anafor burada konuşacak bugün

Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner istifa etti. diğerleri de tutuklu zaten. artık çatışmaya da polis gidecek.

hadi iyisiniz lan, askerlik komple kalkar.

@80 üzülme panpa sana ses mi yok...

küçük ağacın eğitimi diye bir kitap var. okuyanlar bilir, pek güzeldir. forest carter, alır sizi, küçücük bir kızılderili çocuğun içine yerleştirir. öyle bir kitaptır bu.

bir erkekte her şeyden önce ses önemlidir aga. duydun mu titretecek bedeni. öyle güzel konuşacak, öyle iyi kullanacak türkçe'yi. konuştu mu da boş konuşmayacak hani. ağzının içini gözleyeceksin, acaba ne diyecek diye. işte o erkek, tapılacak erkektir.

bana bak kadın, sana şimdi bazı tavsiyeler verecem. iyi dinle.
o baban olacak ayıyı adam edecek kimse yok mu? akrabanız falan ya da çok değer verdiği bi arkadaşı. bi şekilde bu ayının yola getirilmesi lazım. alkolikse zütürün hastaneye yatırın. pgibolojik sorunları varsa onun da, ki öyle gözüküyor, pgibiyatriste falan zütürün. bunu da yapacak olan ona sözü geçecek birisi lazım işte. halinizden anlayan bi büyük lazım. bu böyle gitmez. he hiçbi yolu da yoksa ayrılsın annen. her gün kahrını çekmektense bitirsin evliliğini herkes rahatlasın. annenin mutlu olması seni de rahatlatır, kafanda sürekli acaba mutlu mu, napıyodur şimdi zavallı kadın diye dertlenmezsin. onun da en büyük mutluluğu sen olursun, varsa kardeşin ablan abin falan olur. he yola gelirse ayı baban en güzeli o olur. neyse bu mesele böyle.

gelelim diğer meseleye. anladığım kadarıyla aşk acısı çekiyon şu sıralar, mala bağlamış durumdasın. aşk acısına yapacak bişey yok çekecen belli bi süre. ama acıyı hafifletecek en güzel şey panapalarınla vakit geçirmektir. ne kadar yanlız kalırsan o kadar sıkılırsın bunlarsın. sürekli birileriyle muhabbet et içini dök. çok iyi gelir. bi kaç ay sonra da default moda dönersin. sonra başka biri çıkar falan öyle gider bu.

bi de şu var, hayatta pek bi amacın kalmamış gibi hissediyosun sanki. bi hedef koy kendine hayatta. sadece mesleğinle alakalı olmak zorunda da değil. fok balıklarını kurtarmaya ada kendini mesela. ya da ayı balıklarını. kurtar bişeyleri. ya da git kızılaya gönüllü ol somalide açlıktan kırılan bebelere yardım et. onlara su ver yiyecek ver. gözlerindeki mutluluk seni eminim çok çok mutlu edecektir. gibi.. hayatta yapacak başka güzel şeyler bul, sana gözüktüğü gibi öyle sıkıcı değil hayat.

tebdil-i mekanda ferahlık vardır. evinizi, ortdıbınızı da değiştirebilirsiniz.

hadi öptüm. kib aeo bye.

@1 seni cok iyi anliyorum panpisim ayni benim durumum :(((

yazlardan bir gün, annemler ve teyzemlerle çoluk çocuk aquaparka gittik. izmirliler iyi bilir, balçova'da bir yer var. arkadaş, bin gibi eğleniyoruz filan. annem 50 yaşında kadın. gel dedik, kaydıraktan kayalım. ikili simitlerden ön tarafında teyzem, arkaya annem bindi, en uzun kaydıraktan yolladık ikisini. yukarıdan izliyorum havuza düşmelerini. bunlar neyse havuza düştüler, teyzem doğruldu, saçını filan düzeltiyor. ama annem, benim canım annem havuzun dibine çökmüş hareket etmiyor. tek bir parmağı oynamıyor kadının. sırtüstü, sanki tabuta uzanmış gibi. ben anne diye feryat figan aşağıya koşuyorum -ki kaydıraktan insem daha hızlı olurdu-. neyse teyzem farketti bir süre sonra annemin yokluğunu, baktı havuzun dibinde. birden daldı saçına asılıp çekti yukarı. annem sanki bir şey olmamış gibi su püskürttü ağzından. ne oldu bana diyor, lan ödüm takuma karıştı öldü diye. kadın şoka girmiş meğersem kaydırakta kayarken.

siz siz olun, annenizi kaydırmayın.

ankaralılar bilir, fatih'i. ben orada 12 sene yaşadım. müstakil bir evimiz vardı, bahçesinde sayısız meyve ağacı, çiçekler, güller... bir tek bizim ev değil, tüm mahalle öyle.

bütün çocuklar sokaklarda, bigibletiyle turlayanlar, sinek ilacı arabasının arkasında koşturanlar, istop, yakantop, uzun eşek... yokuştan aşağıya tornetlerle kaymalar.

her şey bir kenara, en güzeli akşam çökünce komşunun bahçesine dalmak, cepleri doldurduktan sonra "bahçeye dalan var." diye bağırıp arkadaşı satmak:))

@73 bak bu gülümsetti:) bir arkeolog olarak avcı toplayıcı toplumları hiç böyle değerlendirmemiştim:)

dondurma sever misiniz? ben bayılırım. ama açık, dövme dondurma seviyorum ben. paket dondurmanın ikiyüzlülüğüne katlanamıyorum. bir de meybuz vardı ya:)) en çok böğürtlenlisini severdim, koyu mor.

ben pembe rengi çok severim. hemen hemen bütün kadınlarda sever, yedisinden yetmişine, marjinal oldum sanıp da siyaha batanları saymıyorum.

bu binlerce yıldır kadına yüklenen bir görevdir işin aslı. demişlerdir kadına taa fii tarihinde, "sen elinin hamuruyla karışma erkek işine." eee kadına düşmüş avcılık dışındaki ayak işleri.

toplayıcılık görevini layıkıyla yerine getirmiş kadın da. sepetine hep atmış olgunlaşmış meyveleri, pempe pembe, sulu sulu tanecikleri.

erkeğini seçerken de pembe yanaklıları seçmiş, sağlıklı olanı budur diye. malum çocuk doğuracak, sağlam olsun adam.

işte o günlerden bugünlere gelindiğinde toplayıcılık kendini alışveriş tutkunluğuna bırakmıştır. pembelerse, hep aynı:))

@70 ve yine aynı binten: "aşk sadece ne kadar yanılabileceğinizin değil, aynı zamanda ne kadar güzel yanılabileceğinizin de sınırı, göstergesidir."

@70 tamam panpa sakinim. zaten bi sinir yazdım, sonra sileyim yazdığımı diye düşündüm ama silmek ikiyüzlülük gibi geldi. o nedenle de ne sildim ne editledim.
al o zaman sana s.y. diye bin bi yazardan bin bi dize: "aşk; hayat ancak bu kadar güzel yanlış anlaşılabilir."

@67 git, gideceksen, tutmam ama kızma bee.

sevgili mecazi anlamdadır belki, bilemezsin, bacak kadar bir çocuğun gülüşündedir, belki uğursuz addedilen baykuşun bilgeliğindedir. bilemezsin, yar demek illa, kanlı canlı bir beden midir?

mevlana bile allah'ı aşkta ararken, hayyam aşktan ötesini yalan kabul ederken...

reserved

@57 evlilik çok zor ,biz her gece gibişip sabah ayrılanlardan olsak

@60 panpa "hiçbiri sevgili gibi ısıtmıyor teninizi"?
ulan hani sen şiddet bilmem ne yüksek lisansı yapmıştın? hani baba kavgası? demiyom ki aciksüel olmak lazım. bizim de tenimizi ısıtana şükranımız oluyor elbet. ama bu kadar ağır bi hayat yükünü "ten ısıtan bi sevgili"yle hafifletiyorsan, sana ahmet hamdi'den, huzur'dan bi laf edeyim, yüksek lisans filan yapmışsın, entel biri gibisin, huzur'u okumuşsundur: "fakat saadeti bir yük gibi taşırız ve bir gün farkında olmadan yolun bir ucunda bir köşeye bırakıveririz." gibtir gidiyom ben. o kadar da şuku verdik amk.

yüklerine ağırlık koyup duruyorsun, sen zaten içten içe böyle yaşamayı istiyorsun. mevsimler geçsin, sen orda kal

incide denk geldiğim başlığa bak amk, şansımı gibeyim

reservliyorum sonra okicam

nerdeyse tamdıbını okudum amk iyi yazıyosun