-
1.
+3panpalar kusura bakmayın biraz detaylı anlattım belki ama özledim o günleri amk. boşuna yazmıyorum, yazarken hepsini tekrar yaşadım adeta, en ufak ayrıntısına kadar hemde. yastığa kafamı koyduğumda tavanda her gece gördüğüm yapıştırma yıldızlar geldi aklıma, bi damla gözyaşı süzüldü gözümden. okuyan herkese teşekkürler.
-
2.
+3 -1binler hep gibiş hikayesi mi anlatıcaz amk varsa merak eden 30 saat süren yolculuğu, hayatımın en büyük macerasını anlatabilirim. tek başıma gerçekleştirdim, tırlar, aile araçları, neler var neler amk. gececilerden varsa dinleyecek başlayacam
-
3.
0dortmund'a gideceğini söyledi ilk önce, sonra ama belki de frankfurt'a kadar gidebilirim daha belli değil dedi. içimden nasıl dualar ediyorum frankfurt'a gitsin diye, frankfurt dediğin almanya'nın ortası amk. nereden baksan seyahati yarılamış olacaktım. elemanla konuşmaya başladık. çekliymiş, prag'da yaşıyor, uluslararası taşımacılık yapıyormuş. ben de prag'a gitme planımdan bahsedince bana prag'ı anlatmaya başladı. kalacak yerler, gece kulüpleri hakkında bilgi verdi. çok kafa herifti amk çok şaşırmıştım şansıma. sohbet muhabbet derken nereye gideceğini sordum, frankfurt'da atarım seni dedi güldü. ben içimden halaylar çekmeye başladım amk. biraz italya'dan, biraz neden otostopu tercih ettiğimden, biraz türkiye'den konuştuk. sonra hem rahatlamadan, hemde gündüzden beri sarfettiğim mental ve fiziksel efordan dolayı felaket derecede uykumun geldiğini farkettim. kaç saat yolumuz var dedim elemana, en az üç saat dedi, ben de izninle biraz kestirebilir miyim, gelince kaldırırsın beni dedim, tamam dedi. dakikasında uyumuşum, gözümü bi açtım, gitmiyoruz, biyerde durmuşuz, eleman tüpünü, yumurtasını, domuz saldıbını çıkarmış kendine yemek yapıyor. ama öyle biyerdeyiz ki 10 km çapındaki bi bölgede insan olduğunu sanmıyorum amk tır barınağı gibi biyer, ama bizden başka bir araç bile yok. ilk önce korktum, sonra baktım eleman kendi halinde yemeğini yapıyor, rahatladım biraz. ilk defa tırı incelemek istedim, ulan ne kadar büyükmüş dedim, abartmıyorum 5 kişi yaşar içinde. adamın ranzası bile var arkada amk. tüpü var, buzdolabı var, yok yok gibtiğimin tırında. sonra camın üzerindeki playboy takvimi ilişti gözüme, insanlar heryerde aynı amk dedim güldüm. eleman yemeye davet etti beni, tok olduğumu söyleyip teşekkür ettim. tırdan aşağı inip çişimi yaptım, biraz gezinip hava aldım, hava aldım derken zütüm dondu amk. tıra geri döndüğümüzde eleman da yemeğini bitirmiş, kap kacağını topluyordu. işini bitirdikten sonra kontağı çevirdi ve tekrar yola çıktık. ben yine uyumuşum tabi amk, 2 saat sonra bi el omzumda, geldik frankfurta dedi bana. adama defalarca kez teşekkür edip tırdan indim. otostop maceramın yarısına, aynı zamanda en zorlu şehrine gelmiştim artık, frankfurttaydım.
-
4.
0reserved
-
5.
0bikaç arabayla konuştum, hepsinden gibtiri yiyorum amk. yine devran tersine dönmüştü, kimse giblemiyordu amk. karnımda acıkmıştı yavaştan, hava da soğumaya başlamıştı. aşağı yukarı 1 saat bekledim arnhem'de, onlarca insanla bildiğin tezgahtar gibi konuşuyorum. güler yüzlü bir şekilde yanlarına gidiyorum, gibtiri yiyip geliyorum, sonra diğerine. hayatımda bu kadar gibtir yediğim bi gün daha olmamıştı ama yiye yiye alışıyor insan, artık koymuyordu. sonra beni arabasına alan türk abimin söylediği geldi aklıma. tırcılar uluslararası seyahat edebilir, onları dene demişti. ama ben normal arabalarla konforlu şekilde gitmek varken tırlarda tehlikeye atılmayı hiç düşünmediğim için pek de giblememiştim. sonra bi de baktım sol tarafta iki tane tır var amk. dedim gidiyim bi konuşayım bakalım, burada kalmaktan iyidir. tır şöförünün yanına gittim, 30 yaşlarında sarışın, mavi gözlü, ufacık bi adamdı. ingilizce biliyordu ilginç şekilde. elimdeki kağıdı gösterdim, güldü, çalışanım ben, şirketim izin vermeyebilir dedi. kesin konuşmadığı için ısrar ettim, zararım dokunmaz, sana arkadaş olurum, sadece almanya sınırını geçtikten sonra bıraksan da olur dedim. iyi atla dedi, atladım.
-
6.
0reserve yarın okurum
-
7.
0reserved
-
8.
0@44 panpa avrupalıdan zarar gelmez, hele böyle sarısın falanlarsa dakka durma al yazık amk çok umutla beklio insan o duyguyu bilirim. ama su da var türkiye sınırları içinde ne otostop çekerim, ne de otostop çekeni arabama alırım.
-
9.
0reserved
-
10.
0hem rizorv hem başlık takip
-
11.
0hava kararmıştı tamamen. saatin kaç olduğuna dair bi fikrim yoktu ama 11 falan olmalıydı. defteri çıkardım, kalemi elime aldım, kağıda büyük harflerle arnhem yazdım. ilk gelen adam markete girerken yanına gittim ve arnhem yazısını gösterdm gülerek. eleman direk türk müsün'ü yapıştırdı. ben de sevindim amk tabi abi dedim atarmısın beni arnhem'e gidiosan dedim, bekle dedi, markete girdi. geldiğinde elinde iki sandviç, iki tane de meyve suyu vardı. birini kendisi yiyip birini bana ikram etti, şaşırdım tabi amk. atla dedi arabaya. bu kadar kolay olacağını hiç düşünmemiştim tabi, şaşkınlık içerisindeyim. adamla konuşmaya başladık, almanyada yaşıyormuş normalde, antepliymiş, hollandada kuzeninin yanına gelmiş. türkiye'den konuştuk vs derken bana paso kardeş amsterdam'dan geliosun yanında madde falan yok dimi diye sormaya başladı. hayır diyorum, 5 dakka sonra yine soruyor, kardeş bak burnunu silip duruosun züte gelmeyiz dimi bişey kullanmadın varsa söyle diyor. abicim hastayım da ondan siliyorum dedim, cebimdeki pastil kutusunu cıkarıp gösterdim. normalde otostopa insan alma alışkanlığı olmadığını söyledi, insan tedirgin oluyor dedi özür diledi, anlayışla karşıladım. 1.5 saat süren yolculuktan sonra arnhem'e geldiğimizi söyledi, taşağını yiyim abim dedim dikkat et kendine dedi, vedalaştık ayrıldık. bundan sonra ne olacaktı bakalım. gecenin 1'inde araç bulmak o kadar da kolay olmayacak diye düşündüm ve elimi defterime attım, kalemimi çıkarıp büyük harflerle dusseldorf yazdım.
-
12.
0bende bu seneki turda 2 tane belçikalı aldım arabaya
-
13.
0gelen arabaların sahiplerine utretch yazısını gösterip oraya gideceğimi söyledim, yol üzerindeyse beni de atmalarını rica ettim. bir, iki, üç derken yine paso reddedildiğimi farkettim. iyice sevkim kırılmıştı ki bi gri bir tane toyota corolla gelip marketin önünde durdu. adam esmerdi, büyük ihtimalle araptı, ulan dedm belki bundan iş çıkar, içeri girdi, alışverişini yaptı, dışarı çıktığında hemen yapıştım elemana. utretch'e atarmısın beni dedim, oraya gitmiyorum gitsem zütürürdüm dedi, yine hayal kırıklığı amk üzülerek tamam dedim gitti. beş dakka kimse gelip gitmedi. ben umutsuzca beklerken bi de baktım toyota araba geri geldi amk, herif camı açıp atla arabaya dedi, ulan dedim başardım. ilk sorduğumda niye almadın bre dıbınoğlu demedim, o da sebebibi söylemedi, gibimde de değildi zaten. 30 küsür saat sürecek yolculuk başlamıştı artık. bu noktadan sonra geri dönüşü yoktu. adamla konuştuk, faslıymış, türk olduğumu duyunca sevindi, bi ihtiyacın varmı diye sordu, teşekkür ettim. yarım saatlk bir yolculuktan sonra utretch'deki ilk benzinciye geldiğimizde beni indirdi, bol şans diledi. ilk etap tamamlanmıştı, kazandığım özgüvenle artık yeni hedefleri bulmak daha kolaydı.
-
14.
0açmayın http://goo.gl/lvjdH
-
15.
0birader şuku bilmemne gibimde değilde insan kendi kendine anlatınca da sıkılıyor amk
-
16.
0ulan bi tane adam bile yok mu vayamk ?
-
17.
0miguel'den ayrılıp yola çıktığımda saat 5 idi. saat 8 olmuştu, 3 saattir duran yoktu. amk deri ceketli, suratında bi karış sakalı olan terörist kılıklı bi adam, kim neden dursun ki ? herifler de haklı. umudumu kaybetmiş bir halde acıktığımı farkettim. biraz şehre doğru yürüdükten sonra bi italyan restoranı bulup pizzayı mideye indirdim. sonra tekrar yerimi aldım, beklemeye başladım. onlarca araba geçiyor, bir tanesi bile durmuyordu. tam ben bu işi yapamayacam heralde derken 30 yaşlarında, bigibletli, güzel giyimli bir adam geldi yanıma. nereye gideceğimi sordu, italya dedim. güldü. zamanında kendisinin de otostop yaptığını, hatta bir kez avrupa otostop yarışmasına katılıp polonya'dan ispanya'ya 19 saatte giderek dereceye girdiğini anlattı. şaşırdım tabi amk ayaküstü baya konuştuk. en sonunda bana dedi ki birader sen buradan araba falan durduramazsın, otostopun birinci kuralı insanlarla konuşmak, kendini tanıtmaktır dedi. ne yapacam peki diye sorduğumda, otobana çıkmamı, 5 dakika yürüdükten sonra önüme çıkacak benzin istasyonunda duran arabalarla konuşmamı söyledi. italya'ya kadar otoban üzerindeki benzinciler senin durağın olacak, zıplaya zıplaya gideceksin o benzinciden bu benzinciye dedi. tamam dedim çıktım yola, otobanda 5 dakika yürüdükten sonra sağda benzinciyi gördüm ve marketin önünde durdum.
-
18.
0panpa yaz hikayelerimi canlandırdın amk ya.. romada polish bi kızla tanıştım hayatım kaydı.. può parlare nostro lingua?
-
19.
0anlat panpa dinliyorum
-
20.
0saat sabahın 5'i falan, tam hatırlamıyorum, öyle bir ayaz varki, tir tir titriyorum amk. bizim dilenciler, sokak çocukları geldi aklıma, o insanlarla empati kurdum. ulan işin kötüsü araba da geçmiyor o saatte. zaten 10 kişiden biri alırsa alıyor, bir saat oldu geçen araba sayısı 2. dedim hakan bu sefer yarağı yedin oğlum, baktım olmayacak markete girdim, biraz sağa sola bakınırken vakit geçirdim, ısındım, sonra tekrar çıktım dışarı. bi yarım saat daha bekledim, sonra bi tırın yanaştığını gördüm. hemen çıkardım kalemi, açtım defteri, kopardım kağıdı, koca harflerle munchen yazdım. münihe gittikten sonra herşey garantiydi artık. hiç araç bulamasam bolzano'ya 20 euro'ya otobüsler vardı, onlara binip dönerdim amk. 40-50 yaşlarındaki, orta boylu, zayıf, kel adamın yanına gittim ve elimdeki kağıdı gösterdim. adam ingilizce bilmiyor, almanca bişeyler söyleyip durdu gülümseyerek. bende de bi kelime almanca yok amk. en sonunda swiss, basel dedi, no munchen dedi, hayal kırıklığı içinde teşekkür edip marketin yanındaki taşa oturdum. dedim burada donacam heralde, tirtir titrerken nerden çıktım bu yola ben ne işim var buralarda diye düşünüyordum ki adamın yanıma geldiğini farkettim. o anda yine bi umut ışığı doğdu içime, gel benle dedi, beni yolda bir levhadaki almanya haritasına zütürdü. vucut dili kullanarak önce basel'i, sonra münih'i gösterdi. sonra da ortalarında bi şehri işaret etti. şehrin adı ulm'du. ulm, ulm dedi, ben de beni ulm'a atmak istediğini anladım, hiç yoktan iyidir deyip balıklama atladım. yola çıktık, o kadar garip bir durumdayız ki amk herif bi kelime ingilizce bilmiyor, bende almanca yok. adamın arabasındayım, bi kelime konuşmuyoruz. ne desem diye düşünürken danke geldi aklıma. paso danke deyio duruyorum herife, gülüyor kafasını sallıyor falan. sonra hiç de insanlarla konuşacak enerjim kalmadığını farkettim, iyiki de herif ingilizce bilmiyor dedim. nereden baksan 3 4 saatlik yol vardı önümüzde, ben de yine koydum kafayı yattım amk. derin bir uykudan sonra uyandığımda güneş doğmuştu, adam sağda durup ulm dedi, elini salladı bana gülerek. ben de yine dankeleri sıralayıp elini sıktım, arabadan aşağı indim. hedefime bir adım daha yaklaşmıştım artık.