0
allah (arapça: ﺍﷲ), islam ve diğer arapça konuşan ortadoğu orijinli ibrahimi dinlerde tek; zıddı, benzeri ve ortağı olmayan yaratıcının adıdır.
etimolojisi
allah sözcüğünün el-ilah ya da el-laha kelimelerinin hecelerinin zaman içerisinde kaynaşması ile türemiş olması mümkündür. sözcüğün orijini konusunda daha farklı açıklama ve yaklaşımlar da bulunmaktadır.
müslümanlık dışındaki eş anlamlı kullanımı
"allah" adı, tanrı’nın özel adı kabul edilir. allah ismini aynı anlamda mizrahi yahudiler, bahailer, doğuda yaşayan ortodoks ve katolik hıristiyanlar da kullanırlar.[4] müslümanlar, allah lâfzının ardından celle celaluhu (c.c.) veya teâla (yüce) gibi övücü sözler kullanırlar. arapça ile akraba olan dillerde ise "ilâh" kelimesi benzer şekillerde seslendirilir; ibranice tanrı anldıbına gelen "eloah אלה", keldanice "laha", aramice "elāhā", ya da süryanice "alāhā" gibi.
islam'da allah inancı
tek ve benzersiz allah inancı islam'ın temeli ve islami inanışın esasını oluşturur. kur'ân-ı kerîm'de allah, allah inancı ve allah'ın sıfatları geniş olarak işlenmiş, din bilginleri allah'ın isimleri ve sıfatlarını tanımlamışlardır. kur'ân-ı kerîm'de "allah" lafzı toplam 2699 kere geçmektedir. en kısa surelerden ihlas suresi, islâmî allah inancının esaslarını konu alır:
“de ki, allah tek ve benzersizdir. allah'ın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. doğmamış ve doğrulmamıştır. o'nun dengi, misli olmadığı gibi zıddı da mevcut değildir. ”
allah'ın varlığı
uzman bu maddenin veya maddenin bir bölümünün gelişebilmesi için konuda uzman kişilere gereksinim duyulmaktadır.
ayrıntılar için maddenin tartışma sayfasına lütfen bakınız.
konu hakkında uzman birini bulmaya yardımcı olarak ya da maddeye gerekli bilgileri ekleyerek vikipedi'ye katkıda bulunabilirsiniz.
müşebbihe i'tikadî mezhebinde
kelâm ilminde antropomorfizm (tanrının insana benzetilmesi) müşebbihe olarak tanımlanır ve kesinlikle islam dışı kabul edilerek reddedilir.[5] tevrat’taki "yakup ile güreşe tutuşan tanrı" (hoşea 12:3) ve hıristiyanlık üçlemesindeki "baba tanrı" figürü şiddetle eleştirilir. kelâmcılar kur'an ve kudsi hadisler gibi islami kaynaklarda kullanılan “allah’ın eli” allah’ın yüzü” " allah'ın arş (dipnot) (taht) üzerinde oturması" (taha-5 ve araf 54) "insanın rahman suretinde yaratılması" gibi ifadelerle allah'ın işitmesi, görmesi gibi ifadeleri mecaz veya mahiyeti bilinemeyen ifadeler olarak tanımlarlar. allah'ın esma-ül hüsna’da geçen mütekebbir (kibirlenen), sabur (sabreden), müntakim (intikam alan) gibi bazı isimleri ise antropomorfizm açısından oldukça zorlayıcıdır.
kelâm münâkaşaları
allah'ın sıfatları kelamcılar arasında uzun tartışmalara konu olmuştur. kelâmcılar allah'ın mahiyetinin bilinemeyeceğini, ne olmadığının ise bilinebileceğini ifade ederler. buna göre allah'ın benzeri olmadığı gibi, zıddı da yoktur. islâm inancında bu sebeple “iyilikler allah'tan bilindiği gibi kötülükler de allah'tandır” denilir. kelâmcılar kur'an ve hadislerden yararlanarak kendi akli deneyimleriyle allah'ın varlığı ile ilgili bazı delilleri saymışlardır;
hudus delili
nizam delili
imkan delili
ilm-i evvel delili
kabul-u amme delili
ibda delili
ihtira delili
burhan-i ınni (eserden muessire)
burhan-i limmi (muessirden esere)
burhan-i temanu
burhan-i telazum
hallâc-ı mansûr'un görüşleri
hallâc-ı mansûr'a göre ise müşebbihe i'tikadî mezhebindeki görüşlere benzer fikirlere inanmak büyük günahlardan sayılmakta ve neticede kişiyi "tevhîd" i'tikadının dışına iterek, o'nun varlığının inkârına kadar sürüklemekteydi.
ayrıca bakınız: hallâc-ı mansûr, yaşar nuri öztürk ile tevhid (din)
allah'ın birliği
zati sıfatlardan olan vahdaniyyet, islami literatürde, hıristiyanlıkla ilgili en bariz farklılığı oluşturması nedeniyle, önemli yer tutar. ihlas suresinde formüle edilen şekliyle, allah birdir (sayı olarak - vahidiyyet), ve benzersizdir. (mahiyyet-i nefs-ül emriyesi itibariyle - ehadiyyet).
allah'ın isimleri
“allah’ın isimleri”, "allah'ın 99 ismi", el esmâ ül hüsnâ / en güzel isimler), kur’an ve hadislerde allah’a izafe edilen fiil veya sıfatlardan türetilmiş veya doğrudan allah'ı ifade amacıyla kullanılmış olan isimlerdir. sayıları 99’la sınırlı olmamasına rağmen islami mistisizmde meşhur olan 99 tanesi bir araya getirilerek çeşitli ritüel ve dualarda kullanılır.
islam toplumunda allah’ın isimleri bu 99 isimden ibaret değildir. bunların dışında hüda, hazreti yezdan, çalab gibi isimler de allah’ için kullanılırlar. isimlerin bir kısmı arapça dışından gelen muarreb isimlerdir; rahman, hüda (hadi isminin kaynağı), aziz (aziz ve muiz isminin kaynağı) vb.
ihlas suresinde geçen ve allah’ı anlatmak için kullanılan ahad, samed kelimeleriyle diğer surelerde geçen aziz, rahman gibi isimler ise islam öncesi dönemde ortadoğu ve komşuluklarında tapınıla gelmekte olan bazı tanrılara verilmiş olan isimlerin aynısı veya yakın fonetiğe sahip olmaları dolayısıyla tek tanrıcılık açısından eleştirilen isimlerdir.
muazzez ilmiye çığ bir örnekle bunun tek tanrıcılığa giden yolda gerçekleştirilen değişimlerden birisi olduğunu kaydeder.
allah'ın sıfatları
islam teolojisinde allah inancı, allah'ın mahiyyet-i nefs-ül emriyesi şeklinde ifade edilen vücudu veya varlığı, şuunat olarak ifade edilen fiilleri, isimleri, sıfatları ile zengin biçimde ele alınmıştır. islamda allah inanışı temelde benzer olsa da, diğer tek tanrılı (monoteist) dinlerle bazı farklılıklar gösterir.
islam inancına göre allah'ın kendisi bilinmez, allah'ı bilmek, sıfatlarını bilmekle olur. mezheplere göre farklılık arzetmekle beraber, allah'ın sıfatları uluhiyetin ayrılmaz gereği olarak kabul edilen zati ve subuti sıfatlardan oluşur;
zati sıfatlar
allah'tan başkasında kemaliyle olmadığına yahut sadece allah'ta kemaliyle mevcut olduğuna inanılan ve noksan izafe edilemeyecek sıfatlardır. varlığının vacib (şart) olması (vücud, ibn-i sina'ya ait tabirle (vâcibülvücûd), ezeli oluşu (kıdem), bâki oluşu (beka), tek ilah oluşu (vahdaniyyet), varlıklarına benzememesi (muhalefetun lil havadis), hiçbir şeye ihtiyacı olmaması, kendi nefsi ile kaim olmasi (kıyam bi nefsihi).
subuti sıfatlar
allah'ın mahiyyet-i nefs-ül emriyesinde sabit ve daimi olan, ancak yaratıcıda var olan sıfatları anlaması amacıyla, insana ve diğer canlılara, şuur sahiplerinin idrakine allah'ın sıfatlarının tecelli ederek gösterilmesi anlamında allah tarafından verildiğine inanılan sıfatlardır. hayat sahibi oluşu, ilim sahibi oluşu, işitmesi (semi), görmesi (basar), irade etmesi, bir şeyi dilemesi (irade), gücünün yetmesi (kudret), söz söylemesi (kelam) olarak sıralanabilir.
yaratma (tekvin) sıfatı da subuti sıfatlardan kabul edilmiştir, zira allah'ın yaratması irade etmesi ile olur, yaratmamayı irade etmesi uluhiyetine noksan getirmez.
dipnot
arş; kelamcılar tarafından mahiyeti bilinemeyen taht olarak ifade edilir. ayrıca baal tapınağı'nda baal'ın oturduğu tahtın adı ve palmirada bir tanrının adı arş (arşu, arsu) olarak geçer.
Tümünü Göster