-
251.
0upupupupupupupup
-
252.
0yalnız ,başkaları da okusun diye upluyoruz
-
253.
0dinleyen panpalar sağolsunlar . devamı birazdan
-
254.
0panpa anlat ben dinliyorum yalnız çabuk çabuk yaz
-
255.
0upupupupupupup
-
256.
0hadi beyler uplayalım devamı birazdan
-
257.
0hani ünlü mimarlar eserlerini ustalık eserim , kalfalık eserim , çıraklık eserim diye niteler ya ; işte ben de aynen öyle adlandırıyorum .Tümünü Göster
ilk cinayetimin hikayesini bilyorsunuz artık. işte o benim çıraklık eserimdi.
cinayetten 1 sene sonra yani benim okulun 2. senesi biterken, o olay çoktan unutulup gitmişti.
fakat o olayı atlatmam benim için çok zor oldu. kaç gece rüyama girdi pekekent züppe. neyse ki kurtulmuştum...
ama o korkunç şey sonunda başıma geldi.
bahsettiğim şey , öldürme güdüsü; tekrar içime yerleşmişti. hani bazen bişeyler ekgib gibi gelir ya , aynen öyle oldu. içimde hep bişeyler ekgib kaldı.
daha da kötüsü , yazın ortasında bu istek daha da alevlendi. yolda yürürken bile beynim bana oyun oynuyordu. yolda yürüyen insanların boğazına sarılıp öldürme hissi geliyordu içimden.
daha önceden filmler seyretmiştim birsürü. cinayet işleyince bağımlılık yapan insanlar vardı . izlerken derdim ki hep : ulan öldürmenin bağımlılığı mı olurmuş?
olurmuş... bunu yıllar geçtikçe daha iyi anladım.
dedim ya o güdü beni ele geçirmişti sanki.
en sonunda dedim ki kendi kendime: sadece bu güdüyü tatmin etmek için öldüreceğim . sonra başka yok . tövbe valla. bu ikinci ve son olacak.
gözünüzün önüne mr. brooks filmi geldi değil mi? o filmlerdeki yalan değilmiş . işte canlı kanıtı karşınızda , anlatıyor ...
öldürmeyi kafama koymuştum ama kimi?
öyle nefret ettiğim birisi yoktu (hande dışında) . zaten handeyi de cezalandırmıştım. o acıyı ömür boyu çekmesini istiyordum. ömrünü kısaltıp da acıdan azad edemezdim. bir de zaten sevgilisi öldü, kendi de ölürse onları kim kıskanıyor? tabii ki eski sevgili. polis ağzıma sıçar o zaman.
hiç tanımadığım birini öldürmeliydim ama masum birinin canına kıyamazdım. hayatı boyunca pislikten pisliğe bulaşmış insanlardan bulacaktım hedefimi.
zaten su testisi su yolunda kırılır diyerek kimse arkasından ağlamaz.
çok ayrıntıya girdiğimi biliyorum ama o zamanki ruh halimi iyice anlarsanız, aldığım kararları daha iyi anlayacaksınız.
---
kendi memleketinde olmanın avantajları var. zaten tatilden tatile görüyordum ailemi. iyice hasret gidermiş oluyordum.
ve ayrıca yemek, para vs. sıkıntısı çekmiyordum.
para sıkıntısı olmaması sebebiyle çok rahat ettiğim dönemde , rahatın batması da ayrı bir konu.
---
neden memleketin güzelliğini anlattım biliyor musunuz? özellikle para konusunda vurgu yaptığımı farketmişsinizdir.
paranız varsa matkaplar , otomatik maymuncuklar, çivi silahı, vs.vs. şeyler alabilirsiniz. ben de tam olarak bunu yaptım.
ankaraya dönerken bavulum hırdavatçı dükkanı gibiydi.
---
anlayacağınız üzere tövbemi tutmamıştım . ama henüz bunun farkında değildim. çünkü ikinci ve son cinayetim diyordum. öldürüp bırakacaktım. böylece ankaraya dönmeden önce bu güdüden kurtulacaktım.
2. cinayetim için araştırmalara başladım... -
258.
0upuplamaktan geri durmayalım hikaye başlıyor çünkü
-
259.
0anlat panpa dinliyorum
-
260.
0bu fatih'le birlikte yaptığımız ilk cinayetti. kendi ruh hâlini bana anlatırken, kendi geçmişime gidiyordum. çünkü aynı hisleri yaşıyorduk.Tümünü Göster
hangi duygularında kıpırdanmalar olduğunu sordum. ve bana:
-sanki içimdeki o ekgiblik tamamen yok olup gitmiş gibi hissediyorum. içimdeki yalnızlığın sona erdiğini hissediyorum.
diye cevap verdi.
anlamıştım . artık benim yolumdan yürüyecekti. onda da ihtiyaç hâline gelen bu güdüler, zamanla iyice artacak ve yine öldürmek isteyecekti.
bunları biliyordum.
ama bilmediğim bir şey vardı ki ,öğrendiğimde benim bile kanımı dondurmuştu...
---
ilk cinayetten bir hafta kadar sonra, benim içimdeki katil , sanki yüreğimi tırmalıyordu. fatihte de aynısı olmuş ki yanıma gelip tekrar yapmak istediğini söyledi.
ben de dünden razıydım zaten. hastane çıkışı atladık arabaya. ve ilerlemeye başladık.
---
o esnada telefonum çaldı. arayan tuğçeydi. ne zaman geleceğimi sordu. ben de ona , fatihle biraz gezintiye çıkacağız, gece geliriz meraklanma, dedim.
o da durumu anlamıştı ki ,tamam aşkım iyi işler deyip telefonu kapattı.
iyi işler demesi hoşuma gitmişti. fatihe de söyledim ve ona da komik gelmiş olacak ki o da güldü.
komik olan şuydu, düzgün bir işin olur, o adama iyi işler dersin. ama adam öldürmeye giden birine iyi işler denmesi tuhafımıza gitmişti...
demek ki artık o da bunu bir iş olarak algılamıştı.
---
şehri turluyorduk. her zamanki gibi birini gözümüze kestirip , takip edecektik.
bir parkın yanında durduk ve indik. banklardan birine oturup etrafa dikkatlice baktık..
bankta tek başına oturan bir genç vardı. neden bilmiyorum ama o genç, dikkatimi çekmişti.
kendi başına, sessiz sakin bir gence benziyordu. ama onu neden hedef almıştım ki durduk yere? ama bir kere gözünüze çarptı mı kurtuluşunuz yok. mecburen onu izlemeye devam ettim.
fatih te o çocuğa dikkat kesilmiş olacak ki, bana hafiften dokunup:
-şu kırmızı kazaklı tek başına oturan çocuğu görüyor musun?
-evet?
-onu öldürebiliriz aslında. ilk dikkat kesildiğim kişi oydu çünkü.
-tamam olur . ben de zaten geldiğimizden beri onu izliyordum.
nedense güdülerimiz , aynı adam için bizi tetiklemişti. acaba bunun nedeni neydi? içimizdeki güdülerin belli programları mı vardı yoksa?
bunu maalesef bilemediğim için sadece tesadüf olarak yorumluyorum.
---
feromon, karşı cinsi kendine çeken bir doğal parfümdür. aslında hormon olmasına rağmen (kanda dolaşmasına rağmen) karşı tarafın hormonlarını tetikleme özelliğine sahiptir. erkekseniz eğer ve kadınların sizi görünce bile iç çektiğini farkediyorsanız, feromon seviyeniz oldukça yüksek demektir.
feromon cinsel arzuları tetikler. ancak bizim güdülerimizi nelerin tetiklediği hakkında en ufak bir bilgim dahi yok. belki de bu hormondan kaynaklanan bir durumdur. çünkü ikimiz de koskoca parkta , aynı kişiye odaklanmıştık...
---
saat 23:00 sularında bankta oturan çocuk kalktı ve yürümeye başladı. biz de onu takip ettik.
ve sonunda evine girdi. biz de daha fazla beklemeyip evlerimize dağıldık.
birkaç gün bu genci takip ettik.
öyle kötü bir alışkanlığı yoktu. büyük ihtimalle yeni mezundu. çünkü iş arıyordu. nerede ilan asılıysa , orada görüyordum kendisini. büyük ihtimalle gazeteden bakıyordu ilanlara. ve başvurmak için işyerlerine gidiyordu.
arabası yoktu. sadece evi vardı. ailesi yoktu. zamanının büyük çoğunluğunu evde geçirip, kalan zamanını da gazeteden bulduğu yerlere başvuruya giderek harcıyordu.
---
öldürmek için en uygun yeri seçtik. artık fatih te bu işi kıvırmaya başlamıştı. planı da birlikte hazırladık.
o gün gelmişti. planımızı uygulayacaktık.
onu kendi evinde öldürecektik... -
261.
0evet beyler devamı biraz sonra ...
-
262.
0artık aynı evde kalıyorduk. çünkü ben ciddi düşünmeye başlamıştım. o ise bana sırılsıklam aşık olmuş ki , daha 8-9 aydır tanıdığı bir insana güvenebiliyordu. güvenmekte haklıydı da bence.Tümünü Göster
ciddi düşündüğümü , memlekete gitmeden önce söylemem gerekliydi ve söyledim de. dişten tırnaktan artırıp aldığım yüzüğü kendisine verince , o da büyük bir aşkla kabul etmişti.
artık sözlüydük. ama daha yaz sonu 2. sınıfa yeni geçecekti . yani evlilik erkendi. bu yüzden , birbirimizi kaybetmeme korkusuyla belki de , bir çırpıda kendi aramızda sözlenmiştik.
ama artık evlerimize dönme vaktiydi. daha doğrusu o gidince ben de kalan işimi hâlledecektim. bu yüzden ona, biletimin , kendisinden birkaç saat sonra olduğunu söyledim.
otobüs terminaline kadar eşlik ettikten sonra vedalaştık. o , memleketine gidecekti, ben de dönüp kalan işimi bitirmeye gidecektim.
benim kızı memleketine yolladıktan sonra, kalan işime devam ettim. önce birkaç hafta bu iti izledim. tek başına yaşıyordu. muhtemelen buralıydı ki yaz tatilinde burda kalmıştı. ya da ailesini görmek istemiyordu.
ben gene bütünleme ayağına ailemi kandırmıştım. ve rahat rahat işime odaklanabilecektim.
planımı kurmuştum.
ama bu sefer tamamen acımasızca davranacaktım.
önce evinin önünde saklanıp bekledim.. adam da evden çıkınca arabasına doğru yöneldi. ben de hemen çıkıp yanına yaklaştım. beni görünce paniklemedi. çünkü kendisine seslenmiştim beni görmesi için. adres soruyormuş gibi davrandım. bu mal da tarif ediyordu daha. eterli bezi çıkarıp ağzına burnuna komple bastım. önce direndi ama birkaç saniye sonra oracığa yığıldı.
---
iyi bir katil, kinini bastırmayı bilen biridir. bir söz vardır, intikam soğuk yenen bir yemektir. bir sene sonra veya seneler sonra bile intikam alabilecek kadar sabırlı olmalısınız. bu bir altın kuraldır. yoksa yakın zamanda alınan bir intikamdan ilk sizi sorumlu tutacaklardır.
ama ben bu kuralı sabrıma ve duygularıma yenik düşerek çiğniyordum.
---
öyle bir öldürme planım vardı ki, bu altın kuralı çiğnememe rağmen beni kurtaracak olan tek şeydi...
baygın hâle getirdikten sonra , eldivenimi takıp, bunun cebinden anahtarı aldım. ve arabayı açıp onu içeri attım. sonra da bizim eve doğru yol aldım...
planım şuydu: madem tuğçeyi araba kazasında öldürdü, ben de onu araba kazası yapmış süsü vererek öldürecektim . bi nevi kısasa kısas.
önce eve getirip darp izi yapmalıydım. onu evde öldürmeliydim. çünkü arabasını şarampole yuvarlayınca, sağ kalma ihtimali vardı.
eve getirdim ve yatağa yatırdım. ellerini ve ayaklarını yatağa sabitledim. ağzını kapadım. çünkü biraz sonra kendine gelecekti ve , onu canlı canlı dövmek istiyordum, hırsımı alacaktım.
---
sonunda uyandı ve benim olaya el atma zamanım gelmişti. elime sopayı aldığım gibi buna daldım. ama belli bölgelere. çünkü araba kazasının bile zedeleyemeyeceği yerler olacaktı. polisi şüphelendirmemeliydim. sadece kafa, kaburga ve kaval kemiğine daldım.
ben vurdukça o inliyordu. bir süre sonra zaten acıdan bayılmıştı. ve ben hâla kafaya çalışıyordum. tam o esnada kapının tıkırtısıyla irkildim... -
263.
0o zamana kadar , internette ne yazarsam bulduğumu zannediyordum. çünkü bana gerekli belgelere , ders notlarına hep ulaşmıştım.Tümünü Göster
ama, trafiğin sitesine girdiğimde ve, plakayı yazıp sorguladığımda çok şaşırmış ve fazlaca sinirlenmiştim. çünkü arabanın sahibinin kim olduğunu söylemiyordu. sadece modeli , rengi , çalıntı mı değil mi, hak mahrumiyeti falan yazıyordu.
adamın kim olduğunu bilmeden, sadece arabanın rengini ve modelini bilerek mi bulacaktım?
dayıma gitsem , onun sözü herkese geçerdi. bir telefonla kim olduğunu öğrenip , bana söylerdi. ama bir kaç gün sonra adamı ölü bulduklarında , gözler ilk bana çevrilecekti.
tamamen köşeye sıkışmıştım. o adamı nasıl bulacaktım?
---
düşündüm taşındım ve en mantıklı yolu buldum. o işi polise bırakacaktım. adam yakalandığı zaman zaten tuğçeye , şikayetçi olup olmadıklarını soracaklardır. o esnada ben de yanında olursam, kim olduğunu görürüm ve işini bitiririm
diye düşündüm . ve o işin peşini bıraktım...
---
birkaç ay sonra , fakülte çoktan bitmişti. ama biz tuğçeyle ankarada kaldık.
memleketlerimize hemen dönersek eğer, ayrı kalacağımızı biliyorduk. bu yüzden aile ziyaretini biraz erteleyecektik.
çatlakları da artık iyileşmişti.
o gün dışarı çıkıp yemeğe gittik . bir restauranta girdik.
siparişlerimizi verdik ve muhabbete devam ettik. yalnız , camdan dışarı baktığımda çok tanıdık gelen birşey gördüm.
o arabayı. gri renkti ve üstelik plakanın aklımda kalan kısmıyla doğru olduğuna emindim.
arabaya binen bir genç vardı.
böyle şanslar hayatta bir defa gelir diye düşündüm. hemen kalktım.
aşkım benim acele bir işim var . hemen geliyorum. dedim. zaten yemekler de gelmemişti daha. yani zaten bekleyecekti. neyse. bunun arkasından atladım bir taksiye...
---
normalde filmlerde görmüşsünüzdür , taksiciye karşıdaki arabayı takip et diyen kişileri.
aynen öyle yaptım ben de . arabanın gittiği yeri takip ettim. gittik bayağı bir yol. sonra bir evin önünde durdu. arabayı kitleyip içeri girdi. herşeyi not almıştım. artık restorana dönebilirdim. taksiyle tekrar tuğçenin yanına geldim.
bana ne işim olduğunu sordu. ben de laf kalabalığıyla geçiştirdim. aslında bir cevap verseydim daha iyi olacakmış. ne denli bir hata yaptığımın farkında değildim.
yemeği yedik eve doğru gittik. ama aklımda hep bu adam vardı. hâla şaşkındım. hayal mi değil mi anlamaya çalışıyordum.
gerçek olduğunu biliyordum ama mümkün olabilir miydi? arayıp ta bulamadığım adam, beni çaresiz bırakan şerefsiz, bu genç miydi? aklımda binbir türlü soru vardı. ama bu soruların cevaplarına nasıl ulaşacağımı çok iyi biliyordum... -
264.
0kusura bakmayın gençler, dışarı çıkmam gerekti. neyse hikayenin devdıbını paylaşıyorum, okuyanlar yerlerini alsın...
-
265.
0@116 eksiyi ben basmadım hatta şuku verdim iyi tespitler diye.
dikkat ettiysen çok ayrıntıya giren hikaye okuyucuyu boğar.
parmak izini nasıl temizlediğine kadar girersem, okuyan da sıkılır.
Sonralarda yazdıklarımda , ayrıntıları başlıklar halinde parantez içinde verdim.
Okuyucu zaten o olayları beyninde canlandırırken, benim "kusursuz " olarak nitelediğimi görür ve kahramanın ayrıntıları hallettiğini anlar.
Ama o ilk entryinde , formol yazıp bilmemnapmışsın demen, ağırıma gitti.
Çünkü okuyucu, benim tıpta olduğuma inanmazsa , hikayeye nasıl adapte olurlar?
yalnız bir gerçek var ki , ben tıptayım.
Bu işin içinde olduğum için maddeleri ve işlevlerini adım gibi biliyorum.
çıkarımlarda bulunduğun için teşekkürler. Bu , senin hikayeyi dikkatle takip ettiğini gösterir.
Yeni mesajını da şukuladım. hayırlı olsun ;) -
266.
0@1 ahahahadhahdsha amk dingili dediklerimi açıkla önce öyle eksiyi basmakla olmuyor
edit:
barda öldürdüğün adamın üstündeki parmak izlerini nasıl temizledin ?
parkta öldürdüğün profesörün şah damarında iğne izini bulamayacaklar mı sanıyorsun ?
uzağımdaki kurbanlar olmalı diyorsun kendi üniversitenden insanları öldürüp duruyorsun ?
açıklayabiliyorsan bunları açıkla. kurgunu düzgün yapacaksın. bu konularda beni bilen bilir -
267.
0süpersin panpa biraz çabuk ye ama *
-
268.
0evet beyler devamı akşam yemeğinden sonra
-
269.
0tuğçeyle iyice haşır neşir olmuştuk. haftalardır ders çalışıyorduk. ama bir türlü açılamıyordum kendisine.Tümünü Göster
söylediğine göre sınava 1 hafta civarında birşey kalmıştı. ve konuları neredeyse bitirmiştik.
o akşam yine yanıma geldi ve yine çalışmaya başladık. ama ben cesaretimi toplayıp da bir türlü konuşamıyordum.
ders arasında ani bir hamleyle dile geldim:
-tuğçe , haftalardır görüşüyoruz ama ben cesaret edip söyleyemiyordum.
kız da herhalde ne diyeceğimi anladığı için sözümü tamamlamama izin verdi:
-seni ilk gördüğüm andan beri birşeyler hissediyordum . ama tanıdıkça daha da çok bağlandım. (ellerini tuttum) tuğçe ben seni seviyorum. sana aşığım.
çok utanmıştım ama yine de söylemeyi başarmıştım. ve kız da bana olumlu yanıt verdi:
- hakan, ben de sana birşeyler hissediyordum ama yanlış anlarsın diye senden çekiniyordum . aslında.. bende seni seviyorum.
dedi ve bana sarıldı. allahım, çok mutluydum. geceye doğru elele dışarı çıktık. kendisini evine bıraktım. ama havalarda uçuyordum. kelebek gibiydim.
eve döndüm ve huzur içinde uykuya daldım. rüyamda da onu görmüştüm zaten.
sabah kalktığımda saat 1 i geçiyordu. o rahatlıkla yatınca baya bi uyumuştum. dersi de kaçırmıştım. bari dedim tuğçemin yanına gidiym . giyindim ve fakülteye doğru yola çıktım...
ama neyle karşılaşacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu...
panodan ders progrdıbına baktım . programa göre daha dersteydi ve 10 dk sonra bugünkü dersleri tamamen bitmiş oluyordu. kendi kendime dedim ki:
saat 2 den boş , çok güzel. bol bol vakit geçiririz böylece . yemek falan yeriz
diye düşünmüştüm.
---
10 dk geçti herkes dağıldı ama tuğçe ortalarda görünmüyordu. amfiye girdim baktım acaba eşyalarını mı topluyor diye, ama amfi bomboştu.
çıkan öğrencilerden birkaç kişiye sordum:
-gençler, tuğçeyi gördünüz mü?
-bugün gelirken araba çarpmış. hastanede şuanda . biz de onun yanına gidiyoruz şimdi
dedi.
beynimden vurulmuşa döndüm. elim ayağım zangır zangır titremeye başladı.
-ben de geleyim sizinle
dedim öğrencilere...
---
odasına gittik . hemen yanına oturdum :
- ne oldu böyle , kim yaptı bunu sana!!!
- bişey yok aşkım sadece ayağımda ve sağ kolumda çatlak var .
kafamı onun göğsüne doğru eğdim ve gözümden yaşlar süzüldü.
- kimin çarptığını gördün mü?
- görmedim . çarpıp kaçtı galiba . o arada bayılıp düşmüşüm. bir amca getirdi beni buraya.
-off çok korktum . ne olur bir daha dikkatli ol
gibi cümleler geçti aramızda. yanında biraz daha kalıp dışarı çıktım.
polis karşıda tutanak tutuyordu . yanlarında da bi amca vardı. polisler gidince onun yanına koştum:
-amca tuğçeyi sen mi getirdin hastaneye?
- tuğçe mi? yatan kız mı evet buraya getirdim.
- allah razı olsun senden amca . hayatını kurtarmışsın
-yok oğlum önemli değil . insani vazifemizi yaptık
- çarpıp kaçanı gördün mü peki?
-plakasını aldım . zaten polislere de verdim plakayı. bulurlar yakında.
- bana da söyleyebilir misin plakayı ?
amca, plakayı bana verdi . kendisine çok teşekkür ettim . ve tuğçenin yanına gittim.
ona acil bir işim olduğunu söyledim . o da anlayışla karşıladı. ve hemen yola koyuldum.
sinirime hakim olamıyordum . içimdeki katil , tekrar ortaya çıkmıştı.
plakayı alma niyetim belliydi . çarpan adamı bulup hayatına son verecektim... -
270.
0devamı geliyor arkadaşlar
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 27 11 2024
-
yasamak istemiyorum oglum
-
arkadan yiyen pasif muallak oğlan kayroç
-
google yazinca cikmiyan sozlluk
-
kan bagisi yapmam aga
-
27 kasım 2024
-
bu sözlüğe nolmus yav offf
-
kucuk insanlarin derdi insanlar olur
-
almanyada askıda yemek varmış
-
izmirde hala sobayla ısınanlar var
-
abe ya abe yapay zekala iş yapacaz abey
-
erdoğan türk tarihinin en iyi lideridir
-
dexer shawnı bombalı dronla patlatmak
-
ekşi sözlük ele geçirilmiş lann
-
burda neden manyakça şeyler paylaşılıyor
-
tesettürünü bir saniye bile çıkarmayacaksın
-
havalar sogudu iyice
-
bim 31 aralık 2007
-
topal odlek ordek gezmeye gidiyor 26 11 2024
-
bazen güzel bir şarkı çalınca
-
pehh yine akşamı ettik pehh 26 11 2024 22 26
-
nasıl senin fotonu elindne aldık ama
-
cüneyt arkın reenkarnasyonla yeniden
-
philosophia24 memati yeni hesabi
-
yapay zeka ve robotlar çalişir
-
zeytinburnulu memo
-
hey embesiler bugün deepfake kulanıyorsnuz
-
burun kivirdiniz inci 2015 donemi
-
bu adamdan beni soğutunuz lan
-
yabancılar türkiyeceyi kolayca öğreniyor
- / 2