1. 26.
    +1
    üniversitede arkadaş ortdıbının olması harika bir şeydir. çünkü onlarla stres atarsın, onlarla sohbet edersin.
    hele de çok samimi bir can dostunuz varsa , her sırrını paylaşabileceğin bir dert ortağınız, mükemmel bir hayatınız var demektir.
    benim de üniversite birinci sınıfta tanıştığım bir arkadaşım vardı. şu ana kadar ondan bahsetmediğim size. çünkü ilk üç senede , tüm sırlarımı paylaşabileceğim bir dost olduğundan şüphe duyuyordum.
    ismi fatih'ti. yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. birçok sırrımı paylaştım kendisiyle. tuğçeyi de anlattım. fakat her sırrımı paylaşabileceğim biri olduğunu 4. sınıfta iken öğrendim.

    ---
    4. sınıf yeni başlamıştı. artık hastane dönemlerimiz gelip çatmıştı. uygulamalı olarak birşeyler öğrenmek , okuyarak öğrenmekten daha zevkli ve kolaymış onu anladım.

    yazın memleketteyken boş durmanın acısı beni sarsıyordu. içimdeki katil, artık aşk filan dinlemiyordu. çünkü o da sırrıma vakıf olduğu için pgibolojik olarak kendimi daha rahat hissediyordum. bu da güdülerimi tetikliyordu.

    ---
    hastanede yeni şeyler öğrenirken, hayatlarını kurtarmamız için bize avuç açmış insanları görüyordum. bu da benim içimi fazlaca burkuyordu.
    ama güdülerimi tatmin etmek için bu zavallı insanları kullanamazdım. bu yüzden gözüm hep dışardaydı. birine kafayı takıp öldürmek istiyordum.
    ---
    artık tuğçeyle ders gördüğümüz mekanlar ayrılmıştı. bu yüzden ancak akşamdan akşama görebiliyordum.
    fakat gün boyu benim yanımda zaten bir dostum vardı.
    sabahtan akşama kadar bir meslektaşın, bir dostun, bir sırdaşınla birlikte olmak , mutluluk veriyor insana.
    çünkü işini yaparken zevk almak, her meslek sahibi olan insanın hayalidir. çünkü işinde mutlu olmak ister insanlar. emekliliğe kadar çalışacağı işinde mutlu olmak, işini yaparken zevk almak ister.
    ben de okudukça anlıyordum zevk alıp almamayı. bir yandan insanlara yardım edince mutlu oluyorsun, bir yandan da sana emir verip duran hocalar, geceyi gündüze katan nöbetler, sabahlara kadar kitabın başında ders çalışmak sıkıyordu insanı. bu meslek de böyle bir meslek işte...

    ---
    dedim ya fatihin değerini ancak 4. sınıfta anlamıştım. birçok derdimi anlatıyordum. birçok sırrımı paylaşıyordum.
    ama o gün, gözümde değeri bir başka artmıştı sanki...

    ---
    hastane çıkışı yorgun argın kendimi eve atmıştım. saat 5i geçiyordu. tuğçenin çoktan evde olması lazımdı.ama eve vardığımda kimsecikler yoktu.
    telaşlanmıştım . hemen telefona sarıldım. ulaşılamıyordu. iyice telaşlanmıştım.
    aceleyle evden çıktım. tam binadan çıkmıştım ki telefonum çaldı...
    Tümünü Göster
    ···
  2. 27.
    +1
    bir gün okul bahçesinde... diye başlıcak sandım amk
    ···
  3. 28.
    +1
    evet beyler şimdi uplayalımda herkes okuyabilsin
    ···
  4. 29.
    +1
    gelelim planın uygulamasına;
    bu herif barda gene takılırken gizlice yanına sokuldum ve uyuşturucu bağımlısı gibi davranıp " mal " istedim.
    bu gerçekten çok klagib bir numaradır. polisler hep aynı yöntemle bu tür kişilere yakın olup , en zayıf anlarında bunları tutuklarlar.

    bu önce baktı bana dik dik. belli ki önceden polisten böyle bir kazık yemiş. ayrıca devamlı müşteri olmadığım için de polis olma ihtimalim yüksekti.
    önce bana çıkıştı : ne malı lan, işine git çocuk!
    buna karşı hazırlıklıydım çünkü adamın her gece takıldığı mekana kurmuştum tezgahı. başka bir inşaatta falan da bitirebilirdim işini ama ne zaman nerede kaldığını bilmediğimden sürekli takip etmem gerekecekti . bu da ailemi kuşkuya düşürecekti.

    yanına biraz daha sokulup aniden bastım gırtlağına. sol cebimdeki şırıngayı çıkarıp bunun bacağına sapladım.

    ---
    bir tıpçının en büyük avantajı , tıbbi malzemeleri kolayca temin edebiliyor olmaktı.
    yalnız bir püf nokta vardır. normalde ameliyatta veya pansumanda kullanılan en masum uyuşturucu, dozunu az miktar artırsak bile ölümcül olabilir. işte bu yüzden anestezi diye ayrı bir bölüm vardır. bu morfinlerin hassas ayarını 4 sene ihtisas yaparak öğrenirler.
    ---

    demiştim ya tezgahı önceden kurmuştum diye, işimi şansa bırakmamak için cebime bir şırınga dolusu barbitürat koydum.(ağır uyku getiren bir ilaçtır, az miktarıyla bir kalp ameliyatı bile yapılabilir, dozu artınca ne olacağını siz düşünün)

    gırtlağına basmamın nedeni gene tıbbi kaynaklı . ama fazla tıbbi ayrıntıya girip sizi sıkmayacağım. uyuşturucuyu bilin diye özellikle anlattım.

    gırtlağına adam ses çıkaramasın diye ve nefesini kesmek amaçlı kuvvetlice bastırdım.
    yandan da iğneyi yiyince sersemledi. ve oracıkta kendinden geçti.
    ben buna omzumla destek verip tuvalete zütürdüm . tuvalet alaturcaydı bu benim işimi daha da kolaylaştıracaktı.
    içeri girip kapıyı kitledim. attım bu pici de alaturkanın üzerine. işimi sağlama almak için , kendisinin taşıdığı dalgadan faydalandım.
    parmak izlerini temizledim. ve tuvaletten çıktım.
    bardan da çıkıp eve doğru yol aldım.

    sanki eskisinden daha rahattım . çünkü o ekgib olan şey tamamlanmıştı sanki. artık öldürmeme gerek kalmamıştı. daha doğrusu ben öyle zannediyordum...

    bu cinayet de kusursuzdu ve kendimce son defa öldürmenin keyfini yaşıyordum ta ki eylül'ün başına kadar...
    Tümünü Göster
    ···
  5. 30.
    +1
    parçalara ayırıp ayrı ayrı yerlere gömmek, çoğu zaman katillerin bir numaralı çözümleri olmuştur. çünkü bütün halinde kimlik tespitinin yapılabileceğini ama parça parçayken tüm parçaları bulmak imkansız olduğundan kimlik tespit edilemeyeceğini düşünürler.
    halbuki bu çok yanlıştır. tek bir saç telinden bile adamın seceresinin çıkarılabildiği bir dönemde yaşıyoruz. bu yüzden ayrı yerlere gömüp bulunma olasılığını artıramazdım.
    parçalama sebebim hırsımı almaktı. ve nerdeyse tamamen almıştım. artık tuğçe rahat rahat yatabilirdi.
    ama son birşey kalmıştı...

    ---
    işimin tamamlanması için son olarak asitte eritmem gerekiyordu.
    asit zaten hastanede fazlaca bulunan bir madde olduğu için bulmak zor olmadı.
    kazanın içine parça parça attım uzuvları. hepsi birer birer eriyecekti.

    her parçayı içine attıktan sonra beklemeye bıraktım ve ağzını kapadım.
    heryer kan olmuştu. gece yarısına kadar ancak temizleyebildim.
    son olarak da arabamı temizledim ve elbisemi değiştirip kanlı olanı uzakta bir yerde yaktım...
    herşey tamamdı.
    sırada evdeki malzemeleri uzaklaştırmak vardı. ama çok yorulmuştum. kendimi eve zor attım ve duşa girip rahatladım. sonra da kafamı yastığa koyduğum gibi uykuya daldım...

    ---

    güven duyduğunuz kişilerden yediğiniz darbeler , o an sizi ne kadar zayıflatmış görünse de aksine daha güçlü kılmıştır.
    çünkü artık eski siz değilsinizdir ve tecrübe sizi olgunlaştırmıştır...
    aynen bende de bu durum söz konusuydu. en iyi arkadaşım önce benimle ters düşmüştü ve sonra sevdiğim insanı benden almıştı.
    bundan daha büyük darbe olabilir miydi?
    ama bu olay bana, insanlara güvenmemeyi öğretti. hani derler ya , bir aynaya bakıp gördüğüne , bir de yukarı bakıp göremediğne güveneceksin. işte ben de hayatımın geri kalanında bunu uygulayacaktım...

    ---
    sabah kalktım ve bütün malzemeleri arabaya attım. o eski kulübeye koydum hepsini. zaten dünkü aletler de oradaydı. şimdi tam olarak varım yoğum o eve toplanmıştı..
    eşyaları yerleştirdikten sonra arabaya atladım ve eve doğru yol aldım.
    biraz dinlendikten sonra okula gidecektim...

    birkaç hafta böyle devam ettim. ancak başıma gelecekleri az buçuk tahmin edebiliyordum. mutlaka sorgu için geleceklerdi çünkü;
    fatihi en son benimle arabaya binerken görmüşlerdi,
    tuğçenin ailesi en son bizim binanın orada görülmüştü,
    tuğçe de en son 4-5 ay önce görülmüştü...

    ama ben yine de bunlara rağmen işimi yarım bırakmamak adına kulübeye döndüm.
    asit kazanını açıp , iyice erimiş olan cesedi , bahçeye döktüm.. üstünü toprakla örttüm. artık ne ceset vardı ne kanıt...

    eve gittim ve uzandım. hafif dalmıştım. birden kapının sesiyle irkildim...
    Tümünü Göster
    ···
  6. 31.
    +1
    önce elbisesini ameliyata hazırlarmış gibi makasla kestim. çıkardım.

    çırılçıplak kalınca, konuşarak işkence etmeye başladım:
    -önce tecavüz ettin değil mi? o zaman önce malum organından başlayalım
    dedim ve penisinin başına bir neşter darbesi indirdim. inlemeye başladı. kıvranıyordu.
    -daha bu birşey değil. boşuna kıvranma
    dedim ve penisinin geriye kalan kısmını dilim dilim kesmeye başladım. ben kestikçe o inliyordu. ama sonunda dayanamadı ve bayıldı.
    hemen adrenalin verdim ve ayılttım.
    gözlerini açtım ve nefretle baktım. ve gözü açık yaparsam daha korkutucu olacağını düşündüm. göz bandını kenara attım ve devam ettim:
    -tecavüz ettikten sonra boşaldın değil mi ? al sana !!!
    dedim ve testislerine neşteri indirdim.
    artık erkek değildi . bütün hayalarını almıştım. ve sırada diğer uzuvlar vardı..
    -sonra ne yaptın? dur tahmin edeyim, öldürdün... ama ben öldürmeyeceğim. senin tuğçeden ısırdığın her yer için , o yerlerini tek tek koparacağım bekle sen !!!
    ve neşteri bıraktım , biraz soluklandım. ve elime kerpeteni aldım... önce ayak tırnaklarını tek tek söktüm. sonra da el ...

    -acıdı mı? daha bu birşey değil... az sonra ölmek için yalvaracaksın ama seni öldürmeyeceğim. hatta yaşamanı sağlayacağım son işkenceye dek...

    ve keskiyi aldım elime. el parmak boğumlarını tek tek koparmaya başladım. çığlık çığlığa bağırıyordu. ama ağzı bağlı olduğu için fazla ses çıkmıyordu.
    bir süre sonra yine bayıldı. ben de tekrar ayıltmak için amfetamin verdim. ve işe devam ettim...
    -uyan lan !! daha işimiz bitmedi..
    dedim ve ayıldıktan sonra elime matkabı aldım..
    ve ince tığ takıp, bacak kaslarına delikler açmaya başladım... kollarını da deldim...

    sonra elime tekrar neşteri aldım ve ayaktan başlayıp derisini yüzmeye başladım. bazı yerlerini yüzdüm bazı yerleri ellemedim. boynuna kadar yüzdüm ve neşteri bıraktım.
    artık ince işlere gelmişti sıra ve ben birazcık soluklanmaya geçtim. çünkü en zevkli kısımlar buralardı.

    dinlendikten sonra neşteri tekrar aldım ve göz kapaklarını kökünden kestim.
    burnunun ucunu kestim. kulak kepçelerini kopardım.
    ve elime matkabı aldığım gibi daha ince bir tığ taktım. ve fazla derine gitmemek kaydıyla gözlerine sapladım. deldim.
    sonra kafa derisini neşterle yüzdüm. kemik testeresiyle kafasına giriştim.
    kafatasının üst kısmını çıkaracak kadar kestikten sonra, testereli aşamaya geçtim...

    normal testereyle bacaklarına gitgel yaptım. kollarına da. ve en son ölümcül darbeleri vurdum...
    boğazına ve kalbine demir kazıklar çaktım...

    öldükten sonra da kafasını bedeninden testereyle ayırdım.
    her organını ayrı ayrı kopardım.
    parça parça olmuştu...

    artık sadece son birşey kalmıştı...
    Tümünü Göster
    ···
  7. 32.
    +1
    panpa sen partları yazmaya devam et biz okuyoruz
    ···
  8. 33.
    -1
    yarın bitir şu dıbına koyduğum piskopat hikayesini *
    ···
  9. 34.
    +1
    @72 olaylar daha yeni başlıyor panpa , nasıl bitsin?
    ···
  10. 35.
    +1
    iyide panpa tuğçenin ailesinin senden hiçmi haberleri yoktu kızları ortada yok araştırmaya kalkıştılar illaki.
    ···
  11. 36.
    +1
    burdayiz panpa yazini merakla bekliyoruz
    ···
  12. 37.
    +1
    güzel yazıyosun da panpa biraz hızlı yaz ya bütün gece tek part mı yazdın?
    ···
  13. 38.
    +1
    bir katili en çok korkutan şey, arkada şahid bırakmış olup olmamasını düşünmektir. çünkü deliller ne kadar temizlenirse temizlensin, bir şahit bile varsa , her şey açığa çıkar.
    benim işlediğim cinayetlerde şahit falan yoktu. ama beni korkutan şey de ona yakındı aslında.
    bir cinayetten evvel , insanlar tarafından , kurbanın en son görüştüğü kişi olarak nitelenmek, cinayette bir numaralı şüpheli olarak değerlendirilmektir.
    bu yüzden , kurbanlarımı uzun süre geçtikten sonra yokluğu farkedilecek şekilde öldürmüştüm.
    tuğçenin ailesi de kendi halinde bir aileydi. zaten başka kimseleri de yoktu. bir karı bir koca ve bir kız.
    üçü de ölünce , birbirlerinin yokluğunu farkedecek kimse kalmamıştı. mahalleli bile taşındıklarını zannetmişti.
    ama fatihin ailesi öyle değildi. zengin bir aile olduğu için çevreleri genişti. tabi bu sevginin kaynağı tabi ki paraydı.
    ama aileye bakarsak yine sadece anne baba ve oğuldan oluşuyordu.
    fakat bu insanların yokluğu çabuk farkedilirdi. çünkü bunlar normal öğünlerini bile dışarda yiyen insanlar oldukları için , fazlasıyla sosyaldiler.
    bu yüzden onları ortadan kaldıramazdım. ama suçu kendimden uzağa itebilirdim.
    en son benimle görülmüştü ve benim peşime düşeceklerdi. ve bundan kurtulmam gerekliydi...

    ---
    kapı ziliyle irkilerek uyandım. gerçi hafif dalmıştım ama olsun. o hafif dalmalar da olmasa nasıl dinlenecektik..
    gözümden uyku akarak kapıyı açtım. gelen karşıda oturan teyzeydi. kocasıyla birlikte kalıyorlardı. çok şirin bir aileydi doğrusu. arada böyle bana yemek getirirdi.
    aldım kabı ve teşekkür ettim. kapıyı çektim.

    ---
    mutfağa geçtim ve kabı açtım. bamya yapmıştı. açıkçası bayılırım bu yemeğe ve zaten açtım , hemen kaşıklamaya başladım. dünden kalan somun da vardı, onunla karnımı iyice doyurdum...

    çay da demledim. çayımı alıp kanepeye geçtim. düşünmeye başladım...

    delilleri yok ettim diyerek bir iki hafta rahat rahat oturmuştum ama o an aklıma geldiğinde eyvah demiştim.
    fatihin çevresi genişti. elbet yokluğunu farkedeceklerdi.
    bu yüzden hemen çayımı bitirip giyindim ve çıktım.

    fatihin anahtarlarını zaten almıştım öldürmeden önce.
    hemen evine gittim. eldivenimi taktım ve ne kadar eşyası varsa bir bavula koydum.
    herşeyi aldıktan sonra benim arabaya geçtim ve hastaneye doğru yola çıktım..
    arabası zaten 1 buçuk haftadır hastanenin önünde yatıyordu. haftasonu olması sebebiyle öğrenci falan da yoktu. yani bunları yaparken kimse görmeyecekti. ben de hemen bavulu onun arabasına yerleştirdim. ve benim arabayı kitleyip onun arabasıyla yola devam ettim...

    ---
    onu öldürdüğüm kulübeye geldim. zaten ıssız bir yer olduğu için kimsenin buradan haberi yoktu.
    eşyalarını yaksam, uzaktan görüp gelirlerdi. o yüzden yakmadım ve sakladım.
    arabayı da çalılarla , yapraklarla , elimden geldiğince gizledim.

    ve artık son işimi de bitirmiştim. şimdi sıra evime gitmekteydi...

    şehirden bayağı bir uzakta olduğum için, yürüyerek ulaşmam imkansızdı. onun yerine otoyola çıktım ve otostop çektim.

    bir tır şoförü abi yoldan aldı beni. sohbet ettik falan . doktor olacağımı duyunca takdir etti.
    ama tıpta okuyorum demenin anlamı, hastaysanız muayene edeyim demektir.
    ve zaten karşıdaki de ona yönelik şeyler sorar:

    -yav sen doktorsun anlarsın. omzum bir haftadır ağrıyor. ne olmuş bi baksana..

    bana bunu sordu. ben de yardım ettim . çünkü adam beni yoldan almıştı ve iyilik karşılıksız kalmamalıydı. gerçi zaten günaha batmışım anasını satayım. öldürmediğim adam kalmamış. bari yardım edeyim de en azından sevap kazanırım diye düşündüm.

    yardım ettim . ona pomat almasını söyledim. günde şu sıklıkla kullanmasını söyledim.
    o da tedaviyi bulunca sevindi doğrusu.

    ama iş benim tarafımdan daha hayırlıydı. çünkü hiçkimse bir tıp öğrencisinden hele ki insanlara yardım eden bir öğrenciden asla kuşkulanmazdı.
    ben de kendi tarafımda olan bir kişi kazanmıştım. bir gün belki yakalanırsam, aleyhime şahitlik yapmayacaktı.
    ama hiç yakalanmadım ...

    ---
    sohbet uzadı gitti.
    şehir merkezine varmıştık. o kendi yoluna gidecekti. ben de tekrar teşekkür ettim ve dolmuşa bindiğim gibi hastanede indim.
    arabama atladım ve evime gittim...

    artık kimse benden onun hesabını soramayacaktı.
    çünkü kendisi benden habersiz gitmişti. ve nerde olduğunu bilmiyordum. isterlerse onu arayabilirlerdi.
    planım bu yöndeydi . ve gerçekten de kusursuz olmuştu.

    artık tamamen rahattım. evimde yatağıma uzandım.
    tam herşey güzel giderken , içimden yine o isteğin geldiğini hissettim...
    Tümünü Göster
    ···
  14. 39.
    +1
    @1 EKSiNi VERDiM KARDEŞiM HAksızsam haksızım de.

    hatırlıyorum.bu ya bi filmden ya bi dizideb ya da bi kitaptan çalmışsın.
    bana doğruyu söyle pmdeyim bekliyom
    ···
  15. 40.
    +1
    upıpupupupup
    ···
  16. 41.
    +1
    sonunda o kızda bunu aldatıcak onun sevgilisinide öldürücek dıbına koyduğum
    ···
  17. 42.
    +1
    güven, insanları birbirine bağlayan en önemli unsurdur. bir ortamda güven olmadığı takdirde, insanların birbirini görmeye tahammülleri bile olmaz. çünkü insanlar, karşılarında, güvenebilecekleri bir dostları olsun isterler. güvenmeyip şüphelendiği insanların her hareketinden rahatsız olurlar.

    ve güven öyle bir duygudur ki , kimi zaman insanları en ummadık zamanlarda bir arada tutar. fakat o güven bir sarsıldı mı...
    güven sarsıldığı zaman, karşıdaki insan büyük hayal kırıklığına uğrar ve bir daha da onu affetmez. affetmek bir yana dursun, ona hayatını zehir eder.
    ---
    işimi bitirip hemen uzaklaştım. fakat aşağıda beni bekleyen şeyden haberim yoktu.
    binadan çıkarken, dışarda fatihin arabasını gördüm . şaşırmıştım, acaba beni takip mi etti diye düşündüm.
    arabanın yanına gittim . fatih de camı açtı. ben daha bir şey söylemeye kalmadan:
    -hani söz vermiştin? herşekilde ne olursa olsun birlikte olacaktık? benden gizli neden iş çevirdin?
    -ama.. ben düşündüm ki hani sen o gün adamın etini yemiştin ya , işte , yani ne biliym, gelmezsen senin için daha iyi olur diye düşünmüştüm.
    -neyin benim için iyi olup olmadığına ben karar veririm ! bundan sonra da seninle bir yere gitmem artık. kendi işimi kendim hallederim. sana muhtaç değilim.

    dedi ve yine birşey söylememe fırsat vermeden arabayı çalıştırdı ve gitti...

    ---
    kendimce ona iyilik yapmaya çalışmıştım . ama o, iyilik yaptığımı farkedemedi ve kendi yolunda yürümeyi tercih etti.
    ama olaya onun penceresinden bakarsak, birbirimize söz verdiğimiz halde sözümde durmamış , ve onun güvenini boşa çıkarmıştım.
    ama sonuçta olan olmuştu. siniri yatışınca gidip konuşacak ve tekrar durumu düzeltecektim.
    ---
    fatih benimle konuşmuyordu. ne zaman yanına gitsem hemen oradan kalkıp gidiyordu. bu durum sinirimi bozmaya başlamıştı.

    belliki daha siniri yatışmamıştı. ama işi uzattıkça olayın büyüyeceğini biliyordum. bu yüzden o akşam kendisiyle konuşmaya gittim .

    her zamanki gibi eve gitmek için arabasına doğru yöneldi. tam o esnada kolundan tuttum. önce ters ters baktı . ve sonra:

    -bırak lan kolumu
    -fatih , konuşmamız lazım
    -ne konuşucaz amk görmek istemiyorum seni
    -bunca yıllık arkadaşlığımızın hiç mi hatırı yok? altı üstü konuşacaz gel.
    -iyi tamam . konuşalım ama çabuk. işim var.
    -istersen gene birlikte gidebiliriz o işe
    -bunu söylemek için mi çağırdın?
    -hayır dur, bak o gün ben , seni düşündüğüm için çağırmadım. çünkü dayanamayıp adama saldırabilirdin.ben de , seni bu işlerden belli bir süre uzak tutarsam , belki insan etine olan açlığın sona erer diye düşündüm.
    -insan eti yemek suç mu?
    -suç mu bilmiyorum. ama bildiğim birşey var ki o da iğrenç birşey olduğu. ne olursun beni dinle. hem eskisi gibi devam ederiz , hem de bu açlığından kurtulabilirsin.
    -eskiye dönme diye birşey olmayacak. çünkü sen güvenimi hiçe saydın. sözünde durmadın. her koşulda her işin üstesinden birlikte gelecektik . ama sen yalnız yürümeyi seçtin.haa bir de, istediğim eti yerim seni ilgilendirmez. bu da benim güdüm belki de, ben sana hiç karıştım mı?
    neyse bundan sonra herkes kendi yoluna . güle güle .

    ---
    cevabımı almıştım. ama ben yine de iyimserliğimi korumaya devam ettim.
    bari uzak durayım da nasıl olsa 4. sınıf bitiyor, araya yaz tatili girecek. beni görmezse özler belki.o zaman pişman olur ve eskisi gibi devam ederiz.
    diye düşünüyordum.
    ama çok yanılmışım...

    yanıldığımı o gün geldiğinde anladım. herşeyin değiştiği o gün. beni bir canavar yapan o gün...
    Tümünü Göster
    ···
  18. 43.
    +1
    hiç mi dinleyen yok amk
    ···
  19. 44.
    +1
    Ailecek takip ediyoruz yazsana bin
    ···
  20. 45.
    -1
    anlatma huur çocuğu
    yalanına sokiyim
    ···