0
“insanlara feyz-i ruhî (ruhî bereket) vermiş olan dinimiz son dindir, ekmel (kusursuz) dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, hakikate tamamen tevafuk ve tetabuk ediyor (uyuyor). Eğer akla, mantığa ve hakikate tevafuk etmemiş olsaydı bununla diğer kavanin-i tabiîye-i ilahiye beyninde tezad (onunla yine ilahi kaynaklı olan tabiî kanunlar arasında çelişki) olması icab ederdi. Çünkü bilcümle kavanin-i kevniyyeyi (bütün tabiat kanunlarını da) yapan Cenab-ı Hakk’tır.
Arkadaşlar, Cenab-ı Peygamber mesaisinde iki dâra (eve), iki haneye malik bulunuyordu. Biri kendi hanesi, diğeri Allah’ın eviydi. Millet işlerini Allah’ın evinde yapardı. Hazret-i Peygamber’in eser-i mübareklerine iktifaen (bazı metinlerde “iktidaen” (‘uyarak’) şeklinde geçiyor) bu dakikada milletimize, milletimizin hal ve istikbaline ait hususâtı görüşmek maksadıyla bu dar-ı kudside (kutsal evde) Allah’ın huzurunda bulunuyoruz. Beni buna mazhar eden Balıkesir’in dindar ve kahraman insanlarıdır. Bundan dolayı çok memnunum. Bu vesileyle büyük bir sevaba nail olacağımı ümid ediyorum.
Camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Camiler itaat ve ibadet ile beraber din ve dünya için neler yapılmak lazım geldiğini düşünmek, yani meşveret (danışma) için yapılmıştır. Millet işlerinde her ferdin zihnini başlı başına faaliyette bulun(dur)mak lazımdır. işte biz de burada din ve dünya için, istikbal ve istiklalimiz için, bilhassa hakimiyetimiz için neler düşündüğümüzü meydana koyalım.”
bilene çokonat