1. 126.
    0
    @110 haklısın panpa . editliyorum şimdi.
    ···
  2. 127.
    0
    devamı geliyor arkadaşlar
    ···
  3. 128.
    0
    tuğçeyle iyice haşır neşir olmuştuk. haftalardır ders çalışıyorduk. ama bir türlü açılamıyordum kendisine.
    söylediğine göre sınava 1 hafta civarında birşey kalmıştı. ve konuları neredeyse bitirmiştik.
    o akşam yine yanıma geldi ve yine çalışmaya başladık. ama ben cesaretimi toplayıp da bir türlü konuşamıyordum.
    ders arasında ani bir hamleyle dile geldim:
    -tuğçe , haftalardır görüşüyoruz ama ben cesaret edip söyleyemiyordum.

    kız da herhalde ne diyeceğimi anladığı için sözümü tamamlamama izin verdi:
    -seni ilk gördüğüm andan beri birşeyler hissediyordum . ama tanıdıkça daha da çok bağlandım. (ellerini tuttum) tuğçe ben seni seviyorum. sana aşığım.

    çok utanmıştım ama yine de söylemeyi başarmıştım. ve kız da bana olumlu yanıt verdi:
    - hakan, ben de sana birşeyler hissediyordum ama yanlış anlarsın diye senden çekiniyordum . aslında.. bende seni seviyorum.

    dedi ve bana sarıldı. allahım, çok mutluydum. geceye doğru elele dışarı çıktık. kendisini evine bıraktım. ama havalarda uçuyordum. kelebek gibiydim.

    eve döndüm ve huzur içinde uykuya daldım. rüyamda da onu görmüştüm zaten.

    sabah kalktığımda saat 1 i geçiyordu. o rahatlıkla yatınca baya bi uyumuştum. dersi de kaçırmıştım. bari dedim tuğçemin yanına gidiym . giyindim ve fakülteye doğru yola çıktım...

    ama neyle karşılaşacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu...

    panodan ders progrdıbına baktım . programa göre daha dersteydi ve 10 dk sonra bugünkü dersleri tamamen bitmiş oluyordu. kendi kendime dedim ki:
    saat 2 den boş , çok güzel. bol bol vakit geçiririz böylece . yemek falan yeriz
    diye düşünmüştüm.

    ---

    10 dk geçti herkes dağıldı ama tuğçe ortalarda görünmüyordu. amfiye girdim baktım acaba eşyalarını mı topluyor diye, ama amfi bomboştu.
    çıkan öğrencilerden birkaç kişiye sordum:
    -gençler, tuğçeyi gördünüz mü?
    -bugün gelirken araba çarpmış. hastanede şuanda . biz de onun yanına gidiyoruz şimdi
    dedi.

    beynimden vurulmuşa döndüm. elim ayağım zangır zangır titremeye başladı.
    -ben de geleyim sizinle
    dedim öğrencilere...

    ---
    odasına gittik . hemen yanına oturdum :
    - ne oldu böyle , kim yaptı bunu sana!!!
    - bişey yok aşkım sadece ayağımda ve sağ kolumda çatlak var .

    kafamı onun göğsüne doğru eğdim ve gözümden yaşlar süzüldü.

    - kimin çarptığını gördün mü?
    - görmedim . çarpıp kaçtı galiba . o arada bayılıp düşmüşüm. bir amca getirdi beni buraya.
    -off çok korktum . ne olur bir daha dikkatli ol
    gibi cümleler geçti aramızda. yanında biraz daha kalıp dışarı çıktım.
    polis karşıda tutanak tutuyordu . yanlarında da bi amca vardı. polisler gidince onun yanına koştum:

    -amca tuğçeyi sen mi getirdin hastaneye?
    - tuğçe mi? yatan kız mı evet buraya getirdim.
    - allah razı olsun senden amca . hayatını kurtarmışsın
    -yok oğlum önemli değil . insani vazifemizi yaptık
    - çarpıp kaçanı gördün mü peki?
    -plakasını aldım . zaten polislere de verdim plakayı. bulurlar yakında.
    - bana da söyleyebilir misin plakayı ?

    amca, plakayı bana verdi . kendisine çok teşekkür ettim . ve tuğçenin yanına gittim.
    ona acil bir işim olduğunu söyledim . o da anlayışla karşıladı. ve hemen yola koyuldum.

    sinirime hakim olamıyordum . içimdeki katil , tekrar ortaya çıkmıştı.

    plakayı alma niyetim belliydi . çarpan adamı bulup hayatına son verecektim...
    Tümünü Göster
    ···
  4. 129.
    0
    evet beyler devamı akşam yemeğinden sonra
    ···
  5. 130.
    0
    süpersin panpa biraz çabuk ye ama *
    ···
  6. 131.
    0
    @1 ahahahadhahdsha amk dingili dediklerimi açıkla önce öyle eksiyi basmakla olmuyor

    edit:

    barda öldürdüğün adamın üstündeki parmak izlerini nasıl temizledin ?

    parkta öldürdüğün profesörün şah damarında iğne izini bulamayacaklar mı sanıyorsun ?

    uzağımdaki kurbanlar olmalı diyorsun kendi üniversitenden insanları öldürüp duruyorsun ?

    açıklayabiliyorsan bunları açıkla. kurgunu düzgün yapacaksın. bu konularda beni bilen bilir
    ···
  7. 132.
    0
    @116 eksiyi ben basmadım hatta şuku verdim iyi tespitler diye.
    dikkat ettiysen çok ayrıntıya giren hikaye okuyucuyu boğar.
    parmak izini nasıl temizlediğine kadar girersem, okuyan da sıkılır.
    Sonralarda yazdıklarımda , ayrıntıları başlıklar halinde parantez içinde verdim.
    Okuyucu zaten o olayları beyninde canlandırırken, benim "kusursuz " olarak nitelediğimi görür ve kahramanın ayrıntıları hallettiğini anlar.
    Ama o ilk entryinde , formol yazıp bilmemnapmışsın demen, ağırıma gitti.
    Çünkü okuyucu, benim tıpta olduğuma inanmazsa , hikayeye nasıl adapte olurlar?
    yalnız bir gerçek var ki , ben tıptayım.
    Bu işin içinde olduğum için maddeleri ve işlevlerini adım gibi biliyorum.
    çıkarımlarda bulunduğun için teşekkürler. Bu , senin hikayeyi dikkatle takip ettiğini gösterir.
    Yeni mesajını da şukuladım. hayırlı olsun ;)
    ···
  8. 133.
    0
    kusura bakmayın gençler, dışarı çıkmam gerekti. neyse hikayenin devdıbını paylaşıyorum, okuyanlar yerlerini alsın...
    ···
  9. 134.
    0
    o zamana kadar , internette ne yazarsam bulduğumu zannediyordum. çünkü bana gerekli belgelere , ders notlarına hep ulaşmıştım.
    ama, trafiğin sitesine girdiğimde ve, plakayı yazıp sorguladığımda çok şaşırmış ve fazlaca sinirlenmiştim. çünkü arabanın sahibinin kim olduğunu söylemiyordu. sadece modeli , rengi , çalıntı mı değil mi, hak mahrumiyeti falan yazıyordu.
    adamın kim olduğunu bilmeden, sadece arabanın rengini ve modelini bilerek mi bulacaktım?

    dayıma gitsem , onun sözü herkese geçerdi. bir telefonla kim olduğunu öğrenip , bana söylerdi. ama bir kaç gün sonra adamı ölü bulduklarında , gözler ilk bana çevrilecekti.

    tamamen köşeye sıkışmıştım. o adamı nasıl bulacaktım?

    ---
    düşündüm taşındım ve en mantıklı yolu buldum. o işi polise bırakacaktım. adam yakalandığı zaman zaten tuğçeye , şikayetçi olup olmadıklarını soracaklardır. o esnada ben de yanında olursam, kim olduğunu görürüm ve işini bitiririm
    diye düşündüm . ve o işin peşini bıraktım...
    ---

    birkaç ay sonra , fakülte çoktan bitmişti. ama biz tuğçeyle ankarada kaldık.
    memleketlerimize hemen dönersek eğer, ayrı kalacağımızı biliyorduk. bu yüzden aile ziyaretini biraz erteleyecektik.

    çatlakları da artık iyileşmişti.

    o gün dışarı çıkıp yemeğe gittik . bir restauranta girdik.
    siparişlerimizi verdik ve muhabbete devam ettik. yalnız , camdan dışarı baktığımda çok tanıdık gelen birşey gördüm.
    o arabayı. gri renkti ve üstelik plakanın aklımda kalan kısmıyla doğru olduğuna emindim.

    arabaya binen bir genç vardı.
    böyle şanslar hayatta bir defa gelir diye düşündüm. hemen kalktım.
    aşkım benim acele bir işim var . hemen geliyorum. dedim. zaten yemekler de gelmemişti daha. yani zaten bekleyecekti. neyse. bunun arkasından atladım bir taksiye...

    ---
    normalde filmlerde görmüşsünüzdür , taksiciye karşıdaki arabayı takip et diyen kişileri.
    aynen öyle yaptım ben de . arabanın gittiği yeri takip ettim. gittik bayağı bir yol. sonra bir evin önünde durdu. arabayı kitleyip içeri girdi. herşeyi not almıştım. artık restorana dönebilirdim. taksiyle tekrar tuğçenin yanına geldim.
    bana ne işim olduğunu sordu. ben de laf kalabalığıyla geçiştirdim. aslında bir cevap verseydim daha iyi olacakmış. ne denli bir hata yaptığımın farkında değildim.

    yemeği yedik eve doğru gittik. ama aklımda hep bu adam vardı. hâla şaşkındım. hayal mi değil mi anlamaya çalışıyordum.
    gerçek olduğunu biliyordum ama mümkün olabilir miydi? arayıp ta bulamadığım adam, beni çaresiz bırakan şerefsiz, bu genç miydi? aklımda binbir türlü soru vardı. ama bu soruların cevaplarına nasıl ulaşacağımı çok iyi biliyordum...
    Tümünü Göster
    ···
  10. 135.
    0
    artık aynı evde kalıyorduk. çünkü ben ciddi düşünmeye başlamıştım. o ise bana sırılsıklam aşık olmuş ki , daha 8-9 aydır tanıdığı bir insana güvenebiliyordu. güvenmekte haklıydı da bence.

    ciddi düşündüğümü , memlekete gitmeden önce söylemem gerekliydi ve söyledim de. dişten tırnaktan artırıp aldığım yüzüğü kendisine verince , o da büyük bir aşkla kabul etmişti.
    artık sözlüydük. ama daha yaz sonu 2. sınıfa yeni geçecekti . yani evlilik erkendi. bu yüzden , birbirimizi kaybetmeme korkusuyla belki de , bir çırpıda kendi aramızda sözlenmiştik.

    ama artık evlerimize dönme vaktiydi. daha doğrusu o gidince ben de kalan işimi hâlledecektim. bu yüzden ona, biletimin , kendisinden birkaç saat sonra olduğunu söyledim.
    otobüs terminaline kadar eşlik ettikten sonra vedalaştık. o , memleketine gidecekti, ben de dönüp kalan işimi bitirmeye gidecektim.

    benim kızı memleketine yolladıktan sonra, kalan işime devam ettim. önce birkaç hafta bu iti izledim. tek başına yaşıyordu. muhtemelen buralıydı ki yaz tatilinde burda kalmıştı. ya da ailesini görmek istemiyordu.
    ben gene bütünleme ayağına ailemi kandırmıştım. ve rahat rahat işime odaklanabilecektim.
    planımı kurmuştum.
    ama bu sefer tamamen acımasızca davranacaktım.

    önce evinin önünde saklanıp bekledim.. adam da evden çıkınca arabasına doğru yöneldi. ben de hemen çıkıp yanına yaklaştım. beni görünce paniklemedi. çünkü kendisine seslenmiştim beni görmesi için. adres soruyormuş gibi davrandım. bu mal da tarif ediyordu daha. eterli bezi çıkarıp ağzına burnuna komple bastım. önce direndi ama birkaç saniye sonra oracığa yığıldı.

    ---
    iyi bir katil, kinini bastırmayı bilen biridir. bir söz vardır, intikam soğuk yenen bir yemektir. bir sene sonra veya seneler sonra bile intikam alabilecek kadar sabırlı olmalısınız. bu bir altın kuraldır. yoksa yakın zamanda alınan bir intikamdan ilk sizi sorumlu tutacaklardır.
    ama ben bu kuralı sabrıma ve duygularıma yenik düşerek çiğniyordum.
    ---
    öyle bir öldürme planım vardı ki, bu altın kuralı çiğnememe rağmen beni kurtaracak olan tek şeydi...

    baygın hâle getirdikten sonra , eldivenimi takıp, bunun cebinden anahtarı aldım. ve arabayı açıp onu içeri attım. sonra da bizim eve doğru yol aldım...

    planım şuydu: madem tuğçeyi araba kazasında öldürdü, ben de onu araba kazası yapmış süsü vererek öldürecektim . bi nevi kısasa kısas.
    önce eve getirip darp izi yapmalıydım. onu evde öldürmeliydim. çünkü arabasını şarampole yuvarlayınca, sağ kalma ihtimali vardı.

    eve getirdim ve yatağa yatırdım. ellerini ve ayaklarını yatağa sabitledim. ağzını kapadım. çünkü biraz sonra kendine gelecekti ve , onu canlı canlı dövmek istiyordum, hırsımı alacaktım.
    ---

    sonunda uyandı ve benim olaya el atma zamanım gelmişti. elime sopayı aldığım gibi buna daldım. ama belli bölgelere. çünkü araba kazasının bile zedeleyemeyeceği yerler olacaktı. polisi şüphelendirmemeliydim. sadece kafa, kaburga ve kaval kemiğine daldım.

    ben vurdukça o inliyordu. bir süre sonra zaten acıdan bayılmıştı. ve ben hâla kafaya çalışıyordum. tam o esnada kapının tıkırtısıyla irkildim...
    Tümünü Göster
    ···
  11. 136.
    0
    evet beyler devamı biraz sonra ...
    ···
  12. 137.
    0
    eveet kimler burda , biraz uplayayım da canlansın biraz buralar
    ···
  13. 138.
    0
    burdayız panpa sen yazmana bak
    ···
  14. 139.
    0
    candarmayı alıp geliyorun yanına
    ···
  15. 140.
    0
    yaz dostum
    ···
  16. 141.
    +1
    burdayiz panpa yazini merakla bekliyoruz
    ···
  17. 142.
    +1
    Ailecek takip ediyoruz yazsana bin
    ···
  18. 143.
    0
    evet beyler kusıra bakmayın biraz işim vardı yazamadım bugün . ama sonunda geldim . hikayeye devam ediyoruz , okuyanlar yerlerini alsın..
    ···
  19. 144.
    0
    kadınlar, tanrının yaratma sanatını gösteren nadide eserlerdir. onların ruh hâlini anlamak için , kadın olarak doğmuş olmalısınız. çünkü bir kadını , ancak başka bir kadın tam olarak anlayabilir.

    kadınlar türlü türlü ruh hâlini aynı anda barındırabilirler, ve size görmek istediğiniz şekilde yansıtabilirler. halbuki neler geçiriyordur o an aklından. bilinmez maalesef.
    tuğçe de aynen öyle yapmıştı bana. hastanede o hâlde yatarken bir anda işim çıktı demek, şüphe uyandırıcıydı. çünkü tek aşkım orada yatarken başka işim olamazdı.
    restaurantta da aynı şekilde çıkınca , benden iyice şüphelenmişti. belki de kendisini aldattığımı düşünmüştür, veya daha değişik birşeyler geçirmiştir aklından. onu da bilemiyorum. ama bildiğim tek şey vardı ki , beni takip edebilecek kadar şüphe duymuştu...

    kapı tıkırtısıyla irkildim. ve arkamı döndüğümde , tuğçe karşımdaydı...

    ne olduğunu anlayamadım maalesef . donup kalmıştım. o da karşısındaki manzarayı görünce adeta dili tutulmuştu.
    karşıda yatağa bağlı bir adam vardı ve kafası gözü kan revan içindeydi...
    bir açıklama yapmam gerekiyordu. ama ne anlatacaktım ki?
    o esnada tuğçe de sandalyeye oturup ağlamaya başladı...
    onun gözünden akan her yaş , benim kalbime atılan zehirli ok gibiydi sanki .
    yalan söyleyerek onu kandırmıştım ve bu da onu beni takip etmeye itmişti.

    gücümü topladım ve bari şimdi yalan söylemeye kalkmayayım. herşey ortada zaten diye düşünüp , karşısına bir sandalye çektim. ve konuşmaya başladım...

    o ana kadar olan biten herşeyi anlattım. o yatakta yatan adamı bile açıkladım.

    gözlerini sildim ve onu öptüm. olaya tanık olduğu için onu öldüremezdim. çünkü ona aşıktım. ve dudağımdan şu sözler döküldü:

    - sensiz yaşayamam . sana zarar vermeye kıyamam. bunun için hapse girmeye razıyım. polisi ara ve ihbar et. ama hapiste mutlaka ziyaretime gel tamam mı ?
    dedim ve boynumu büktüm...

    ---

    fakat hiç ummadığım bir cevapla karşılaştım:
    -aşkım , ben de sensiz yaşayamam. benden uzakta olmana dayanamam. ne yaşarsak yaşayalım, aynı yolda yürüyeceğiz .ne yaparsan yap senin yanındayım . gel bu işten kurtulalım ve hayatımıza devam edelim. ben senden asla ayrılamam .

    dedi ve ağlayarak bana sarıldı...
    söylediklerine çok şaşırmıştım, bir yandan da sevinmiştim. çünkü sevdiğim kişi, hep benim yanımdaydı ve ömür boyu da öyle olacaktı.
    ona birkez daha bağlanmıştım.
    işte o benim gerçek hayat arkadaşımdı...

    ---
    cesedi bir çuvala koydum ve aşağıya taşıdım ama adamın arabasının yanında bir araba daha vardı !
    bu kimin arabası diye sormaya kalmadan,
    - hayatım şaşırmana gerek yok , bu benim iki gün önce kiraladığım araba. seni takip etmek için kiralamıştım.

    kadınlara gerçekten akıl sır ermiyor. iki gündür gizli gizli takip etmiş beni. ama sonunda benim yanımda olduğunu söylemesi, beni bağlayan şey olmuştu.
    takip etmiş olması önemli değildi. hâtta onun yerinde olsaydım ben de takip ederdim
    diye düşündüm...

    arabaya cesedi yerleştirdik. ve o kendi kiraladığına bindi, ben de adamın arabasına bindim ve yola koyulduk.
    önceden planladığım bir şarampol vardı. oraya doğru yol aldık...

    ---

    oraya vardığımızda plana göre davranmaya devam ettim. cesedi çuvaldan çıkarıp, şoför koltuğuna bindirdim. ve el frenini indirip arabayı şarampole doğru ittim.
    bayağı yüksek bir yer olduğu için orayı tercih etmiştim.
    araba aşağı uçunca planda olmayan birşey yaptım. kiralık arabaya bindim. ve oradan hemen uzaklaştık.

    ---
    planda olmayan bazı şeyler , insanın yararına da olabiliyor doğrusu.

    bir cinayetin iyi şeylere neden olamayacağını kim söylemiş?
    sevdiğim kızın ,doğru insan, gerçek aşk, hayat arkadaşı olduğunu anladım. daha güzel ne olabilirdi ki?
    ama bir yandan onu da bu işe bulaştırmıştım.
    artık o da bir suçluydu. yardım ve yataklık etmişti. ama olsun. o , en ufak hatada kendi hayatının mahvolacağını bilerek bana yardım etmişti. ve ben de onu hayatım pahasına koruyacaktım...
    ---
    kanlı çuvalı da çöpe atıp yaktıktan sonra, arabayı da pırıl pırıl temizledik. kanlı çuval girmişti çünkü içine. arabayı iyice temizledikten sonra, yerine teslim ettik.
    ve artık gerçekten, memleketlere gitme vakti gelmişti.
    ertesi gün , biletlerimizi alıp vedalaştık. ve evlerimize doğru yola çıktık...
    Tümünü Göster
    ···
  20. 145.
    0
    anlatma istemiyorum.
    ···