anasını satiym ne biçim hayat

ihanet, belki de dünyada var olan en aşağılık şeydir.
seni sevip sana güvenen bir insanı sırtından bıçaklamaktır.
sezarın arkasından gelip 20 küsür kere bıçaklayan brütüsün yaptığı da, aynı yastığa baş koyduğu kocasını aldatmak da ihanettir.
nasıl yapılırsa yapılsın, dediğim gibi ihanet en aşağılık şeydir. ve ihanetin mutlaka bir bedeli olmalıdır...
---
akşam eve gidip dinlendim. ve biraz televizyona daldım.
kanallarda dolaşırken haberlerin başladığını gördüm ve durup izlemeye başladım. fakat altyazıda bana tanıdık gelen birşey dikkatimi çekti.
haber sunulurken , vahşice öldürülen inşaat işçisi diye bir yazı geçti. dikkatimi çekmişti ve o haberi beklemeye koyuldum.
haberde, kollarından ve bacaklarından, ısırılarak etler koparılmış, ve belki de yenmiş şeklinde söylediler.

bunu yapan fatihten başkası olamazdı...

---
halbuki diş izleri , binlerce katili ele vermiştir.
keşke böyle bir hata yapmasaydı diyordum.
keşke, onu bu yamyamlıktan kurtarabilseydim diye düşünüyordum.

ama hiçbiri mümkün değildi maalesef...

---
artık 4. sınıfın son günleri olduğu için bir daha okula gitmeyecektim. bu yüzden memlekete gitmeden evvel hocalarımla vedalaşmak için o gün hastaneye gittim.

gittiğimde fatih de oradaydı. yanına yaklaştım ve şunları fısıldadım:

-bir dahaki sefere daha dikkatli ol
-ne diyosun sen ya?
-diyorum ki bir daha arkanda diş izini bırakma. çok istiyorsan bıçakla kes ye. yoksa birisi bu büyük hatayı farkedip seni ele verebilir.
-birşey mi ima ediyorsun?
-bişey ima ettiğim yok.
-polise ötmekle mi tehdit ediyosun?
-ne alakası var yaa? dikkatli ol arkanda ipucu bırakma diyorum
-tamam ben anladım anlayacağımı.

dedi ve yanımdan gitti.
ben tamamen kendisinin iyiliğiiçin tavsiyede bulunmuştum. ama kendisi yanlış anlamıştı.
---
eğer kuyruk acınız varsa birisine, onun dediği herşey zehir gelir. yaptığı her hareket hatalı gelir. çünkü artık o gözünüzde yüzdeyüz hatalıdır. kin büyümeye başlamıştır.
---
neyse dedim önemsemedim. çünkü kendisi yanlış anladı, benim tehdit etmek gibi bir niyetim yoktu.
diye düşündüm...

günümü hastanede geçirdim. fatih ortalarda yoktu. belliki beni görmemek için çekip gitmişti.
akşam olunca eve geldim. ama karşılaşacağım manzaradan haberim bile yoktu...

anahtarla kapıyı açtım ve içri girdim.
-aşkım?
diye seslendim. ama ses vermedi. sadece yatak odasından müzik sesi geliyordu o kadar.
hemen yatak odasına geçtim. ve kapıyı açtım...

gözlerime inanamıyordum. tuğçenin cansız bedeni gözlerimin önünde yatıyordu...

kanlar içindeydi.her tarafında sanki yabani bir hayvan saldırmışçasına ısırık izleri vardı.
bunu yapanın kim olduğunu biliyordum.ve ona karşı artık tüm insaniyetimi kaybetmiştim...

birkaç saat cesedin başında durup ağladım... sarıldım, öptüm , kokladım...
artık tuğçe yoktu.ve olmayacaktı. bunun intikdıbını o huur çocuğundan alacaktım...

önce güzelce bütün vücudunu yıkadım, temizledim. vücudunun her karışını tek tek inceledim. çünkü artık onu son görüşümdü ve her parçasının beynime kazınmasını istiyordum...
ancak çok önemli birşey farkettim. ve dehşete kapıldım. öfkemi bin kat daha arttırmıştı
bedenine tecavüz etmişti...

düşündüm... müziği açtığına göre canlıyken tecavüz etmesi muhtemeldi. sonra öldürüp yemişti ve cesedi bırakıp kaçmıştı...

---

iyice temizledim ve onu kuruladım. sonra temiz bir beze sardım.
cesedi evde bırakıp çıktım.

araba kiraladım ve geldim. zaten yıl sonu olduğu için param çok azdı. ve nerdeyse tüm paramı arabaya verdim.
arabayı alıp geldiğimde vakit akşamı geçiyordu. hemen cesedi aldım ve bagaja koydum. onu zütürüp ellerimle gömecektim...

---
neden ihbar etmemiştim? çünkü ihbar etseydim o iti bulurlar ve tutuklarlardı. ailesi zengin olduğu için en iyi avukatları tutarlardı. araya adam koyarlardı. ve oğullarını kurtarırlardı. olan bana olurdu. ben acımla ortada kalırdım...
ama ben , ona verilebilecek en ağır cezayı biliyordum...
---
tuğçemi , güvenebileceğim bir mevkiye, tenha bir araziye gömdüm.. başında bir müddet oturdum. dua okudum. göz pınarlarım ağlamaktan kurumuştu.
son kez vedalaştıktan sonra arabaya atladım ve eve döndüm...

evde ne kadar delil varsa hepsini yok ettim. polislerin hiçbirşeyden şüphelenmemesi gerekiyordu. yoksa o muallakyi kendi ellerimle öldürme şansı bulamazdım...

biraz dinlenip kendime geldim.
ve artık planı kurmaya başlayabilirdim...

---
fatih iti zaten bu olaydan sonra evine gitmişti. ama yaz sonunda mutlaka gelecekti. o zaman da onu doğduğuna pişman edecektim...

planımı ana hatlarıyla tasarlamıştım. ama bu plan, her zamanki gibi normal bir ölümle sonlanmayacaktı...
çünkü ölüm, bir insana çektirebileceğiniz en kısa acıdır. kurban öldükten sonra zaten acıyı hissetmeyecektir.
ama ben acıyı ona iliklerine kadar hissettirecektim...

memlekete gitme vakti gelmişti. arabadaki delilleri de yok edip, arabayı teslim ettim. terminale gittim ve otobüse bindim. ve sonra da evin yolunu tuttum...

---
sadizm, bir kişinin başkalarına eziyet etmekten ciksüel haz duymasıdır. aynı şekilde, ciksüel haz amacı gütmeden sadece zara vermek amaçlı yapılan hareketler de sadizmi kapsar.
genelde her pgibolojik rahatsızlıkta olduğu gibi , bu rahatsızlığın da temelini travmalar oluşturur.
sadist insanlar, başkalarına işkence yapmayı severler. çünkü onlara zevk veren temel şeylerden biridir işkence yapmak.

birçok işkence yöntemi vardır. bunların en ünlüsü "çin işkenceleri" adıyla bilinen eziyet yöntemleridir.
dini ayinlerde de işkence teması bulunabilir. örneğin katolik mezhebinde, kendine kırbaçla vurarak eziyet etmenin, ruhu ehlileştirdiğine inanılır.
ceza amaçlı eziyet yöntemleri de mevcuttur. örneğin eski islam mahkemelerinde şeriat adı altında , suçun büyüklüğüne göre , 100 kırbaç, 40 kırbaç, taşlanma vs. gibi çeşitli cezalar verilerek , suç işleyenlere caydırıcı nitelikte uygulamalar yapılmıştır.

ancak hiçbir nedeni olmadan, sadece isteyerek, arzuluyarak işkence etmek, pgibolojik olarak sadizmin hakim olduğunu gösterir. ve bu arzular , durdurulamaz hale geldiğinde , artık çok geçtir . ve artık o sadizm değil, adeta bir meslek oluvermiştir...

---

yaz sonuna kadar kimseyi öldürmedim. çünkü zaten bir planım vardı ve bu planı uygulamaya geçirmek için her ihtimali , herşeyi en ince detaylarıyla düşünmem gerekiyordu. çünü karşımdaki sıradan bir insan değildi. benim katillik konusunda birçok şey öğrettiğim ve sonunda canavar olup çıkan bir yamyamdı...

---
bir sürü malzeme temin ettim. ve parça parça onları ankaraya soktum.
okul başlayınca , hastaneden de temin ettiklerimle beraber herşeyim tamamdı.
ve önemli olan bir nokta vardı . o da bu işi nerede gerçekleştireceğimdi.
taşrada , ücra bir yerde terkedilmiş , kulübe gibi bir yer vardı. her malzemeyi oraya zütürdüm.
ve daha da önemlisi, ne kadar külüstür olursa olsun bir arabam vardı ve heryere kolaylıkla erişebilecek, kaçabilecek, yetişebilecektim.

biriktirdiğim parayı babama vermiştim ve o da borca harca girip bana bir tofaş almıştı.
en azından oğlumun ayaklarını yerden kesebilecek bir araba alayım demişti babam.

---
doktor olunca zaten o arabayı satıp yenisini almıştım. ama o araba da çok işimi görmüştü doğrusu.
---

neyse , sonuçta artık bir arabam vardı ve istediğim herşeye kısa sürede erişebilecektim.

artık zamanı gelmişti. o binten intikamımı sonunda alacaktım...
arabaya atladım ve hastanenin yolunu tuttum...