-
72.
0böyle bi dingil vardı lan başlığı gördüm şimdi
-
71.
0@70 kitaplık malzeme var panpa onlar da başka konuya artık
-
70.
0kitap yaz okuyalım panpaaa
-
69.
0@68 panpa telefon kapalı, şarjı yok zaten şarj cihazını da bavulda çaldırdım amsterdam'da, şarj edebilme imkanımda yok. beş kuruş para yok yanımda, ankesörlü telefon falan da kullanamıyorum. gerçi dediğin gibi illa aramam gerekse zütümü verir bi şekilde ulaşırdım da neyse.
-
68.
0amk senin akıcı ve güzel anlattın lan.
Ayrıca bi heves kapladı mesela yarın erasmus başvurusu olsa dakka durmam o derece.
ayrıca o kadar da ümitsiz değil lan durum. en kötü babanı arar parayı alırdın. kimisi var iletişim cihazlarını kullanmadan yanına yiyeceğini parasını alıp gidiyor ama bravo amk cidden züt ister. ciddi züt ister. -
67.
0reserved bin oha diyorum
-
66.
0biz teşekkür ederiz ortak. çok iyiydi.
-
65.
+3panpalar kusura bakmayın biraz detaylı anlattım belki ama özledim o günleri amk. boşuna yazmıyorum, yazarken hepsini tekrar yaşadım adeta, en ufak ayrıntısına kadar hemde. yastığa kafamı koyduğumda tavanda her gece gördüğüm yapıştırma yıldızlar geldi aklıma, bi damla gözyaşı süzüldü gözümden. okuyan herkese teşekkürler.
- 64.
-
63.
0bravo panpa akıcı geldi amk
edit:şukular feda -
62.
0bolzano'ya vardığımda saat akşam 8 olmuştu. bir önceki gün saat 5'te başlayan yolculuk artık bitti bitecekti. bende hal derman kalmamıştı, o kadar yorgundum ki istasyonun önünde kartonu çekip yatasım geldi. sonra ani bir direnç geldi, sadece 40 dakika sonra evimde olacaktım ve dayanmalıydım. istasyona girdim, biletimi aldım, trene atladım, 40 dakikalık yolculuktan sonra trento'ya ulaştım. taksiye verecek param yoktu, amkmun trento'sunda da akşamları saatte bir otobüs kalkıyordu bizim yurda. 9.20'ye kadar bekledim, sonra otobüse atladım, saat 9.30'da evimi gördüm. tam 29.5 saat süren, 1000km'lik macera artık bitmişti, başarmıştım. avrupa'yı kuzeyden güneye otostopla kat etmiştim. hayatım boyunca her ortamda beni bir adım öne taşıyacak, torunlarıma gururla anlatacağım bir hikayem vardı artık. bunları düşünmek yorgunluğumu bir anda unutturdu bana. hemen bahçe katında oturan arkadaşım ceren'in evine gittim, bahçe kapısını tıklattım. kapıyı açtı, bi çığlık attı, geldi diye bağırdı içeri. yabancılar falan da toplanmış, bi curcuna amk miguel malı haber salmış herkese otostopla geliyor diye, millet de beni merak etmiş, iki gündür beni bekliyorlarmış. meraklı panpalara hikayeyi tüm detaylarıyla anlattım, kızlar duydukça çığlıklar atıyor, inanamıyorlar, you are damn crazy diyip duruyorlar amk. hikaye bittiğinde dönüşümün şerefine vodkalar geldi, içtik sarhoş olduk. sonra evime çıktım, defterimle kalemimi, miguel'in bana verdiği pusulayı masanın üzerine bıraktım. güzel bir duş aldım, üstümü başımı değiştirdim ve hemen kendimi yatağa attım. kafamı yastığa koyduğumda neler yaptığımı bir kez daha düşündüm, her anını tekrar yaşadım. sonra yüzümdeki yorgun, ama gururlu gülümsemeyle dünyanın en tatlı yatağında derin bir uykuya daldım.
-
61.
0bu sefer bişeyi farklı yapmıştım, otobandaki benzin istasyonu yerine şehir merkezindeydim. ne tak yiyeceğim, nasıl devam edeceğime dair hiçbir fikrim yoktu. dedim taksi çevireyimde taksiciye sorayım, bi yandan da ingilizce bilsinler diye dua ediyorum. bi taksinin yanına gittim, otobana çıkışta en yakın benzincinin ne kadar mesafede olduğunu sordum. herif bana türk müsün abi demez mi yine. ulan hakan şansına veriyim dedim, hemen atladım arabaya güle oynaya. adamla sohbet, muhabbet, otostopla ta amsterdam'dan geldiğimi duyunca ne adamla var dünyada nasıl zütün yedi dedi, ondan konuştuk biraz. yeni kasa bmw 7'yi 62.000 euroya nasıl aldığından bahsetti, sonra beni otobandaki benzinciye bıraktı, bol şans diledi, para da almadı. uzun süredir kullanmadığım defterimi ve kalemimi aldım elime yine, bu sefer bolzen yazdım. bikaç arabayla konuştuktan sonra italyan plakalı bi araç gördüm, yanına gittim, iki kelime de italyanca konuşunca herif atla dedi, mito'ya da binme fırsatına erişmiş oldum böylece. adamla yarı ingilizce, yarı italyanca sohbet muhabbet derken yaklaşık 3 saatlik yolun sonuna geldik. herif normalde bolzano'nun içine girmeyeceğini ama beni bırakmak için girdiğini söyledi, defalarca teşekkür ettim ve tren istasyonunun önünde arabadan indim.
-
60.
0ulm'da indiğim benzin istasyonu dinlenme tesisi gibi biyerdi amk. otobüs, tır barınakları, yemek yeme yerleri, oteller vs, hayvan gibi bir alana kurulmuş bi tesisti. sağa sola bakındım, bi de ne göreyim, burger king var tam karşımda. italya'ya giden bilir, italya'da burger king kıtlığı vardır. her köşe başında mcdonalds vardır ama burger bulamazsınız, o yüzden bu benim için çok değerliydi. elemanın tekine saati sordum, 8 olduğunu söyledi. gittim baktım burger 10'da açılıyor amk, dedim giberler bekleyeyim bari. kapalı bi alana girdim, bi masaya oturdum, kafayı vurdum uyudum. bi uyandım saat 10 olmuş da geçiyor bile amk. yemek yiyecem ama yanımda beş kuruş para yok, babam olacak dalyarağa yola çıkmadan önce demiştim baba otostop çekecem karta mutlaka para yatır diye, taşak geçmişti ciddiye almamıştı ama umarım ihtimal verip yatırmıştır diye dua ediyordum. kartı verdim, onaylandığını görünce sevincten takla attım, yemeğimi alıp hayvanlar gibi somardım. yolculuğa devam etme zamanı gelmişti, yine şansımı tırlarla deneyeyim dedim, tırların oraya gittim, bi de baktım benim yaşlarımda, oldukça şişman, en az benim kadar sakallı ve pis, benden farkı sırtındaki kocaman dağcı çantası olan bir çocuk da sağı solu kontrol ediyor. yanına gittim, otostopçuymuş o da. ispanya mallorca'da arkadaşlarıyla tatil yapmış, dönüşü otostopla yapmayı tercih etmiş. ben de kendi hikayemi anlattım, ayaküstü otostop kardeşliği kurduk. münihe 20 dakika uzaklıkta biyerde yaşıomuş, ben de münihe gideceğimi söyledim, tamam gel benle dedi, araba avına çıktık. eleman tabi alman, dil problemi yok, her gördüğüyle uzun uzun konuşuyor. en sonunda bmw 1 sahibi genç bi adam kabul etti bizi, arabasına atladık. ben de hafif hastayım biliosunuz, onun etkisiyle midir nedir, yine bindiğim gibi uyudum amk. bi gözümü açtım yine iniyoruz ama 1 saat sürmesi gereken yol nasıl olmuşsa 3 saat sürmüş, deli gibi trafik vardı dediler, neyse indik arabadan. elemanın yaşadığı yere gelmiştik, ben hala münihe 20 dakika mesafedeydim. çocuk ben burada bitiriyorum, gel sana araba bulalım dedi. station vagon volvo sahibi genç bi çiftle biraz konuştuktan sonra çift beni münih merkeze atmayı kabul etti. arabaya bindim, bu sefer uyumadım. kız ingilizce biliyordu, onla konuşmaya başladık. ben nedne olduğunu bilmediğim şekilde italyan olduğumu söyledim, bana soru sorup duruolar amk, italya'ya gideceklermiş, italyan yakalamışlar hazırda, ecdadımı gibtiler sorularıyla, hepsini de cevapladım garip şekilde. münih merkeze geldiğimizde bana herhangi bir ihtiyacım olup olmadığını sordular, ben de bir kez daha son derece nazik, düzgün insanlara denk geldiğimi düşünüp şansıma tekrar hayret ettim, teşekkür edip indim arabadan. artık yolculuk bitmiş gibiydi, önümde sadece tek bir engel kalmıştı, o da italya sınırına giriş yapmak.Tümünü Göster
-
59.
0ananı bacını gibeym ya yanlışlıkla mausun sol yanındaki tuşa dokundum sayfa geri gitti o kadar yazdığım silindi tekrar yazıyorum panpalar kusura bakmayın.
-
58.
0yarın sabahın amında görüsmem var panpa ama devdıbını merak ediyorum o yuzden yatmıcam ver gelsin
-
57.
0@54 posso parlare tutti i lingue solo quando sono ubriaco panpa
-
56.
0saat sabahın 5'i falan, tam hatırlamıyorum, öyle bir ayaz varki, tir tir titriyorum amk. bizim dilenciler, sokak çocukları geldi aklıma, o insanlarla empati kurdum. ulan işin kötüsü araba da geçmiyor o saatte. zaten 10 kişiden biri alırsa alıyor, bir saat oldu geçen araba sayısı 2. dedim hakan bu sefer yarağı yedin oğlum, baktım olmayacak markete girdim, biraz sağa sola bakınırken vakit geçirdim, ısındım, sonra tekrar çıktım dışarı. bi yarım saat daha bekledim, sonra bi tırın yanaştığını gördüm. hemen çıkardım kalemi, açtım defteri, kopardım kağıdı, koca harflerle munchen yazdım. münihe gittikten sonra herşey garantiydi artık. hiç araç bulamasam bolzano'ya 20 euro'ya otobüsler vardı, onlara binip dönerdim amk. 40-50 yaşlarındaki, orta boylu, zayıf, kel adamın yanına gittim ve elimdeki kağıdı gösterdim. adam ingilizce bilmiyor, almanca bişeyler söyleyip durdu gülümseyerek. bende de bi kelime almanca yok amk. en sonunda swiss, basel dedi, no munchen dedi, hayal kırıklığı içinde teşekkür edip marketin yanındaki taşa oturdum. dedim burada donacam heralde, tirtir titrerken nerden çıktım bu yola ben ne işim var buralarda diye düşünüyordum ki adamın yanıma geldiğini farkettim. o anda yine bi umut ışığı doğdu içime, gel benle dedi, beni yolda bir levhadaki almanya haritasına zütürdü. vucut dili kullanarak önce basel'i, sonra münih'i gösterdi. sonra da ortalarında bi şehri işaret etti. şehrin adı ulm'du. ulm, ulm dedi, ben de beni ulm'a atmak istediğini anladım, hiç yoktan iyidir deyip balıklama atladım. yola çıktık, o kadar garip bir durumdayız ki amk herif bi kelime ingilizce bilmiyor, bende almanca yok. adamın arabasındayım, bi kelime konuşmuyoruz. ne desem diye düşünürken danke geldi aklıma. paso danke deyio duruyorum herife, gülüyor kafasını sallıyor falan. sonra hiç de insanlarla konuşacak enerjim kalmadığını farkettim, iyiki de herif ingilizce bilmiyor dedim. nereden baksan 3 4 saatlik yol vardı önümüzde, ben de yine koydum kafayı yattım amk. derin bir uykudan sonra uyandığımda güneş doğmuştu, adam sağda durup ulm dedi, elini salladı bana gülerek. ben de yine dankeleri sıralayıp elini sıktım, arabadan aşağı indim. hedefime bir adım daha yaklaşmıştım artık.
-
55.
0anlat panpa dinliyorum
-
54.
0panpa yaz hikayelerimi canlandırdın amk ya.. romada polish bi kızla tanıştım hayatım kaydı.. può parlare nostro lingua?
-
53.
0dortmund'a gideceğini söyledi ilk önce, sonra ama belki de frankfurt'a kadar gidebilirim daha belli değil dedi. içimden nasıl dualar ediyorum frankfurt'a gitsin diye, frankfurt dediğin almanya'nın ortası amk. nereden baksan seyahati yarılamış olacaktım. elemanla konuşmaya başladık. çekliymiş, prag'da yaşıyor, uluslararası taşımacılık yapıyormuş. ben de prag'a gitme planımdan bahsedince bana prag'ı anlatmaya başladı. kalacak yerler, gece kulüpleri hakkında bilgi verdi. çok kafa herifti amk çok şaşırmıştım şansıma. sohbet muhabbet derken nereye gideceğini sordum, frankfurt'da atarım seni dedi güldü. ben içimden halaylar çekmeye başladım amk. biraz italya'dan, biraz neden otostopu tercih ettiğimden, biraz türkiye'den konuştuk. sonra hem rahatlamadan, hemde gündüzden beri sarfettiğim mental ve fiziksel efordan dolayı felaket derecede uykumun geldiğini farkettim. kaç saat yolumuz var dedim elemana, en az üç saat dedi, ben de izninle biraz kestirebilir miyim, gelince kaldırırsın beni dedim, tamam dedi. dakikasında uyumuşum, gözümü bi açtım, gitmiyoruz, biyerde durmuşuz, eleman tüpünü, yumurtasını, domuz saldıbını çıkarmış kendine yemek yapıyor. ama öyle biyerdeyiz ki 10 km çapındaki bi bölgede insan olduğunu sanmıyorum amk tır barınağı gibi biyer, ama bizden başka bir araç bile yok. ilk önce korktum, sonra baktım eleman kendi halinde yemeğini yapıyor, rahatladım biraz. ilk defa tırı incelemek istedim, ulan ne kadar büyükmüş dedim, abartmıyorum 5 kişi yaşar içinde. adamın ranzası bile var arkada amk. tüpü var, buzdolabı var, yok yok gibtiğimin tırında. sonra camın üzerindeki playboy takvimi ilişti gözüme, insanlar heryerde aynı amk dedim güldüm. eleman yemeye davet etti beni, tok olduğumu söyleyip teşekkür ettim. tırdan aşağı inip çişimi yaptım, biraz gezinip hava aldım, hava aldım derken zütüm dondu amk. tıra geri döndüğümüzde eleman da yemeğini bitirmiş, kap kacağını topluyordu. işini bitirdikten sonra kontağı çevirdi ve tekrar yola çıktık. ben yine uyumuşum tabi amk, 2 saat sonra bi el omzumda, geldik frankfurta dedi bana. adama defalarca kez teşekkür edip tırdan indim. otostop maceramın yarısına, aynı zamanda en zorlu şehrine gelmiştim artık, frankfurttaydım.