1. 33.
    0
    Canim turkiyem abdnin hicbir sehrine deismem ulkemin tek bir sehrini
    ···
  2. 32.
    0
    Müstakil evler çok mantıklı mesela. Dublex evler Türkiye de neredeyse ulaşılmaz. Çok pahalı oluyor. Villa diyenler bile oluyor. Önüne gelen yapıyo kocaman apartmanı. oturun dıbına koduklarım diyolar oturuyoruz bizde. Müstakil evlerin her bahçesinde ağaç var. ağaç ev var. amerikan dizisi izleyin görürsünüz. Türkiye de hele istanbul en tak yer. Herkes bi ev yaptırır yeşillik meşillik hikaye kalır.

    En çok ta ağaç için protesto yapılıyor ülkede ama dıbına koyiyim ali ağaoğlunun kocaman saçma konutlar yapması kimsenin ilgisini çekmiyor. orda binlerce ağaç kesiliyor. çok sinir olmuşumdur buna.
    ···
  3. 31.
    0
    @25 sitenin ismini hotvalidesultan.com diye okudum 1-2 saniye şokta kaldım daha sonra ikinci kez okuyunca kendime geldim

    edit : ayrıca ışıklar olmasa o foto yannan gibi olur
    durumu kurtaran ışıkların güzelliği yoksa yannan gibi
    ···
  4. 30.
    0
    pe ya yeşillik olmayan yer yok
    ···
  5. 29.
    +1
    @28 bizde halk iktidar için.
    ···
  6. 28.
    0
    oralarda devlet halk için var
    burada ise halk devlet için var bu yüzden insana değer verilmiyor amk yerinde
    ···
  7. 27.
    0
    adamlar işi çözmüş
    ···
  8. 26.
    0
    @25 her şehrin böyle fotoları vardır . Sıralamaya koysak kaçıncı olur.
    ···
  9. 25.
    +1
    http://hotelvalidesultan....ads/2012/02/istanbul3.jpg al canısı ve sus
    ···
  10. 24.
    0
    gürcistan bile türkiyeden daha iyi amk. batuma giden bilir
    ···
  11. 23.
    0
    @21 entry-nick
    ···
  12. 22.
    0
    @19 işte her neyse
    ···
  13. 21.
    -1
    istanbul güzel şehir mi amk gibeyim istanbulu ne kadar köylü varsa doldu 20 milyon tane huur çocuğu doluşmuş şehre isminde hayır yok
    ···
  14. 20.
    +1
    istanbul asırlık şehir austin senelik bırakta teknolojiye göre yapsınlar .
    ···
  15. 19.
    0
    @18 ev yapımı için komşulardan izin alınmaz. o simpathy mektubudur. inşaatlar evin rengi biçiine kadar hep metropolde zone lar vardır.
    ···
  16. 18.
    +1
    bir amerikan şehrinde, ev yapmak için belediyeye başvurduk. bize şöyle dediler: ilk adımda bütün komşularınıza iadeli taahhütlü bir mektup gönderecek ve bu arsaya iki ev yapmak istediğinizi bildireceksiniz, gelen cevaplarla, filan gün gene gelin...
    uzun zaman bir amerika şehrinde yaşadım. yılda bir semester hâlâ bu şehirde yaşıyorum. burası küçük bir üniversite şehri. 70 bin nüfusun yarısı öğrenci. şehir tertemiz. en yağışlı günde yürü ayağına bir parça çamur bulaşmaz. hani halkımızın bal dök yala dediği türden. yeşil, yeşil, yeşil. hangi sokakta yürüsen seni iki yandan kucaklayan bir yeşil güzellik içinde yürürsün.
    yalnız en işlek yollarda değil, en yoksul mahallelerde bile yeşilin ekgibliği yok. evlerin çok büyük bir bölümü iki kat ve önlü arkalı bahçe içine oturmuşlar. şehrin dört yanı ormanla çevrili. merkezden bikaç kilometre ayrılırsan kendini bir ağaç denizinde bulursun. nedir bu yeşilin sırrı diye hep düşünürdüm. elbet gelir seviyesi
    halkın önemli. sonra bir olaya karıştım. yeşili kimin koruduğunu ve hangi usullerle koruduğunu öğrendim. sizlerle bu bilgiyi paylaşmak istiyorum.
    yıllar once bir ev yaptırıp satmak sevdasına tutuldum. inşaattan hiç anlamam. ancak burada bir akrabam var. tek başına bir evi temelden çatıya kadar yapar. yapıp kiraya verdiği veya sattığı evlerin sayısı 12'yi geçmiştir. bugün de yapar satar. benim aklımı çeldi. güzel bir arsa varmış, şunu alalım dedi.. şehrin değerli bir yerinde, her yanı ormanlık. cennet gibi bir yer. arsa, dört tane bahçeli ev yapacak kadar geniş. ancak, şehir planında buraya bir ev yapılması uygun görülmüş.. tek bir ev yapılırsa kazançlı değil, iki ev yapılırsa kazançlı. bize belediyeye başvurun, iki ev yapılmasına müsaade alabilirsiniz dediler.
    komşuların istekleri
    belediyeye başvurduk. bize dediler ki, “ilk adımda bütün komşularınıza iadeli taahhütlü bir mektup gönderecek ve bu arsaya iki ev yapmak istediğinizi bildireceksiniz, gelen cevaplarla, filan gün gene gelin.” arsanın komşularına birer mektup gönderdik. gelen cevapları özetliyorum.
    bir komşu diyor ki, “evlerimizin önünden geçen yol dardır. bu yoldan geyikler geçer. iki evin en az iki arabası olacağına göre dar yolun trafiği artacak. geyiklerimiz daha büyük bir tehlike içine düşecek.”
    ikinci komşumuz şöyle diyor: “biz çocuklarımızı her gün okula zütürüp okuldan getiriyoruz. yolumuzda trafik çoğalmasını istemeyiz.”
    üçüncü komşu da diyor ki: “bu arsada iki büyük çam ağacı var. bunların kesilmesini istemiyoruz. bu çamları özel yöntemle yerlerinden söksün, arsanın başka yanına diksinler.”
    bir başka komşunun isteği şu: “iki ev yapılırsa elbet, evler ana yola arsa içinden bir yolla bağlanacak. bu yol ya asfalt olacak veya beton. o vakit bu yolun iki tarafındaki ufak ağaçların köküne su gitmeyecek. ağaçlar kuruyacak. bu ağaçların en az sekiz yıl, özel bir şekilde sulanıp, gübreleneceği garanti edilsin.”
    başka bir komşu “evin planını görelim” dedi, “bakalım bizim evlere yakışacak mı, kötü ve küçük bir ev yapılırsa bizim evlerin değeri düşer.” bir başka bir komşumun derdi şu, adam spor hocası, çok geniş, önlü arkalı bir bahçesi var. etrafında çit filan yok. bana komşu gelirse bahçelerimizi bir çitle ayırmam gerecek. yeni evler de etraflarına çit çekecek. ne onlar bahçelerini sınırlasın, ne ben. böylece geniş yeşilliğimiz kaybolmamış olur.
    arsanın 500 metre kadar ilerisinde, ağaçların arasında kaybolmuş küçük bir göl var. şehrin kanalizasyonu yok bu bölgede, septik tank kullanılıyor. bu tanktan sızıntı olurmuş, göl kirlenirmiş. özel izolasyonu olan pahalı bir septik tank yaptırmalı imişiz.
    cevaplara şaştık
    biz türkiyeliyiz. cevaplara şaşarak belediyeye gittik. öyle ya, biz ev yaptıracağız, arsa alacağız. bu nasıl demokrasi? benim yaptıracağım eve neden bu kadar insan burnunu sokuyor? oturup, belediye ile konuştuk. bütün istekleri yerine getirmeye söz verdik. ancak geyikler için bir çözüm bulamadık. çevremizdeki ormanlar gerçekten geyik cenneti. bu güzel hayvanlar yem bulamazsa şehrin kenar mahallelerine inerler. bahçelerdeki elmaları, şeftalileri, boyları yetişirse yerler. biz bazen bahçelerimize, bu hayvanlar için meyve filan atarız, gelir yerler. bu güzel gözlü, ürkek hayvanlar, ilkin bizi görünce kaçıyorlardı. sonra alıştılar, kulaklarını dikip, sürmeli gözleri ile bizi bir zaman tartıyorlar, zarar gelmiyeceğine inanırlarsa kaçmıyorlar. anadolu evliyasından bir geyikli baba'mız vardır. bursa'nın fethinde, yanındaki erenleri ile sultan orhan'a yardımcı olmuş. menkabe onun geyiklere binip gezdiğini anlatır. şimdi ben buna inanıyorum. zaten hakımız ‘erenlerin biniti geyik' demiş. geyik sayısı bazen o kadar çoğalır ki belediye bunların avlanmasına müsaade eder. böylece hem geyik sayısı azalır, hem de fakir fukara bol et yer.
    komşuların mektuplarını gördükten sonra, belediyenin ilgili dairesi evin planını yapıp komşulara göndermemizi istedi. gönderdik. planı belediye de inceledi. arkaya bakan pencereler 3 santim daha geniş olmalıymış, yangın olur da kapıdan kaçılmazsa pencereden kaçmak gerekebilirmiş. planımız komşulardan olumsuz bir tepki almadı. ancak bir komşu çatıyı örtecek malzemenin renginin öbür evlerle uyumlu olmasını istedi. belediye bu isteği önemsemedi.
    bir sokaktaki evlerin büyuklüğü, küçüklüğü, iyi veya kötü olması komşular için önemli oluyor. eger bir ev ötekilere yakışmıyorsa, bütün çevremin değeri düşüyor. eskiden bir sokağa zencilerin ev yapması istenmezdi. şimdi bu sorun olmuyor. en zengin bölgelerde bile zencilerin evleri var.
    belediyenin karar vereceği gün, projeyi savunmak bana düştü. neler söylemedim? bir göçmen kuş olduğumu, kentin bizi çok iyi karşıladığını, iki kızımın burada eğitildiğini, hiçbir kanunsuzluğa katılmadığımı, vergimi düzenli ödediğimi, bir eğitim kurumunda şehre hizmet verdiğimi filan anlattım. dinleyenler ‘çok etkili oldu, karar olumlu çıkacak' dediler.
    karar bildirildi. ilkin kentin kanun ve nizamlarına uyma gayretimiz için bize teşekkür edildi. gayet kibarca. sonra isteğimizin reddedildiği açıklandı.
    sebep şuymuş: bu bölgede bizimkine benzer bir hayli arsa varmış, bize iki ev için müsaade verilirse, öbür arsa sahipleri de iki ev için başvururlarmış. bize olur deyip onlara olmaz diyemezlermiş. oralarda böyle geniş arsalara da ikişer ev yapılırsa şehrin yeşillikler içindeki görüntüsü bozulur, güzelliği gölgelenirmiş.
    sevindirici sonuç
    ben bu karardan sevindim, üzülmedim. işlerini bu kadar ciddiye aldıkları, şehrimizin üzerine böyle titredikleri için içim neşeyle doldu. bir şehrin güzelliğini korumak pek ciddi bir işmiş. neden bir güzel yerde yaşadığımızı o vakit anladım.
    sonra belediyemizin başka marifetlerini de öğrendim. bahçemden bir ağaç kesemezmişim. ancak ağacım çok yaşlı ise, yerine yenisini dikmek koşulu ile ağacımı kestirebilirmişim. bahçemin çimenleri fazla uzar da kestirmezsem, sokağın güzelliği bozulmasın diye, belediye hemen birini gönderir kestirirmiş ve adama ödenen
    parayı da benden alırmış. evinde kiraya verilen bodrum katı olan bir arkadaşımdan öğrendim. belediye iki
    yılda bir burasını kontrol edermiş. kiracı hakları belgesi diye bir belge vermişler arkadaşa. bu belgede ev sahibi ve kiracı hakları teker teker belirtilmiş. söz gelimi, eğer evde belli bir yerde yangın alarmı ve yangın söndürücü bulunmazsa evin kira belgesi iptal edilirmiş. onlar tamamlanmadan ev kiraya verilemezmiş.
    akrabam olan inşaatçı yeni bir ev için belediyeye bir ev planı sundu. alaturkalık bu ya! inşaat bitmek üzereyken, çatı katına, planda olmayan bir oda daha kondurdu. ertesi gün bir yazı geldi belediyeden. bu plansız odayı yıkmadığın sürece, her gün 2500 dolar ceza ödeyeceksin. akrabam o gece uyumadı ve odayı yıktı.
    ben bu yazıyı niye yazdım? umdum ki belediye başkanlarımızdan biri okur da, belki bazı şeyler öğrenir. belki de örnek alınacak bir şeyler bulunur bu belediye çalışmalarında. acaba çok mu iyimserim, ne dersiniz?
    Tümünü Göster
    ···
  17. 17.
    0
    mimarı güzellik yanında amerikanın insanları da güzel. biz türkler gibi yerlere çöp atmazlar, çocuklara tecavüz etmezler, eşek gibmezler, salak fanatik dindarları yoktur. hele hele nihat Hatipoğlu türü oçları hiç yoktur. ama bütün Amerikalılar gevur cehennemde yanacak, bizim oç Müslümanlar cennete gidecek. narin zütümle gülerim.
    ···
  18. 16.
    -1
    ekşiiciiii orrspuuu evladlarıı

    siiktiiirnnn giidin laaaaaaaaaaaaaaaaannnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnn
    ···
  19. 15.
    0
    Türkiye'de sokakların geniş olmamasının sebebi tarihi doku zaten başta dediğim gibi ver bomboş arazi ben sana 4mden aşağı kaldırım 3 şeritten az araç yolu koymayayım; hadi bigiblet yolu da benden. Artı türkiyede otomobil bağımlılığının olmaması, suburban kültürünün olmaması, istanbul'un arazi koşulları gibi etmenler de aslında geniş yollarımızın olmamasının başka bir sebebi; nüfus yoğunluğundan bahsetmiyorum bile.
    Şehir parklarımızın olmaması bizim büyük ekgibliğimiz o konuda haklısın ama zamanında projesi büyük bir yeşil bant ve bağlı biçimde çizilen taksim meydan-maçka parkı-gezi parkı yeşil alanını yaptırmayanlar utansın demek istiyorum; hoş yapılsa koruyabilir miydik orası ayrı. Fuhuş mekanı olur çıkardı eminim. Biz anca gökdelen diker avm yaparız. insanlar eğitilecek önce.
    Benim güzelliğe bakış açım farklı dediğim gibi geniş bi caddede eğlenip alışveriş yapıp gezmektense cihangir, karaköy, eminönü tercihimdir. Hem manevi değeri açısından hem de görünüm açısından.
    Özet: Güzellik görecelidir panpa
    ···
  20. 14.
    0
    istanbul güzel. Her açïdan. Tarih olsun coğrofya olsun. Ama önüne gelwn arsa alıp ucuz apartman yaptırırsa tak olur şehir. Belli yeri yerleşim belli yeri iş yeri olacak. Şimdi sen git tarihi mekanın yanına ev yap tak olur şehir. Sonra niye istanbul bölye? E olur tabi aq.
    ···