplumun bana dayattigi kurallari giberken.
    kendisine göre kuralarından birisidir sadece. o yuzden biraz gercekci olmayi tercih ettim. olayin ozu bu. ben kisileri ya da sahislari hicbir zaman suclamadim. kisinin kendi bakis acisidir der.. gecerim. benim derdim ve kavgam hep kendim ile oldu. icimde besledigim o hic doymayan ac sokak kopegi ile.

    cok hoyrat sevdik hayat denilen kahpe ile birbirimizi. bir pekekent ve kendi rizasi ile yollara dusmus huur iliskisi yasadik, felek denilen kahpe ile. birbirimizin canini cok yaktik ama bu hastalikli sevdadan ne ben hayat denilen kahpeden vaz gectim. ne de felek denilen kahpe benim yakamdan dustu. birbirimize cok ihanet ettik ama kadir kiymet bilmesek de birbirimizi cok sevdik. ne hayat benden vaz gecti.. ne ben hayati yudum yudum icmekten.

    kadere hicbir zaman inanmadim, kader denilen dayatmanin sadece insanlarin kendilerini sorgulamamasi icin, ellerindekiler ile yetinmelerini saglamak icin dayatilan bir kurmaca olduguna inandim. kaderimi zorlamak, hayati yudum yudum icmek icin, bircok insanin hayatini ve kaderlerini degistirdim. bir nefes gibi gecen bir omur.. hayati hayat gibi yasadigima inaniyorum. hayati hayat gibi yasamak icin hayat denilen sahnede rol almak gerekir. pisman olamktan korkmain..
    ···
  1. 2.
    0
    insanım ben
    ···
  2. 3.
    0
    özet geç bin
    ···
  3. 4.
    0
    okuyanı gibsinler
    ···
  4. 5.
    0
    lan bu kadar şeyi yazmaya üşenmedinde bir özet yazmaya mı üşendin bin
    ···
  5. 6.
    0
    okuyunlan angut panpamıza saygınız olsun
    ···
  6. 7.
    0
    insan okicak lan bunu
    ···
  7. 8.
    0
    özet geç panpa
    ···
  8. 9.
    0
    okuyan varsa özet geçsin merak ettim
    ···
  9. 10.
    0
    bu adam harbiden bunu yazdımı lan
    ···